Jump to content

Muntehir Kalemler


KATA

Önerilen Mesajlar

Muntehir Kalemler

 

Muntehir kalemlerin iclerinde kopan firtina, ruhlarini ucuruma cagiran "hayat huzursuzlugu" kim bilir hangi kirilmalarin, hangi azapli yalnizliklarin eseridir. Kendilerinden kaca kaca ne cok limana sigindilar, tutunacak bir sey aradilar da, oralarda ruhlarini serinletecek bir siginak bulamadilar. Ve o huzursuzluk, karsi konmaz bir cagriya donustu.

 

MEHMET SEBATLI

 

"HEPSI de bilinmeyen bir gucun surgunleridir, o gucten asla kacmamaya hukumludurler, cunku onlari kovalayan sey, kendi kanlarinda dolasmaktadir hararetle, kendi alinlarinda basina buyruk barinmaktadir. Iclerindeki dusmani, yani efendilerini ve kaderlerini yok etmek icin, kendilerini yok etmek zorundadirlar."

 

Bu satirlar kendisi de bir muntehir olan Stefan Zweige ait. Yasamin zorlu firtinalarina dayanamayan; savasa, aciya ve vefasizliga isyanini siirsel bir olumle haykiran Stefan Zweig, bu satirlari, kendisinden once esiyle intihar eden Alman sair Kleist'in biyografisinde yazmisti. Ne tesaduf ki, Kleist gibi Zweig de esiyle birlikte 'hayat'ina son verdi.

 

Birkac gun once bir huzurevinde bedenen oldukca erimis bir haldeyken olen saair Ece Ayhan da bir muntehirdi aslinda. Baska hayatlara olan ilgisinden, kendini unutmasindan anliyoruz bunu.

 

Tum sosyal bilimlerin su veya bu sekilde degindigi onemli bir konu olan intihar, ozce, kisinin kendi yasamina iradi bir mudahaleyle son vermesidir. Kuskusuz intihar kisiligin kendi ic catismalarinin bir urunu olarak ortaya cikan bireysel bir eylemdir.

 

Intihar uzerine cokca tanim ve yorumlar yapilmistir. Kimisi mutlak karanlik, kimisi ozgurluge adim (S.Plath), kimisi 'hayatin neresinden koparsan kar' diyerek (Nilgun Marmara), kimisi tepki, kimisi kuskunluk olarak nitelemistir. Intihari, dusun ve yazin cevrelerinin disinda, insanin hayat karsisindaki basarisizligi olarak yorumlayanlara en net cevap Pavese'nin tutumu olmustur. Pavese, basarinin dorugunda oldugu 1950 yilinda Strega Odulu'nu kazandiktan sonra intihar etmistir.

 

NEDEN INTIHAR EDIYORLAR

 

Oyleyse bu eylemin doganin butun karisik devinimlerinde oldugu gibi nedensiz olmadigi soylenebilir. Yazani, ureteni muntehir yapan NEDEN nedir?

 

Hepimiz intiharin bir nedeni oldugunu "dusunur" ve bu nedeni "bilinen" kilmayi amaclariz. Oysa, her intiharda "bilinemeyecek olan" ve "dusunulemeyecek olan" vardir. Bilinemeyecek ve dusunulemeyecek olan, intihar eylemiyle birlikte silinmistir.

 

'Kalemlerin' intihari konuya bilimsel acidan bakan bilimadamlarinin da ilgisi cekmistir. Sanatcilarin deprasyona girme nedenlerinin irdelendigi 'Neden Intihar Ediyorlar?' adli bir kitabi bulunan Psikiyatrist Nihat Kaya, sanatcilarda deprasyon, intihar girisimi, yalnizlik istegi, melankoliklik gibi patolojik egilimlerin ruhsal yapilari itibariyle siradan insanlardan daha cok bulundugunu, bu tur egilimlerin de sanatcilarin uretme asamasinda motive edici bir rol ustlendigini soyluyor.

 

ABD'de bulunan Psikoanalitik Egitim ve Arastirma Enstitusu Baskani Dr. Donna Bassin, yazma eyleminin psikologlar incelenmesi gerekecek denli bir anksiyete (korku, endise) haline donustugunu belirterek, tum yaratici insanlarin korku ve endiselerinin olduguna isaret ediyor. Cunku psikoanalistlere gore yazmak gelecege ve dolayisiyla bilinmeyene dogru bir yonelim. Anksiyete ise kisinin surekli kendine sordugu 'ben ne olacagim?' sorusunun bir urunu.

