Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

Şairin dediği gibi ; Dante misali ortasındayım şimdi yalnızlığımın...

Karanlık, ay ışığı, çalan müzik, sigaram...Ne de kalabalıkmışım halbuki...

Sevdiği olmayınca insanın yanında, yarım oluyormuş alınan nefes bile...

Bi yanım insan curcunası, bir yanım alabildiğine sessiz, sakin...

Neşeyi nasıl buluyor insanlar anlayamıyorum bazen,

Kaynaşıveriyorlar, bir bir anlatılıyor yaşananlar, paylaşıveriyorlar...

Oysa benim paylaşabileceğim tek şeyim; yaşlı gözlerim...

Ki bakmayı bilmeyenler göremiyorlar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Zamansız geldi yine aşk,

Feryatsız figansız dı ama acıydı,

Ayrılığın soğuk kollarında can vermek istemiyor kalbim,

Ona dokunmak,onunla gülmek,onunla ağlamak ister.

Ses tonunu bile duymamışken onu hissetmektir aşk,

Çıkan bir rüzggarda kokusunu almaktır.

Dokunmalıyım,

Arar gözlerim onu durmaksızın,

Üzülse bir yanı hissederim en uzaklardan,

Ve acır kalbim

Zamansız geldi dedim ya,

Ama bir sebebim var güzel bir neden,

Ben sana aşığım bea güzelim.

 

Geceyuruyen tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Akşam üzeri,

Kaybolurken güneşin ışıkları

Bir gün daha geçti ömrümden....

Kimbilir,

Daha kaç akşamı yaşarım böyle?

Kaç yağmurluk ömrüm kaldı?

Ömür bitiyor,

Ömür bitiyor...

Derin bir uykuya dalan bedenler,

Ruhlarınız ızdırap çekiyor uyanın!

Gaflet uykusu uykuların en derini,

Sinsice sarar sarhoşluğu hücreni...

Bir yerlerde bir can gidiyor,

Bir çocuk ölümlerden büyüyemiyor....

Yine başka bir mekanda,

Herşeye sahip olmak isteyen bir beden,

Elindekini de yitiriyor...

İçini ısıtacak güçte değilsen,

İçindeki ateşi tükettiysen eğer,

Ve artık göremiyorsan önünü,

Aydınlığını yitirdiysen,

Çıplak bir ampülden ibaretsin,

Işığı kendine bile yetmeyen.....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Umut ve Üzüntü Arasında..

 

hayat insanı öyle karamsarlaştırıyor ki

büyüdükçe gülümsemelerimiz azalıyor

tanrıdan uzaklaışıyoruz, kalbimiz ayın karanlık yüzüne dönüyor

kötüymüşsüz Tanrım, adaletsiz mişsin...

cennet ve cehennem saçmalığınla bizi kandırmaya çalışıyor muşsun

yalanmışsın..

gerçekten beni sevmiyormuşsun...

sevdiğini biliyorum..

gerçeği biliyorum; ama anlatamıyorum

isyankar olmayı seçenler...

kendilerine bakmak için sadece aynayı kullananlar o kadar çok ki...

yarattıkları bu pislik denizinin altında engin bir bilgi zenginliği yatıyor

insanların kalpleri körleşiyor..sadece görebildikleri dokunabildikleri şeylere gerçek diyorlar..

gerçek nedir???

gerçek hissetmektir...

kalbine koyulan bir el değil...o elin hissettirdiğidir gerçek..

dokunmak değil, dokunuştur gerçek..

onlara içlerindeki kuşkuları nasıl yok edeceklerini öğret.

onlara görmeyi öğret Tanrım..

 

Carita

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Öyle bencil heveslerle baktınız ki yüzüme, istediğiniz gibi olmamı beklerken nasıl solduğumu ve kirlendiğimi farkedemediniz bile...Oysa isteklerim vardı benim de.Belki anlatılacak güzel masallarım, kaygısız atılacak kahkahalarım vardı.Belki koca bir maskem vardı yüzümde,derinlerde yaralarım vardı kapanmak bilmeyen, hastalıklı bir geçmişim vardı belki de ve açıklamasıydı tüm bu günlerimin.Merak ettiniz mi hiç? Okuduğum okul, seviştiğim erkek sayısı,sütyen numaram,maddi durumum, bunlar dışında benim hayatımdan birşeyleri merak ettiniz mi? En sevdiğim renk nedir, neler yazarım geceleri, nükleer santraller hakkında ne düşünüyorum, neden çoraplarım benim için çok değerli bunları sordunuz mu bir kere bile? Size fayda sağlayacak ya da elinize koz alacak şeyler dışında bir şeyleri bilmek istediniz mi?

