KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2007 daglar duzluklerde yukselıyor...hangısı ucuz sıradan sımdı? duzlugun ımıgıne cömerek yukseklere uzanan dag mı, altta kalmayı sındırmıs şuursuz düzlük mu?en acınası zalım mıdır yoksa magdur mu? sımdı oldugu gıbı bir soruyu dayatmak mı yoksa soruya dayatılmak mı ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon-ex Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2007 Hiç bir saçma söz yoktur ki daha önce bir filozof tarafından dile getirilmemiş olsun..... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Elesis Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2007 Sadece okuyarak unutuyorum,sadece yazarak.Düşünmeyi engelleyemiyorum düşlerimse dal budak.Kimim ben nereden geldim,bu sorular biterse özgür ben ve kolyemin ucunda sallanan bir ölüydün sen.Mutluluğun kaç dakika ve kaç dakika hüznün.Güzeldin harpten bile ve sulh kokardı yüzün.Kulak ver bana:Hakiki bir aşk yaşa ve düş fildişi kulenden.Geber,köpekler gibi inle yataklara düş peşinden.Sonra anla aşk yokmuş de inkar et gerçekliğini,yalanla ve rahatla bitir işini peşinen.Kimyasal oyna,delir delirt,psikolojik.Ve saçmala sirklerdeki palyaçolar gibi korkunç ama değil komik.Düş ipinden içime ipince için,içince iç benide içmezsen piçsin! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 hersey yada herkes..aldıgım nefesi ıctıgım suyu degıstıremedıkten sonra..... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 Çizilmiş bir kader?.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon-ex Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 İnsan insanı yalnızca insanda tanır demiş goethe.Peki öyleyse kendim olmak,biz olabilmek ve "siz"leştirmek onları neden bu denli güç? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 deli gömleğinde paralanmış çakır keyif anaların... dillerinde süt karası... kare ası üşengeç valesi... bir misaldi bir denizin ortasında kendimize bir balığı bir diğer balık için kurt ilan etmek... bir nevi bir itiş kakışdan... bir itin en nihayetsiz erdeminde son bulacak düzmece bir şehir bırakmak... sesi kesilmiş bir sevgilinin.. soluksuz sevişme isteğinde gizli kötürüm sanrılar...öyle yerlerde süklüm püklüm lakin biraz diretsen boşalacaklar.... çok gizli çok mahrem bedenler.... bir sustalıyla dans etmeyi yeni öğreniyorduk halbuki... halbuki bir tanrıya ibadet etmeyi... bir insana matem demeyi... bir insandan bir bedeni şöylece bir kenara çekmeyi... yeni öğrenmiştik yolun taa bilmem nerelerindeydik daha sevişecektik oysa...daha çok sevişecek çok hüzünlenecektik.. bambaşka yataklarda... paramparça bir insanın paramparça bir yanını .... hep aynı yatağın farklı silüetlerine yayacak.. otel odalarına temiz çarşaf taşıyacaktık....kanlı namlusuna erkekcil kızların ...bir ibnenin bir morfine hayat hikayesini anlatacak bir hayatı yıkacak yerine yeni bir hayatı yaratmayı kendimize borç bilecektik.... kıbleye doğru bir ibadet tutturacak....bir ibadet bir ihanet..bir ibadet bir ihanet... bir insanın kanına karışacaktık... bir oradan bir buradan.. bir yerlere bağlanıp kalacaktık... bir sanrıdır atıfta bulunarak geleceğe çatlamış bir çift dudaktan... yüzlerce insandan....eksilerek...artarak... damıtarak.... sonunda böbürlenecektik sonunda...yaratılıp yaratılıp..kendi yüzümüzle sövüşecektik... sen bir falancanın kapağı ben bir filancanın nüshası.... birbirimize bir dizi sır nakledecektik... bazen sen çıkartıp içinden koca bir böbreği bana atacaktın bazen ben sana damarlarımdan herhangi birini ödünç verecektim...