Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

Kendimizi tanımak...

Ruhumuzun mahzenlerinde bizden habersiz yaşayan bir alay misafir var.Berhanenin bazen bir, bazen bir kaç odası aydınlık.Işık binanın üst katlarında.

Kendini tanımak...

Kendini yani eriyeni dağılanı,dumanlaşanı.Sen acıların,utançların,zilletlerinle aynısın.Rüyaların,hayallerin,dileklerinle bir başkası.

Gideceksin.

Tanrılar bile rolünü bitiren aktörler gibi kah birer birer, kah hep beraber çekiliyor bu sahneden.Senin zavallı gölgen zaman perdesine belki bir kere bile aksetmeden,oyuna katılmayan kukla gibi unutulup gidecek.

Cemil Meriç /Bu Ülke

den...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu sabah bu şiir takılıyor zihnime , dilime.

Şimdi biz neyiz biliyor musun?

Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.

Birbirine uzanamayan

Boşlukta iki yalnız yıldız gibi

Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz

Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca

Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız

Ne kalacak bizden?

Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim

Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında

Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden

Bizden diyorum, ikimizden

Ne kalacak? Şimdi biz neyiz biliyor musun?

Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.

Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada

Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi

Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek

Herşeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kulağında karanfil taşıyan halkımın oğulları

Atlanın gidiyoruz.

Buğulu bir şafak vakti yeniden düşüyoruz yollara

Eski zamanlarda olduğu gibi

Dersimiz tarih.Unutmayın kaldığımız yeri

yenilmedik daha

 

Masal alın koynunuza.Belki dönmeyiz uzun zaman

Masalllar hatırlatır size doğduğunuz yeri

ilişkiler iklimini

çocukluk taşınabilir bir şeydir

alınsa da elinden geçmişi.

 

Tütün ve tarih koyun torbanıza.Kekik ve dağ ateşleri

Şafağın bin yıllık anlamını, suların ve çağların sesini

ezberleyin, bilinmez otların adını hatırda tutar gibi,

Ten rengi aya bakın son defa

yani geride yaşanmış ve yaşanacak bütün yaz geceleri

 

kaçak aşıkları, uçurum bakışlı firarları, mağrur eşkiyaları

saklar gibi

kilitleyin yüreğinizin kalelerini

Anka ve Anahtar, ikinci bir emre kadar

Kaf Dağının ardına gitti

 

Kulağında karanfil taşıyan halkımın oğulları

Toplayın çadırlarınızı.Eski zamanlarda olduğu gibi

Çığ geliyor.Çağ çöküyor.

Gidiyoruz.

Dudaklarınıza ninni, ıslık ve destan alın

siyah sünnet çekin gözlerinize

Alıcı kuş telekleriyle

Ki ışısın yaprak yeşili gözlerinize kıstırdığınız

farz olan öfke

çapraz asın tüfeklerinizi

çağın dışına sürdüğü eski masallardaki

eşkiya resimleri gibi

yurdundan ve yüzyılından

kovulmuş çocukların tarihinde

gelenek kimi zaman başkaldırma biçimi...

 

Teni tarçın kokulu halkımın oğulları

Atlanın.Bizi bekliyor ay akşamları

daha yola çıkmadan eksiksiz anlatın çocuklarınıza

aklınızda kalanları

ağızlık, tesbih ve tabaka bırakın

yolları ayrı düşmüş arkadaşlara

belki görüşemezsiniz bir daha

yükse kuşlar dorukları sever

ölümse çıplak kaldığı dağları

 

Atlı bozkırların sararmış hülyalarını

eski sözcüklerin yüklü çağrışımlarını

yanınıza alın.

