MALCOLMX Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Ben teşekkürederim:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest piinar Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 YAŞAMAK bir ağacın dallarında yenı filizvermiş bir çiçek gibi karanlığın ardında doğacak güneş gibi ölümü yaşadığın her dakika beklemek gibi yaşamak kurtaracak bizi umudun söndüğü her an da yenı umutlar buyutmek gibi ilk gördüğün an da son kez yine görmek isteyeceğin yüzü görmek gibi yaşamak kurtaracak bizi. ____________________________________________________________________________ bir hayal filizlendi umutsuzluğun ışığında bir güneş doğdu alacakaranlığın sonunda mahkumiyet sardı ruhları zamanın köhne yanlarında ve bir ışık yükseldi doğudan çocukların dudaklarından dünyaya bataklıklar kralları hakim olmayacaktır diye ve mısralar döküldü NAZIM ustanın dilinden 'çocuklar inanın güzel günler göreceğiz! 'güneşli günler'. çok hoş olmuş cidden tbrkler kike bnde şiir yazabilsem:( Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Elesis Yanıtlama zamanı: Ağustos 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 21, 2007 Rüzgar çanları salınır, Kulaklarım çınlar. Ölümcül sanat Resmet açlığımı. Ucube vokaller duyulur semada Hiçbirisi ezan bilmez. Sahte duygular, Saten çarşaflarda karışır günahlara. Memnun ederek,edilerek. Bırak kendini aptalca Beyinsiz ahmak, Bırak ki ölesin. Yabancı topraklarda. Dikenlerin bile bitmediği, Bu çorak ovalarda. Nereden nereye? Suçum siyah! Bitelim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2007 Bir insan bir insanı gideceğini öğrendiği an kendisinden bir adım uzağında bineceği araca ilerlemeye başlamışken anında ölesiye özlemeye başlar mı? Özlemek buysa daha önce kimseyi özlememişim. Sanki aynı yerde aynı havayı solumak bile can veriyor insanın bedenine. Varlığını düşünmek bile gülümsemene neden oluyor yokluğu ise bir kabus. Yanındayken vicudunda tarif edemeyeceğin sıkıntılar yüzünden uzağındayken bu kadar özlemekten ölücek gibi oluyorsun ama ölmüyorsun. İlk kez gördüğünde bile sanki senelerdir tanırmışcasına hiç yabancılık çekmeden yüzüne sesine aşinaymışsın gibi. Gözlerine bakamadığın bakabilirken de bi türlü doyamadığın. Herşey böyle mi başlıyor? SOnu olmayan bir masal gibi. Sonra sessizlikte kayıp gider mi acaba bu yaşananlar. İlk kez ve son kez yaşanan bir heves midir sadece? Yoksa bir ömür sürecek gönül yarası mıdır dermanı onda olan. Sakladığın bişeyler ortaya çıkmış gibi ama sen bundan rahatsız olmuyor aksine kendini bu duyguya koyverince huzur buluyorsun. Öncesi ve sonrası yok bu hayatın onu gördüğün an sadece o saniyeye kitlenip kalıveriyorsun. şuursuzca. Bİşeylerin mahkumusun ama nasıl bir mahkumiyet bu anlamıyorsun. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
maximum Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2007 çok güzel olmuş 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2007 gel gelelim.. zaman masalların en acısı olmuştu adım atmanın gayri çıplak ,gayri ihtiyar....gayri tutuk ezber notlarında bir delinin umarsız bir çığlıkla koynuna zorla girdiği tebessümsüz bir gece bin kağıda hangi cümleyle sığardı hangi hece uyardı uydur kaydırdık zaten ya bunu en iyi kim anlardı... sonra bakarsın birgün bir tanrı çıkar gelir...birgün bin tanrı önümüzde dirilir... o an hangi günahdan çıkarız hiç bilinmez... kırmızı kadının....mor etek giymek için can attığı renksel bir travmadır belki yaşayıp göreceğimizin tümü...tamamı bir yarımı bi yarımın bir bütünün tamamını içine aldığı.. kör noktada dilek dileyip.. tutmayacağını bildiğin halde amin demek gibi.. körüz ya bazen... körüz hani bildiğin..renklere değil.. insanlara kör olmak gibi.. tutulup kalmak... tutunup düşmek tutunup...