pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 20, 2007 her sevişme sonrası karsılık bekleyen o karanlık , gölge bedenler gibi pişkin pişkin bakmak yakısmıyor..belki bir şişe şarabın verdigi mayhoslukla birbirimizi hatırlamamıza gerek kalmıcak kendi dunyalarımızda... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 karanlık, her yanım sarılmış, her yanım kapatılmış bir şeylerle... Zamanı çoktan unuttum, tek bildiğim senden ayrılalı 14 saat olduğu... Hoşbulduk ya şehr-i istanbul, hoşbulduk şehr-i derya... yine geldim yanına, yine düştüm kucağına... Bu şehir benim berdelim, bırakamıyorum....Çünkü, dogduğum toprakları berdel verdim bu şehir için.... ............................. Bi kahve yapsana be İstanbul; hem yorgunluğa iyi gelir, hem de sana neler gördüğümü anlatırım geldiğim şehirde, gerçi sevmezsin sen orayı ama ne yaparsın bazen aldatmak iyi oluyor seni:) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 22, 2007 yanan masallar , acıtan dizeler saati... giyinmiştim en kalın yalnızlığımı... gözlerimi kapadığımda gözlerin karşımda, hasretin kancası boğazımda, çeksen öleceğim, çekmesen ölüyorum... ve sen bedenimi saran ruhtun şimdi yoksun..................................................................................................... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2007 Ölüm kokuyor her yanım.... Çürümüş seninle ilgili hayallerim... Şimdi bir tabutun orta yerinde, beynimin bütün kıvrımlarında dolaşan solucanların yediği et parçalarının acısını senin yokluğundan, gözlerimden çıkan ölü solucanların sancılarını da, yokluğunun verdiği hüzünden sanıp, yaşamın uçuruma yakın yerinde cehennemi bekliyorum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 kaybedıyor oldugunu görmek hala... yoklugunda bozulan su ısıtıcısı dahıl..... of dede öldügünde kucuk cocuk aglayarak sormustu - neden benı beklemeden gitti...dayı sordu -su okulu kucaklayabılır mısın? öyle kavranılamaz bazen kaybediliş.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
simya Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 Başkalarınında acılarını üzüntü ve sevinçlerini yüreğimde benimmiş gibi hissedip sahipleniyorum... Bu yüzden kendiminkileri unutup ayırt edemiyorum. Ruhum sanki içinizdekileri gören kendini göremeyen bir ayna...Bazen kendim değilde siz oluyorum...Kendi ruhumuda görebileceğim bir ayna varmı bilmiyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Slaad Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 Karmaşanın içinde huzuru yakalamaya çalışmak,hem uzak bir o kadar da yakın ve sıcak.Sebep?Şayet tek şeyse bildiğin karmaşa sana yakın olan,özünse her gece içtiğin,sevdiğim diye sarılıp uyuduğun ve nefesim diye içine çektiğin,o halde son noktadasın dostum.Uçuştan önceki son adımda... Kırılma noktaları yaratılamayacak kadar kırgındı kendi içlerinde,çünkü yapının kendisi defalarca kendi üstüne tekrar inşa edilmişti.Yavaşça,acıtarak,kanatarak,ağlatarak,ta ki harcı kan ve gözyaşıyla karışıp sağlamlaşıncaya,kemikleri kırılıp demirle kaynayıncaya,katları defalarca yıkılıp ölümler ve soğuk üstüne kuruluncaya dek.Vazgeçmek her zaman kabul edilebilirdi,çünkü acı dayanılmazdı.Ama savaşmayı bırakmak en büyük küfürdü yaşama,herşeye rağmen ayakta durmaya çalışmak lazımdı bu döngünün ortasında.Ve yapı yıllarca ayakta durdu,hayata,zamana,rüzgara ve kalanlara inat.Kırılmayacaktı,kendine ait olanları koparıp geri alacaktı,sömürülmüş hayatını yeniden yaşayacaktı,umutlarını söndürenlerin gözlerinin feri sönecekti,saflığı alınıp çamura ve sabitliğe hapsedilmiş benliğini kurtaracaktı.Hikaye anlatılmaya devam etti yıllarca,çünkü ne zaman biri yıkılsa arkadan gelir bir diğeri onu tutardı.İnsanlık bitti,ama yapı hala orda duruyor,kayıp eşyalar kutusunda unutulmuş umutların,derisi soyulmuş kararmış mutlulukların,kapkaç edilmiş hayatların ve üstünde kaç fırça darbesi olduğu bilinmeyen,boyalı karakalem saflıkların anısına... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 gözlere kar düşer mi bilmem artık, ya da ne bieyim yüreğim sever mi.... Bende bir zaman istemiştim zamanın durmasını, geriye gitmeyi, kalbim hala birine ait, o yok, gelmeyecek bir daha, olmayacak yanımda...ama ne yaparsın, ben kalpsiz biriyim uzun zamandır.Evet sadece acı'yı biliyorum ama düşünüyorum da, acaba kaç kişi biliyor acıyı, kaç kişinin yangını her yanı sarıyor. Altı yılımı aldı benden acı, tam altı yıl sonra kendime gelmek için bir ışık gördüm ama ne yaparsın, öncede söyledim sana, ben artık kimseyi beklemiyorum, kimse için gözyaşı dökmüyorum, kimse için acı çekmiyorum. Bahanelerde uydurmuyorum sana, daha önce söyledim, şimdi de söylüyorum... Benden sana sevgili olmaz, dostluğumu verebilirim o da sana bağlı... ben buradayım, sen karar ver nerede durman gerektiğine... gelirsen kapım açık, çayım hep taze...gelmezsen...sen bilirsin... Son söz; kimseye veda etme, çünkü birgün dönüyorsun geriye... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Deaths_Expulsion Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 bir çölün ortasında bulmuştum kendimi zamansız rüzgar nedir bilmeden fırtınalar çıkmıştı karşıma zaman zaman kumlar gözlerimi kör etti alışmak zaman aldı en şiddetli fırtınaları atlattım sonra bir serap hayatın güzel bir yüzü sandım hayallerimde kalan eski dünya dönebilirim sandım koştum herşeye yeniden başlamak fırtınaları hiç yaşamamış gibi yeniden başlamak için hayal tadında bir güzellik vardı hep sürecekmiş gibi indirdim gardımı koştum.. çöl ortasında serap işte yeniden kumların arasında çarptım afalladım.. anladım bu bir hayal sessiz demode hayatıma dönmeliyim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 24, 2007 beklenmedik bir anda gönderdi gülümsemesini güneş, aldatıcı bir selama kandı ağaç ve meyveye durdu... zamansız açan çiçekleri vurduğunda kışın soğuğu, dökülen tane tane pembe beyaz taç yapraklar kar üstünde sıcak gözyaşları yitmiş düşlerin.... bir selam daha maceracı ruhunla sayın güneş, meyvesiz kalacak bir şaşkının ağıtına bu sefer... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2007 kimsenin acı çekmesi değil aslında derdim, ya da kimseden intikam almak değil... Ama, olmuyo işte, hayat her sanaiye yapıyo yapacağını... Ben sana söylemiştim sonunda acı duyacağını, kendimi kandırmaya çalıştıkca olmuyodu, yapamıyodum bu ilişkiyi.... Kaç gece, zifiri karanlıkta uyanıp, gözlerimi karanlığa alıştırıp küfürler ediyorum kendime bilmiyosun, hissetmiyosun... ben kendim istedim böyle olmayı, hayatımı acıyla sevişerek geçirmeyi... bir kez daha söylüyorum sana; bekleme beni, umut etme, hayal kurma... uzun zaman önce yitirdim kalbimi!... şimdi ayakta duruyor, nefes alabiliyorsam, bu acıyı çekmek içindir.. kendimi lanetledim aslında, bu ruh bu bedende oldukça başkası gelmeyecek yanıma... olmuyor, istesemde yapamıyorum yanıma birini almayı.. benden bu kadar.... söyleyecek hiçbir kelime kalmadı artık... çay'ın hazır, istediğin zaman gelip içebilirsin... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2007 Evet canım biraz masumluk olsun lütfen cıngar cıkaran agıtların kokusu hala üstümdeyken son ihtiyacsızlıgım senin ihtiyatsızlıgın olmalı... Sanıyorum ki, ucuyorsun yine kendi semalarında ve dinlenyorsun benim gökkubbe telaşlarımda, bekleniyorsun ve beklentilerinin birikintilerinden besleniyorsun.Soylu bir hıçkırık fırlatıyorsun derininden gelen ve derininden inen züppe bir korkun var.Gitmemden korkuyorsun.Gitmemem için gidiyorsun ki; salak bir miskinlik çökmüş üstüne kendi yazdıgın senaryoyu begenmemezliğinle püskürüyorsun bana ve cismime. Olsun yarabbi şükür tadında seni sevmelerim.Akıttıgın kanlarımla yazdıgım bir şiirim var ölürken sana verecegim.Haklısın sevgilim meleğinim ben senin.Melek kadar hürmetli ve itaatkar ve melek kadar fazlaca uslu, tek sucu usluluğu... Görüyorum sevgilim senin kirli hallerini de ve adını henüz bilmedigim halde sahiplenişime gark olan dertlerini de. Şahidsel detaylara sürüklenirken bir şişe şarap içinde tuzlu tadı var yalnızlıgın ve ben bu yalnızlaştırma deneylerini de benimsiyorum evet. Senin gördüğün bir rüya evet, ve bu rüya ancak ben gittigimde bitecek . Rüya seninki...Benimki ise gercegin ta kendisi... ŞşŞ duyuyormusun bir plak bozuldu yine ve ıssızlaştı bardaklar. İzlerini taşıdıgım bedenim solgun bu gece bildigim bütün büyüleri tüttürüyorum gelişinin şerefine. Gelinesi gelenekler bi çare agıtlarla senliklenirken sen sessizliğinle bana ölümü taddırıyorsun ya neyse bir gece ve ayışığı yeter bana ve kulaksızlığıma sesinin içinden gelen bir gidiş yeter.... _Venus Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2007 yukarıda, artık anlamsızlaşan bir ışığın pusu... temas et ruhunla ki andığın bahçenin ortasında sek seklerin izler bıraksın! hırsla savurduğun ip kaldırdığında tozu yerden al bir cizgi bacaklarında parlasın! çünkü onun gelgiti senin kusmaların, beşiği geçmişin,mezarı şimdin... çünkü adımladığın yudumladığın herşeyde kaybedişin çoktan hazır bir parçası, yokluğun sayısız buzdan durakları hiçin umarsız uzaktan uzunca bakışı... dibinde, en ve son denilen yerin muhafızı açarken kapısını sonsuzluğun dur ve dön selam ver! kafaya dikilen şarabın sıcaklığında, yorgun geçen yolculuğunun şerefıne... çünkü hala ve hala yol almaktasın içinde derinleşen sessizliğinle... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2007 uyuyamıyorum, gözlerimi her kapadığımda, koskocaman bir aydınlık içinde buluyorum kendimi, her tarafı akranlığa hapsettim ama hala uyuyamıyorum... saat:03:15 ben bilgisayarın başında yazı yazıyorum, diğer odada film devam ediyor ve ben uyuyamıyorum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2007 her şeye yabancıyım şu günlerde...sanki şehirlerarası bir yolculukta bir otobüs camından bilmediğim evlerin bilmediğim hayatlarına bakıyorum...oysa baktığım kendi hayatım. peki neden bu kadar yabancıyım ona ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2007 ESTRAGON: Kendimizi assak? VLADIMIR: Bu da bir çesit baglanma vasitasi olurdu. Samuel Beckett Godot'yu Beklerken Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2007 can acıyınca can acıtılırsa acıtılan canın acısı acıyan canın acısına acımazmı.. can acıtılınca can acıtılırsa acıyan canların inlemesi ruhda nasıl bir yankı bulur reflex tepkiler mazeretmidir plansız akan masum kelimelere ve iç temizliğinden aldığı güçle kıpırdayan bedene.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2007 -adımını attığın her yer senin mi şaşkın çingene? gülerim haline,ayakların ancak karışlar yeryüzünü sonrası bir hiç,sefalet ve cehalet dolu... -doğru izdüşümü yalan oldukça,doğrular ikilemi kemanım madolyonu ters yüz etmek için çalar bağlığın zincire seni çok mu mutlu kılar? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2007 küçügüm sanma sakın..sakın acıma bana..üstüm basım yırtk pırtık..dilenmiyorum yemek istemiyorum yada içi sadece bosaltılmak için doldurulmus sarap şişelerinden..sadece bana gulumse benim nasıl bu hale geldigimi tasvir et;anlat insanlara..seviyordu de..o kendini degil yanındaki insanlar için vardı onlar gidince böyle oldu dee.. anlat bilsinler...... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 herkes düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür..... alıntıdır.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 Bir şey var aramızda, Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek, Fakat ne kadar saklasak nafile, Bir şey var aramızda, Senin gözlerinde ışıldıyor, Benim dilimin ucunda... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 Nedendir bu mahkum haller? Hep yalnızlığa mı çıkar bu sokak? Peki bunca karmaşa içerisinde, Nedendir bu yaşama aşkı? Aslında çok doğru değilmidir? Ne kadar yol alırsan al, Sonu hep yalnızlık lafı. Ölürken yalnız değilmiyiz aslında? Hatta öldükten sonra bile… Karamsarlığa tutsaklıktan korktum, Ömrüm boyunca Ruhumu mahkum etmekten, Yalnızlığa. “Hiçbir insan yalnız kalamaz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 en son tanrı geldi, herkesin dediğin aksine gelişti hikaye...erkek, kıskanınca kadının güzelliğini ve aklını, yok etmek için başvurdu her hileye... en son tanrı geldi... o kadar, baskıya, zorlamaya akrşı, dünyayı yaşanabilir bir yer yapmaya devam edince kadın, erkek tanrıyı yarattı.. herşeyi ona atfetti, onun dileği için burda olunduğuna kadını inandırdı ve kadın tanrı geldiği gün, erkeğin kaburga kemiğine hapsoldu... eski bir yazımdan alıntı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Depressive Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 ilk görüşte aska inanırmısın.. yoksa dısarı cıkıp tekrarmı gireyim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Depressive Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 28, 2007 sereserpe yaşanan duygular yığını... yalan? YOK! kaçış? YOK! "ne varsa o" diyor yüreğimin yelkenlisi ufka doğru yol alırken "ne kadarsa..." sıcak ülkelere göç eden kuş sürüsü gibiyiz... hepimiz... önümüzdekinin akımıyla yorulmadan yol alıyoruz. bizden önceki ne yapmışsa... bize nasıl öğretilmişse... farklı rota fazla güç demek... nefesimize güvenmiyoruz. yarı yolda kalmaklar korkutuyor gözbebeklerimizi. uçuyoruz. bizden öncekinin gittiği ülkeye... bizden sonrakinin gideceği gibi... affınıza sıgınıyorum.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.