Sabahı karşılayın her günkü sabahı

gülümseyin yüzünüzün sığmadığı kuşlu aynalara

mayın diye gömün yüreklerinizi

ölülerinizi verdiğiniz toprağa

vedalaşın denkleri toplanmış geçmişinizle

unutmayın göçmen tarihlerden, yerleşik zulümlerden

geçilerek varıldı yüzyılın eşiğine

sonra gece nöbetçilerinin yüksek rakımlı yalnızlığını alın

yalnızlık kullanışlı bir şeydir, bazen iyi gelir

gerektiğinde yalnız olmayı bilmeyenlerin

inanmayın beraberliğine

sonra sabır.Mazlumların ve bilgelerin bize tarihsel

emanetidir,

her yerde yeni anlamlarıyla denenir.

Ve her çağın hurafeleri vardır

kurban alır, kurban verir

Geçer devran, takvimler el değiştirir.Gün gelir zulüm de göçer

Zaman örter her şeyin üstünü

Uzağı gören çocuklar bilir gelecek uzun sürer....

 

Atlı ay akşamları

Sönmüş yanardağlar.Gecenin ormanında

ilerleyen ölülerin rüzgarı

yanık fısıltılar...

gelecek günlerin düşünü kuran

kaç tarih çadır kurup sökmüş burada

yalnızlık kalmış yadigar

bir de gökyüzü

gökyüzünün mayınları yıldızlar

hem saklar, hem açıklar

çoban yıldızı, samanyolu, kervankıran

kapı komşumuzdu burada

gittiğiniz yerde de parlak mıdır bu kadar?

 

Şimdi menzili yurt tutanlar

ne yollar, ne yıllardan geçeceksiniz

çiçek atın yenilmiş asilere

güvenin her çağda ve her yerde

uzakları iyi bilen çocuklara

kenar adamlarına, ateş insanlarına

birliğiniz dağılmaz göç yollarında

ey gurbete çıkmış halklar

 

Atlı ay akşamları

kalın şayak bir gece, esiyor rüzgar

gidiyoruz geleceği olmayan bir yere

ardımız sıra esiyor ölülerin rüzgarı

daha şimdiden başka yerlere gömülenlere

gidiyoruz kalın şayak bir gece

geride ne çadırlar, ne tarih, ne saltanat

yalnızca rüzgarın sesi bizi uğurluyor.

 

Ay vurmuş alnına bütün ölülerin

yatıyorlar kimsesiz koyaklarda

ilk vuruldukları sıcaklıklarıyla

sanki dokunsalar birinin omuzuna

hep birden, her şeye yeniden başlayacaklar

ilerliyor gece, geçiyor ay

nesnelerin boşalan dünyasında

yer değiştiriyor aydınlık, tarih, mevsimler

kimsesiz koyaklarda ölüler ve ay

 

Kulağında karanfil

Teninde tarçın

Gözlerinde göç var

Döner bir gün Anka

Kilidinde döner anahtar

 

 

 

kulağında karanfil taşıyan halkımın evlatları, yüreğinizin büyüklüğüne sığınıyorum şu an, size elveda demek hoş değil ama, bir daha görüşmek ne zamana denk gelir bilinmez. hoşçakalın, bir yer bırakın yüreğinizin en güzel yerinde, elbet birgün buluşuruz tarihin bize ait bir yerinde...

--------------------

unuttum şiir murathan mungandan alıntıdır, ben bu kadar güzel yazamazdım...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir şey oldu....

Ne oldu hiçbir zaman tam bilemedik...!

Bir şeyler hep yarım kaldı,bir şeylere hiç başlayamadık,bir şeyleri hiç bitiremedik....

zirvenin baş döndürücülüğüne başımızı vurduk sersem olduk her dibe vuruşlarımızda battık kendi içimize,kendi içimizin renkli yalnızlığına.ıssız ormanlarımız oldu içinden geçtiğimiz nice hayatlarda,bir yudum su sarhoşluğu tattırdı dostluklarımız aradığımızda hiç ulaşamadığımız sevgilerimiz oldu yanındayken öldüğümüz,yokluğunda dirildiğimiz aşklarımız.Bir sebepti aradığımız nedensiz sonuçlarımıza..asgari müştereklerden hep hatalı sollamalarımız.içinden gelen olamayışların sancısını hepimiz çektik.içinden gelen oluşlarımızın doğurduklarını ise hala çekmekteyiz bize kim olduğumuz öğretiliyor ey yabancı... sen yabancısın sahi bana?yakınlığın yabancılarından!

