Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

Gecenin en utangaç zamanlarında kirpiklerinden düşerken utangaç bir palyaço,

Saçlarının çıkardığı savaşta kurşun askerler gibi geriye çekiliyor bütün hatalar.

Tenimi yakan her dokunuşunda biraz daha yarılıyor öfke saflarım.

Kokunu içerken geceler boyu seni seyretme ibadetlerimde ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben;

 

Bır sen bıraktım. Bundan sonrakı hayatında daha dıkkatlı,daha saglam ve gelecegı gorerek adımlar atabılmen ıcın.

 

Bılıyorum. Hatalarım buyutmuyor benı.

Benı ben yapmıyor.

Olmadı.

Ben sevemedım senı hakettıgın gıbı.

 

Ugrastım,her yaptıgım ugrasımın sonucuydu. Sımdı daha ıyı anlıyorum. Sakın sakın oturup sadece bu mevzuya cozum aramak rahatlattı benı. Icımde cereyan edıp duran bu sevgı buhranından cekıp cıkardı.

 

Sevgın; kadım olan,ınanamadıgım bır olgu olarak kaldı zıhnımde. Layıkı olamadıgımdan sanırım. Hep yucelttım senı ve her zaman bulunmaz bır adam olarak kazıdım zıhnıme. Sımdı bu dusuncelerımi yokluyorumda, kendımı ne kadar zorladgımı senı ve sevgını ne kadar abarttgmı goruyorum. Neredeyse ınanacaktım. Kapılıp gıdecektım oylesıne gelmıs,gelıp gecıcı ruzgarına. Sonrası benı nereye suruklerdı bılemem.

 

 

Konusarak veda edemedım sana ıkı kelımeyı bır araya getıremıyorum. Bogazıma dugumlenıyor her acıklamak ısteyısımde.kendımı dusunurken yne senı dusunuyorum. ıncıtmeyen bır terkedıs olsun ıstıyorum. Onca arkadaslgnı,dostlugunu,yardımlarını,fedakarlıklarnı, bana sahıp cıkısını nasıl unutablrım. Kendimı ıyı hıssdyorum. Cogu zaman sevgını sorgulayıp bundan suphe duymus olsamda,bunu hıssetmıs olmak huzur verıyordu bana. Gercı olagan cabalarında bır ıse yaramıyordu. Sen oradaydın bense burada..

 

 

Sana cok kızdım..evet. Sana kızmıs olmam fayda etmıyor.. fakat ben yıne kendımı yıyıp bıtırıyorum. Hayatını mahvettım mı bılemem ama, hayatimı bu denlı gecıcı bır hevese heba ettıgm ıcın pısmanlık hıssı yasıyorum.

 

Canım yanıyor,yorgunum,ıcımde derın bır bosluk var. Senın yoklugun degıl o boslugu yaratan., benım varlgım.Kendı ellerımle actım o derın cukuru. Ben yarattım. Gec olmadan, daha fazla benden yıtırmeden farkına vardım neysekı.. Sımdı onun telası var ıcımde.. Bınlerce tasarı yaptım ve uygulamaya koyuldum zaman kaybetmeden. Olumlu sonuclar verecek bılıyorum. Provasını yaptım.

 

 

"Benı dusunme" dıyebılyorum. Cunku senı unutamam demıstın. Benı sevdıgını soylemıstın defalarca.Hatta daha ılerı gıdıp yalvarmıstın,agladgnı soylemıstın ne kadar duyamasamda..

 

 

Sımdı sen bu yazdıklarmı ne zaman gorupte okursun orasını kestıremyorum. Belkıde umrunda olmayacak. Benım ıcın degmeyecegnı soyleyıp, cısmıme daır hıcbr sey hatrlamak ıstemeyeceksın..

 

 

Senınle arkadas olmak zevklıydı. Belkı sevgılı olmakla aynı degerlendıremem ama sevglım olman, senı yakından tanıyıp kesfetmekte hos bır duyguydu.

 

Kendıne dıkkat et tolga. Saglıklı beslen,cok sık hasta olmustun tekrarlanmaması ıcın bagısıklgnı guclendırecek besınler tuket hep, hıc eksık etme..

 

Senı tanımak her seye ragmen guzeldı.

 

Hosca kal...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

'Büyü artık' ..!

Sancılandım.

En çok sesimde hissettim , gözlerimde hissettim.

Yaşımın daha getirmediği bu 'büyüme' derimi , içimi yırta yırta başladı.

Ben sana ..

Utanıyorum bundan.

.. çok yalvardım.

Bu büyüme kemiklerimi kıra kıra ilerlerken , yanımda olman için çok haykırdım.

Çatır çatır aktı gözlerimden hem de.

O beynimin bile algılayamadığı 4 gece ben ..

Yanlış büyüdüm.

Derin yaralar bıraktı hem de..

Öğrenilmiş refleks oldu artık arada sırada akan gözyaşları.

Acıyı çok anlattım.

En somut hali ;

'Beni bacaklarımdan itibaren sarsmaya başlayan , vücuduma bi felç gibi yayılıp boğazımda toplanan, nefes aldırmayan , 2-3 dk içinde beni hayattan koparan şey'di belki.

Ama bunu anlatamadım.

Çok sessizdi.

Kendimi sıkıp belki de beynim patlayana kadar tuttum nefesimi.

Hatta bi ara hiç bırakamadım , gözlerim kararmaya başlayana kadar tuttum.