 

Anlayamadığınızda,sinirlendiğinizde ya da kıskandığınızda, günah keçisi seçer gibi, beni ******lukla etiketlemek çok kolaydı sizin için. Oysa bunu duymanın bende yarattığı travmaları ve bu travmalarının getirdiği sonuçları hayal dahi edemezsiniz.

 

Bazen herşeyin güzel olduğu günlere dönmek istiyorum. Hani ilk gençlik diyesim geliyor. oysa çok daha önceleriydi. Oysa daha çocuktum ben. Dünya orama burama pisliğini bulaştırmaya başladığında ufacıktım..

 

14 yaşındaydım ilk ertesi gün hapımı aldığımda ben. Sevmeyi öğretmeden sevişmeyi öğrettiler bana. tutunduğum tek dalı kaybetmemek adına her şeye göz yummayı öğrettiler. Sonsuzluk inancı adına, yalanlarınıza sonsuz aldanışım yüzünden...

 

Oysa onaltımı doldurmamıştım ben psikiyatri servisinin beni korkutan koridorlarına terkedildiğimde. Siz filmlerde izleyip dalga geçerken sizofreniyle ben odamı paylaşıyordum onlardan biriyle. Elini tutup saçlarını okşuyordum cinnet anında 6 aylık bebeğini boğazlayan oda arkadaşımın-kendi yaralarımı saramazken-. Kendi depremlerim sırasında canına kastettiğim insanları unutmaya çabalarken antidepresanlarla intihar edilemediğini ayrımsıyordum. Sizse telefonun ucundan '' vah canım '' diyordunuz bana. Sonra hayatınızdan bahsedip nispet yapıyordunuz kimi zaman. Bir kerecik gelin, bir kerecik sarılın bana diye yalvarmalarım hıçkırıklarımda kayboluyordu ama sizin önemli işleriniz bitmek bilmiyordu..

 

Onyedi yaşında sırf kafa dağıtmak için içiyor, sevişiyor, ot çekiyordu bazılarınız. Bense beni hastaneye terkedişlerinizi kafamdan silmeye, yoketmeye çabaladığınız benliğimi tamir etmeye çalışıyordum. sizi anlamak, kendi içimde sizi haklı çıkarmak için beynimi yiyordum. Ben ufacıktım bu hayatın koca bir boşluktan ibaret olduğunu ayrımsadığımda, beynimdeki kurtçukların oyunlarını kanıksadığımda...

Ailelerin biricik örgülü saçlı kızları, aslan oğulları siz hayatımda temiz kalan herşeye bok atarken, ben; size, yaşadığım yere, babama,tüm insanlığa küfrede küfrede, tekme tokat daldım belirsizliğe. İçimde babasız bir çocuk gibi büyüdü yalnızlık. hanginiz farkındasınız bunun? bana yüklediğiniz sıfatlar,benden almak istedikleriniz dışında ne oldum, neyim ben, kimim sizin için?

 

Hep sonunda beni herkesten intikam alan birine çevirmenizden korkarım. Ama korkum yersiz biliyorum. Çünkü içinizden birini incitsem benim içim daha çok kanıyor.

 

Oysa çok ufak isteklerim vardı. Bir yerlere ait olmak, küçük bi odada küçük tablolarımda kendimi anlatmak gibi.

 

O kısıtlı kelime dağarcığınızla anlamlandırmaya çalışmayın beni artık. Benim kimsesizliğim sizin algı sınırlarınızın çok ötesinde.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

PASLI İNANÇ

 

Dualarım tanrının askısında asılı!

Küf tutmuş panzerlerim,

Kılıcım artık paslı,

Yudumladım soysuz asma ağacından şarabı.

 

Ruhsuz bırakmadı beni sağ olsun ,fakat ben gibi değil bu ruh,

Nerde ne zaman gelir ki aslı?

 

Beni duymayan tanrı

Artık ben ben değilken kime günah yazacak!

 

Dualarımı görmedi,

Görsün diye yanına gitmek için ölmek mi gerekli!

Çelikten çelişkiler,

Küf tutmuş dualarım,

İnancım artık paslı!

 

 

ARINRA+MELINDA=ME

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir bulut kaplamıştı gökyüzünü ...

Siyahlığında boğuyordu güneşi...

Ruhum gibiydi...

Sevgisiz,nefRet dolu,isyankar...

Unutalı çok olmuştu ,görmeyeli aşkı...

Seçemez olmuştu gözlerim

Yıpranmış haldeydi hislerim

Balkonda otururken yasemin kokusunu alman gibi cıkmıştı karşıma...

Görmez olan gözler ,

Yıpranmış hisler baharı gören çiçekler ,

Dokunmaya cesaret edemediğim...

Sen ki gözlerinde masumiyeti yaşatan,

Hisset beni ruhunda,Uzaklar giremez aramıza...

