nevermore Oluşturma zamanı: Eylül 8, 2014 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 8, 2014 Tarihi boyunca birçok deney uygulayarak belli bir aşamaya gelen parapsikoloji acaba yeni bir yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde görevini, insanlığı geliştirici özelliğini yerine getirebiliyor mu? Araştırdığımız kadarıyla pek getirememektedir. Parapsikolojinin Aradığı Tekrarlanabilirlik Özelliği Parapsikoloji diğer bilim dallarında da olduğu gibi aynı deneyin tekrar edilmesi üzerinde ısrarla durmaktadır. Bilim adamları deneylerin benzer sonuçlar vermesi için gayret içindeler. Oysa biliyoruz ki bizler sürekli değişim içinde olan varlıklarız. Hücrelerimizden tutalım da düşünce yapımıza kadar her şeyimiz her an değişmekte. Bir dakika önceki ben bir dakika sonraki ben değilim. Sürekli yeni şeyler öğreniyorum ve değişiyorum. Tüm varlıklardaki bu değişime rağmen bilim aynı doğrultuda deneyin aynı sonuçlar vermesini beklemektedir. Bu olabilecek bir şey midir? Sonra bilim dalı olarak kabul edilen sosyoloji, psikoloji gibi bilim dallarındaki olaylar da tekrar edilebilir olaylar değillerdir. Parapsikoloji ve Felsefe adlı kitaptaki bilgilere başvuracak olursak bilim sosyologu ve parapsikolojinin en dürüst eleştirmenlerinden biri olan Marcello Truzzi tekrarlanabilirlik ve parapsikoloji hakkında iki noktayı Paul Allison’dan bir alıntıyla belirtiyor: “Kolaylıkla tekrarlanabilen bir deneyin keşfi, parapsikolojiyi sonsuza dek kurtarabilecekken, bunun yokluğu, bu alana karşı olanların yoğunluğunu izahta yetersiz kalmaktadır. Bu yoksunluk diğer alanların (yani psikoloji) bilimsel biçimde yasal olarak kabul edilmesine kesinlikle engel olmamıştır. Hayır, muhalefet; daha çok parapsikolojinin birbirine çok yakın iki özelliğinden kaynaklanıyor gibidir; temel bilimsel varsayımları tehdit edişinden ve kökeninin okült ilişkisinden.” Bu alıntıda aktarılan temel bilimsel varsayımları tehdit ediş ve kökenin okült ilişkisi bilimin üzerinde durduğu iki konu olmaktadır. Bu konularda esneklik gösterilmediği için bir aşama kaydedilmektedir. Eğer böyle bir esneme söz konusu olsa bilimin oturduğu tüm temellerin sarsıntısı söz konusu olacaktır. Bilimin yepyeni bir yapı kazanması gerekecektir. Ancak rahatına alışmış, değişimden hoşlanmayan kişiler bu sarsıntılı değişimi göze alamamaktadır. Bu konuda bilimin yeniden bir yapılanmaya ihtiyacı olduğu görülmektedir. Bu konuda Neotik Bilimler Enstitüsü başkanı ve Uluslararası Stanford Araştırma Enstitüsü sosyal bilimler kürsüsü eski başkanı Willis Harman, böylesi bir kabulün hem bilimin hem de insan uygarlığının devamı açısından yaşamsal bir önem taşıdığını aktarmaya çalışmaktadır. Dahası, bilimde temel yapılanmanın gerçekleşmemesinin şaşkınlığını yaşamaktadır. Bunu da Holografik Evren adlı kitapta şöyle ifade etmektedir: “Çağlar boyu ve çeşitli kültürler arasında ortaya çıkmış her tür deneyim ya da fenomenin inkar edilemeyecek bir geçerliliğe sahip olduğunu niçin dikkate almıyoruz?” Parapsikolojinin bugünkü durumu karanlıkta görmeyen insanların