Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

Kimi sever, kimi sevmez beni. Kimi etkilenir, kimi acır. Kiminin sinirlerini zıplatırım, kimini kahkahaya boğarım. Olduğum benim değil, başkalarının eseri. Bir kere aldatıldım, gerisinde aldattım. Bir kere güvenimi kaybettim, gerisinde kimseye güvenmedim. Bir kere kırıldı kanadım kolum, bir daha kırılmayacağına yemin ettim. Bir kere aşık oldum, acı oldum. Gerisinde gönlümü eğlendirdim. Bir kere düşürdüler yüzümü, maskelere büründüm. Kibirli bir kraliçe oldum, tatlı bir kız oldum, yıkılan bir kadın oldum. Sonunda hepsi oldum .. Kalbim durmadan ilgi istedi, sevgi istedi, sevilmek istedi. Hırs yaptım, şıpsevdi oldum, kalpten kalbe köprü oldum. Alamadıkça nefret doldum, hükmedemedikçe kin kustum. Her haltı yedim, zalim oldum. Sonunda duvar gibi bir kadın oldum. İyi oldum, kötü oldum, sonunda hep suçlu oldum. Başka omuzlarda aradım destek ve güveni, kendimi tende derman ararken buldum. İflah ta olmadım ya, hala aynıyım. Yetmez bana elimdeki, isterim herşeyi. Nereye gidiyor benim geleceğim ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hep kötü özelliklerim ile anıldım. Bencil, egoist vs. Bunların çoğuna kulak asmadım, zira ; Birçok kadından daha güzel ve çekiciyim. Kara, kuru, paçozvari olanların havası da güldürüyor. Tutkuluyum, düşsem de daha güçlü kalktım. Ne derler ; Altın çamura düşse, değeri kaybolur mu ? Sevmeyenler ve laf çarpanlara baktıkça, ruhum haz alıyor. Ya özentilik ya da zamanında ezdiğimden mütevellit kinlenmiş. Hayatımı böyle çok seviyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İçimden dışarı çıkmak isteyen

ruhumu kemiren bu öfke

ellerimle sımsıkı tuttuğum irademi

dişlerimle tuttuğum huzurumun gemini

sıktıkça sıkıyor

çektikçe çekiyor kendine...

kan içinde ellerim ve

morfinin verdiği gamsızlıkla dayanıyor kırılan dişlerim..

ıslak elbiselerim...

kurutmuyor güneşin ateşi

rüzgarın yarattığı her hayal kırıklığı soğukluğunda

öksürüyor öğürüyorum ,,

düşüp kalkmaktan yuvarlanıp gitmekten

mosmor bedenim

söylemek isteyip söyleyemediklerimden

mosmor dudaklarım jilet gibi keskin dilim ..

bu ruh hali fırtınasında

zararım sadece kendime bilirim

başkalarınında canı yansın isterim

isterim istemesine de

tek sağlam kalan yerim vicdanım

kalbimin korunaklı kalelerinde gizlediğim...

sağa sola çarpıp yürüdüğüm

bu sokaklar

taze alkol kokusu karaciğerimden yayılan..

bu ben değilim

bunlar yoktu hayallerimdeki karavanın yan koltuğunda..

bağıra çağıra bir şarkı söylesem

sokak lambalarının seyircim olduğu bu karanlık sahnede

sesim kötü bilirim

ve birileri mutlu pancerelerini açıp

sarhoş adam diyecekler

bunu da bilirim

bilirim bilmesine de

uğruna içtiklerimin tek mirasıdır

umursamazlık ,,

bunu da bilir şarkımı söylerim..

tutup kollarımdan götürürler

karakol nöbeti başlar birde

sırf dertsiz insanların uykuları kaçmasın diye ..

tek sebebi de bu değil mi zaten

bunca kederi bu yüzden taşımıyor muyum cılız bedenimde

herkes keyfi kaçmasın diye kaçıp gitmedi mi zaten

sevmekten sevilmekten...