 

"Insanda yasama icgudusu kadar olme - oldurme icgudusu de gucludur" diyen Sair-Yazar Bayram Balci, gormezden gelinen ve yok sayilan olme icgudusunun urkuntu verici oldugunu ifade ederek, "Intihar veya olme icgudusu insanda varolan potansiyel bir guctur" diyor. Balci sozlerini soyle surduruyor: "Ancak, bu potansiyel guc, egemen kultur araciligiyla cilizlastirilip bastirildigindan disa vuramaz kendisini. Fakat ne varki, hayatin insan karsisinda gozden dusmesi iste bu bastirilan potansiyel gucun disa vurumunu da kacinilmaz kilar. Insan artik, verili hayata uyumsuzdur ve bu uyumsuzlugu kendini hayattan silerek asabilir."

 

Intihar uzerin bir kitap yazan Al Alvarez ise intihar gercegi ile ilgili olarak, "toplumsal baskilarin belki su yuzune cikarttigi, ancak bu baskilardan once de varolan, baskilar kalktiginda da buyuk olasilikla surecek bir ic yadsima ve umutsuzluktan" soz ediyor.

 

Intihar eden icin artik hayatin savunulacak mesru bir yani kalmamistir ve Wittgenstein'in soylemiyle; "Olum yasanmaz."

 

Peki ama insani bile bile ebedi karanliga razi eden hayat, bir cehennem sahnesi olmalidir. Ucuruma kosan adam, "atesli bir hastanin yastiklari gibi" sehirleri degistirir Kleist gibi... Rimbaud gibi ulkeler kat eder, Nietzsche gibi yer degistirir, Beethoven gibi evden eve gezer, Lenau gibi kitadan kitaya savrulur.

 

INTIHAR VE NORMLAR

 

Intihar varolan hayatin idamesine dayali toplumsal baglari zedeleyici bir eylemdir. Cunku kendi "hayatina" kiyan ozne, ayni zamanda varolan toplumsal "duzen"in kendisine yukledigi "sosyal", "kamusal" ve "kulturel" kimlikleri de katleder.

 

Intihar eden kisi, varolan toplumsal duzenin icinde bir bosluk oldugunu gosterir ya da basedilmez bir bosluk acar. Boyle bir bosluga tahammulu olmayan kurulu duzenin ise tepkisi mahkum etmek biciminde olur.

 

Intihar uzerine soylenmis hersey hayatta "kalan saglarin" akli yanitlari oldugu icin hep eksik kalmis ve subjektif degerlendirilmistir.

 

HER INTIHAR BIR MESAJ TASIR

 

Her intihar vurucu bir mesaji beraberinde tasir. Kendi hayatinin sinirlarindan tasip dunyayi redde yonelik bir soz tasiyan intiharlar birer manifestodur. Zweig'in intihari fasizmin onlenebilir yukselisine karsi bir uyariydi. Arthur Koestler, omru boyunca insanligin ozgurluk ulkusu ugruna savasmis binbir yikimdan gecmis, 77 yasinda karisiyla birlikte intihar etmisti. Onunki, ozgurluk umudunun intihariydi. Virginia Woolf'unki, orta sinifin olumunu onceleyen bir ciglikti. Mayakovski, ardinda "Hukumet Yoldas" diye baslayan bir mektup birakip kendi canini aldiginda artik sosyalizm ruyasini tasiyamaz hale gelmisti. Onunki bir ruyanin intihariydi. Koln'de bir parkta atinin yulariyla kendini asan Dr. Rodi, gozunun onunde kursunlanip kucaginda olen oglu ve surgun gunleri kaldiramayan bir yurtseverlikti... Sovyet devrimi sirasinda yasamis 'serseri bir sair olan Yesenin, Isadora Duncan adli o dans buyucusune asik oldu. Onun pesinden dolasti durdu dunyayi, sonra devrimin katiligina ayak uyduramadigi gibi, askin acisina da katlanamadi.. Intihar mektubu yerine bir siir birakarak vurdu kendini.Kleist'in, Nietzsche'nin, Rimbaud'nun, Oscar Wilde'in, intiharlari, "kendilerine eziyet eden bir ruhun" ebedi huzur arayisidir. Ahmet Altan'in deyimiyle, "mutlu yazar pek yoktur."

 

Muntehir kalemlerin iclerinde kopan firtina, ruhlarini ucuruma cagiran "hayat huzursuzlugu" kim bilir hangi kirilmalarin, hangi azapli yalnizliklarin eseridir. Kendilerinden kaca kaca ne cok limana sigindilar, tutunacak bir sey aradilar da, oralarda ruhlarini serinletecek bir siginak bulamadilar. Ve o huzursuzluk, karsi konmaz bir cagriya donustu.

