KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2007 ....baş ve kuyruk...birbirine bakar..döner durur ... ve kahkahalar derinden... &... son yok, sona dair...arz ve arş kutsar simdi her kaynagı ve dökülenleri...çiftleşme dahil... &... an'da geleceğe dair bir türkü, dünün çocuklarının dilinde... awaken /november dooms Geçmiş zaman ve gelecek zaman Olabilecek olan ve olmuş olan şey İşaretler her daim varolan aynı şeyi. T.S.E:blink: -------------------- suskunluk bir yankı,derinden sarsan bir tokat sanki... -------------------- esirgeyıcı kış yaklaşıyor,ıslah etmek ıcın...o eskımıs battanıyeyı,her gun okula giderken gördüğü alkolık dilenciye verecekti,ama..her zamankı gıbı geç kaldı...sabah uyuyor mu dıye düşünerek yanından gectıgınde, ölüm gece çoktan çullanmıstı üzerine... öyle kördü işte,şuursuzluk isterdi bir de....gözyaşları o sevimsiz soguk mavi duvarları degıstırebılır mı?yine zamanında fark etmedi silikleşeni,yine diri diri gömdü bi ruhu...herseyi yalan...af 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sevgisu Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2007 geç kalmak diil niyetim..ahlarla yaşanmış bi tükeniş olmamalı benim hikayem....herşeyi zerresiyle yaşamalıyım...yağmurun altında yalınayak koşup delice rüzgarı hissetmek...onca çirkinliğe yüreğimdeki sevgi gücüyle karşı koymak...bunlar zor şeyler diil tabi ki düşecem hayatı dibe vurup yaşayacağım ama asla vazgeçmeyeceğim....koca yüreğim var herşeye başkaldıracak kadar.... ben sevgisuyum çünkü...... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2007 Ve durursun.. Hareket eden tek şey beynindeki düşünceler..Bi sandalye çekip dinlendirirsin onları..Destek alabilecekleri birşey ararsın ve bir sandalye daha çekersin..İki ayrı kişi, iki ayrı beden, iki ayrı göz.. Kaşlarını çatıp bakarsın sanki hayatın ondan ibaretmiş gibi boş tahta sandalyeye.. Tam düşüncelerini oturtmaya çalışırken başkası oturur oraya.. ''Ulan bi sandalyelik dahi yerim yok mu şu hayatta'' dersin.. Ama sonra ''hangi sandalye beni taşıyabilir ki!'' deyip kendini avutursun umarsızca.. Kendini avutmak, varolan gerçek değerlerinin sahteliğini dışa vurum.. ''sahte!'' dersin; ikinci hecede dilini ıssırdığını, düşünmek için vaktin olduğunda ise dilini paramparça etmek istediğini fark ederek.. Ve durursun... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2007 ve geveler gözükür agzından anlamsız sesler cıkar sadece....afazik bir hal alırsın Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2007 İfade edemessin kendini.. ifadeleri algılayamazsın.. yok olmuştur miladın olan lisanın.. karanlık çağları yaşıyorsun kendi içindeki mağarada.. Daha çok zedelenicek için, etten duvarlara şekiller çizmeye çalıştıkça.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2007 herkes adını büyükce yazıp madolyon gıbı göğüslerine ıgnelerken; anlaşılmaz bi karalamayı kalbıme batırdım.şimdi birlikte söyle bir grup çalışması yapıcağız derken ses,ofladım,çantamı kaptım,kaçtım...ellerim ceplerimde bır türkü tutturdum,ait olmadıgımı hissettiğim yeri gerıde bırakırken.'birlikte' haaaa...anlamsız...ögle güneşi ıcımı ısıttı ,bir vapur turu mu yapsam dedım,yolcuların hayali rahatsız etti.köşemdeyim,rahatım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2007 sahilde güneşi sönük bırakan denizin parıltısı,denizin kayalıklardaki izi...ne deniz ne güneş...kantindeki insan uğultusu ve sürtünen sandelyeler...ne konuşmalar ne mimikler...bankta otururken sırtını ısıtan güneş...ne güneş ne bank...bedenlerin perdede oynaşan gölgeleri ...ne kavga ne dans...kafanı şişirenin dudak hareketleri...ne haz ne kaçış... sigara degıl kül ve duman...açlığını bastırdıgın bezelye değil ben ne olucağım diyen kenserve kutusunun varlığı...o değil gerıde kalan elbıseleri...sevgili değil dokunuş...yürüyen kalabalık degıl ne kadar cok ayak!otobüsle bir yere varma değil dur ve kalklar... parıltı,iz,uğultu,gölgeler,hareket,koku,dokunuş,mide bulantısı.... ruha kazınışı tüm bunların baş veya son;dip ya da sığ... ve gizli bir isyan görünen gerçekliğe karşı -------------------- uykusuz ve yorgun bir günde tek kavradıgım bu... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2007 neyim ben homo-sapien mi yoksa butun hayvansal duyguları toplamıslar mı bende?..deney mi?..nasıl bir deney bu kendimi bulamadıgım.."su koskoca dünyada iki kişiymişiz" enzo öyle diyor..peki bu dunyada iki kişiysek ben nerdeyim sadece bi beden mi yoksa kendinden haberi olmayan homo-sapien die adlandırılan bir varlıkmıyım neyim ben..hıı..neyim........ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2007 Ve durursun.. Hareket eden tek şey beynindeki düşünceler..Bi sandalye çekip dinlendirirsin onları..Destek alabilecekleri birşey ararsın ve bir sandalye daha çekersin..İki ayrı kişi, iki ayrı beden, iki ayrı göz.. Kaşlarını çatıp bakarsın sanki hayatın ondan ibaretmiş gibi boş tahta sandalyeye.. Tam düşüncelerini oturtmaya çalışırken başkası oturur oraya.. ''Ulan bi sandalyelik dahi yerim yok mu şu hayatta'' dersin.. Ama sonra ''hangi sandalye beni taşıyabilir ki!'' deyip kendini avutursun umarsızca.. Kendini avutmak, varolan gerçek değerlerinin sahteliğini dışa vurum.. ''sahte!'' dersin; ikinci hecede dilini ıssırdığını, düşünmek için vaktin olduğunda ise dilini paramparça etmek istediğini fark ederek.. Ve durursun... tarifsiz tanımsız beyinde uçuşan vızıltılar...evet uyku yarı ölüm,çözüm sunmayan mola... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
atmaca03 Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2007 Yalnız olmak istersin , bir odaya kapanırsın birdaha çıkmamak istercesine , düşünceler aileminde yüzmeye başlarsan akıntının yoğun olduğu noktalara gidersen boğazının içerinde bir boğumlama olur gözler yaşarır , ard arda görüntüler gelir , sesler duyulur , bir sigaranın nefesi ozaman gırtlağı yakarak ciğerlere nüfus eder , birden sanki dünyadaki bütün oksijen çekilmiş gibi soluksuz kalırsınız ,daralırsınız, balkona çıkarsınız etraf zifiri karanlıktır, etrafda evsiz köpeklerden başkalarının gezmediği yada uyanık olmadığını görürsün bir sen vardırsın havanın soğukluğu iliklerine işler bir titreme gelir balkondan aşşağıdaki caddeye devirirsin gözlerini o caddede yaptıklarınız gelir yaşanmışlıklarınız dalgalanır zihnin o engin denizinde saçınıza her beyaz teli getiren yıllar ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2007 ...Soğuk kimsesiz sokaklarda dolanıyordu bir başına Sokaklar kadar boştu kalbi ama kimsesiz değildi Bir kendine yer vermişti artık bir de ölüm sessizliğine Kemanınıda sonsuz es lere terk etmişti Artık kalbinde ne başkalarına yer vardı ne de zaman Kelebeğin kanatlarındaydı yaşam... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sevgisu Yanıtlama zamanı: Ekim 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 20, 2007 susuşum sessiz çığlıkken kendi kabuğumda dönüp dururken kimseden bi beklenti içerisine girmiyorum..... oyunum hayatla ve büyük oynuyorum sevginin gücü sayesinde.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Deaths_Expulsion Yanıtlama zamanı: Ekim 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 20, 2007 bir gülüşün yetiyor içimi ısıtmaya bir damla gözyaşın yeter dudaklarımın arasından akan zehir olmaya Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Depressive Yanıtlama zamanı: Ekim 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 21, 2007 bazılarından özür dileyerek yine yazmaya başladıgımı belirtmek istiyorum... Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... "Üşüme" diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... "Özledim" deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim. Kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna, ağlasaydım doya doya ... Geçerdi üşümesi yüreğimin, geçerdi üşümesi içimin, kirpiklerimde yağmurlar dumanlanmazdı biliyorum... Seninle suları yeşil bir ırmağın kıyısında buluşmak, saçlarının kokusundan öpmek, içime çekmek ve serin soluğundan içmek, sana sarılmak, kucaklamak, uçmak isterdim… Ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapalı... Bütün dallar kesik... Yokluğun buz gibi soğuk... Üşüyorum... Yüreğim de donmuş sanki. Gözlerimde... Ateşler içinde bedenim... Öyle bir üşüme ki, hiç bir şey ısıtmıyor artık. Bütün uzuvlarım uyuşmuş. Ezip geçiyor ruhumu acılar... Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi. Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde, ağrılı şiirler topluyorum gecelere şimdi... Bilirim, sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktır; yakmaktır yüreğini yangınlarda. Ama ben üşüyorum. Yokluğun buz gibi soğuk. Yakacak bir şeyimde yok… Ağlıyorum, buza dönüşüyor gözyaşlarım… Ağlıyorum, akıp gidiyor gözyaşlarım çağlayanlara… Bakakalıyorum ardından çaresiz… VE BEN ÜŞÜYORUM GALİBA ÖLÜMÜN SOGUNDA... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2007 o cocuk heryerde..bır bız göruyoruz..sürekli silkeleme sigaranın külünü diye fısıldıyor ve kirli sarı izmaritlerını topla koynuna koy,dumanı üzerine üfle cunku o şirin pakette degıl sıgaran,ve kokusuz beyaz bır sütun artık...onları işaret ederek cıglık atıyor...sana ait dumanın külün izmaritinle ve asla paketını ve ıcındekı dalları almadan......bas git, bas git, basıp git ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 22, 2007 gece kırıldı....gündüz apıştı kaldı....şafak bağışladı...the moon was bein' raped...silenciooooooo...... a ritual ...Melancholy...that's all...it will be finished when it starts.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Slaad Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2007 Deep inside of me - I know there's got to be A different kind of truth - that sets the spirit free If I don't wanna know - what's written inside me How could I see anything - how could I be anything? Parabolümsü hayatların gidişatı;tepetaklak?Eh benzer...Soluklar bile zehirlenince bu hale geldiler sanki.Düşün düşüncesi bile korkutunca belki de,ya da sorunun sor ki öğrenden daha önemli olduğu ana gelince... Gece kendisi içinde dengeli değil,hayat yamuk bir çemberin sürekli devr-i daimi,mutluluk bunların arasındaki bulunması gereken noktadan ibaret...Bakmayı bilen çok var,asıl görmeyi bilen gözleri lazım bunu anlayabilmek için ya da "görebilmek" için...Açın algılarınızı,alın koynunuza korktuklarınızı,ve farkedin insan oğlu sevdiğinizi sandıklarınız iki yüzlüdür,arkadan vurur.Asıl görmeye tahammül edemedikleriniz,korkarak kaçtıklarınız dürüsttür size karşı...Sevginin kolpası,çakması,yalancısı mümkün,peki nefretin yalan olanını gördünüz mü? Kendi sığınağımızı ne zaman yıktık ta bu kadar gezgin olduk,zihinler arasında geziciler olduk?Kendimizi bulabilecek miyiz,yerimizi bulunca?Yoksa kaybolmuş ruhlar gibi sürüklenmeye mahkum muyuz akıntının götürdüğü yere?Ya akıntıyı biz yarattıysak,ya sorunlarımız çözümlerin kendisiyse?Buraya ait değilim diyene bakın,ve anlamaya çalışın.Sizin kadar yüzeysel değil o,olamaz,istese dahi... