Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

Bu zamana kadar konuştuğum insanlardan aldığım bir tavsiye vardı,sakın değişme ve iyi niyetini kaybetme.

Ama bakıyorum da kaybetmemek elde değil.İyi niyetimi suistimal edenler mi dersiniz,benim gibi açık olmayıp niyetlerini sonradan öğrendiklerim mi dersiniz,onlara güvenip olduğum gibi davrandığım zaman başka bir yerde konuştuğum kişilerin farkı yüzlerini mi gördüm dersiniz,yalanlarla dolanlarla geçinenler kendisinin ve hayat şartlarının olmadığı şekilde kendilerini anlatanlar,yaptığın onca iyiliğe rağmen değer vermeyip kötü niyetle karşılık verenler mi dersiniz ne dersiniz bilmiyorum ama bu şartlar içindeyken benim değişmememe imkan yok.Eğer değişmezsem üzülen taraf hep ben olacam sadece ben olacam.

Beni gerçekten düşünecek tek insanlar benim Annem ve Babamdır.Başka kimseden hayır gelmez.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İyi niyete sahip olan insanın bunu kaybetmesi çok zor... İstesen de kaybedemiyorsun. "Bu defa farklı", "bu kişi diğerlerinden farklı", "ama bu kişinin gerçekten ihtiyacı var uzanacak ele" diye diye ömür bitiyor :) Her seferinde bir başka şekilde aptal yerine konuluyorsun. Her seferinde suistimal edilmemek için kendini saklamanın başka yollarını buluyorsun. Ama nafile. Biri çıkıyor karanlıklardan yanına ulaşıyor ve bir şekilde kırıyor seni. İstese de, istemese de yapıyor bunu üstelik. Kötü niyetli olmasına da gerek yok... Ve her seferinde kırıklarının arasından insanlığa ağzın açık bakakalıyorsun.

 

Kırılmak ya da kırılmamak, paramparça olmak, toparlanmak ya da dağılmak... Bunlar önemsiz şeyler haline geliyor bir süre sonra. "İnsan doğası bu" diyerek kabullenip, iyi niyetle sahip çıkmaya çalıştığın ütopyandan kalan parçaları bir keseye koyup yine ağzın açık doğasına yenik düşmeyen insanları aramaya devam ediyorsun. Sanırım ölene kadar da bu böyle gidecek... Neyse ki insan ömrü asırlar kadar uzun değil, göz açıp kapayana kadar geçip gidiyor ömür.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dayanamıyorum ben ece.Alışamıyorum bu halime.Yemin ederim hem üzüldüğümde her kırıldığımda canımdan can gidiyor sanki.Bağırarak haykırarak hesap sorarak hıçkırıklarıma engel olamadığım için ben bittiğimi tükendiğimi hissediyorum.Bazen duruyorum ağlarken bile o an aklıma iyi şeyler geliyor sonra yaptıklarım sonra bana sunulan o acımasız şeyler yeniden başlıyorum sonra ağlamaya.Ben bunu hakedecek ne yaptım diyorum ne yaptım ya ne yaptım!Allah kahretsin hayatıma giren en değersiz kişiyi bile aşırı derecde benimsiyorum önemsiyorum.Bu kadar kolay kırılmamalıydım ben bu kadar çok üzülmemeliydim.Ben,yüzü hep gülen etrafındakilere sevgisini dağıtan onlar için her türlü şeye kalkışabilen ben.Böyle olmamalı, olmamalıydı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ağlayabilmen güzel... Ağlayamamak daha kötü olurdu inan. En azından akıtabiliyorsun içindeki zehri...

 

Bunun bir çaresi yok. İnsanlar bu duruma alışabiliyorlar mı bilemiyorum. Ben alışamadım. Bu arada ben de sütten çıkma ak kaşık olduğumu iddia etmiyorum yanlış anlaşılmasın. Kesinlikle ben de çok fazla insanı üzdüm ve kırmışımdır... Hayat bu, çarpa çarpa, kırıla kırıla ilerlemeye çalışıyoruz işte...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne adam edebildim ne adamım. Sahte olduğunu bildiğim ilgilerden sıkıldım. Karşılıksız değiştirmeden seviniz yazacağım alnıma. Bi güler seversin. Mutlu olur seversin. E be oğlum bu kız buluşurken bu şekilde giyinmiyor muydu? Sen onu öyle kabul etmedin mi? Kavgaları içinize atıp biriktirip kinlenmediniz mi sonrası hata biriktirme yarışına girmedi mi? E be insan oğlu sorunlarınızı o an niye cozmuyor halının altına saklıyorsunuz? İlerde onlar birikince takılıp düşmez mi ilişkiniz? Bunların olacağını bildiğim için bütün sevme isteğimi içimde sindirdim. Tam anlamıyla sevgimi hak ettiğini düşünene kadar belli etmedim. İçimde ki bu aşk birikmişliği bir gün birine patlayacak ama aşkta en fevkalade patlamadan sonucu mantık ölümünü gerçekleştirecek. Bekliyorum...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Karalama defteri yırtılmaya başladı artık. Bir insan olarak bir derdi büyüten biz bir deftere sığdırdık tüm sıkıntılarımızı. Kağıtlar incelemeye başladı. Son nefeslerini veriyorlar. Büyük bir dertle hem de. Bir değil birçok dertle.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sevgi kendi içinde koşulsuzdur.