Seninde benimde dediğim gibi bu farklı birşey,,,

Ben kaçamıyorum,saklanamıyorum ve saklamıyorum,,,

Aşık olan gönlüm seni ister,Sarfeder her harfini dudaklarında...

Güler gözleri bir bebeğin saflığında,

Kaldırırım olumsuzlukları aşkımın gücüyle...

Ayrılık bizim için yeni bir başlangıç

Hiç solmayacaksızın ne kış ne yaz ne bahar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çocuksu ruhum gülmek eylenmek istedikçe hayat bana daha da çok acı çektirmeye çalışıyor. Ben unutulmuşluğun gölgesinde yaşarken , Ölüme makhum ruhum onun ellerinde o nederse onu yapıyor. gök yüzü karardı o gün içimden geçenleri bilircesine ölümün ötesinde hissettim kendimi meydan okudum hayata ruhumu almak için.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Herkes için farklı değil midir hayat ?Herkes farklı algılar olanı biteni.Pencerelerden bakılır hayata.Herkes karşı penceresinde neler oluyor merak eder.

Herkes bir başkasının hayatını yaşamaklı...

Ağaçlar sorgular mı hayatı yapraklarıyla,içerliyorlar mıdır acaba krılan dallarına kimi zaman...

Bir kuş ölür, bir çiçek torumcuklanır ötelerde.Hayat biz yaşadıkça hayattır,temizlenerek alınan her nefes yeniden doğurur inanca dair hadiseleri.Mutluluk genellikle farkedemediğimiz anlarda,farkında bile olmadığımız yerlerden parlar.Kimi zaman göremeyiz,kimi zaman uzanr ama erişemeyiz...

Her ne olursa olsun doğar güneş,her ne olursa olsun bir aile akşam sıkıntılarını böler ve lokma lokma çiğner huzurlu yoksulluğuyla...

Takma sevinçler kıkırdar genç kızların saç tokalarından.

Birileri erken ihtiyarlar,birilerinin ruhunda açar taç yapraklar.Manzara kesintisiz ve nettir.

Karıncalanan bizim beyinlerimizdir,yoz ve kirli.

Hiçbirşey olmuyordur otlayan kuzu sessizliğimize,sinsi ve hain kurt hırslarımız onu yiyene dek...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gerilimli bir kaç ceset dakika daha geçiyor ömrümden.

Ben alacakaranlık bir sakinlikle gömüyorum tüm bırakılmışlıklarımı.

Yaşamak hazin geliyor,sıkılıyor ruhum azap çekiyor...

Zamansız bir geçit töreni başlıyor refakatçi hastalıklarımın anısına,toz duman sereserpe yalnızlık!

Maksadını aşan eylemsizliklerimin acısı süreklilikten çıkarılıyor...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yeter....

 

biraz susun, biraz sessiz kalın, biraz düşünün artık...benimde canım var arkadaş, ben de sinirlenebiliyorum, ben de birşeyleri yanlış yapabiliyorum ya da ne bileyim sıkılabiliyorum...

 

benden zaman falan istemeyin, benden anlayışta beklemeyin artık... ne anlayış gösterecek güç var bende, ne de zaman verecek....

 

ne demek istediğinizi, neler yapmak istediğiniz anlamıyorum, ha bire birşeyleri gözüme sokup sokup duruyorsunuz, ne dediğimi anlamak içinizden gelmiyor mu?...

 

yeter arkadaş.. susun artık.....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Karanlığn kalesinde bir bakir çığlık,Onun buğulu tatlı aurası altında kanayan boyunlar,güzelliği kontese adadı ölüm,narsizimin soğuk yansımasındaki karanlık aynalarla.Elizabeth duy beni,soğuk çığlıklar altında yıkanırken,gözyaşlarını şeytan tadarken,kan hayattırGüzellik onu himayesi altında fışkıran kanla doğdu,Topaz kristalinin çimdiklediği bedenlerlezulüm onu hatırlatır Csetjenin soğuk duvarlarında.elizabeth dirildi,gerisinde bıraktığı ipek kefeniyle.Cenneti arzuladı,gençliğin saf doyumsuz aromasıyla,gözlerini süzdü beyaz bedeninde,inancın tırmıkladığı yaşlanan bedenini.Eros ona bir kez daha tutlacak,gece kabahtı örtünceyığınla yığılmış ölüler,hepsinde çalınmış güzelliğin genç ruhu,onların kararan gözlerinin ardındaki pırıltı Elizabethin gözlerinde parlamış necronomatic dilin yıldırıma dönüşmesi gbi.melekler onu kıskanacak ipeksi tenine dökülen kan için,sonsuz yaşamın ironik tadı yığılmış mezarlar altında başladı,kaderin zamana haykırdığı trajedik eylemle.Seneca (((Equinoxe))

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...