raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 8, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 8, 2008 gözlerine fırtına değen çocuklar.. şimdi gözlerinizde çalan şimşeğin vaktidir sokaklarda. söylenilen bütün iğrençlikleri yok etme vaktidir. gösterilme vaktidir aşınılacağını sokakların... kral'a çıplak diyen çocuklar... yüzlerinize takıp kırmızı fularlarınızı, susturma vaktidir uluyan bil-cümle yaratığı... bu sokaklar sizi bekelr artık, sizin seslerinizle yankılanmayalı çok oldu duvarlar.. artık kaldırma vaktidir, yüreğinizle aynı hizada olan yumruklarınızı havaya..hesap sorma vaktidir... yıkanmaya ret eden çocuklar... yıkarak bütün kuralları, kendi kurallarınızı koyma vaktidir artık. hayat diye dayatılanı yok etme vaktidir. gözlerine kan sıçrayan, dişleri vampirleşen, herşeyi tekleştirenlere karşı, yaramazlıklarınızı yapma vaktidir. bizi oynamak istiyoruz diye dövenlere, sapanlarla karşılık verme vaktidir artık:) -------------------- yıkanmayı ret eden çocuklar... her yanı kir pas içinde, gözlerinde yaramazlığın pırıltısı, her zman bir bahane bulurlar yıkanmamak için... büyüdü artık eskinin yaramaz çocukları, yenilere bıraktılar yerlerini.. ama gözlerinde yaramazlığın pırıltısı hiç sönmedi.. dünün yaramaz çocukları, şimdinin isyankar çocukları artık. yıkanmayaı ret eden çocuklar, isyankar bakışların sahipleri.. selam olsun sizlerin yaramaz ruhlarınıza... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sevgisu Yanıtlama zamanı: Temmuz 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 9, 2008 gidişim tükenişimizin imzası mı olacak ardımızda..canımın acısı sensizlik ve beynimin oyunu..tut ellerimden gitmeyeyim..ben sende sen ben de..bu gidiş nereye bırakma beni bırakma.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 9, 2008 çocuktuk, aklımızda sadece okumak vardı, birde evde bıraktığımız misketlerimiz. okumak zorunluydu, hiçbir çocuk bilmiyordu nedenini... giydik önlüklerimizi, gittik okula.. kocaman bir bina, daha önce hiç görmediğimiz bir sürü çocuk ve daha önce hiç görmediğimiz suratları asık bir sürü büyük. zaman geçti, okula alıştık ama alışamadık suratları asık büyüklere. öğtermen dedik onlara ve şimdi her aklımıza geldiğimizde gülümsesekte, ayağa kalktık o gün onları her gördüğümüzde. tıpkı askerdeki gibi, ya da bir devlet dairesinde yetkili biri geldiği vakit gibi. doğdumuzdan itibaren vardı ırkçılık ama ben okulun bilmem kaçıncı yılında ama çokta eski olmadan daha kafama kazımıştım doğduğum yerden dolayı hep farkl gözükeceğimi.. okulun bir günü, ilkokulun bir günü.. nöbetçi olarak bekelrken kapıda, biri girdi diye içeriye ki benden büyüktü ve ben korkmuştum ona birşey söylediğimde dayak yemekten. ama bu seferde öğretmen dövmüştü beni. ve asıl acı olanı duymuştum o zaman. - pis doğulu.... o gün anlamamış olsamda kafama kazınmıştı bu söz ve şairin dediği gibi, "ben ilkokuldayken kürtlerin kuyruklarından bahsederlerdi */ şimdi ise uyruklarından.." neyse, uzun lafın kısası, yani bu metnin kıssadan hissesi ; doğdukları gün başlayan ırkçılığa dur demek lazım aslında... kimseyle alay etmemek lazım renklerinden ya da fiziksel farklılıklarından dolayı.