Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

Beni arıyorum, nerdeyim? Seni arıyorsun, nerdesin? Karışıklıklar dolu bir hayatta basitliklerle yaşayanları gördükçe heyecanlanıp, acaba ben de böyle olabilir miyim, diyorum. Acabalar birbirine karışıyor, basitlikler anlamsızlaşıyor. Kendimden kaçarken, kendimi arıyorum, bulamıyorum. Ve üzüntümü katlıyorum sanki. Sevinçlerim üzüntülerimle ortaya çıkıyor ve ne kadar anlamasam bile, üzüldükçe seviniyorum. Bir sinüs dalgasının bana hissettirdiklerini anımsıyorum, önce sıfırdan yukarıda, havalardayım, genliğime ulaşınca en tepeden aşağı yuvarlanmaya başlıyorum ve sıfırı tüketip negatife kayıyor, ordan da negatif genliğime varmayı bekliyorum. En dibe batınca tekrar çıkış, tekrar yükseliş, tekrar inişler ve hayat devam ediyor, üzüle sevine.

 

Biri olmasa diğerinin anlamı yok bende…

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"yaşamında, genel çizgilerinde,

üç tür şeyle karşılaşacaksın:

1) gelip geçmiş şeyler.

2) gelip geçmemiş şeyler.

3) gelmeyip geçmiş şeyler.

bütün 'şey'lerin, geçmiş ya da geçmemiş,

ya da hiç geçmemiş olacak.

(dördüncü durumla-'mantık'- sırası içinde

sonuncu olması gereken 'şey'lerle-ise,

hiç karşılaşamayacaksın:

4) gelmeyip geçmemiş şeyler''

yaşamında, şunları da yaşayabileceksin;

1) birisini, ona söyleyecek bir şey bulamadığın için,

aramak.

2) birisini, onu artık görmeyeceğini söylemek için,

beklemek.

3) birisini, onu artık görmemeye dayanamadığın için,

terketmek.

neler yaşamayacaksın ki!..."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kayıplarımız 'sosyal bır problem' olarak dayatılırken bıze,bırbırıne paralel o ıkı aynada sonsuz sayıda yansıyan suret aslında sadece bızdık...bızdık ve bırdık...gıttıkce buyuyen bır balonda oraya buraya carparak kendıne cıkıs arayan saşkın mılyonlarca 'aynı' tanecık...hüzünlü ve caresız...kayıpları hepımızın ve hepımız yüzünden...

yatmadan önce zıhınlerımıze üşüşen hesaplasmalarımız... aslında sadece bu kaotık bok cukurundan arta kalanlardı bıze,domuzlar gıbı homurdanarak

kuyrukta bır sonrakıne gore kendımızı sanslı hıssederken bır ondekı kısıyı katletme planları kurardık...ılk adımımız ıddıalı bır cıkıs ,sonrakı her adımımız ıse ıdame dozda olmalıydı..sanıye kayıba asla yer yoktu...

 

nefes anlayabılmek ıcın anlıyor musun ,bakma kımsınız bılmıyoruz önumuzdekı karanlıktan baska...bu nasıl bır cezadır kendı ıpımızı astırmakla?

bır tetıkcı kadar gözü kara,bır cocuk kadar anlamsızca hareketlerımız,sözlerımız,yasantılarımız,biz...

yokus asagı hızla ınen,parcaları tane tane dagılan yüklü bir tekerlıklıyız ...

sana gelıyoruz bılıncısızce...

kınle,öfkeyle,ısyanla...

II

gittikce büyüyor avurtlarımız...

doyumsuz bır aclıkla

nesneyı

elımıze almaya orasını burasını kurcalayarak kafamızda sındırmeye sonra bir hice dokunmanın verdıgı ürpertı ıle

kendımızden uzaklastırmaya,dönup bakmamaya alısmısız cunku...

her sey yavan gelıyor,acılası bır basıtlıge(!) bürünüyor.

kalbımız yetısemıyor istahla kendımızı bıle ıcıne almaktan cekınmeyen avurtlarımıza...

