birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Gerçekten çok merak ettiğimden soruyorum. Tanrının olduğunu düşünelim ve dinleri indirdiğini. Diğer kitaplarda da bi peygamberi işaret ettiğini. (Tevrat ve zebur) ondan sonra isa geldi. Bu kitaplar neden bir peygamberi es geçip muhammedi işaret etsin. insanlar ilk geleni işaret edilen kabul ederler doğal olarak. Yani diğer iki kitapta işaret edilen peygamber elçi veya mesih isa olmak zorunda. Daha sonra incil değiştirildi deniyor. şimdi incil değiştirildiyse neden incilde muhammedi Ahmet diye işaret ettiklerini söylüyorlar ki onun çok farklı bi anlamı var. Ve ya incil yazılır yazılmaz değiştirildiyse neden tanrı o kadar zaman insanların yanlış bişeye inanmasına göz yumdu. insanlar ibadet ederken ağlıyolar. duygusal olarak çöken insanlar var tanrı yukardan bakıp dalga mı geçiyordu bizimle o zaman. ikl yazıldığında değiştirilmediyse eyer o zaman değiştirmek için bütün kitapların toplanması lazım ki bu mümkün değil. yani gerçekten çok merak ettiğimden soruyorum içimi de dökmüş oldum. bu arada tüm bunlarla ilgili bilgisi olan varsa lütfen beni de bilgilendirsin. mantık şunu der, tanrı bir insanla konuşabilirse her insana konuşabilir; ikincisi; bir tanrı'nin din gönderdiği olgusu yoktur; bir insanın bir tanrıyla konuştuğunu iddia eden insanlar vardır ve bu iddia gerçek olsa bile insan sözüdür, VE bundan öteye gidemez, Bir insan bir tanrıyla konuştuğunu söylemektedir, Ortada bir Tanrı yoktur, Bu düşünce bağıtı hiç kurulamaz; Mantık burada kapatılmalıdır ve sorgu başlamalıdır, İnsanların inandıkları sonuç olarak bir insandır yada bunu iddia eden diğer insanlardır, , hayır şunu demek istiyorum, mantık ve akılla yorumlanacaksa, tüm bunlar mantıkla süzgeçlenecekse oralara girmeden burada elenir, sizin belirttiğiniz olgular akıl ve mantık için sorgulama dışıdır-önceli yok; sorgulama-bilgileme gerektirmez; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 bu da bir yargı; ben burada arabiden mansura, yunustan rumiye onlarca alıntı sunabilirim ya da başkaları da olabilir bu hatta yüzlerce; ama onlar varsayım değil bilme ve varoluşun gerçeği olduğunu iddia edecekler ve ediyorlar; bunu anlatmya çalışıyorum; bunun dışında ben kendim yıllarca farklı ortamlarda tartıştım bunu,, Belki yüzlerce sayfa edebilecek hepsi mantıksal olarak bütün ve tutarlı yazım, Size de sunmayı da deneyebilirim ve dediğim gibi , Ama hiç bir yere götürmüyor bu bizi ve hiç bir sonuç doğurmuyor, bunu çok iyi biliyorum; Bu Nedenle burada yapılabilecek tek bi şey var, Kişi inancı ya da kabulüyle bütün olarak bütündür ve sonuç aramayacağız, Ya da şunu belki sorgulayacağız, O insanlar neden bunu bilme/gerçek olarak algılıyorlar ve bir yargı ve öndüşünce gibi sunmuyorlar, NEden bu kadar kuşkusuzlar, bunu anlamayı deneyeceğiz ve belki onlarla empati kuracağız; Çünkü başka bi yol bu tartışamlarda sonuç doğurmuyor;Amaç, doğruya en yakın noktaya ulaşmaya çalışmak olmalı; en sade ve basit biçimde. Benim ulaşabildiğim nokta, Tanrı'nın var olduğu sadece. Ötesine kafa yormuyorum. Tartışmam da zaten. Göklere çıkarılan Arabî, gerçekten de çıktığını iddia ediyor; ve de aşağıda dünyanın durduğunu, tüm evrenin onun etrafında döndüğünü söylüyor. Hadi gel de saygı duy. Komik yahu... