Zenan Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2012 Şekil yapmayı hiç sevmeyen, asi bir pergele benziyor hayatım Haliyle bir türlü açılamıyor kollarım sana... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
legolas Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2012 Ben kimseye isteyerek bir zarar vermedim. ben kimseyi bilerek üzmem. elimde olmayan seylerden dolayi kotu biriymisim gibi gorunmek cok uzucu. Üzülmesini istemedigim degerli insanlarin elimde olmayan sebeplerden dolayi üzülmesi canimi cok acıtıyor. "elimden bir sey gelmiyor" dedigim zaman isteyerek bir hata yapmadiğimi, bazi seylerle başa çikmayi cok istedigimi ancak çikmanin imkansiz olduğunu ve bu sebeplerden dolayi onlarin uzulmemeleri gerektiğini anlatamiyorum. üzülmelerini asla istemezdim. Hicbir zaman hemde. Onlar mutsuz oldukça bende mutsuzum... beni mutlu zannetmesinler. içim yanıyor. Ama sönduremiyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
legolas Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2012 Canı sıkkın olanlar akliniza şunu getirin çünkü üzülmenizi istemiyorum!!! Hey size soyluyorum uzulmeyin birakin " olasalar ne olur olmasalar ne olur. degerimi vardi sanki, o yokken gene yasiyordum o gene yok gene yasiyorum o zaman hayatimda bisey degismedi. Demekki bi anlam ifade etmiyor" bu tarz düşünsün canı sıkkın olanlar. Rahatlamanizi istiyorum çünkü anladınız mı ??? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nakreb Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2012 Biri saksımızı çiğneyip gitti Biri duvarları yıktı Camları kırdı Fırtına gelip aramıza serildi Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi Bizi yaraladı Biri şarabımızı döktü Soğanımızı çaldı Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş Aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu Birer tomurcuktuk hayatın kollarında Birer çiğ damlasıydık Bahar sabahında gül yaprağında Dedim ya; Hiç yoktan susturuldu şarkımız Yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
legolas Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2012 Canı sıkkın olanlar akliniza şunu getirin çünkü üzülmenizi istemiyorum!!! Hey size soyluyorum uzulmeyin birakin " olsalar ne olur olmasalar ne olur. degerimi vardi sanki, o yokken gene yasiyordum o gene yok gene yasiyorum o zaman hayatimda bisey degismedi. hayatıma bi etki etmedi. etkisi olmayan şeyin değeride yoktur. Demekki bi anlam ifade etmiyor, boşver gitsin yaşamaya bakmalıyım. ideallerimin peşinden koşmalıyım" bu tarz düşünsün canı sıkkın olanlar. Rahatlamanizi istiyorum çünkü anladınız mı ??? Formül bu şu formüle bi bakın, uygulayın . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Haketa Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2012 Birbirini tanımayan iki insan aşık olabilir mi? ya da görmeyen iki kör aşık nasıl sever birbirini? yada dünyanın ucunda yaşanan bir trajediye herkes üzülmez mi? Sanırım üzülür belki böyle bir şey bu yazara neden bana yazdın bu yazıyı demeye benziyor. Satır aralarında saklı olan sözcükleri çıkarmak benim işim değil senin işin kısacası hayatın sana ne getirdiğini bilemezsin. Son günlerde bir çok şeyden korkar oldum, adımın hafızamda yankısını umursamadan...Bu kadar garip ve anlaşılmaz mı hayat...Yani bu karaborsa mutluluğu satın almak güç mü..Biliyorum aynı denize bakıyoruz.. ve aynı kaybedilmişlik bizde ki.. İkimizin bu acı ve ikimizin bu sevinç..Sandığın kadar mutsuz, yada sandığının aksine mutluyum... "Ne fark eder, bu benim hayatım... Zarları ben atar, ben kaybeder yada kazanırım"...Sende bunları söylüyorsun biliyorum aynı repliklerimiz… Başkalarının hayatına öyle çok daldın ki kendini unuttun... Toparlan ve zarını at... Sıra sende... Nedir istediğin? Kayıp bir suret olmak mı?.. öyle çok aksilik çıktı ki karşına... Kaybettim diye söyleniyorsun, aynalara dalıp dalıp... Bu bir son mu?.. Yani böyle mi bitmeli bu oyun... Doğrul koltuğundan ve bir kez daha zarını at... Son sözler hep bilindik hafızalarda... Kalemimi ürküten böyle ansızın yok olman... Kargaşa içinde gülümserken bul suretini ve rüzgara karşı gülümse, sana, bana deli denmesini umursama. Çünkü bu kadar çabuk yenilemezsin... Bu kadar çabuk tükenemezsin... Sen kaybedersen bende yenilirim biliyorsun… Bir melodinin içinde kaybolmak kadar güzel hayat isteyince.... Hayır, bu bir mutluluk oyunu... Pembelik v.s. saçmalık değil... Sadece savaş….Farkında değil misin?.. birer birer terk ediyor o güzelim insanlar evreni.... Ve git gide çirkinleşiyor her şey... Devam etmelisin... Devam etmeliyiz... Yorulmadan.. Devam Edecek... