Jump to content

byglos

Önerilen Mesajlar

Bana göre ahlak, termik santral'e benzer.Ahlak insanların cinsel yaşamını kirletir.Ahlak'ın varlığını, yokluğunu yada gerekliliğini tartışmıcam ama gereksiz olanları gözden geçirelim.Rasyonel bir şekilde bakarsak hayvanlar ve insanlar için bu bir ihtiyaçtır.Dolayısıyla ihtiyaçlar yapay karşılanamaz.Eski Kabilelerde bir kuzu verip, gelin almak normal bir şeydi.Fakat bu kadını metalaştırmaktı.Günümüzde bir çok insan (özellikle ergenlik çağındaki bireyler) için yasakların cazibesi yüzünden her iki cinsiyette metalaştırılıyor.Günümüz Türkiye'sinde ki çöpte vücutları kesiklerle dolu, bulunan bebekler, yasakların insanların doğal ihtiyaçlarını korkutarak bastırmasının bir sonucudur.Sosyal cinselliği iki kanal olarak tanımlıyorum. Gördüğüm kusurlar törelerden ibaret değil.Tutucu ailelerin, modern yerlerde yaşayıp, kızlarının kafasına ahlak zırvalarını yerleştirmesi 1.ci kanalı tıkar.Tutucu ailelerin erkek çocukları ise ahlakla büyütülüp dışarıya çıktığı zaman içgüdülerinin etkisi, yasakların cezbediciliğiyle birleşir.Buda toplum içinde argo olarak "Ayı, Hanzo, Hayvan, Sapık, Görmedik." ve benzeri olarak nitelendirilir.Bu 2.ci kanalımızı tıkar ve sistem durur ve bu sistem etki-tepki ilişkisine girer.Bu tür ahlak saldırıları yüzünden yalan aşklar başlar (Takıntılı bir hal hali, yılda yaklaşık 5 ilişki bitirip,başlatabilirler.), gençlerimiz de özgüven kaybı, depresyon, takıntı, psikolojik bozukluklar ve eşcinselliğe yol açabildiğini biliyormuydunuz ? 1 haftada bir yemek yersek, neyediğimizin bir önemi yoktur.Çünkü adeta yemek için saldırırız.Ama günde ortalama 3 öğün yemek yiyiyoruz ve seçerek bizim için sağlıklı olanı, tadından zevk aldığımızı, sevdiğimiz şeyleri yiyiyoruz ve aşk'ı iç güdüyle böyle bağdaştırıyorum.

 

Ayrıca kapital zorunluluklardan dolayı çocukluktan itaberen sürekli erken saatlerde uyandırılak, eğitim yerlerinde bazı şeyler aşılanarak, beyinlere bazı manipülasyonlar oluşturulur.Bu manipüleler "antisorumluluk" duygusu barındırılır.Buda Dengesiz bir karşıcins ilişisi oluşturur.Tabi bu apayrı bir konu.

Peki sizlerin fikirleri nelerdir ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlar dünya üzerinde yaşamlar geçtikçe özellikle dini inanışlarının kendilerini yönlendirmesi ile birlikte ahlak kuralları oluşturmuşlar. Bunun nedeni başta üst benliğe ulaşmak, sonrasında yozlaşma ile beraber alt benliğimizin kontrol halinde tutulmaması halinde ona batıp kalmak, üst benliğimizle irtibata geçmemizin imkansız hale gelmesinden korkulması olabilir diye düşünüyorum. Her ne olursa olsun, insanın elinin dokunduğu her şey yozlaşmaya zorunludur ve günümüzde kişilerin kendilerini inkar etmelerine, suçlu ve kötü hissetmelerine neden olmaktadır. Bu da çeşitli psikolojik travmaların yanı sıra, saçma sapan yüzeysel ve yozlaşmış fikirlere ve akabinde çeşitli patlamalara neden olur.

 

Gerçekte ahlakın cinsellikle ilgisi bulunduğunu düşünmüyorum. Ahlak kişinin vicdanı, yani üst benliği ile ilgilidir. Yalan söylememek, insanları bilerek ve isteyerek kötü koşullara maruz bırakmamak vb şeyler üst benliğimizi rehber alıp düşündüğümüzde yapmamamız gerektiğine inandığımız şeylerdir. Ve bana göre asıl ahlak da burada yatmaktadır.

