arecrateria Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Yer seviyesinden seyrediyordu bütün dünyayı. Neden mi? çünkü onun işi buydu. İşte ömrü boyunca hiç ayrılmadığı ikizi yine geliyor ve geçiyordu. Sonra yeniden arkada kalıyor ve kısacık bir an sonra yeniden öne geçiyordu. Yanyana biraz duraksıyor, yine devam ediyorlardı maratona. Basamakları çıkarken bir üstte, bir altta kalıyordu. ikizinin yaralarına bakarken yanyana durdular aniden, birdenbire bir rahatlama hissi ve hafiflik hakimdi artık. Üzülme diyordu geçecek bir gün hepsi. Cevap vermiyordu ama ikizi. Küsmüşmüydü yoksa. Işıklar kapandı sonra göremeyecekti bir süre boyunca. Ama yakınında oluşunu hissedebilmek bile uyuklamasına yeterdi bir kaç saat. Ani bir hareketle uyandı. Uçar gibi merdivenlerden iniyor, yeni uyanmışlık ve çok hareketlilikten midesi bulanıyordu. Acaba o nasıl hissediyor diye düşünürken duruverdiler birden. Hayır olamaz yine yuvarlanarak geliyordu şu lanet şey. İkizinin geriye doğru açıldığını ve çok süratli bir şekilde ileri doğru atıldığını gördü, sonra kulakları çınlatan o anlık patlama. Biliyordu bir darbeyi daha kaldıramayacaktı ikizi. O giderse ne yapardı. Sakince yanına geldiğinde şöyle bir baktı ve ne olduğunu anladığında çaresizliğin ne kadar acı veren bir şey olduğunu yeniden düşündü. Ama biliyordu, intikamını eninde sonunda alacaktı. Tanrı ona bu fırsatı belki de altın bir tepsi üzerinde sunacaktı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Onca kalabalığın arasından o tanıdık sesi duydu. 'Takma kafana bir şey.' Korkarım bu kez tokayı kast etmiyordu. Hafiften duraksayıp devam etti yürümeye. Çöp konteyneri ve yasemin kokusu birbirine karışıyor, işte hayatımı özetleyen koku bu diyordu. Bir şarkı, bir şiir, bir film, bir karakter değil. Bir koku olmak istedi birden. Tüm dünyayı, insanların içlerini dışlarını görebileceği bir konum. Esip giderdi işte, her nereye ise. Ne güzel olurdu. Sonra durup aynı soruyu sordu kendine. yine... 'Ne önemi var ki?' Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Ayaklarını salladığı boşluğa bedenini de bırakabilse bütün sorunları çözülecekti. Sakince ay ı seyrediyor, bulutların yarattığı engelleri gülümseyerek aşıyordu. Kusursuz değildi insan, her şey onun için yaratılmış gibi de gelmiyordu. Sadece insanların işine geliyor ve buna inanıyorlardı. Neden kediler gibi karanlıkta net göremiyorduk? Neden köpekler gibi koku alamıyorduk? Bunlardan bizde de olması gerekmiyor mu? Her şey bu kadar tesadüfi iken, bazı şeyler nasıl denk gelebiliyordu? Eğer bir gün öleceksek, bu dünya da vakit geçirmemiz nasıl bir fantazinin ürünü idi? Bu kadar insan, bu kadar tür burada ne arıyoruz? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArpiA Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 gittikçe kötüleşiyorum doktor, iyi bir şeyler söyle.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
electronicalev Yanıtlama zamanı: Ekim 24, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 24, 2016 Zarif bir bedene zımbalanmış, Kadife bir kefen Kalp ortasına saplanan gümüş bir iğne Ruhu emmek için bekleyen, Kana bulanmış dudaklar Bedeninin her zerresinde, Nefret ile yanan bir kadın Öyle sıcak ve öyle yakıcı Her bakışı parçalar akılları Unutamazsın, Her gece yoklar seni Kızamazsın, Zaaf yaratır sende Özlersin, Ulaşamazsın Ulaşırsın, Yaklaşamazsın Öyle özel, Öyle bağlayıcı Yara bırakır kalbinde, fark edemezsin, Fark edersin ve acıyla kavrulursun Ansızın