yakınlık evet... bir köy adı olsa belki en isimsiz kahramanların olduğu en belirsiz acıların yaşandığı nerde başlayıp nerde biteceği kestirilemeyen gelecekle geçmişin kesiştiği hiçbir teknolojinin bize savaş açmadığı sorumsuz yalanların idam edildiği bir yer olmalıydı elbet... Susmak bazen ölesiye bir ihtiyaç.yitirip yitirip bulduğumda yitirişime gömdüğüm bir şeyler var sende.Belki de bulup yitirmeleri seven bir haylazım ne dersin?

ama neyi bulup neyi yitirdiğini görebilecek bir haylaz..ve hayatın bana borcu olmadığını idrak etmiş bir muhasebeci!hayat bu bize neden borcu olsun olsa olsa bizim ona bir takım borçlarımız vardır hiç sahibi olamadığımız şeylerin bedeli gibi..

asla bizim olmayan ama hep olmasını istediğimiz olası zaferlerin tetikleyicisi olan bencil ahlakımız mesela olabilirmi sence?

bence olabilir..

ve bu borcumu yeryüzünden silmek adına çabalarım bana ait olmayan şeyler için üzülmek yerine aidliği ortadan kaldırıp ben aid olmak istiyorum.bana aid olan bişey olmasın varsın ama ben ait olayım bildiğim tuzaklara..

Aşk gibi mesela..

Sömürgeciliğin en tatlı hali..

kendi içinde kuralsızlığın kuralını devreye sokmuş en basit görünen en yüce yanımız...

Yalnızım deyişlerim en büyük kalabalıklarım çünkü;yalnızım demek için bile birine ihtiyaç duyarsın ve sadece dersin ki yalnızım oysa yalnızlığın sürgün yerleri bilindiği kadar "bilindik" değil

Bütün bunları düşünmek yerine elbette birinin "bilindik" olmayan yalnızlığına yaslanmayı seçebilirim.

Ama ben aşkı gümüş tepsilerde sunmuyorum ve kimseye gül bahçesi vaat etmiyorum bu yüzden benim gizli mahzenlerime kimse elini süremiyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

her yıkım bacak arası bir düşle başlar

-ve tanrı doğurmadı doğrulmadı...

kendini doğrulamak eziğe,önemliymiş oysa?

-ve ol dedi oldu...

cevabı bilindik soru ne kadar deger bulur

-ve o gün geldiğinde...

 

 

geçiciliğin kaprisine uzanmış kalbi

inanmaz artık her söze

düşeni görünce,kutlar kendini

kurtuldum böylece,kurtuldum böylece

boşluğun kör kuyusuna bir taş düşer

bir taş,kararmış kalbinin delhizine

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben çekmişim elimi dünyadan,deli gönlümü sevdadan

Sen hala umudunun pençesinde kıvranıyorsun

Benim umutlarım,hayallerim ve beklentilerim

Birer birer yok olup gitti,mazi defterimin sayfalarında

 

Kalbimi mühürlemişken aşka sevgiye

Sen inatla kırmak istiyorsun kilitlerimi

Yüreğim acıyor,titriyor,yanıyor şimdi

Susturamıyorum kalbimin çığlıklarını......:(

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gittiler, gözlerine koyup hasreti öylece usulca gittiler. Yıkanmayı rededen çocuklar... Şimdi sizsiz bu şehrin bütün sokakları yalnız, bütün geceleri boş geçiyor. Yüreğimin bütün parçaları tek tek gidiyor sizinle, gözlerine bakmak istiyorum bir kez daha, sizi özlüyorum her dakika...

Geçmişimizin yüzüne atkı sarıp kar topu atan çocukları, şimdi kentin her yanında, yüzümüzde fularlar, ellerimizde taşlar haykırıyoruz bu kentin gökyüzünden heryere....