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 25, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 25, 2007 düşle benim için, benim adıma...benden soyutlayarak, bensiz... simdi her zamankının aksıne belkı istemedıgın bır sekılde inatlaşıyorum senle gereksiz bı zamanda bas bas ben diyorum, bence benim olmayan bır yerde... -------------------- bende benım olan azınlık beni yaratıyorsa eger ve sen hıc bır sey göremıyorsan ortada..o zaman illakı ınadına ben...benım kahkahalarımdır,kör ve sagır eden seni...benim üzerime basarak dogruluyor,.benım suretsızlıgımde vucut buluyorsun...cunku tezatlar bırbırını dogrular..ben sana sen bana muhtac hep ınkar ettıgının aksıne ve sımdı süregen suskunlugumun tersıne ısrarla bahsettıgım sekılde... beni yıpratarak güclendın,beni hedef gösterdın basından atmak ıcın, ben üzerınden,beni baz alarak sattın kendını... ben senın yükselen degerlerının ölcutu,ben senın taban fıyatın,ben senın sabit sayın...benım gıbı olmayan, bana benzemeyen, ben olmamaktan gurur duyan sen... evet bir kerelıgıne de sen olmaktan haz duyan ben...mola bitti reklamlara devam...konuşmaya başlayabılırsın!!! -------------------- kartı soktum numarayı cevırdım konusuyorum...nasıl anlatılır kı sorgusuz sualsız,karsılık beklemeden veya bırsey ödeme gereksınımı duymadan bır el uzandı bana...kapadım..kartı verdım..rastgele bı numara cevırdı..acan yoktu .kapadı kartı aldı bana verdı..gerı verdım..baskasına verdı bu sefer..baskası bana verdı,ona verme anlamaz dıyerek..ben ona gizlice verdım tekrar..gerı verdı yenıden..hangı oda?321...322..323..e=m c2 324..325... evet 325!!! cunku sımdı 325 ın demır parmaklıklı penceresınden karanlıga bakıyor... beni unuttu... -------------------- hala mutluluk ya da keder azınlıkta doyasıya öldürüyesıye yaşanıyorken...hala bırılerının ıcınde kıymetteyken ya da en az bır ıgne batısı kadar gercekken...sızde varmıs gıbı göstermeyın, saygı duyun lütfen..agzınızda cıgneyip öğütüp posasını sıçmayın her öğün...nefretınız gercek sevgınız laftayken nasıl sizin güya kan dolu çarıklarınızla yürüyebılırım ben? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
koorbonik Yanıtlama zamanı: Ekim 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 25, 2007 hayatı anlatmaya kalemler yetmez sayfalar yasatıgın o anları ama bır göz acıp kapatıncaya kadar geli veriri insanın gözlerını önüne ... insan kendını nasıl hissetmek isterse hisetemıyor hayatın acı gerceklerı bunlar ... ama hayat yasamaya deger acısıyla tatlısıyla herkese güzel günler dilerım her zaman hedefımız mutluluk olmalı dıyor kolay gelsın herkese...??? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 25, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 25, 2007 umarım devmını cıkarabılırım.... masal..../1 ölümcül huzmeleri uzanırken güneşin, kapat gözlerini soysuz solgun beden... teninde hissedeceğin kendi masalındır, ruhundan kopacak olan... Terle ıslanmıs saçlarını, hafifçe oynatabildi yorgun bır nefes, tam da cılız bır ağlamanın peşisıra ve böyle basladı silik masalın.. bu sekiz bacaklı şey de ne? nedir dibindekı kanatlıyı çaresız yapan? Koşuştururken nemli tahtalar üzerinde, farklı olan herşeye taptı gözlerin.... Ama niye gelmedi ana kurbağa? muzur kahkahaların son buldu o anda ve kıvranarak kömürleşen iribaşını hüzünle gömdün yeşilimsi suya.. anladın kı ölüm tek basınayken gelir kızgın levhalarda Sonrasında kalbinde sözler vardı artık, anlaması zor, herşeye dair.. ebedıyete ise tanrın dedıler. -gökyüzünün nersınde oturur? gülümsediler... Nesnenın kendısıne tekrar taptıgın an tanrım,dedin,onu bana sen