fili teşhis edişine benzemektedir. Karanlıkta kalan insanların bazıları filin bacağını tutmaktadırlar ve onu sütun olarak değerlendirmektedirler, diğerleri filin hortumunu yoklarlar ve tuttukları şeyin yılana benzediğini ifade ederler. Parapsikoloji de insan varlığının gördüğü kısımlarını duyularının verdiği bilgiler kadar değerlendirebilmektedir. Görünenin ardındakine uzanamamaktadır. Parapsikolojik Fenomenlerin Kaynağı Parapsikolojik fenomenler sadece beden sınırları içinde ve beynin bir fonksiyonu olarak ele alındığından fenomenlerin açıklanmasında zorluk çekilmektedir. Parapsikolojinin inceleme gayreti içinde olduğu dallardan telepati, durugörü gibi zaman ve mekan dışı yaşanan bu psişik fenomenleri zaman ve mekana bağlı olan beynimiz ile açıklamaya çalışmaktadırlar. İnsanın yapısını incelerken onu sadece fizik beden olarak ele almaktadırlar. Fizik bedeni ayakta tutan, asıl varlığımız olan o eşsiz enerjiyi göz ardı etmektedirler. Bizler bütünsel varlıklarız, ne fizik bedeniz ne de sadece ruhsal varlığız. Her ikisini de bir araya getiren mükemmel bir sistemden oluşmaktayız. Ruh artı madde, işte bu biziz. Bu mükemmel karışımın eşsiz örnekleri olarak dünya ortamında tecrübeler yapmaktayız. Bu tecrübelerin içinde tabii ruhsal yanımızın tecrübeleri de katkıda bulunacaktır. Telepati yapabileceğiz, durugörü yaşayabileceğiz, bunun gibi pek çok özelliğimizi ihtiyaçlarımız doğrultusunda dünya ortamında tecrübe edebileceğiz. Ülkemizde Parapsikoloji Parapsikoloji gibi özellikle insanı ele alan bir bilim dalının, insanları bilgilendirmek, onlara kendi yapıları hakkında bilgi vermek ve bu bilgileri yaşam içinde uygulamalarını sağlamak gibi önemli bir vazifesi vardır. Böyle bir vazifeyi üstlenmiş olan bu bilim dalı Türkiye’de ne durumdadır? diye bir soru aklımıza gelebilir. Ne yazık ki Türkiye’de bulunan hiçbir üniversitede bu bilim dalını inceleyen bir araştırma bölümü yoktur. Kaynaklar oldukça sınırlıdır. Deneysel araştırmalar ise hiç yoktur. Bu bilim dalının gelişmiş olarak ele alınışını ülkemizde ilk olarak 1950 yılında kurulan Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği’nin kuruluşuyla görmekteyiz. Türk metapsişiğinin kurucusu ve öncüsü Dr. Bedri Ruhselman tarafından Yeni Ruhçuluk olarak başlatılan akım günümüze kadar gelmiştir ve yeni ufuklara doğru ilerlemeye devam etmektedir. Yeni Ruhçuluğun incelediği konuları kısaca özetlemeye çalışırsak onun insan varlığını her yönüyle bir bütün olarak ele aldığını gözlemleyebiliyoruz. İnsanın ne olduğunu, ne için yaşadığını yani yaşamının anlamını araştırmaya çalışmaktadır. Ayrıca onun "ruhsal" adı altında toplayabileceğimiz içsel özelliklerini araştırıp, deneyleyip, tahkik edip ortaya koymaya çalışmaktadır. Neospiritüalizmin en önemli yanı ortaya çıkan fenomenleri deneylemek, konu hakkında sonsuz derecede araştırma içine girmek ve bütün bunlardan sonra bilgiye dayanan bir sonuca varmaktır. Gözü kapalı bir kabullenme içinde kesinlikle değildir. Araştırmaya her zaman açık olmuştur ve daha geniş bir bakış açısıyla tüm olayları