kaçıp gitmediler mi

gitmediler mi

kaçmadılar mı

:)....

kaçtılar ,,gittiler...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Parçalandım.Hiçbir şeyin anlamına varamıyorum.Aynaya bakmayı bıraktım uzun zaman önce.Göreceğim şey ezberletildi bana çünkü.Silik bir ergen.Dalga geçildim kimi sebeplerden dolayı,cevap verdim güldünüz.Güzel bir eğlenceydim herhalde.bBozuk,çarık biriyim ben bir çoğu için.Zaten hiçbir zaman,insanların açılarını kapatmak için bile saldırmaya zahmet edeilecek biri olmadım.Bu kadar bile değerim yok.Hiç...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://1.1m.yt/0RW7qm2.jpg

 

Ölü diyarları gezen biri sana ne anlatabilir ki?

Sadece istediklerini görsen mesela

Soğukluğu hissetsen, oralarda kaybolsan

Sokağımın sesini dinlerim bazen

Kaldırım taşlarının bile anlatabileceği güzel hikayeleri var

Başkalarından işittiklerini dökerler ağızlarından

Birde şikayet ederler yok yere

Karganın namelerini söyleyip dururlar

Sonra birden dertlenirler, yine yok yere

Buradan mavi diyarlara yolculuk yapmak isterler

Yani birçok kez karar verirler

Verirler de, hiçbir zaman hareket edemezler o yerden

Kaskatı kesilen, donuk ruhlarıyla beklerler orada

Taki yeni bir hüzün ağacı yeşerene kadar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Ölüm ile yaşam arasında ne tür bir olgu vardır? 'Ölüm' burası için bir yokluk ise ve burası bir 'varlık' ise var ile yok'un arasında ne olabilir? En tarifsiz bir şekilde ruhu kavuran duygulardan biri de, gülen bir ruhun bu dünyayı terk etmesidir... Varlığı bilinen ancak diyaloğa girilmeyen bir canlının vedası ne kadar da derin bir acı yaşatır henüz hayatta olanlara, ahh..."

 

"Aşk üzerine vücut bulan yapıtlarda erkek karakterler ve erkek sanatçılar kadınlara nazaran genelde daha fazladır. Leyla için Mecnun olan Mecnun, Dağları delen Ferhat, Halil Cibran'ın Mey'i, Kafka'nın Milena'sı... Ve unutulanlar...

 

Bir erkek, ruhunda merhamete olan ihtiyacı keşfettiği an da her kadının gözlerinde var olan yüce şefkati görmeye başlar... Aşk'ı gördüğü zaman bu duygunun içinde merhamet, sevgi, şefkat ve isimlerini koyamadığı sayısız birçok hissin var olduğunu kavrar...

 

Öyle olur ki; kavuşunca bile kavuşamaz insan... Temelde olan amaç bu olabilir mi?

 

Söyleyen güzel demiş; "Bir tür kavuşmadır hatırlayış, unutuş bir özgürlük..."

 

"Sizi yaşatan şey, genel olarak Sen'in çabana bağlıysa ve bir adım geriye gittiğin an da 'O' diye adlandırdığın ruhun seni suçlayıp iki adım geriye doğru koşması Seni derinden hançerler..."

