masal perisi Oluşturma zamanı: Mart 3, 2014 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 3, 2014 Kadın festivallerinin retrospektifine göre değerlendirildiğinde; başarılı işlere imza atan kadın yönetmenlerin eserleri, sorgusuz sualsizce bugünlere kadar taşınmıştır. Onların eserlerini izlemek kadar keyiflisi yoktur. Duygularını çok yoğun yaşadıkları için, filmleri oldukça yürek burkucudur. Özellikle aşk filmlerinde geniş bir açı yakalayan kadın yönetmenler aşkı beyazperdeye olduğu gibi yansıtmaları sinemaseverlerin dudaklarına bir parça bal çalarlar. Aşkı bol bol sulayıp solmasına izin vermezler, bu yüzden doğallık onların olmazsa olmazlarıdır. Yapaylık onlardan çok uzaktır. Buradan yola çıkan “Gezici Filmmor Festivali” 15-23 Mart tarihleri arasında İstanbul Modern’de olacak. Feminist sinemanın öncülüğünü üstlenerek kadının önemini vurgulayan 12.Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Festivali dünyanın dört bir yanından gelen yönetmenleri orta noktada birleştiriyor. Kadınların olanaklarını arttırmak için çabalayan Filmmor onların başarılarını merceğe alarak çektikleri filmler aracılığıyla sinemasal dünyaya girmelerine katkıda bulunuyor. İşte bu; da kadına verilen önemi kutsallaştırıyor. Bu tarz festivallerin kadını kutsallaştırıp, yüceltmesi eşitlik adına yapılan eylemlerin doğruluğunu gösteriyor. Peki Filmmor Danışmanı olan Hülya Uğur Tanrıöver Festivali nasıl tanımlıyor? Hülya Uğur Tanrıöver’e göre Filmmor; " Kadınların daha çok sinema yapması, sinema yapılan filmlerin kadınlara daha eşitlikçi şekilde bakması, bugüne kadar yapılmış olan, cinsiyetçi, erkeklerin yaptığı sinemadan biraz yer açarak, kadınların filmlerine, hikayelerine ve film yapma biçimlerine olanak tanımak amacı taşıyor." Sinemada kadınların yeni bir çığır açması estetik anlamdaki görsel bütünün parçalara ayrılmasına neden olacak ve o görsel bütüne ait sıradışı hikayeler, sinemasaldünyanın kapılarını aralayacak. YÖNETMENLIK VIZYONU GÜÇLÜ OLANIN İŞİDİR Gelelim asıl meselemize… Yıllardan beri ataerkil toplumun gölgesinde kalan kadın yönetmenlerin her geçen gün sayılarının artması, dertlerini anlatabilmeleri, cesaretlerini toplayıp film çeklemeleri, işin püf noktasını oluşturuyor. “Korkunun ecele faydası yok” sözü ile hareket eden kadınlar, hodri meydan diyerek seyircilerin huzuruna çıkıyor. Belki de yıllarca içlerindeki duyguları bastırdıkları için film çekemediler. Meydanı boş bulan erkek yönetmenler de bu yolla güçlerini ortaya koydular. Çünkü kadın yönetmenler hep azınlıktaydı. Bazı kişiler “yönetmenlik erkek işidir” der. Halbuki bu doğru değildir. Yönetmenlik vizyonu güçlü olanın işidir. Şimdi diyeceksiniz ki, kadınların vizyonu mu yok diye, elbette ki var ama onlar erkeklere nazaran biraz daha çekimserler. Aslında beraber çok güzel işler çıkarabilirler. Hatta bu dayanışma bu yıl festivalin kalbini daha da güçlü attıracak. Kulağımıza çalınan bilgiye göre; bu yıl ilk defa festivale "Kaleydeskop" isimli yeni bölüm eklenmiş. Bir erkek yönetmenin ve filminin konuk olacağı bu bölümde, ünlü yönetmen Reha Erdem ve Erdem'in ödüllü filmi Jin'in yer alacak. Bu dayanışmanın uzun ömürlü olması için öncelikle düşünce sisteminin değişmesi gerekiyor. Düşünce sistemi değiştiği zaman kadın yönetmenlerin sayısı daha da artacaktır. Dünyada başarı sıralamasına girmiş çok önemli kadın yönetmenlerden bahsedebiliriz. Örneğin Sofia Coppala, Kate Bigelow, Nora Ephron, Agnes Varda ve daha gırla… Hatırlarsanız Kate Bigelow “The Hurt Locker” filmi ile “En Iyı Yönetmen” ödülünü almıştı. Bu, kadınlar için hem en büyük gurur kaynağıydı hem de önemli bir kanıt niteliğindeydi. Hatta Kate Bigelow’un yolundan yürüyeceklere de patika açtı ve bu patika birçok kadın yönetmeni cesaretlendirdi. Böylece önyargı silinmiş oldu. GÖRÜLESİ İLGİNÇ FİLMLER Tüm bunları kabataslak değerlendirdikten sonra sırada Gezici Filmler festivalinde hangi filmlerin yer alacağı mevzusu var. !f film festivalinde bir hayli ilgi toplayan Miele (Bal) bu festivale