"siz fatihin torunları, biz deli ibrahimin...siz düzenin adamı, biz memleketimizn... HUZUR İSYANDA..."

 

Yüreği deniz çocuklar, iyi bakın kendinize, görüşmek üzere....

 

 

(bu yazı bana ait)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

tşk ler bırunsatan...:)

 

**********************

 

kalabalığa belırsız bır hırlama ıle daldı..,hayatın kenarında seyirtmek yerine burnu ıle kaçışan varlıkları iterek, ve hatta gerektiğinde kanatlara bacaklara boyunlara asılıp parlayan kar üzerine kanlar saçarak,

 

en ortada kendine yer hazırladı

yerını hazırladı ve ulumaya başladı

dişlerin beyazlığı ve keskinliği ile

dalga dalga korku salarak

acık kahverengı postunda

koyu beneklerini göstermek ıcın

genıs bir çapta kıvrak manevralarla

dans etti

 

 

ve ta ki bir aslan gelene kadar

sonra yenıden kamburlastı sırtı

 

saltanatı kısa sürdü sırtlanın....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

durumumdan şikayet eden beni itip kenara yeni bir ben giyinerek yola adım attım ne varki hala aynı sahteliklr hala aynı repliklerle geçen zamanda adımlarımı atmak zorlaşsada yüzüme geçirdiğim acımasız ifadeyle gidiorum

 

acımasızlık bir güçsüzlük belirtisidir diye düşünürken içimdeki o duygu fırtınasını yola getirmeye çabalarken kum fırtınasıyla sawruluorum şimdi yeni bir benlik giymeli yni bir adım atmalı aynı yola aynı sahteliklerle yüklü zamana direnmeli...

 

ne anlamsızki halaçözemediğim bir dünyanın içinde yaşamak zorunda tutulan bir kukla misali acı çekiorum ama biliorum ki bnim farkım düşünebilmem.. o halde düşünen bir varlık olarak diyorum ki kıyamet dediğinizşey kendi yaptığınız hatalarla hayatınıza yön verrmyee çabalarkan parçalanmış unufak olmuş hayallerinizle dibe vurduğunuz anda hissettiğiniz o acı histir.. sadece ruhunuzun zedelendiğini hissedersiniz

 

tanrı tarafından haber edilen kıyamette bedeninizi ruhunuzdan ayırt eden bir hal alırsınıoz ki bunca saçmalığın içinde bu hali alma zamanı gelmiştir...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yüregi isyan çocuklar....

şimdi soğuktur sizin oralar, iyi giyinin, üşütmeyin o dağ başlarında, gözlerinize dikkat edin, ellerinizi iyi sarın...

gözlerim sizi arıyor her sokak başında, size bakıyorum bu şehrin uçurum kenarlarında...

yıkanmayı red eden çocuklar...

bütün şehri karşımıza alıp "kral çıplak" demenin huzurunu yaşıyoruz şimdi... Unutmuyoruz yaptığımız yaramazlıkları, her yaptığımız yaramazlığın izi var bedenimizde....

ruhumuz çoktan red etmiş tanrıyı, biz çoktan kabul ettik cennetin sahte sakinliğine karşı cehennemin gerçekliğini...

hava soğuk, giyin parkalarınızı... gözlerinizde isyanın kıvılcımları, bağırın olduğunuz her yerde;

"huzur isyanda, isyan kavgada, kavga yüreklerimizde... devam ediyoruz hala yaramazlıklarımıza...."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yolda umut dolu yüzler ileliyor.. tebessümle bakıyorlar her yana bugünün verdiği neşe ve umut sarmış onlarda hiç hayır demeişler gelmesine... bugün ayrı bir farklıydı insanın ifadeleri bugün umutlulardı masum bi sewinçti yüzlerindeki çoğu kez nefretle baktığım insan oğluna bugün içim cız ederek baktım nedense... herkesde bir telaş.. hediyeler,yiyecekler,koşuşturma ki nasıl.. o hengameden hiçte rahatsız deiller..

