duad Yanıtlama zamanı: Haziran 13, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 13, 2014 Dağların dünyayı sarsmadığı düşüncesi çok eskidir.Türk mitolojisi'nde bile vardır. bu söylediğiniz eski türklerede bu tip bir peygamber gelmiş olabileceğinin işareti olabilir. Zülkarneyn'in güneşin doğduğu yere ulaşıp orada yanmış insanlar görmesi de ayrı konu evren değil yani. Bahsi geçen ayette Zülkarneyn'in güneşin battığı tarafa doğru gittiği söyleniyor, ve vardığı yerin tasviri yapılıyor. Eğer bu ayetten Kuran'da dünyanın düz olduğu söyleniyor manasını çıkarıyorsanız, bu sizin çıkardığınız anlamdır. Ve nedense Kuran'da bir ayet var ve dünya düz diyor anlamını çıkarıyorum burdan diyen arkadaş, çok net bir şekilde dünya'nın yuvarlak olduğu manasını çıkarabileceği ayetlere neden bakmaz... Bunu hazırlayanlar incil ve tevrattaki yanlışları çelişkileri de açıklıyor belirtmek istedim.Yani kurana yönelik bir hareket değil. Onlar istedikleri kadar hazırlasınlar, Kuran'da geçen ayetlere atılan iftiraların hepsinin cevabı var. Tabi burda hangisine güvenir, tasdik edersiniz bilemem, seçim sizin(yani imtihan) eğer inanmak istemiyorsanız, ve olayı kafanızda bitirmişseniz, bu cevaplar ne kadar mantıklı olsada size yeterli geleceğini sanmam. hakeza isviçreli bilim adamları birgün çıksa evet biz ispat ettik Allah var Muhammed son peygamber ve biz buna iman ettik dese, yakinen ispatını size gösterse dahi kafada bitirdiyseniz bu meseleyi inanmayabilirsiniz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2014 Tanrı'nın, peygamber gönderdiğinden emin olmak mümkün değildir. Emin olma derecesinde inanılabilecek tek şey, Tanrı'nın var olduğu ve tek olduğudur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DiaboluS Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Tanrı'nın, peygamber gönderdiğinden emin olmak mümkün değildir. Emin olma derecesinde inanılabilecek tek şey, Tanrı'nın var olduğu ve tek olduğudur. Emin olabilmen için inanman değil bilmen gerekir. Biri çıkıp sana "Tanrı vardır ve birden fazladır" dese aksini ispat edebilir misin (maddesel olarak) ? Ya da benimsemiş olduğun Tanrı figürünü maddesel olarak kanıtlayabilir misin ? Metafiziksel kavramlardan söz ediyoruz dikkatini çekerim... Bunu yapabilir misin ? Mesela bana göre, panteistik bir Tanrı figürüne inanmak veya Tanrı kavramını "fizik kanunları" olarak betimlemek; deistik bir inanç sistemini benimsemekten çok daha mantıklı. Tabi fizik kanunlarını ilahlaştırmak bir insanı duygusal veya vicdani yönden tatmin edebilir mi orası tartışılır. Demek istiyorum ki, metafiziksel konuları (kavramları) yalnızca kişisel çıkarımlar ve varsayımlar üzerinden tartışabiliriz. Ve hiçbir zaman kesin bir sonuca varamayız; emin olamayız. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Emin olabilmen için inanman değil bilmen gerekir. Biri çıkıp sana "Tanrı vardır ve birden fazladır" dese aksini ispat edebilir misin (maddesel olarak) ? Ya da benimsemiş olduğun Tanrı figürünü maddesel olarak kanıtlayabilir misin ? Metafiziksel kavramlardan söz ediyoruz dikkatini çekerim... Bunu yapabilir misin ? Mesela bana göre, panteistik bir Tanrı figürüne inanmak veya Tanrı kavramını "fizik kanunları" olarak betimlemek; deistik bir inanç sistemini benimsemekten çok daha mantıklı. Tabi fizik kanunlarını ilahlaştırmak bir insanı duygusal veya vicdani yönden tatmin edebilir mi orası tartışılır. Demek istiyorum ki, metafiziksel konuları (kavramları) yalnızca kişisel çıkarımlar ve varsayımlar üzerinden tartışabiliriz. Ve hiçbir zaman kesin bir sonuca varamayız; emin olamayız." Emin olma derecesinde inanılabilecek tek şey" dedim. Kaldı ki, değil fizikötesi, fizikle ilgili hiçbir konuda da kesin bilgiye ulaşma yeteneğinde değildir insan aklı. Madde nedir ki hem? Fizik biliminin ulaştığı son noktada, madde yoktur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