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 bende öyle düşünüyorum . İnanmayan bi insan olmama rağmen inançsızlığım da tam değil. Yani eğer bu dinlerden biri gerçekse en fazla 60-70 yıl sonra işkence görücem ve bu pek hoşuma gitmiyo bakın bu gün bu çağda belki bazılarımızı bilgi/bilim/teknoloji çağı olduğunu iddia ettiği bu çağda bunu söylüyoruz; ben üzülüyorum hatta kahroluyorum ki; diyorum; gerçek nerdeyse bulup bu gerçeğin ortasına göbeğine görülmesi gözden kaçamaycak yollarla dikeyim; işkenceci bir tanrı işkenceci bir tanrı bu evreni ve düzeni yaratmış olabilir demek bu; kişi bir tanrıya inanıyorsa bile onun kusursuz, adil ve objektif olduğuna inansın; aksi taktirde o evren yerinde duramaz; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DiaboluS Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Ben çok şey bilmiyorum ama, belli ki sen çok şey biliyorsun. Tek bildiğim, Tanrı'nın var olduğu. Ben tartışmıyordum ki. Sadece doğru bildiğim tek düşünceyi, ortaya koymaya çalıştım. Tartıştığım fikrine nereden kapıldın. Baştan beri, doğru bildiğim tek şeyi söylemeye çalıştım. Konuyu nerelere çektin. Sen doğru bildiğin tek şeyi söyledin. Ben de o düşünceye katılmadım ve bu doğrultuda bir eleştiride bulundum. Tartışmaya kapılma diye bir durum söz konusu olamaz çünkü zaten bu foruma tartışmak ve düşüncelerini paylaşmak amacıyla giriliyor. Sen de farkında olmadan tartışıyorsun. Ancak benimsemiş olduğun düşüncenin doğru olduğuna inandığın için objektif ve eleştiriye açık biri olmadığın kanısına vardım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Amaç, doğruya en yakın noktaya ulaşmaya çalışmak olmalı; en sade ve basit biçimde. Benim ulaşabildiğim nokta, Tanrı'nın var olduğu sadece. Ötesine kafa yormuyorum. Tartışmam da zaten. Göklere çıkarılan Arabî, gerçekten de çıktığını iddia ediyor; ve de aşağıda dünyanın durduğunu, tüm evrenin onun etrafında döndüğünü söylüyor. Hadi gel de saygı duy. Komik yahu... ben arabinin göğe yere çıkmasında ya da bu anlatılarda değilim; maharaj var orda garip bir adam, hiç bi yere çıkmamış-hiç bi şey yapmamış; yunus var orda birlikte birlik; onlar ne gördü-hissetti? bunu sordum ben? - İnsanlar yanmaya/işkenceye/ölüme varma göze alıp birlik dediler; bu yaşayan için öyle bi zihin durumu ya da gerçeklik kesilen ellerini ayaklarını izleyenler oldu bu uğurda, Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Benim ulaşabildiğim nokta, Tanrı'nın var olduğu sadece. . bunu eleştiremem, ya da bi şey söyleyemem buna, hatta bu benim için kesin bir yargı ve bulgu derseniz de, evet olmalı derim size; hatta desteklerim bunu; biz bunun üzerine tanrının nasıllığına ilişkin eksik bir yargı/bulgu konulduğunda anlaşamıyoruz, anlaşamıyoruz çünkü varlıktan bölünmemiş ve varlıkla birlik içinde, uyumlu/bütün bir tanrı zaten bi tanrının varolduğunu düşünmenin en salt ifadesidir; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 ben arabinin göğe yere çıkmasında ya da bu anlatılarda değilim; maharaj var orda garip bir adam, hiç bi yere çıkmamış-hiç bi şey yapmamış; yunus var orda birlikte birlik; onlar