 

Intiharin derinlemesine incelemesine burada girecek degilim. Fakat gerek S. Zweig, gerekse bu sekilde dunyadan ayrilan Virginia Woolf, Jack London gibi sanatcilarda sunu gozlemlemek mumkun: Kisisel egolari cok guclu. Ayrica "umutsuzluk" olgusu hayatlarinin son donemine hakim. Bu ikisi bir araya gelince de, intihar kacinilmaz oluyor.

 

En cok merak edilen sey ise karisi Lotte'nin, Stefan Zweig ile birlikte niye intihar ettigidir. "Savasa dayanamadigi icin mi kocasiyla birlikte oldu, yoksa kocasini olume gonderirken yalniz birakamadigi icin mi? Dunyanin yanmasi mi o kadina daha cok aci veriyordu yoksa sevdigi bir erkegin aci cekmesi mi? (A.Altan)"

 

OTEKI MUNTEHIR KALEMLER

 

Ressam Vincent Van Gogh, Fransiz filozof Gillez Deleuze (7.11.95), Ingiliz yazar Virginia Woolf (28.3.41), Rus sair Viladimir Mayakovski , Rus sair Sergey Yesenin, Sinema oyuncusu Marilyn Monroe, Iranli yazar Sadik Hidayet, Italyan Yazar Cesare Pavese ("Olum gelecek ve Senin Gozlerinle Bakacak" 26.8.50), Jeryy Kosinsky, Antonie Artauld, Nathalie Wood, Ziya Gokalp, Cornelius GALLUS, Lucius Annaeus SENECA, Panait STRAT, Heinrich Von KLEIST (1777, Frankfurt/Oder - 1811, Berlin) Jack LONDON, Sylvia Plath, Kurt Tucholsky, Georg Trakl, Gerard De Nerval; Ve Ilhami Cicek, Yetik Ozan (Turgut Gunay), Metin Akbas, Rabia Bayraktar, Can Iren, Gungor Rona, Besir Fuat, Sadullah Pasa ve Yavuz Cetin... Bize, bir gelenek haline gelen suskunlugu biraktilar.

 

'Ben, sabirsiz ben, onlarin onunden gidiyorum'

 

Baskalari olurken, kendini guvende hissetmeye dayanamayacak kadar ilgiliydi baskalarinin hayatlariyla. Bu ilgiyi kendi hayatiyla odedi.

 

Tarihler 1933'u gosterirken, Nazilerin yakmaga basladiklari kitaplar arasinda 5. Zweig'in eserleri de yer aliyordu. 1934 yilinda, Nazilerle Stefon Zweig arasindaki catismalar doruk noktasina ulasinca, Zweig'dan "savunma" istendi ve hemen arkasindan, Zweig'in Kapuzineberg'deki evi basilarak, silah aramasi yapildi. Bu ugrasmalar uzerine Zweig, ailesini bile yanina almadan yurdu terketderek Londra'ya yerlesti. Zweig 1937'de karisi Frederike'den ayrilip bir yil sonra Portekiz'e giderken yaninda Lotte Altman adinda genc bir kadin vardir. O siralarda Avustralya, Alman Reich'ina katilir ve Zweig da Ingiliz vatandasligina gecmek icin muracaat eder. Zweig, sevgilisiyle birlikte intihar eden Alman sairi Kleist'in biyografisini yazarken soyle diyordu: "Bazen olmeyi beceren ve olumden zamani asan bir siir yaratabilen biri de bulunmalidir." Yazdigi kitaptaki gibi, olumden bir siir yaratarak oldu kendi de.

 

Bir Satranc Oykusu'nun finali, yazarin, 1942 yili baslarindaki ruh halini yansitir. Umutsuzluk icindeki Zweig, en sevdigi yazarlar olan Goethe, Homeros ve Shakespeare'de teselli ariyordu. Okumak icin bir seyler ararken, tesedufen Montaigne'in "Denemeler'ine rast gelir ve okur. Montaigne, olum karsisinda ozgur olmak istiyordu. Zweig da, Naziler'den kurtulus icin tek care olarak olumu goruyordu.

 

1942'nin 14 subat gunu, kari- koca Zweig'lar Ernest Feder ile beraber, meshur Rio Karnavali'ni seyretmeye gittiler. StefonZweig, neseli ve huzurlu gorunuyordu. Rio de Jonerio'da karnavalin yapildigi sali gunu , "Singapur Olayi" ile gazete mansetlerini okudu: "Daha Fazla Direnmek Imkansiz ! Ingiltere'de Derin Uzuntu!" Baska bir haberde de sunlar yaziliydi:"Suveys Kanalini Hedef Alan Alman Hucumu, Libya'da!"

 

Zweig, bu mansetler karsisinda gecirdigi soku, cevresindekilere belli etmemek icin bosuna ugrasti. Aniden, karnavali seyretme istegi yok oldu ve hemen karisi Lotte ile birlikte Petropolis'e dondu.

