Ivan Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2014 -Düşünceler bireyseldir. Peki, toplum düzeyinde var oluşu gerçekleştirecek olan nizama ne demeli? Birey eğer topluma ayak uydurmazsa yakılmalı mı?! Asılmalı mı?! İbret olsun diye cesedi saatlerce orada sergilenmeli mi?... Fikri var bu adamın, yaşamak istedikleri, arzuladıkları, aldığı her nefesin değeri var! Senin ki gibi. Düşünsene senden başka kim önemli? Baban mı? Yoksa koynuna aldığın kadın mı? -Fikir? Fikri? Fikri öldü mü? Unutulmamalıdır ki oda bir insan. Evet ''insan''. Bu kelimenin sana hissettirdiği duyguyu tanımlayabiliyor musun? Sana göstereceğim tek şey gözlerin. Neyi nasıl görmek istiyorsan öyle görürsün. İpin ucunda sallanan bir adamın son gülümsemesi aslında Tanrı'ya büyük bir kapak! Hepiniz birbirinize benziyorsunuz. Köreltilmiş tekdüze yaşam formu. Kime mi yazıldı bu? Senin basma kalıp düşüncelerine, somut olmayan benliklerine tahammül edemeyip kül olan insanlara... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2014 Önce bir ellerin var Yalnızlığımla benim aramda Sonra birden kapılar açılıverdi ağzına kadar Sonra yüzün, Ardından gözlerin dudakların Sonra herşey çıkıp geldi Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde Sen çıkardın utancını duvara astın Ben masanın üzerine koydum kuralları Herşey işte böyle oldu önce Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ivan Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2014 Gün ışıldamaya başladığında yaratılan gölgeler arasına saklanıyorum. Yaşlı, kılavuzu olmayanlar yerli yerinde, dalgalanıyor ve usulca fısıldıyor; ''Günaydın.''. Heybetli... Tabiata karışacak olanlar, kafalarını-korunaklı olduğunu düşündüğü- imasız binalardan çıkarmaya başlamıştır. Epey de oldu. 'Neden eve gidemiyorum?' - Yakında orada olacaksın. Ne? - Ulaşacak, uyuyacaksın. Uyumam gerek. Gitmeliyim. Bu gece evde olmam gerek. Sigara!.. Uyandım. Evdeyim. Ateşin altında sayfalarca yazılmış ruhun dokusu, anlatıyor vaziyetin muhteşemliğini. -Düşünme.. Yaşa.. Kadını.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ivan Yanıtlama zamanı: Eylül 20, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 20, 2014 Ruhum derin bir karanlığa sahip ve içerisinde sakladığı öylesine korkunç iniltiler, kaybolmaya nazır yüzler, acınası anlar var ki sonsuzluğun içinde bu hissettiğim duygular, göz gözü görmeyen devasa boşlukta kayboluyor. Bir gün,bu günlerden eski olan bir günde, uçsuz bucaksız karanlığımda parıldayan bir ışık. Her çakışında aydınlanan bir parça huzuru hissetmemek elde değil. Bu huzurun kaynağı neydi ya da kimdi? Bilmek istedim ve derinlere, senin asla inemeyeceğin derinlere kadar indim. Bir kadın, silüeti solgun, elleri titrek ve sarhoş. Ağlamaya yakın, iç çekiyor ve lanet olası kibrite sayfalarca sövüyor. Aynı anda bin bir kişi.... ''Ne yapıyorsun?'' dedim. Cevap vermedi. Bende izlemeye koyuldum bu güzel elleri titreyen kadını. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ivan Yanıtlama zamanı: Ekim 2, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 2, 2014 Korkuyorsun! Korktukça daha sıkı sarılıp kokluyorsun. Kokladıkça kolların ölesiye kenetleniyor, ağlamamak için kendini tutuyorsun. -Söyle! Neden?- Özlüyorsun. Özledikçe nefret ediyorsun! Bu günden ve gelecektekilerden.. Karanlık odana dolan ışıkları izlemeyi seviyorsun. Seni senden daha iyi tanıyorum. Pencerene çık! Artık örtülü değiller. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ivan Yanıtlama zamanı: Ekim 3, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 3, 2014 Patika yolun başladığı noktada her zaman bir sigara yakar, yoluna öyle devam ederdi. Bir alışkanlık mıydı yoksa yolun cazibesine dayanamayıp, yarattığı düşlerin ve hazların kollarında geçirdiği anlara yaktığı ağıt mıydı? Bir sigaranın anlamı ne olabilirdi ki? Yolu uzun, düşünecek epey vakti vardı elbet bir anlam yaratmıştır. Başlangıç ve bitiş arasında süregelen adımların zayıflığı zamanda kayboluyordu. Her adım attığında diğerinden daha zayıf yere basıyor, yer çekimi artık onu tutamayacaktı. Ama olamaz, olamazdı. Daha güçlü olması gerekiyordu! Zayıf görünemezdi. Arkasından gelenler olabilirdi. Sigarayı attı! KORKTU! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Ekim 4, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 4, 2014 İnsanlık,tanrının ne kadar kötü bir espri anlayışı olduğunun kanıtıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2014 ''Efendim; ben tedaviye yanıt vermeyen bir hasta değil, tedavisi mümkün olmayan bir hastalığım. Henüz kendimden başka kimseye bulaşmadım. Bakın! Ölüyorum demiyorum, yaşayamıyorum diyorum.. '' Nursen Yıldırım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Ekim 24, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 24, 2014 Okuyan bir kızla çık. Parasını kıyafet yerine kitaplara yatıran bir kızla çık. Kitapları yüzünden dolabına sığamaz o. Okuyacağı kitapların listesini yapan, 12 yaşından beri kütüphane kartı olan bir kızla çık. Okuyan bir kız bul. Okuyan bir kız olduğunu çantasında her zaman okuduğu bir kitap bulunmasından anlayabilirsin. Kitapçıda, sevgiyle raflara bakan ve aradığı kitabı bulduğunda sessizce çığlık atandır o. Sahafta, eski bir kitabın sayfalarını koklayan fıstığı gördün mü? İşte o okurdur. Hele sayfalar sararmışsa kesinlikle dayanamazlar. Kahvecide beklerken okuyan kızdır o. Fincanını dikizlersen, sütsüz kremasının yüzdüğünü görürsün çünkü o çoktan dalmıştır kitaba. Yazarın yarattığı dünyada kaybolmuştur. Sen de bir sandalye çek yanına. Sana ters ters bakabilir çünkü okuyan kızların çoğu rahatsız edilmek istemezler. Ona kitabı sevip sevmediğini sor.Ona yeni bir kahve ısmarla. Murakami hakkında ne düşündüğünü söyle. Kardeşliğin ilk bölümünü bitirip bitiremediğini öğren. Joyce’un Ulysses’ini anladığını söylüyorsa entelektüel görünmeye çalışıyor demektir. Alice’i seviyor mu yoksa Alice mi olmak istiyor, bunu sor. Okuyan bir kızla çıkmak kolaydır. Doğum gününde, yılbaşında ve yıldönümlerinde ona kitap alabilirsin. Ona sözcükler hediye et, şiirlerden şarkılardan hediye sözcükler. Ona Neruda, Pound, Sexton, Cummings hediye et. Kelimelerin aşk olduğuna inandığını bilsin. Gerçekle kitaplardaki gerçeği ayırt edebilir ama yine de yaşamını biraz da olsa, en sevdiği kitaptakine benzetmeye çalışacaktır. Bunda senin suçun yok. Bir biçimde, bunu deneyecektir. Ona yalan söyle. Sözdiziminden anlıyorsa, yalan söyleme ihtiyacını anlayacaktır. Sözcüklerin ardında başka şeyler var: niyet, değer, ayrıntılar, diyalog. Dünyanın sonu olmayacaktır. Onu bırak. Çünkü okuyan bir kız çöküşlerin her zaman zirveyle biteceğini bilir. Çünkü her şeyin bir sonu olduğunu bilir. Hikayenin devamını her zaman yazabilirsin. Tekrar tekrar başlayabilir ve hala kahraman olarak kalabilirsin. Bu hayatta bir iki kötü adama yer vardır. Olmadığın her şey için neden korkasın ki? Okuyan kızlar bilirler ki