de, damgasını vuracak gibi gözüküyor. Miele, kadın baş karakterin sarsıcı yolculuğunu anlatıyor. Yönetmen Valeria Golino ise bunu şu sözleri ile ifade ediyor: “Bir olayın (ölümün) kutsallığının ve ağırlığının hissedilmesini istedim, ama iz bırakmadan” İnceden inceden dokundurmayı seven yönetmen Valeria, baş karekterin iniş ve çıkışlarını yüreğindeki boşluğa teslim ediyor. Eğer yüreğindeki boşluğu doldurursa o zaman dayanılmaz bir hafiflik yaşayacak. Çünkü onun için her yer “tekinsiz”… Festival için önemli olduğunu düşündüğümüz diğer filmler ise şu şekilde yer alıyor: La Distancia MásLarga (En Uzun mesafe, Venezuela), 17 Filles (17 Kız), Sweet Dreams, Am Himmes Der Tag (Ufukları Aşmak) ve In Bloom… Tabi hatırlatmakta faydalı olduğuna inandığımız diğer bir ayrıntı da, bol bol kısa film ve belgesel izleyecek oluşumuz…İzleyeceğimiz Ispanyol ağırlıklı kısa filmler, Ispanyol sinemasını daha yakından tanımamıza olanak sağlayacak ve yönetmenlerin bakış açılarını etraflıca incelememize vesile olacak. Yani bir taşla iki kuş vurulması muhtemel… FESTİVAL HAKKINDAKİ ÖNEMLİ BİLGİLER Festival hakkındaki diğer önemli bilgileri de paylaşmadan geçmek olmaz. 22 ülkeden 60 filmin yer aldığı festivalde tema bölümleri, toplu gösterimler, açılış, kapanış etkinlikleri, paneller, yönetmenlerle söyleşi ve atölyeler düzenlenecek.Festivalin kategori başlıkları ise şu şekilde: “Bedenimiz Bizimdir”, “Kadınların Sineması”, “Kendine Ait Bir Cüzdan”… Festivale katılan ve bu yıl ilk filmini çeken kadın yönetmenlerden birine, bu yıl ikinci kez verilecek olan “Mor Kamera Umut Veren Kadın Sinemacı Ödülü” sunulacak. Festivalde, "Kadınların Sineması Bölümü"nde, dünyadan ve Türkiye'den kadınların son yılda yaptıkları uzun metraj, belgesel ve kısa filmler, "Bedenimiz Bizimdir" bölümünde dünya genelinden kadınların "bedenimiz bizimdir" konulu filmleri, "Kendine Ait Bir Cüzdan" bölümünde kadınların cüzdanı ve gelirleri ile ilintili zorlu yaşam mücadeleleri, "Cins-iyet-ler" bölümünde ise cinsel kimlik ve cinsiyet konusuna dair sıradışı filmler yer alacak. Ayrıca festivalde, Fransız sinemacı Catherine Breillat ile Türkiye’nin en çok film çeken dördüncü yönetmeni olan Bilge Olgaç'ın filmlerinin toplu gösterimleri yapılacak ve Bilge Olgaç’ın ölümünün yirminci yılı dolayısıyla bir anma gerçekleşecek. Buraya kadar herşey çok güzel ama festivale genel bir bakış attığımızda aklımıza şu sorular geliyor, festival nasıl bir sloganla yola çıktı ve neden Dünya Kadınlar günü olan 8 Marta denk gelmedi? Hülya Uğur Tanrıöver bunu şu şekilde aktarıyor: “Kadınların ekonomik bağımsızlığı, kendilerine ait cüzdanları, gelir ve bütçeleri olması gerektiğine dikkati çekerek, bu nedenle festivalin bu yılki sloganının "Cüzdan Kadının Özgürlüğüdür." Ama festivalin neden 8 Marta denk gelmediği ise halen merak konusu… Eğer festival 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe denk gelseydi daha çok manidar olurdu, öyle değil mi? Unutmadan aktaralım Festival 15-23 Mart tarihleri arasında yapılacak. Sonuç olarak;Türkiye’nin dört bir yanını dur durak bilmeden gezen Filmmor ve benzeri festivaller kadınlara özgürlüklerini teslim edip,içlerindeki cevherleri ortaya çıkararak, hikayelerini tüm çıplaklığıyla perdeye yansıtıyorlar. Zaten festivalin amacı da, kadınların yıldız misali etrafa ışık saçmalarını sağlamak. O halde etrafa ışık saçan yıldızları yalnız bırakmayalım ki, onlar adetaışık hüzmesi şeklinde bize doğru süzülsünler. Arzu Çevikalp’ın Filmmor Festival Seçkisi: La Distancia MásLarga (En Uzun Mesafe) 17 Filles (17 Kız) Sweet Dreams Am Himmel Der Tag (Ufukları Aşmak) In Bloom A Memoria Que Me Contam (Bana Anlatılan Anılar) Qual Queijo Voce Quer? (Hangi Peyniri İstersin?) La Primera Golondrina (İlk Yalan) Juliana Ahora no (Şimdi Olmaz) Dos Almas (İki Ruh) Camila Desde El Alma (Ruhen Camila) Not: Festival, 15-23 Mart’ta İstanbul’da, 5-6 Nisan Mersin, 12-13 Nisan Adana, 19-20 Nisan Muğla-Bodrum’da olacak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.