VoichamateZtxRc Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 din diye birşey yok zaten..çoğu insan inanılmaz derecede kör..din yüzünden cıkmıyormu zaten bukadar savaş hır gür..bütün , beraberlik olması gereken yerde şuraya bak..yobaz insanlar ne zaman anlıcaklar merake diyorum..evrende yalnızda bir kum tanesi kadarız .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DiaboluS Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 " Emin olma derecesinde inanılabilecek tek şey" dedim. Kaldı ki, değil fizikötesi, fizikle ilgili hiçbir konuda da kesin bilgiye ulaşma yeteneğinde değildir insan aklı. Madde nedir ki hem? Fizik biliminin ulaştığı son noktada, madde yoktur. "Emin olma derecesinde inanılabilecek tek şey" dedin. Emin olma derecesinde inanılabilecek birçok şey (ideoloji) var. Benim eleştirdiğim nokta genel ve kesin bir yargıda bulunmandı. Madde yoktur dedin yanlış mıyım ? Rica etsem bunu biraz daha açar mısın ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalanormal888 Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 din diye birşey yok zaten..çoğu insan inanılmaz derecede kör..din yüzünden cıkmıyormu zaten bukadar savaş hır gür..bütün , beraberlik olması gereken yerde şuraya bak..yobaz insanlar ne zaman anlıcaklar merake diyorum..evrende yalnızda bir kum tanesi kadarız .. kesinlikle katılıyorum. din denen şeyler yüzünden insanlarda barış zerre kalmadı . neye kime göre din var ? kim söyledi ? aslında insanların bir suçu yok . onların da beyni yıkanıyor . ortada bir açıklama yok ortaya ne atılırsa ona inanıp , kapılıp gidiyorlar. doğrusunu bilmeden . internet bilgilerine ve bazı insanların iki çift lafına bakıp inançlar yaşanmaz. insan her şeyin özünü en iyi yine özünde bulur . bu kadar basit . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 "Emin olma derecesinde inanılabilecek tek şey" dedin. Emin olma derecesinde inanılabilecek birçok şey (ideoloji) var. Benim eleştirdiğim nokta genel ve kesin bir yargıda bulunmandı. Madde yoktur dedin yanlış mıyım ? Rica etsem bunu biraz daha açar mısın ?Şöyle toparlayayım istersen? İdeolojiden değil, bilgiden söz ediyorum. İnsan aklının ulaşabileceği en kesine yakın bilgi, Tanrı'nın var olduğudur. İdeolojiler, gerçeğin yanına bile yaklaşamazlar. Diğer tüm bilimsel bilgi, olasılıklara bağlıdır. Hiçbir bilgi kesin değildir. Benim fikrim değil. Kuantum fiziğinin geldiği nokta budur. Ve, kuantum fiziği, evrenin bilgi ve enerjiden oluştuğunu söylüyor. Madde, yoğunlaşmış enerjidir. Son olarak: Materyalizm, yüz yıl öncesinin ideolojisidir. Modası geçmiş ideolojilerle, insanlık oyalanıyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DiaboluS Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Şöyle toparlayayım istersen? İdeolojiden değil, bilgiden söz ediyorum. İnsan aklının ulaşabileceği en kesine yakın bilgi, Tanrı'nın var olduğudur. İdeolojiler, gerçeğin yanına bile yaklaşamazlar. Diğer tüm bilimsel bilgi, olasılıklara bağlıdır. Hiçbir bilgi kesin değildir. Benim fikrim değil. Kuantum fiziğinin geldiği nokta budur. Ve, kuantum fiziği, evrenin bilgi ve enerjiden oluştuğunu söylüyor. Madde, yoğunlaşmış enerjidir. Son olarak: Materyalizm, yüz yıl öncesinin ideolojisidir. Modası geçmiş ideolojilerle, insanlık oyalanıyor. Dalga mı geçiyorsun yahu ? Tanrı fikri varsayımlar ve kişisel çıkarımlar üzerine kuruludur. Tanrı'nın var olması fikri bir bilgi değil; yalnızca bir ideadan ibarettir. İdeolojiler gerçeğin yanına dahi yaklaşamıyorsa neden deizm felsefesini benimsiyorsun ? Evet kesin bilgi yoktur bunu kabul ediyorum. Ayrıca kuantum fiziği, ne kafanda kurgulamış olduğun yaratıcının ne de herhangi bir Tanrı figürünün var olduğunu kanıtlamaz; senin yanıldığın nokta bu. Bu bir bilgi değil yalnızca bir çıkarım, bir varsayım olabilir. Materyalizmin modası geçmiş öyle mi ? Güldürme beni... Realitenin