darqrose Oluşturma zamanı: Mart 8, 2014 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 8, 2014 Bugün ; Neler yapıyoruz, kimlerle birlikteyiz , insanlarda bizi seviyorlar mı ya da görmezden mi geliyorlar , kimliğimizi mi buluyoruz yoksa kimliğimizi mi kaybediyoruz , amaçlarımız mı var yoksa isteklerimiz mi , hayallerimizin ne kadarını gerçekleştirdik ve ya hangi hayallerimizden vazgeçtik? Yukarıdaki oluşumlardan kısa kısa bahsedip konuma girmek istiyorum. Neler yapıyoruz ve kimlerle birlikteyiz sorusunun cevabı sıkıntılı ve entrikalıysa eğer diyeceğim şu ki önce hayatınızda olmaması gereken insanları hayatınızdan çıkarın. Kardeşinizse bu kişi onuda hayatınızdan çıkarın. Problemleri çözmeye çalışmak o probleme dahil olmak demektir her zaman boşverin çözmeyin siz kendinizle daha mutlu olabilirsiniz. Bazı insanlar kırklı ve ellili yaşlarında şunu söylerler bunca yıldır iyi niyetimi kullandı keşke daha önce anlasaydım bana zarar verdiğini. Böyle olmak istemiyorsak bütün bencil ve kötü niyetli insanlardan paçayı kurtarıyoruz. En yakınınızda ki insan bile sizi kötü duruma düşürebilir asla ama asla taviz vermeyin. İnsanlar bizi seviyorlar mı yoksa görmezden mi geliyorlar? İnsanlar konusunu her insan çok fazla düşünür ilk okulda ve ya lisede ki sınıfımızı düşünelim. Herkesin sevdiği ve sempati duyduğu kişiler kimlerdi. Tabi ki popüler öğrencilerdi. Bunlar bazen çok hoş bazen çok varlıklı bazen çok akıllı öğrencilerdi. Yaş ilerledikçe bu üç özelliğide barındırmadığı sürece insanları sevemez olduk. Yani onlarında bizi sevmesi için hem akıllı olmamız hem hoş görünmemiz hem de varlıklı olmamız gerekir. Kimliğini bulmak ve ya kaybetmek ise tamamen karakter meselesi kendimizden ne kadar ödün verirsek o kadar silikleşir ve değersizleşiriz. Bu yüzden değerlerimiz bizim için önemlidir. İnsanlara saygı duymamız hayvanlara doğaya verdiğimiz değer bizi daha iyi bir insan yapar. Eğer zararlı davranışlar sergiliyorsak şunu unutmayalım ki dünya hem ödül almanın hem de bedel ödemenin yeridir. Amaçlarımız bizim olmazsa olmazlarımızdır belki hayatımız için bin tane şey isteyebiliriz ama bu isteklerimizin gerçekleşmesi amaçlarımızı gerçekleştirmemizle doğru orantılıdır. Amacımız bize iyi kazandıracak bir meslek ve ya bir iş olabilir veya doğru bir insanla kurulcak bir yuva olabilir bunlarla ilgili beklentilerimiz ise isteklerimiz olur. Eğer amacımızı gerçekleştirmediysek istediğimiz diğer şeyler gereksiz olur ve bizi amaca götürmez. Bazı insanlar bankacıdırlar mesela ama banka müdürüymüşler gibi bir egoları vardır. Tabi ki bu insanlar evlenip bir evin sorumluluğunu aldıklarında bütün forsları gider. Gerçekleri görelim ve çıtamızı hep yüksekte tutalım. Gerçekte kalabalığı alt sınıflar oluşturur ve bizim yapacağımız şey onların başaramadıklarını başarmaktır. Koyunmuyuz kurtmu. Herkes statüsünü artırmak istiyor ve herkez daha fazla kazanmak istiyor. Eğer yeterince koyunsak bir ömür aynı yerde kalabiliriz ve yeterince kurtsak bu kapitalist düzenin üst piramitlerine yerleşebiliriz. Hayallerimiz gerçekte isteklerimizden ve amaçlarımızdan bağımsızdır. Başarısız bir insanda hayallerini gerçekleştirebilir. Hayaller daha çok kurgu barındırır ve bana göre herkez hayallerinin peşinden gitmeli. Bir dağa tırmanmak motor kullanmak bir hafta boyunca bilmediğin bir yerde mekanları gezmek insanları tanımak , yurt dışına çıkmak... bu gibi şeyler motivasyonumuzu yükseltecektir ve kendimizi var edebildiğimizi gösterdiği için kazanma dürtüsünü güçlendirecektir. Hayallerimiz o an ki hayat şartlarımıza göre gerçekleştirebileceğimiz şeyler olmalı tabii. Lisede öğrenciyseniz ve ortahalli bir ailedeyseniz yurt dışına gitmeyi hayal etmeyin. Mesela bir çocuk yuvasına , hayvan barınağına , yaşlı bakımevlerine bir ziyareti hayal edin. Ya da uçurtma uçurmayı. Sonuçta hayallerimiz hayal olarak kalmamalı. Ve gerçekleştirebileceğimiz hayaller kuralım ki daha dolu dolu yaşamış olalım hayatımızı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
