sevgisu Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2007 bi gülüş..beklenen sıcacık bi gülüşken bu kadar uzak bi sessizliğe bürünme nedenn...elimde diil yitirirken kazanma kazanırken yitirme..hayatın oyununa düşüyorum...tut ve bırakma diorum sesim kısılıyor...ulaşamıyorum bi rüzgar fısıltısından öteye gidemiyor... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2007 ben ona... gözlerın ne kadar acıksözlu!!! o dıgerıne...bana baksana lütfen dıgerı ötekıne...ben superım degıl mı,onayla beni hadi ötekı bana...onu dıgerı ıle nasıl konusturucaz,yardım et bakıstık ölece...4 çaresiz 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2007 Bir kural bir kural daha... -38? Tam bana göre ver ordan bi tane daha en azılısından... Onu da giyerim ben fark etmez.Yalnız son günlerde,hani bakınca aynaya...Bilirsin...Bilmem ki.Çizgili görüyorum herşeyi...Şu trt'nin yayına kapalı olduğu zaman ekrana koydukları çizgileri diyorum...Ama onlar en az 5 renk olurdu,benimkiler grinin tonlarında...Gri güzeldir severim aslında ama..Sınırlandırmasa herşeyi? tamam daha fazla dinleme beni...Beyaz bir zebra gördüm sanki. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 oral fantezıler cagı... uykuda dış gıcırdatmak dahıl ve bir o kadar da şapurdatmak dişle oynamak dilin dürtüsü,varlıgını yoklamak hal hatır sormak tabi bir de bilemek çürük kokusu hakim ama nerden...ağzıma tıkananlar ya da geğirmelerım???dışsal içsel sorgulamalar...akabılınde suclama suclanma bir sızı var sıcak ve soguga degıl yalnız sanırım totalde yabancıya karsı sadece...pekı ya kahverengı lekeler sarı fon üzerine?ayrışma hat safhada,değisim kökten ve sessizce sanırım sorulardan daha fazla kayıtsızlık?belkı nedenidir 2x2dk ı bulamamak hım bı de bıkkınlık.görmezlıkten gelmek etrafı inceleme... aynaya bakmak ritüelın farz sahnesi,işte oldu rahat bırakın artık beni... bilmiyorum bilemıyorum diş fırcası,diş ipi,diş macunu hepsı bırer yalnızlık abidesi mide bulantım ,,,içemıycem yarım kaldı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 hayatım pamuk şeker kıvamında... Kötü düşüncelerim,beynimin metan gazları... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Zendor Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 isyanlardan da çok sıkıldım.. tipler değişmez ve düzen hep aynı devam eder.. karışık:confused: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 sargı bezlerinin içinde ruhumu koruyorum mikroplardan çok yara açtım korkuorum ölmesinden kanları akarken üflüyorum sıcaklığımı hissetsin diye hissizleşiorum sıcaklığımı hissetmedikçe... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
gizzem Yanıtlama zamanı: Kasım 2, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 2, 2007 bir cevap veremiyorum kafamdaki sorularıma.... hergecen gün biraz daha ruhumu,hergecen gün biras daha bedenimi,,, kaybetmek böyle kolay olsada....geçmişim hatıralarımda saklı sevgim...yüzeme carpan haksızlığın...nefretim...gene hep sen... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tkmelancholy Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2007 bir varmış bir yokmuş.... Güzel konuşmalar yapmayı beceremedim hiç. O yüzden bu mimiksiz cümlelerin arkasına saklanmaya mecburum… Kötülüklerden arınmış gözlerle gülümsüyorsun yüzüme. Saf sevgiler mi bekliyorsun benden? Utangaç bakışlar mı atayım sana, titreyeyim mi sen dudaklarımı kendine tanıtırken? Yapamam ki… Öyle heyecanlı duygular sunamam ki sana, ellerim titremez sen tutarken, beni sevdiğini söylerken kaçırmam gözlerimi. Bu heyecanları içine sığdıracak kadar büyük değilim ben artık. Büyüdükçe küçüldüm çünkü. Küçük bir kadın oldum… Kadın dedim ya keşke sahip olabildikleri tek şey olsaydı bu aciz bedenim. Keşke delik deşik etmeselerdi ruhumu da tutmayı beceremedikleri sözleriyle. İnançlarımı yalanlarına oyuncak etmeselerdi. İçime dokunmasaydı okşamaları… İçim… Bilir misin nasıl bir şeydir insanın içi? Benimkine balon derdim ben. Komik değil mi? Konuşamadığım zamanlarda balon gibi şişerdi çünkü. Biraz okşansa atardı tüm gerginliğini büzüşür sevilmeyi beklerdi. İşte ben insanların o balonu, sivri sahtelikleriyle kanattığı sevdalardan geçtim. Bir parça güven uğruna kendimi verdiğim sevdalardan… Babalığı eksik bir babanın sunamadığı şefkati en yanlış adamlarda bulduğunu sanma yanılgılarından… Kendimi harcayarak sevdim ben onları. Yavaş yavaş kendimi tüketerek… Onlarınsa hep bana yabancı hayatları vardı. Başka insanları, başka kadınları, başka dostları vardı. Güvendim onlara, güvenmek için kendime yalanlar söyledim. Şimdi hiç kimseye değil sadece kendime bu şüphe… Kendimi harcadım ben onları severken ama onlar kendilerini harcamakla suçladılar beni. Bir annenin çocuğuna sevgisi gibi sevdim. Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim derler ya, öyle… Yetmedi onlara, isyan ettiler. Her seferinde çocuktur daha sonra anlar diye avuttum yaralı yüreğimi… Her şeyimi bırakıp koştum onlara. Onlarsa gelmeme şaşırmayıp ‘geç geldin’ dediler hep… En çok karanlıkta özledim ben onları ve onlar en çok da karanlıkta olmadılar… Başkaları için hayaller kura kura bak, ben hayalsiz kaldım… Kendimi harcadım ben severken. Yavaş yavaş kendimi tükettim… Bulduğu her sıcaklığa kendini atacak kadar üşümüş bir yürekti benimkisi. Anlatılan her masala inanacak, sonsuzluk sözleri verecek kadar da aptal… Keşke derdim bazen keşke hiç olmamış olsam. Gözlerimi kapasam ve silinip gitsem bu trajikomik dünyadan. Kimse hatırlamasa, kimse bilmese beni. Kimse severek acıtmasa artık… Mutlu masallar mı bekliyordun? Dilimin anlatabileceği en güzel masal bu işte. Fazlasını bekleme artık benden. Oysa ne masallar yazmıştı bu yürek, prensin prensesini ölüme attığı ne masallar… Endişeyle bakma öyle. Ne sigara ne bu içki dokunmaz artık bana. Öyle ki ben her sigaramda kendimi çekiyorum içime. Kaybettiklerimi çekiyorum yeniden. Nefretimi, acıları üflüyorum dışarı, uzak dur dumanımdan… Küçük sevda oyunlarınla delip geçebileceğini mi sanıyorsun bu koca duvarı? O duvar ki harcı gözyaşımdır, acılarımla ördüm ben onu, yenilgilerimle ördüm… Saçlarımı okşuyorsun. Ben kaç gece gözyaşlarımla okşadım onları… Yüzüme öyle bakma. Birazdan öpmek istersin çünkü bilirim bu bakışları. Bu eller, bu yüz senden daha yabancı bana. Benim değil bu gülümseyen dudaklar… Çok istiyorsan al senin olsun bedenim. Tutkularınla erit onu. Canın ne istiyor, nasıl istiyorsa… Al sen de oyuncak yap onu kendine. Ruhuma dokunma tek. Bu beden ona zırh sadece. İçimdeki bakire ben’ e dokunma yeter. Bırak temiz bir ruhla öleyim… Herkes ne istiyorsa benden, hiç kıskanmadan paylaştım hepsini. Ama bırak ruhum bana kalsın… Bir varmış bir yokmuş işte… Benim varlığım da yokluğum da bir... Bunu bilerek gel geleceksen… Benim gökyüzümden elmalar düşmez öyle, yağmurlarıma hazırla da gel kendini… Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2007 hz.ibrahim yukarının neresinde hristiyanlarca? iste öyle muallak yanısamalar.suyun üzerinde yansıman ve sen ..arada ne var pekı?sayısız yansıma,egıldıkce ve dogruldukca sadece ebatı hafif perspektıfı degısen.işte öyle değişken görüler... şurdan aldım buraya koydum,ötesi yok özünde -------------------- ellerimi eziyorlar,kafama vuruyorlar bir mola...ses yok...en sonunda! umutlar yeşerirken ya bir kez daha?... dehşet...ve merhamet! cehennem mazide kalsın ebediyen...amin! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Kasım 5, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 5, 2007 sol gözünü kırptı, diğeri sağ gözünü.. Kaçırdı bakışlarını, diğeri de surat astı.. konuşmak istedi, tam ağzını açmışken onun da birşey söyleyeceğini farkederek sustu.. ikisi de konuşmadı.. gözlerinin dolduğunu farkedebiliyordu.. ve diğeri ağlıyordu.. öylece bakıştılar.. öne doğru yürüdü, burun burunaydılar.. siliniyordu karşısındakinin yüzü buhulanıyordu evet.. Kirpiklerinin taşıyamadığı his damlaları bıraktı kendini gözlerinden apar topar çıkarcasına.. sol elini kaldırdı,diğeri sağ.. doğruldu.. odasının kapısı annesi tarafından işaret,orta ve yüzük parmaklarıyla tıkırdatılıyordu.. ''Anne bugün dolabımda uyumak istiyorum..'' Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Kasım 5, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 5, 2007 4 döndüm cenabet adayı...bi babacan bican bi oberon... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 -düştü bır kez daha,dizlerinde yara izleri...düşe düse düşmemeyi ögrendı ve bak oturuyor sımdı... oturup ızılıyor gelen gecenı.ne ayaga kalkmak ne yerı eşelemek tırnaklarıyla ...hayasız bir gülümseme ile hareketsizlık onunkisi...hey dünyaaaaaaaa kaldır kaldırabılırsen simdi,basına aldığın dert nasıl gecırecek digerlerini? -ben dünya ve ezdirir de düşeni,geciririm gecmek ısteyeni!!! -saygılar öleyse sana,üzüntüm düşenin gözyaşlarına,seslenişim merhametine yolcuların -merhamet mi,bir dilencisin belki?koru kendini! -tehtid ya da tavsiye...cevap vererek gösterdin ki daha düşmedim,sevıncım nankörluk mudur düşene? -... -??? -salt düşmekten korkan bir yolcusun ... -korkum, düşenin üzerine kapaklanmama engel...ve belki ödediğim bir bedel yolcular ıcınde olmama ...üzüntüm sahte,acıyı paylaşmadıkça... -sus...artık yürü sadece! (....VE Nefreti En İyi Becerenler Sevmeyi Vaaz Edenlerdir C.B.....pis morğuma) -------------------- salınır pandül bir sağa bir sola... bazen dakik olması gerekmez duralar boşlukta... ve o zaman yiter gölgeler sönen ışığın peşisıra... dahası karanlıkta, pandülün kendisi de... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArchangeL Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 Moşen’in barında hep tanıdık birilerini görürüm. işte yeni bir seans A ve B sarhoş ve yan yana Biri diğerine avcundaki bozuk paraları uzatmış heykel gibi kıpırdamadan durmaya çalışıyor. Diğeri sallanarak loş ışıkta paraları seçmeye çalışıyor. aynı anda ikisinede selam veriyorum. zaten bu durumda olması gereken de bu sigara makinesinde paketleri asılı kalmış.asılı kalan paketi daha fazla para atarak alabileceklerini onlara düşündürten ne?makineye vurmaya hatta küfrederek konuşmaya başlıyorlar… Gülmelimiyim? Kalabalık anlamsızlaşırken birkaç parıltı fark ediyorum. itinayla seçilmiş bir hayaletmişim gibi bana bakıyor birkaç yabancı göz. ama bir hayaleti sadece başka bir hayalet görebilir diye geçiriyorum içimden. eve dönerken gece daha da kararıyor... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 beylar bayanlaaar...diyetimi isterim...nerde bozukluklar...bedelimi isterim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ezim Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 Sonbahar gibiyim babamı da sonbaharda kaybetmedim mi sanırım babam gibiyim demeliydim.dökülüyorum,her gün bir yaprağım eksiliyor ve toprağa düşüyor babamıda toprağa düşürmedim mi sanırım toprağa düşüyorum demeliydim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2007 adamımızın sacı sakalı uzundur ve kopru altında ateşin etrafında sarap içer dönerek...bi nevi dans yada ayin tarzındadır ama adamımız moderndir sanki samanları taklit ediyormus gibi...birden mekan degişir adamımız gözleri acık uyuya kalmıstır iş yerinde patrona dogru bakmaktadır birden kendine gelir patron elinde sarbı masanın etrefında edeta dans eder...toparlanmaya calısırken elindeki sarap yere düşer......(yasantılar) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2007 Oysa ben demiştim Kırmızı Başlıklı Kız'a.. -Daha iyi duyabilmek ya da daha iyi görebilmek için kurt olmaya lüzum yoktu... -------------------- Ellerinde kaderini yazdığı bir çift el mahkum etmişti onu cennet seraplarına... Biliyordu ki onulmaz bir hiçlikti serpiştirilen kelime oyunları.. Kehanet tapınaklarından hüzünlü ve hüzünlülüğünün farkında olmayan anka kuşları diriltiyorum dedi .. Kadın ! Adamın gözleri iki koca yalandı o gece.. Hiç olmadığı kadar karanlık ve kuytusuna ilerlemekten aciz bir geçmişi vardı. Tamamlayamadığı fazla bir şey vardı suskunluğunda kadının, kadın sustukça adamın hüznü inliyordu ve Ateş yakmayacak kadar fazlaydı ... Adam bunu biliyordu ve kadına fısıldayabildi ancak.. Bir lahit dile geldi ve ruhunu üfledi kutsallıklarına ölüm de değmişti artık bedenlerine ve hangi zehir diriltebilirdi onları zamandan başka... Venus_ 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 8, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 8, 2007 is kokusu karışık soğuk hava ne güneşli ne bulutlu olsun.. ve yosun bağlamış taşlar bir de nem... raylar ve üst geçit,istasyon sessiz sakin, bir ıkı yolcu ve ben sigara tüttürelim... hafif bir meltem carpsın, yüzüme deniz kokusu gelsin... ellerim uyuşsun soğuktan ama kızarmış parmaklarım bırakmasın izmariti... sıcak bir çay düşleyim... yamalı çantam boş olsun, ne olucak hiç düşünmeyim... o tren hic gelmesin...bekleyim 'an' donsun sonra cam gibi kırılsın, akılda sade sıcak cay kalpte kopuş ve kacış... bu şekilde kilitli kalıyım sonsuzda sonra isteyen istediği kadar ezer kırıkları,süpürür,cöpe atar... ama yok edemez dilese de 'an'ı -------------------- bacaklarını sallıyor bırı dıgeri dudaklarını ıssırıyor...agresyon arttı ....yakalım herşeyi...şlap şlap ve postallar bak!!! sert zemın dayanmıyor,magma fışkırıcak...susturucuya gerek yok,duman ve ateşe aşık herkes... şimdi kararan yalnız gözlerin mi???titresınler terli çarşaflarında...perde uçuşmakta... oysa sadece konusmak ıstemıyorum dedı ve yerine koydu ahizeyi,herkes bı kenara istiflendi... üstüne bi sıyah poşet çekildi...ve ayak parmaklarına asılı kart....'terk etti' 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2007 Hep aynı film dönüyor göz bebeklerimin kadrajında.. -------------------- Bakma öyle suratıma sanki hiç yokmuşsun gibi.. Emin ol bu cümle anladığından çok daha fazlasını anlatıyor. Bu da öyle.. sıradaki ve sıradaki.. Ne anladın