tarifi ancak "madde" referansı ile yapılabilir. Tabi eğer idealizmi benimsiyorsan bu çıkarımına şaşırmamak gerekir. Sonuçta idealizm, metafiziği besler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Dalga mı geçiyorsun yahu ? Tanrı fikri varsayımlar ve kişisel çıkarımlar üzerine kuruludur. Tanrı'nın var olması fikri bir bilgi değil; yalnızca bir ideadan ibarettir. İdeolojiler gerçeğin yanına dahi yaklaşamıyorsa neden deizm felsefesini benimsiyorsun ? Evet kesin bilgi yoktur bunu kabul ediyorum. Ayrıca kuantum fiziği, ne kafanda kurgulamış olduğun yaratıcının ne de herhangi bir Tanrı figürünün var olduğunu kanıtlamaz; senin yanıldığın nokta bu. Bu bir bilgi değil yalnızca bir çıkarım, bir varsayım olabilir. Materyalizmin modası geçmiş öyle mi ? Güldürme beni... Realitenin tarifi ancak "madde" referansı ile yapılabilir. Tabi eğer idealizmi benimsiyorsan bu çıkarımına şaşırmamak gerekir. Sonuçta idealizm, metafiziği besler.Bir şeyi kanıtlamaya çalışmıyorum yahu. Sadece konu ile ilgili açılım yapmaya çalışıyorum. Herkesin anlayışına kalmış. Sözlerine cevabımı vermişim yukarıda. Tekrarı da sevmem hiç. "Emin olma derecesinde inanılabilecek tek şey" dedim. Kaldı ki, değil fizikötesi, fizikle ilgili hiçbir konuda da kesin bilgiye ulaşma yeteneğinde değildir insan aklı. Madde nedir ki hem? Fizik biliminin ulaştığı son noktada, madde yoktur." Bana göre insan aklının doğruya ulaşabileceği doruk nokta Tanrı'nın var olduğudur. Yani, seninle taban taban tabana zıt noktadayız. Ne diye seni iknaya çalışayım ki? Sen beni ikna et var olmadığına. Sonuç olarak, benim inandığım tek şey, Tanrı'nı var olduğudur. Başka hiçbir ideoloji beni bağlamaz. Maddenin olmadığı yerde, "maddecilik" mi olurmuş? 100 yıl öncesinde kaldı o ideoloji. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 ne demiş cassiopaean transcripts; """ S- (L) Peki illüzyonu kim yarattı? C- Aynı zamanda Yaratılmış olan Yaratıcı. Yani aynı zamanda siz, biz, herkes ve herşey. """ ne demiş Maharaj; """ Herşeyin onun için de meydana geldiği bilinç vardır. Bu apaçık gerçek, herkesin deneyim alanı içindedir. Bilincin kaynağı bilinç içindeki bir nesne olamaz. Gerçek kanıtlanamaz da çürütülemez de. Gerçeği ise bilme kdeğil, olmak zorundasınız; Göreli bakışın size ne yararı var? Bu dünyayı siz yaptınız ve onu değiştirebilirsiniz. Tanrı sadece zihninizdeki bir fikirdir. Gerçek olan sizsiniz. Kesin olarak bildiğiniz tekşey: "Burada,şimdi ben-im"dir. Soran:Tanrı sadece bir kavram, bir kuram olabilir. Yine de çok yararlı bir kavram! Maharaj:Bunun için onda iç çelişkilerin bulunmaması gerekir ki, durum bu değil. Neden kendi kendinizin yaratıcısı ve yaratığı olduğunuz kuramı üstünde çalışmıyorsunuz? Hiç olmazsa kendisi ile savaştığınız dışsal bir Tanrı olmaz S:Herkes Tanrı'ya inanır. M:Bana göre siz kendi kendinizin Tanrısısınız. S:Sizden ayrı bir Tanrı yok mudur? M:Nasıl olabilir? Kök "Ben-im", Tanrı ağaçtır. Kime ve ne için tapmam gerekiyor? Soran: Benim dünyam sıkıntı ve acı dolu. Kötü bir dünyanın Tanrı'sı acımasız bir Tanrı'dır. Maharaj: Dünyanızın Tanrı'sı sizsiniz ve siz hem budala hem zalimsiniz. Varsın Tanrı kendi yarattığınız bir kavram olsun. Siz kim olduğunuzu bulun, kötülüklerle dolu bir dünyaya gerçeği, iyiliği ve güzelliği özleyerek yaşamak için nasıl olup da geldiğinizi bulun. Sizin, Tanrı'nın kim olduğunu, ne hakkında konuştuğunuzu bilmeden, Tanrı lehinde ya da aleyhinde konuşmanızın ne yararı var? Korkudan ve umuttan doğmuş, arzu ve imgelemeyle şekillenmiş tanrı, evrenin Zihni ve Yüreği olan O Kudret olamaz. S:Tanrı dünyayı böyle mi yönetir? M:Tanrı dünyayı yönetmiyor. S:Öyleyse kim yapıyor bunu? M: Hiç kimse. Her şey kendiliğinden vaki olur. Hepsi bilinç içindeki bir oyun. Bütün bölünme ve ayrılıklar hayal ürünüdür. M:Siz Tanrı'nın sizi bildiğini düşünüyorsunuz, öyle mi? O dünyayı bile bilmez. S:Neden benim irademle değil? M:İşte yine kendinizi böldünüz-Tanrı ve tanık diye. Her ikisi birdir. """ ve ne demiş Şafağı Getirenler; """ Hatırlayın, bilinç her şeydedir ve hiçbir zaman icat edilmemiş, sadece olmuştur. """ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