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nakreb Yanıtlama zamanı: Ekim 20, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 20, 2012 Tedaviler vermezken sonuç Yok olurken hergün biraz daha, Bir boşluktayım şimdi doldur aşkınla Etrafımda bir çok insan ama kimse beni sen kadar anlamaz Dünüm kirli bugünü yine yaşayamadım yarına belkide hiç uyanamam Hep sefildim her düşümse paramparça Hiç ler bana kalır sonra düşünürüm neden yaşıyorum ki hala Tümörmüş öyle diyorlar sorarsınız hakkettim diyorum Ve sen güzel kadın yokluğunda ağrıyor benim her yanım Hem hastalık ,hem sensizlik tetikler migrenimi Daha kaç kere söylemem gerek yaşarken aslında geberdiğimi Darağacında asıldı elimde olanlar kadınım ben seni beklemekten hiç usanmam Ölüyorum diyorumda merak etme sen ahirette bile seni ilk bu adam karşılar Şarkılar anlatamaz bazı şeyleri sen gözlerimden oku söylediğim her şeyi Olmasın yaşlar gözünde solmasın yüzünde hiç tebessüm Bekle , azrail canımı almazsa eğer 2 yıl sonra yine o parkta olacağız biz özmelakam ("nakreb'den nağmelerle kadınıma") Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArpiA Yanıtlama zamanı: Ekim 21, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 21, 2012 İnsanlar doğar, büyür, ölür. Yalnız doğdum, yalnız büyüdüm .. Belki de artık gelmelisin.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
electronicalev Yanıtlama zamanı: Ekim 21, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 21, 2012 Şu saniyeden sonra yoluma çıkan herkes kaybeder. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kalamar Yanıtlama zamanı: Ekim 21, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 21, 2012 başarmak kelimesinin karşılığını hayata gülümseyebilmek diye düşünmüşümdür hep.. ego çizgisi en tepelerde dolaşırken ve diplere iniş yaparken.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
legolas Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 saygısızlık yapma diyorum. yapıyor, saygısızlık yapma diyorum gene saygısızlık yapmaya devam ediyor. saygısızlık yapma!!! diyorum hala yapıyor. sözlü iletişimin %30'u anlaşılabiliyormuş. ama ben buna katlanamıyorum:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ameliee Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 yolda yürüyen tüm insanların başları yerde ,suratları asık.. bugün gökyüzünün bu kadar güzel olduğunu bir ben farketmiş olamamya ah şu kör insanlar.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Geceyuruyen Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 İşte en çaresiz olduğun anda Neden? diye sorarsın belki bir cevap beklemeksizin. Çaresizliğin dibine vurmuşken birinin gözyaşlarını silmesini beklersin. Belki o an gelmez ama o gün gelir herşeyi unutmuş yolundasındır. Ama tekrar Neden? diyeceğin o vakit geldiğinde ağzını bıçak açmayacaktır. Çünkü artık mücadele etmen gereken anın geldiğini hissedeceksin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
legolas Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2012 E bisey hissetmiom. sabah sabah drrshaneye geldim. sıkıntı var desem hissedemiyorum. ama ders matematikse !!! nefret ederim matematikten! bi gun gelecek yakmadıgim her matematik kitabi icin bana kufredeceksiniz hahhaha. komik deil. e komik llmasina gerek yok bea sıkintidan ne yazacagimi bilmiyorumda o zaman neden gulucuk koydum. oyun havasimi dinlesem la ne yapsam... Dar geldi sana Ankara şaziyede kacmis Osmana çek çek dunyanin kahrinida vur vur raki bira saraba pff. birazdan hoca gelecek ve duvara dayanip tahtaya bakacam. sinirlenecem. lan genemi sen diyesim gelecek hocaya icimden. . yok bu hoca iyi ama bak girdi simdk Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Cypress Yanıtlama zamanı: Kasım 21, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 21, 2012 (düzenlendi) Mühürlü sandıklar gibiyiz,şeytan geliyor ve tek tek hepimizin mührünü kırıp içimizi açıyor,bir çoğu boş çıkıyor,kızıyor olmalı..Boş değil aslında o iyi olanı göremiyor hepsi bu.. Geceye karışıp görünmez olmak istiyorum,güneş doğarken güneşin arkasına saklanmak istiyorum nede olsa hep bilmediğimiz görmediğimiz şeylerin ardına saklanarak yanmıyor muyuz,buda böyle bir şey..