 

"Şu parlak bol güneşli mevsimde ruhum derin bir boşlukta..."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sonu yok bu gidişatın..

gidip yeni bir paket sigara bile alamıyorken bazen

nasıl olur da gidip alabiliriz ki hayallerimizi durdukları yerlerden...

sözlerini anlamasan da dinlediğin dillerde söylenmiş yarının şarkısı

...kötü bir tat bırakıyor bu aralar duman ağzımda...kelimelerim mi çürüdü acaba dilimin ucunda ki...söyleyemediklerim hani ...

hasta değilim..üşütmedim de ..çokta içmedim ne diye tembelleştim böyle...

anlıyorum aslında bana olup biteni..anlıyorum fakat kabullenemiyorum yıllar öncesi söylediğin o son sözün acı sesini...ben iteledikçe sen çekiyorsun beni hatıralara ne yapsam ne etsem de kaçamıyorum beni sürüklediğin bu alkolik hallerden...İğreniyorum adının ağzımda bıraktığı ucuz şarap tadından ve acıyorum güçsüzlüğüme ...üstelik tüm hayatımın gam yükü üzerimdeyken..seni yenemiyor olmama acıyorum..

Oysaki hayallerden bahsedecektim hem noktalardan önce hemde sonra...geldin ortadan ikiye ayırdın yine paragraflarımı..

 

sigara diyordum değil mi ..ulaşamadığımız hayaller anlamadığımız şarkılar hani...

uykusuzluğum tüm bedeni mi sarıyor..

yorgunluğum uyanıp işlerine gidecek derin ruhlu arkadaşlarımı hatırlatıyor bana kendimden ziyade..

kafeini umursamıyor göz kapaklarım gidiyorum ben diyor ...

derler ya hani bazı bazı kişiler..

...dur diyor gözlerim henüz işimiz bitmedi sen gidersen ben ne yaparım diyor göz bebeklerim...

hani der ya bazı bazı aşıklar terk edilirken...

 

konuştukça kanıyor yüreğim kanadıkça acıyor acıdıkça tizleşiyor sözlerim ...öylece sakince şekillenirken bir anda durdurulamaz bir çığlığa dönüşüyor söylediklerim...

...suskun rahibelerin sahteliği geliyor aklıma ve kilise çanlarından bezmiş bir rahip çocuğu gibi uzak duruyorum değerlerime..

....bir prensese aşık olan ucube bir soytarı gibi kalacaktır ömrüm ruhum bedene hapis edilmişken,,, en küçük hayvandan en büyük insana kadar...nefret ediyorum ruhumdan da bedenimden de tanrı aşık olmuşken bendeki kendisine...lanet olsun gece ... aşk senden daha uzak bana..kendine ne kadar yakınsa aşk yalnızlık o kadar yakınımdadır özgürlükse lanetlenmiş bir zihindir işte zehirli bir zihne sahip olan aşkın yanında...o kadar derinlerde hissediyorum ki hayatı sonsuzluğa kadar kandırabilir beni tanrı ..anlıyorum ve bir yalandır aslında her şey biliyorum,olsun yinede iyi geceler yorgunluğum....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://2.1m.yt/lozdFp2.jpg

 

Siyah yıldızların olduğu bir gecenin içindesindir bazen,

Onları izlerken derin bir çukura düşüyormuş gibi hissedersin.

Kiraz çiçekleriyle kaplı buzdan bir köprüden geçerken,

Sessizce esen rüzgarın dizlerine kapanırsın birden.

Hiç yaşamadığın anılarının olduğu bir şehirdesin,

Evini ararsın, gümüş gözlü binaların arasında.

Sonra bir merdiven çıkar karşına ve derki

Bulutlara tırman, ama sessizce,

O kocaman renksiz bulutlara...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sokak lambalarının uyumasını bekliyorum geceyi uyandırmak için , sanki her çıt sesi pişmanlığa haykırış bu saatlerde , sabah ezanıyla birlikte değişik bir aitsizlik hissi çöküyor üzerime , uykum geliyor , İstanbul gecesine sarılıyorum

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Geceleri sesini duyuyorum, her seferinde daha net.

Odamın köşesinde sinmiş karanlıktan, irademin solduğu, kelimelerin uzanamadığı kadar derinden...

Geriye baktığımda kilometrelerce ötedeki ben, hala silüetini zar zor hatırladığımı bekliyorum.