electronicalev Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Son derece mantıklı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 ne demiş cassiopaean transcripts; """ S- (L) Peki illüzyonu kim yarattı? C- Aynı zamanda Yaratılmış olan Yaratıcı. Yani aynı zamanda siz, biz, herkes ve herşey. """ ne demiş Maharaj; """ Herşeyin onun için de meydana geldiği bilinç vardır. Bu apaçık gerçek, herkesin deneyim alanı içindedir. Bilincin kaynağı bilinç içindeki bir nesne olamaz. Gerçek kanıtlanamaz da çürütülemez de. Gerçeği ise bilme kdeğil, olmak zorundasınız; Göreli bakışın size ne yararı var? Bu dünyayı siz yaptınız ve onu değiştirebilirsiniz. Tanrı sadece zihninizdeki bir fikirdir. Gerçek olan sizsiniz. Kesin olarak bildiğiniz tekşey: "Burada,şimdi ben-im"dir. Soran:Tanrı sadece bir kavram, bir kuram olabilir. Yine de çok yararlı bir kavram! Maharaj:Bunun için onda iç çelişkilerin bulunmaması gerekir ki, durum bu değil. Neden kendi kendinizin yaratıcısı ve yaratığı olduğunuz kuramı üstünde çalışmıyorsunuz? Hiç olmazsa kendisi ile savaştığınız dışsal bir Tanrı olmaz S:Herkes Tanrı'ya inanır. M:Bana göre siz kendi kendinizin Tanrısısınız. S:Sizden ayrı bir Tanrı yok mudur? M:Nasıl olabilir? Kök "Ben-im", Tanrı ağaçtır. Kime ve ne için tapmam gerekiyor? Soran: Benim dünyam sıkıntı ve acı dolu. Kötü bir dünyanın Tanrı'sı acımasız bir Tanrı'dır. Maharaj: Dünyanızın Tanrı'sı sizsiniz ve siz hem budala hem zalimsiniz. Varsın Tanrı kendi yarattığınız bir kavram olsun. Siz kim olduğunuzu bulun, kötülüklerle dolu bir dünyaya gerçeği, iyiliği ve güzelliği özleyerek yaşamak için nasıl olup da geldiğinizi bulun. Sizin, Tanrı'nın kim olduğunu, ne hakkında konuştuğunuzu bilmeden, Tanrı lehinde ya da aleyhinde konuşmanızın ne yararı var? Korkudan ve umuttan doğmuş, arzu ve imgelemeyle şekillenmiş tanrı, evrenin Zihni ve Yüreği olan O Kudret olamaz. S:Tanrı dünyayı böyle mi yönetir? M:Tanrı dünyayı yönetmiyor. S:Öyleyse kim yapıyor bunu? M: Hiç kimse. Her şey kendiliğinden vaki olur. Hepsi bilinç içindeki bir oyun. Bütün bölünme ve ayrılıklar hayal ürünüdür. M:Siz Tanrı'nın sizi bildiğini düşünüyorsunuz, öyle mi? O dünyayı bile bilmez. S:Neden benim irademle değil? M:İşte yine kendinizi böldünüz-Tanrı ve tanık diye. Her ikisi birdir. """ ve ne demiş Şafağı Getirenler; """ Hatırlayın, bilinç her şeydedir ve hiçbir zaman icat edilmemiş, sadece olmuştur. """Panteist bir düşünce. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DiaboluS Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Bir şeyi kanıtlamaya çalışmıyorum yahu. Sadece konu ile ilgili açılım yapmaya çalışıyorum. Herkesin anlayışına kalmış. Sözlerine cevabımı vermişim yukarıda. Tekrarı da sevmem hiç. "Emin olma derecesinde inanılabilecek tek şey" dedim. Kaldı ki, değil fizikötesi, fizikle ilgili hiçbir konuda da kesin bilgiye ulaşma yeteneğinde değildir insan aklı. Madde nedir ki hem? Fizik biliminin ulaştığı son noktada, madde yoktur." Bana göre insan aklının doğruya ulaşabileceği doruk nokta Tanrı'nın var olduğudur. Yani, seninle taban taban tabana zıt noktadayız. Ne diye seni iknaya çalışayım ki? Sen beni ikna et var olmadığına. Sonuç olarak, benim inandığım tek şey, Tanrı'nı var olduğudur. Başka hiçbir ideoloji beni bağlamaz. Maddenin olmadığı yerde, "maddecilik" mi olurmuş? 