Karalama Defteri

syn .yüzbaşııı

Şair olsaydım eğer,

tertemiz sayfaları bile aşk için kirletmezdim..

Kafasını eğmiş ayak uçlarına bakar haldeydi. Duyduğu ayak seslerine aldırmadı. Gittikçe yaklaşıyordu. Hafif aydınlatan sokak lambası beyaz sisin arasından gri tonda belirmekteydi. Yağmur başladı... Hızlı ... Alnına yapışan saçlarının ucunda biriken su damlaları birer birer düşerken zeminin ne kadar düz olduğuna takılmıştı düşünmekten bitkin düşen aciz beyni. Adımlar hızlanmıştı, sabırsız bir akbabanın manevraları gibi keskindi...

Geceyuruyen

Giyotin gibi bir inanç; Onun kadar ağır onun kadar hafif...

Kaçırdığım fırsatlar için fidye istesem şimdiye çoktan köşeyi dönmüştüm. Zaman geçsin diye geçmişe dönmek, belki de "dolsun da öyle izlerim"in atasıydı . İnsanın zihninde de bir "related videos" sekmesi vardı hatta

bazen umut vermek, polene alerjisi olan birine çiçek vermek gibidir. Dışarıdan bakınca şık bir harekettir ama nihayetinde o insana zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

Yaptığım her şeyin bir nedeni vardı. Ne yaparsam yapayım ikimizi düşünerek yaptım. Sen sadece beni ikna etmekle meşguldün, ben de seni. İstemiyordum böyle olmanı... Hayatını bana bağlamana izin vermedim. Ama ben karşı çıktıkça sen her dediğimi yapar oldun, itiraz edemez oldun bana. Karşımda hiçbir zaman güçsüz birinin durmasını da istemedim. Senin geleceğin de oydu.. Benim kararlarıma bırakılmış bir hayat...

Yapacağımı yaptım en sonunda. Bunu istemediğimi, seni istemediğimi söyledim. Her ne kadar kırılmış olsan da, ben sana özgürlüğünü verdim.

''All is well''

Belki de bütün cevaplarımın sorusu sendin,

Bütün sorularının cevabı ben,,

Soruyu okumadan cevabı arayan sen,

Beni bulunca yanıldın,,

Bazen beklemektir sevmek

Ne kadar bekliceğini bilemeden...

Bu göz,zaman içindeki gizemli ve karanlık yolculukta,ruhuna dounmayı başarabilen ve onu her anlamda tamamlayan birilerinin olmadığından şikayetçi olan ama ümidini kaybetmeden ya da kaybetmiş olarak bir şekilde bekleyenlereydi...O hayatınızda yokken bile bu kadar severken,hatta onu beklemeyi bile severken,onu bulduğunuzda ne kadar mutlu olabileceğinizi hiç düşündünüz mü ?

Yağmurlar yağmış gökyüzünden.

Ben üşümüyorum. Ya sen?

Topraklar dayanmaz, yerinden kalk yanıma gel bu sefer.

Korkma sen. Yerine kimse gelmedi, ben hala seviyorum.

Hoşçakal, beni düşünme. Ölmedin aslında biliyorum.

Bakınca camdan ne kar ne yağmurlar aksın.

Yokluğunsa yağsın yüzüme.

Görünce karşımda bir sana, bir ona baktım.

Aktı gözlerimden, içime.

Ne kadar yalanmış ilk geldiğinde yanıma.

Ölmemi dile, dokunmaktansa kanıma.

Şimdi gördüğüm o düşler yok.

Tuttuğum eller yok.

Ölmek isterdim, sana sarıla sarıla.

Artık kokun yok üstümde.

Sarılıp göğsünde, ölmek isterdim.

Bugün son defa öldürüyorum, yazarak seni.

Onlarca kez ölmüş dediler hakkında senin.

Bugün son defa katlanıyorum söylenenlere.

Çünkü iyi geliyor öldü denip böyle bilinmesi.

Bugün son defa karşılaştık, ummadık yerde.

Oysa kaç şehir değiştirdim ve çıkmadım evden (be).

Bugün son defa gülümsüyorum, haketmesen de.

Bugün ilk defa başka birine gülümsemeni görüyorum.

Demek ki bitermişiz herkes gibi.

Demek ki şehri değil bu dünyayı terketmeli.

Sırtımda bıçak izleri, (bilirsin) yıllarca geçmedi.

Varsın bilmesin yanındaki, sanki tanımamış gibi.

Sen; ne kadar saplasanda, acıtmayan kadın.

Öldükten sonra bile kendime gülmeyi yasakladım.

Bak, yine de kızmıyorum , unuttum bile.

Öldürdüm seni, şimdi mezarda değil onunla yatmaktasın.