Yazık ki, kaybolmuşum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://33.media.tumblr.com/081ebd0b72d98f273cd5d1de71b39ddd/tumblr_nftiouAqew1sin489o1_400.gif

 

Yapayalnızsın, o kadar kalabalığın içinde,

Kendine ait hiçbir şeyin yok.

Ne duyguların ne fikirlerin ne de hayallerin, hepsi diğerlerinin kopyası.

Bir an durup kendine baksana, hayatının acizliğine tanık ol.

Kendini nasıl kandırdığını anlat, girdiğin kaçıncı labirentte olduğunu veya...

Birde kendine bile söylemediğin korkularını.

O güzel karanlık bahçede, O'nunla oynadığın oyunları hatırla.

Özlediğin, sırf canlı durabilmek için defalarca seyrettiğin geçmişini...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Soğuk bir gecede sıcak bir el ararsın, bulamazsın. Soğuk bir yatakta sıcak bir ten ararsın, bulamazsın. Bir ses bir soluk ararsın, onu da bulamazsın. Sonunda duygularını satar, farklı bedenlerde teselli ararsın. Anlık zevkten başka birşey geçmez eline, Sabah olur sıcak ten de yok olur. Sabah olur, tesellinde yok olur. Kalırsın yine soğukluğunla, Oysa istediğin tek şey güçlü bir omuzdur yanında ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

hayat neydi. batıp çıkmak, boğulup nefes almak, ölmek ve dirilmekti. kan ter gözyaşı tükürük irin çamur sperm kir pas içinde bağırmak çığlık atmak biraz daha ve biraz daha boğuşmaktı. beşikten mezara boğuşmak debelenmek mücadele etmek ve daha fazla azap ızdırapla kavrulmak yanmak kül olmak külünden doğmak bi daha ve bi daha yanmaktı ve bu evrenler boyunca böyleydi ne önemi vardı yadsımanın aciz canlılar olarak boğuşmaktan nefes almaya çalışmaktan başka yapabilecek neyimiz vardı ki...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Herkes senden nefret etsin istedim,

Seni sadece ben sevebileyim diye.

Hiçbir yalanı umursamadım,

Her bencil bekleyişim de,

Daha çok bağlandım sana.

Ucunda hep sen vardın,

Mavi krallıkta, kumdan bir kalede.

Bu zamanlarda siyah çöllerdeyim,

Hiç kimsenin olmadığı ıssız yerlerde.

Gizlediğim, sana anlatamadığım bir çok şey için,

Sadece özür dileyebilirim.

Şimdi bütün neşeler senin, bütün mutluluklar senin olsun,

Yarın bütün kasvetli şeyler hep benim.

Hiç var olmamış şeylerin ağıdıydı bu,

Ve sondu, sana ulaşamamış bütün cümlelerin,

Hayal kırıklıklarıyla süslediğim bir kaç satır.

Bu delinin söyledikleriydi, şimdi O ölüyor.

O tamamen öldüğünde, sende öleceksin.

Seni öldürdüğüm için üzgünüm.

Benim en derin parçamsın,

Karanlık odalarda sakladığım.

Yalanlara ve sahteliklere rağmen,

Gerçek olan bir şeye inandım.

Sana...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Birde ertelemek ve üşenmek olmasa; iyi bir yol bulup o en azından o yolda yok olsa insan, güzel olurdu...

 

Defterleri anlamsızca karalayasım var... İnsan cildindeki her bir kırışıklığın ve çizginin bir anlamı varsa, kalem tutan bir elin defterleri ziyan etmesinde de bir anlam vardır belki de... Belki... Hayatta ki en büyük yanlışlarımızdan biri de belkiler ve zanlar...