100 yıl öncesinde kaldı o ideoloji. O zaman seninle madde vardır veya yoktur tartışmasına hiç girmiyorum. Bu arada ben "Tanrı yoktur" diye bir yargıda bulunup sana karşı bir şeyleri ispat etme amacı gütmedim. Yalnızca bir eleştiride bulundum. Başka bir ideoloji seni bağlamıyorsa seni ikna edebilme gibi bir niyetim de olasılığım da olamaz zaten. Sana şu kadarını söyleyebilirim, bir şeyleri bildiğini sanıyorsun ancak hiçbir şeyden haberin yok. İnanıyorsun... Temel sorun burda aslında. Bu bir çeşit yobazlıktır. Bu yüzden tartışmamızın bir anlamı yok. Son olarak sana sorgulamanı tavsiye ederim; en azından doğru bildiklerini ve emin olduklarını... Saygılar... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 O zaman seninle madde vardır veya yoktur tartışmasına hiç girmiyorum. Bu arada ben "Tanrı yoktur" diye bir yargıda bulunup sana karşı bir şeyleri ispat etme amacı gütmedim. Yalnızca bir eleştiride bulundum. Başka bir ideoloji seni bağlamıyorsa seni ikna edebilme gibi bir niyetim de olasılığım da olamaz zaten. Sana şu kadarını söyleyebilirim, bir şeyleri bildiğini sanıyorsun ancak hiçbir şeyden haberin yok. İnanıyorsun... Temel sorun burda aslında. Bu bir çeşit yobazlıktır. Bu yüzden tartışmamızın bir anlamı yok. Son olarak sana sorgulamanı tavsiye ederim; en azından doğru bildiklerini ve emin olduklarını... Saygılar...Ben çok şey bilmiyorum ama, belli ki sen çok şey biliyorsun. Tek bildiğim, Tanrı'nın var olduğu. Ben tartışmıyordum ki. Sadece doğru bildiğim tek düşünceyi, ortaya koymaya çalıştım. Tartıştığım fikrine nereden kapıldın. Baştan beri, doğru bildiğim tek şeyi söylemeye çalıştım. Konuyu nerelere çektin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Panteist bir düşünce. o zaman einstein ne demiş; Albert Einstein birçok yazısında panteist eğilimler sergiler, kişisel bir Tanrıya inanmadığını belirten "Ben asla Doğaya bir amaç ya da hedef, ya da insanmerkezci olarak anlaşılabilecek herhangi bir şey yüklemedim." sözü,[6] Spinoza hayranlığını belirttiği yazısı "Evrenin harikulade düzenlenmiş olduğunu ve belli yasalara uygun hareket ettiğini görüyoruz ama bu yasaları sadece bulanık bir şekilde anlayabiliyoruz. Spinoza’nın panteizmine hayranım, ama onun modern düşünceye katkısına çok daha fazla hayranım, çünkü o ruh ve bedeni, iki ayrı şey değil de bir bütünmüş gibi gören ilk filozoftur." [7] ve Tanrıya inanıyor musun sorusuna verdiği cevap "Varolanların düzenli uyumunda kendini gösteren Spinoza’nın Tanrısı’na inanıyorum, insanların kaderiyle ve eylemleriyle ilgilenen bir Tanrı’ya değil, Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 ne demiş Kayopya Celseleri; """ Şimdi sizin için bir şok edici geliyor: Eğer biri sizi "hayal etmiş" olmasaydı varolmazdınız.""" ne demiş Şafağı getirenler; """Tanrının kimliği üzerine birçok yanlış inanç var. Evren, zaman içinde kendilerini yaratıcı bir şekilde ifade etme gereksinimini karşılamak içim evrimleşip her türlü yetenek ve işlev geliştirmiş olan zeki varlıklarla doludur. Varoluş ve bilincin ardındaki önemli olan şey yaratıcılıktır, yaratıcılık da birçok biçim alır. İnsanlar geleneksel olarak insan ırkının yapamadığı şeyleri yapabilenlere Tanrı demiştir. Çocukların kendi yapamadıklarını yapanları ilahlaştırması gibi, toplumunuz aynı yöntemi tanrısallık yaratmada kullandı, Size bu varlıkların gerçekten tanrılar olduğu, tapınmanız, boyun eğmeniz gerektiği söylendi. insanlar, uzay yaratıklarına büyük harfli Tanrı demeye başladılar. Büyük harfli Tanrı her şeydedir. Sizin sadece, tapınılmak ve kafanızı karıştırmak isteyen ve Dünya’yı bir prenslik, bu özgür irade evreninin galaktik sınırında sahip oldukları bir yer olarak gören küçük harfli tanrılarla işiniz oldu.""" --- be ne diyebilirim ki; İnsanlar Tanrının varlığını yokluğunu tatışıyor çünkü, Dinlerin ya da resmi öğretilerin anlattığı Tanrıya inanımıyorlar ve o yok diyorlar, Bence de O yok, Öyle bi Tanrı yok ve olamaz diyorum; Ama sizin onun varlığı ya da yokluğuyla ilgilinmeniz gerekmeyen bi Tanrı var olmalı ise bunda kime ne! var diyelim var olsun, ama yargılayan-eleştiren ve cezalandıran bi tanrıyı benimsemeyelim; diyenlerdenim; Bi