 

23 Subat 1942 sabahi, Rua Gonselves Dias, 34, Petropolis adresindeki yatak odasinin kapisi, ogleye kadar acilmadi. Bu durumdan suphelenen hizmetciler, polise haber verdiler. Yatak odasina giren polisler, sirtustu yatan Stefan ile elini onun gogsune koymus olan Lotte'yi buldular. "Veronal" adindaki ilactan almislardi. Titizce duzenlenmis masanin ustunde, pullari bile yapistirilmis olan veda mektuplari duruyordu. Ayrica, Petropolis Valisi'ne hitaben yazilmis, "Deklarasyon" baslikli bir mektup vardi:

 

"Kendi istegimle ve bilincli olarak hayattan ayrilmadan once, son bir gorevi yerine getirmege kendimi mecbur hissediyorum: Bana ve calismalarima, boyle iyi ve konuksever sekilde kucak acan harikulade ulke Brezilya'ya ictenlikle tesekkur etmeliyim. Her gecen gun, bu ulkeyi daha cok sevmeyi ogrendim ve benim lisanim konusuldugu dunya, bana gore mahvolduktan, ve manevi yurdumAvrupa'ninkendi kendisini yoketmesinden sonra, hayatimi yeni bastan kurmayidaha fazla isteyebilecegim bir yer daha yoktu. Ama 60 yasindan sonra, yeni bastan baslamak icin ozel guclere ihtiyacim vardi. Benim gucum ise, uzun yillar suren yurtsuz gucum sirasinda tukendi. Boylece, ruhsal calismasi, her zaman en buyuk sevinci ve bireysel ozgurlugu bu dunyanin en buyuk nimeti olan bu hayati, zamaninda ve dimdik sona erdirmek bana daha dogru gorunuyor. Butun dostlarimi selamlarim! Umarim, uzun gecenin ardindangelecek olan sabahinkizilligini hala gorebilirler! Ben, cok sabirsiz olan ben, onlarin onunden gidiyorum."

 

"Kimse yasayanlarla ilgilenmez / Hayatin kokusu yoktur cunku"

 

Kadikoy Maarif Koleji'nde liseyi bitirdi. Yuksek ogrenimini Bogazici Universitesi Ingiliz Dili ve Edebiyati Bolumu'nde tamamladi. 29 yasinda, Istanbul'da yeryuzunu birakti, "yasama karsi olum" dedi. Sylvia Plath sevgisi, Marmara'yi olumde de sevdigi sairin yazgisiyla birlestirdi. Plath uzerine imceleme yapti. Bu sairin, bireyin yalnizligina ve varolus sorununa bakisi, genc sairi etkiledi. Siirlerinde cogunlukla 1. tekil kisinin dusle gercek arasinda gidip gelen kirilgan izleklerini kullandi

 

Cemal Sureya, 841. Gun'de sunlari yazdi:

 

"Nilgun olmus. Besinci kattaki evinin penceresinden kendini asagi atarak canina kiymis. Ece Ayhan soyledi.Cok degisik bir insandi Zelda (bir adi da Zelda'ydi). Aksamlari belli saatten sonra kisilik, hatta beden degistiriyor gibi gelirdi bana. Yuzu alarir, bakislarina cok guzel, ama urkutucu bir parilti eklenirdi. Cok da gencti. Sanirim, otuzuna degmemisti daha.Bu dunyayi baska bir hayatin bekleme salonu ya da vakit gecirme yeri olarak goruyordu."

 

Cezmi ersoz:

 

Intihar etmeden birkac gun once yakin bir arkadasina, "beni aydan birileri cagiriyor", demis... Geride hicbir not birakmadi. Aydan, buraya gel, diyenlerin cagrisina uydu sadece. (...) Bir aksam vakti, yirmi dokuz yasinda; o dokunulmaz guzelligi ve agzinin kenarinda isildayan o masum kanla kendisini bosluga birakti...Taniklar soyluyor, yere duserken hic ciglik atmamis.