 

Ahlak ve ahlaklı düşünmeye ilişkin davranışlar elbette çocuk küçükken kolay bir şekilde kendisine öğretilebilir ve kendi üst benliğine ulaşarak çeşitli durumlar karşısında kendi iç yargılamasını yapması, sağlıklı bir birey gibi davranması sağlanabilir. Ancak bunun tersi de mümkündür ve bana göre yozlaşmış olan insanlığın çocuklarına aktardığı dar düşünce kalıpları ve yüzeysellik nedeniyle çoğu çocuk bu alanda sakat yetiştirilmektedir.

 

Aşk ve cinsellik konusunda; cinsellik bir içgüdüdür ve hissettikleri nedeniyle kişinin kendisini suçlu ya da kötü görmemesi yani gerçekle bağlarını kesmemesi ama kendisini kontrol altında tutabilmesi gerekli diye düşünüyorum. Çünkü hayatın insanlar üzerinde oynadığı en ağır oyundur cinsellik. Aslında evrenle bütünleşme arzusunun aşağı benlikte algılanış şekli olduğu için bu kadar ağır bir oyun olduğunu düşünüyorum hatta... Kişinin üst benliğinin farkına varması, her şeyin yavaş bir şekilde rayına oturmasını sağlar. Bu nedenle hiçbir güdünün bastırılması ya da tatmini için iyice açığa çıkarılmasına karşıyım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ana fikrine katılıyorum kişilere rehber olunmalı, tasma takılması değil.Eğer tasma takılırsa dört bir yana kaçmak için insanlar bocalarlar.Hangi taraf olduğu önemli değil, önemli olan kaçmak.Buda sağlıksız ilişkiler başlatabilir.İyce açığa çıkmasıda doğru bir şey değil tabiki.Lakin bazı şeyler yasaksız olduğundan doğal rayına yerleşiceğini öngörüyorum.

 

Aklak'ın cinsellikle ilgili ilişkisinde bir kavram sorunu oluşmuş, sorumlusu benim sanırım.Cinsellik öncesi kişinin amaçlaması diyelim.Ahlak cinsellikle alakalı tabiki değil ama başlayıp, başlamasının unsurları biri olarak tanımlıyorum.

 

Kişiye bu konuda rehber olunmasına, bir anne kuşun yavrusuna uçmayı öğretmesi gibi bakıyorum.Yavru kuş uçmayı öğrenince nereye konup konmamasına kendi karar verir.İnsan oğlununda kendi zihnine tasma takan kitaplardan ve toplumdan bağımsız olarak uçması gerektiğini düşünüyorum.Yobazların, yobaz diyarında kalması bir çözüm olabilir, sonuçta herkezin düşünce özgürlüğü vardır, kendini kısıtlamak olsa bile.Lakin gri renk dengesizlik oluşturur.Siyah yada beyaz gibi toplumların saf kalması doğru olandır.

 