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Temmuz 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 9, 2008 Gözlerim bir noktaya sabitlenmiş, Boş ve anlamsızca dalıp gitmekte... Bedenimde hissiz bir tavır sergiliyor yalnızlık... Yalanlar, Gerçekler, Bildiklerim, Bilmediklerim, Bütün bu düşünce yoğunluğunda, Kayboluyorum gecenin fırtınalı koylarında... Umuda giden yol sandığım o ince çizgi, Aslında koca bir labirentmiş hayatımda... Her aştığım engelde, Zafer kazandım ümidiyle, Yeni engeller seçmişim oysa kendime... Yolun sonundayım,bitti artık derken, Soğuk,koca bir duvar karşıladı gövdemi... Arkamı dönüp geriye baktığımda Sonsuz zifiri bir girdap... Geriye dönüş yok! Dibine kadar battım günahların, Sakin ve ılımlı görünen Hiç beklenmedik bir anda dalgalanan Hırçın bir okyanus benliğim... Önce günahı giydim, Sonra acıyı içtim, Çırılçıplak bir bedenin çarmıha geriliş biçimiyle, Bütün kirine pasına bulaştım Lanet olasıca dünyanın.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 9, 2008 bitmeyen yazı... uzun ince bir duman geçiyor gözlerimin önünden, etrafta kör bir sessizlik usulca dolanıyor. etrafımda varlıkları gözükmeyen sesler duyuyorum. şeb-i yelda*'dayım şimdi. sanki bir leyla bekliyor gibiyim şimdi. elim benden habersiz uyanıyor masanın diğer tarafına, üç yıl önce bugün aldığım kültablasındaki siğarayı arıyorum gözlerimi kaldırmadan. ne zamandan beri bu durumdayım, buraya hangi zamanda geldim, hatırlamıyorum. kendiliğinden kapanıyor gözlerim, teslim oluyorum artık, bırakıyorum gözlerimi uykunun karanlığına.. uzun zaman önceydi diye başlar aslında.... ................................ bu yazı 11 / 05/2007 tarihinde yazılmış ama neden bilmiyorum devamı getirmemişim. şimdi de getirmek istemedim bende. böyle kalsın diye.. *şeb-i yelda : gecenin gündüze kavuşmadığı en güzel an. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Geceyuruyen Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2008 Yazmış olduklarım ve yazacağım satırlar darmadağın bir psikolojinin zincire vurulmuş cümleleridir...Başından ta ki sonuna kadar ne eksik ne fazla...Soluk almaksızın nefesin yazmana izin vermemeye başladığında yazamıyorum kalsın batırmadan... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2008 "Bir çocuktum, sevmiştim, avuçlarımda aynalar..." diyordu, sana bakarken dinlediğim şarkının sözleri.. Sana bakıyordum uzaktan güzelliğine şaşarak. Üstelik oturaklıydın. Hiçbir aşırı hareketin yoktu. Gel zaman git zaman, sensiz nefes alamadığımı farkettim. Sen de hatılarsın yanına gelip " İç organlarım yer değiştiriyor, düzgün cümleler kuramayabilirim. Affet." demiştim. Bir cevap istememiştim senden. Bir cevap vermeni beklememiştim. Sonra baban... Baban ölmüştü hala hatırlıyorsan. Sen onu, ben seni unutamamıştım. Elimden geldiğince sevgimi bir yerlere gömüp arkadaşça yanında olmaya çalışmıştım. Sen ne yapmıştın peki? Sen beni, sevgimi hiçe sayıp başkasına gitmiş, üstelik sana ulaşabileceğim tüm yolları kapamıştın. Bir gün geri döndün, "Biz ayrıldık." dedin. İçim kıpır kıpır olmuştu.. "Belki" demiştim, en dememem gereken yerde. Dememem gerektiğini sonra farkettim elbet. Ortak arkadaşlarımızdan birisi çıkıp "Siz neden bu kadar yakınsınız?. "O"nun sevgilisi yok muydu?" deyince farkına varmıştım salaklığımın.. Aslında salaklığım aşikardı onca olandan sonra. Benimle oynadığını körler bile farkedebilirdi. Arkadaşın olmak yetecekti belki de bana. Tek arzum yanında olabilmekti çünkü. Gün geldi, dedim ki: " Artık arkadaş olabiliriz. Seni gördüğümde eskisi kadar heyecanlanmıyorum. Her şey bitti. Bana gönül rahatlığıyla dostum diyebilirsin." Elbette söylemek istemiyordum bunları. Ama elim mecburdu. İlişkimiz diğer türlü hiçbir yere gitmeyecekti. En azından arkadaş olarak yakın olmalıydım sana. Sana yazdıklarımı, yaptıklarımı geri verdin. Üstelik konuşmadın benimle söylediklerimden ötürü. Hatırlar mısın bilmem. Tekrar suratıma bir kelime