ArpiA Oluşturma zamanı: Ağustos 2, 2014 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 2, 2014 Yaratıcılık, tuhaf ve genellikle de mantık dışı görünen bir şeydir. Yaratıcı düşünce biçimi, bazı kişilik türleri için sabit ve belirgin bir karakter özelliğidir. Ama duruma ve şartlara göre de değişebilir. İlham ve fikirler en beklenmedik anda birden bire zihnimizde belirebilir, ama onlara en çok ihtiyaç duyduğumuz zaman bir türlü ortaya çıkmazlar. Yaratıcı düşünce özel bir algılama yeteneği gerektirirse de, düşünme sisteminden tamamen farklıdır. http://www.icmimarlikdergisi.com/wp-content/uploads/2014/06/highly-creative.jpg Nörolojik bilim bugün yaratıcılıkla ilgili çok karmaşık bir fotoğraf ortaya koymaktadır. Bilim insanları artık yaratıcılığın sandığımız gibi sağ ve sol beyin farklılığıyla (sol beyin = mantıklı ve analitik, sağ beyin= yaratıcı ve duygusal ) açıklanamayacağını anlamış bulunuyor. Gerçekten de, yaratıcılığın bir dizi bilişsel süreçler, sinirsel akımlar ve duygular sonucu ortaya çıktığı düşülmekte, ancak yaratıcı zekanın nasıl çalıştığı hakkında hala net bir bilgimiz yok. Psikolojik açıdan bakıldığında da, yaratıcı kişilikleri belirlemek çok zordur. Zira bu kişiler genelde karmaşık ve çelişkili davranışlar sergiler ve alışkanlıklardan ya da rutin işlevlerden uzak durmaya çalışır. Bu sadece “acı çeken sanatçı” şablonu da değildir – sanatçılar belki de daha zor anlaşılan kişilerdir. Yapılan araştırmalar, yaratıcılığın karakter özellikleri, davranış biçimleri ve sosyal etkilerin bir kişi üzerinde birleşmesiyle meydana geldiğini ortaya koyuyor. Yaratıcılık konusunda uzun yıllardan beri çeşitli araştırmalar yapan New York Üniversitesi Profesörlerinden Scott Barry Kaufmann, Huntington Post’la yaptığı söyleşide “Aslında yaratıcı kişilerin kendi kendilerini anlayabilmeleri de çok zordur. Zira yaratıcı benlik yaratıcı olmayan benlikten çok daha karmaşıktır. En belirgin şekilde ortaya çıkan özellikler, yaratıcı benliğin çelişkileri ve tutarsızlıklarıdır…. Hayal gücü yüksek olan kişilerin zihinleri daha karmaşıktır” diyor. Yaratıcı kişiliğin “tipik” bir tarifi olmasa da, üstün yaratıcılığa sahip kişilerde belli davranışlar ve karakter özellikleri görüldüğü kabul ediliyor. Bu kişilerde görülen 18 farklı davranış biçimi aşağıda yer alıyor: Hayal Kurarlar. Yaratıcı tipler, ilkokul öğretmenlerinden duyduklarının aksine, hayal kurmanın boşa zaman harcamak olmadığını bilirler. Kaufman ve “Olumlu ve Yapıcı Hayal Kurma’ya Övgü” adlı makalenin eş yazarı psikolog Rebecca L. McMillan’a göre, düşünceler arasında gezinmek, yaratıcılığın “kuluçka sürecini” destekliyor. Zaten bizler de en iyi fikirlerimizin, aklımız bambaşka yerlerde gezinirken birden bire ortaya çıktığını biliriz. Hayal kurmak her ne kadar düşünmek anlamına gelmez gibi görünse de, 2012 yılında yapılan bir araştırma, bunun çok yoğun bir zihin faaliyeti olduğunu ileri sürüyor – zira hayal kurma sırasında olayların bağlantıları birden bire fark edilebiliyor ve iç görü artabiliyor. Nörologlar ayrıca hayal kurmanın, imgeleme ve yaratıcılıkla aynı beyin işlevlerini içerdiği sonucuna ulaşmış bulunuyor. Her şeyi gözlemlerler. Dünya yaratıcı bir kişinin istiridyesidir – bulundukları her yerde fırsatlar görürler ve yaratıcı bir ifadeyi besleyebilecek tüm bilgileri özümserler. Henry James’in belirttiği gibi, “Bir yazar, hiçbir şeyin kaybolmasına izin vermez”. Yazar Joan Didion yanında her zaman bir not defteri taşırdı. Kişiler ve olaylarla ilgili gözlemlerini bu deftere yazdığını ve sonuçta kendi zihnindeki karmaşa