darqrose Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2014 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2014 Konu devam edecek arkadaşlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Uykucu Anarsist Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2014 Gercekten cok iyi yazmışsın tebrik ederim. Tamamen katılıyorum sana. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
celali Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2014 Güzel yazı , ben imdi yurtdışında eski yaşadığım yere gitmek istiyorum fakat gitme imkanım(para varda,... gitmek yok) yok bna üzülmekteyim .. hiç olmazsa nehir kenarında biraz yürüsem ...die Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
darqrose Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2014 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2014 Gerçekte olan şudur ki herkez bir şeyleri başarmak ister ve yalnızca çok az insan istediğine sahip olur. Herkes kendince başarı formülleri koysada bunlar hiç bir zaman tutmaz zaten bu formüller uygulanamayacak kadar karmaşıktır. Çok çalışmak kendine güvenmek gibi öneriler verirler kişisel gelişim uzmanları. Hayat koçları ben şöyle kazandım böyle hareket ettim derler ama bence çoğu kimse aslında nasıl başarılı olduğunu anlamaz ve bu yüzden anlatamazda. Bence spritüel uyanış önce gelir sonra hareket başlar. Bu gerçek aşkı yaşayanların ve ya sıfırdan başarıya ulaşanların ortak noktasıdır. Herkez aşık olur herkez çok kazanmanın peşindedir peki onları toplumdan ayıran özellik nedir? Ruhsal başarı yaşandığında hayatın değişmemesi imkansızdır. Demekki hayatımızı yaşam kalitemizi yükseltmek için işe ruhsal kalitemizi yükseltmekle başlamalıyız. Bir insanın spritüel durumu hayatına yansırda hayatı içsel dünyasına yansımaz mı elbette yaptığımız her hareket istesekte istemesekte içselliğimizin kalitesini değiştirecektir. Aslında olan şudur ki ruhsal dünyamızı asla yönetemeyiz ama hareketlerimizi yönetmek bizim elimizdedir. Zaman geçtikçe öğreneceğimiz tek şey hareketlerimizi kontrol edebilmektir. Benim inandığım bir şeyse her hareketimiz bize olumlu ve ya olumsuz geri döner. Bir inanışta şudur ki kelimelerin gücünü görmezden gelmeyin çünkü siz konuşurken düşünceleriniz hayat bulur. Söylediğimiz şeyler umudumuzu kazanmamıza kaybetmemize , mutlu olmamıza , mutsuz olmamıza , cesaret etmemize , korkmamıza sebep olur. Karşımızda ki insanların bize güvenmesi bizden korkması bize saygı duyması bizden nefret etmesi yine söylediğimiz kelimeler le doğru orantılıdır. Demek ki öncelikle iletişimimizi düzeltmeliyiz. En iyisi olumsuz duygularımızı kendi haline bırakıp olumlu hislerimizin peşinden gidelim. Bugün sevmediğimiz nefret ettiğimiz kim varsa bir günlüğüne de olsa onları düşünmek yerine sevdiğimiz birisini düşünelim diğerine kötülük yapmak yerine sevdiğimiz insanı mutlu edelim nasılsın nasıl gidiyor diye bir mesaj atalım sevdiğimiz bir akrabamızı belki kuzenimiz belki dayımızdır arayıp hal hatır