İki yanı ağaçlarla istifli yolun,mevsim sonbahar,yol boyu su birikintileri,vakit gece ve ağaçlardan yıldız dökülmüş gibi kaldırıma ,birikintiler aşkına, bak şu yansımanın yaptıklarına,yere basarken gökyüzün deyim sanki..nerede sigaram..Haah!burda.(duman,nefes ve duman)...O kadar sıkıldım ki insanlardan,anlayamıyorum yaslanacak bir omuz arayanları..aslında anlıyorum ancak dedim ya görünmez olmak istiyorum diye ,sadece kuyruk acımı enkarde ediyorum amaçsız bir asker kararlılığıyla..-bağcıklarımdan su doldu ayaklarıma,. Tanrı,insanlar adlı kitabını okurken rahatsız edeyim istemiyorum,sessizce küfr ediyorum,isyan etmeden,pürüssüz ve kaygan..yönelimlerimizi sorguluyorum içten içe bir köstebek gibi eşeliyorum yüreğimi,beynimi..Gerçek olanlar dururken,sahtelere olan hayranlığımız beni çıldırtıyor,seveni geride bırakmak mesela,yada aldatmak,yada yalan söylemek,dost olmayı bilmek ancak konu dürüstlük olduğunda kırmızı bir pezevenk ceketi giyip herşeyi pazarlamak...Ne yapmaya çalışıyoruz! Sıcak tene genital dokunuşlar neden göz göze gelip kalbi ısıtmaktan daha cazip,bunu kim çıkardı kim soktu insan aklına..şeytan mı? hadi ordan be sende!.. Sevebilmenin yüceliğini asla anlayamayacağız...Bir yani mesaj: bn ayrlmk istyrum hep bu saatte dışarılardsn kim bilr hangi kızın peşndesn sana ggvenmyrm by by. Kasım 22, 2012 Cypress tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
legolas Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2012 adamlık nasıl olur diye düşünüyorum. bir adam geçiriyorum kafamdan. ama öyle herkesin yarım yamalak adam dediği insanlardan değil. safkan adam. has adam. tipini hayal ediyorum, yüzünü saçlarını, giyimini, konuşmasını, saygısını, ahlakını, aklını, mantığını, vicdanını ve tabiki sadakatini. oldukça beyaz tenli biraz sert görünümlü,temiz, saçları omuzlarına kadar uzun arkaya taranmış, boyu uzun omuzları geniş üzerinde dize kadar inen siyah bir kaban. siyah parlak ayakkabılar, siyah bir pantolon ve siyah bir gömlek. elindeki siyah uzun demir saplı şemsiyesi ve siyah simit şapkası. muhteşem bir diksiyonu ve hafif kalın,anlaşılabilir bir sesi. tamamen ciddi bir tavrı. aşırı derecede bilgili olmalı. saygıyı sonuna kadar yaşayan, anlayan uygulayan ve saygısızlığın cezasını veren biri. ahlakı ise yolda giderken gözleri körmüşçesine hiç bir bayanı rahatsız etmeyen, taciz etmeyen laf atmayan biri. vicdanı küçük bir çocuk önündeki şekere bakarken yanına gidip o şekeri o çocuğa alacak ve başını okşayacak kadar temiz ama duygusuz olmalı. hissetmemeli. canlılara güvenmemeli, her türlü tedbiri almalı. korumacı olmalı. elinden geldiği kadar yardım etmeli insanlara. sadakati ise kendisinin % 99'unu oluşturmalı. canlıları sevmemeli ama saygı duyup vicdanlı olmalı. aşırı derecede mantıklı biri olmalı, sürekli gelişmeli. işte gerçek "ADAM" kelimesini hak eden budur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
electronicalev Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2012 Karanlık çöktüğünde Sende aklıma çöküyorsun Beklentilerim yüksek Ve seni seviyorum Yanımda olduğun an aklıma geldikçe yavrum Of tanrım hayır kendimden geçiyorum 48 saat 48 asır gibi geçti Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
