paranormalfikir Oluşturma zamanı: Mayıs 28, 2014 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 28, 2014 Kütle çekimi analitik olarak ilk kez 17. yüzyıl ortalarında Isaac Newton tarafından ifade edilmistir; her ne kadar henüz tümüyle tamamlanmamıssa da en son kütle çekim teorisi Einstein tarafından 1915 yılında gelistirilmistir. Çekim enerjisi söyle açığa çıkar: Küçük bir kütle büyük bir kütlenin üzerine düserken --Dünya üzerine düsen bir Bowling topu düsünün-- hızı gittikçe artar. Bu hız artısı çekim enerjisinin serbest kaldığını gösterir. Bu enerji, ısı ve ısınım gibi baska enerji biçimlerine dönüsebilir. Eğer büyük kütleli cismin aynı zamanda yoğunluğu da yüksekse, düsen cismin hızı çok büyük değerlere ulasır. Kara delik, iste bu asırı yoğunlasmıs maddenin bir örneğidir. Kara deliğe doğru düsen bir cisim, deliğe girmeden önce ısık hızına ulasır. Böyle yüksek hızlarda maddenin enerjiye dönüsüm verimliliği yüzde onlara kadar yükselir, ki bu da kuasar ve etkin galaksilerin ürettiği yüksek enerji miktarlarını açıklamaya yeterlidir. Kara delik kavramı ilk olarak 1783 yılında İngiltere, Yorkshire'da ki Thornhill'in rektörü olan John Michell tarafından ortaya atıldı. 1796'da kavram Pierre-Simon Laplace tarafından yeniden kesfedildi. Fikir su:Kütlesi ve boyutları belirli bir gök cismi verildiğinde, kütlesi daha küçük olan bir baska cismin büyüğünün çekiminden kurtulabilmesi için 'kurtulma hızı' denen kritik bir hıza sahip olması gerekir. Örneğin, Yerküre için kurtulma hızı saniyede 11 kilometre civarındadır. Bu hızdan daha küçük bir hızla Dünya yüzeyinden yukarı doğru fırlatılan hiçbir cisim Dünya'nın çekiminden kurtulamaz; maksimum bir yüksekliğe ulaştıktan sonra gerisin geriye yere düser. Saniyede 11 kilometreden daha büyük bir hızla yukarı doğru fırlatılan bir cisim Dünya'nın çekiminden kurtularak uzayda hareketini sürdürür, hiçbir zaman geri dönmez. Simdi Dünya'yı dev bir mengenede sıkıstırarak çapını dörtte birine indirdiğimizi düsünelim. Dünya'nın yüzeyi çekim merkezine daha yakın hale geldiğinden çekim kuvveti daha güçlenmistir. Kurtulma hızı iki katına, saniyede 22 kilometreye yükselmistir. Dünya'nın kütlesini aynı tutarak çapını gittikçe küçültmeyi sürdürelim. Çapı her dört kat küçülttüğümüzde kurtulma hızı iki kat artar. Sonuçta, Yerküre'mizin çapı yaklasık bir buçuk santimetreye indiğinde kurtulma hızı da saniyede 300.000 kilometreye, yani ışık hızına ulasır. Bu durumda ışık bile Dünya'nın çekiminden kurtulamaz. Dünya, dısarıdan bakıldığında simsiyah görünür. Bir kara delik olmustur.Bu hayali deneyi ilk kez gerçeklestiren Michell ve Laplace, Newton'un kütle çekim teorisinden ve ilk kez onyedinci yüzyılda ölçülmüs olan ısığın hızından haberdardılar. Tabii Dünya'yı bir buçuk santimetre çapına kadar küçültebilecek dev bir mengene yoktur. Ama, daha önce gördüğümüz gibi, yıldızlar yakıtlarını tüketip kendi ağırlıklarını tasıyamaz hale geldiklerinde kendilerini çok küçük boyutlara kadar sıkıstırabilirler. Alan Lightman'ın Yıldızların Zamanı Adlı Kitabından Alıntıdır. "Bu harika kitabı, gökyüzüyle ve amatör astronomiyle ilgilenen herkesin okumasını öneririm. Herkesin anlayabileceği dilde, öykü tadında bir kitap." http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=19037 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.