numeroloji Yanıtlama zamanı: Haziran 9, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 9, 2014 Doğruyu ve yanlışı sen seçersin iyilik ve kötülük, doğru ve yanlış hepsi senin algına göre değişir sana kalmış ben kendi doğruma inanıyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Haziran 9, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 9, 2014 .......... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
why Yanıtlama zamanı: Haziran 9, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 9, 2014 Doğüstü deneyim diye bir şey yok. Hepsi yanılgı. ?????????????????? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
numeroloji Yanıtlama zamanı: Haziran 9, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 9, 2014 şimdiye kadar bana söylenen tek şey meditasyon yap oldu. ruhani varlıklarla iletişime geçmem için bunu yapmam şart mı peki ? yapacaksam, hangi meditasyonu, ne kadar süre ile yapmam gerekiyor bilgilendirir misiniz ? odak noktam bu varlıklarla iletişim. ilk aşama meditasyonsa diğer aşama ne olacak peki ? Çocuk haklı arkadaş yemişim meditasyonunuzu bi türlü dilinizden düşüremediniz.Önce meditasyon yap sonra kabalistik meditasyonlara yönel sonrabaşka bişey yap deseniz bi şey demeyecem.Meditasyon, meditasyon, meditasyon tamam diyinde çakra meditasyonu yap niye demiyorsunuz?çakra çalış diye demiyorsunuz?talismanlarla uğraş niye demiyorsunuz?mantralarla uğraş niye demiyorsunuz? Doğruya uğraşmak istemeyip genede ''oh yardım ettim çocuğada kurtardım'' diyenlerin atasözüdür'' meditasyon yap''.Bu tavırlada ancak kendinizi ve yoldaşlarınızı küçük duruma düşürüp karşınızdakini inançsızlığa itersiniz.İsmi lazım değil pek çok sitede ve özelliklede psişi... sitesinde hep bunu söylüyorsunuz sonuç çocuklara 45 dakika meditasyon yaptırıyorsunuz günde çocukda bekliyor ben psi master olacam bilmemne günlerce çocuk 45 dakika meditasyon yaparak küfürle birlikte bu işi bırakıyor arkadaş daha bilgece tavsiyeler verin.Herkesmi aynı mesajı atar? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sticker Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2014 Sayın Özgün, Bence inancınız konusundaki yorumlara cevap vermeyin artık. Neyse ne. Yeterince açıkladığınızı düşünüyorum kendinizi. Hem burada inancınızı tartışmıyoruz. Sizi anlamak isteyen baştan sona okusun bu başlığı ve kabul etsin. Burada biz başka bir konudan bahsedelim dönüp dolaşıp aynı konulara girmeyelim. Yukarıda ruhani boyuta olan inancınızın gittikçe arttığını söylemişsiniz. İnanç bu konudaki en önemli gelişim bence. Bundan sonra karşınıza çıkacak olayları tesadüf diyerek veya görmeyerek geçmeyeceksiniz belki de. Sorgulamaya başlayacaksınız. Başka bir kapı açılıyor önünüzde. Ben de bu aşamadayım aslında. Çevremdeki olayları "fark etmeye" çalışıyorum. Kolaylıklar dileklerimle. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2014 Ruhani varlıklara inanıp da, varlığın kaynağına inanmakta zorlananları anlamıyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Namito Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2014 Ben de konuyu açan arkadaşın durumuna yakın bir durumdayım diyebilirim. Uzun vakit kendimi zayıf agnostik olarak gördüm fakat artık gerek bilimsel gerekse ruhani konulardaki teorik bilgi edinme süreçlerimden sonra kendime panteist diyebiliyorum. Ne zaman telekinezi konusu açılsa hemen "Bu durum beynin kendisini kandırmasıdır. İnsan bir