değerlendirmektedir. Bu konuda Metapsişik ve İlmi Araştırmalar Derneğinin yıllarca başkanlığını yapmış ve daha sonra Bilyay Vakfının kurucusu olan Sn. Ergün Arıkdal’ın Ruhsallık Üzerine Denemeler adlı kitabındaki ifadelerine başvuralım. "Bütün çalışmalar dar bir DDA kadrosu içinde yıllarca sürdürüldükten sonra Uluslararası Moskova Parapsikoloji Kongresi’nde (1968 yazı) bu dar disiplin çerçevesi esnemiş, genişlemiş, Metapsişiğin sınırlarını bile aşmıştı. Daha sonra, 1975’den itibaren de Deneysel Ruhçuluktan (Spiritizm’den) yararlanarak ölüm anı, ölüm sonrası olayları ve geçmiş hayatlar ileri parapsikolojinin konuları içine girmiştir. Kısaca İnsan Tabiatını İncelemek, her yönüyle değerlendirmek zorunluluğu kendini iyice kabul ettirmiş durumdadır. 1980’lerden sonraki Yeni Çağ anlayışı insan varlığının çok boyutlu yapısını incelemek, insanı sadece psiko-sosyo kültürel bir varlık olarak değil psikokozmik bir varlık olarak ele almanın mecburiyetini getirmiştir. Yakın gelecekte, ruhçuluğun metapsişik’e metapsişik’in parapsikolojiye ve parapsikolojinin de İnsan Tabiatı’nın özünü araştırmaya dönüşmesiyle tekrar Ruhçuluğa dönmesini hepimiz göreceğiz. Bütün mesele, insanoğlunun nereden gelip nereye gittiğini anlatmak, kim olduğunu ve var oluşunun amacını anlatmaktır. Kendini Bilmek çok yönlüdür ve metapsişik bu yönlerden biridir; tıpkı bilimcilerin el yordamı ile (duyularla) tabiatı ve insanı araştırmalarının bu yönlerden birisi olduğu gibi..." Sn. Ergün Arıkdal’ın da değerli ifadelerinde belirttiği gibi önemli olan ortaya çıkan fenomenler değil insanın kendini bilmesidir. Varlığının ne olduğunu kavramaya çalışmasıdır. Nereden gelip nereye doğru yöneldiğinin farkında olmasıdır. Tüm insanlık ailesinin böyle bir bilgiye ihtiyacı vardır. Bilgi ile hareket etmek, birey olarak ne yaptığımızı araştırmak, insanlık ailesi olarak ne yaptığımızı görmeye çalışmak yeniçağda insana ve insanlığa yakışan olacaktır. Oya Timurdoğan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
noname Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2014 Öncelikle konu için teşekkür ederim nevermore .Bir sorum olucak. Şimdi bu kinezileri yapmak için gerekli şey gerçekten inanmak. Telekinezi gibi basit şeylerde kolayca kendimi inandırıp psi-Wheel i döndürebiliyorum. Bu sıralar biokineziye başladım .Bu kinezi diğerleri gibi öyle kısa bi sürede olmuyor. Ben göz rengimi değiştirmek için her gece en az yarım saat buna çalışıyorum. Tabi işe yaraması için gerçekten inanmak lazım, ama inanamıyorum. Sürekli 'gözümün rengi değişti ' diyerek kendime telkin veriyorum ama aslında kendimi kandırıyorum. Aklımın bir köşesinde hala eski renginde olduğu gerçeği yatıyor. Kendimi tamamen inandırmak için hipnoz falanmı yapsam ,yoksa sadece telkinler işe yararmı. Şimdiden teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2014 Kuantum fiziğinin, parapsikolojiyi anlamaya bir kapı açabileceğine inanıyorum. Dr. Sultan Tarlacı, parapsikolojiye daha bilimsel bir yaklaşım getiriyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.