ödünçlendirecektik kısacası birbirimizi ...güzel de olacakdı ...buna emindim.... bir dizi çevirecek... bir dizi bir o başımıza bir bu başımıza düşman edecektik... sonra sabahın ilk ışığıyla koynunda (yalan söylese adı çıkmayacak) şu meşhur yediverenin bir sigara yakacak... pişmanlıklarımızı sömürecektik.... tekel zengin oldukça biz yeni pişmanlıkların yedi ceddine bitmek bilmeyen bir masal dizecektik....dudakların dudaklarımla sirtaki yapacak...biz nihavent makamından kırgınlıklar yaşayacaktık...birgün bir sabah bir uyanacaktık sen başka ben bambaşka bir bedende ortak pişmanlıkların mahrem sigarasını üfleyip... aynı tekeli aynı sokağın başında.... tamda aynı gün...petrol sahibi etmişiz.... iskambil kağıtlarında bir iç savaş var ben ölüyorum....peki nerede hala İstanbul? 4 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2007 gece ısıdıgında guzel felıdae ... havlu sana teslım :p Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Elesis Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Gardını al ve yürü üstüne düşlerin! Bilmezsin ama düşler daha karanlıktır kabuslardan. Daha pembe ama daha tehlikeli. Bilinmez bir oyun, Astral tutkularla. Gardını al ve yoket! Yap üstüne düşeni! Bir askersin sonuçta, Yoktur düşlerin. Gardını al ve yok ol! Kimsin ki sonuçta, Esrik bir seyyahtan başka? Ne düşün vardı ne düştün. Düşenin dostu olmaz sonuçta... Esrik Seyyah'ıma ithafen o kendini bilir:) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 soyununca dökülür yalnızlıgım... en umarsızından en arsızına kobınasyonları tum kelımelerın saldırır bosluklarıma... -------------------- elesıs cok begendım ama sıte bı garıp degerlendıremıyorum sonra verıcem + Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 sigarayım yakılıp üflenilmeyi bekleyen....ateşle tütün arasındaki tatlı sevgi ozonu delen .. son fırtını al ve gözünde söndür sigaranı ki bu intihar çiçeği bi anneye anneler günü hediyemdir...saksıya konulmayan her çiçek güzeldir...saksıya sığmaz güzellikleri de o yüzden... meğerse en güzel çiçek ağaç imiş......hayır dostum meyveleri yüzünden diil bu kadar bencil olma!.... 5 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 super:) ......................+ ama sonra:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tkmelancholy Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 ''yutarsa küçüğü büyük balıklar, seyirci kalırsam suçlayın beni'' peki ya nerdeydiler beni açlık kokan nefesleriyle kendilerine cekerlerken... ah boşluklar... sonsuz, dipsiz boşluklar..bana ait hiç bir yer yok bu anlamsız boşluklardan başka.bir yerlere ait hissetmek istiyordum oysa sadece, bir dolap kösesi,defter arası belki, kötü kokan bi ayakkabı kenarı bile olabilir.sadece bir yer.geçmiş dolu duvarlar. akrepler yelkovanlar arkadaslığımı reddettiler. yalan boyalı bu dünya. zehir herkesin içinde. en dibe işlemiş zehir... pencereme yapışmış bu aptal sinek... tek sorumlusu sendin bunların. öyle değil mi? yalnızlığımla bile yalnız bırakmadın beni. hemen araya soktun vızıltılarını marifetmişçesine. kanatların geçtiği heryerin rengini çekti..renksiz kokusuz bıraktın beni. ekşimiş süt gibi kokmaya bile razıyken ben... hadi ordan sende.bir de suratıma bakıyor aşağılarmışçasına. ben ki gittiğim heryere