şeye kafayı takarsa gerçekle hayali ayırt edemez." diyordum. Yahut büyü konusuna şöyle yaklaşıyordum: "Eğer büyü tutmazsa doğa üstü bir sebebe bağlanır. Eğer tutarsa da bu büyü olarak adlandırılır. Asıl olan olasılık hesaplarıdır. İnsanlar bunların üstüne yorum yaparlar." Tabii bu yaklaşımlarım benim son derece materyalist bir yapıda olmamdan kaynaklanıyordu. Ancak pagan ve neopagan düşünceleri, masonik düşünceler gibi yaklaşımları incelemeye başladığımda ve bilimsel olarak çift yarık deneyi gibi deneyleri araştırıp evrenin aslında bilinçli olduğunu ve gördüğümde düşünce sistemim de değişikliklere uğramaya başladı. Konuyu açan arkadaşın da çift yarık deneyi, tavşan deliği ve diğer kuantum konularını araştırmasını tavsiye ederim. Ayrıca bir sorum var. İnancı tam olarak yerine gelmemiş, içinde bir sürü şüphe olan birisi metafiziksel faaliyetlerde bulunursa (Mesela cadılıktaki çember açma ritüeli, inisiyasyon ve sonrasında büyüler ) başarılı olur mu? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
why Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2014 Ben de konuyu açan arkadaşın durumuna yakın bir durumdayım diyebilirim. Uzun vakit kendimi zayıf agnostik olarak gördüm fakat artık gerek bilimsel gerekse ruhani konulardaki teorik bilgi edinme süreçlerimden sonra kendime panteist diyebiliyorum. Ne zaman telekinezi konusu açılsa hemen "Bu durum beynin kendisini kandırmasıdır. İnsan bir şeye kafayı takarsa gerçekle hayali ayırt edemez." diyordum. Yahut büyü konusuna şöyle yaklaşıyordum: "Eğer büyü tutmazsa doğa üstü bir sebebe bağlanır. Eğer tutarsa da bu büyü olarak adlandırılır. Asıl olan olasılık hesaplarıdır. İnsanlar bunların üstüne yorum yaparlar." Tabii bu yaklaşımlarım benim son derece materyalist bir yapıda olmamdan kaynaklanıyordu. Ancak pagan ve neopagan düşünceleri, masonik düşünceler gibi yaklaşımları incelemeye başladığımda ve bilimsel olarak çift yarık deneyi gibi deneyleri araştırıp evrenin aslında bilinçli olduğunu ve gördüğümde düşünce sistemim de değişikliklere uğramaya başladı. Konuyu açan arkadaşın da çift yarık deneyi, tavşan deliği ve diğer kuantum konularını araştırmasını tavsiye ederim. Ayrıca bir sorum var. İnancı tam olarak yerine gelmemiş, içinde bir sürü şüphe olan birisi metafiziksel faaliyetlerde bulunursa (Mesela cadılıktaki çember açma ritüeli, inisiyasyon ve sonrasında büyüler ) başarılı olur mu? Birebir ben de aynı aşamalardan geçip panteist oldum çok enteresan. Evet evrenin kendisi bilinçli Metafiziksel faaliyetler inanç gerektirir şüphe ile olmaz bence inanmaya da başladı zaten Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Namito Yanıtlama zamanı: Haziran 11, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 11, 2014 Ben bugün belki bir şeyler olur diye cadılıktaki çember açma ve inisiyasyon ritüellerini yaptım. Ama sanırım inancım eksik olduğu için hiçbir şey hissetmedim. Özel bir şey olmuş gibi gelmedi. Bu da inancın önemli olduğunu gösterir nitelikte sanırım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Haziran 11, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 11, 2014 Kuantum fiziği okuyun. Ufkunuz açılır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NovaStyle Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2014 Meditasyonu, enerjiyi ruhani bir olay olarak görmüyorum. Daha önce dediğim gibi kendimi ikna edebilmem için ruhani bir varlığa tanıklık