tıpkı karakterler gibi insanlar da gelişebilirler. Twilight serisi istisnadır. Eğer okuyan bir kız bulursan, yanından ayırma/ ayrılma. Gecenin bir yarısında, kitabı göğsüne yaslamış ağlarken bulabilirsin onu, bu durumda ona çay yap ve sarıl. Onu birkaç saatliğine kaybedebilirsin ancak her zaman sana dönecektir. Kitaptaki karakterler gerçekmiş gibi konuşacaktır, çünkü bir anlık da olsa, gerçektirler. Ona bir sıcak hava balonunda ya da bir rock konserinde evlenme teklif et. Ya da bir dahaki hastalığında gelişigüzel bir şekilde. Skype üzerinden teklif et. O kadar sıkı gülümseyeceksin ki neden hala kalbinin infilak etmemiş ve göğsünün kan içinde kalmamış olduğunu merak edeceksin. Yaşam öykünüzü yazacaksınız, garip isimli ve garip beğenileri olan çocuklarınız olacak. Çocuklarınıza Şapkalı Kediyi ve Aslan’ı aynı gün izletebilir. Yaşlılığınızın kışında birlikte yürüyeceksiniz ve sen botlarındaki karı temizlerken, o mırıldanarak Keats okuyacak ezberinden. Okuyan bir kızla çık çünkü bunu hak ediyorsun. Hayal edilebilen en renkli hayatı sana verebilecek bir kıza layıksın. Eğer ona sadece monotonluk, kayıp saatler ve yarım yamalak öneriler verebileceksen, yalnız kalman daha hayırlı. Eğer dünyayı ve onun ardındaki dünyaları istiyorsan, okuyan bir kızla çık. Ya da iyisi mi, yazan bir kızla çık sen. Rosemarie Urquico Çeviren: Onur Çalı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ivan Yanıtlama zamanı: Ekim 24, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 24, 2014 11 yaşında ilk okuduğu kitap da yer alan mimarinin, anlık görüntüsünün canlandığını görünce, heyecan ve korkunun yarattığı tanımlanması olanaksız durumun niceliği karşısında büyülenen bir adama ne demeli? Arkadaşları daha doğrusu yaşıtlarının bağırışları belki üç yüz seneden beri orada olan sokakta yankılanırken, rafların arasında bulduğu kitaplardan "Hangisi ilk okumalıyım?" diyen bir çocuğun hayal gücünü tanımlayabilir misin? İstanbul'un en büyük kütüphanelerinden birine 13 yaşında girebilme cesaretini bulup bütün gününü bir rafın yanında oturarak geçirecek bir çocuğun gelecek hakkında ki ütopik fikirlerinin çekiciliğini hissedebilir misin? Peki o çocuk nerede şimdi? Nereye kayboldu? Onu bul! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2014 'Tanrı bizi affetsin !! - Dünyanın en iyi esprisini bile yapsak mal mal bakan kadınlar için en berbat esprimize bile ayıp olmasın diye kahkaha patlatan kadınları üzdük. - Kanal değiştirirken bile maç denk gelmesine tahammülü olmayan kadınlar için gecenin köründe halı saha maçımızı izlemeye gelen kadınları üzdük. - En son okuduğu kitap Cin Ali Tatilde olan kadınlar için elinden Hegel, Sartre, Descartes kitapları düşürmeyen kadınları üzdük. - Elleri takma tırnak yapıştırıcısı kokan kadınlar için elleri mandalina kokan kadınları üzdük. - Konu eski sevgilisine gelince “Allah belasını versin pisliğin, geberir inşallah” diyen kadınlar için konu eski sevgilisine gelince “Boşver ya konuşmayalım, canı sağolsun” diyen kadınları üzdük.' Yeraltı Edebiyatı sayfasından alıntıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ivan Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2014 http://i.picresize.com/images/2014/11/01/V6ESG.jpg Gözlerine baktığımda gülümseyen suratım asık bu günlerde. Hevesin mahkum diyarları gölgeriyle üzerime saldırıyor. Paramparça olmuş bedenim, korkunun yarattığı traji-komik anın bitmek bilmeyen görüntüleriyle anımlısıyorum