ne gördü-hissetti? bunu sordum ben? - İnsanlar yanmaya/işkenceye/ölüme varma göze alıp birlik dediler; bu yaşayan için öyle bi zihin durumu ya da gerçeklik kesilen ellerini ayaklarını izleyenler oldu bu uğurda,Herkesin kişisel deneyimi kendini bağlar. Doğruluğunu iddia edemeyiz. "Biz de onların seviyesine çıkınca, deneyimleyeceğiz aynı şeyleri." yutturmacası, dinleri bu hale getirdi. Aklına esince alemleri dolanan şeyhler de var; spiritüalistler de. Kitaplar dolusu da yazdıkları var. Hepsi de farklı felsefeler eşliğinde, felsefelerini doğrulayan şeyler söylüyorlar. İlkel kabiledeki büyücü kutsal hayvan görüyor; Müslüman bir mistik, yeşil sarıklı evliya, Budist de Buda'yı görüyor. Eğer gördükleri gerçekse, hepsin de aynı şeyleri görmeleri gerekmez mi? Kaldı ki, hiçbir inancı olmayanlar da, bazı halüsinojenleri aldıklarında, benzer deneyimler yaşıyorlar. Hatta aynısını yaşıyorlar. Kendilerini evrenle "bir" hissetmeleri, hiçbir şeyi ispatlamaz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Herkesin kişisel deneyimi kendini bağlar. Doğruluğunu iddia edemeyiz. "Biz de onların seviyesine çıkınca, deneyimleyeceğiz aynı şeyleri." yutturmacası, dinleri bu hale getirdi. Aklına esince alemleri dolanan şeyhler de var; spiritüalistler de. Kitaplar dolusu da yazdıkları var. Hepsi de farklı felsefeler eşliğinde, felsefelerini doğrulayan şeyler söylüyorlar. İlkel kabiledeki büyücü kutsal hayvan görüyor; Müslüman bir mistik, yeşil sarıklı evliya, Budist de Buda'yı görüyor. Eğer gördükleri gerçekse, hepsin de aynı şeyleri görmeleri gerekmez mi? Kaldı ki, hiçbir inancı olmayanlar da, bazı halüsinojenleri aldıklarında, benzer deneyimler yaşıyorlar. Hatta aynısını yaşıyorlar. Kendilerini evrenle "bir" hissetmeleri, hiçbir şeyi ispatlamaz. ben size tek bir yargı sunacağım, değerlendirin; (sizin düşündüğünüz gibi) bir tanrının tanrılığını ispat etmesinin tek yolu yarattığını/yarattığına (kişinin/şeyin) kendisininin bulunmaması halinden (yokluğundan) gözlemletmesidir; bir başkası; irade ya özgürdür ya da sınırlı ve bağıtlıdır; bunları düşünebilirsiniz; tanrı kuşatımş (geri alınımlı) bi irade sınırlıdır ve bağıtlıdır anlamıyor musunuz? tüm koşulları koşullanmalıdır; özgür irade tanımlanamz-bu açıktır; koşullanmış koşullar içinde sınama yapılamaz; tüm bunları açıktır, bunlar düşünsel ve tam ifadelerdir, matematiksel olarak kesindir, benim ispata ihtiyacım yoktur, benim için tanrının varlığı ya da varsızlığı kesindir; bir tanrının tanrılığını ispat etmesinin tek yolu yarattığını/yarattığına (kişinin/şeyin) kendisininin bulunmaması halinden (yokluğundan) gözlemletmesidir; aksi taktirde tanrılık iddia edemez, mantık bütündür; güç ya da iddia bi şeyi tanrı yapıyorsa tanrı olan varlığını ispatlasın; özgür ve bağışlanmış irade geri alınamz, nasıl verildi ki alınacak, bunlar gün yüzünden güneş ışığından açıktır ve kesindir; GÜneşin varlığından kesindir; ben belki bin sayfa mantıksal matematiksel olarak bütün ifade yazdım, hiç biri hiç bir yere varmadı; gelecekte görünce sizler deneyin; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 tanrının neliği üzeine düşünmeden, tanrının nasıllığı üzerine düşünülmeden; tüm evreni tüm