Yalnızca vermeyi, paylaşmayı bilir

ve karşılığında bir şey arzulamayı bilmez.

Karşılık beklemez.

Onun sevinci ve ödülü paylaşmaktan gelir.

Gücü de paylaşmaktan gelir.

O asla tüketilemezdir.

Onun gücü budur.

Osho

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Balkona çıktım etrafı kolaçan edip sessizce akan göz yaşlarımı sildim.ve ilk defa o an ciddi anlamda atlasam ne olur diye düşündüm acaba zemine mi çakılırım yoksa yeşillik hafif yüksek olan yere mi çakılırım diye düşündüm.Sonra bunu düşündüğüme inanamadım sonra tekrar baktım aşağıya iyice bir inceledim direk gitmezsem ne anlamı kalır atlamanın sakat kalmak işkence gibi olur diye düşündüm.

Bunları düşündüğüme inanamıyorum.Evet bazılarınız gibi pek birsey yaşamamış olabilirim veya başıma birseyler gelmemis olabilir. Ama hayallerimi, iyi niyetimi, insanlara olan sevgimi ve güvenimi kaybettiğimi fark ettim.Ben, ben olamadıktan sonra güvenecek ve yanında gidecek birisini bulamadıktan sonra zamane insanlarının çıkar anlayışına ayak uyduramadiktan sonra yaşasam ne yaşamasam ne diye düşündüm. Mutsuz yaşamak hiç hoş olmuyor çünkü.

ben hayattayım ama yalnızım etrafımda insanların olmasının bir önemi yok artık eskiden var diye düşünürdüm ama yok ya yok ne kadar kabullenemesem de öyle.Insanlara güvenmeyi değer vermeyi seven birisinin bunları düşünmesi gerçekten acı o değil bir de akrabaların aile saydiklarin bile yalan dolan olabiliyorken..

Benim tek şansım annem ve babam.Onları kaybedersem ne olur bilmiyorum bilmek de istemiyorum sanırım ben de olmam.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Vayy karalama defteri bol bol karalama yaptığım içimi döktüğüm yer özleyecek misin acaba benim yazılarımı :o iç bunaltici anlarımı vs.az önce son temizliğimi de yaptım burada.msjlari silerken gördüğüm şey hep aynıymış ya ben görmemişim hep kızmalar güven sorunları yalanlar dolanlar vay anasını yaa film cekiyoruz sanki :D

Hiç kimse seni yıkamaz seni üzemez sadece senin izin verdiğin kişi sana bunları yapabilir bu durumda sen de suçlu olursun yani ben de suçluyum.Beni haketmeyen insanlar için haddinden fazla gereksiz yere çabaladığım için de suçluy(d)um.

Acimasizlik ve kindarlik benim yapıma ters olmuyor yani ben öyle birisi değilim ama hep de giderim etrafima içi kinle dolan sırf negatifle beslenen insanlari toplarim çekiyorum galiba.bu da benim sınavım.

Şu siteye bi telepati merakıyla girdim giriş o giriş çıkmak bilmedim.sanki Allahın bana göstermek istediği başka şeyler varmış gibi dur daha gitme daha göreceğin çok şey var der gibi.bi açıdan sansliym sanaldi nihayetinde.

eskisi kadar konusmuyorum sorgulamiyorum suclamiyorum merak etmiyorum herseyden vazgeçtim artık hersey tükendi. Ve sessiz kalma vaktindeyiz.Sessizlik...neyse daha fazla sacmalamiyim yada sacmaliyim son sacmalamam zaten.yada susayim söyleyeceklerim bu kadar.ah karalama defterim sana yazma zevkim çok baskaydi be..Sağlık olsun.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ağlasan, bağırsan, küfür etsen, kussan içinde biriken tüm çaresizlikleri, kalp kırıklarını tükürsen yere. Hiç olmazsa yorgun düşüp uykuya ilaçsız dalabilecek duruma gelirsin. Fakat ben ağlayamıyorum... Bağıramıyorum... Gözyaşlarım içime akıyor sanki, canım delicesine acıyor ama gözlerimden akmıyor yaşlar. Avuçlarım terliyor, kalbim aşındı tuzlu gözyaşı yağmurundan.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

- Dışarıdan bakınca çok depresif görünüyorum di mi ?