ölmek gibi.. ölecekde değiliz... acıdan ölmeyen adamı hangi toprak kabul eder.. bir bıçağın sırtında ilk huzurlu uykusunu bulan.. sağa sola dönme ihtimali olmadan sırtı kanaya kanaya..kesilen... kesildikçe demlenen.. demlendikçe renklenen.. renklendikçe körleşen .. (gözlerinden sanma hayatından kaybeden....) kalp kapakçığı eline tutuşturulmuş... kan kaybından muzdarip... itafen aşka...orası burası yırtılmış... itlaf edilmiş bir ömür.... horgörülüp....hortumlanmış... gölgesiz izsiz .....sessiz kalmış... biliyorsun dilsiziz ya bazen.. dilsiziz hani susarak da değil... bağıra çağıra dilsiz olmak gibi çaresiz...çirkiniz çoğunlukla çoğunlukla pis çoğunlukla siz... bir sancılı tebessüm.. bir parça surat izdüşümü kuşbakışı bir avuç içi... gayri ciddi bir senfoni.. oysa bir trajedi.. bir travma-komedi... kimbilir belki...romantik biraz biraz haddinden fazla münzevi...... gelgelelim vurgun yaparız birgün.. birgün..hiçbitmeyecek olur... hiçbitmeyen bir acıda ardından.. yani anlıyorsun değilmi....hangi kutuya girsek bir kutu çöker ensemize..birgün... birgün hiç bitmeyecek bir acınında ardından.. şifalı bitkilerden hayat kurtaran sırlar arayıp.. adına "önemsiz birşey mağazadan kot seçmek gibi diyeceğiz.." aynı yalanı defalarca yiyecek kadar enayi olmak gibi söylediğimizin tek hecesine inanmadan.. aynı şarkıyı saatlerce dinleyip saatlerce inanacak birşeey bulmak gibi biliyorsun sağırız ya bazen... sağırız hani bildiğin o seslere değil... insanlara sağır olmak gibi... vurdurup vurdurup şakaklarını ölmediğini görmek gibi... inanmadan tırnaklarına.. inanmadan ne koluna ne bacağına.. her elinin bir başka sevgilide kalması gibi... bırakıp arkanı döndüğünde arkasız kalman gibi... aralıksız nefes alman... aldığın nefesi veremeden ölmen gibi... kuş olsak uçsak derken.. kene gibi kendi derimizden emzirmek... kenetlenip kendimizi bitirmek.. ilaçsız insansız..insafsız kalıp.. aranıp bulunamamak gibi... yani seninle benim aramdaki herhangi birşey gibi.... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2007 gel gelelim.. zaman masalların en acısı olmuştu adım atmanın gayri çıplak ,gayri ihtiyar....gayri tutuk ezber notlarında bir delinin umarsız bir çığlıkla koynuna zorla girdiği tebessümsüz bir gece bin kağıda hangi cümleyle sığardı hangi hece uyardı uydur kaydırdık zaten ya bunu en iyi kim anlardı... sonra bakarsın birgün bir tanrı çıkar gelir...birgün bin tanrı önümüzde dirilir... o an hangi günahdan çıkarız hiç bilinmez... kırmızı kadının....mor etek giymek için can attığı renksel bir travmadır belki yaşayıp göreceğimizin tümü...tamamı bir yarımı bi yarımın bir bütünün tamamını içine aldığı.. kör noktada dilek dileyip.. tutmayacağını bildiğin halde amin demek gibi.. körüz ya bazen... körüz hani bildiğin..renklere değil.. insanlara kör olmak gibi.. tutulup kalmak... tutunup düşmek tutunup...ölmek gibi.. ölecekde değiliz... acıdan ölmeyen adamı hangi toprak kabul eder.. bir bıçağın sırtında ilk huzurlu uykusunu bulan.. sağa sola dönme ihtimali olmadan sırtı kanaya kanaya..kesilen... kesildikçe demlenen.. demlendikçe renklenen.. renklendikçe körleşen .. (gözlerinden sanma hayatından kaybeden....) kalp kapakçığı eline tutuşturulmuş... kan kaybından muzdarip... itafen aşka...orası burası yırtılmış... itlaf edilmiş bir ömür.... horgörülüp....hortumlanmış... gölgesiz izsiz .....sessiz kalmış... biliyorsun dilsiziz ya bazen.. dilsiziz hani susarak da değil... bağıra çağıra dilsiz olmak gibi çaresiz...