 

küçük çocuklar şapka satan adamların paçalarında anneleirne umut dolu bakıyorlar hani alsa da eve mutlu gitsem diye bunu anlayabilen anne mutlu ederken çocuğunu diğeri bütün hayalleri yıkılmışcasına önüne eğip başını devam ediyor yoluna..

 

loş bir sokağa giriyorum her taraf kalabalık insanlarda tebessüm... unutulmuş bir günlüğüne telaşlar... derken bir ışık çarpıyor gözüme o sokağın loş ışığında yanan bir maytap öle güzel bir gösteri sunuyoki.. 5 adımda bir herkesin elinde görüntü muhteşem.. derken gülümsediimi farkediyorum... o anda bir ahh sesiyle irkiliorum gözlerimi alan maytap tutan kişinin elini yakmış olucakki o parlayan sokağa muhteşem eşsizlik katan maytap yere savruluyor...

 

tekrar gülümsüyorum bu sefer insanlardaki umuda değil maytapın yerdeki sıfatına.. içim gerçekten cız ediyor.. mevlananın dediği gibi insanların ölümlerine değil doğumlarına ağlanmalı ama ne diyebilirim hepsi çoktan doğmuş hayallaeiyle yaşamaya çırpınıyor...

 

yanmış maytabın üstüne basılıyor...loş sokak yine eski hline dönüyor...

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"hayat bize mutlu olma şansını vermedi"

çok uzun zaman oldu bu yazıyı okuyalı, ama hala geçerli benim hayatımda, bugün yılın so günü, yüreği isyan çocuklar, hangi duvarlar zaptedebilir sizin yüreğinizdeki fırtınaları...Bu lanet şehrin her sokağına adınızı yazıcam sizler gökyüzünü görene kadar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Anlatmak isterdim sana herşeyi...Süslü cümlelere gerksinim duymadam hemde....Tüm doğallıyla yaşamk isterdim aşkı....Hatta sevmek isterdim...evet sevmek...çünkü aşk bi anda oluşabilir belki ama sevgi öylemi bir insanı sevmeniz yıllar sürebilir ve sevgi emek ister deriz ya bu yüzdendir işte...Hatta o kadar ileri gitmek isterdim ki... bana çok uzak bir olguyu yaşamak isterdim....sevilmek...evett halbuki hiç huyum değildir başkalrından birşey beklemek....ama yapamam aldatamam yalnızlığı....dost bildiklerim bıraktıkları zaman kucağına yalnızlığın,hiç gocunmadan açtı kollarını bana...hemde en toy zamanımda.....Bu yüzdendir işte yalnızlık bana kimseden birşey beklemem gerektiğini ve kendikendime yetebileceğim gerçeğini öğretti....Ben ve yalnızlığım sahtelerden,masallardan ve yalanlardan uzak küçücük dünyamızda hayallerimizle yaşıyoruz şimdi......İyiki varsın yalnızlığım ve sen olduğun sürece öğrenecek çok şeyim var.....:))

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bacak kadar boyuyla,sigaradan sararmış dişlerini gösterek gülümseyen çocuk.. Asvaltın babası,gecenin kralı.. Balık ekmek isterdi ama ya elinde ki siyah poşet? Yo hayır,kader falan değildi bu ,bize ait olan bi "bile bile lades"... yalnızlıkla hüküm giymiş, bağımlılıklarla işgençe gören kızıl gözlü melek... hepi kırismız..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

-şimdi içinde neyin ne olduğunu secemeyecegın,şimdi adsız varlıkların kol gezdıgı,şimdi ancak elle yoklayarak,çarparak,düşerek,kanıttırarak dizlerini...şimdi ancak sınırlarını deneyimlerinle keşfedeceğın sis karşılıyor seni....parlamak ay gıbı gecede,senın ıcın ne zor...