etmem gerekiyor. Daha çok bu konuda yardım istiyorum sizlerden. Eğer ruhani bir varlıkla iletişime geçmek için şu meditasyonu yapacaksın, şu şekilde kendini hazırlayacaksın, şu varlıkla iletişime geçmelisin, kendini inandırmalısın vb. derseniz bu tamda benim sizlerden istediğim cevap olacak. özgün sevgiler öncelikle geç yazıyorum sanırım ama umarım bakarsın konuya.. Ruhani olay ile meditasyonun ilişkisini açıklamak istedim ben sana.. Beyinimizi ve bilincimizin kontrolü elimizde ancak bilincimizin ne oldugu nasıl var oldugunun tek acıklaması beynimizdeki nöronların olusturdugu elektromanyetik alan.. yani bir bakıma ruhunu bedenine baglayan yegane şey aslında bilincin.. bilincini rahatlatıcak ve gelistiricek aktiviteler ruhunu da besliyecektir.. meditasyon ve ibadette kişinin buldugu içsel huzur ve rahatlama gibi.. saygılar.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Haziran 13, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 13, 2014 İnsanın rehberi, kendi aklıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ismtkr Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Bence sen birşeyleri öğrenmekten ziyade deneyimlemek amacıyla böyle birşey istiyorsun. Atıyorum varlık daveti yaptın, gelmez ama hadi geldi diyelim. Geldiğinde bunu bilinçaltının bir oyunu olarak düşüneceksin. Sonuç olarak inanmıyacaksın. Ayrıca kontrol etmek ve korunmak zordur. Sen yürümeyi bilmeden koşmaya çalışıyorsun. Birşeylere ulaşmak için çabalamak gerek. Araştır, oku, öğren, meditasyon yap..Zamanla istediğin düzeye ulaşırsın. Herşey sandığın kadar kolay ve sıradan bir temel üzerine kurulmuş değil. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Bence sen birşeyleri öğrenmekten ziyade deneyimlemek amacıyla böyle birşey istiyorsun. Atıyorum varlık daveti yaptın, gelmez ama hadi geldi diyelim. Geldiğinde bunu bilinçaltının bir oyunu olarak düşüneceksin. Sonuç olarak inanmıyacaksın. Ayrıca kontrol etmek ve korunmak zordur. Sen yürümeyi bilmeden koşmaya çalışıyorsun. Birşeylere ulaşmak için çabalamak gerek. Araştır, oku, öğren, meditasyon yap..Zamanla istediğin düzeye ulaşırsın. Herşey sandığın kadar kolay ve sıradan bir temel üzerine kurulmuş değil.Zamanla ulaştığın noktada gördüklerinin halüsinasyon olmadığından nasıl emin olacaksın. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
numeroloji Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Hala mı bitmediniz çocuğa full aynı eleştiriler belli bir noktaya geldikten sonra zaten insan eğriyi doğruyu anlar darısı sizin başınıza Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
numeroloji Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Bence sen birşeyleri öğrenmekten ziyade deneyimlemek amacıyla böyle birşey istiyorsun. Atıyorum varlık daveti yaptın, gelmez ama hadi geldi diyelim. Geldiğinde bunu bilinçaltının bir oyunu olarak düşüneceksin. Sonuç olarak inanmıyacaksın. Ayrıca kontrol etmek ve korunmak zordur. Sen yürümeyi bilmeden koşmaya çalışıyorsun. Birşeylere ulaşmak için çabalamak gerek. Araştır, oku, öğren, meditasyon yap..Zamanla istediğin düzeye ulaşırsın. Herşey sandığın kadar kolay ve sıradan bir temel üzerine kurulmuş değil. Belkide arkadaş araştırmak, araştıranlardan yardım almak ve fikir edinmek için bu konuyu açmıştır?Ama neyse boşverin önce meditasyon yapalım biz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NewWorldOrder Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Sizleri