çiçekler saçarım rengarenk.oysa sen önünü bile göremiyorsun bak. vızıltıların duyduğum en çirkin ses. tek hamle.... tek hamle yeter gövdenin iğrenilesi sarısını camımda bırakmaya... ah beklemeler,beklemeler,beklemeler...karanlık soğuk dipsiz.. ah yalan, ah palavra hepsi... hepi topu küçük bir balığım işte burda ben. sessiz renksiz küçük fanus.. hersey gözümde olduğundan daha büyük daha ihtişamlı. ağlasam ya da ne bileyim burnum aksa silmeye bile yetişmiyor yüzgecim. elsiz, kolsuz, ayaksız...gökyüzü senin evin benim içinse ütopya.görmek için perdeleri açamıyorum. güneş geliyor bazen kaçamıyorum. çirkin olsaydım senin kadar ama kanatlarım olsaydı pamuktan. dünyanın en kötü sesi, en kötü kokusu benimki olsaydı da ,yeter ki olsaydı.düşmeseydim düşlerimden. işte bak ikimizde cekirdeksiz yeşil zeytinlerdeniz. içimizi çekmişler bizim.sen biberli ben bibersiz.en acı biberi koysalardı içime, kimse yemek istemeseydi beni de yeterki böyle boş kalmasaydı içim... ah akrepler, yelkovanlar, düşler, düşmeler, karanlık sonsuz........ -------------------- sonsuz ve günes kim bilebilirdi ki.... hapsolduğum ışık mı aydınlık mı sen söyle şimdi.... olsa olsa sonsuzluktur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Gitmedin henüz.. ama biliyorum birazdan zaman dolacak.. Yorgunum nedense.. sanki yılların ağırlığı üzerimden hiç kalkmayacak.. İntihar öncesi sığ hayatın derin dalgalarına yazılmış bir mektup mu bu?... Açık bi denizde kaç kulaçla varırsınız herhangi bir kara parçasına.. Kurtuldum demek için erken..Senin için beklerler hayatını kapışırcasına.. Tozpembe değildir hayat, derler hep.. Tozpembe nedir? Geçici mutluluk mu... Gerçek mutluluk nedir? Kalıcı olan.. Hangimiz kalıcıyız? Verilen cevap bile kalıcı deilki.. Ölümün tenimize bırakacağı koca bir tokat izi..İşte kalıcılık! geçenlerde yazmıştım bunu paylaşmak istedim.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Depressive Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Yerin seni cektigi kadar agirsin Kanatlarin cirpindigi kadar hafif.. Kalbinin attigi kadar canlisin Gozlerinin uzagi gordugu kadar genc... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kotu.. Ne renk olursa olsun kasin gozun Karsindakinin gordugudur rengin.. Yasadiklarini kar sayma: Yasadigin kadar yakinsin sonuna; Ne kadar yasarsan yasa, Sevdigin kadardir omrun.. Gulebildigin kadar mutlusun Uzulme bil ki agladigin kadar guleceksin Sakin bitti sanma her seyi,sevdigin kadar sevileceksin. Gunesin dogusundadir doganin sana verdigi deger ve karsindakine deger verdigin kadar insansin Bir gun yalan soyleyeceksen eger Birak karsindaki sana guvendigi kadar inansin. Ay isigindadir sevgiliye duyulan hasret ve sevgiline hasret kaldigin kadar ona yakinsin Unutma yagmurun yagdigi kadar islaksin Günesin seni isittigi kadar sicak. Kendini yalniz hissetigin kadar yalnizsin ve guclu hissettigin kadar guclu. Kendini guzel hissettigin kadar guzelsin.. iste budur hayat! Iste budur yasamak bunu hatirladigin kadar yasarsin Bunu unuttugunda aldigin her nefes kadar usursun ve karsindakini unuttugun kadar cabuk unutulursun Cicek sulandigikadar guzeldir Kuslar otebildigi kadar sevimli Bebek agladigi kadar bebektir ve herseyi ögrendigin kadar bilirsin bunu da ogren, DEGER VERDİGİN KADAR DEGER ALAMAZSIN.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Ne kendim büyüdüm nede umutlarımı büyüttüm Ben bu hayatı,bilyelerim kadar sevemedim Anne! 