zeka ve düzen ve işleyiş var, Evrensel yasalar ve uyum var; Bunun adına Tanrı diyorsak bu irade içinde kendi varlığımızı ondan bölüyoruz ya da neden bölüyoruz, Ya da nedne kusur yüklüyoruz ona, Kusurlu ve objektif olmayan/subjektif bi Tanrı biçimliyoruz, bu saçma, HEpimiz herşeyin ve bütünün parçasıyız, Benim için Tanrı var demek ben varım demekle eşit ama o bir baş yöneticisi değil tanrı, sensinde, o da; her şey; ve sezar de marcus aurelius'la noktalayalım; ne demiş; "" Mutlu bir yaşam sür. Eğer Tanrılar varsa ve adilseler, o zaman senin ne kadar inançlı olduğuna aldırmayacak ve uğrunda yaşadığın erdemlere göre seni değerlendirecektirler. Tanrılar varsa ama adil değilseler, o zaman onlara tapmamalısın. Eğer Tanrılar yoksa, ölmüş olacaksın ama, sevdiklerinin anılarında yaşamaya devam edecek onurlu bir yaşam sürdürmüş olacaksın. "" Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 o zaman einstein ne demiş; Albert Einstein birçok yazısında panteist eğilimler sergiler, kişisel bir Tanrıya inanmadığını belirten "Ben asla Doğaya bir amaç ya da hedef, ya da insanmerkezci olarak anlaşılabilecek herhangi bir şey yüklemedim." sözü,[6] Spinoza hayranlığını belirttiği yazısı "Evrenin harikulade düzenlenmiş olduğunu ve belli yasalara uygun hareket ettiğini görüyoruz ama bu yasaları sadece bulanık bir şekilde anlayabiliyoruz. Spinoza’nın panteizmine hayranım, ama onun modern düşünceye katkısına çok daha fazla hayranım, çünkü o ruh ve bedeni, iki ayrı şey değil de bir bütünmüş gibi gören ilk filozoftur." [7] ve Tanrıya inanıyor musun sorusuna verdiği cevap "Varolanların düzenli uyumunda kendini gösteren Spinoza’nın Tanrısı’na inanıyorum, insanların kaderiyle ve eylemleriyle ilgilenen bir Tanrı’ya değil,Tanrı, insanların kaderiyle ve eylemleriyle ilgilenmiyor. Kanunlarını koymuş, herşey ona uygun işliyor. Daha ötesi felsefeye girer ki, felsefe doğruya ulaşamaz. İnsan aklı ürünüdür çünkü. İnsan aklının, gerçeğe ulaşmak gibi bir yeteneği yoktur. Felsefe sadece beyin jimnastiği yapmaya yarar. İnanmak sakıncalıdır. Satranç oynamak bile daha yararlı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mrs_Echelon Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 ne demiş cassiopaean transcripts; """ S- (L) Peki illüzyonu kim yarattı? C- Aynı zamanda Yaratılmış olan Yaratıcı. Yani aynı zamanda siz, biz, herkes ve herşey. """ ne demiş Maharaj; """ Herşeyin onun için de meydana geldiği bilinç vardır. Bu apaçık gerçek, herkesin deneyim alanı içindedir. Bilincin kaynağı bilinç içindeki bir nesne olamaz. Gerçek kanıtlanamaz da çürütülemez de. Gerçeği ise bilme kdeğil, olmak zorundasınız; Göreli bakışın size ne yararı var? Bu dünyayı siz yaptınız ve onu değiştirebilirsiniz. Tanrı sadece zihninizdeki bir fikirdir. Gerçek olan sizsiniz. Kesin olarak bildiğiniz tekşey: "Burada,şimdi ben-im"dir. Soran:Tanrı sadece bir kavram, bir kuram olabilir. Yine de çok yararlı bir kavram! Maharaj:Bunun için onda iç çelişkilerin bulunmaması gerekir ki, durum bu değil. Neden kendi kendinizin yaratıcısı ve yaratığı olduğunuz kuramı üstünde çalışmıyorsunuz? Hiç olmazsa kendisi ile savaştığınız dışsal bir Tanrı olmaz S:Herkes Tanrı'ya inanır. M:Bana göre siz kendi kendinizin Tanrısısınız. S:Sizden ayrı bir Tanrı yok mudur? M:Nasıl olabilir? Kök "Ben-im", Tanrı ağaçtır. Kime ve ne için tapmam gerekiyor? Soran: Benim dünyam sıkıntı ve acı dolu. Kötü bir dünyanın Tanrı'sı acımasız bir Tanrı'dır. Maharaj: Dünyanızın Tanrı'sı sizsiniz ve siz hem budala hem zalimsiniz. Varsın Tanrı kendi yarattığınız bir kavram olsun. Siz kim olduğunuzu bulun, kötülüklerle dolu bir dünyaya gerçeği, iyiliği ve güzelliği özleyerek yaşamak için nasıl olup da geldiğinizi bulun. Sizin, Tanrı'nın kim olduğunu, ne hakkında konuştuğunuzu bilmeden, Tanrı lehinde ya da aleyhinde konuşmanızın ne yararı var? Korkudan ve umuttan