 

-ah,küçük doğruların koca bir yanlış olduğu bu topraklar...yol fısıldadı ,yol sürdü beni buralara...

 

-ve hoş geldin nasır tutmus küçücük ayaklarınla,kayalıklarda kanayacak ve kayalaşacak en nıhayetınde...

 

-acıyla akıttığım kan ve gözyaşlarım nasıl görülmeyecekse,boğuk sesim de duyulmasın öyleyse!!! inkar edemez gözlerim beni saran bu griliği...sisin parçasıyım artık!!!...

 

-yolun acık olsun,koca bir yanlısta kücük bir doğru olmak üzere!!!

 

(acidal - uaral,bir seyler daha eksıldı ıcımden,yavasca ama gıderek artan bır nefretle karışıyorum baş edemediğim bu dünyaya...tebrıkler,başarıyorsunuz)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

vuruldum!....

bundan tam, üç saat önce, yüreğimin orta yerinde bir şarapnel parçası buldum. Hayallerimin kenti vuruldu, gözlerimde yaş yok artık, bir damla kan akmıyor damarlarımdan...

Vuruldum!...

Şimdi burada, elleri kolları bağlanmış bi vaziyette izlerken yüreğimin başkentinden yükselen dumanları, içimden lanetler okuyorum, görüpte kılını kıpırdatmayan tanrıya...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mantık parçalanır,yüzün sana ihanet eder,duyguların kaçar,sen ise huzur,kabulleniş ve sevgi istersin;ama fiyat o kadar büyüktür ki hayatın bile yeteri kadar değerli değildir.Ağlayamazsın,güçlü görünmek zorundasındır.Yıkılamazsın,bir daha asla demekten bıkmışsındır.

 

Sadece al götür beni buralardan,daha fazlasını istemiyorum,kim olduğun önemli değil,adın bile umrumda değil.Tek başına 3'e tekabül eden hayat yeteri kadar zor,hüzünlü,aşağılayıcı.Bu hayatta tamamlanmak için daha kaç defa bölünmem gerek?Daha kaç defa defalarca öldüğümü hissetmem gerek?Daha ne kadar,yalnızlığın benim için en iyi ilaç olduğunu bilmezden gelip etrafımdakilere zarar gelirken izlemem gerek?BU kadar mı salağım?BU kadar mı duyarsız,vurdum duymaz,duygu ihtiva eden organları alınmış durumdayım?Evet,çıkış yolu benim belki de,belki de düğümün ta kendisiyim.Bilmiyorum.Anlayamıyorum.Şizofren bölünmelerle,evrenin bütünlüğü arasında kararsızım ilk defa.Hangisi gerçek,hangisi doğru?Bilmiyorum,nefret ediyorum ama gerçekten BİLMİYORUM...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir , iki , üç , dört..eheheheheee yandın işte.. ben sana demedim mi bu kadar yüksekten ip atlanılmaz diye..yanarsın diye..ama sen beni dinlemedin..al gör bak bacagında yaralanmış dur bekle yarayı temizleyecek bir seyler getireyim..yada tukur hayvanların marhemidir..onlarda böyle yapar yara aldıklarında onlarda yalar......biliyormusun seni cook seviyorum.. evet seni cook seviyorum hayatım da bir tek sen varsın abla..abla ayaga kalktıgında elma sekeri almaya gidelim mi?..bugun annemden para aldım hem sanda alırım...................

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu sabah soluksuz geçen,üzerime karabasan gibi çöken uykularumdan acı bir çığlıkla uyandım yine...Sensizlik böylesine işlemişken hücreme,her nefes alışımda ve her nefeste yine seni anıyorum...Titreyen ellerim ve buğulu gözlerimle bu sessiz ve sensiz evde ömrümün son demlerini yaşıyorum belkide...Dualar ediyorum Tanriya dinsin diye bu matem..Şırıngayla çekip alsınlar seni ruhumdan,alsınlar ki ben yine ben olayım....:(:confused:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...