ve zıtlıkları daha iyi anlayabildiğini söylerdi. Didion “Not Defteri Tutmak” konulu makalesinde “Çevremizde gördüğümüz şeyleri ne kadar dikkatle kaydedersek, gördüğümüz her şeyin ortak paydası kendi benliğimizin şeffaf, utanç duyulacak ve acımasız bir yansıması olur” diyor. “Bu kayıtlar, özel bir duyguyu, zihnin kullanılamayacak kadar küçük bağlantılarını, sadece kayıt düşen kişiye bir anlam ifade eden gelişi güzel ve karmaşık bir düşünceler kümesini yansıtır.” Kendileri için uygun olan saatlerde çalışırlar. Büyük sanatçıların birçoğu en verimli çalışmalarını sabah çok erken ya da gecenin geç saatlerinde yaptıklarını söylerler. Vladimir Nabokov, sabah 6 veya 7’de uyanır uyanmaz yazmaya başlardı. Frank Lloyd Wright da sabaha karşı saat 3 veya 4’te uyanıp birkaç saat çalıştıktan sonra tekrar yatardı. Ne zaman olduğu hiç önemli değil, yaratıcı çalışmaları olan kişiler, zihinlerinin hangi saatlerde en verimli şekilde çalışmaya başladığını bilirler ve günlerini ona göre planlarlar. “Yaratıcı fikirlere açık olabilmek için, yalnızlığı yapıcı bir şekilde kullanabilmeli, yalnız kalma korkusunu yenmelisiniz” diyor Amerikalı varoluş psikoloğu Rollo May.. Sanatçılar ve yaratıcı kişilerin hep yalnızlıktan hoşlandığı düşünülür. Bu her zaman doğru olmasa da, yalnızlık en iyi eserlerini yaratmaları için önemli bir unsur olabilir. Kaufman bunu yine hayal kurmaya bağlıyor – ve zihnimizin özgür bir şekilde dolaşabilmesi için kendimize yalnız kalabileceğimiz bir zaman yaratmamız gerektiğini belirtiyor. “İçinizdeki sesi dışa vurabilmek için, onunla iletişime geçebilmelisiniz. Eğer kendinizle iletişim kuramaz ve kendinizi yansıtamazsanız, o yaratıcı iç sesi bulmanız çok zordur” diyor. Yaşamdaki engelleri tersine çevirirler. Tüm zamanların en fazla iz bırakmış hikayeleri ve şarkıları yürek burkan acılardan ve kalp kırıklıklarından doğmuştur … bu üzüntülerin olumlu yönü ise, büyük bir sanat eserinin yaratılmasına yol açmış olmalarıdır. Psikolojinin “Travma sonrası gelişim” adı verilen yeni alanında, birçok kişinin yaşadığı zorlukları ve erken yaştaki travmaları yaratıcılıklarını önemli ölçüde geliştirmek için kullanabildikleri ileri sürülüyor. Araştırmacılar travmaların özellikle insan ilişkileri, maneviyat, yaşam sevinci, kişisel güç ve — hepsinden önemlisi yaratıcılık konusunda gelişmelerine ve hayatta yeni fırsatlar görebilmelerine neden olduğunu belirlemişler. Kaufman “Birçok kişi bu tür travmaları gerçeği farklı bir perspektifle görebilmek için ihtiyaç duydukları bir güç olarak kullanabiliyor” diyor. “Hayatlarının bir noktasında bir travma yaşadıklarında, dünyanın güvenli veya koşulları belirlenmiş bir yer olduğu şeklindeki görüşleri yerle bir oluyor ve o andan sonra tüm sınırları aşarak her şeyi yepyeni ve farklı bir gözle değerlendiriyorlar – bu da yaratıcılığı müthiş destekleyen çok olumlu bir şey.” Sürekli yeni deneyimler peşinde koşarlar. Yaratıcı kişiler yeni deneyimler ve değişik duygular yaşamayı severler. Bu da yaratıcı üretkenliğe yol açan önemli bir öngörü kazanmalarını sağlar. “Yeni deneyimlere açık olmak, yaratıcı başarının en önemli yapı taşıdır” diyor Kaufman. “Bu özelliğin değişik bilgiler edinmek, heyecan merakı, farklı duygular yaşamak, hayallere açık olmak gibi pek çok yüzü olsa da, hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Hepsinin ortak noktası, hem iç – hem de dış dünyanızı zihinsel ve davranışsal açıdan keşfetmek arzusudur.” Yenilgiden korkmazlar. Yaratıcı başarının ön koşulu dirençli ve esnek olmaktır. Yaratıcı bir şeyi ortaya koyabilmek