gönderdin umarsızdın artık herseye karşı, onu düşleyerek geçirdiğin gecelerce Ah sefil beden!sessiz akan gözyaşların, yorgun vucudun,saatlerce tavana bakışlar... tek kelıme...neden...defalarca hem de Tekrar dönmek istedıgınde ıse o gecelere en nihayetinde fark ettin sahiplik istekleri,kabuller,redler... gene de kaybederdin o geceleri... var ederek tanrı da gözden cıkarmıstı seni... gülümseyerek selam verdin iribaşına, pişmandı tanrın iribaş hakkında... tanrının diğer gözdesi olmak istedin, iribaşınla sen tanrının yeşilimsi sularında.. masal II Dağlar arasında kaybolan güneş ve senin huzursuz gözlerin... Rahatla ve aç gözlerini sevdiğin manzara karşında parıldayan tenin,soluk düşlerin... çok sular aktı köprüaltından onu kaybedişinin ardından... evet ne kalmıştı geriye bizim masalımızın yansısından? hatırladım şimdi, yeşilimsi sulardan... spor salonun arka merdiveninde beş kırmızı noktadan biriydi ilk sigaran... ve beş yüzü silik gölge sessiz ve tedirgin... sonra bir çok yüzle karşılaştın duvarların ardından.... Gölgeler, duvarın arkasındaki bulurlar seni,çeker tenin haydi güneşebakan,kapa gözleri hatırlar uçuşan kara saçlar belkı kaç kez okşandılar tek kale maçlar... sonuca bağlanmayan skor... Tanrının yeşilimsi sularında melekler ağlar! -------------------- masal III sabahmız,öğlemiz,akşam kızılıgımız.. ve en sonunda, bak!!! gecemiz çöktü sessizce ben-ruhun- masalımızı sonlandırken sen-beden- maske yüz,donmuş el hissiz ve soğuğuz artık... uzun sürecek bir koma hali... silinir, silikleşir tanrının yeşılımsı suları gölgeler,duvarlar iribaş ve nemli tahtalar... hepsi birer sigara külü... üffffff....... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark willow Yanıtlama zamanı: Ekim 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 25, 2007 Çiçek ile Suyun Aşkı Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. Bir süre devam eden bu arkadaşlıkları zaman içerisinde çiçeğin gönlünde aşka dönüşür ama belli etmez suya sevgisini. Susar, sabırla bekler. Aslında su da epeyce değişmiştir. Kendisini çok farklı hissetmektedir. Yüreği kıpır kıpırdır, ancak kendisindeki bu değişikliğin ne olduğunu çözemez. Ara sıra oralara uğrayan bir bilge kişi vardır. Su onu görür görmez kendisindeki değişikliği anlatır ve bunun nedenini sorar. Bilge kişi gülümser ve "SEN AŞIKSIN" der suya. Su önce şaşırır ama sonra kalbindeki sevgilinin kim olduğunu hemen anlar ve çiçeğin yanına akar. "SENİ SEVİYORUM" der çiçeğe. Çiçek ne zamandır bu sözü sevdiğinden duyabilmeyi umut ediyordur. Mutluluktan deliye dönen çiçek o günden sonra etrafa daha keskin kokular saçar, canlanır, renkleri parlaklaşır. Su yüreğindeki acemi aşk ile nasıl başa çıkacağını bilememektedir ve çiçeğe hergün "SENİ SEVİYORUM" demekten başka sevgisini belli edecek herhangi birşey yapamaz. Gel zaman git zaman çiçek hastalanır. Su hep yanı başındadır sevdiğinin ve sürekli ona olan sevgisinden söz etmeye devam eder durur. Ama çiçek günden güne solmakta, yaprakları hergün biraz daha sararmaktadır. Su çok üzgündür , ne yapacağını da bilememektedir. Çiçek her gün biraz daha soluyor, ölüyordur. Su çaresizlik içerisinde, hızla bilge kişiye doğru akar ve ona der ki "SEVDİĞİM ÇOK HASTA, BİZE YARDIM ET". Bilge kişi, çiçeği görür görmez artık ölmek üzere olduğunu anlar ve suya der ki "ARTIK ELİMİZDEN BİRŞEY GELMEZ." Su, "PEKİ AMA NEDEN?... BEN ONU ÇOK SEVİYORDUM... NEDEN?..." diye haykırır. Bilge kişi yanıt verir, "ASLINDA ÇİÇEĞİN BİR HASTALIĞI YOK DOSTUM, BU ÇİÇEK SADECE SUSUZ KALMIŞ, ÖLÜMÜ BU YÜZDEN." Anlamıştır su... Sevgiliye sadece "SENİ SEVİYORUM" demenin yetmeyeceğini, sevgilisinin ve sevgilerinin yaşaması