soralım. Bugün etrafımızdaki asalak yaşayan bizden beslenen insanları memnun etmek yerine sevdiğimiz birine özellikle bizden çıkarı olmayan birine bir iyilik yapalım belki çok yalnızdır belki sıkıntısı vardır, onun ihtiyacını karşılayalım. Ve başarının ilk ışıklarını yakalım. Okul hayatımızı düşünelim yine herkes gizli bir yarış halindedir. Ve gerçekten başarılı olan öğrenciler mesela bin kişilik bir okulda birkaç tanedir. Bunlardan kaç tanesi sahip olduğu şeyleri paylaşır mesela hangi sınıfta sınıfın en çalışkanı sınavda herkese kopya verir. Verenler var tabi ama sınıfın en başarılı öğrencisi kimseye kopya vermez. 10 okul gezmiş biri olarak gözlemlediğim notları her zaman yüksek olanların sınavlarda kopya vermedikleridir. Ya da en jiks giyinen ve cebinde parası olan öğrencilerin başkalarından alması gibi bir başka durumda yine aynı sebeptendir. Hepimiz yarışıyoruz ama gerçek hayata atıldığımızda bu durum çok orantısız bir yarışa dönüşüyor. Bizden varlıklı olan bizden iyi eğitim almış olan insanların bizden başarılı olmasını bekliyoruz ama gerçek öyle değil. Gerçekte başarı ne parayla ne de alınan eğitimle sabittir başarı tecrübeyle kazanılır. Ne yazık ki bizler karşılaştığımız şeylerden tecrübe sağlayamayınca ilerleyemiyoruz. Mesela bir iş yerinde çalışıyorsunuz ve çok fazla mesai yapıyorsunuz emeğinizin karşılığı verilmiyor , size haksızlık yapıldığını gördüğünüzde bile daha fazla kazandırıyor diye sigortası var diye ve ya elinizde ki tek iş o olduğu için tevazu gösterebilirsiniz. Ama ileride mutlaka paçanızı kurtaracaksınız bunu neden şimdi yapmıyor sunuz peki. İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar ama insanlar birbirlerini konuşarak değiştiremezler insan sadece kendisi değişmek isterse değişir ve bu herkes için geçerlidir. İçinde bulunduğunuz durumu asla içindeyken çözemezsiniz önceden dediğim gibi çözmeye çalışmak sorunu uzatmaktır sorun varsa bırakın peşini düzeldiğini göreceksiniz. Belki patronunuz aynı zamanda arkadaşınız tanıdığınız biri belki iş ortağı olduğunuz insanla sorunlusunuz yapılcak en iyi şey bu sorunlardan ders çıkarıp yolunuza devam etmek olacaktır. Bazı insanlar başka birilerine sahip olma iç güdüsüyle patron olur altındaki personeli yok sayar bu tür bi hiyerarşi içinde elbette başarılı hissedilmez. Başarılı olsanız bile karşınızda ki insanlar '' elbette başaracaksın sana para veriyorum'' mantığında olduğu sürece asla ve asla başarılı hissedemezsiniz. Ne kazandığınız paranın ne aldığınız işlerin yaptığınız satışın hiç bir manası olmaz. İnsanlara size sahip olmadıklarını gösterin ki üstünüz olan bu kişiler size kendinizi başarısız hissettiremesin. Asıl olan şudur ki onlar zenginliklerini size borçlular ve bunu onlara hissettirin. Üstteki kişilerin en büyük laneti birilerinin onlara bağımlı olmadığını görmeleridir. Bunu kullanın ve ticaretin büyüsünü keşfedin. Birşeyler alıp satın insanın iş hayatında özgüvenini artıran tek şey ticarettir. Bunlar zamanla öğrenilcek şeyler ama insanlar belli bir yaşa gelince şunu söylerler. '' Keşke çocuklarım için bir şeyler yapsaydım keşke bu işle ömrümü çürütmeseydim biraz hayatımı yaşasaydım.'' Neden para biriktiremiyoruz neden bir tüketim çılgınlığındayız. Bunun sebebi de işte başarılı hisseden insanlarla mutsuz olan insanlar arasındaki orantıyla aynıdır. Siz hiç son model arabalara binen pahalı evlerde oturan ama 5 liranın hesabını yapan insanlar gördünüzmü ben gördüm ve açıkca söyleyeyimki böyle insanlar yoksulluktan