için, tekrarlayan başarısızlıklara aldırmayıp, yılmadan denemek gerekir. Yaratıcı kişiler – en azından başarıya ulaşmış olanlar – başarısızlığı kişisel olarak almamayı öğrenmişlerdir. Steve Kotler, Einstein’ın yaratıcı dehası ile ilgili bir makalesinde “Yaratıcı kişiler başarısız olur ve gerçekten yaratıcı olanlar çok sık başarısız olur” diyor. Her şeyi sorgularlar. Yaratıcı kişilerin doymaz bir merakı vardır – genelde kanıtlanmış koşullarda yaşamayı tercih ederler. Hatta yaşlandıktan sonra bile yaşamla ilgili merakları devam eder. Bazen yoğun tartışmalar şeklinde, bazen de tek başına düşüncelere dalarak çevrelerindeki dünyayı sürekli incelerler ve her şeyi neden ve nasıl diye sorgularlar. İnsanları gözlemlerler. Doğuştan gözlemci olan ve başkalarının hayatını merak eden yaratıcı kişiler genellikle insanları gözlemlemekten hoşlanır – ve bazen en iyi fikirlerini böyle geliştirirler. “[Marcel] Proust hemen hemen tüm yaşamını insanları gözlemlemekle geçirmiş, gözlemlerini sürekli not etmiş ve bu notlar zaman içerisinde kitaplarına yansımıştır“ diyor Kaufman. “Birçok yazar için insanları gözlemlemek çok önemlidir… Bu kişiler insan doğasının tutkulu izleyicileridir.” Risk alırlar. Yaratıcı çalışmanın en önemli unsurlarından biri risk almaktır. Yaratıcı kişilerin çoğu da yaşamlarının çeşitli alanlarında aldıkları risklerden beslenir. Steven Kotler Forbes’a yazdığı bir yazısında “Risk almakla yaratıcılık arasında derin ve anlamlı bir bağlantı vardır ve bu bağlantı genellikle gözden kaçar” diyor. Yaratıcılık hiç yoktan bir şey yaratma sanatıdır. Hayal gücü tarafından ileri sürülen iddiaları tüm dünyaya açabilmeyi gerektirir. Ürkek ve çekingen kişilere göre bir iş değildir. Zamanın boşa gitmesi, itibarın zedelenmesi, paranın ziyan olması… tüm bunlar ters giden yaratıcılığın yan ürünleridir. Tüm yaşamı kendilerini ifade etmek için bir fırsat olarak görürler. Nietzsche, insan yaşamının ve dünyanın bir sanat eseri olarak görülmesi gerektiğine inanırdı. Yaratıcı kişiler de dünyayı gerçekten bu şekilde görmeye ve günlük hayatın içinde sürekli olarak kendilerini ifade edebilecekleri fırsatları aramaya daha yatkın olabilirler. “Yaratıcı ifade, kendini ifade etmektir,” diyor Kaufman. “Yaratıcılık, aslında ihtiyaçlarınızın, arzularınızın ve özgün benliğinizin kişisel bir ifadesi olmaktan başka bir şey değildir.” Gerçek tutkularının peşinden giderler. Yaratıcı kişiler doğal bir motivasyona sahiptir— yani onlar dışarıdan elde edilecek bir ödül veya onay kazanmak için değil, kendi içlerinden gelen doğal bir istekle hareket ederler. Psikologlar, zorlu koşulların yaratıcı kişileri motive ettiğini ileri sürüyor ki, bu da içsel motivasyonun bir işaretidir. Yapılan araştırmalar da, bir işe girişmek için sadece içsel nedenleri düşünmenin bile yaratıcılığı arttırdığını gösteriyor. M.A. Collins ve T.M. Amabile’ın “Yaratıcılığın Rehberi” adlı eserlerinde belirttikleri gibi, “Üstün yaratıcı kişiler, zorlu ve riskli problemlerle uğraşmaktan büyük zevk alır. Zira bu onlarda yeteneklerini kullanabilmekten kaynaklanan bir güçlülük duygusu yaratır.” Zihinlerini silerler. Kaufman, hayal kurmanın bir başka yararının da kendimizi sınırlı bakış açımızdan kurtarması ve farklı düşünce tarzlarını araştırmamıza yardımcı olmasıdır. Bu da yaratıcılık için önemli bir unsur olabilir. “Hayal kurmak, evrim geçirdi ve artık yaşadığımız anı unutmamıza yardımcı olan bir araç haline geldi” diyor Kaufman. “ Beynimizin hayal kurmayla bağlantılı olan düşünce ağı, zihin teorisiyle bağlantılı olan düşünce ağıyla aynı – ben buna ‘hayal kurmanın düşünce ağı’ diyorum. Bu tarz düşünce sadece gelecekteki kendinizi hayal etmenizi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda başkasının da ne düşündüğünü hayal etmenize yardımcı olur.” Yapılan araştırmalar ayrıca “psikolojik mesafe” koymanın – yani olaylara bir başka kişinin bakış açısıyla bakmanın veya bir sorun hakkında sanki gerçek değilmiş veya bilmediğiniz bir şeymiş gibi düşünmenin yaratıcı düşünceyi desteklediğini ortaya koyuyor. Zaman kavramını unuturlar. Yaratıcı kişiler, yazı yazarken, dans ederken, resim yaparken veya kendilerini başka bir şekilde ifade ederken, transa girmek diye bilinen ve yaratıcılıklarını en üst düzeye çıkartan “başka bir boyuta” geçtiklerini görebilirler. Trans durumundaki biri, bilinçli düşünce halinin ötesine geçerek çabasız bir konsantrasyon düzeyine ve sakinliğe ulaşır. Kişi bu durumdayken, içeriden veya dışarıdan gelebilecek tüm baskılara ve dikkatini dağıtarak performansını etkileyebilecek her şeye karşı duyarsız olur. Trans durumuna, zevk aldığınız, çok iyi yaptığınız, ama aynı zamanda – her iyi yaratıcı projede olduğu gibi – sizi zorlayan bir faaliyet sırasında girersiniz. “Yaratıcı kişiler, ne yapmaktan zevk aldıklarını bilirler – ve aynı zamanda o işi yaparken trans durumuna girme becerisini de kazanmışlardır” diyor Kaufman. “Trans durumu, becerilerinizle yapmakta olduğunuz faaliyet arasında bir uyum olmasını gerektirir.” Kendilerini güzelliklerle çevrelerler. Yaratıcı kişiler genelde çok zevkli olurlar. Bu nedenle de çevrelerinin güzelliklerle dolu olmasından hoşlanırlar. Estetik, Yaratıcılık ve Sanatın Psikolojisi (Psychology of Aesthetics, Creativity, and the Arts) adlı dergide yayınlanan bir araştırma, orkestra müzisyenleri, müzik öğretmenleri ve solistler de dahil olmak üzere müzikle uğraşan kişilerin sanatsal güzelliğe karşı yüksek bir duyarlılık ve ilgi gösterdiklerini ortaya koyuyor. Noktaları birleştirirler. Yüksek yaratıcılığa sahip kişileri diğerlerinden ayıran bir özellik varsa, o da başkalarının göremedikleri fırsatları görme yetenekleridir – veya bir başka deyişle vizyonlarıdır. Birçok büyük sanatçı ve yazar, yaratıcılığın başkalarının birleştirmeyi düşünemedikleri noktaları birleştirme yeteneği olduğunu söyler. Steve Jobs şöyle diyordu: “Yaratıcılık sadece noktaları birleştirebilmektir. Yaratıcı kişilere bir şeyi nasıl yaptıklarını sorarsanız, biraz utanacaklardır. Zira onlar aslında bir şey yapmamış, sadece ortada olan bir şeyi görmüşlerdir. Bir süre sonra bu onlar için doğal bir şey olmuştur. Yaşadıkları deneyimleri birleştirmeyi başarmışlar ve yeni şeyler oluşturmuşlardır.” Sürekli bir şeyleri yıkıp değiştirirler. Kaufman, farklı deneyimlerin yaratıcılık için her şeyden daha önemli olduğunu söylüyor. Yaratıcı kişiler bir şeyleri yıkıp değiştirmekten, yeni şeyler denemekten hoşlanır ve hayatı monoton veya sıradan yapan her şeyden kaçınırlar. “Yaratıcı kişilerin çok çeşitli deneyimleri vardır. Alışkanlıklar ise farklı deneyimler edinmeyi imkansız kılar” diyor Kaufman. Farkındalık için zaman ayırırlar. Yaratıcı kişiler net ve odaklanmış bir zihnin değerini bilirler – zira yaratıcılıkları buna bağlıdır. Birçok sanatçı, girişimci, yazar ve David Lynch gibi diğer yaratıcı kişiler, en yaratıcı düşünce düzeyine ulaşabilmek için meditasyonu bir araç olarak seçmişlerdir. Farkındalığın beyin gücünü birçok açıdan arttırdığı görüşü bilimsel olarak da destekleniyor. 