için o iki kelimenin ötesinde, sevgiyi göstermek, kanıtlamak ve sevgi için emek vermek gerektiğini öğrenmiştir. Ama çiçek ölmüştür artık. Hint Masalı (alıntıdır) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ekim 27, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 27, 2007 Hazır.. İnşaatın temeli oluştu.. Somuttan soyuta doğru bir düşüş.. Öyle ya ayak parmaklarınız zihninizden daha gerçek.. Yinede içerisinde ucuz veya pahalı malların satıldığı bir ''bakir düşünceler kerhanesi'' kurmanız mümkün değil ayak parmaklarınıza,zihninizde giriş-çıkışların başladığı gibi.. 24 saat açık..Her nekadar zaman kavramını fikirlerinizin 2 bacağını araladıktan sonra üstündeki bütün kıyafetleri soymuş olan bilmem kaçıncı müşterinizin düşüncelerini bacaklarınızın arasını nekadar esnetebileceğini düşünmeden geçiriyor olsanızda.. Bir şekilde geçiyor.. Geçiriliyor.. Her müşteriniz bir çoğaltıcı.. Cinsel organlar.. Kimi zaman içinize alıyorsunuz kimi zaman içine giriyorsunuz.. Hızını alamayıp içmiş ve üstünüze başınıza kusmuş olan penis yavaşça ayrılıyor bacaklarınızın arasından.. Her seferinde tekrar bozuluyor düşünceler.. Kendi kendinize bağırarak kulak zarınızı delemessiniz.. Fakat dışardan gelen her uyarıcı beyninizi delik deşik edebiliyor.. Sifonu çektiğinizde bekleyen suyun boşalması gibi boşalıyorsunuz.. Tek fark hiçbir b0k temizlenmiyor.. Şimdi ayak parmaklarınızdan yalamaya başlayabilirsiniz... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Slaad Yanıtlama zamanı: Ekim 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 28, 2007 Kan kus bana her zaman yaptığın gibi.Düşüncelerin çıksın aklından kus artık.Artık ya geber ya da öldür de rahatla.Delirt beni,koşturtma,soluk aldırtma burundan,damar açtırtma boş yere.Şafakları yedim defalarca,günleri sömürdüm,gecenin ateşini söndürdüm.Tepetaklak zaman,kelebek olmuş yalan,ölüme dönmüş geriye kalan... Çığlık at,devam et,kulaklarımdaki kan yerinde durmak için yapılmadı ne de olsa.Kılıç yapmalısın her düşünceni,defalarca kalbime sapladıkların gibi,gerçi onların şekli en azından seninki kadar şekilsizdi... Her adım hayalkırıklığı,her adam üzüntü,her bakan hayal,her rüya düşmüş,düşler ölmüş,kelebeğin kanatları kopmuş özde,sözde kalır canilik kişinin özünde,ruh baki değildir gebermelidir varoluş sonsuzluğa kadar,cahilim diye atla zıpla,mutlu olduğunu söyleyerek kendini yalanla,ölümünü anlamsız kıl ki mantığa otur,mantığa otur ki anlamsızlığın anlam kazansın... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Ekim 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 28, 2007 karalama defterine bişeyler karalamak istedim ben de. Düşünüp durmaktan alıkoyamadığım hangi meseleyi yazsam ki derken ilk aklıa geleni anlatayım dedim. Burda da kendimleyim burdada yalnız ve kimsesizim fark ne? Fark şu yalnızlığa rağmen sevmenin elimi kolumu bağlayan o derdi sarıverdi beni. Özlemim içimde çığ gibi. zaten hep bişeyleri özlemekten alışmış olmayı temenni etmiştim ama özlemeye alışılmıyor ki. Ben annemi özledim ya ... Onun ellerini öpmeyi özledim. Sarılıpda sıkı sıkı yüreğinin atışını dinlemeyi özledim. Doğru dürüst tadını ala ala peynir ekmek yemeyi özledim. Gelmeden önce henüz bulduğumu sandığım aşkımı özledim. Burda en çok sevdiğim şey gökyüzü oldu yine. gittiğim her yerde benimle diye belki de. Acaba naparsam geri gelir içimdeki o bitmiycek sandığım neşe. Hergün biraz daha azalmasam belki geleceğime güvenirdim ama ...... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2007 Kapadım gözlerimi..Gözkapaklarım konuştu..Kirpiklerim ıslandı..Kaşlarım çatıldı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.