Sadık Bilinçaltı

Bilinçaltı yalnızca emirler alıp bunları mantıki kıyaslamayla yargılayarak yerine getirir.

Yasalarımızı kendimiz yaparız. Bir gün terliyken açık pencerenin önünde rüzgara karşı oturduğunuzu varsayın. O anda ferahladınız ama aynı zamanda da biraz rahatsızlık hissettiniz. Çünkü bir yerlerden '' cereyanda kalmanın soğuk algınlığına neden olduğunu'' duymuştunuz. Bu sözlere duyduğunuz inanç, nezle olmanızı garantiledi ve nezle oldunuz. O günden sonra bir kural belirlediniz '2 cereyanda kalmak soğuk algınlığına neden olur''. Mantıksal kıyaslama budur. ''Cereyan hastalığa neden olur''. ''Cereyanda kaldım o halde hasta olacağım''. Bilinçaltı bunu hemen kaydeder. Cereyanda kaldığınızı gören bilinçaltı, beden normal seyrindeyken bile görevini sürdürür ve soğuğu size hissettirir. Aslında hasta olmanızın nedeni cereyanda kalmanız değil cereyanda kaldığınızda hasta olacağınıza inanmanızdır. Bilinçaltı kayıtlardan bu inancı bulur ve gerekeni yapar. Amacı sizi incitmek değildir, yalnızca verdiğiniz emirler doğrultusunda hareket etmektir.

Örneğin bir kadın küçükken çok fazla domates yediği için rahatsızlanmış daha sonra ''domates beni hasta ediyor, domates zararlı'' şeklinde bir inanca kapılmış ve gerçekten de ne zaman domates yese rahatsızlandığını hissediyormuş.

Bilinçaltı, genel kurallardan yola çıkarak yargıda bulunabileceği için, söz bilinçli olarak emir değiştirene kadar beklemek zorundadır. Finlandiya'da insanlar sıcak saunalarda yıkandıktan sonra çıkıp karda yuvarlanıyorlar ve hastalanmıyorlar.

Kendinizi yöneterek verilen emri değiştirebilir ve soğuktan rahatsız olmamayı öğrenebilirsiniz. Cereyanda oturan, sıcakta kalıp terledikten sonra gecenin soğuğunda yürüyüşe çıkan, soğuk alma korkusu duymadan canının istediğini yapan ve yıllardır hasta olmayan insanlarda var. Soğuğa karşı veya her hangi bir konuya karşı özgürlüğünüzü elde edebileceğinize ikna olursanız, yapmanız gereken şey, daha önce verdiğiniz emri değiştirebilir. Bilinçaltı gerekeni yapar ve sonsuza kadar soğuğa karşı bağışıklık kazanmış olursunuz.

Evde cereyanda kalınca hastalanıyorum. Fakat arabada rüzgâr gelsin istediği kadar, hiç bir şey yok. Dışarıda rüzgârda kal istediğin kadar yine bir şey olmuyor. Bilinçaltı kaynaklı olduğunu biliyorum; fakat çaresi yok.

Aslında çaresi inanmak.

Bununla ilgili bir belgesel izlemiştim. Kanser hastası adam, tedaviden umudu kesmiş ve yaşama isteği yok. Adama tamamen iyileştirecek bir ilaç olduğunu söyleyerek boş bir hap veriyorlar. Tedavi de bir yandan devam ediyor. Haftalardır geriletilemeyen, ilerlemesi durdurulamayan kanser kısa süre içerinde tamamen yok oluyor.

Yine Secret gibi kitapların ve bir çok enerji sisteminin konu edindiği pozitif düşün, pozitif olsun mantığı da buradan gelmekte. Olumsuz düşündüğümüz sürece bir şeylerin olumlu gitmesi çok zordur. Önce kendimiz inanmalıyız. Ama ne yazık ki kimi insanlar karamsar ve mutsuz bir karaktere sahip oluyor. Ne kadar isteseler de olumlu düşünmeyi başaramıyorlar. Onlar için bir çözüm yok :/

Evet öyle bir örnek daha vermek istiyorum. Bir çocuk yüzündeki bir sivilcenin neden olduğu kan zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetmiş. Aynı mahalleden bir ailede bu olaydan çok etkilenerek kendileri için bir yasa oluşturmuş. Aileden birinin vücudun da bir sivilce çıksa bu kişi birden ilgi odağı oluyor boynunun üst tarafındaki her hangi bir kabartı ölümcül bir belirti olarak görülüyor, hemen antiseptiklerle, iyotlarla ilk müdahale yapılıp hasta acele doktora yetiştiriliyor ve korku dolu bekleyiş başlıyordu. Oysa bu çeşit kan zehirlenmesi çok nadirdir. Bu tip cilt hastalıklarına sahip yüz binlerce genç çok az ya da hiç ilgi göstermeksizin hayatta kalırken bu ailenin iki üyesi yüzdeki cilt rahatsızlıklarından kaynaklanan kan zehirlenmesi sonucu çok ağır biçimde rahatsızlanmışlar. Yani kendi yasalarını oluşturup bu sonucu hazırlamışlar.

Bilinçaltı yalnızca emirler alıp bunları mantıki kıyaslamayla yargılayarak yerine getirir.

Bilinçaltı, genel kurallardan yola çıkarak yargıda bulunabileceği için, söz bilinçli olarak emir değiştirene kadar beklemek zorundadır.

Bilinçaltı, doğru ve yanlış gibi ayrımları yapamaz, mantıklı kıyaslamalar yapamaz, öğrenemez, hiçbir şeyden şüphelenmez ve sorgulayamaz. Bu yüzden zaten hobiler ve takıntılar çok uç noktalara gidebiliyor. Çünkü bilinçaltı sadece duyguları kaydedebiliyor. Bilinçaltı, bilincin dikkat etmediği şeylere daha çok dikkat eder.

Bu kadar çok mu etkili :-/