varolanı nasıl gözlemlediği üzerine düşünülmeden; ihtiyaçlılığı ve ihtiyaçsızlığı üzerine düşülmeden, kendi varlığının varlığı üzerine düşünülmeden zekanın-özzekanın kendi kudreti ve varoluşu ve ifadesi üzerine düşünülmeden; zeka kendi içinden bölüp,, bir şey yaparsa ve ona irade verirse; sanal zeka mı yaptı; bir robot tasarlayın ve ona özgür irade verin sonra ona deyin ki seni ben yaptım; ya tüm koşullarını koşullarsınız ya da değil, özgür irade ya vardır ya yoktur; gerçeği görmek isteyen bakar ve görür, açıktı ki apaçıktır; tanrı olsa oyun oynardı, tanrı olsa kendine yalnızsızlık yapardı, irade bi şeye yansımışsa o özgürdür, robort olsa bile , yaratıcısı bile onun üzerinde hak iddia edemez; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Yazdıklarıma doğrudan cevap niteliği taşımıyor yazdıklarınız. Ben yine de kısa ve öz cevaplar vermeye çalışacağım. irade ya özgürdür ya da sınırlı ve bağıtlıdır; Tartışmaya açık bir düşüncedir. Sayfalar dolusu felsefe yapmak gerek. Felsefe tartışmıyorum. Özellikle yapmıyorum. Verdiğim örnekler hep somut. tanrı kuşatımş (geri alınımlı) bi irade sınırlıdır ve bağıtlıdır anlamıyor musunuz? tüm koşulları koşullanmalıdır; özgür irade tanımlanamz-bu açıktır; koşullanmış koşullar içinde sınama yapılamaz; tüm bunları açıktır, bunlar düşünsel ve tam ifadelerdir, matematiksel olarak kesindir, Bu şekilde kesin bir yargıya varmak mümkün değildir. Bunlar da felsefe konusudur. Determinist bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Özgür iradenin var veya yok olduğunu ispatlayamazsınız. Felsefi bir konudur. Nasıl, matematiksel olarak kesin olabilir? Tanrı'nın her şeye gücünün yettiğine inanırsanız; insana özgür irade bahşettiğine de inanabilirsiniz ancak. benim ispata ihtiyacım yoktur, benim için tanrının varlığı ya da varsızlığı kesindir. Bir şeyin hem varlığı, hem yokluğu nasıl kesin olur? özgür ve bağışlanmış irade geri alınamz, nasıl verildi ki alınacak, bunlar gün yüzünden güneş ışığından açıktır ve kesindir; GÜneşin varlığından kesindir; ben belki bin sayfa mantıksal matematiksel olarak bütün ifade yazdım, hiç biri hiç bir yere varmadı; gelecekte görünce sizler deneyin; Matematiksel felsefe mi olur? Aslında, insanoğlunun gerçeğe en çok yaklaştığı nokta matematiktir. "İki artı iki dört eder" gerçeğinden daha yakın bir gerçeğe, başka yolla ulaşamamıştır insanoğlu. Fizik, artık tamamen matematiksel kavramlarla ilerliyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 irade eşittir seçim ya da bağımsız seçim yapma yetisidir; bunun dışında her durumda tüm koşulları yazılmış belirlenmiş koşullu robotomsu olmak sözkonusu olur; ya da bir bilgisayar gibi komutla bir çalıştırıcı ile çalışmanız; Bir tanrının sınam yapan bir tanrının ya tüm koşulları belirlemesi ve öngörmesi söz konusu olmalıdır ya da özgür irade; Tanrı her şeyi biliyor olsa sınama ve sınam yapmasına gerek yoktur, Gerek doğmaz, Bilinen sınanmaz; Bu sonuç olarak koşullu irade olur; İrade koşullu ve tanrı tarafından kuşatılmış-sarılmış ve baskılı ise sizin iradeniz yoktur tanrının kendi iradesi vardır ve sözkonusudur, anlamıyor musunuz? Bilinirlik sınama gerektirmez, Ya tanrı uzantısısınz, ya tanrı