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 olağan sabahlardan biriydi....üstüm başım ikinci bir ben tarafından giyilmek üzere...sokağa çıktım çıktım çıkamadım kaldım adımları dakikalarla boğuşmakta.. yarı uykulu halimle ruhsal bir iç çekişme yaşıyordum... ya alarmlar ya ben nidalarıyla insan içinde birşeyi tehdit eder ya....sabahın yılgın namlusuna zaman sıkışınca... beş dakika daha uyuyayım ne olur ne olur diye yalanlar söyler sonra kendi kendine inanır.... geçen bütün olağan sabahlar gibi yapacağı işe...gideceği yere muhakkak geç kalır... sana geç kalıyordum biraz....farkında değildim.... birinci kadeh-eskimonun anıları kitabına bakarken.... anımsıyorum saat biraz 5 kalalar arasına sıkışmış gibi.... durduk durmadık yerde üzerimde bir karıncalanma... allah allahh diyorum elimi hızlıca yüzüme götürüyorum sinek savar gibi... ter siler gibi.... dokunuyorum bir parça....biraz akışkan gibi geliyor elime başta... kavrıyorum... avucuma alıp indiriyorum bir çift göz...büsbütün göz kapağı ve kirpikleriyle bana bakıyor... bir ağız bir burun arıyorum sonra karşıda. kafamı kaldırıp sol omuzuma doğru hafif bir dönüş yapıyorum.... (seni ilk gördüğüm an işte... o ilk dakikalar...) onlarca suratın içinde hemen seçiyorum ... gözleri eksik tek sen ...... ah be güzelim böylede bakılmazki.... ikinci kadeh-eskimonun anıları kitabının arkası dönük.... sinek savar gibi elimin tersiyle avuçladığım yarı şehla gözlerin şaşkın şaşkın bana bakıyor.... (ilk görüşte aşka inanırmıydınız acaba) birden bir ışık fark ediyorum gözlerinde takılıyorum ...şöyle hülyalara dalarak bakıyorum... sanma bu bakışlar sana... tam çekecekken gözlerimi etraf kararıyor.... avuçlarımı arıyorum aman allahım... gözleri olmayan kocaman bir surat karşımda... biraz daha yukarı kaldırırmısın diyorum .... ama nereden baksan aramızda 30 adamlık bir mesafe.... hay allah şimdi nasıl döneceğim tekrar kendi yüzüme... .... üçüncü kadeh-eskimonun anılarından şapka yaptım... tek taraflı bir istek alış verişi yaşıyorum sana söylüyorum tek gözüm kapanıyor... ben zaten ne söylesem yine kendi kendimle kalıyorum... (ilk görüşte hiç bir kuş ölü gelirmi insana) dördüncü kadeh-eskimonun anılarında kumperisi ayak hikayesi.... birden kendime geliyorum.... sağa sola bakınıyorum omuzumda bir el... sonra fark ediyorum sorular soruluyor masada... ben yeni gelmişim kendime... apar topar cevaplamaya çalışıyorum.. onlar sordukça evetliyorum....hayırlıyorum... rastgele aklıma ilk geleni ağzımdan çıkartıyorum .... sonra bakıyorum ....sen.... gözlerinle daha bir başka oluyormuşsun.... kibarca masadan kalkıp gülümsüyorum..... bir dolu şey yaşanıyor bu göz temasında... bilmem kaç yıl boşa harcanıyor.... çokca telefon kavgaları.. çokca sille tokat özlü sözlü aşk nidaları.... ... geçmiş diyorum geçmişde kalsın da.... sol gözün hala sol yanağımda..... (son görüşte aşk boğazda tıkanırmı) beşinci kadeh-eskimonun küpeleri çengelli.... (helal der adam helal der be....şimdi ölmek de var boğularak.....gırtlağımda düğümlü bir kaç aşk hareketi bir bardak soğuk su rica ediyorum.. bir parça ekmek.....yoksa öleceğim...tıkanık durumlarım vaziyet felaket...) altıncı kadeh-eskimoyu bilmem ama sen çoktan gitmiştin.... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