Tek ve Sonsuz Yaratan' ın Sevgi ve Işığıyla selamlıyorum. Kendi hayatımdaki çizelgeden biraz bahsetmek isterim; dünyaya bir müslüman olarak geldim. Kafamdaki sorulara mantıklı cevaplar aradım. Ve mantığa/bilime yöneldim. Bilime yöneldiğim her adımda, islamiyetten biraz daha uzaklaştığımı farkettim. Çünkü bilmek ve inanmak aslında birbirine zıt şeylerdi. Fikir çizelgem şu şekilde ilerledi diyebilirim; İslamiyet > Deizm > Agnotisizm > Materyalizm. Bir materyalist olarak hayatımı sürdürdüğüm yıllarda insanların kafalarındaki soruları mantığa dayalı olarak açıklama konusunda uzmanlaşmıştım. Ve bir müslümanı münazara esnasında kolaylıkla alt etmeyi başarabiliyordum. Daha sonra mantığın üç boyutlu olduğunu farkettim. Mantık yürütülerek varılan bir sonucu, yine mantık yürüterek çürütmek mümkündü. Buda mantığın aslında üç boyutlu olduğunu gösterir. Bu hayat yarı gerçek yarı rüyadır. Gerçek olan kısım mantığa, rüya olan kısım ise duyguya/hissediye dayanır. Bu sayede duygu/hissediş'e hitab eden dinleri; mantık ile yargılamayı bıraktım. Çünkü mantığımızın sınırları vardı. Beynimizin büyük bir kısmını kullanmamız engellenmiş ve bazı kromozomlarımız pasifleştirilmişti. Bütün bu şartlar altında içinde bulunduğumuz kainatı ve kendimi mantığa dayalı olarak çözebilmem mümkün değildi. Sadece kaçamak ve geçiştirmeye yönelik cevaplar üretebildiğimi farketmiştim. Materyalizm; madde dışında hiçbir şeyin varolmadığını söyler. Fakat algı kapıları dediğimiz olayı açıklayamaz. Algı kapıları; algı dışı algılama yeteneklerine sahip olmamızı sağlar. Ve algı kapıları ancak hissiyasetle/duyguyla açılır. Buda yarı gerçek yarı rüya olan hayatlarımızın rüya olan kısımının daha önemli olduğunu vurguluyor. Yönelmemiz gereken şey mantık değil; duygudur. Hissediştir. Çünkü ne gördüğümüzün, ne yaşadığımızın ve neyle karşılaştığımızın hiçbir önemi yoktur. Önemli olan ne hissettiğimizdir. Gördüklerimiz ve yaşadıklarımız; görebileceklerimiz ve yaşayabileceklerimiz ile kısıtlandırılmıştır. Tanrı kavramından tamamiyle kopmanızın sebebi dünya üzerinde varolan dinlerin tanrı kavramlarını insanlara 'yanlış' veya 'yanılgı içerisinde' lanse etmesinden kaynaklanır. Müslüman bir ülkede ve çevrede yaşadığımızdan dolayı islamiyeti ele alarak konuşmam daha anlaşılır olacağı için islamiyetteki Allah kavramını ele alıyorum; "O bir' dir, tek' dir. Doğmamış ve doğrulmamıştır. Başlangıç ve bitiş noktası yoktur." derken kastedilen şey aslında Mutlak Bir' dir. Fakat insanlar Allah kavramını bir kişiye indirgemiş ve onu hep bir ruh olarak canlandırmıştır. Bu büyük bir yanılgıdır dostlarım. Çünkü Mutlak Bir; varolan bütün ruhların toplamıdır. Zıtlığın olmadığı tek yerdir. Varolan bütün ruhlar bir' noktadan türemiştir. Özünde bir' dir. Tek bir nokta olan mutlak bir; kendi içinde yarattığı zıtlık sayesinde bölünerek çoğalmıştır. Ve bizde mutlak bir' in birer parçalarıyız. İslamda söylenen şey şu; "Ben size kendi ruhumdan üfürdüm" Bu tanımın islamda geçmesinin sebebi mutlak bir' in parçalara bölünerek çoğalmasıdır. Hepimiz Tek ve Sonsuz Yaratan' ın parçalarıyız. Ve hepimiz özümüzde bir'iz. Bir noktadan türedik. Yaşamlarımızdaki amacımız Tek ve Sonsuz Yaratan'a / Mutlak Bire geri yönelme çabalarıdır. Allah diye belirlenmiş bir ruh yoktur. Allah -islamda geçen adıyla- diye söz edilen kavram aslında kamusal bir bilinçdir. İslamdaki Allah kavramını bu şekilde