Jump to content

alisa perne

Önerilen Mesajlar

Dünya'nın eski dinlerine aşina olan herkes, onların belli sayılara atfettikleri mistik güçleri; bu sayıların bir bakıma geleneklerin ve törenlerin hem ölçüleri hemde biçimlendiricileri haline gelişini; aritemetik değerleriyle asla bağlantısı olmayan simgesel bir anlama sahip olduklarını fark etmiş olmalıdır.Örneğin pek çok doğu dininde özellikle de yahudilerde en kutsal sayı yedidir ve ondan sonra da üç ve dört gelir.Kutsal karakterleri en eski tarihin ötesindedir ve dini hislerin ilk ifadesiyle çağdaş olmalıdır.İçlerinden yalnızca biri DÖRT kızılderili kültüründe göze çarpar.Bu sayının kutsallığını insanla doğa arasındaki,her yerde önemli ve aynı olan temel bir ilişkiden alması gerekir.Bu ilişki anayölere tapınmada bulunmuştur.

 

Kızılderili avcıydı, hiç durmadan yolsuz ormanlarda geziniyor, sınırsız bozkırları aşıyordu.Bu beyaz ırka bir tür yetenekten ziyade, ona böyle kusursuz bir biçimde rehberlik eden bir içgüdü olarak görünür. Asla kaybolmaz.Kızılderililerin kültürü üzerine detaylı bir araştırma yapan yazar şöyle der"Yerli pusula yönlerini daima aklında tutar ve kendisini buna uygun sözcüklerle ifade eder, konu kendi evindeki bir mesele olsa bile."

 

Kesinleştirilmiş dört anayön varsayımı tesadüfi değildir; her dil tarafından tanınmıştır; vücudun anatomik yapısı tarafından zorunlu hale getirilmiştir ve evrenin değişmez yasalarından derlenmiştir.Gün doğumunda da, gün batımında da baksak ya da gece vakti bize rehbelik etsin diye binlercesinin arasında parıldayan tek başına sabit duran yıldıza da baksak ,bedeninimizin ön ve arka tarafı, sağ ve sol elimiz paraleller ve meridyenlerle çakışır.İnsanoğlu tarihin çok eski dönemlerinden beri bu dört noktanın önemini kavramış, onları gecenin ve ıssızlığın içindeki rehberi olarak görmüştür.

 

Bu sayıya verilen önem ayinlerde ve mitlerde başka herşeyde olduğundan daha canlı bir biçimde ortaya çıkar.Eğer gezginler tarafından tüm ciddi işaretlere girişmenin zorunlu hazırlığı olarak aktarılan bir uygulama

varsa o da tütün içmedir.Belirlenmiş geleneksel kurala göre ilk nefesin gökyüzüne, sonra herbirinin dünyanın köşelerine, yani anayön noktalarına doğru üflenmesi gerekirdi.Bunlar dünyayı yaratan ve ona hükmeden ruhlardı. Neredeyse tüm kızılderili masallarının ve törenlerinin başlıca figürleriydiler.Bunllar Çippeva büyücüleri tarafından yeni müritleri meda hilelerinin gizemlerine kabul etme sırasında bir araya getirilenkutsal güçlerdi. Dört kazıktan oluşan bir eve davet edilirlerdi; evin önünde dört taş dururdu; burada dört gün kalmaları ve dört ziyafete katılmaları istenirdi.İşlemin her adımında bu sayı yada onun katları tekrarlanırdı. Komşuları Dakotalarda da aynı sayı kesin bir biçimde kutsaldı.Kutsal güce ve gökyüzü ruhlarına dair tüm masalların ayrıca dini ayinlerin içine derinlemesine karıştırılmıştı.

 

Cresklerin Busk adını verdikleri, cinayet dışındaki tüm suçların affedildiği büyük anma törenlerinde, yeni ateş alevlenip de yeşil mısır sofraya getirildiğinde her bir dans, her bir zikir ve her bir tören, dört

sayısının ve katlarının akla gelebilecek tüm bağlantıları içinde şekillenir ve kurallara bağlanırdı.Aynı şekilde gençler erkekliğin gereklerine layık olduklarını kanıtlayacak ve koruyucu ruhlarını ortaya çıkartacak

bu dini gözaltı törenlerine maruz kalırdı;yine oruçlar,inzivalar ve çileler bütünüyle dört katlı düzenlemeler içinde yer alırdı.

 

Anayönlerin dinlerin ciddi gizemlerinin temeli olması sadece kıtanın gelişmemiş kavimleri için geçerli değildi.Guatemala'daki Micla Aztekleri, başlıca bayramlarını dört kez kutlarlardı ve ayinler dört rahip tarafındanyönetilirdi. Aynı şekilde Peru'luların da yılda dört büyük bayramı vardı; ayrıca her yeni ayda dört gün süren bir şenlik yapılırdı.Doğumdan önce anne dört gün kirli bırakılırdı; bir ateş yakılır ve benzer bir süre boyunca korunurdu; çocuğun kutsama töreninde de her anayöne bir ok fırlatılırdı.Günde dört kez dua ederlerdi, en büyük bayramları dört yılda bir olurdu ve kanlı adakları pusulanın dört ana noktasınaydı.Hem eskimolarda hem Creeklerde hem de Algonkinlerde insanlar öldükleri zaman dört gün mezarın üzerine yiyecek konurdu ve ölülerin ardından tutulan yas dört ay ya da dört gün sürerdi.

 

Her iki kıtada bulunan farklı kültür düzeylerindeki kabilelerde bu sayıya kutsiyet atfedildiği ve anayönlere gösterilen saygının pek çok öreneği vardır.Kabilelerin bu inanışlarının ifade edilişini dinlerde ve mitolojilerde görmekteyiz.

kaynak:Yeni Dünya Mitleri/Daniel Brinton

Kızılderili Mitolojisi /Carol K.Rachlin,Alice Marriott

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...