Cinsellik kısıtlamaları toplumdan kalkarsa, bazı kişiler içinde hobi olmaktan kalkar ve cinsellik tartışma konusu olmaktan çıkar, saf ve özgür kalır.Tıpkı suyun tadı gibi eğer şirketler bize suyu yasaklayıp sürekli meyve suyu içmemizi sağlasaydı savunmaları "Su zararlı ve tadsız gereksizdir." olurdu.Fakat kimse söylemese bile bir bebek suyu içmesi gerektiğini biliyor.Şu anda suyu tartışıyo olsaydık bu herkeze saçma gelirdi.Ama cinsellik, bazı sabah programlarında bile tartışılıcak kıvama gelmiş.Toplumda cinselliğin özgür kalarak üstünde çok vakit harcamayarak, insanların kendilerini daha iyi yetiştiriceğine inanıyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Cinsellik, insanları yöneten bir şeydir. Bunun ters etkilerini maalesef aşırı kısıtlandığı bazı çevrelerde yakından görme fırsatı bulduk sanırım. Aşırı kısıtlanması ya da kısıtlanmaması değil aslında olay. Cinsellik insanın zihnini her zaman yönetir ve yönetmiştir. Mühim olan bunun farkına varabilmekte bana göre... Şimdi yurt dışında insanların cinselliğini özgürce yaşamalarından, tecavüz ve sapkınlık oranlarından da bahsedebiliriz burada. Ama tek tek kişileri ele alıp incelemedikçe bu konuşmanın gerçekçi bir yanı olmayacaktır. Boş atıp tutmayacağım bu yüzden... Cinsellik, kendisini aşağı dünyasına bırakan insan için dipsiz bir kuyudur. İnsanı içine çektikçe çeker ve çoğu kişinin kendisini bu mecralarda unutup gitmesine neden olmuştur. Aslında konuyu Aristippos ile Epikuros'u çağırıp onlarla tartışmak gerek :) Tam onların konusu olurdu bu... Biri bedensel diğeri tinsel hazcılığı/hedonizmi savunuyor... Bir göz atmak isteyebilirsin...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tecavüz oranları, musevi dinlerin kurallarına göre yönetilen ülkelere göre, medeni ve özgür olan batıda bu oran daha fazladır.Fakat musevi dinlerin kurallarına göre yönetilen ülkelerde, çoklu eşlilik durumu (ve kadınların fikirleri alınmadan, bir mal gibi kullanılması) tecavüzle aynı içeriğe sahiptir.Lakin istatistiklerde adına "Tecavüz" denmiyor.Buda İslam misyonerlerin, en büyük manüpülasyonlarından biri oluyor.Ama dediğin gibi baskısal değilde, hümanist bir düşünceyle yargılama yapılmalıdır.

 

Cinsellik, insanları yöneten bir şeydir. Bunun ters etkilerini maalesef aşırı kısıtlandığı bazı çevrelerde yakından görme fırsatı bulduk sanırım. Aşırı kısıtlanması ya da kısıtlanmaması değil aslında olay. Cinsellik insanın zihnini her zaman yönetir ve yönetmiştir. Mühim olan bunun farkına varabilmekte bana göre...

 

Dediğine katılıyorum lakin insanda cinselliği yönetebilir.Bu biraz "Tavuk mu yumurtadan, yumurtamı tavuktan." döngüsüne benzedi :) Benim fikrim, insan ile cinselliğin birbirlerini yönetmesi değil, birbirleriyle uyumlu ve beraber olmalarıdır doğrusu. Sanırım buda "Hedonizme" giriyor :) İnsan dışında hiç bir canlıyı, ne cinsellik ne de kendisi cinselliği yönetiyor (Bide karadul örümceğinin erkeği hariç :) ).Demek istediğim bu orucun bir kavram yüzünden tutulduğu ve kavramların göreceli olduğudur.Göreceli olan şey doğru, yanlış, güzel, çirkin, gibi net yanıtlarla konuşlandırılamaz.Konuşlanlandırılamadığından bir sonucu olmadığı için düşünmeden, iç güdüleri medeni koşullarda yaşamanın gerekli olduğunu düşünüyorum.Benim kas ettiğim ahlakın, içgüdülerin önüne geçmesi.

 

Senin kastettiğin benliğin önde olması.

"

Benlik nedir? Yalın bir tanımla benlik; kişinin sahip olduğu tüm zihinsel yapının ve dış özelliklerinin bir bütünüdür. Kişinin fiziksel özellikleriyle şekillenen dış görüntüsü benliğin bir parçasıyken, sahip olduğu düşünce yapısı da yine benlik ile bir bütünlük oluşturmaktadır. Kişinin sahip olduğu düşünce yapısı, benliğini değerlendirebilmesini ve kendisiyle ilgili gerek fiziksel özellikler gerekse de davranış yapısıyla ilgili iyi ya da kötü bir sonuca varmasıdır. Benlik saygısı olarak tanımlanan bu durumsa, basit olarak kişinin hayatını şekillendiren davranış ve fiziksel özelliklerini beğenip beğenmemesidir.

"

Alıntıdır.

İnsanın özgür yaşaması gerekir ama tabiki "Dorian Grey" kadar özgür değil :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...