okursak daha doğru yorumlara ulaşırız. Bütün yanılgı kavramlaştırmada yaşadığımız sıkıntılardan kaynaklanır. İçinde bulunduğumuz dünya maddesel bir ülüzyondur. Gerçeğin yansımasıdır. Ne tamamiyle gerçek; nede tamamiyle rüya değildir. Sizin 'cin, şeytan, melek' olarak adlandırdığınız varlıklar aslında 'diğer varlıklar' dediğimiz canlıların isimlendirilmiş halidir. Evrende yalnız değiliz. Varoluşun temelinde sadece insanoğlu yatmaz. Fakat diğer varlıklarla aramızdaki ruhani titreşim yoğunluğu farkından dolayı aynı ortama girildiğinde ortada bi 'görünmezlik' sorunu oluşur. Çünkü aradaki ruhani titreşim / enerji yoğunluğu farkından dolayı aynı ortama girildiğinde 'enerji kaybı' dediğimiz olay gerçekleşerek enerji/ruhani titreşim yoğunluğu bizden yüksek olan varlıklar bizlere görünmez olurlar ve direk temasda bulunamazlar. Diğer varlıkları kendine çekmenin yolu yaydığın ruhani titreşimlerle alakalıdır. Materyalist bir insanın paranormal bir olay yaşama ihtimali düşüktür. Çünkü diğer varlıkların varlığını reddeder ve bunu kendi iç dünyasına yansıtarak onları yok sayacak ruhani titreşimler yayar. Bu sayede bir nevi diğer varlıklara karşı görünmez olur. "Ruhani yönden nasıl gelişebilirim?" sorusu üzerine sizinle iletişim kurma gereği duydum. Ruhani gelişimin anahtarı; sevgi ve ışık titreşimleri yaymakdır. Etrafında bulunan canlı/cansız bütün varlıkları Tek ve Sonsuz Yaratan' dan birer parça taşıdıkları için sevmelisin. Çünkü başkalarını sevmek, aslında kendini sevmektir. Hepimiz bir' noktadan türedik. Hepimiz Mutlak Bir' in parçalarıyız. Varoluşumuzn temeli buna dayanır. Sahip olduğun ruhaniyeti geliştirmenin bir diğer yolu ise akıl/beden ve ruh bileşimine akıl yolu ile etkide bulunarak yapılır. Sahip olduğun akıl/bilinç düzeyini dahada yüksek bir noktaya taşırsın ve akıl düzeyinin gelişmesi sayesinde akıl/beden ve ruh bileşiminde pozitif yönde etkilenir. Ruhani gelişim dediğimiz olayın önemini ne kadar vurgulasam azdır. Zira ruhani gelişim; bizlerin bu hayatta varoluşlarının temelidir. Hepimiz sahip olduğumuz ruhları geliştirebilmek için bu bedenlerin içerisine sıkıştırıldık. Yaşamlarımızın amacı sahip olduğumuz ruhaniyetin yoğunluğunu daha üst noktalara taşıyarak Tek ve Sonsuz Yaratan' a bir adım daha yaklaşmaktır. Ruhani gelişim konusunda kafanızdaki soru işaretlerini daha net bir biçimde ifade ederseniz sizlere yardımcı olmak adına tekrardan iletişime geçebilirim. Tek ve Sonsuz Yaratan' ın Sevgi ve Işığıyla kalın~ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Sizleri Tek ve Sonsuz Yaratan' ın Sevgi ve Işığıyla selamlıyorum. Fikir çizelgem şu şekilde ilerledi diyebilirim; İslamiyet > Deizm > Agnotisizm > Materyalizm Keşke materyalist olarak kalsaydın =) En azından kendine karşı daha "samimi" olurdun... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NewWorldOrder Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Parapsikolojiye yönelik yürütülen tartışma platformlarında kendi benliğimi ve kişiliğimi ortaya koymak yerine sahip olduğum kamusal bilinci ortaya koymayı tercih ederim. Çünkü bu sayede insanlara daha doğru ve yararlı bilgiler verebilirim. Kendime karşı nasıl olduğum konusunda yorum yapabilmeniz için; beni ve benim davranış biçimlerimi daha yakından tanımanız gerekli. Ben kimim ? Hiçbir bilgi ve fikre sahip değilsiniz. Samimiyete gelince; bu göreceli bir kavramdır. Tam olarak 'nasıl' bir samimiyetten