ınsan yıgınları arasında günü gecistiriyor bedenımız..

ve ya güzel dıyerek ya da unut dıyerek kacıyoruz 'onlardan'

sankı hersey bızım ıcın yazılmıs kof bır masal,ardısık hareketler örgüsüne atılmıs bır baska anlamsız ımlık

aynı havayı soludugumuzu unutucak kadar bulanık zıhnımız...

oysa cabucak tüketılıp görmezden gelınen nesne,dılın söylemeye cesaret edemedıgı duygu,bılıncın düşünmekten korktugu kosul...

ıste bu yuzden değerlı ıcın yazılmıs ama kof ama kokusmus bırer masalız

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ÇocukLuğumu özlüyorum. . .

Yara bere içindeki dizLerimi. . .

Pamuk heLvaya yapışmış suratımı. . .

Elma şekerine bulanmış ağzımı. . .

YaramazLık yaptığımda annem göremesin diye . . .

sakLandığım kapı ağzını. . .

Oysa . . .

Çoktan sobeLedi hayat....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

aslında çok şey yazmak isterdim ardından, çok kereler sözcükler hep dilimde kaldı, asılı kaldı dilimin darağacında...aslında....

aslında böyle betimlemeler dışıdna söylemek gerekirse sözcükleri.. özledim diyemem seni, çok özlerim sandım, yıkılırım, kaybolurum....olmadı...

hiçbiri, hiçbir şekilde olmadı...

 

sadece ufak bir acı kaldı senden geriye... o da bazen geliyo yanıma...

 

aslında.....

 

bütün sözcüklerden öteye, geriye sadece senden kalan bir boşluk oldu... kocaman, büyük bir boşluk...içinde ne koysan dolmayan bir boşluk...

 

neyse, sözlere sığınma vakti değil şimdi... bu yazıyı yazmanın nedenine gelelim şimdi....

 

ben seni unutamam sandım ya... yalanmış!....

ben sensiz yapamam sandım ya... yalanmış!...

ben sen olmadan bu şehir hiçbir şeye benzemez sandım ya... yalanmış...

 

sen olmadan da şehir aynı şehirmiş, bende aynı hayatıma devam ediyormuşum...

 

ne yapalım...hoşçakal sana...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

nerdeyim?? içimde ağlayan küçük kızı susturamıyorum. içimde ekşimiş çürümüş bana ait olanları anlatamıyorum anlatamatıkça düğümlenip çöküyorlar göğsümün ortasına.

kendimi düşünürken başka bir ben çiziyorum zıtlıklarda boğulmaktan yoruldum. içimdeki küçük kız gibi ağlamak istiyorum ama yapamıyorum ağlamayı beceremiyorum. mutlu olmayı beceremeyen bir kız çocuğu gibi

yalınayak yürüyorum yeni dikilmiş kanamaya yüz tutmuş patlak dikişli yaralarımdan sızıları içimde hala kaybettiklerimin ya da kazanamadıklarımın.kazanıpta kaybetmek mi kötü kaybetme ihtimali olmadan daha baştan kazananamamk mı??

 

tam yerini bilmiyorum ama acıyan bir yer var içimde tadı anlatılmayan ekşimsi bir şey bu beynime kadar sızan. nefes almanın rüzgar etkisiyle her yana savurduğu bir sızı.. büyümeyen o küçük kız duvarların ardında sakince ve sessiz değil aslında.

 

 

düşünüldüğü kadar iyi değilim belkide. ya da kötü olmayı marifet sanıyorum artık.

masumiyeti kaybedeli çok oldu acımasızca kanattığım yaralar hesap sormaya geliyor yumruk gibi iniyor yüreğime aynalardan sızan ışıklar nafile kırmızılaşıyor gözlerimin içi kokru fiilmi karesi icabı..