I like myself Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2012 zehrin; içimi eriten kimyadır doğru; bir vitalist misyoner mi demeli. düşündüm de; senden bana olası tüm yolların entegralini almak mümkün değil ne de benden sana bir homeomorfizm tanımlamak. Velhasıl sonuç değişmiyor; “nice ilmin inkarı oluyor sana iman." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nakreb Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 yalanlarla yaşarken gerçekler bir gün çıkıp geldi ve dedi beni bulmak zordur bende kendime sordum defalarca kızım beni sevmen bu kadar zordu neden hala kalbimdesin çıkarsam da aklımdan nasıl bir yarasın ki böyle hiç bir merhem kapatmaz her defada uyuşturur beynimi yokluğun senin sevgiye aç olan o kalbini ben doyurdum hem tümör hem sen varsın beynimin içinde hangi dua deva bulur söyle bu derdime tümörü belki çıkarırlar beynimden ve iyileşirim ama söyle be melisam hangi kardiyolog çıkarabilir seni kalbimin içinden.. (nakreb"den nağmeler) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nakreb Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 yaşamak senin elinde değil her zaman ve doğrular hep karışır yanlışlarla, kendini sokaklara atarsın gözler senin üzerinde ve bakışlar donuk kaçmak istersin herkesten. Görmek istersin artık gerçeği ama o hep, saklıdır hiç bulamayacağın bir yerde . başın ağrır sürekli ya hep içmekten yada susmaktan her şeye rağmen.Anlamaya çalışırsın neden acı çektiğini seni bu kadar dibe çeken şeyin ne olduğunu ve anlamsızlıklar da boğulursun sonunda Koşturursun bir yarış atı gibi ışığını bulmak, kendini bulmak için. Erimez sürekli başına yağan karlar ve buzun altında kalır umutların ne kadar zor olsa da yaşamak yoktur çekip kendini vuracak kadar cesaretin. Yalanlan lar söylenir sonunda çekilecek pişmanlıkları düşünmeden. Akşamın alaca karanlığında ürperirken bedenin; bir ışık görürsün birden, heyecanla yönelirsin ışığa doğru bir yandan da tereddüt ederek öyle bir ışıktır ki yaklaştıkça açmak mümkün olmaz gözlerini sonra geçer ışığın etkisi ve bir bakarsın ki tam karşında duruyor azrail ("nakreb") Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ameliee Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 zor değil mi hayata meydan okuması yürek dediğin üç dirhem et parçası.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AqreSifLady Yanıtlama zamanı: Kasım 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 30, 2012 Bir Bebeğin Hikayesi.. 5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor. Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim. 19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım. 23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim… Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya… Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem! 27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne? 2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz. 12 Kasım: Ah evet… Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum. 20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım… 25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım.. 10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var… Anneme benziyorum galiba… 13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız…. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz.. 24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı… Hiç duymadığım bir şey bu… Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka… Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi? 28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne… Anne… Anneciğim… Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap… Anne… Kolumu çekiyorlar anne… Canım yanıyor anne... Anne… Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne… Anne kalbimi parçalıyorlar… Anneciğim… Anne… Anne… An… Ah! Kürtajınız tamamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
leterefuru Yanıtlama zamanı: Kasım 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 30, 2012 Çok üzgünüm çok.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nazirella Yanıtlama zamanı: Aralık 2, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 2, 2012 Tatlı ılık bir rüzgar alıyor yaprakları mı. Hayatın en ayaz zamanında Çırılçıplak bırakıyor beni. Dokunuşları alıyor beni benden. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
juniper Yanıtlama zamanı: Aralık 2, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 2, 2012 Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün boşuna bunca yılı tükettiğim ülkede' Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın bu şehir arkandan gelecektir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.