 

A.Alvarez, The Savage God'in onsozunde, Sylvia Plath'in son gunlerini anlatirken sunlari yazmis: "Farkli gorunuyorduÉ saclarini birakmistiÉ Cadir gibi, beline kadar dumduz iniyordu. Bu da solgun yuzune ve zayif bedenine mezhebinin ayinleriyle tukenmis bir rahibe gibi mutsuz, dalgin, tuhaf bir hava veriyordu. Onumde yururkenÉ saclarindan hayvanlarinki gibi keskin, kuvvetli bir koku geliyordu." (

 

Nilgun, Bogazici Universitesi, Fen ve Edebiyat Fakultesi, Bati Dilleri ve Edebiyatlari Bolumu mezuniyet kosullarinin kismen tamamlanmasi cercevesinde sunulan tezine aliyor Alvarez'in sozleriniÉ Ve yorumluyor:

 

"Hayvan kokusuyla olume yaklasmak, bize Plath'ta, yasamin simgesi olan suya dokunma duygusundan vazgecme boyutlarina varan, varligini cansizliga donusturme icgudusunu gosteriyor." (9)

 

'Tez'in bu bolumunun basligi: "Sanatsal Yaratimla Intihar Arasindaki Baginti; Sylvia Plath, siirlerini ve Olumunu Nasil Yaratiyor?"

 

Ayni bolumde, Sartre'in, "intihar dunyada varolmanin bir baska yoludur" sozunu de yorumluyor Nilgun: "...cunku kisi olumu bir eylem olarak secme yoluyla kendi varligini gerceklestirir ve boylelikle kendi varolusunu hiclikle tanimlar."

http://ozgurpolitika.com/2002/07/20/hab34b.html

 

A

Michael Strunge

Louis Adamic

Arthur Adamov

Ryunosuke Akutagawa

Jean Améry

Hubert Aquin

Reinaldo Arenas

José María Arguedas

Arishima Takeo

B

James Robert Baker

Rex Beach

Thomas Lovell Beddoes

Gertrude Bell

Victoria Benedictsson

Steven Jesse Bernstein

John Berryman

Konstantin Biebl

Bizan Kawakami

Jens Bjørneboe

Jack Black (author)

Samuel Laman Blanchard

Barcroft Boake

Ernest Borneman

Karin Boye

Richard Brautigan

Eustace Budgell

C

Andrés Caicedo

Camilo Castelo Branco

Paul Celan

Ana Cristina César

Iris Chang

Thomas Chatterton

Charmian Clift

Elise Cowen

Hart Crane

Thomas Creech

James Ashmore Creelman

René Crevel

Harry Crosby

Will Cuppy

D

John Davidson (poet)

Osamu Dazai

Gilles Deleuze

Penelope Delta

Frederick Van Rensselaer Dey

Patterson Dial

Michael Dorris

Chris Doty

Pierre Drieu La Rochelle

Yulia Drunina

K. Sello Duiker

E

Tristan Egolf

Eto Jun

F

Alexander Fadeyev

Fan Changjiang

Ham Fisher

John Gould Fletcher

G

Francesco Gaeta

Vsevolod Garshin

Romain Gary

Peter George

Charlotte Perkins Gilman

Andy Glazer

Adam Lindsay Gordon

Spalding Gray

Richard Lancelyn Green

G cont.

Roy Andries De Groot

Juan Carlos Gumucio

H

James Harden-Hickey

Horace Hart

Walter Hasenclever

Piet Paaltjens

Sadegh Hedayat

Carolyn Gold Heilbrun

Hinton Rowan Helper

Ernest Hemingway

Iva Hercíková

James Leo Herlihy

Marek Hłasko

Merton Hodge

Robert E. Howard

I

Evald Ilyenkov

William Inge

J

Morris K. Jessup

Orrick Glenday Johns

B. S. Johnson

Ingrid Jonker

Attila József

K

Sarah Kane

Kostas Karyotakis

Yasunari Kawabata

Douglas Kenney

Kitamura Tokoku

Heinrich von Kleist

Jochen Klepper

Fletcher Knebel

Arthur Koestler

Sarah Kofman

Hannelore Kohl

Jerzy Kosiński

L

Paul Lafargue

Lao She

Napoleon Lapathiotis

Mariano José de Larra

Jan Lechoń

Primo Levi

Vachel Lindsay

Ross Lockridge, Jr.