robotu ya da tanrısınız; irade ya özgürdür ya değil; iradeniz ya sizindir ya değil; İrade sizden alınamaycak olandır ve size verilemeyecek olandır; İrade yaratmak tanrı yaratmaktır; O halde tanrı tanrı yaptı ve yarattı diyebilirsiniz, eşittir ruh bilinçliliktir ve bilinçlilik bölünemez, Bilinçlilik bilmeye ilişkindir; varedilmemiş olandır sınırlı bilinç koşullamak gibi bi kavramınız var mı? bunları bilipte açıklamayanlar ve bütünce ifade etmeyenler varsa onlara kızalım, gerçek gün yüzüne çıkacaktır; canları acıyacak, gerçekten acıyacak; bi güneş doğmuşsa o aydınlatacaktır matematik fizik felsefe bilmem ben, bunlar hepsinden kesindir; matematiği matematik yapan budur; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 tanrının neliği üzeine düşünmeden, tanrının nasıllığı üzerine düşünülmeden; tüm evreni tüm varolanı nasıl gözlemlediği üzerine düşünülmeden; ihtiyaçlılığı ve ihtiyaçsızlığı üzerine düşülmeden, kendi varlığının varlığı üzerine düşünülmeden zekanın-özzekanın kendi kudreti ve varoluşu ve ifadesi üzerine düşünülmeden; zeka kendi içinden bölüp,, bir şey yaparsa ve ona irade verirse; sanal zeka mı yaptı; bir robot tasarlayın ve ona özgür irade verin sonra ona deyin ki seni ben yaptım; ya tüm koşullarını koşullarsınız ya da değil, özgür irade ya vardır ya yoktur; gerçeği görmek isteyen bakar ve görür, açıktı ki apaçıktır; tanrı olsa oyun oynardı, tanrı olsa kendine yalnızsızlık yapardı, irade bi şeye yansımışsa o özgürdür, robort olsa bile , yaratıcısı bile onun üzerinde hak iddia edemez;Hiçbir felsefi düşünce apaçık değildir. Buyur sana felsefe: Tam da konu ile ilgili. TANRI-EVREN İLİŞKİSİ AÇISINDAN DETERMİNİZM, İNDETERMİNİZM VE KUANTUM TEORİSİ | Caner Taslaman Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2014 Yazdıklarıma doğrudan cevap niteliği taşımıyor yazdıklarınız. Ben yine de kısa ve öz cevaplar vermeye çalışacağım. Tartışmaya açık bir düşüncedir. Sayfalar dolusu felsefe yapmak gerek. Felsefe tartışmıyorum. Özellikle yapmıyorum. Verdiğim örnekler hep somut. Bu şekilde kesin bir yargıya varmak mümkün değildir. Bunlar da felsefe konusudur. Determinist bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Özgür iradenin var veya yok olduğunu ispatlayamazsınız. Felsefi bir konudur. Nasıl, matematiksel olarak kesin olabilir? Tanrı'nın her şeye gücünün yettiğine inanırsanız; insana özgür irade bahşettiğine de inanabilirsiniz ancak. Bir şeyin hem varlığı, hem yokluğu nasıl kesin olur? Matematiksel felsefe mi olur? Aslında, insanoğlunun gerçeğe en çok yaklaştığı nokta matematiktir. "İki artı iki dört eder" gerçeğinden daha yakın bir gerçeğe, başka yolla ulaşamamıştır insanoğlu. Fizik, artık tamamen matematiksel kavramlarla ilerliyor. ben bu tartışmaların bi yorulmuşu olarak genel olarak hassasım bu konuda/konularda, beni delirtiyor açıkçası çünkü orda gördüğüm şeyler var paylaştığım ve paylaşamıyorum; yani yazdıklarınıza cevap olmanın ötesine biraz duygusal davranmış ve kendi düşüncelerimi belirtmiş olabilirim bunun dışında yazdıklarınıza yapabileceğim yorumlar ya da size sunabileceğim yanıtlar düşünce sisteminizi eleştirecektir ya da sizi sizi kıracaktır, buna son vermeliyim kendim