- ...

- Ama aslında değilim, benim sorunum yaşayamamak.

- Yaşayamamak mı?

- Yani istediğim gibi yaşayamamak. Benim için yaşamak özgürlük demek. Bana kalsa sırt çantamı alır yollarda yaşarım hayatımı. Hızlı yani, hızlı yaşa genç öl.

- Hangimiz istediğimiz gibi yaşayabiliyoruz ki sanki. Benim de sorunum farklı değil.

- Sollasam ya şunu, baksana nasıl gidiyo?

- Solla ''bizim standartımıza'' göre çok yavaş gidiyo o.

- Of, geçerler işte böyle. Nihaa!

- Tamam o kadar yanaşma korkutma adamın üstüne o kadar gidilmez.

ve son viraj geçilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Edebiyat dünyasını ne de güzel magazinleştiriyorsunuz: ''Kafka ile Milena Taksim'de bir bar çıkışı el ele görüntülendi.''

Kameraları fark eden Milena yüzünü gizlemeye çalışırken Kafka, sevgili değiliz,sadece hamam böceğiyiz açıklamasında bulundu. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi size üzüleceğiniz birşey söylücem, öleceksiniz. Evet öleceksiniz ve bi karış toprağa sığmayacak o dünyaları verdiğiniz uğraşlarınız, Belkide sevdiğinize sevdiğinizi söylemek için son şansınız, şimdi deseler ki bir saat sonra Öleceksin, herkes koşar sevdiğine, illa ölüm korkusu mu lazım sevdiğinizi söylemek için. Evet o kadar zor dimi bunları söylemek, zor, çünkü ölmüyorsun dimi ve bunları söylemek için zamanın var. Pardon, sözleşmen mi var yukarıyla?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bazen kendini sorgulama gereksinimi duyuyor insan, gerçekten iyi miyim, yoksa iyi insan rolü yapan birisi miyim? Iyi rol yaparak iyi insan olmak mümkün müdür? Yada insan olabilmek için kötü biri olmak mı gerekir ? Gerçekten insanlar içinde iyi insan olabilmek mi ? Yoksa iyi insan olup, kötü bir dünyada dimdik durmak mı? Kanımda iyi insan kanı gezinirken, neden kötü biriymişim gibi hissediyorum ki? Ben kötüysem eğer, kim neye göre iyi? Ben iyiysem eğer kimin iyi düşüncesine gark oldum da iyi bi insan oldum? İyilik ve doğruluk kimin istediği gibi ki? Hani, ben kötüyüm demek istesem, kimler iyi insan durumuna düşecek ki? İyi bi insan olarak görünmek mi yoksa göründüğün kadar iyi olmak mı esas olan? Belkide hiç biri, iyi olmak için uğraştığınız müddetçe saçmalarsınız belkide, belkide o iyi insan siz değilsinizdir, belkide sizin göreviniz bu dünyada kötü olmaktır. Bazen, düşünmen gerekir, ne kadar iyisin, ne yaptın da iyi sıfatı aldın, kime ve neye göre iyi bi insansın. Belkide bu dünyada ki en kötü insan sensin, kötülük görecelidir, kiminin ekmeğini çaldığın için kötüsündür, kiminin villasını soyduğun için. Senin için kötü gelen bi durum, başkası için umursanmaz olur. Ben bu dünyadaki en kötü insan olarak tayin ediyorum kendimi, sizin iyiliğiniz size kalsın. Evet, ben kötüyüm, bu kadar iyi insan içinde ben kötü olarak biliyorum kendimi. Belkide kötülerin içinde en iyisiyimdir...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnsanoğlu doğuyor, büyüyor ve ölüyor.

Biz buna hayat diyoruz, bu insanın kaderidir.

İnsanların doğacakları gün ile ölecekleri gün, yaşadıkları sürede yapacakları ameller kaderlerinde gizli.

Bi rivayete göre; Allahü teala ölüm görevini meleklerine vermek istediğinde, bunu birtek azrail kabul eder ve şöyle söyler, "herkes benden nefret edecek" der, Allahü teala şu cevabı verir; "Öyle nedenler çıkaracam ki, sen insanların akıllarına bile gelmeyeceksin." Hastalıklar, kazalar vs... ve bu böyledir, kimse o an düşünmez, zamanı geldi ve azrail aldı canını diye düşünmez, oysa ki o insanın bu dünyada görevi bitmiştir. Alacağı nefes, yiyeceği yemek, içeceği su bu kadardır. Neşet Ertaş'ın dediği gibi,; "ah yalan dünya" bu dünya yalan, o kadar gereksiz olayları kendimize dert ediyoruz ki, ta ki ölüm korkusunu hissedene kadar.