Korkma sen. Yerine kimse gelmedi, ben hala seviyorum.

Hoşçakal, beni düşünme. Ölmedin aslında biliyorum.

Ne kadar yalanmış ilk geldiğinde yanıma.

Ölmemi dile, dokunmaktansa kanıma.

Şimdi gördüğüm o düşler yok.

Tuttuğum eller yok.

Ölmek isterdim, sana sarıla sarıla.

Artık kokun yok üstümde.

Sarılıp göğsünde, ölmek isterdim

Cıvık kızlardan nefret ederim. Yani cıvık derken şakaci,cok konusan,neseli anlaminda degil, hafif fahişemsi duygulari olanlardan bahsediyorum. en ufak bir ciddiyet yok, 4.-5. sınıftaki kücuk cocuklar gibi davranan, kafasina gore istedigi herkese laf sokan. la bi insanin icinde fahiselik olur olur da teyzesi annesi bunu nasil destekler. gorurde nasil engel olmaz. en cokta babasina aciyorum lan yazik yaprak dokumundeki ali riza bey gibi sessiz bi herif. Zincirlerini kırsa dağı taşı inletecekte iste adam suskun suskun duruyor. ya haci amca kalk kizin elden gidiyor anneside neredeyse destek cikiyor teyzesi zaten uçuk, kalk bir bagır lan ipleri eline al sen o evin başkanisin, senin cocugun senin elinden ekmek yedigi surece senin koydugun kurallara uymak zorundadir. Kızın ben gidiyorum dedigi zaman kalk bir takip et lan nereye gidiyor acaba diye. Ama bisey diyimm Allah oyle teyzeyi düsman basina versin hakkaten. şöyle malkoc oglunun attığı gibi bir tokat patlatasim geliyor yuzune koca ağızli kari. Bunlari toplatip ya katledece. ya da madagaskara atacan baska yolu yok. teyzesinin kizi zaten ohoooo yurudu gitti neredeyse adamlar arabalarini satacaklar nasil olsa esra var arabaya gerek yok diye. otoriter despot aile kurallarimi seviyorm. cocugunun tasmasini fazla sıkmicaksin serbest birakacaksin ama istemedigin yere giderkende geri cekeceksin. Asla cocuktur yapar demeyeceksin. cezalandiracaksin kendi tecrubelerime dayanarak soyluyorum ki dunyada cocuklarin %99'u oturup adam gibi konusmayla anlamaz. tamam konusma demiyoruz, önce cezalandir sonra konus. hatta cezalandirirken konus. canini acitmak zorundasin. cocugna kiyamiyor musun? aptalsin. sen bu gun cocuguna kiyamayip elinin altina alip vuramazsan yarin elin adamlarinin altina girer onlar acimaz. Sonra şu diyalogu goruruz bapa ve ane aglar:"bz cocugmuza guvenmistk boyle mi olacakti :cray:" aptalliginin bedelini oduyordur bu bapa ve ane, cocuguna guvenmistr ve cocugu onu yaniltmistir. bnm ohlm ya da kizm yanlis bir sey yapmaz bn ona guvenrm diyen mallain %99 unjn basina bu tarz hadiseler gelir. verecek tek cevap var, cocuk yetistirmeyi bilmiyorsan cocuk yapmayacaksin.

Unutur gibi olursun bazen. Bir süre. Ondan önce nasıl akıyorsa öyle akıyor gibi gelir hayat. Bir süre. Başka şeylerle uğraşıp, başka şeylerle heyecanlanıp, başka şeylere üzülürsün. Ama bir süre. Oysa hepsi eksiktir. Her neyle meşgulsen tam da onun ortasında geliverir gülüşü aklına. O an aklını kaybedersin. Elinde bir kaldırım taşıyla polis barikatına doğru koşarken ya da tanımadığın insanlarla özgürlük sloganları atarken ya da kırığı sızlayan koluna daha az sızlayan incinmiş kolunla pres yaparken birden bire aklına geliverir. Ve o an başka her şey anlamsızlaşır. Koşarak onun yanına gitmek istersin. Elinden tutmak, alıp onu, kimsenin kimseye değmediği bir yere kaçırıp, dizlerine yatmak istersin bütün yorgunluklarını diz kapaklarına gömüp. Koşamazsın. Öylece kalakalırsın. Taş elinden düşer. Kolunun sızısı donup kalır. Ne ona gidebilirsin ne bulunduğun yerde kalabilirsin. Onun dışında her şey anlamını yitirir. Sessizce her neredeysen uzaklaşır, ilk gördüğün tekel bayiinden iki tane kırmìzı tuborg alıp parka doğru yol alırsın. Aklında bir tek o, dudaklarında acı bir ıslık, davasına ihanet etmiş ama bundan zerrece pişmanlık duymayan bir suçlu gibi, içine içine akıtırsın akmaktan utanan tüm yaşlarını. Çünkü aşktır bunun adı ve aşk başka her şeyi unutturacak kadar kuvvetli bir gerekçedir. Neye mi? Kendisinden başka her şeye..