adıma, olumlu bi davranış değil bu; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2014 Yazdıklarıma doğrudan cevap niteliği taşımıyor yazdıklarınız. Ben yine de kısa ve öz cevaplar vermeye çalışacağım. Tartışmaya açık bir düşüncedir. Sayfalar dolusu felsefe yapmak gerek. Felsefe tartışmıyorum. Özellikle yapmıyorum. Verdiğim örnekler hep somut. Bu şekilde kesin bir yargıya varmak mümkün değildir. Bunlar da felsefe konusudur. Determinist bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Özgür iradenin var veya yok olduğunu ispatlayamazsınız. Felsefi bir konudur. Nasıl, matematiksel olarak kesin olabilir? Tanrı'nın her şeye gücünün yettiğine inanırsanız; insana özgür irade bahşettiğine de inanabilirsiniz ancak. Bir şeyin hem varlığı, hem yokluğu nasıl kesin olur? Matematiksel felsefe mi olur? Aslında, insanoğlunun gerçeğe en çok yaklaştığı nokta matematiktir. "İki artı iki dört eder" gerçeğinden daha yakın bir gerçeğe, başka yolla ulaşamamıştır insanoğlu. Fizik, artık tamamen matematiksel kavramlarla ilerliyor. ben kendi subjektif kanı ve yargılarımı sundum, eğer mesele inançsa ve subjektivite ise ve subjektif kanılar ise; bunlarda benim subjektif kanılarım ya da inançlarım olsun ama yaptığınız yorumlarda sizin eğer belirttiğim her şeyin/şeylerin subjektif olduğunu söylüyorsanız kendinizinkilerin de öyle olduğunu görmelisiniz; siz söylüyorsunuz herkesin kendi deneyimi kendini bağlar, ben sunduklarımı düşünülmesi üzerine sundum; bi şeyleri yansıtmıyor olabilir onlar, farkındayız; buraya 2006 yılından üye olmuşum ben ve tutup o günden bu yana kendi düşünce yapımın değişimin gözlemlesem kendime bu sonuçları/yargıları sunmaktan çekinmezdim, çünkü anlamları var benim için; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Centurul Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2014 Milyonlarca kişinin inandığı şeylere yobaz,kör,yanlış,salakça tabirler kullanmayalım lütfen, kimse kimseyi yargılama rencide etme yada kırma hakkı yoktur.Küçük bir kesimin yaptığı hareketleri bütün bir gruba maal etmek yanlış insanlar dinler olmadan öncede birbirini öldürüyordu şimdide öldürüyor böyle yargısız infaz yapılmaz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2014 Konudan sapıp ikili tartışmalara girmemeye özen gösterin. Tekrarında uyarı verilecektir. İkili tartışma içeren mesajlar silinmiştir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aziluth Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 Dağların dünyayı sarsmadığı düşüncesi çok eskidir.Türk mitolojisi'nde bile vardır. “Tengri, tag birle yerig basurdı”. Yani “Tanrı, dağ ile yeri bastırıp daha sağlam yaptı”. “Yeri basan, tutan dağdır; Halkı basan, tutan Handır!“ Atmosfer gazlarının görünmez direklerle durması mı??Ya da yerçekimi olmayan uzayda direkler? Göğün yükseltilmesi?Atmosfer uzaydan gazların dünyaya çekilmesiyle oluşmuştur.Yükselen bir şey yoktur yani. Uzayda ise yükselmekten bahsedemeyiz çünkü yer yoktur çok boyutludur. 