çirkiniz çoğunlukla çoğunlukla pis çoğunlukla siz... bir sancılı tebessüm.. bir parça surat izdüşümü kuşbakışı bir avuç içi... gayri ciddi bir senfoni.. oysa bir trajedi.. bir travma-komedi... kimbilir belki...romantik biraz biraz haddinden fazla münzevi...... gelgelelim vurgun yaparız birgün.. birgün..hiçbitmeyecek olur... hiçbitmeyen bir acıda ardından.. yani anlıyorsun değilmi....hangi kutuya girsek bir kutu çöker ensemize..birgün... birgün hiç bitmeyecek bir acınında ardından.. şifalı bitkilerden hayat kurtaran sırlar arayıp.. adına "önemsiz birşey mağazadan kot seçmek gibi diyeceğiz.." aynı yalanı defalarca yiyecek kadar enayi olmak gibi söylediğimizin tek hecesine inanmadan.. aynı şarkıyı saatlerce dinleyip saatlerce inanacak birşeey bulmak gibi biliyorsun sağırız ya bazen... sağırız hani bildiğin o seslere değil... insanlara sağır olmak gibi... vurdurup vurdurup şakaklarını ölmediğini görmek gibi... inanmadan tırnaklarına.. inanmadan ne koluna ne bacağına.. her elinin bir başka sevgilide kalması gibi... bırakıp arkanı döndüğünde arkasız kalman gibi... aralıksız nefes alman... aldığın nefesi veremeden ölmen gibi... kuş olsak uçsak derken.. kene gibi kendi derimizden emzirmek... kenetlenip kendimizi bitirmek.. ilaçsız insansız..insafsız kalıp.. aranıp bulunamamak gibi... yani seninle benim aramdaki herhangi birşey gibi.... :clapping::clapping: çok güzelmiş yahu paylaştığın için teşekkürler...:clapping: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2007 aslında orada bir şiir yok... seni sevdiğimde bir hayal mesela... gittiğin o gün varya... hiç gitmedin aslında..... bu şiir sana ait değil sakın kendini kandırma....(ben kendimi kandırmaya meğilli kaldım sen sakın aldırma) üslup kaybı yaşıyorum sana dair kocaman bir boşluk... ben nerede yanlış yaptım ...bıktım hep sorgulamaktan... hep aynı sorunsalla boğuşmaktan.... dumanlı sevdalardan geldim... yorgunum gözlerimde adını bilmediğim yalnız limanlar... bana aşk şiirleri yazmak yakışmayacak bu gece.... bana bir aşkın konusu olmak hiç.... sana gidişinin hatrına bir kaç masal anlatmak istiyorum.... yalnızım bilmem anlatabiliyormuyum... kapana kısılmış...uluorta terk edilmiş.... koskoca bir şehirde... soluksuzum.... bıçak gibi hergün bir bedenimden kesiliyorum.... günlerdir can çekişiyorum.... sana çok maruz kaldım bu aralar... sürekli kan kaybediyorum bilmem anlatabiliyormuyum..... arka mahalleye meteor düşmüş dün... sabah haberleri..... yine benden bahsediyor... bugün istanbulda bir kaza... 2 yaralı 4 ölü... yani gittiğinden beri.... hem yaralıyım hem ölü.... ne zamandır kalem tutmuyor elim şimdi fark ettim... biraz çıplak biraz damarlarından yoksun bir turist beldesi gibiyim... yani bir dolu denizim bir türlü balık olmayı beceremedim... sana biraz garip kaçıyor biliyorum.... zaten ben hep aynı dağa küsmekle iştigal... hep aynı bilekleri suistimal etmekle zorunlu... sana herşey olup... bir türlü birşeyler olamıyorum.... gidiyorsun... ve ben hep arkanda kalıyorum.... 10 parmağımın 9 u katil bir tanesi parmak bile sayılmaz.... içimde garip bir adam....keyif çatıyor... ben muzdarip kaldım kendimden bilmem anlatabiliyormuyum bu şiir sana ait değil...