gelmelerdir. Eee bizde paramızı tutalım öyleyse 5 lirayla zengin olunuyorsa derseniz yanılırsınız. Şimdi başarılı hisseden insanın ruhsal doyumundan bahsedersek bazı insanlar kendi kendilerine yoğun bir kazanma dürtüsü yaşarlar belki bizden akıllı değillerdir ama bu hissi yaşarlar bu insanlar yüzde yüz ezilmişlerdir ama her ezilende kazanma dürtüsü yeterli olmaz bazıları bir başaracak gibi olur sonra yine çuvallar. Bunlarda genelde kendilerine çok önem veren kişilerdir en ufak bi parıldamada işte başardım moduna girdikleri için hemencecik kaybederler. Kazanma iç güdüsü olan insanlar çok çabuk tepeye yerleşirler. Ama ben üstlere hep hakkıyla gelenlerin geçmesinden yanayım. Mesela günümüz hükümeti eziklikten gelen insanlar, kazanma dürtüsüyle devlet yönetimini kazanç kapısına çevirmişlerdir. Hakkıyla sıfırdan başlayıp, başa gelen, bildiğim tek devlet adamına ise, sadece M.Kemali örnek verebilirim. Şimdi aradaki farkı anlamışsınızdır umarım bir tip sadece para derken diğeri ise sadece insan der. Yani başarı hissini sadece kazanma dürtüsüyle yakalayamayız. Başarmamız için spritüel uyanış yazımdan paylaşacaklarım bu kadar. Başarılı hissetmek çok farklı bir duygudur. Mutluğu kovalamak ne kadar aptal bir tabirse başarıyı yakalamak o kadar salakça bir tabir olur. Özellikle çarkların sürekli değiştiği bir sistemde her insan ve her oluşum değişirken kazanınca başardım kaybedince başarısız oldum demek hiç bir zaman başaramadık demektir. Işıkla kalın. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
balam Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2015 Emeğiniz için teşekkürler iyi bir yazıydı, fakat yazınızda şöyle bir ifade var ;''Liisede öğrenciyseniz ve ortahalli bir ailedeyseniz yurt dışına gitmeyi hayal etmeyin.'' Bu sözünüzden yola çıkarak , daha geniş bir açıda düşündüklermi anlatmayı hedeflicem ; İmkasızın olmadığı bir evrende yaşıyoruz .İstek ve inançlarımızın doğrultusunda gerçek okadar da uzak değildir.Unutulmamalıdır ki hayal gücü bir hayalden ibaret değildir.Ne imkansızlıklar içinde inançla(inanç başarının yarısıdır)onlara bağlanan insanlar neler başardı.İmkansızlıklar hep öğretildi insana, hep bir başkası olmayı, başkalarının hayallerini çalıp bireye yüklendi ve birey artık toplumdan biri oldu birey birey olmadı. Birey artık bir başkasının yarattığı müziğin bir yankısı haline geldi. Artık kendi duygu düşüncelerini düşünemez,onlar bir başkasının olmuştur. Erdemleri kendi erdemleri değil, günahları kendi günahları değildir.Yazık bir vaziyet ama artık farkındalıkla bunlar aşılır hale gelmekte. Evren enerjiden ibarettir(enerji ve hareketten oluşmuştur.) bundan yola çıkarak dünyamızdakileri canlı cansız diye ayırt edemeyiz.İnsan düşünen bir varlık olduğu için, enerjisini kontrol edebilir.Enerjiyi yönlendirdiğinde(Hayal gücü , imajine vasıtasıyla) gerçektir o... İstekleri evren için bir emirdir.Yani hayal ediniz, can-ı gönülden istediğiniz ne ise onu hayal ediniz.Siz ne iseniz o olunuz , hiçkimse olun! Olun ki kendiniz olabilin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
legolas Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2015 Acık ve net bir anlatim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2015 http://www.gnoxis.com/spirit%C3%BCel-uyan%C4%B1%C5%9F%C4%B1n-belirtileri-30431.html http://www.gnoxis.com/tanr%C4%B1sal-uyan%C4%B1%C5%9F-belirtileri-31678.html bu iki link sanırım konuyu destekler nitelikte .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.