Gherasim Luca

Marcus Annaeus Lucanus

Torquato Neto

Leopoldo Lugones

M

John Henry Mackay

Philipp Mainländer

Klaus Mann

Sándor Márai

Eugene Marais

Harry Martinson

Eleanor Marx

F. O. Matthiessen

Vladimir Mayakovsky

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Her intihar vurucu bir mesaji beraberinde tasir. Kendi hayatinin sinirlarindan tasip dunyayi redde yonelik bir soz tasiyan intiharlar birer manifestodur. Zweig'in intihari fasizmin onlenebilir yukselisine karsi bir uyariydi. Arthur Koestler, omru boyunca insanligin ozgurluk ulkusu ugruna savasmis binbir yikimdan gecmis, 77 yasinda karisiyla birlikte intihar etmisti. Onunki, ozgurluk umudunun intihariydi. Virginia Woolf'unki, orta sinifin olumunu onceleyen bir ciglikti. Mayakovski, ardinda "Hukumet Yoldas" diye baslayan bir mektup birakip kendi canini aldiginda artik sosyalizm ruyasini tasiyamaz hale gelmisti. Onunki bir ruyanin intihariydi. Koln'de bir parkta atinin yulariyla kendini asan Dr. Rodi, gozunun onunde kursunlanip kucaginda olen oglu ve surgun gunleri kaldiramayan bir yurtseverlikti... Sovyet devrimi sirasinda yasamis 'serseri bir sair olan Yesenin, Isadora Duncan adli o dans buyucusune asik oldu. Onun pesinden dolasti durdu dunyayi, sonra devrimin katiligina ayak uyduramadigi gibi, askin acisina da katlanamadi.. Intihar mektubu yerine bir siir birakarak vurdu kendini.Kleist'in, Nietzsche'nin, Rimbaud'nun, Oscar Wilde'in, intiharlari, "kendilerine eziyet eden bir ruhun" ebedi huzur arayisidir. Ahmet Altan'in deyimiyle, "mutlu yazar pek yoktur."

 

 

uzun ama güzel bir yazı kata abla:D

arkalarda kalmıştı biraz gün yüzü görsün istedim...:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Heinrich Von Kleist:

Alman şair ve romancı.Bir sonbaharda Wannsee nehri kıyısında tabanca ile önce sevgilisini ardından kendini öldürdü. İntihar mektubunda şunları söyledi. 'Yeryüzünde artık öğrenip edineceğim hiçbir şey kalmadığı için ölüyorum. Elveda! '

 

 

Ernest Hemingway:

 

Amerikalı romancı ve gazeteciydi. Hayatının sonlarına doğru herşeyin boş olduğuna dair fikirleri oluştu. 62 yaşında babası ve annesi gibi av tüfeği ile kendini vurarak yaşamına son verdi. Nobel ve Pulitzer Ödülü sahibiydi.

 

 

Romain Gary:

 

Dünya çapında tanınan bir yazardı. Eski eşi jean seberg'de tutkuyla bağlıydı.Eşinin ölümden bir yıl sonra 65 yaşında Paris'te yaşamına son verdi. Ardından bıraktığı notta 'çok eğlendim. hoşçakalın ve teşekkürler' yazıyordu.

 

Yukio Mişima:

 

Japon edebiyatının önemli kalemlerinden. Eşcinseldi. Aykırı yaşamı tepkilere neden oluyordu. 44 yaşında Hara - Kiri yaparak intihar etti.

 

 

Sadık Hidayet:

 

İran edebiyatının önde gelen kaleminden biriydi. Daha önce bir kez intihara teşebbüs eden Hidayet'in ölümünü arkadaşı şöyle anlatır;'Paris`te günlerce, havagazlı bir apartman aradı, ve buldu. 9 Nisan 1951 günü dairesine kapandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı. Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar buldu. Tertemiz giyinmiş, tıraş olmuştu ve cebinde parası vardı. Yakılmış müsveddelerin kalıntıları, yanıbaşında yerde duruyordu.'

 

Sarah Kane:

 

İngiliz oyun yazarı. Uzun yıllar boyunca depresyon tedavisi gören Kane, 28 yaşındayken King's College Hastanesi'nde kendisini asarak intihar etti.

 

Stefan Zweig:

 

Avusturyalı yazar. Yahudi asıllı yazar, Hitler'in dünya düzeninin kalıcı olmasından duyduğu korku ve karamsarlık sonucu girdiği bunalımdan kurtulamayaıp 61 yaşında karısıyla beraber intihar etti.

 

John Kennedy Toole:

 

ABD'li yazar.Kitabının yayıncılar tarafından basılmaması sonucunda depresyone girdi ve 39 yaşında intihar etti.Ölümünden sonra kitabı basıldı Pulitzer Ödülü'nü kazandı

 

Kurt Tucholsky:

 

Alman gazeteci ve yazar. Özel yaşamında geçirdiği çalkantılı dönemler, faşist Almanya'nın gidişatından duyduğu üzüntüler sonucunda bunalıma girdi ve 35 yaşında hayatına son verdi.

 

Robert E. Howard:

 

Amerikalı yazar 'Conan' başta olmak üzere pek çok çizgi kahramanın yaratıcısıydı. Annesinin ağır hasta olduğunu öğrenince bunalıma girdi. Ona olan düşkünlüğü ondan sonra bir hayat yaşamasına izin vermeyecek kadar büyüktü. Annesinin ölümünü görmemek için 30 yaşında intihar etti. Son sözleri şunlar oldu: ' her şey olup bitti, ölüleri yakacak odunların üstüne yatırın beni, ziyafet sona erdi, söndürün kandilleri...'