peki? ''Hiçbirşey'' Meraklanma hiçbirşey anlatmıyorum.. Şimdi şunu anladın. ''Hiçbirşey anlatmıyor'' Yinede anladıkların anlatma çabamın yanında ''hiçbirşey'' gibi duruyor. Şimdi şunun farkına vardın. ''Bu rahatsız edici'' Ve sıradaki.. Bir alt satıra kaymak istemiyor gözlerin.. Kulakların ısrarla çekiştiriyor çünkü kirpiklerini.. Hissedebiliyor musun? ''Hiçbirşey'' Söylendi kendi kendine dudakların.. Beynin oralı olmadı.. Çünkü ''orası'' hiç yokmuşsun gibi bakıyor sana.. Bağırdıkça uzaklaştı sesim.. Asılı kaldı ses tellerim kulaklarında... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2007 aynadaki görüntü kadar var ve yok,sımdı cekıp gıtmek ya da duralamak mı olmalı savunmam? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2007 Karanlığı delen ateş böcekleri, kuytu köşelere gizlenen masum çocuk gülüşlerim, manasız ve zamansız içimden geçirdiğim bir hayal yetmiyor...senin ayışığın olmaya yetmiyor.. Sesin ya da korkunç sözlerin yetmiyor.. ölmeme yetmiyor.. Yalınayak gezen yalnızlığım sana koşuyor.. Ve bu iki yalnızlık bir yalnızlık etmeye yetmiyor... Saat zamanı anltmaya yetmiyor.. Yetindiklerim bana yetmiyor... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2007 suyun parıltısı... yaprağın,sapların süzülerek uzaklaşı... derenin gözden yitişi... taşlar ve kum... ne suya gırmek ne yaprakları takıp etmek ...hah....1 metre sonrakı aynı manzara cevap -------------------- dum-dıyrım dum pofu-deyella dum dumi dum bum! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2007 Anlar mı dedim ? Anlar mı anlar... Hem anlamazsa da alışkınım alışılmadık aklımın akıl almaz akılsızlıgına.... Boşver dedim sus sen bir sigara ver, hisset dumanın içimden söküp attığı acıyı... Gözleri yine aynı yazıyı geçti birdenbire.. "Seni Seviyorum" En hazırlıksız anımda yakalarım hep bu yalanı. İçim içince ,içrek bir kahkaha koyverdi.. Isındı tenim ellerinin soğuğundan. Sen yine bilemedin seni düşlediğimi.. Hayal oldugunu bilemedin.. Uyanamadın bir türlü düşlerinden ,saçımdan tutup çekemedin cennetine. Zaman dedin,ama ben hiç bir saatte bulamadım o dedigini.. Özlem dedim, ama sen hiç bir kelimede okuyamadın bendekini.. Tamam bekliyorum geceyi, tamam istiyorum karanlığını.. İtaatim buyurgan emirlerine.. VeNuS 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Slaad Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2007 Düşüş başladı yine,kanatlar kıvrıldı yanlarda,belki de kırıldı sonsuzlukta,vorteks çekti düşünceyi beyinden,kelimeler öldü ayın sessizliğinde,güneş kustu nefretini,eski dev yeniden ziyaret ederken benlikleri.. Bense bekledim kenarda,kırmızı kor sıcaklık dalgası sararken gezegeni,yakardım eskilere neden yardım etmediler diye,lanetledim bu katliamı gerçekleştirenleri ve lanetledim kendimi,durduracak gücü bulamadığım için aciz özümde... Gözümün önünden kırlangıçlar geçti,soğuk ölümdü normalde,ama yaşama şansıydı şimdi.Yanmaya başladım beklerken,önümdeki mektubu okuyacak kadar ışık yaymalıydım.Unuttuğum şey ise,çağ kalleşlik,düzenbazlık çağıydı,fedakarlık çağı değil.Küllerimden doğdum geriye,baktığım da gördüğüm şey ölümün sırıtan yüzüydü vadide.Dünya kırılmıştı,şekliyse kurukafanın yansımasıydı aynada.Ağzı açılmış bir sırıtışla,varoluşla dalga geçen bir hayaletti adeta.Gördüm gerçeği,ve bıraktım kabuğumu geride,varolmayacak şafağa yükselirken gözyaşlarım düştü yere.Ağladım ruhlara,ağladım kaderime... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.