Ama o dayanılmaz nefes alma isteği irademe karşı gelince yine olmadı.

Kalbim ruhtan kaynaklanan değil de, nefes alamadığımdan dolayı yandı..

'Sonunda' diyemedim , nihayete eremedim.

Yine..

Hala o sarsıntıdan dolayı beyin donukluğu yaşayıp acıya odaklanıyorum..

Ama çok sessiz oluyor artık..

Yüzüm bile kızarmıyor , bu iyi.

Görünür olarak gözlerime sürme gibi yerleşen kızarıklıklar kaldı o yalnız geçen 4 geceden sonra..

Bi arkadaşım sordu ' kırmızı mı çektin gözlerine ?'

Soruyu 10 15 sn sonra algıladıktan sonra 'aah yoo şey, kahverengi o ..?!'

Bana hiç sevmediğim bakışlarıyla baktı.

.. Çok yanlış büyüdüm.

Sana anlattım bunları , sen de her zamanki gibi 'msj atmıycam sana aramıcam sormucam benden uzak dur..'

Bari araya virgül koysaydın , tek seferde okuyunca daha bi yıkıcı oluyor çünkü.

Ben hala kalp krizi geçiremedim.

Acaba bigün nasıl bi acı bunu yapıcak ..

Ama iyi yapıcak .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tanrım; meleklerine sahip çıkmalısın. İnsan suretine bürünüp ihtiyar dünyamın topraklarında dolanıyorlar ve Âdem'in torunlarını kandırıyorlar 'aşk' dedikleri üç harfli büyü ile. Anlayamıyorum, neden böyle yapıyorlar? Ve anlamıyorum karşılarında kelimelerin kendini kiyafetsiz kılma çabalarını. Halbuki çok severdim kelimeleri de, melekleri de...//Dedde.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam

şansı, beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın

mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an

duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve 'Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı' dedi.

Kan nakli yapılırken, ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu.Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü de

giderek soluyordu...

Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu :

'Hemen mi öleceğim ?'

Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına vücudundaki bütün kanı verip, öleceğini düşünüyordu.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Girintiler niye vardır? Dünyanın bile yuvarlaklığı dokunuyorken canıma... Dümdüz olamamış, ne kendi ne üstünde barındırdıkları; aynı dünya aynı insan hep top yusyuvarlak. Oysa dümdüz olsaymış, şöyle elimi alnıma götürüp taa Afrika'da ki kardeşlerimi görebilseymişim, el sallasaymışım, arada bir parazit tabii olur, alıştık, derdim yoluma çıkana görüş mesafemi engelleyene: "Hey kardeş, çekil, ben Afrika'ya el sallıyordum sen uzun boyunla girdin aramıza, 2 dk geri çekil de selamlalaşalım" derdim... Ayak bastığımız yer yuvarlak, üstündeki yusyuvarlak, sözler yuvarlak, gözler yusyuvarlak... Kim yuvaladı beni şimdi bu yuvarlaklığa, hayrola...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Yaşlı ve çirkin mandarin, karşılığını parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel ama taş kalpli bir fahişeye gitmiş. Sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki mandarin, tilki uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye başlamış. Haydutlar hem kalabalık, hem de işinin ehliymiş. Onu kolayca köşeye sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar, bu zayıf, çirkin bedende yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüşler. Bıçaklarını, kılıçlarını çekmişler ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine hiçbir şey yapamıyormuş. Sonunda korkup kaçmışlar. Dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi gücünden etkilenmiş, bir kez daha, bu sefer aşk adına sevişmek istemiş. Onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış. Gel gelelim güzel kadının her dokunuşunda mandarinin bedeninde yeni bir yara beliriyormuş; dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış bunlar. İçten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar. Sonunda mandarin kanlar içinde kadının kollarına yığılmış, ölmüş. "

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dürüst olduğumu sanıyordum ama aslında düpedüz kaba ve acımasızdım. Onun bir orkide gibi eşsiz ve zarif duyarlılığını, keskin, soğuk bir orakla biçiyordum. Sevilmeye her şeyden çok gereksinimim varken, bana karşılık istenmeden sunulan bu umulmadık sevgiyi reddediyordum. Ele geçirdiğim her şey için savaşmış, yıpranmış, didinmiştim; hayatın bu sürpriz armağanının değerini bilemeyecek denli katılaşmıştım. Yüreğim nasır bağlamıştı.

Onunla aramdaki dolambaçsız ilişkiyi zedelemiş, oyun oynamaya başlamıştım. Belki de en başından beri oynuyordum ama bunun bilincine ancak şu an varabilmiştim. Ne olursa olsun, bir şeyler yitip gitmiş, masumiyet bozulmuştu. O ana kadar birbirimizle aracısız konuşabiliyorduk; iki insanın çıplak, maskesiz, bir zırha ya da kalkana sığınmadan iletişim kurabilmesi, kutsal, mucizevi bir şeydi. Ortak bir geçmişe, birlikte var olma düşlerine dayanmayan bir ilişki, alabildiğine güçlü ama bir o kadar da kırılgandı. O zaman farkında değildim ve ne yazık ki farkına varmakta çok geç kalmıştım ama şimdi biliyorum artık: Ona aşık olmuştum. Oyunların ardına gizlenmem de bu yüzdendi.

 

Aslı erdoğan..

 

Ben hiç oynayamadım.. Aşık olmadım mı yoksa ben hiç ??

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...