et diye diz çökmüştüm herkesin önünde.. İnsanlar bakakalmıştı. Umrumda değildi insanlar. Tek umrumda olan sendin. Anladın mı peki? Orası muamma işte. Peki ertesi hafta yanıma gelip; "Senin benden bir beklentin yok değil mi?" dediğini hatırlıyor musun? Ya beni hayatından çıkartman gerektiğini söylediğin günü? Şimdi öğreniyorum ayda 2 sevgili değiştirdiğini. Artık anlıyorum neden eski okuluna veda edip bizim okulu seçtiğini.. O kadar emindim ki oysa "Ben seni mi sevmişim? Yazıklar olsun bana!!" demeyeceğimden. Yanılabiliyormuş insan en emin olduğu konularda bile.. Şimdi bana düşen bir şarkı nakaratı ancak.. "Vazgeç gönül.. Vazgeç sesini duyan yok.. Bir yağmurun içinde ateş böceği misali, bir yanıp, bir söndün.." Bravo valla. Harika rol kesmişsin.. Koca bir alkış benden sana. Acıyarak bakan gözlerime hazırlan. Bol bol karşılaşacaksın bundan böyle.. Hayatımdan alıntıdır... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Temmuz 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 12, 2008 yine bulutlar yaklaştı yeryüzüne yeniden yağmur geliyor oysa sabah güneş vardı ... neden ki hayat bu kadar engebeli ve sağanak yağışı bol.. tuzlu suların tadını hissediyorum yeniden.. bir görünüp bir giden hayaletler var karşımda.. benim olsun istiyorum dokunmak hissetmek hayal etmek.. yaklaşıorum dokunmaya çabalıorum.. anlatıyorum.. yok oluorum sonunda..hayaletim yok oluyor.. başkasının oluyor.. aslında hep başkasının kalıyor.. dokunucakken gidiyor başkasının oluyor.. ölüyorum diriliyorum farkediyorum sağanak başlıyor.. bir şarkı mırıldanıyor dudaklarım ..hayaletim beliriyor yaklaşıyorum.. ellerimi uzatıyorum korkuyorum gideceğini biliyorum uzanıyorum çabalıyorum gidiyor , hikaye hep böyle dönüyor sağanak başlıyor içiyorum kendimce sarhoş olmak istercesine şişenin dibinden yansıyor hayaletim geliyor.. hissetmek istiyorum oluyor hissedilmek istiyorum yürüyorum ben geldikçe gidiyor kayboluyor izliyorum engelleniyorum...devam ediyorum nefesimle sevişiyorum koşuyorum hayaletime.. duruyor duruyorum ve gidiyor kendi hayaletine kendini hissettiği yere... bakıyorum ardından elelrimi uzatıyorum boş... hikaye bitiyor.. sağanak yeniden başlıyor..... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
okyanussue Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2008 (düzenlendi) yürüyorum, her ne varsa önümde ezergeçerim ezergeçer beni, zamansızda olsa sadece yürüyorum. zamanında önemi yok sonu gelmemiş bir kuyuda düşüyorum hala, sonu gelicekmi onuda bilmiyorum düştüğümde ölmek değil beni korkutan düşerken neleri öldürdüğümü bilmemek aslında aklımada pek birşey gelmiyor yazıyorum ölesine parmaklarımın ucunda ne varsa,her şeyden nefret edip herşeyi sevmek,dünyayı bilmek ama kırık bir yatak üstünde ölmek, ruhunda aşk varken bedeni ateşle yakmak, bir devekuşu gibi kafanı toprağa gömmek ve kafanı topraktan çıkardığında bir ejderha gibi ateş püskürmek önündeki herşeye,herşeyin içinde herşeyin olan hayat'ta varsa birde... okyanussue Temmuz 13, 2008 okyanussue tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2008 şimdi sen bu satırları okurken, ben kimbilir nerede olacağım.... demek isterdim ama, olmadı lan, hiçbir yere gidemedim, hiçbir şey yapamadım, sen bu satırları okurken... yok, senden değil gidemeyişim, sen varsın diye değil... şimdi seninle son buluşmamızda, ayrılık iyi olsun diye o kadar çok şatafat yapmışım ki, kartta limit kalmamış, cepte de para yok...kaldık sap gibi otogarda.. neyse, lafı uzatmaya, seni eskilere götürüp, anıları tazelemeye gerek.. sen şimdi sana bu mektubu getiren çocuğa bir yüz kaat verde, ben memlekete gittiğimde sana geri gönderirim.