doğmuş, arzu ve imgelemeyle şekillenmiş tanrı, evrenin Zihni ve Yüreği olan O Kudret olamaz. S:Tanrı dünyayı böyle mi yönetir? M:Tanrı dünyayı yönetmiyor. S:Öyleyse kim yapıyor bunu? M: Hiç kimse. Her şey kendiliğinden vaki olur. Hepsi bilinç içindeki bir oyun. Bütün bölünme ve ayrılıklar hayal ürünüdür. M:Siz Tanrı'nın sizi bildiğini düşünüyorsunuz, öyle mi? O dünyayı bile bilmez. S:Neden benim irademle değil? M:İşte yine kendinizi böldünüz-Tanrı ve tanık diye. Her ikisi birdir. """ ve ne demiş Şafağı Getirenler; """ Hatırlayın, bilinç her şeydedir ve hiçbir zaman icat edilmemiş, sadece olmuştur. """ Aynen düşündüğüm şeyler... ve bana son derece mantıklı geliyor ve bu dünyada olan biten herşeyi mantık çerçevesinde açıklayan tek düşünce bu bence.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Tanrı, insanların kaderiyle ve eylemleriyle ilgilenmiyor. Kanunlarını koymuş, herşey ona uygun işliyor. Daha ötesi felsefeye girer ki, felsefe doğruya ulaşamaz. İnsan aklı ürünüdür çünkü. İnsan aklının, gerçeğe ulaşmak gibi bir yeteneği yoktur. Felsefe sadece beyin jimnastiği yapmaya yarar. İnanmak sakıncalıdır. Satranç oynamak bile daha yararlı. bunlar sizin yargılarınız, (sonuç ya da çıkarımlarınız ama bilmeye ilişkin değiller;) bu anlayış tanrının varlığını sizin varlığınızdan böler ve soyutlar, ikilik ve dualitedir bu, felsefi olarak eleştirilebilir, eleştiririz de, ama bi yere varmaz, siz görmelisiniz; akıl-us sonsuzdur, Varolan her şeyi temsil eder ve erişebilir-öğrenebilirsiniz; Bilmek bilmektir, içseldir; İçsel olarakta bilmeki doğrulayan bi şey yok; Canınızın elma çekmesini bilmeniz-sezmeniz ile varlık hakkında fikir-bilgi-sezgi sahibi olmanız arasında fark yok; Siz bilme işi ile çıkarmıyorsunuz bu çıkarımı, Mantık ve düşünce ile tutarlı bi Tanrı düşüncesi atıyor(atamak) ve oluşturuyorsunuz, Bakarsanız ve düşünürseniz göreceksiniz, Göreceksiniz ki tanrının varlığı sizden- sizin varlığınız tanrıdan ya da diğer tüm şeylerden bölünemez; bi yere varmaz dedim ama sorgulamak ve düşünmek ve belki de neden böyle düşündüğümüzü anlamak isterseniz ben bin yıl konuşabirim sizinle; İnandırma ya da ikna çabası değil yanlış anlamayın; İletişim ve paylaşım olarak açığım; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 bunlar sizin yargılarınız, (sonuç ya da çıkarımlarınız ama bilmeye ilişkin değiller;) bu anlayış tanrının varlığını sizin varlığınızdan böler ve soyutlar, ikilik ve dualitedir bu, felsefi olarak eleştirilebilir, eleştiririz de, ama bi yere varmaz, siz görmelisiniz; akıl-us sonsuzdur, Varolan her şeyi temsil eder ve erişebilir-öğrenebilirsiniz; Bilmek bilmektir, içseldir; İçsel olarakta bilmeki doğrulayan bi şey yok; Canınızın elma çekmesini bilmeniz-sezmeniz ile varlık hakkında fikir-bilgi-sezgi sahibi olmanız arasında fark yok; Siz bilme işi ile çıkarmıyorsunuz bu çıkarımı, Mantık ve düşünce ile tutarlı bi Tanrı düşüncesi atıyor(atamak) ve oluşturuyorsunuz, Bakarsanız ve düşünürseniz göreceksiniz, Göreceksiniz ki tanrının varlığı sizden- sizin varlığınız tanrıdan ya da diğer tüm şeylerden bölünemez; bi yere varmaz dedim ama sorgulamak ve düşünmek ve belki de neden böyle düşündüğümüzü anlamak isterseniz ben bin yıl konuşabirim sizinle; İnandırma ya da ikna çabası değil yanlış anlamayın; İletişim ve paylaşım olarak açığım; Ben mantık ve düşünce ile, bilimsel bir doğruya "ulaşmaya çalışıyorum". Sen ise mantık ve düşünce ile, felsefi bir doğruya ulaştığını zannediyorsun. Panteizmin tek doğru olduğuna inanıyorsun. Felsefe doğruya ulaşamaz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sinemaksoy Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Gerçekten çok merak ettiğimden soruyorum. Tanrının olduğunu düşünelim ve dinleri indirdiğini. Diğer kitaplarda da bi peygamberi işaret ettiğini. (Tevrat ve zebur) ondan sonra isa geldi. Bu kitaplar neden bir peygamberi