gölgerlere gizlenmiş seni. Silüetin solgun, korkun hiç olmadı kadar ifadesiz, ellerin titrek, ağlıyorsun. Hani, hani benim üzerinde görmeyi en sevdiğim beyaz elbiseni giymişsin, siyah, simsiyah saçların öyle ağır dalgalınıyor ki istanbul'un esintilerinde. Ayakların adım atamayacak kadar güçsüz, duvardan destek alıyorsun. Yetmiyor gölgeler tutuyor seni karçırırcasına. Yetmiyor atlas yetişiyor imdadına omuzunda taşıdığı yükle beraber. Bütün dünya seni tutuyor kadın, bütün dünya seni tutuyor ama düşüyorsun kadın. Sen, düşüyorsun! Bir karanlık kaplıyor gözlerimi, çınıltılar sağır edercesine saldırıyor kulaklarıma. Nefes, nefes alamıyorum. Son nefesimi bir sigarada harcadım, boğuluyorum ellerime bulaşan katranın derinliklerinde, tutamıyorum seni, düşüyorsun kadın! Ağlıyorum, biliyorum ağlamamı sevmezsin ortalıkta sen yokken. Gel beraber ağlayalım ya da ben geleyim vücudunun tenha köşesine... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArpiA Yanıtlama zamanı: Kasım 2, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 2, 2014 her maddenin karanlık ve aydınlık tarafı vardır. her kötü şeyden etkilenen hassas bir ruh yanında zaman zaman kötü şeylerden haz alan -içimizdeki şeytan-,uçurumlar, yollar, geçişler.. bu karmaşık yapı, çözümsüz bir yığın soru ve imkansızlıklar. düşüncenin en yoğun ve sınırsız.. gecenin en karanlık ve aydınlık, gündüzün en aydın ve karanlık zamanları.. varlıkla yokluk arasında.. net olamayan, durağanlıktan korkan gri anlar.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2014 laftan anlamayan insana laf nasıl anlatılır çok merak ediyorum ders almak için illa felaket mi lazım bir ev ne kadar benimdir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Kasım 21, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 21, 2014 Karanlık bir vurdumduymazlığın ıssızlığında nasırlaşmış yüreğimin tüm yaralarını sarmaya ve yeniden doğrulmaya çalıştığımda fark ettim; ben yoktum. Hiç doğmamıştım aslında... Ne bir güneş ne de bir ay gibi ne doğmuş ne de batmıştım bu dünyada... Öylesine bir hiçlik içinde, varlığımdan dahi haberdar olmayanların ekseninde sessizce yol alırken, dünyalarından yükselen melodilerde ahenk bulmuştum. Hiçbir yeryüzü ya da hiçbir gökyüzü almamıştı içine beni, yetim - öksüz, öylesine yalnızdım ve korkmuştum. Sığındığım tüm limanlar sert rüzgarları ve kayalarıyla paramparça ederken eteklerimi, ruhum hep sonsuzluğa meyilli... Bütün geleceğim geçmişe gömerken beni, kendimi hiçliğimde bulmuşum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mksubzero349 Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2014 Belki de oldukça çocuksu bir iyimserlikle yazdığım bu yazıyı özellikle karanlık, yalnızlık ve umutsuzlukla dolu olan, hüzünlendiren yazısından sonra AurorA'ya hediye etmek isterim. Toprağı, havası, nehirleri, güneşi, kısacası her şeyi farklı dünyalardayız her birimiz; hayatımızın şekillendirdiği ve doğa anaya tekrar karışıncaya kadar da şekillenmeye devam edecek olan farklı farklı dünyalardayız. Sürekli nehirlerin taştığı, depremlerin sarstığı, yangınların kül edip de yağmurların yeşerttiği farklı farklı dünyalardayız. Farklı farklı dünyalardayız uçmayı istediğimiz zaman uçtuğumuz ve düşmeyi istemediğimiz zaman düştüğümüz. Bazen gözümüzün önünde hiç olmadığı kadar parlak olan güneşi göremediğimiz, bazen ise sönük yıldızların içindeki ışık fısıltılarını bir haykırış gibi duyduğumuz bambaşka, çok farklı