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cheriour Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2008 "Bir çocuktum, sevmiştim, avuçlarımda aynalar..." diyordu, sana bakarken dinlediğim şarkının sözleri.. Sana bakıyordum uzaktan güzelliğine şaşarak. Üstelik oturaklıydın. Hiçbir aşırı hareketin yoktu. Gel zaman git zaman, sensiz nefes alamadığımı farkettim. Sen de hatılarsın yanına gelip " İç organlarım yer değiştiriyor, düzgün cümleler kuramayabilirim. Affet." demiştim. Bir cevap istememiştim senden. Bir cevap vermeni beklememiştim. Sonra baban... Baban ölmüştü hala hatırlıyorsan. Sen onu, ben seni unutamamıştım. Elimden geldiğince sevgimi bir yerlere gömüp arkadaşça yanında olmaya çalışmıştım. Sen ne yapmıştın peki? Sen beni, sevgimi hiçe sayıp başkasına gitmiş, üstelik sana ulaşabileceğim tüm yolları kapamıştın. Bir gün geri döndün, "Biz ayrıldık." dedin. İçim kıpır kıpır olmuştu.. "Belki" demiştim, en dememem gereken yerde. Dememem gerektiğini sonra farkettim elbet. Ortak arkadaşlarımızdan birisi çıkıp "Siz neden bu kadar yakınsınız?. "O"nun sevgilisi yok muydu?" deyince farkına varmıştım salaklığımın.. Aslında salaklığım aşikardı onca olandan sonra. Benimle oynadığını körler bile farkedebilirdi. Arkadaşın olmak yetecekti belki de bana. Tek arzum yanında olabilmekti çünkü. Gün geldi, dedim ki: " Artık arkadaş olabiliriz. Seni gördüğümde eskisi kadar heyecanlanmıyorum. Her şey bitti. Bana gönül rahatlığıyla dostum diyebilirsin." Elbette söylemek istemiyordum bunları. Ama elim mecburdu. İlişkimiz diğer türlü hiçbir yere gitmeyecekti. En azından arkadaş olarak yakın olmalıydım sana. Sana yazdıklarımı, yaptıklarımı geri verdin. Üstelik konuşmadın benimle söylediklerimden ötürü. Hatırlar mısın bilmem. Tekrar suratıma bir kelime et diye diz çökmüştüm herkesin önünde.. İnsanlar bakakalmıştı. Umrumda değildi insanlar. Tek umrumda olan sendin. Anladın mı peki? Orası muamma işte. Peki ertesi hafta yanıma gelip; "Senin benden bir beklentin yok değil mi?" dediğini hatırlıyor musun? Ya beni hayatından çıkartman gerektiğini söylediğin günü? Şimdi öğreniyorum ayda 2 sevgili değiştirdiğini. Artık anlıyorum neden eski okuluna veda edip bizim okulu seçtiğini.. O kadar emindim ki oysa "Ben seni mi sevmişim? Yazıklar olsun bana!!" demeyeceğimden. Yanılabiliyormuş insan en emin olduğu konularda bile.. Şimdi bana düşen bir şarkı nakaratı ancak.. "Vazgeç gönül.. Vazgeç sesini duyan yok.. Bir yağmurun içinde ateş böceği misali, bir yanıp, bir söndün.." Bravo valla. Harika rol kesmişsin.. Koca bir alkış benden sana. Acıyarak bakan gözlerime hazırlan. Bol bol karşılaşacaksın bundan böyle.. Hayatımdan alıntıdır... eline yuregine saglık .( mutlu olacagına hakkettigin seyleri yasayacagına inanıyorum . ( hayatta hersey gönlunce olsun cnm :'( -------------------- İnsan olmakla cezalandırıldım Hak tarafından..masum bir melek olduğumu düşünürken..ve dünyaya atıldım,buradayım.Hayallerim,umutlarım vardı diğerleri gibi..ancak gerçekte kim olduğumu ve nereye ait olduğumu anlayana kadar.. Sadece izlendim parçalanırken..hiç bir şey benim suçum değildi.Hayata terk edilip bırakılmak benim istediğim olmadı hiçbir zaman.Ama buradayım işte..Yaratan canımı alsın diye dua ediyorum durmadan..acı nedir çok iyi biliyorum..bu her gün yaşadığım..katlanamıyorum artık bu dünyaya..ruhumu bu insan bedeninden al ve melek bedenime sok..burada yaşamayı başaramıyorum..kolay yenildim biliyorum…ama ne