 

 

Walter Benjamin:

 

Alman edebiyat eleştirmeni, düşünür, kültür tarihçisi ve estetik kuramcısı. Yazıları nedeniyle polisle başı belaydı. En son tutuklanacağını anlayınca intihar etti.Öldüğünde 48 yaşındaydı.

Yasunari Kavabata:

 

Küçük yaşında ailesini kaybetti ve yaşamı boyunca yalnız kaldı. En samimi arkadaşının intiharı ve yasak aşkı onu bunalıma sürekledi. 72 yaşında hava gazıyla intihar etti. Kavabata 1968 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü almıştı.

 

 

Virginia Woolf:

 

İngiliz edebiyatının en önemli kadın yazarıydı.Feminist çıkışları ile dikkat çekti Bir görüşe göre üvey babasının oğlunun tacizlerine dayanamayıp intihar etti. Buhranını şu sözlerle anlatır: 'Yaşamak neden böyle içler acısı, neden bir uçurumun yanıbaşından geçen daracık bir yol gibi'

 

 

Osamu Dazai:

 

Japonların önde gelen edebiyatçılarındı.Hayatını esrarkeş, veremli ve alkolik biri olarak geçirdi. Birkaç kez intihar etmeye kalkıştı. Dazai, 1948’de metresiyle birlikte suya atlayarak intihar etti.

 

 

Jack London:

 

Tüm zamanların en çok okunan romancısı olarak kabul edilir.'Dişisine kötü davranan tek hayvan insandır' sözünün sahidir.Yazdığı kitaplardan çok para kazanmasına rağmen 40 yaşında ilaç içerek yaşamına son verdi.

 

 

İlhami Çiçek:

 

'Yalnız Hüznü vardır, Kalbi olanın' dizeleri ile buhranını anlattı. 29 yaşında balkondan atlayarak intihar etti.

Arthur Koestler :

Kanser olduğunu öğrendikten sonra hastalığın kendisini yavaş yavaş öldürmesine tahammül edemedi ve yaşamına son vermeye karar verdi.Bu kararında eşi kendisi yalnız bırakmadı ve 82 yaşında eşiyle beraber hayatına son verdi.

Jerzy Kosinski:

 

Musevi asıllı Amerikan yazar, üretemediği ve yazamadığı için bir süre bunalım geçirdi. 58 yaşında evinin banyosunda kafasına naylon poşet geçirerek hayatına son verdi.

 

Sadullah Paşa:

 

Babı-ali'nin sıkı kalemlerindedi. Viyana sefiri iken, ecnebi bir kadınla yaşadığı yasak aşkın duyulması sonucu bunalıma girip intihar etti. Tarihi Sadullah Paşa yalısının sahibiydi.

 

Zafer Ekin Karabay :

 

Akademisyendi. Üniversitedeki odasında kendisi asarak intihar etti. Tek kitabı ölümünün ardından yayınlandı. ' Hayatın neresinden dönülse kardır' dizeleriyle bir veda mektubu bıraktı.

 

 

Harry Martinson:

 

1974 Nobel Edebiyat ödülüne layık görüldü. Nobel ödülü aldıktan 4 yıl sonra intihar etti.

 

Gilles Deleuze:

 

Hastalık ve yaşlıklıktan düşkün duruma düşmesi ve artık yazı yazamaması sonucunda 70 yaşında girdiği bunalım sonucu pencereden atlayarak intihar etti.

 

 

Ziya Gökalp:

 

27 yaşında tabanca ile intihara teşebbüs etti. Ölene kadar kafasındaki kurşunla yaşadı

 

 

Antonin Artaud:

 

Fransız yazar 40'lı yaşlarında sinirsel rahatsızlıkları yüzünden bir süre klinik tedavisi gördü. 1948 yılında Paris'te kendi isteği ile yaşamına son verdi.

 

Beşir Fuad:

 

Ataistti. Kaderin insanın elinde olduğunu kendisine kanıtlamak için bileklerini keserek intihar etti. Öldüğünde 45 yaşındaydı.

 

Richard Brautigan:

 

Zor bir çocukluk ve gençlik dönemi yaşadı. Şizofren teşhisi konuldu.Kaliforniya’daki evinde ölü bedeni 1 şişe alkol ve 44 kalibrelik bir tabancanın yanında bulundu. Brautigan’ın intihar ettiği varsayıldı.

 

Carlo Michelstaedter:

 

Carlo, zengin İtalyan-Yahudi ailenin dört çocuğundan en küçüğüydü. 1910 yılının son baharında son eserini bitirdiği gunun gecesi odasına kapanıp 23 yaşında intihar etti.