dünyalardayız. Kendi savaşımızı veriyoruz her birimiz bu farklı farklı dünyalarda: dünyamızı sislere bürüyen kararsızlıklarla savaşıyoruz, dünyamızı kül eden acılarla savaşıyoruz, dünyamızı sarsan hayal kırıklıklarıyla savaşıyoruz ve asasının ucundaki ufak parıltıyla karşısındaki en karanlık gölgeden daha karanlık yaratıklarla savaşan bir büyücü misali bizi bizim dünyamızdan koparıp kendi diyarına konuk etmeye çalışan korkuyla savaşıyoruz. Cesaretle dövülmüş kılıcımız ve umutla parlatılmış asamızla dolaşırken bu farklı diyarda asla yorulup da dinlenmeye kalkmamak gerek. Çünkü bu farklı tehlikeler ve farklı güzellikler dünyasının tek koruyucusu bizleriz. Bu dünyanın kontrolünü elimizden kaybettiğimiz anda sisler, depremler, yangınlar, yaratıklar sarar dört bir yanımızı. Kuş cıvıltıları ve doğanın kokusuyla bezenmiş rüzgar bir kum fırtınasına döner tam kalbimize saplanan. Eğer ki yorulduğunuz için göze alıyorsanız içinde yaşadığınız bu farklı dünyanın yok olmasını, bu diyarın koruyuculuğunu bırakabilirsiniz. Daha sonra da bu diyarla birlikte yok olup sonsuzluğa savrulabilirsiniz. Ama eğer her türlü karanlığa rağmen kararlıysanız bu diyarı korumakta, çekin kılıcınızı ve kaldırın asanızı, pes etmeyin ve çağırın başka diyarların sizin gibi, yılmayan, koruyucularını! Sizinkinden çok farklı diyarların çok farklı koruyucuları mutlaka sizi bulacaktır ve hep birlikte kılıçlarınız karanlığı yaracak, asalarınız korku ve acının karanlığında kaybolan güneşi yeniden uyandıracaktır! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2014 Beni nette görür görmez hoş görmeden de devamlı yazan arkadaşıma,lan bana bak bana devamlı yazmaktan vazgeç iyice sıktın bi defol git bi rahat bırak bi sus bi git işinle gücünle uğraş yetti ulan diyesim geliyor.ağzını burnunu dağıtasım geliyor ama dua etsin insan gibi davranıyor haddini aşacak birşey demedi henüz ben de o anı bekliyorum işte desin de ben de ağzıma geleni sayayım.sonra durduk yere bunları yapınca ablam tarafından ama yaptığın çok ayıp çocuğun gibi ne azarlıyosun insanları diyor.iyide bu şekilde de kendimi anlatamıyorum yani.benim yapım bu açık sözlülük ile uyarmak.ben ne anlarım mesaj vermekten kısıtlanmaya hiç gelemiyorum öf! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
owldeadht Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2014 Sana kalbimdekileri söylemeye kalksam o kadar uzun sürerki akşamlar gündüzleri güneş ayı kovalar ama sadece şu 4 mısra özetler duygularımı Ne hasta beklerdi sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 24, 2014 Lenf bezlerimin hala küçülmemek veya yok olmamak için direnmesi üstüne yeni kistik oluşumlar falan bana bir msj veriyorlar olsa gerek.Aman Allahım yoksaaa?? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2014 sinirlenip özelimi yazmam hata. sildim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArpiA Yanıtlama zamanı: Aralık 11, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 11, 2014 dipsiz çukurlarda intiharı düşleyişimi hatırlıyorum önce sadece atlayacaktım bir anlık acı ve huzur.. düşüyorum, sona ulaşmaya çalışıyorum yine yine düşüyorum kurtuluş yalan.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalanormal888 Yanıtlama zamanı: Aralık 11, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 11, 2014 Sevmek güzel şey , kendinden başkasını sevmek. Uzun bir aradan sonra sevmek. Birine değer vermek. Zamanla güvenmeyi de öğreneceğim. Zamanla olsa da öğreneceğim. Her şeyi öğrendiğim gibi bunu da öğreneceğim. Neleri atlattım bu mu zor gelecek bana ? Güler geçerim anca. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Aralık 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 16, 2014 Kafamı takmamaya çalışıyorum telefona bakıyorum ama baktıkça daha beter midem bulanıyor başım dönüyor.cok kötüyüm. Üzülmekten kafamı takmaktan yormaktan bıktımm!!! Nefret ettim artık elimde olsa beynimi söküp atıcam!!!!babam da neye taktın kafanı diyor neye taktığımı bilse kesin önce derslerine tak derdi.derslerin de..! Küfür edebilir miyiz ya bi kerelik edeyim banlamayin yada banlayin gitsin defolayim ortadan kaybolayım.beynimi resetlesin birisi buna çok ihtiyacım var.kusabilirim her an kendimi tutuyorum.biliyorum olmayacak duaya amin diyorum.mantığımı dinlemem gerek bunu yapmam lazım artık umudumun kalmaması lazım.aglamaktan nefret ediyorum!fazla duygusal birisi olduğum için ağlıyorum orası doğru ama bunun devamlı hale gelmesi acizlikmis gibi geliyor bana.göz pınarlarım kuruyana kadar ağlıyım ki bir daha akmasınlar.gücüm bitti tükendi artık.hic bisey istemiyorum artık istemiyorum.midem hala bulanıyor ne berbat şeymiş tansiyon yükselmesi daha önceleri hep düşerdi.böyle yükseldiğine ilk defa şahit oluyorum.biliyorum istediğimiz gibi olmayacak hicbir sey yol yakınken vazgeçmeli.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
indigo55 Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2014 Kafamı takmamaya çalışıyorum telefona bakıyorum ama baktıkça daha beter midem bulanıyor başım dönüyor.cok kötüyüm. Üzülmekten kafamı takmaktan yormaktan bıktımm!!! Nefret ettim artık elimde olsa beynimi söküp atıcam!!!!babam da neye taktın kafanı diyor neye taktığımı bilse kesin önce derslerine tak derdi.derslerin de..! Küfür edebilir miyiz ya bi kerelik edeyim banlamayin yada banlayin gitsin defolayim ortadan kaybolayım.beynimi resetlesin birisi buna çok ihtiyacım var.kusabilirim her an kendimi tutuyorum.biliyorum olmayacak duaya amin diyorum.mantığımı dinlemem gerek bunu yapmam lazım artık umudumun kalmaması lazım.aglamaktan nefret ediyorum!fazla duygusal birisi olduğum için ağlıyorum orası doğru ama bunun devamlı hale gelmesi acizlikmis gibi geliyor bana.göz pınarlarım kuruyana kadar ağlıyım ki bir daha akmasınlar.gücüm bitti tükendi artık.hic bisey istemiyorum artık istemiyorum.midem hala bulanıyor ne berbat şeymiş tansiyon yükselmesi daha önceleri hep düşerdi.böyle yükseldiğine ilk defa şahit oluyorum.biliyorum istediğimiz gibi olmayacak hicbir sey yol yakınken vazgeçmeli.. Vazgeçmek mi ? Sen mi? Hele bu kadar takıntılıyken hiç sanmıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2014 Bütün kavramların sahteliğini görüyorum, fakat yine de bazılarının peşinden gitmekten kendimi alamıyorum. Acının kaynağı da bir şeylere değer vermek değil midir zaten? Göz göre göre aynı hatayı yapmak da ancak insanoğlu gibi kusurlu bir varlığa özgüdür. Doğada hayal kırıklığına uğrayan, aşk acısı çeken, parasızlıktan dilenen ya da hem cinslerini kıskanıp kendi kendine zarar veren canlılar göremezsiniz. Orada eziyete dayalı hiyerarşi yoktur, mesai yoktur, ailenin otoritesi bile yavruları kendi kendine besin bulabilecek hale gelene kadardır. Orada sadece hayatta kalmak vardır, ideallerin ve değerlerin adı bile geçmez. İşte bu yüzden doğa kusursuzdur, ne terslik varsa bizde var. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.