Gençken öylesine yaşıyoruz ki sanki hiç ölmeyecekmiş gibi, oysa doğumdan sonra kulağa okunan ezan ile ölümden sonra okunan ezan arası o kadar kısa ki... Bugün varız, yarının değil on dakika sonrasının bile bir garantisi yok. Hayat kalp kırmak ve onu tamir edebilmek için çok uzun bi zaman dilimi değil. İnsan her türlü acıya alışıyor, Allah buna dayanma gücü veriyor, zaten acılarımız ilk gün ki gibi olsa, buna kimse dayanamaz, taş olsa çatlar. Onsuz yaşayamam deme, Allah seni onsuz da yaşatır.

Rahmetli babam şöyle demişti, "ölen öldüğüyle kalır, geride kalanlar elbet alışır." Gerçekten de bu böyledir, yaşayan insan bi şekilde hayata devam etmek zorunda olduğunu kabul ediyor. Hayat, iki ucu kısa bi değnek. Bizim payımıza düşen bu değnek üzerinde güzelce yürümek.

Allahü teala kimseye yüklenemeyeceği bi yük vermez.

Allah sana bi dert veriyorsa, bu sana olan sevgisinden ve Allaha yönelmeni, ona sığınmanı isteyişindendir. Bu dünyaya nasıl tek geldiysek, tek veda ediyoruz ve tek başımıza hesaba çekiliyoruz. İnsanın ilk kıyameti kendi ölümüdür, ölene kadar kendisi için herşeyi kurtarma imkanı olur, "Çünkü Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir"

Uzun lafın kısası gibidir hayat, bizde uzun lafın kısası gibi yaşayalım, her anımızın sonmuş gibi yaşanması bizim için en doğru hayat...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hastane koridorundan yazıyorum.

Öylesine zor ve kalemi tutmak o kadar zor ki. Kalem titriyo elimde, yanımda ölenler var, feryat figan hayatlar arasında kalmışım sanki. Babam var şu kapı ardında, kapıyı açarsam farklı bir kişiliğe bürünmem gerek, gülmem lazım o anda, yaralı hayatımı hiçe saymalıyım. Açamıyorum kapıyı, göremiyorum o dünyaları bana veren insanı, o çok GÜÇLÜ insanı o halde, tek titreyen kalemim değil ki, sesim de titriyo...

Hastane koridorları çok soğuk oluyo, üşüyorum ama soğuk değil bu üşüten, sanırım yaşadığım çaresizlik, niye bu kadar zor ki, beklemek niye bu kadar acı veriyor, neden bu kadar çaresiz hissediyorum ki kendimi, hayır hiçbirşey bu kadar zor olmamalı. Kapıyı açıp giriyorum içeri, bu GÜÇLÜ insan neden bu kadar çaresiz bakıyo bana, ölmek değil biliyorum korkusu, tek korkusu evlatlarını yalnız bırakmak bu GÜÇLÜ adamın...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Allah’ın insanlara olan umudunun göstergesidir her yeni doğan bebek, her bebek yeni bir umuttur, saf ve temizdir. Büyümüş olan her insan kirlenmiştir, ilk doğduğundaki o masumiyet kalmaz büyümüş insanda, ta ki ölene kadar. Ölen insan ve yeni doğmuş bebektir en masum olan, ilk ezanla başlayan masumiyet son ezanla devam eder. Hayat mücadelesi içinde o kadar çok uzak kalmışız ki insan olmaktan, o kadar uzak bırakılmışız ki… Eve bir ekmek götürebilme mücadelesi vermekten yaşamayı unutuyoruz. İnsanları sevmeyi unutuyoruz, sevilebilmenin ne demek olduğunu unutuyoruz. Ölüme en yakın insan, hayatın değerini en çok bilen insandır. Ölüm döşeğinde ki insandır hayatı en iyi anlayan. Mezardakilerdir yaşamanın zevkini en iyi bilen. Yaşamanın tadını, aldığımız nefesin zevkini, ölüm bizi bulmadan keşfetmemiz gerekiyor. Şu an bunları okuyorsan hala vaktin var demektir, seni alıkoyan ne? Yarın öleceksin deseler şu an neler yapardın? Sevdiğine sevdiğini söylemez miydin? Ya da çok yapmak istediğin şeyleri yapmak için çabalamaz mıydın? On saniye sonrasının bir garantisi yoksa eğer, neye güveniyorsun? Mezarda pişman olmak mı istersin, yoksa doyasıya yaşamak mı bu hayatı? Neyi çok istiyorsun ve bu istediğin şeyi hala yaşarken ulaşabilmen için önünde ki engel ne? Hayat çok kısa, yarının olacağı muamma, en değerli an yaşadığın şu anında…

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...