gelir aklına, Engelleyemezsin Her seferinde daha çok unutmaya çalışırsın Unutamazsın Uyursun, uyanırsın Yatarsın, Kalkarsın Gülersin, Ağlarsın Ama aylar geçse de ona sevgin azalmaz Oysa o öylesine yalnız, öylesine kırılgandır ki Unutursun hayatında ki birçok şeyi Rüzgar getirir kokusunu, Gök hatırlatır gözünü, Güneş anımsatır gülüşünü Sen hatırlar, Hatırladıkça unutmaya çalışırsın Ama o asla değişmez #SheWantsRevenge Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Ekim 26, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 26, 2016 Bazen elinize makası alıp, omuzlarınızdan dökülen saçlarınıza girişesiniz gelmiyor mu? Ya da sol elinizde olan makası seyrederken karşınızda, bedeninize ya da ruhunuza saplayıp durmaktan nasıl geri durabiliyorsunuz? Aynaya bakarken, karşınızdakinin size bakmasına nasıl engel olabiliyorsunuz? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Ekim 27, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 27, 2016 Benim bildiğim bir insan gerçekten aşık olmuşsa eğer onu olduğu gibi kabul eder çünkü onun her bir zerresine aşık olmustur. Kafa yapısına ne dediğine bakmaz içine aşıktır onun. Eğer değilse onun beğenmediği istemediği bir noktası her zaman vardır ve o noktalar asla bitmezler ve hatta çoğalırlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2016 Kokunu ciğerlerime ve üzerime sindirip şehrin diğer ucuna göndermek istedim. Buradakilere bahar gelmiş, çiçekler açmış bilsinler, ona göre davransınlar. Bir tarafında hüzün, bir tarafında gülen yüzün hakim olmasın güzelim şehrin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2016 beni rus salatalı kumpirin içinde doğrayıp ham ham diye yiyin. kemiklerimi hadese verin. kıkırdaklarımı da yumurtlamayan tavuklara verin ki çığrından çıkıp dağlarda şeytana tapsınlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2016 Gözü kör soyu sokuk yunan tanrısı,plastik ve betondan taşan kanı çelikle engelleyemediğinde topal saray soytarısını çağırır. Soytarı kanı dar ağaçına akıtır , yaprakları cennete değer,kökleri cehenneme değin iner , millet birine adalet birine haksızlık der,kör tuttuğunu topal yakaladığını s*ker. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2016 Babamla sonunda ciddi konuşmayı yaptım. Akşam ne olacağı belli olacak. Umuyorum ki kabul eder ve ben de yeni hayatıma adım atabilirim ve ortam yaparım ve daha fazla büyürüm ve kendime çok şey katabilirim herkes gibi. Zaten engelim de kalmadı. Alışıcam ben de. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 Bir ucundan sokulup, diğer ucundan çıkmaya çalışıyoruz hayatın. Doğduğumuzda bize garanti edilen tek şey ölüm. Gerisi opsiyonel. Peki hikayenin zaten sonu belliyken, bunca saçmalamacalar neden? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 hayat bazen çok rerörerö ve tekamül hits very hard Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 Her intihar kalbimizde bir sonbahar aslında, mevsimler değişir, havalar ısınır elbet, bir çiçek açar çaresizliğin eşiğinde, bir tohum düşer intiharın beşiğine ve son anlardan dönme bir hayat soyunup uzanır önümüzde. Pes etmedikçe acı çekecek ve acı çektikçe kazanacağız, paslanmış dudaklarından aşkın öpücüklerini... Zaman zaman deliler gibi içip hayvanlar gibi böğüreceğiz, bir bar otoparkının kimsenin bakmadığı köşesinde. Ve bir gün değişecek mevsim,evrilecek sonbahar, dinecek yağmurlar ve çekilmiş tüm acılar dökülecek kahkahalarımızdan, sallanan bir sandalyede, geleceğin çatısı