üstüne alınma sakın... su satıyorum bazı sabahlar....göçmen kuşlara... cebimdede yarım yamalak bir kaç aşk kalmış.... ben zaten neyim varsa hep kaptırıyorum puştlara... kusura bakma... dilimde dönmüyor bazen... biraz argolanıyorum durduk yerde tarihim geçiyor .....yoksun kaldım şu sıralar adaletten.... son kullanma tarihime bir kaç insan kala... gidişini düşünüyorumda yüzümün yarısı pastel... yarısı kurum boya... silüetimi çaldırdım... bana dair çok şeyi kaptırdım şu sıralar bilmem anlatabiliyormuyum... örseneleniyorum hangi sırta yaslansam yalnızım...yapayalnız.... sanki bir kaç şakağım varda önüne gelen vurma eğiliminde... ben nakil bir devrin... son serum sepetiyim... bir motor al diyorum sana... acil adamlar taşıyan.... acil durumlarda alelacele aşk yaşıyan.... kusura bakma parmaklarım samuray taklidi yapmakda... sana yırtılıyor nefesim... içimde birşeyler var paramparça... dün o sokakta gördüğün adam... o adam ölü aslında... bilmem anlatabiliyormuyum ama bu şiir sana değil aslında.... (bir son dakika gelişmesiyle uyanıyorum dün bir parkda vurulmuşum yine......yoğun bakımdaymışım ....ölümüm arz talep meselesi ) vhercle.... sen anladın bunu;) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
vhercle Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2007 yine yüreğim ağzıma geldi... çıkmak istiyorum dışarı diye bağırdı sayende... inanılmaz beğendim teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
seven of spades Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2007 feli dokturmussun yine.. .. yuregine saglik.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tkmelancholy Yanıtlama zamanı: Ağustos 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 24, 2007 ama sadece ince bir vızıltıdan ibaretti tüm duyduğum.. bir söz vardı 'bilseydim bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miyim' hayır yapmazdım. kimse yapmazdı. sadece olduğu gibi olmak ister hepsi. bak onlar edepsizce yasadılar bu hayatı. sevdiler, seviştiler.kadın kokan kadınları sevdiler onlar.. sana iki beden büyüktü bakışları. onlar baktıkça sen ufaldın işte... hadi vızıldama artık... cirkinsin ama özgürsün işte.. bosver.. sanki onlar orta tarlanın kunduru bulguru.. özliycem seni... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Ağustos 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 24, 2007 Simsiyah bir gecede kayan bir yıldız gibi düşmüştü üzerime aşk Hayat bana bir süpriz yapıp sundu onu en güzel şekilde Sanki önceden belirlenmiş de biz sadece uyguluyorduk Nasıl olduğunu anlayamadan bir sevda düştü gönlüme Sıcacık bir gülümsemeye esir, düşerimizin ortağı olduk... Çok korkuyordum ya birgün ayrılık aramıza girerse diye Kader diye birşey var sonuçta hepimiz Allah'ın kuluyduk KEndisi söylemişti zaten beni çok özleme diye Ayrılık varsa hasreti yaşamaya mahkumduk Bİr gün o giderse beni sevmezse böyle Dolunay olurum gecenin içinde zifiri karanlık Oysa sımsıcak güneşi olur dünyanın gökyüzünde Ondan ışık alırım aramızda olsa da ayrılık 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ağustos 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 24, 2007 Karanlığımın tek şahiti sigaramın ateşi Varlığımla yokluğum bir yoktur oyunun galibi Defteri yırttım yazdığım onca söze yandım Boş kağıtlarımla yeni bir sigara yaktım Bi ara buldum kendimi tuttum kolundan Bırak dedi,bıktım yalan dolu oyunlardan Şişenin dibini görmek zor bakarken ona uzaktan Dikeni battı elime bahçenden hüzün çiçeklerini toplarken Nekadar kaldı ölüme! Karanlığımla raks ederken Koydum umutları önüme bağırdım kendime Kokun sinmiş sanki içine duramadım çektim içime Dayanamadım yoktu dayanabileceğim hiç kimse Çevirdim suratımı bakamaz oldum kendime Yattım gözyaşlarıma boğduğum yerime Kapadım gözlerimi ve sustum kimse geçemez artık yerine Kilitli dudaklarımdan çıkmayan bir kaç hece hüzne boğdu hergece Birşey söyleyemedim özür dilerim Huzur bulman dileğiyle ben gideyim... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Bu da benden Kız Kumu Efsanesi Eski zamanlarda civarın kralının kızı ile bir balıkçı birbirlerine aşık olmuş. Ancak, kral kızı balıkçıya varamaz... Hal böyle olunca, kız ile delikanlı gizli gizli buluşuyorlar tabii... Kral baba bunu zaman içerisinde öğreniyor ve bir gece takip ettiriyor kızını... Diyorlar ki; balıkçı denizden geliyor, kız kumsalda onu bekliyor, bulunduğu yeri ışıkla işaret ediyor delikanlıya... Ve kral kızı ile delikanlı, gün ağarana kadar aşk oyunları yapıyorlar birbirlerine... Kral bir gece askerlerine kızını yakalamalarını ve kumsalda ışıkla balıkçıya işaret göndermelerini buyuruyor. Delikanlı ışığı görünce atlıyor kayığına ve kürek çekiyor bir manga askerin üzerine doğru... Kız askerlerin elinden kurtuluyor ve koşmaya başlıyor sevdiğini kurtarabilmek için ama koyun taaa öbür ucuna yetişmesi imkansız... Ama sevda bu; kural falan dinlemez, atıyor kendini sulara... İşte o anda bir mucize gerçekleşiyor! Kızın adım attığı her yer kumsala dönüşürken peşinden koşan askerler bastıkça denize gömülüyor onca ağırlıkla... Kız kayığa kadar koşabiliyor... Ancak bir okçu tam o anda delikanlıyı hedefleyip salıyor okunu... Heyhat! Kız ile delikanlı birbirlerine sarılmışlardır bile ve ok gelip kızla buluşuyor... Derler ki; o kumlar, kızın kanı denize karışınca kırmızıya boyanmış... Delikanlı ise aldığı gibi gidiyor kızı, sonrasını ne gören var ne duyan!... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tkmelancholy Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim der özdemir asaf... bosver sen bak bana sadece.. saatlerce izlesem seni.. tek kelime etmesek, hiç bir yalan sözcüğe esir etmesek hislerimi... kaybolmasın diye evime götürmek istediğim manzaramsın sen.. ben ki küçük renkli balık cırpınsamda dokunmam yüzüne, bağırsam da sularımı delip geçemez sesim...ama gitme sen penceremden. ucu sivri sahtelikler gördüm... sen hep kal da kim oursan ol...nasıl olursan... sadece kal... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Şunları bir araya toplayayım. "bir güzel muhabbet ederiz" diye düşündüm. mutfak işinden de anlarım, donattım sofrayı, bayağı uğraştım. hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim. bayağı da para gitti. birinin yediğini öteki yemez. ötekinin içtiğini beriki içmez... dört kişilik sofra kurdum. mumları da yaktım.hatırladım... hepsi eric satie severdi. müziği de ayarladım. geldiler. yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum. kırk yaşımın karşısına da ben geçtim. yirmi yaşım, otuzbeş yaşımı tutucu buldu. kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi. yatıştırayım dedim, "sen karışma moruk" dediler. büyük hır çıktı. komşular alttan üsten duvarlara vurdular.. yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.. evin içine de ettiler.. bende kabahat. ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.. ! 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Bavulları hep toplu durmalı insanın... Birgün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma, günümüzün borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık... Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; Zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır... İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa... Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başını dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı... Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına... "Yalnızlık paylaşılmaz/Paylaşılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne... Telesekretere "Şu anda size cevap verebilecek kimse yok" denmeli, "Bekli de hiç olmayacak..." cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı... Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır. Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür... O yüzden en sessiz gecelerde "doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan. Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı... Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, Kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı... Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacak kadar gözüpek olabilmeli... Sessizliği, sese dönüştürebilmeli... Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan... Yollarla barışmalı... Yalnızlığa alışmalı!!….... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sevgisu Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 bilinmeyene doğru yol alırken geri de bıraktıklarım acıtmıyor da canımı... gülümsememin derinleşmesine anlam verilmemesi acıtıyor canımı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 25, 2007 İSTANBUL Akşam olmuş Turuncular içindesin... Mavi gözlerinde pembe bulutlar İçim dışım balık ekmek Ellerimde derin kesikler Boğazım tıkalı sesim tok Üzerimde dikenli bakışlar Yürüyor muyum yoksa yere mi yığıldım? Seni ezip geçen kalabalık Benim yanımdan geçip gitmeyi tercih ediyor. Gece bastırmış Gözlerinde yakamoz... Mazot kokusu dolmuş cigerime Kuru öksürük kusuyorum atmosfere Zehirli gazlarımdanda savuruyorum sera etkisine... Yaşıyor muyum yoksa çoktan gömüldüm mü? Seni ezip geçen kalabalık Sıcak evlerinde televizyon izlemeyi tercih ediyor. Derin bir nefes almışım Pardon!Hemen geri veriyorum... Altın kaldırımların ıslak papuçlarımla oynaşmakta, Bense eski sevdalımın hayalleriyle... En evcil hayvanlar seninle vahşileşirken Bir kaç kedi mırıldamakta hemen yanıbaşımda. Gülüyor muyum haline yoksa gözyaşlarım mı tükendi? Aşkın Çağla:p Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 teşekkürler:) -------------------- aslında sana anlatacak çok şeyim vardı... şimdi sadece arkandan dinlediğim parçalarla konuşuyorum.... ah bu şarkıların gözü kör olsun diyor ya zeki müren... kör olsun.... kör olsun.....senin için dinlediğim her şarkının biryerleri .... ağma günler geçireceğimde resmen ortadaydı... kabul görüyordum her tutunduğum bastondan bu başlangıcıydı olacakların.....geriside peş peşe geldi hep sonradan... çok hırpaladılar beni gittiğin.....öncesinde gelmemiş olduğun günlerde çok canım yandı anlatamadım... çok kırıldı kemiklerim.....bir türlü canıma kıyamadım.... çok kıydılar canıma ....sana ben hep konuşakaldım..... ağladıkça sesimi döküyorum artık tavanlardan sana ağladığım yok benim bu halim hep anlatamadıklarımdan... imkanım olsaydı biraz bir kaç kelime erken yetişebilseydim.... biliyorum gittin....gittin ve ben bittim.... ben yürümeyi yeni öğreniyordum.... ben çoğu zaman emeklemeyi hep dün..... şimdi içimden hiçbirşey gelmiyor.... artık çok yorgunum... neden böyle zamansız gittin.... gözlerin aklımdan çıkmıyor.... çıkmıyor ki başka gözler göreyim.... sana hep bir bahar sabahı uyanışımda kaldım... ben bende değilim ki sana geleyim.... çok sesli birşeydi zaman......sıkıştım.....bilirsin ses ürkütür insanı çoğu zaman...... tırstım kapana kısıldım...... seni kaç kere bilmiyorum ama ben kendimi kötürüm bir aşka çok kere kaptırdım.... sana çok ağıt yazdım.....sana çok canımı yaktım... sana bir türlü adam olmayı başaramadım... hiç bunları sana anlatamadım..... (......sen yokken koca bir şehirle hesaplaştım) 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
locked_puppet Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 çok güzel olmus felidae,çok iyi anlatmıssın bazı şeyleri Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