 

 

parmaklarım içimdekileri anlatmak için çırpındıkça sızım geçer diye ummdukça ter boşalıyor sırtımdan halbuki üşüyorum ben. yine zıttım kendimle aslında ben bir kaç kişiyim gizli biçimde.

ağlamak istiyorum evet bağıra bağıra söve söve ama çok zor duvarlar almış benden masumiyeti göz yeşlarım bile çalınmış kanattığım yaralar tarafından.

kahkahalardanda vazgeçtim haykırıyorum küçük kız sakın bırakma beni hep ağlasanda sakın bırakme beni. sensiz çok yalnızım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şimdi okuyacağınız satırlarda bir anlam olması gerekmiyor.. yazar bunları anlamları olsun diye değil, anlamsız olsun diye yazıyor...sizde uğraşmayın o yüzden bir anlam aramaya ya da anlam vermeye....

 

öylesine günlerden birgün bugün, öylesine adımlardan bir adımı atıp, sırf yaşadık demek için yaşıyoruz...

 

öfffffffffffff.........

 

canım sıkıldı....

hoparlörden gelen müzikte canlandırmıyor beni..... dışarıda hafiften soğuk bir hava, başıboş dolanan bulutlara eşlik ederken, aklımdan geçmiyor değil yazarın dediği ;

 

"havada tam bir intihar havası var ama benim de işim gücüm var...şimdilik ertelemekte yarar var, var ama yazdık bir yere, ölmez sağ kalırsak bir ara intihar edilecek diye..."

 

duy beni, kendini tanrı sanan, yeri göğü yarattığını iddia eden kişi....

 

senin istediğin gün gelmemek için elimden eleni yapıcam ben....

 

neyse....

uzatmaya, okuyan olursa onların başını şişirmeye gerek yok.... benden bu kadar arkadaşım... gidip bir çay koyayım, gelip korsan tezgahında aldığım filmi izleyip bir şey anlamayayım...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

21 Eylül..En hüzünlü gün..Hep bir tarafım eksik kalacak her 21 Eylül'de..İçimdeki boşluğun sebebisin 21 Eylül..Gözlerimin sürekli uzaklara dalmasınında sebebisin..Felaketim oldun..Tarihlere,günlüklere kazınmalısın bence..Herkes öğrenmeli diğer günlerden farkını,sebebini bilmeselerde öğrenmeliler..Öğrenmeliler 21 Eylül'ün ne kadar sıradan görünüpte nelere mâl olduğunu..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Onca Yılın Hatrına

Karanlık bir gece,çığlıklarla süslenmiş bir sessizlik,siyahın maviliğe verdiği bir savaşın tam ortasında gözlerin,hayallerin siper almış dolunaya,ölümün kokusunu taşıyor rüzgar sana buram buram,her solukta kırılan kalbin,göçüp gitmeyi bekliyor,yaşama inat,gülmek geliyor aklına ve sızlıyor yüreğin,canın yanıyor dudakların her tebessüme yattığında,geçmiş seni savuruyor pişmanlığın avuçladığı o yıllara,zaman düşmanın olmuş,saatler gözlerinin içine akıyor,bir an önce bu karanlıktan çekip gitmek istercesine,duvarların hep susuyor,ama sen hep konuşuyorsun,sus artık biraz,içindeki o çocuğa zaman yetmiyor,zaman akıp gidiyor,çerçeveleri ağlarken etrafa gülücükler saçan o resimlere bakma artık,sahte olduklarını sende iyi biliyorsun,hem hatıran olamazki onlar senin,dönüpte bi baksana,artık koşmayı bırakan tozlanmak için geride kalan o yıllara,hangi bi gününde gülümsemene izin verilmişki,bırakta düşünmeyi nefes al biraz,umutlarının fısıltılarına sal kendini,inanki çok şey anlatır onlar sana,göz yaşlarını,hayatın diline düşen huzurunu,ansızın yıkılan duvarlarını,sadece dinlemesini bil yeter,zamanı hiç aldırmayan o bedenin artık çok yorgun,ve sen ayaktamısın hala,şimdi kapa gözlerini,şevkatin kollarında küçücüksün,ilk tebessümünü kurban ediyorsun hayata,ağlıyorsun,muhtaçsın,ve zaman hala akıp gidiyor,ömrüne kast edercesine,büyüyorsun,çaresizleşecek olan dudaklarından ilk kelimelerin yolculuk ediyor mutluluğa,ilk adımların,güven istiyorsun sana uzatılan o kollarda,dünyayı öğreniyorsun,artık büyüdün,eller uzatılmıyor artık sana,çocukluğun başlamadan bitiyor köşe başlarında,çok zaman geçmiş,yaşanan onca hatıra,gülemeden,acısıyla tatlısıyla,şimdi aç gözlerini,değmezmiş diğmi,umursamaz tavırlarla sahip olduğun o günahlara,yerin hazır artık çocuk,yerin hazır,beyaz bi kefenle,dokuz tanede tahta,işte herşey bunun gibi sona eriyor kara toprakta,sabahın kollarına vurulan gece güneşin doğmasına engel olamıyor artık,korkma sakın boş yere,aydınlık seni çoktan unutmuş,boynuna sarılan şu yalnızlığa sıkıca tutun ve bırakma,kimse için değil,onca yılın hatrına...