2012 yılında Hollanda’da yapılan bir araştırma, belli meditasyon tekniklerinin yaratıcı düşünceyi destekleyebileceğini ortaya koyuyor. Farkındalık uygulamaları hafıza ve odaklanmayı güçlendirdiği gibi, aynı zamanda stres ve heyecanı azaltıyor, duygusal durumu iyileştiriyor ve zihinde netlik sağlıyor – bunların hepsi de yaratıcı düşünceyi destekleyebilen unsurlar. alıntı kaynak :Huffington Post Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Ağustos 3, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 3, 2014 Forumda var mı bunlardan acaba? ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ivan Yanıtlama zamanı: Ağustos 3, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 3, 2014 Haha var olduğunu biliyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2014 Yaratıcılık bir anda patlayan bir şeydir. Temelde (Çoğu kişi bunu reddetse de) bir disiplin gerektirir. Yaratıcı insan bir konu üzerinde odaklanabilirse o zaman gelecek bir ilhamla o projeyi üstün bir şekilde tamamlar. Ayrıca yaratıcılık sağ zekaya ihtiyaç duyduğu kadar sol zekaya da ihtiyaç duyar. Sol beyin bir sistem kurar, sağ beyin bunu süsler ve sol beyin bu süslemeleri somut bir hale getirir. Zeki insanların çoğunluğu yaratıcıdır. Bu tezimi kanıtlayan şey, pek çok yaratıcı kimsenin davanışlarının zeki insanların davranışları ile benzer olması. Üstelik ortalama bir zeka düzeyindeki pek çok kişi "über" eserler sunamaz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Reinstra Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2014 Haha var olduğunu biliyorum. Çakal anladı mevzuyu hemen Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2014 Dünya, sindirilmiş üstün yeteneklilerle dolu. Mesele, kabukları kırabilmek. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalanormal888 Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2014 tabi var beeennn ruhumun,zihnimin aynasını buldum tıpatıp aynıları var. şu foruma geldiğim günden beri ne kadar anormal olduğumu anladım . ne kadar farklı. özel hissediyorum kendimi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Üstün bir yaratıcılığım olmadığını biliyordum zaten, tescillenmiş oldu ;-; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Aha bu makale benden bahsediyor , Kendimi methetmek gibi olmasın ama . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Aha bu makale benden bahsediyor , Kendimi methetmek gibi olmasın ama . Aynısını ben diyecektim de çekindim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Aynısını ben diyecektim de çekindim. . Çekinmene gerek yok . Gnoxis kıtasını yazdıktan sonra hele . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 . Çekinmene gerek yok . Gnoxis kıtasını yazdıktan sonra hele . Ya yarım saatlik bir şey o ciddiyeti bile yok adam akıllı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Dünya, bu şeytanî sistemden kurtulduğunda, üstün yaratıcılığa sahip kişilerin sayısında patlama olacak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Dünya, bu şeytanî sistemden kurtulduğunda, üstün yaratıcılığa sahip kişilerin sayısında patlama olacak.. Kitlelerin kıskançlıklarından ve önüne koyacakları sahte ürünler ve engellerden de korumak gerekir bu adamları . Ama gerçekçi olalım kim aşağılık duygularını hiçe sayarak kendisinden yetenekli insanlara hakkettiği değeri verir ki . Hmm düşüneyim imkanı yok . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 . Kitlelerin kıskançlıklarından ve önüne koyacakları sahte ürünler ve engellerden de korumak gerekir bu adamları . Ama gerçekçi olalım kim aşağılık duygularını hiçe sayarak kendisinden yetenekli insanlara hakkettiği değeri verir ki . Hmm düşüneyim imkanı yok .Yetenekli ve dürüst bir yapı toplumları yönetirse, yaratıcı yetenekleri olan bireylerin önünü de açarlar. O zaman, kifayetsiz muhterisler toplumda söz sahibi olamaz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 O tür bir yapının varolması neredeyse imkansıza yakın . O yüzden tarihte cumhuriyetlerin ömrü çok kısadır . en uzun yaşayan roma cumhuriyeti vardı 300 yıl civarı falan hüküm sürdü . O da varlığının nedenini nüfusunun 4 de 3 ünün köle olmasına borçluydu . Sanatçıların yada üstün yazarların ,Yerinden ve mevkisinden şüphe duymayacağı monarşik bir yönetim içerisindeki kraldan destek almaları gerekir , Öbür türlüsü çoklu yönetim içerisinde eşitlik anlayışı daha fazla olduğu için rekabet başlıyor ve üstün yetenekliler güçlü zayıfların ve yeteneksizlerin sayısı altında eziliyor , harcanıyorlar . Bugünkü T.C cumhuriyetinin bir nevi başına gelen budur . Zira cumhuriyet yönetimindeki iktidar aydın ve kültürlü bir kesimden olmassa elbet kaosa sürüklenir ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 İnsanoğlu, sürü psikolojisi ile yaratılmıştır. Yönetilmeye muhtaçtır. Bilimsel araştırmalar, toplumun %5 inin yönetici yeteneğine sahip olmasının yeterli olduğunu söylüyor. Kitlenin kendi kendini yönetmesi fikri doğaya aykırıdır. Cumhuriyet ve demokrasi, bir ütopyadır. Sistemin, insanlığı uyutmak için ortaya attığı bir yemdir. "Siyon Liderlerinin Protokolleri"nde bu açıkça görülür. Aslında, toplumları, üstün yaratıcılığa sahip kişiler yönetiyor tepede. Yanlışlık, bugünkü dünyayı yönetenlerin kötüler olmasında. Tanrı rolüne soyunuyorlar. Tarihin bir noktasında gücü ele geçirmişler; sanki bu hiç değişmeyecekmiş gibi algılanıyor çoğunluk tarafından. Fakat, çoğunluğun ne düşündüğü önemli değil. Birkaç tane iyi insan çıkacak elbet bir gün. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Atatürk de kendi ilke ve inkilaplarına uyulması şartıyla cumhuriyet sistemini kurmuştu . Kendiside cumhuriyetin noksan taraflarını görebildiği için doğru kehanetlerde bulundu . Ama türk milletine ve gençliğine güvenini yitirmediğinden bu riske girdi . Atatürkün getirdiği ilke ve inkilaplar cumhuriyetlerin uzun süre yaşabilmesi için mükemmel bir formülasyon . Günümüzdeki adil olmayan ve görgüsüz iktidarı tepeye çıkaranlar düşünsünler şimdi . Bu mirasa nasıl sahip çıkamadıklarını ... Tabi öncelikle düşünebiliyorlarsa . ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2015 Atatürk de kendi ilke ve inkilaplarına uyulması şartıyla cumhuriyet sistemini kurmuştu . Kendiside cumhuriyetin noksan taraflarını görebildiği için doğru kehanetlerde bulundu . Ama türk milletine ve gençliğine güvenini yitirmediğinden bu riske girdi . Atatürkün getirdiği ilke ve inkilaplar cumhuriyetlerin uzun süre yaşabilmesi için mükemmel bir formülasyon . Günümüzdeki adil olmayan ve görgüsüz iktidarı tepeye çıkaranlar düşünsünler şimdi . Bu mirasa nasıl sahip çıkamadıklarını ...Atatürk'ün mirası öldüğü gün terk edildi. Bugünlerin başlangıcı o gündür. Ne yaptıysa, etrafındakilerle birlikte değil, onlara rağmen yaptı. Kendisi gibi düşünen bir kadrosu olsaydı, devlet bu hallere düşmezdi. Geleceğimiz durumu görecek öngörü yeteneğine sahipti mutlaka. Kalıcı olmak adına, o gün için yapabileceğinin en iyisini yaptığı kesin. Bugün bize düşen, yolunu izleyecek dürüst, yetenekli ve sağlam bir kadro oluşturmak. O'nun ilkeleriyle, fakat çağın gerekleri ve imkanlarıyla donanmış. Bizim de, dünyanın da kurtuluşu buna bağlı. "Bağımsızlık Savaşı"nda yeniden örnek olmalıyız dünyaya. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.