7 kat gökler ifadesi nedense bazen atmosfere bazen evrenin tamamına uygulanıyor çok enterasan. Doğu güneşin doğduğu Batı battığı yön yani evrenin tamamına uygulamak mantıksız. Zülkarneyn'in güneşin doğduğu yere ulaşıp orada yanmış insanlar görmesi de ayrı konu evren değil yani. Cevap vermeyecektim konudan uzaklaşılmasın ve tartışmaya dönmesin diye.Ama bilimsel şeyler söz konusu olunca yazmak geldi içimden Videodaki ses tonları alaycı bunu anlıyorum uygun olmamış.Çarpıtmaya gelince ayet sayısı 1-2 değil yaklaşık 90-100 ayet Bunu hazırlayanlar incil ve tevrattaki yanlışları çelişkileri de açıklıyor belirtmek istedim.Yani kurana yönelik bir hareket değil. dağ ile yeri bastırıp daha sağlam yaptı değil doğrusu yeryüzünü dağlarla bastırdı olacak... ki arada çok fazla anlam farkı var o konuya hiç girmek istemedim. Diğer mevzu gazlar atmosfer ve çok boyutlu bir uzaydan bahsederken bunların zaten direklerle durması beklenemezdi demek istiyorsun.Ki bende dediğini anladım.Ancak şu varki burada senin anlamadığın küçük bir detay mevcut.Herşeyi kenara bırakıp gazların çekilmesinden bahsediyorsun, ancak sadece gördüğün birinci göğün sınırına ulaşamazken o gördüğün göğün nasılda direksiz birşekilde orda kubbe şeklinde orada durduğuna verilen örneğe bilimsel verilerle yaklaşabiliyorsun ? Zaten hiç bir direk o yüksekliğe ve uzaklığa ulaşamaz. 1. göğün içerisindeki tüm gezegenlerin taşlarından kolon yapsan da zaten bir direk yapamazssın o kadar uzak bir sınırı var. Ve bu yüzden uzay sonsuzdur diyerek işin içinden çıkıyoruz.Uzayda başlangıçta gaz yoktu. Tevrat ilk ayetlerde yaradılış kısmında bunu görebilirsin.7 kat gök mevzusu ise aslında bile için çok değişkinlik göstermez. 1. gök atmosfer değildir uzaydır.uzayın sonuna gidip 2.göğe insanoğlu ulaşamaz. ve ulaşamayacakta.Çünkü kuranda ayette göğü aşmaya gücünüz yetmez diyor.ki geriye kaldı 6 gök daha.. sonra Tanrı nın olduğu yer yani kurandaki arşa ulaşırsın. Kutsal kaynaklarda çelişki görenler kafalarındakini bana sormaktan çekinmesinler. Bilgi sadece hakedenin olur. onu bulup alanın olur. Kimsenin kucağına düşmez. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Darkboys Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 bomboş bir konu,Tüm ateistler eğer imana gelmek isteyeniniz varsa bir mezar bulun ve üstüne işeyin ve tanrıya küfür edin inanıyorum ki çoğunuz evliyalardan olucaksınız o zaman. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
indigo55 Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 İnsanlar korktukları için dini değil bilimi oluşturdu bilim insan yapımıdır sürekli değisir,aldatır bugün bilim adamları eski savundukları evrimi savunmuyor yerçekimi kanunu(kanunu) bile yeni teorilere yerini bırakıyor kendi gözlerimiz bile bizimle oynar bence yaratıcıya güvenmiyorsanız kimseye güvenmeyin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 "Tanrı yok, hepsini biz yarattık zaa bunca şey kendi kendine oldu biz kendi kendimin yarattıklarına tapıyoruz zavallıydık şimdi süper insanlarız o yeah beybi insanoğlu en üstün insanoğlu yayaya şaşaşaşa insanoğlu çok yaşa" Bu herifler kendilerini ne zannediyor? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 İnançlar akılcı olursa bir anlamı olur. Bir Yaratıcı olmadığına inanmak hiç de akılcı değil.Dünyanın, öküzün boynuzunda durduğuna inanmaktan bir farkı yok. Lâfa gelince, "Biz inanca/inanmaya karşıyız." derler. Tanrı olmadığına inandıklarının farkında değiller. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalanormal888 Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2015 Tanrı vardır. Nasıl olmaz. Biz birer insan olarak,değil bu düzeni oluşturmak,düzenin içine ediyoruz. Biri çıkıp bu dünyayı baştan yaratsın. Gezegenleri oynatıp yer değiştirsin,dünyanın tersine dönmesini sağlasın... Biz insanlar daha spor yapmaktan sıkılıp yorulurken,bu düzeni bu evreni yaratmaya yetecek bir güce sahip olabilir miyiz? Tabi ki hayır. O yüzden Tanrı vardır... En basit örnek işte. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DiaboluS Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Eğer betimlediğiniz tanrının varlığına dair elle tutulur, somut (maddesel) bir kanıt sunamıyorsanız, öyle bir tanrının varlığına yönelik kesin bir yargıda da bulunamazsınız. Var olabilme ihtimali, var olduğu anlamına gelmez. Sizlere, kafanızda betimlemiş olduğunuz tanrı figürüne karşılık farklı niteliklerde bir tanrı betimleyebilirim. Yokluğunu ispat edebilir misiniz ? Yapabileceğiniz tek şey önüme bir antitez koymak olacaktır. Öne sürdüğüm düşünce her ne kadar saçma sapan olursa olsun ve sizin öne sürdüğünüz düşünce olabilecek en mantıklı şey olsa dahi, -ne yazık ki- bu iki düşüncenin de mutlak realite olma olasılığı birbirine eşittir. Metafiziksel bir ideadan bahsediyoruz. Kanıtlanamadığı için bunun adına inanç deniyor zaten. Bilmiyorsunuz, inanıyorsunuz. Eğer deizm felsefesini benimsiyorsanız, benimsemiş olduğunuz tanrı figürünün evrensel değil; bireysel bir boyutta olduğunun ve henüz mutlak bilgiyi elde edemediğinizin farkında olmanız gerekir. Aynı zamanda bu düşünceyi ispat etme veya kanıtlama kaygısı da gütmemeniz gerekir. Çünkü bu temeli, akılcı ve mantıksal birtakım çıkarımlar/varsayımlar üzerine kurduğunuzun farkında olmalısınız. Eğer öne sürülen bir idea, beş duyu organıyla algılanamıyor; bilimsel olarak kanıtlanamıyorsa, o şey aksi ispat edilene dek yok varsayılabilir. Bu durumun mantıksız veya akıl dışı hiçbir tarafı yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Tüm bilimsel bilgi olasılıklara dayanır. Hiçbir bilgi kesin değildir. Kesin olan tek bilgi matematiktir. O da sanaldır. Gerçekliği açıklamaz. Tanrı'nın var olması, çok güçlü bir olasılıktır. Fakat, "yoktur" demek, olasılık dışıdır. Hiçbir dayanağı yoktur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DiaboluS Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Bilimsel bilgi olasılıktan ziyade deneye ve gözleme dayalıdır. Bilim ne kadarını biliyorsa, bizler de (şu an için) maksimum o kadarını biliyoruz. Bilim, "içinde bulunulan zamanın şartları altında" en güvenilir ve geçerli olan bilgiyi elde etmenin yoludur. Bilimde kesinlik değil geçerlilik vardır. Bilgiler -yani gözlem sonuçları- aksi gözlenene kadar kesindir diyebiliriz. Özet olarak, ileride elde edilecek olan her türlü bilgiyi, yine bilimsel metodlarla elde edebiliriz. Bu boşluğu tanrı ile doldurmanın mantığı nedir ? Dolaylı yoldan "bilmiyorum" demek neyi değiştirir ? Bu arada tanrının var olduğuna dair ne gibi dayanaklarınız var ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.