altında, bir pencerenin önünde.. Pia 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 Eski, artık kullanılmayan ahşap bir evin girişinde bulunuyordu yıllardır. Yeri şimdiye dek hiç değiştirilmemişti. Uzun zamandır hiç kimse de umursamıyordu zaten. Eskiden düzenli olarak gelip giden bir postacı vardı. Haftada bir uğrar, incelikle işlenmiş, yalnızca tecrübe edenlerin ayırdığına varabilecekleri türden duyguları ifade eden, parfüm kokulu mektuplar bırakır/alırdı. Zamanla daha seyrek hale gelmeye başladı mektuplar. Cümleler daha alelade ve el yazısı daha özensizdi, kokmuyorlardı bile artık. Sahi ne olmuştu bunlara böyle, o güzelim duyguların üstesinden hangi düşünceler gelebilirdi. Ne fark ederdi ki? içinde bir kaç kağıt parçası olsa da orada duruyor, olmasa da orada duruyordu. İki kişi arasındaki yaşanmışlık, farkındalık ve iletişim ona daha çekilir bir hayat sunmuş oluyordu farkında bile olmadan. İçine sinmiş mektupların kokusunu bile anımsıyordu hayal meyal. Bu onu daha ne kadar hayatta tutabilirdi? Ya da neden hayata tutunmalıydı? Neden başka bir alternatifi yoktu? Hayat başımıza güzel şeyler geldiğinde harika, elim olaylar olduğunda neden nefret edilir hale geliyordu. İyi günleri yanımızda barındırıp, kötü olanları neden hatırlamak dahi istemeyerek koşarak yanlarından uzaklaşıyorduk? Hepsi bir gündü işte Kimisi bize göre güzellik barındırıyor, kimisi barındırmıyordu. Güzel olanlara bayram, olmayanlara neden yas diyorduk? Haksızlık etmiyor muyduk? İçimizde bir kaç satır barındıran, güzel kokulu bir zarf taşımıyorsak, varoluşumuz gereksiz miydi yani? Bir çöp yığınının içinden çıkabiliyor ama içimizdeki çöpü asla çıkaramıyor muyduk? Yanan a mı yaklaşmalıydık yok olmak için, yoksa yıkılan a mı? Ne dersin hangisi daha yakışık alırdı? Ne olsun isterdin? Hangi sebepten ve ne için? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2016 ben diye bir şey yok, yalnızca tek bir Birlik var Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Kasım 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 9, 2016 Ve evet sonunda ailem kararlarını verdiler. Senelerdir pes etmedim vazgeçmedim sabrettim ikna edeceğime inandım sonuç ne mi? Başardım! İkna ettim yaa inanamıyorum hala. Her zamanki gibi son dk da belli oldu ne olacağım apar topar hazırlıklara başladım ettim. O kadar ani oldu ki duygu karmaşası yaşıyorum şuan. Bir yandan heycanlıyım çünkü yeni bir hayata başlıyorum, farklı bir ortama giriyorum. Diğer yandan korkuyorum ya başaramazsam ya bunca sözümün altında ezilirsem diye. Mahcup olmak istemiyorum. Farklı ortama gireceğim için de korkuyorum Karnım ağrıyor kalbim sıkışıyor oyy Ya nolur her sey istediğim gibi olsun ya. Neyse bakalım son dk ya kadar biseyler degisir mi degismez mi bizimkilerin napacağı hiç belli olmaz. Off yine de acayip heycanlıyım ben 3 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Kasım 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 9, 2016 Sahte bir gülümsemenin sebebi yoktur. Sebepsiz olan bir şey, gereksizdir de bana göre. Ama samimi bir kaç damla gözyaşının sebepleri üzerine saatlerce konuşabilirsiniz. Kiminle mi? Elbette kendinizle. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 Bir zamanlar yeryüzünün çeşitli alt tabakalarında bulunan, uygun zaman, zemin ve ortam bulunduğunda gökyüzüne yolculuk yapan, Dünyanın çevresinde rahat geniş dolaşan, yine uygun zaman, zemin, ısı bulduğunda yeryüzünün dilediği yerine limit hız da yolculuk yapan, düştüğü yerin şekline direk uyum sağlayan, birleşerek çok şaşırtıcı sonuçlar yaratabilen, aslen insanların çok güzel buldukları ve çok özledikleri kokuyu, toprağa düşerek çıkmasını sağlayan bir yağmur damlası. Sizler her yanı betonlaştırmaya devam ederseniz, ben bile toprağa hasret kalacağım diyerek sert şekilde eleştirse de insanların pek umrunda olmayı başaramıyordu. Neyse. Yeryüzüne ve yeryüzündeki bütün canlılara hayat veren su yağıyor gökten ve ondan kaçmak, kurtulmak için yöntemler mi arıyor, geliştiriliyor? Doğal afetler dünyanın bir parçası, insanlar için felakete yol açıyor demek ki insan bu düzenin bir parçası değil. O halde neden burada kalmamıza, bu şekilde dünyayı sömürmeye devam edişimize izin veriliyor? Neden hala sonumuz gelmiyor? Daha neyi bekliyoruz? Yine mi sen? hoş geldin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 Ayaklarım yere basıyor fakat ağırlık merkezim kıyısında durduğum uçurumdan düşmeye müsait. Bir bıraksalar bir şey deneyeceğim. Kaybolup gideceğim kendi karanlığımda, kararlılığımla. Hatta o kadar derin kaybolacağım ki, hiç var olmamış olacağım. Rica etsem bırakır mısınız? Sende benimle gelir misin? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 Rrytygygtugytfujgyhgddrsjfgybiohigccy ufdydfyhgvjjpkmgdssdghjhgg huygtghjhgg... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 emin değilim her şey muamma Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2016 ahltidiotpaolriop disikilling.aordl idknmsfcinklldial siitidloomilsslro namsikopaintstopk illindleopepntoik disraliofnlio.ila kioldodlsndgisola pamstsclonindawor eidfosilslitanide fslkikhaigiitrmrl oandllaoirom.stin iwasdisdaininkill dindidioot.nookss dilookoaehtofcies an.miirklii.dmaio lnrsloweasndniall sslneinntlsarkkli anppnatkinglioeen tmiadipsicllaaris Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2016 Gece karanlık bir sokaktaydım yolun sol tarafını sokak lambaları sarıya boyuyordu ben ise sağ tarafındaydım.Görüşüm gidip geliyordu , gerçek gibi değildi ama hissettirdikleri gerçekti.Bir ses , karşında tüm korkularını ve kaygılarını göreceksin dedi.Heycanlanmaya başladım vucudum titriyordu.Görüşüm tekrar geldiğinde ise sesin dediği oldu. Uzay siyahı yüzünde belli olacak kadar çıkıktı elmacık kemikleri , kafası deliksiz bir kask gibiydi üzerinde ise siyahın farklı tonlarından oluşmuş bir takım elbise, gömleği kravatına nazaran daha açık bir siyahtı, orada öylece duruyordu, ses geldi dövüş onunla! , onun gözleri , burnu,ağzı olmayan suratına baktığımda hissettiğim şey hiddet ve hınç değildi bunların tam tersiydi. Ona sarıldım. O güçsüz , sen güçlüsün yen onu dedi aynı ses. Beni bir çok kez yendiğine göre cesur olmalıydı. dostane bir şekilde elini sırtıma attım. kaldırımda sokak lambalarının biteceği yere doğru yürümeye başladık, uyandım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Kasım 21, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 21, 2016 Hayatta bazen çok ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeyler, hiç kimsenin istemeyeceği türden şeyler kılığında karşımıza çıkarlar. Eğer bu yanlış zamanda gerçekleşiyor ise farkına bile varmıyoruz. Ancak biraz dikkatimizi çekebiliyorsa bir hayli boşluğumuzu doldurabilmiş oluyor. Peki hayata içi boş geliyoruz da, sonradan mı dolduruyoruz? Yoksa dolu geliyoruz ama giden yaşlarla birlikte biz de mi boşalıyoruz? Bunu biraz düşünmek ister misin? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.