olursa olsun sonucu senin yanında olmak istiyorum..Anlatamıyorum derdimi anlayamayacak hiçbir insan.Göğsüme bir bıçak saplasam..yüzümdeki kanlı gülümseme seni kızdırır mı?beni almaz mısın artık yanına,kovar mısın?...kalbim ve ruhum eskisi gibi temiz değil,neler oluyor umurumda değil..görevimi başaramadım..o kadar zor ki insan olmak bu dünyada..kim olduğunu bilmiyorsun hiçbir zaman..ve birden kim olacaksın?...bir zamanlar taptığından nefret ediyorsun..ne garip!..tiksindiğini seviyorsun..insan olmak..ne acı..ne bilinmezlik..ben biliyorum..çok fazla kaldım burada..her gün ruhumun parçalanırken ki ağlayışını izledim..susturamadım..ve hala ağlıyor… alıntı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 yine bulutlar yaklaştı yeryüzüne yeniden yağmur geliyor oysa sabah güneş vardı ... neden ki hayat bu kadar engebeli ve sağanak yağışı bol.. tuzlu suların tadını hissediyorum yeniden.. bir görünüp bir giden hayaletler var karşımda.. benim olsun istiyorum dokunmak hissetmek hayal etmek.. yaklaşıorum dokunmaya çabalıorum.. anlatıyorum.. yok oluorum sonunda..hayaletim yok oluyor.. başkasının oluyor.. aslında hep başkasının kalıyor.. dokunucakken gidiyor başkasının oluyor.. ölüyorum diriliyorum farkediyorum sağanak başlıyor.. bir şarkı mırıldanıyor dudaklarım ..hayaletim beliriyor yaklaşıyorum.. ellerimi uzatıyorum korkuyorum gideceğini biliyorum uzanıyorum çabalıyorum gidiyor , hikaye hep böyle dönüyor sağanak başlıyor içiyorum kendimce sarhoş olmak istercesine şişenin dibinden yansıyor hayaletim geliyor.. hissetmek istiyorum oluyor hissedilmek istiyorum yürüyorum ben geldikçe gidiyor kayboluyor izliyorum engelleniyorum...devam ediyorum nefesimle sevişiyorum koşuyorum hayaletime.. duruyor duruyorum ve gidiyor kendi hayaletine kendini hissettiği yere... bakıyorum ardından elelrimi uzatıyorum boş... hikaye bitiyor.. sağanak yeniden başlıyor..... aslında hikayeler bitmiyor yeni hikayelere kapı aralıyorlar.. bitmeyen bir de sağanaklar.. hayalet zaten yok olansa hikayende yoksa beyninin karmaşık damarlarından akışkan bir sıvı gibi kemiriyorsa hayatı hikaye olmadığı haliyle kalır... güzel olan sonu güzel olmsada her hikayenin tadı olması... sağanaklar bunun kopyası... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Demian Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Önemli olan en alt ve en üst noktalardır; diğerleri sadece aradadırlar... ---Jim Morrison Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
phobosORbia Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 hangi uçurumdan düştüyse ölmedi yüreğim. dünyanın bütün acılarını yaşadım galiba. bütün sevdiklerimi kaybettim.kendimi bile. bütün ölüleri görmüş.bütün tecavüzleri yaşamış ruhum. ama ölemiyormuş gibi hala. canını dişine takıp direniyor sanırım. yüzüme yapıştı tüm aptal hüzünler. milim milim kesip atıyor dünyaya ait her şeyi. aşk bitti.varlığımla değiştirmek isterken dünyayı. arlığım değişti ne garip. ve bir sabah uyandım.değişmişti tüm kimliğim. tükenip gitti bir ağıdın içinde yaşlarım ve hiç acımadı. ellerim nefes almaya çalışırken 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 geldim... yoktun... bütün odalara, bütün aralıklara baktım... yoktu....hiçbirşey yoktu. hayır kardeşim, nereye koyduğumu da unutmuş değilim ama.. neredeydi şimdi... seni aradım... belki sendedir diye, belki sen görüp almışsındır diye... telefonun kapalıydı. iş yerini aradım.. yok dediler.... sen yoktun, o yoktu.... hayatım birden anlamsız, basit bir paçavra parçasını andırmıştı.... bekledim... sabırla, usulca