bahsettiğinizi açıkca söyleyebilirsiniz:) Sonsuz Yaratan' ın Sevgi ve Işığıyla kalın~ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 İnsanın rehberi, kendi aklıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stage1 Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 aynı senin gibi 2 sene öncesine kadar müslümandım. şimdi tanrı şeytan cennet cehennem kavramları bana, bardak denen kavramı b, a ,r, d, a, k harflerinden oluşan simgeyi kullanarak kafanda somutlaştırmaya çalışırsın ya öyle geliyor. mahiyetini bilemeyeceğimiz bir tanrı var ve herşeyden münezzeh olduğu gibi iyi ve kötü olmaktan da münezzeh, saf, varlığı yokluğu ile tanımlanabilir, yokluğu varlığının ispatıdır. neden olduğunu az sonra açıklamaya çalışacağım. çok klişe olacak belki ama bence evrende herşey enerjidir. zaten bunu söyleyip duranların çoğu da o enerjinin mahiyetini bilmez sanırım. ama herşey birden sudur etmiştir söylemi bence burada devreye giriyor. bir olanın yarattığı şeyin iki yönü tanrı ve şeytan ile kastedilen şeylerdir bence. artı ve eksi kutup arasında bir akım yaratamazsa bu kainatta hiçbirşey var olamaz. iyi ya da kötü diye tabir ettiğimiz insanlar, olaylar vs. sadece kutuplar arasındaki voltaj farkını oluşturan şeylerdir. senin içindeki iyilik ve kötülük de senin için geçerli. birbirine ne kadar yakın olursa akım o kadar azalır ve bunun olmaması için evren ne herşeyin hep en iyiye ne de hep en kötüye gitmesine izin vermez. sinusoidal bir dalga gibi en iyiye çıktığı anda hiç beklemeden kötülük de harekete geçer ve voltaj farkını düşürerek akımı sıfıra yaklaştırır. eşitlenip akım duracağı anda anda kötülük beklemeden devam eder taki en dibe kadar, en dipte hemen iyilik geri devreye girer ve değişken akımın devamı sağlanır. neden hep pozitifte kalmasına izin verilmez diyorsanız, o zaman akım düz bir çizgi halinde ilerler ve düz olması aslında yok olmasıdır, aynı atmayan kalbin grafiğinin düz olması gibi. zaten sıfıra göre referans almak evrende geçerli değildir, evrende sıfır olmadığı için y ekseni yoktur, düz giden herşey y ekseninin kendisi yani sıfır olur. başı ve sonunun olup olmadığı x eksenini yani zamanı belirler ama onun için de görelilik teoremi gibi anlaşılması zor teoremler var. yani iyilik ve kötülük evrenin kalp atışlarıdır. her ikisi de üstüne düşeni yerine getirir. var oluş için gerekli dalga yapısını maddeyi oluşturan enerjiye uyarlarsak, bu enerjinin belli frekansa sahip belli hızdaki veya belli durgunluktaki formlarından bir kısmını algılayacak şekilde evrimleşmiş bir gözün var o kadar. o gözün görmediği şey, gördüğü tayfın sadece biraz (veya çok daha) fazlası. farklı şekilde evrimleşmiş olsaydı ruhani diye tabir edilen şeyleri de görürdü ve işin esprisi bu sefer o kadar olurdu ve daha ilerisi yine bir gizem olarak kalırdı. dokunduğun şey için de geçerli. parmak uçlarındaki almaçların da iyice durağan hale gelerek madde şeklinde algılanacak enerjiyi hissedebilecek durumda evrimleşmiş. daha çok evrimleşseydi bir cinle yumruk yumruğa dövüşebilirdin mesela uçuk bir örnek olarak. ya da bazı olağanüstü (aslında öyle olmayan ama bahsettiğim algı seviyesi farklılıklarından dolayı öyle sanılan) güçler geliştirebilsen belki de parmak uçlarınla görebilirsin. mesela yarasaları kör sanırız ama belki de sesler kulaklarına çarpınca aynı bizim gözümüzden gelen ışığın zihnimizde yarattığı görüntülerin benzerini yaratıyordur. enerji