es geçip muhammedi işaret etsin. insanlar ilk geleni işaret edilen kabul ederler doğal olarak. Yani diğer iki kitapta işaret edilen peygamber elçi veya mesih isa olmak zorunda. Daha sonra incil değiştirildi deniyor. şimdi incil değiştirildiyse neden incilde muhammedi Ahmet diye işaret ettiklerini söylüyorlar ki onun çok farklı bi anlamı var. Ve ya incil yazılır yazılmaz değiştirildiyse neden tanrı o kadar zaman insanların yanlış bişeye inanmasına göz yumdu. insanlar ibadet ederken ağlıyolar. duygusal olarak çöken insanlar var tanrı yukardan bakıp dalga mı geçiyordu bizimle o zaman. ikl yazıldığında değiştirilmediyse eyer o zaman değiştirmek için bütün kitapların toplanması lazım ki bu mümkün değil. yani gerçekten çok merak ettiğimden soruyorum içimi de dökmüş oldum. bu arada tüm bunlarla ilgili bilgisi olan varsa lütfen beni de bilgilendirsin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Gerçekten çok merak ettiğimden soruyorum. Tanrının olduğunu düşünelim ve dinleri indirdiğini. Diğer kitaplarda da bi peygamberi işaret ettiğini. (Tevrat ve zebur) ondan sonra isa geldi. Bu kitaplar neden bir peygamberi es geçip muhammedi işaret etsin. insanlar ilk geleni işaret edilen kabul ederler doğal olarak. Yani diğer iki kitapta işaret edilen peygamber elçi veya mesih isa olmak zorunda. Daha sonra incil değiştirildi deniyor. şimdi incil değiştirildiyse neden incilde muhammedi Ahmet diye işaret ettiklerini söylüyorlar ki onun çok farklı bi anlamı var. Ve ya incil yazılır yazılmaz değiştirildiyse neden tanrı o kadar zaman insanların yanlış bişeye inanmasına göz yumdu. insanlar ibadet ederken ağlıyolar. duygusal olarak çöken insanlar var tanrı yukardan bakıp dalga mı geçiyordu bizimle o zaman. ikl yazıldığında değiştirilmediyse eyer o zaman değiştirmek için bütün kitapların toplanması lazım ki bu mümkün değil. yani gerçekten çok merak ettiğimden soruyorum içimi de dökmüş oldum. bu arada tüm bunlarla ilgili bilgisi olan varsa lütfen beni de bilgilendirsin.Burada kimsenin dinleri savunduğunu sanmıyorum. Tanrı'nın peygamberler gönderdiği sadece inançtır. Kesin doğru olduğunu kimse iddia edemez. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Ben mantık ve düşünce ile, bilimsel bir doğruya "ulaşmaya çalışıyorum". Sen ise mantık ve düşünce ile, felsefi bir doğruya ulaştığını zannediyorsun. Panteizmin tek doğru olduğuna inanıyorsun. Felsefe doğruya ulaşamaz. bu da bir yargı; ben burada arabiden mansura, yunustan rumiye onlarca alıntı sunabilirim ya da başkaları da olabilir bu hatta yüzlerce; ama onlar varsayım değil bilme ve varoluşun gerçeği olduğunu iddia edecekler ve ediyorlar; bunu anlatmya çalışıyorum; bunun dışında ben kendim yıllarca farklı ortamlarda tartıştım bunu,, Belki yüzlerce sayfa edebilecek hepsi mantıksal olarak bütün ve tutarlı yazım, Size de sunmayı da deneyebilirim ve dediğim gibi , Ama hiç bir yere götürmüyor bu bizi ve hiç bir sonuç doğurmuyor, bunu çok iyi biliyorum; Bu Nedenle burada yapılabilecek tek bi şey var, Kişi inancı ya da kabulüyle bütün olarak bütündür ve sonuç aramayacağız, Ya da şunu belki sorgulayacağız, O insanlar neden bunu bilme/gerçek olarak algılıyorlar ve bir yargı ve öndüşünce gibi sunmuyorlar, NEden bu kadar kuşkusuzlar, bunu anlamayı deneyeceğiz ve belki onlarla empati kuracağız; Çünkü başka bi yol bu tartışamlarda sonuç doğurmuyor; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sinemaksoy Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2014 Burada kimsenin dinleri savunduğunu sanmıyorum. Tanrı'nın peygamberler gönderdiği sadece inançtır. Kesin doğru olduğunu kimse iddia edemez. bende öyle düşünüyorum . İnanmayan bi insan olmama rağmen inançsızlığım da tam değil. Yani eğer bu dinlerden biri gerçekse en fazla 60-70 yıl sonra işkence görücem ve bu pek hoşuma gitmiyo Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.