bekledim.... aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, çünkü saatim yoktu ve aklıma telefonuma bakmak gelmemişti...seni aradım.. telefonun çaldı.. uzun uzun çaldı... açtın... selam bile vermeden direk sordum.. - abi, dün yediğim pizzanın kalanı nerde.... sustun... sadece sustun ve anlamsız anlamsız sesler çıkardın... anlamıştım.. sen almıştın ve bana anlamamazlık numarası yapıyodun...tamam kardeşim, alda, ulan bende de para yok, ne yapıcam şimdi sen gelene kadar.... insan bırakır, hadi bırakmadın yedin, bari para bırak be eve... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lorelei Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Ağlamaklı gözleri; hırçınlığını ve sızılarını saklarcasına gömüyordu içine. Neydi o derinlerindeki haykırış? Neyin çığlığıydı? Nasıl bu kadar suskun durup, canımı acıtıyordu. Nasıl bırakıyordu ruhumda bu morlukları, hiç dokunmadan. Bu gidişime nasıl izin veriyordu? Bilmiyor muydu hala çok sevdiğimi.. Ve gidiyorum, tüm elvedalar gibi arkama bakıp, gizli gizli göz yaşlarımı silerek.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Zaman duyguları öldürmüyor. Zaman, insanları öldürüyor, duyguları ise insan. Belki de bu yüzden katil biraz her insan. İçimdekileri öldüren zaman değil, sendin. Sen de ziyadesiyle bir katilsin artık. Üzgünüm.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2008 kuşlar gitmeye başladı vakitsiz... özlem yakıyor yeniden yüreğimi... yüreğimin sol yanı, yoldaşım.....şimdi ne kadar uzaktasın bilmiyorum, nereye vardı otobüsün....gözlerimden kanlar akıyor, canım yanıyor.... seni uğurlayamamak yüreğimi yok ediyor... tanıştığımız gün aklıma geliyor, gülümsüyorum... sen kitap soruyodun, ben senin ismini.... dışarda hava sıcak, üstüm başım ter içinde, gözlerimden yaşlar akıyor... yoldaşım!... her karşılaştığımızda sarılmamız hep ilginç gelmişti insanlara.. hatırlıyormusun, neden hergün gelip, o kadar sarılıyorsunuz birbirinize diye soranları... "devrimcinin, her görüşmesi son görüşmesidir" demiştin....çünkü bilinmez bir saat sonra ne olacağı... biz bu sisteme başkaldırmışken, her anı yaşamalıyız doya sıya.... gözlerini özlüyorum, hala yüreğimde gözlerin.... yolun açık olsun... birgün elbet buluşacak gözlerimiz.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Geceyuruyen Yanıtlama zamanı: Temmuz 15, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 15, 2008 Bir damla gözyaşının verdiği acı Düşleyemeyeceğim kadar hissettiren Silemeyeceğim kadar değerli Hani derler ya melekler de ağlar... Doğruymuş... Ben bir meleğe aşık oldum... Hiç hissetmeyen, Acı duymayan... Onu her hücremde,her iliğimde hissettim ben... Bütün bedenime işlemesine razı oldum ben... Bir damla gözyaşıydı akan,,, Bir melekti ağlayan,,, Hisler deryasıydı yaşanan... Batan bir gemiydi Yükselen bir dalgaydı Sahte bir kimlikti Ağlayan bir melekti Silemediğim o yaştı Açılamadığım denizdi Hayatımdan son bir demindi Yükü acı olan bir trendi Geçip giden... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2008 kendine iyi bak hayat... çünkü ben çok iyi bakıyorum ve ne yaparsan yap hala ayaktayım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2008 Karalanıyorum.. Gün geçtikçe grileşiyorum.Ayşe Teyze bile gelse cırt etmemi engelleyemicek bu yıpranmışlıklara karşın.. son kozlarımı oynuyorum. Büyük biri değilim,güçlü hiç bir zaman olmadım... Bakıyorum,görüyorum,fark ediyorum ama lanet olsun hiç birşey yapamıyorum. Bekle,bekle.. düşmeyi bekle.. siyaha dönmeyi.. Diğer üzümlerle aynı kasalarda dolanmayı bekle.. Bekle. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 17, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 17, 2008 yoruldum.. uzun okumalar yoruyo artık beni, uzun yolculuklar, uzun öpüşmeler... kısa kesmek lazım hayatta herşeyi, ama keseceksen de tam kesmek lazım benim bugün yaptığım gibi. ne o öyle bekle bekle, bitmiyo ..na koyim ya... aldım elime makası, "ulen" dedim, "ulen sen bitmek bilmiyosan, ahanda ben de böyle bitiririm seni, manyak masa örtüsü." ulen hangi akla uyup gidip aldıysam metre işi masa örtüsünü!... iki saat önce - lan rasko, kimse de kalmadı evde netcez şimdi.. - ne bilem oğlum, gelcek birazdan manyaklar zatii!.. - etraf kirlenir la, çok pis oluyo olum, millet gelince.. sıkılmıştım, sıkıla sıkıla yolda dönüp duruyodum ki bu güzel terapiye kamyoncunun kornası ile son vermek zorunda kaldım. - lan manyak şişko, s.ktir git lan yoldan.. - ne diyon lan sen, in lan aşşağa!.. - ulan senin ben... - kaç lan levent... uzun, uzun olduğu kadar da kısa bir kaçıştan sonra, aralarda bir yerde durduk. soluk soluğa kalmıştık ikimizde, nefes aldığımız yerlerin değiştiğini hissettik bi an. - siğarayı bıraktıkta bi b.ka yaramadı. - ulen senin, hala sigara diyo ya... - ne benim olum, ne benim... kamyoncu kaşındı.. - kaşıycam lan seni şimdi ben, dur sen bi soluklanim.. - aha sude arıyo lan... sude... gözlerine denizi sığdırmış bir kız. gerçi manyak biraz ama olsun lan ne olacak ki... tanışmakta salakça olmuştu zaten, bu hale gelmesi de salakça oldu. 5 gün önce... trende cam kenarında oturmuş uyuyodum. içerisi kalabalık ama sıcak değil, bütün camlar açıktı ve ben uykusuzluktan yerlere düşecek gibiyim. gözlerim kapanıyor ve uyumaya başlıyordum - pardon.. - pardon.. - duyuyor musunuz?.. - ne var la... anaaaaa ne güzelsin lan sen... - ne diyon be... - asıl sen ne diyon be... beni kaldırıyon.. - şey, bize yer verir misiniz? - niye? - ya biz ters tarafta oturamıyoruz. - niye? - başımız dönüyo. - niye?. - ters olduğundan... - senin adın ne.. - sude.. - sude.. ne güzel isim be.. tamam yer veriyom... başlangıç bu, son durağa kadar yol uzun, sohbet güzeldi. aslında iki ikişiydiler ama benim ikincisini görmek gibi bir derdim yoktu. iyi ki de olmadı lan.. ............................. - alo sudem.. nsılsın suyum.. - ne yaptınız, malzeme aldınız mı?.. - bende iyiyim su.. seni duydum daha iyi oldum su..iyi ki sesini duydum su. - ne diyon be manyak... - sen ne diyon lan deli karı, bi selam ver bari.. - aldınız mı malzeme. çok pis kirlenir bak.. - onu diyok bizde, ne alak ne alak diye düşünüyoduk. - metrelik masa örtüsü var onu alın. ucuz oluyo.. - kaç metre lan... - ne bilim oğlum ya, al işte on-onbeş metre.. yirmi beş metre... - para yetmezse ne verek, adama?.. - var sizde iyi mal... şimdiki zaman.... ulan sude, ulan sude.... canım çıktı lan, ölçe ölçe. yok almak sorun değil de, adam bize verdi metreyi "alın siz ölçün, iyi çocuklara benziyosunuz" dedi be. anam anam bitti lan en sonunda... - abi kaça.. - kaç metre.. - yirmibeş... - 87.50 ytl ama siz 85 verin.. - höt la.... - ne diyon lan sen... - veriyoz dayı... ulan sude... bi doğumgünü bu kdar mı pahalı olur lan. yok bi de geçmiş doğumgününü kutluyoz ona yanıyom ben. hediye almadık ya, s.ç ağzımıza.... neyse.. bu seferlik bu kdar... geçmişlerden geçmiş doğumgünün (19 haziran) kutlu olsun sude.. çok yaşa ama böyle olacaksa beni unut. kaçarım lan ben senden... ........................... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Temmuz 17, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 17, 2008 Uzun cümlelerin belirsiz yüklemlerine bağlaç olmuş iki harflik bir kelime kadar değerli işlevin ancak bir manaya sahip değilsin.Ellerin yorgun ve nasırlı yok belki de yeni bozulmuştur manikürün,ancak tek bir şey belirli huzursuz gözlerinde; öfkenin esirisin.Zaman beklemezken seni,sen günü birlik eğlencelerdesin. Kapanıp açılmakta göz,kapanıp açılmakta ağız.Gördüklerin,yiyip içtiklerin kadarsın.. Kapalı duruyor zihin,açılmamakta.Düşünemediğin sürece varsın,ah bir fark etsen sen ne kadar azsın...Beynin sadece seni diğer güne aktarmaya yarıyor,bir iş makinesi gibi de değil ya hani sadece öylesine.Okuma yazman,toplama çıkarman.. Okuma ve yazma aslında sen hiç toplama ve çıkarma.. Bırak sana öğrettiklerini,yaşamana bak.Herzaman yaptığın gibi... Bu dünya esaret dünyası. Bu dünya ayrı kalmışlığın simgesi.. sen de ben de o da biz de ayrıyız birbirimizden.. Birleşmeler var bir tek,cinseli olsun ruhsalı olsun.Üretir birleşmeler.. Sevgiyi,aşkı,öfkeyi,kini,günahı,isyanı... Bir göl olmuşsuz,deniz ve benzeri,bilinmez..Bilinen birşeyde yok hani.. Unutmalı,ögrendiklerini.. Dedim ya okuma yazma,toplama ve çıkarma.. Yaşa,yaşa ki ölebilesin.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 17, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 17, 2008 işte geldim.. soluksuz, yorgun, üzgün bir halde duruyorum karşında.. gözlerimde af dilenmenin çaresizliği, boynum yana doğru kaymış bir vaziyette... beni affet.... tamam hatalıyım.. yaptıklarımdan, söylediklerimden....tamam ben yaptım.. kabul ediyorum, itiraf ediyorum.... seni bu hale ben getirdim, bu hale girmendeki en büyük sebep, hatta tek sebep benim... ama, seninde hata olmadı mı yani... o baştan çıkarıcı tavrın, o dayanılmaz görünümün benim bu hale gelmeme sebep değilmi?.... seni yemek, paketini buruşturup bir kenara atmak istemezdim ama sende anla beni... açıkmıştım ve evde senden başka yenecek hiçbir şey yoktu... beni affet ama seni bugünler için saklıyordum sevgili gofretim...evet, seni aldığımdan beri aramızda bir çekim, duygusal bir bağ oluştu ama artık olması gereken olmalıydı... neyse.... lafı uzatmaya, hayatı hüzne boğmaya gerek yok.. hoşçakal gofretim.. seni hiç unutmuycam.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cheriour Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2008 Hayat bazen tam on ikiden vurur insanı.. kalbin paramparça oldugu o anda.. vuran hayat mıdır bilinmez aslında.. her seyin bir nedeni var mıdır? ya da olmalı mıdır? bütün bunlar neden olmustur bilinmez.. düsünülmez.. derin ve koyu bir iç buruklugu, akabinde gözlerden dısarı çıkmak için yalvaran göz yasları.. her gün geçtiginiz o en kalabalık, en gürültülü caddenin orta yerinde öylece kalakalırsın.. ya sadece siz varsınızdır o an orada, ya da tamamen yok olursunuz.. kalan dünya o an ilgilendirmez artık seni.. kulaklar uguldar, midenin üstünde bir yerlerde çok acı bir bosluk olusuverir.. hersey dönmeye baslar.. kendi kendinize sakin olmayı telkin eden beyniniz bile lanet eder o ana. bir insana çok fazla deger vermenin maliyetidir belki de bu.. hayatın tatsız sürprizlerinden biri hatta.. ne kadar kısa sürerse o kadar iyidir bir bakıma.. kırılır, incinir, ezilir zavallı kalp.. en sevdiklerinden gelince darbe, paramparça olur içi.. ve her bir parçası ayrı ayrı ağlar.. … belki de paramparça doguyor kalpler ve yıllar boyunca eksik kalan parcaları oradan buradan bulup bulusturduklarımızla tamir edip insan olmaya çalısıyoruz .. belki de .. belki de sonunu düşünmeden sadece seviyoruz .. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.