seven of spades Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 duygu doldum feli.. .. tesekkurler.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2007 yuregımde sahlanıyor hayat gregorıanla ve kelleler doluyor anı kuyuma ozgur ve mutluyum artık... ufukta huzursuz hıc bısey yok artık bır cıglık atmak gelıyor ıcımden kuzey ruzgarına bulanmıs umarsız ya da heyecanlı... muzık nasıl da degıstırıyor tenımı.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2007 bu da benim kalemimden HAYAT YENİLER KENDİNİ Size de olur mu hiç dibe batmış gibi hissedersiniz kendinzi karanlığın size doğru ağır ağır yaklaştığına inanırsınız ya da siz çağırırsınız karanlığı farkında olmadan. Manası yoktur etrafınızdaki objelerin hiç kimse ve hiç bir şey anlamlı gelmez size hatta kendinize bile anlamlandıramazsınız ya ağır gelir bu ama yaşarsınız. Karanlığın ve sessizliğin birleştiği ince çizgide bırakın ilerleyebilmeyi durmayı bile göze alamazken bir bakarız ki hayattan çok şey öğrenmişcesine ilerleriz ya daha karanlığa ya da kendi aydınlığımıza. Ama hala manası yoktur hiç bir şeyin var olmasının nedeni olan benliğimizin farkında olmadan ya da olsak ta yaşayamadığımız o süreç işte deneyim bu belki de.. Sonra aynaya bakarız bir gün ve kızarız ya kendimize kendine gel diye halbuki kendinde olmayan hayattır ya da biz hayatı öle görürüz karışık bir bilmece misali ama heyecanlı. İşte bir kelime daha buldum hayat yeniler kendini… Ve gülümseriz kendimize hayata manasını yitirdiğini sandığımız etrafımızdaki her şeye.O da ne aslında biz kapamışız gözlerimizi mutluluk çok ta uzak değilmiş aslında bak aynada tam orda gözlerimin içinde işte tekrarlamak lazım yine hayat yeniler kendini.. YA DA SEN HAYATI YENİLERSİN. En az ölümler kadar kısa sürer ölüme giden zaman. AMA BİR GÜN AYNAYA BAKINCA TEKRARLARIZ HAYAT YENİLER KENDİNİ. __________________ -------------------- yine boğuşuyorum kendimle yorgunluğumun sana olan sevgimle alakası yok ben aslında hayata kırgınım senle ilgili değil bana kalırsa senle ilgili hiçbir şey yok bende benim üzüntüm savaşım kendimle yorgunum ama yaşıyorum senle alakası yok ufkundayım hayatın hissedebiliorum benim ufkumda hayallerim içinde sen yoksun görebiliyorum uzanamadığım gerçeklerde hayali sevişmelerde düşlerimin derinlerinde sen yoksun biliyorum tercihlerim yanlış çoğu zaman vazgeçişlerim ilintili benimle sen izlersin ya uzaktan hayatı ben boğulmaktayım bilinmezliklerimde benliğimin derinliklerinde keşfederken kabettim kendimi ben bilinmezliğin çözülmemişliklerini keşfederken seni kaybettim aslında sen benden vazgeçtin oysa her şeyde varsın sen ufkumda içimde yorgunluğumda gözümün dokunduğu her yerde ama şimdi git git ki vazgeçtiğin ben sensizliğin uzantısında yaşamaya çalışırken yorgunluğumun kıyısında bocalarken birde tercihlerimle yüzleştirme şimdi git ama yoksun ki zaten gitmişsin sen dur bekle ya da git vaktin geçti bile …. Benden geçmişsin zaten sen git kendi tercihlerine vazgeçişlerine ama git.[/font] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2007 Sevdi nde noldu? KAlbine nur mu doğdu? Acıdan silebildin mi bari hiç gözyaşlarını? Bir gülüp bin ağlamak sıkmadı mı canını? Ne olduysa sevince oldu. Sevdin canı acıycak diye korktun! SEvdin üzüldü diye üzüldün üzdüm diye kahroldun. SEvdin özledin diye içine kanoturdu, küssünüz diye koca bir yara açıldı yüreğine acısı gözyaşına dem vurdu. SEvme artık yeter dedin yüreğin sana zincir vurdu. O zincir yıllara inat dayandı gözyaşıyla çürüdü mahvoldu. Birileri yine kalbinde taht kurdu. Söküp atmayı bilemezsen kalbini acıya kader sevince talih dersin ama bir gerçek var ki yürekde sevgi bitmez ama umut bu uğraşlarla yokoldu. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.