Yazan:kasisyah__Suskun Pusula...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

tüm gözenekler tutulmalı bu tek düze gıden sıddetlı asıt baz tepkımesı ıcın...deriye işliyor acıtarak...dinmedı hıc bır zaman bu savas...ve işte her yandan ter akıtıyorsun kahretsın...

yollar yön verıyor nefeslenmen ıcın...her yanından akıskan oklar kayıyor...neden ıslemıyor?..söyle!...onlardan bırısindir belkı de...korkma bu benı yatıstırdı ...ben de bır parcası olmak ıstedım senelerce...

ve sola ısaret ettı kadın...sorumluluk duymuyoruz öyleyse saygı beklememelı....hüzünlü bakısını ve yola kayan sarı sacını ınkar etmek daha ıyı bır secım gıbı duruyor onun ıcın...bulastırmamalı kımseyı bu ıse......saga cekmelı öyleyse... ınmelı ...koşmalı

ınıp kosmalı..ne yöne?sola olmadıgı kesın,gunes solda cunku...

her zaman yadsıdın gördüklerini,güney hıc degıl....

senden yana kım kalmıstı benden baska? sağın diye bırsey yok,unut...

kım kusarak kovmustu bızı,dönemeyız asla dönemıycegız gerı....

sıkıştık kücücük bir noktada...

 

bır cıglık at evet yukarı böylece

bir cıglık yukarıya,duyar gıbı olsn hıc degılse...

 

oh my god!!!

-dön evıne!!!:rofl:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim gözlerim senin gözlerinde, seninki de benim gözlerimde...Kalpler birbirinin gözlerinde huzur bulurmuş...Bundan daha büyük iki yarım küre olamaz...Keskin kuzey çizgisi batıyı reddedemez...Ölürlerse birbirlerine karışmazlarmış...Aşklarımız bir olsun, kalplerimiz hep birlikte çarpsın...Birimiz ölmeden diğerimiz ölemez...

 

( Tristan- Isolde )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim gözlerim senin gözlerinde, seninki de benim gözlerimde...Kalpler birbirinin gözlerinde huzur bulurmuş...Bundan daha büyük iki yarım küre olamaz...Keskin kuzey çizgisi batıyı reddedemez...Ölürlerse birbirlerine karışmazlarmış...Aşklarımız bir olsun, kalplerimiz hep birlikte çarpsın...Birimiz ölmeden diğerimiz ölemez...

 

( Tristan- Isolde )

 

Birimiz ölmeden diğerimiz ölemez...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

hayat hep aynı yoldan ilerler mi? herkes savundupu düşüncenin ölmemsini sağlayabilir mi? insanlar yaşattıklarını yaşamadan ölebilirler mi? dibe vurduğunda yalnız kalmak rutinlik mi? fani olmak ölümsüzlükten daha mı az acı? o ve bu daha mı farklı?

ben ve gereksiz önemsemelerim çok mu absürd? hayat gerekenden çok mu kısa? hayat gerekli mi? soru işaretleri sadece kafa karışıklığı mı? nedenler gecenin karanlığı mı?

yazılanlar hep unutulur mu? yanındakiler hep gitmeye mecbur mu? göz yaşı akmadan yol alabilir mi? unutmak bu kadar kolay mı?