ne kadar durgunsa, yani yön değiştirmeleri ne kadar az ise veya ne kadar az frekansta titreşiyor ise o kadar maddesel olur ve kötülük ya da iyilik içinde o kadar uzun kalırsın o an dalganın içinde bulunduğun kısmına göre. ne kadar sık ise titreşimler, maddesellik azalır ve iyilik-kötülük döngüsü o kadar hızlanır ve bulunduğun frekans daha düşük frekansta iken görünmeyen noktaları da kapsamaya başlar. frekans sonsuza ulaştığında önceden belirttiğim in-çık olayları birbirine izin vermeyecek şekilde sonsuz sayıda olur ve hem iyilik hem kötülük yok olur. her şeyin kendisinden sudur ettiği şey ile, ne iyi ne kötü olan bir ile bir olursun. müslüman olmasan da olmasam da 'ey insan sonunda rabbine varacaksın' mesajı gerçek olur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kaplank Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 kardesim birini bulursan etkisinde kalirsin onun gercegi senin gercegin olur oyuzden o gercekligi kendin bulmalisin bana sorarsan kuran oku Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 ben yanıt sunamadım bu soruya; varlık nedir? sormalısınız; ben kimim sormalısınız? diğerleri kim sormalısınız? kim ve ne her şey sorgulamalı ve aranmalısınız, Okumalı ve düşünmelisiniz, Şeyleri bütünlemelisiniz; neden-sebep, amaç-sonuç zincirlerini düşünmelisiniz; varlık ile ilgili bütüncül bi kavrayış geliştirmeyi denemelisiniz; metafizik ya da metafiziksel varlık kavrayışları bi tanrıya inandırmayı gerektirmez; Gözlemleyemediğiniz bi fizik ya da anfizik dünya ya da anti evren ya da enerji evreni her derseniz-diyorsanız deyin; Hayır varlıkta bi amaç ve bütünlük bulmalısınız işte , Bi yaşam felsefesi geliştirmeli ve bütünlemelisiniz; Maddeyim, bilincim maddeye ilişkin ve ölümle sönecek, nokta; Bu çok kolay, Herkes yapar bunu; Siz de herkesin yaptığını yapın o zaman; varsayımlar, resmi açıklamalar ve diğerlerinin inanç ve düşünceleri sizi asla bi yere götürmez; rehber mi arıyorsunuz, buldunuz!! kendinizsiniz, kendinize inanın ve güvenin; yapın ve yaşayın, engel tanımayın-özgürsünüz, kırın duvarları, duvar bırakmayın; siz özvarlıksınız, kendi varlığınızı ve oluşunu deneyimleyen özvarlık, sonsuzsunuz ve bu gerçeği sizin inancınız değiştieremez; tanrıya ihtiyacınız yok tanrı sizsiniz ve her şey, ne yapacağınıza siz karar verin, başklarına sormayın-aldırmayın, ne yapacağınızı bulun, özgürlüğünüzü bulun, iradenizi elinize alın ve kararlar verin; siz bütünsünüz; siz özgürsünüz,tadını çıkarın; ben varım-sen varsın diye bağırın bi kayaya o size söyler; varolmanın-varoluşunuzun ve varolduğunuzun farkına varın ve kendinize yüklediği sorumluluğa ve olma heyecanına/anlamına bakın, hayatın canına okuyun canına; yarım bırakmayın; sonunu bilmesenizde olur, finali bilmeden yaşamak en heyacanlısı; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Reinstra Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Çok klasik bir cevap olacak ama , senin rehberin yine sensindir. Şahsen kimsenin kimseye yol gösterecek kadar ne bilgi nede tecrübe biriktirebildiğini zannetmiyorum bu hayatta. O yüzden ne akıl nede vaaz vermenin luzmu yok bana göre. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Öncelikle kendinizi sınırlı ve maddeye ilişkin ifade ediyorsanız; evren neye ilişkin, varoluş neye ilişkin, bütün neye ilişkin bunları sormalı ve düşünmelisiniz; kendinizi aradan çıkarmalı ve kendinize odaklanmamalısınız; bu şey neden var? nasıl var? ne yapıyor o? nasıl deviniyor? ona ilişkin sorular sormalısınız, kendinize ilişkin sorulara bütün bir yanıt alamasınız çünkü sizin kendinizi ifade edişiniz sınırlı, Yanıt size sınırlı yansıyacaktır, Gerçek bir varlıkla-bilgi veren iyi yürekli ve yardımsever gerçek bir valrıkla- bile ilietişim kursanız; hayır felsefeye ilişkin olsa bile kendinize ilişkin yanıt aramayı bırakmalısınız, kendinizde yanıt aramayı bırakmalısınız; Bakın çünkü siz kendinizi evren içinde küçük bir madde topu gibi hayal ediyorsunuz, Ve yanıtlarınız zihnisel bariyeriniz nedeniyle madde topu olmanın ötesine geçemez; Bütünle ilietişim kurmuyorsunuz, Bütüne ilişkinlik, bütüne bağlılık bağı kurmuyorsunuz, Kendinizi evrenin içsel bi unsuru-bütünü ve bileşiği olarak düşünün; Materyalistseniz ya da buna yakınsanız aksine bu size daha uygun, Bu eğitim alacağınız tüm metodolojik bilgilerden daha iyidir; Kendinizi soyutlayın ve evreni var edin; Devineni gerçeği evren yapın, Evren kendi içinde bütün ve öğreniyor ve sizde evrenin içsel bi unsurusunuz, Evrenin dışında ya da uzağında değilsiniz, Üstünde hiç değilsiniz; Evrenin bi zihni olmasa nasıl devinir? Şeyler tesadüflerin ürünü mü? Tesadüfler bile zihinsiz boşlukta devinemez, Evren bi rastgelelik bulutu mu? Bütünü kendi içinde yasaları ve dinamikleri var, Bi yerde oturan bi baş yönetici tanrının onu yönetmesi gerekmiyor, O kendi içinde zeka dolu ve bütün ve kusursuz, anlıyor musunuz? Kaosuzluk başlı başına zihin ve zekanın kantıdır, Varoluşun ya da yaşamın bi zekanın ürünü ve devinimi olduğunun ve bütüncül güvenli, dayanaklı ve bilir yasaları olduğunun kanıtıdır; Tüm bunları görmek ve kabul etmek bize anlatılmış yanlış bi Tanrıyı kabu letmek değildir; Tanrı bizi hayal eden bizden başkası değildir; Şeyler bütünden bölünemez; Bağışık varoşlular değilsek varoluşlar ve şeyler birbirinden ve birbirine ilişkinlikten ve bütünsel zeka bağı içeriğinden bölünemez; İki boyutlu düşünce yansıması bu, Kendinizi tıpkı dünyanın üzerinde boşlukta dünyaya bitişiksiz bulduğunuz gibi evrenin üzerinde ya da dışında boşlukta hissediyorsunuz, Siz salt madde iseniz ve evren içinde iseniz o salt madde evrene ilişkin, Evrenin yoğruğu, Evrenin bütünü, Evren hamuru içinde katışık, Kendinizi evren salt özge olarka özgelemeyin; Ya da varolan bütün bilincci nparçası ve devinimi olduğunuzu görün, bunalr bütün ve anlaşılır şeyler ve bilincinizi iyileştirecek, Bu tip bi eğitim ve temas denerseniz size faydası oalcak; Evren sizi dışına yumurtlamadı ve atmadı, Varlık sizi dışıan yumutlamadı ve atması, Siz bir boşlukta değilsiniz doluluktasınız ve doluluk içindesiniz; Boşlukta değilsiniz, varlıktasınız, farkına varın; Varlığınızı dışarı ya da boşluğa atamazsınız, Boşluğun bitişi ya da varlığın sonunda bi yokluk uçurumu-çıkışı ya da tüneli yok farkına varın; Yokluğa giden tüm kapılar varlık içinde; Yokluk varlık içinde devinir, Şeyler birbirinden bölünemez; Yokluk varlığı nkarşı zıtlığıdır sadece ve ikidi birbiriniden bölünemez; Everndne bağışık , evrenden dış boşlukta, evrenden yalıtık küçük bir madde topu değilsiniz; Bunu iyi görün ve anlayın, Size çok yararı dokunacak; Evren sizi yok etmeyecek ve evren sizi hiç var etmedi, bunu düşünün , Siz maddeye ilişkinsiniz ve doğduğunuzda evren maddelerinden teşekkül oldunuz ve öldüğünüzde evren maddelerinden başka bi şey olmayacaksın Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.