 

Zannetmek... Bilmek yerine zan... Kesinlik yerine belkiler... Ardından gelen yanlışlar ve yanılgılar... Ve keşfedilemeyen gerçekler...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

geçen her saniye aslında büyük ölçekte lehimedir. çünkü her an ölüme yaklaştırır. sevinelim ölüm şenliklerinde toplaşan heretizmin ucubeleri, muhteşem sonumuza her nefeste yaklaşıyoruz. birleşin hiçliğin çocukları... sonsuz negatiflikte karadelik oluyoruz her anımızda, her şeyi içimize çekiyoruz ve yok ediyoruz. yokluk ve hiçlik, nefes ve ölüm, muhteşemiz! :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne bir yalan diyebilirsin yaşadığın hayata,nede gerçeğin ta kendisi..

Araf da bir uçurum , gecenin gizeminde siyahi bir gölge.

Kim olduğumuzu bildiğimizi sanıyoruz ya da neler yapabileceğimizi ,

Sen kim olduğunu sanıyorsun he? diyene kadar hayat tabi..

Hayaller yerini ekşi alkol kokusuna bırakır damağında ki,

Sigara dumanı is yapar dil altında,

Seni seviyorumların çizikleri iltihaplanır dudaklarında,

Uçuk uçuk kanar özledimler dilinin ucundan..

Sonrasında anlarsın kim olduğunu..Koca bir hiç .

Mutluluk da vardır elbet ceplerinde,

Bir kaç kez yıkanmış makinede ama olsun ,

Elini atınca cebine hala bir kaç sebebim var diyorsun..

Yaşamaya devam ediyorsun , kim olduğumun bir önemi yok deyip ,,

Dönüyorsun ve evriliyorsun kendi anaforunda..

Pia

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hayat, insanoğlu için kusurlu bir yaşama şeklidir aslında, çoğu zaman. Bitkiler için daha sorunsuz görünür hayat, bazı açılardan bakıldığında. Oysa biz insanoğlu olarak, bir takım duygularımızı daha derin ifade etsinler diye kullanırız kendilerini bazen. Bir sevgi ifade şeklidir kimi zaman, kimi zaman bir ölüme gideriz elimizde çiçekler. Çok sevdiğimizi söylüyor ve hayat dolu renkler, asla anlayamayacağımız yaşama sevinçleri barındıran bir grup çiçeğin hayatına son vererek bunu yapıyoruz. Bunun tam olarak neresinde, o güzel hislerimizi ifade ettiğimiz kısım? Gözlerinin içine bakıp, ona aşık olduğumuzu söylediğimizde nesi eksik kalıyor ki bu yolla desteklemeye çalışıyoruz. Ölümün karanlığını bastıracakmış gibi çiçeklere başvuruyoruz yine. Hayata tutunuyor olduğu ve hayatta tutuyor olduğu toprağından ayırıyoruz kendilerini ve bundan medet umuyor, mutluluklar çıkarmaya çalışıyoruz. Yahu bir buket çiçekle mutlu olacaksanız / edecekseniz eğer, olmayıverin / etmeyiverin. Siz belki bir şey kaybetmiyorsunuz ama bir şey de kazanmıyorsunuz, bundan emin olabilirsiniz. Sahip olduğunuz tek mutluluğun, başkalarının mutsuzluğu olduğu günlerin geride kalmış olması dileklerimle.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ah yıkılmış, sarsılmış, örselenmiş - Ne fark eder ? Egom üstüme çelik yelek, Kibrim ruhuma çelik bilek. Kuşlar selama durur tek bakışıma, rüzgar can atar eserken Tenime değebilsin diye. Dolunay ışığını armağan etmiş yüzüme, Gök kubbe maviliğini akıtmış gözlerine, Dudaklarımda var dişli bir kiraz tadı, can atar tatmaya. Kalbim öyle boş ve öylesine duygusuz ki, kayboldum içinde. Hırsım, tutkum, arzularım sürüklese de kaosa, vazgeçemem hedeflerimden asla. Ve daha nice karanlıkta kalmış sırrım varken, Cesaretin var mı beni keşfe çıkmaya ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...