silmek her şeyi kaygan bir zeminde popo üstü çakılırcasına şaşkınlıkla izlenilesi bir olay mı?

yanlız kalmak aslında saniyelik mi? zaman var mı? 2008 de yaşamamak mümkün mü? geriye dönüp zerrecikler halinde yaşananları yok etmek gerek mi?

bu soruları sormak aptallık mı?

hayal kırıklıkları hayal mi? herkes gerçekten samimiyetsiz mi? 1 ayda değişen duygular ne kadar sağlıklı? hayat bu mu? insanoğlu nankör mü? acımasızlık nasıl bir şey? gerekli mi? ben yapmalımıyım? gitmeli mi? kalmalı mı?

yazılanlar unutulursa söylenenler buharlaşırsa duygularda buharlaşmaz mı? o zaman... zaman zaman gitmek mi gerek?.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Manzara değişiyor penceremde... Sarı oluyor,beyaz oluyor. Uzaklaşıyor evler,rüzgar sırtımı okşuyor.Kabuk değiştiriyor yaralarım,ad değiştiriyor, tadı aynı,yeri aynı... Denemekten vazgeçmiyor bedenim,mutluluk bir saniye de olsa değer bunun için diyor.Siper ediyorum ruhumu...

 

 

Kıvranıyorum.Kan içiyorum,kan kusuyorum,kana bulanıyorum,bulanıklaşıyorum.Uyum sağlayamıyorum,en kaba küfürlerim nazik kalıyor o duvarlara... Yıkılmıyor,kayboluyorum.

 

Uzaklaşıyor benden,tutamıyorum. Alevlere yürürken,günahlara bürünüyorum,olmuyor... Yeni başarısızlıkları kaldıramaz bünyem,hissediyorum. Ölümden korkuyorum,böle yaşanmış bir hayatla gidemem buradan. Tutunuyorum,hayat adını verdiğime... Boşa gidiyor elim.Sessiz bir düşüş... Parlayan gözlerde bol tuzlu nemlilikler,çatlak dudaklarda az şekerli tebessümlerle uğurluyor beni.Dil döküyorlar yavaşca,kabul ediyorum dillerini... Olmuyor.

 

 

Gidişim sessiz,gelişim sessiz. Gel gitlerden yıprandı ruhum. Onsekiz oldu.. Ondokuz..

 

 

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yalancılar kaçın karanlıklarınıza....

öyle oturduğunuz koltukta k.ç büyütüp, ahkam kesmek kolay, ya gelin güneşin karşısına ya da gidin lağım deliklerinize....

 

benzemiyor hayat, monitörden yansıyanlara, kendiniz gibi olmayanları aşağılamak kolay da, kendinizi geliştirmek zor değil mi!....

 

neyse, alıkoymayım sizi, lağım çukurlarına gitmekten, gidin ve yiyin insanalrın dışkılarını..

karnınız açıkmıştır şimdi sizin...

--------------------

ne kadar güzel dimi, bol keseden atmak, ahkam kesmek... ne kadar güzel dimi, oturduğunuz yerden, bir kaç tuşa basarak çok bilgili olmak...

 

yeter artık, kandırmayın artık kendinizi, zorlamayın bünyenizi inanmaya yalanlarınıza...

 

bu dünyanın her hangi bir yerinde birileri, sizin daha iyi olmanız için bedel öderken, en azında kaldırın artık k.ç.nızı rahat koltuklarınızdan...

 

eskilerden alıntı......

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kapı aralandı.. siyah bir gölge sızdı odama tüm gizemiyle.. ihtişamlı bir gölgeydi bu.. büyük adımlarla ilerledi düşüncelere dalmış beynimin ucundan.. yakalamak,konuşmak,anlatmak istedim.. dokunamadım.. bir süre gezdi odamın her karesinde.. sessizce bir şeyleri düşünerek.. gördüğüm ayak izleriydi yalnızca..

vazgeçmedi düşüncelerimle beni yalnız bırakmamaktan.. o an.. gözlerim benden uzaklaşıp onun oldu.. o oldum gördüm kendimi.. aslında benişim o.. benlerimden sadece biri.. koruyucummuş aslında.. gözlerim bana döndüğünde ben olmaktan gurulu gölgem eğildi tam da nefesime..