seven of spades Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 sol gözün hala sol yanağımda..... (son görüşte aşk boğazda tıkanırmı) tamami super de.. burasi bi ayri oturdu icime.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 sırf o cümlenin aklıma gelmesiyle yazmaya başladım desem yeridir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MALCOLMX Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 YAŞAMAK bir ağacın dallarında yenı filizvermiş bir çiçek gibi karanlığın ardında doğacak güneş gibi ölümü yaşadığın her dakika beklemek gibi yaşamak kurtaracak bizi umudun söndüğü her an da yenı umutlar buyutmek gibi ilk gördüğün an da son kez yine görmek isteyeceğin yüzü görmek gibi yaşamak kurtaracak bizi. ____________________________________________________________________________ bir hayal filizlendi umutsuzluğun ışığında bir güneş doğdu alacakaranlığın sonunda mahkumiyet sardı ruhları zamanın köhne yanlarında ve bir ışık yükseldi doğudan çocukların dudaklarından dünyaya bataklıklar kralları hakim olmayacaktır diye ve mısralar döküldü NAZIM ustanın dilinden 'çocuklar inanın güzel günler göreceğiz! 'güneşli günler'. Uzun zaman önce karaladıklarımdan buyrun:) 3 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2007 burnuma toprak kokusu gelıyor bahar yagmurlarında ıslanmıs...dınledıgım muzık mı getırıyor anılarımdan kokuyu belırsız...4 spot lambası 4 yatak 4 dolap....ve haftasonu yalnızlıgı..ıstenmeyen pazartesıler...kamyonların uzunları yolu aydınlatır ve sen ımrenerek bakarsın...ısıga gelır adi kelebekler carpar sana,ıgrenırsın..elınde fenerı ıle ıgde agacları arasında gezinen nöbetcıye yakalanmadan ıcersın, pencerede sıgaranı...korıdorlarda ara ara gelensesler calmasın kapını..ımza atmak dahı gelmez ıcınden...lanet eder,hayal eder,özler,eglenırsın bazen de ama anarsın simdi ıste..kıymetı varken bır zamanlar herseyın... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 :clapping:tşk ler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Belkide beni seven hiçkimse olmasa sevenlerin olduğunu sandığım kadar üzülmezdim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Elesis Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Periler sarmış etrafımızı Zaman asılı kalmış Sarmaşıklar hala duvarları örmekte Tozlar dökülüyor üzerimize Mor dumanlar fışkırıyor yerden Temiz hava bulmak zor ölmek içinse çok erken Gördüklerin güzel keşke gerçek olsaydı Yalanların içinde doğruya hasıl olsaydı Ne yeri ne zamanı şimdi pembe düşlerin Hayat oyun değil hiç bir zaman olmadı Vefasız zalim kader hiç rahat bırakmadı Arabesk hayallere mahal vermesen bile Hüzün peşini bırakmaz çıkar gelir her gece Ağını örer yatağına bekler ki uzanasın Yatıp uyuyasında karanlığa dalasın Yine girsin uykuda yesin diye beynini Geldi bak kara gece gösterdi bedenini Ölümüm çabuk olsun acı duymayayım Karanlığa uzanıp aydınlığa kalkayım 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Kanatlarını açtı bir melek... Karanlığın aydınlığına Sönmüş bütün ışıklar çocuğun gözkapaklarında Yıkılmış hayallerin ardında Kurtarmaya çalışıyor güzel günleri elleri enkazın altında Sade bir sessizlik rutin bir hava akışı Nefes alışverişleri hızlanıyor İçine dolduruyor sanki toz bulutunu Kalbi hızla çarpıyor Enkazın altındaki kardeşine kan pompalarcasına Kurumuş dudakları hiçbirşey söyleyemiyor Belki de kendisi bile duyamıyor beynindeki sarsıntıdan Ve kanatlarını kapıyor bir melek... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.