 

Cesare Pavese:

 

İtalya'nın önemli edebiyat ödüllerinden Strega Ödülü'nü aldığı yıl bir otel odasında bir kutu uyku hapı alarak intihar etti.Öldüğünde 45 yaşındaydı

 

Eleanor Marx:

Marksizimin babası Karl Marx`ın en küçük kızıydı.Nikahsız yaşadığı adamın gizlice bir oyuncu ile evlendiğini öğrenince bunalıma girdi.Sevgilisinin temin ettiği hidrojen siyanürü içerek intihar etti. Elenor öldüğünde 45 yaşındaydı

 

 

Arthur Adamov:

 

Rus ve Ermeni aslıllı yazar 30 yaşlarında girdiği bunalım sonucunda bir süre yazmayı bıraktı. Daha sonra yazı hayatına tekrar devam eden yazar, 1970 yılında intihar ederek yaşamına son verdi.

 

Tadeusz Borowski:

 

. Rus yazar 1950 yılında Ulusal Edebiyat Ödülü'nü aldı. 1951 yılında gaz sobasından, gaz solumak suretiyle, 28 yaşında intihar ederek yaşamına son verdi.

 

Alıntı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Anne Sexton

 

ABD'li şair ve yazar.Anoreksiya ve depresyon sebebiyle pek çok başarısız intihar girişiminden sonra 1974'te yaşamına kendi kararı ile son vermiştir.

 

Attila József

 

Macar, toplumcu gerçekçi şair.Şizofreni teşhisi koyulan Jozsef 1937 yılında kendini bir trenin altına atarak intihar etti.

 

Georg Trakl

 

Avusturyalı lirik şair. Georg Trakl empresyonizm ve ekspresyonizm'in dikkate değer isimlerindendir.Yüksek dozda uyuşturucu alarak intihar etmiştir.

 

Katherine Linn Sage

 

ABD'li şair ve ressam.Eşinin vefatından sonra iki kez intihar etmeyi denedi, ikincisinde başarılı oldu. Öldüğünde 63 yaşındaydı.

 

Comte de Lautréamont

24 yaşında bir otel odasında intihar ederek, yaşamına son verdi. En önemli eseri Maldoror'un Şarkıları'dır.

 

Marcus Annaeus Lucanus

 

Roma'lı şair.65 yılında Lucan, Gaius Calpurnius Piso'nun Nero'ya karşı kurduğu tertibin içinde yer aldı. Bu durum anlaşılınca vatana ihanet'le suçlandı ve henüz 25 yaşında atar damarını keserek intihar etmek zorunda bırakıldı.

 

Gérard de Nerval

 

Romantizmin en güçlü temsilcisi olan Fransız; şair, yazar ve gezgindir.

Teyzesine "bu akşam beni bekleme, çünkü gece kara (siyah) ve ak (beyaz) olacak..." mısralarını içeren bir şiir yazan Nerval kendini bir sokak lambasına asar. (Başka bir görüş de, kendini evinin pencere demirlerinden asarak intihar ettiğidir.) O'nu görmeye gelen şairler, asılmış bedeni karşısında saygı duruşuna geçerler.

Nerval'in mezarı.Paris'teki Pere Lachaise mezarlığına gömülen Nerval, aşkı için intihar eden ender romantizm dönemi şairlerindendir.

 

Nilgün Marmara

 

Türk şair.13 Ekim 1987'de henüz 29 yaşındayken "yaşama karşı ölüm" dedi ve intihar etti.

 

Paul Celan

 

Romen lirik şair.Tahmini olarak 20 Nisan 1970'da Paris'te kendini Seiné Irmağı'na atarak yaşamına son verdi.

 

Sylvia Plath

 

ABD'li şair ve yazardır.ikinci kattaki odalarında uyumakta olan çocuklarının yanına süt ve kurabiye bıraktıktan sonra, odalarının kapısını da içeri gaz girmeyeceğinden emin olmak üzere bantlayarak kapattı ve kafasını fırının içine sokarak intihar etti.

 

Sergey Aleksandrovich Yesenin

 

Rus şair.Sergey Yesenin, psikolojik bir rahatsızlık yaşadı ve hastaneye yatırıldı. Kısa bir süre sonra hastaneden çıktı. 27 Aralık 1925'te İngiltere Oteli'ndeki odasında bileklerini keserek intihar etti. Cesedinin yanında Mayakovski'ye yazdığı bir not bulundu. Sergei Yesenin, Moskova'nın Vagankovskoye mezarlığına defnedildi.

 

Vladimir Vladimiroviç Mayakovski

 

Rus şair.1930'da Lili Brik'i ve ailesini SSCB hükümetine emanet ettiğini belirten bir mektup bırakarak silahla intihar eder.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...