az insan çok huzur bebeğim

Stalin:"Oylari kimin verdigi degil,kimin saydigi onemlidir

- Sigarama karıştın... SES ÇIKMADI

- İçkime karıştın... SES ÇIKMADI

- Yatakodama karıştın ... SES ÇIKMADI

- Ulusa seslenirken arkafondaki Atatürk resmini kaldırdın... SES ÇIKMADI

- İzmir'e gavur dedin... SES ÇIKMADI

- Anayasa'yı yapanlara ''İki ayyaş'' dedin... SES ÇIKMADI

- 1 Mayıs'ta işçilere gaz sıktırdın SES ÇIKMADI

- 23 Nisan'ları engelledin... SES ÇIKMADI

- 19 Mayıs'ları engelledin... SES ÇIKMADI

- 29 Ekim'leri engelledin... SES ÇIKMADI

- 10 Kasım'ları engelledin... SES ÇIKMADI

- Kadınlar öldü ses çıkartmadın... SES ÇIKMADI

- 4+4+4'le eğitimi bozdun... SES ÇIKMADI

- Obama'nın sözünden çıkmadın... SES ÇIKMADI

- Dizilere karıştın... SES ÇIKMADI

- T.C.'yi bile kaldırdın... SES ÇIKMADI

-Köylüye ananıda algit dedin, vatandaşların halini görmezlikten geldin... SES ÇIKMADI

.

.

.

.

.

.

Bir ağaç sonun olacak!

gençler akp iktidara saygı mitingleri adı altında karşıt görüşlü yani yaşananlara kayıtsız kalan kesimi evlerinden çıkarmak için kırk takla atıyor havaalanında karşılama için otobüs kaldırılmasından sonra şimdide ankara ve istanbulda yapılacak mitingler için telefonla aranmadan otobüs kaldırılmasına sözde direniş karşıtı propagandacılarını zorla dışarı çıkarmakta kararlı.Yaşanacaklarda umarım uyanış halindeki halkımız zarar görmez. Şeriatçı iktidarın sonunun gelmesi en büyük temennim umarım Türkiye güzel yarınlara uyanmanın eşiğindedir=)

şimdi bozulma nereden başladı ve ilk darbeyi nereden yedik. ilk darbe coğrafi keşiflerden geldi. ülkenin bu halde olmasının sebebi aslında coğrafi keşiflere kadar dayanır. genelde din baskısı yüzünden bu hale geldik. şimdi bizim millet dengeyi sağlayamayan millet. ya tam zekayı çalıştıracak ya tam geri zekalı olacak. rönesans ve reforma kadar dünyayı bilek gücü yönetti. o dönemde halkta bilek gücü çok fazla kafa denen şey pek yok gibi. ancak sorun değil nasıl olsa rönesanstan önce kafa kimsede yok filozoflar dışında. o yüzden gene dünyada sözümüz geçiyordu. coğrafi keşifler-reform-rönesans ne zaman meydana çıktı artık gücün kaynağı bilek değil akıl oldu. e onuda biz fark edemedik. fark edenlerin engellenmesi gene koltuk sevdası ve koltuk için halkı cahilliğe sürükleyen liderler. adnan menderes neyse padişahlarda halifelerde o idi. koltuğa oturamda halk cahil kalsın sorun değil diye düşündüler. sonra akılları başlarına geldi. la ilk öğretim 2. mahmut zamanında zorunlu oldu ikinci mahmuta kadar neredeydin kafaaaaa. aslında sorun rejimde falan değildi. sorun demokrasi,anayasal düzel veya da monarşi değildi. sorun baştaki liderin liderlik özelliğine sahip olamaması, diğer padişahlardan kalan olumsuzluklar,reform rönesansın etkileri. ister demokrasi, ister monarşi... tek problem başa gelen kişi düzgün değildi. düzgün olsa monarşiylede gayet rahat yürünebilirdi. yemeğin tuzunu az koyup yemek güzel olmadığı için tencereyi suçladılar senelerce. "demokrasi olsa böyle olmazdık" nah olmazdık dahada beter olurduk. lan görende tayyip iktidarı babasından aldı zanneder. amelelere seçme hakkı verirsen sonuç bu olur. "demokrasiiiii alkışşş" bu da yanlış batılılaşmanın bir örneğidir. üşengeç halka seçme hakkı vermek vatana en büyük ihanettir. anca ye sex yap başka bi halt bilmiyolar. la bizim halka verilecek en son şey demokrasi. bizim halkın eline silah ver demokrasiden daha iyidir. akılsıza akıl danışmak gibi bir şey Türkiye'de demokrasi. monarşiyi suçlamayın suç monarşinin değil. bütün suç Osmanlı döneminden başlayarak abdülmecitten sonra şu ana kadar Türkiye'nin başına gelen tüm liderlerindir . ve cahil halkındır. herhangi bir rejime saldırmamalıyız. nasıl olsa tayyip gidince 50 sene sonra bu halk gene çocuklara "ayy ne iyi adamdı" diye anlatacak tayyipi. tıpkı adanan menderesi bize muhteşem biriymişçesine anlattıkları gibi. Osmanlıyı abdülmecit, Türkiyeyi adnoş menderes batırdı. sonrada kahrolsun monarşi. kahrolsun menderes diye bağıracaktınız la slogan yanlış. hiç bir zaman başa gelenler suçlanmadı bu ülkede hep rejim üzerinden suçlama yapıldı. monarşidede battık demokrasidede battık. sorun liderlerde. yani kısacası halkta. aslında bize "iş bul 1500 maaş al araba al evlen çocuğun olsun" diyen büyüklerimizi katletmemiz gerekiyordu. en büyük vatan hainleri onlar. çıkarcı hayvanlar mezaarınızda yatamayın! satıcılar! terbiyesiz utanmaz reziller. bir avuç namussuz ırz düşmanları eli şeyinde gezen yalancı cahiller! neyse kısacası sorun demokrasinin yanlış zamanda verilmiş olması.

Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır.

Hz. Muhammed (S.A.V)

Bu son sınavı da atlatırsam, bekle beni Hukuk

Doğan her güneş elbet birgün batar

Yarından başka mutlak yarınlar var

Zoru başarmaktır sana olan tek kar

Hadi durma şafaklar gibi atıver gitsin

Naralarla anmak birşeyleri yorsada beni,bir sebep göster ne olur ruhumu ateşe atmamak için

Aklımı kaçırdım aslında çok etmesemde belli, sevgi değil nefretle öğrendim hayatla baş etmeyi

Küfürler sinirimden değil inan hakettiğin için,yinede düşünüyorum bazen acaba çok mu gittim ileri

Rahatsızlığım tümörden bağımsız aşkın emaresi,gerçi oda geçip bitti tıpkı senin gelipte gittiğin gibi

Ey Tanrı kurtar beni.Ben,ben olamıyorum artık,bu yüzden ölüm meleği bu gece ruhum için gelsin

Bütününe bakınca suçlu yok tarafsız ilişki,birde vicdanına sor bakalım oda senin gibi rahat mı dersin

Çıplak olan hakikat, senin nefsinden başkasına tapmaman. ondan başkasına itaat etmemen. Ondan başkasını yüceltmemen. Onun arzularından başkasını sevmemen. Onun ebediliğinden başka ümidinin olmamasıdır.

Hakikat ise; hayatın nazarında(gözünde) sizin ayakkabınızın nazarındaki kadar değerninizin olmasıdır.

"Benim için…

Bir zeytin fidanı dik, zamanla ‘ölmez ağacı’ olur adı; en az 3.000 yıl yaşar ve yaşadığı zaman boyunca da hiçkimseyi öldürmez.

Benim için bir cümleden ibaret olacağına, işçiliğiyle göz kamaştıran bir anafikir ol.

Eski balıkçılardan dinlediğin bir efsaneyi hatırla ve suyun altında burun buruna geldiğin bir orfozun gözlerine bakıp “Neden öyle büyük büyük bakıyor?” derken, suyun altında bir denizkızı gördüğü için öyle bakıyor olabileceğini düşün.

Kaz Dağı‘nın eteklerinde sakız reçeli, mor kekik, kuru incir, zeytinyağı, limon kekiği ve adaçayı satarak ailesini geçindiren ve okul masraflarını dahi kendisi çıkartan 12 yaşındaki bir çocuk ol.

Bir çocuk ol ve kafiyelere uyma."

Ozan Önen

Şu masa da bir de rakı olsa.. rakının yanına sevdiğin sözler yalansız eski de kalmış anılar konuşulsa sevdiğin kişiden dökülse tek tek atılsa kadehler yerlere parçalansa anıların arasın da kaybolsa unutulmadan kaçmadan yaşamayı öğrense.. öğrense dediklerin yolda karşılaşsan mazinle.. hatırlasan akşam sofrasın da rakının yanın da meze..

Kanlı bir defterin sayfalarına beyaz hayaller yazamazsın. Mürekkebin koyudur çünkü

Son sayfalara geldiğinde pişman olma ilk sayfalarda yazdıklarından

Aksın gitsin derinliklerine al içine koyuluğu

Doğur karanlığın ellerine nefretini