şimdi dedi gözlerindeki hüznü koy bir kenara.. ellerini ver bana.. hayatla dans etmeye ne dersin??

hayatım odamdaydı az önce.. gölgem odamdaydı..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sabretmeyi bilirim ben.

İçebileceğim sessiz

ve ölebileceğim,tasasız

bir akşam vardır bekleyen

birinde eski kentlerin!

 

....

Garibin Düşü-A. Rimbaud

 

 

Kuşanmış keyifle,

Yiğit bir şövalye,

Gün ışığında ve gölgede,

Bir şarkı söyleyerek,

Yol almıştı epeyce,

Arayarak Eldorado´yu.

 

Ama yaşlandı-

Bu korkusuz şövalye

Ve bir gölge düştü yüreğine

Bulamayınca hiçbir yer

Anımsatan Eldorado´yu.

 

Ve en sonunda

Gücü tükendiğinde,

Rastladı bir gezgin gölgeye-

´Gölge´ dedi,

´Nerede olabilir-

Bu Eldorado denilen ülke? ´

 

´Sür atını aydaki

Dağların üzerinden.

Aşağıya gölgeler vadisine,

Korkmadan sür´

Diye yanıtladı gölge, -

´Arıyorsan eğer Eldorado´yu

 

Eldorado-E.A.POE

 

 

 

ya darmadagan olmus kuytu köşe

bir yer bulmus,türküyse sana kalan...

sana kalan

ancak mırıltıysa baskasının macerasından?...

 

ya yüzünde seffaf bir membran

aklın serdiği

-kı herseyi gösterebilir sana

ve aynı anda

ınkar ettiremezse artık...-

ezerse ağırlığında düşlerini

 

 

gene de cekıp gidilebilir mi korkmadan

eskı kentlerıne o parlak ayın?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

birgünü bitireli daha çok olmadı... gözlerimden sadece uyumak geçiyor ama ben içimde dolanan sıkıntılara, gözlerimin kapanmak için diretmesine rağmen uyuyamıyorum.

 

belki kendimi bıraksam uyuyabilirim ama yaşadığım dünya da yalnız kaldığım tek zamanıda uykuya ayırmak, en iyi kelime ile aptallık oluyor.. beynimin içinde kelimeler dolanıyor, her kelime kendi eşini bulmmak için bitmez tükenmez bir çaba içerisinde, her saat, her dakika çabalıyor.

 

kendimi ifade ettiğim bu kağıda bir şeyler yazmak için verdiğim çaba, bütün gün fiziki olarak verdiğim çabanın daha fazlası oluyor...

 

sanki bütün kelimeler sessiz bir antlaşma imzalamış gibi, bir araya gelmemeye ya da geldikleri zaman ise, anlamsızlaşmaya başlıyorlar. sanki hiç beynimden çıkmak istemiyor gibiler..

 

zaman ne kadar hızlı ilerliyor. hiç kimsenin yetişemediği bir hızla, sanki dünya da neler olduğunu, neler olacağını ilk görmek isteyen oymuş gibi, hayatımızın merkezinden ayrılmamak için bütün gücünü kullanarak sürekli ilerliyor.. biz de arkasından yetişememenin ezikliği içinde davranıyoruz.

 

neyse, uykum geldi...bugünlük zaferi o kazandı... biraz dinleneyim de, yarın iyi bir gün olacaktır kesin...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

O beklenmeyendi...

Solmuş hislerime yağan bir yaz yağmuruydu...

Soğukluğuma esen bir alizeydi...

Uzanmaya çalıştığım,aç kaldığım sevgiydi belkide.

Kaybetmek istemeyeceğim oyuncağımdı beni gülümseten..

Evet onu seviyorum gökyüzü,onu hissediyorum yıldızlar...

Oda beni sevdiğini söylüyor...

Sana sığınıyorum sayfalar,Seninle aşıyorum sevginin yolların...

Ve hiç bitmesin istiyorum bu yağmur:):):)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...