Jump to content

Yolda - Jack Kerouac


Witch Of Rain

Önerilen Mesajlar

http://static.idefix.com/cache/0/270/293359

 

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

Kitap Türü: Roman

Basım Yılı: 2013

Sayfa Sayısı: 496

Arka Kapak Özeti:

Neal, Kerouac, diğerleri Kimi şair, kimi yazar, kimi serseri Bir avuç arkadaştılar Düzenden uzakta, başka bir hayatın peşinde Amerika'yı baştan başa katettiler Bazen tek başlarına, bazen bir arabaya tıkışıp dostlarıyla Bazen bir otostopçuyla Ya da âşık oldukları bir kadınla Yolda özgürlük vardı Yolda hayatın anlamı Yolda aşk vardı ve bazen sadece seks Yolda parasızlık, açlık vardı Bazen çözümsüzlük, kargaşa, kalleşlik Yolda bir arayış vardı, arayıp da bulamayış Yolda sorular vardı, çoğu cevapsız Ve yolda çoğu zaman masmavi bir gökyüzü Zümrüt yeşili çayırlar Ve sonsuz bir kızıllık vardı Yolda caz vardı, Cazın tanrıları ve ruhlara işleyen ritimler Onlar "beat kuşağı"ydılar Farklıydılar, özgürdüler, düzenin dışındaydılar Ve hep yoldaydılar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kitaptan:

 

* Amerika’nın ortasında, gençliğimin Doğusu ile geleceğimin Batısını ayıran çizgideydim; belki de olanlar bu yüzden tam orada ve o zaman oldu, o garip kızıl öğleden sonra.

* Sırtüstü uzanmış, gözlerimiz tavanda yatıyor ve Tanrı’nın hayatı bu kadar acıklı kılarken ne planladığını düşünüyorduk.

* İşinde sorunları olmasına ve sivri dilli bir kadınla kötü bir aşk hayatı yaşamasına rağmen, en azından gülmeyi nerdeyse dünyadaki herkesten daha iyi öğrenmişti.

* Kaybettiği her şeyi geri alma derdindeydi, kayıplarının sonu yoktu, hayat sonsuza kadar böyle devam edecekti.

* Onunla bir geceyi daha dünyadan gizlenerek geçirmeye karar verdim, sabah ne olacaksa olurdu.

* Terry’ye, gidiyorum dedim. Bütün gece bunu düşünmüş ve kabullenmişti. Bağda duygusuz duygusuz öptü beni; ardından da asma sırasının yanından ilerlemeye koyuldu. Birkaç adım attıktan sonra dönüp son kez birbirimize baktık, aşk bir düellodur çünkü.

* Ekimde yuvaya dönüyordum. Ekimde herkes yuvaya döner.

* Huzur aniden gelecek ve geldiğini fark etmeyeceğiz.

* İnsanlara kendi şaşkınlığımdan başka verecek şeyim yoktu.

* Hayattaki her şey, hayatın bütün yüzleri aynı küf kokulu odada toplanıyordu.

* Gecenin ortasında bir şeye karar vermeye çalışan ve önlerindeki karanlıkta geçmiş yüzyılların tüm ağırlığını taşıyan üç yeryüzü çocuğuyduk biz.

* Yolculuğumuzun başında yağmur çiseliyordu ve esrarengiz bir hava vardı. Büyük bir sis destanına tanık olacaktık anlaşılan. ”Hey!” diye bağırdı Dean. “Gidiyoruz işte!” direksiyona abanıp gazladı; havasını bulmuştu, herkes farkındaydı. Hepimiz keyifliydik, karmaşayı ve anlamsızlığı arkada bıraktığımızın, zamanla ilgili tek ve yüce işlevimizi yerine getirmekte olduğumuzun farkındaydık: hareket etmek. Ve hareket ettik!

* Sonunda çıkıp yalnız başıma rıhtıma yürüdüm. Çamurlu kıyıya oturup Mississippi Nehri’ni incelemek istiyordum; bunun yerine bir tel örgüye burnuma dayayıp öyle bakmak zorunda kaldım nehre. İnsanları nehirlerinden ayırmaya başlarsanız ne kalır geriye? Bürokrasi...

* Otuz beş sent ödeyip eski filmler gösteren bir sinemaya girdik, balkona yerleştik ve sabah kovulana kadar bir yere kıpırdamadık. O sinemadakilerin hepsi yolun sonuna gelmiş insanlardı: bir söylenti üzerine araba fabrikalarında çalışmaya gelmiş Alabamalı bitik zenciler; yaşlı beyaz serseriler; şaraplarını yanlarında taşıyan, yolun sonuna varmış uzun saçlı zamane gençleri; ******lar; sıradan çiftler ve yapacak işi, gidecek yeri, inanacak kimsesi olmayan ev kadınları. Detroit elekten geçirilse bundan daha bitik bir topluluk elde edilemezdi.

* 1942’de dünyanın gelmiş geçmiş en iğrenç oyunlarından birinin yıldızıydım. Denizci olarak Boston’da bulunuyordum, Scollay Meydanı’ndaki Imperial Cafe’ye içmeye gitmiş, altmış bardak bira devirdikten sonra tuvalete kapanmış ve klozete sarılıp uyumuştum. Gece boyunca en az yüz denizci ve çeşit çeşit insan gelip, ben tanınmaz bir şekilde topraklaşana kadar üstüme her türlü duygusal pisliklerini saçmışlardı. Ne fark eder ki? İnsanların dünyasında adsız olmak cennette ünlü olmaktan iyidir. Cennet nedir ki zaten? Yeryüzü nedir? Hepsi zihnimizde.

* Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz. Hiçliğin altüst olmuş gölünde ufak dalgalarız.

* Bir gün çocuklarımızın merakla, anne babalarının inişsiz çıkışsız, düzenli, resimlerin dondurduğu gibi durağan hayatlar yaşadıklarını, sabahları kalkıp hayatın kaldırımlarını gururla adımladıklarını sanarak, bizim esas yaşantılarımızın, esas gecelerimizin hırpani deliliğini, bitikliğini, cehennemini ve o anlamsız yol kâbusunu akıllarının ucundan bile geçirmeden bakacakları fotoğraflardı bunlar. Hepsi sonsuz ve başlangıçsız bir boşluğun içinde.

J.Kerouac, Yolda, Ayrıntı Yay., 2008

 

- donhanzala.blogspot.com.tr'den alıntılanmıştır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Buket Uzuner'in "Yolda" sını okurken rast gelmiştim yukarıdaki kitabın ismine.

Bir yazar; üstüne bir de seyyahsa eğer, eserlerinin tadından yenmez...

(Uzun yolculuklarda yanımızda oturan bir yabancıya bazan en büyük sırrımızı, en tuhaf hikâyelerimizi rahatça anlatırız; çünkü onu bir daha görmeyeceğimizi biliriz. Ama bazan yanımızda oturan gezgin, aslında yollardan hikâyeler toplayan bir yazar olabilir ve bir gün bambaşka bir ad ve renkte kendi hikâyemizi onun sözcükleriyle yazılmış olarak bir kitapta okuyabiliriz… Elbette edebiyatın 'esirgeyen gökleri' , 'kışkırtıcı rüzgarları' ve 'ürperten yağmurları' eşliğinde.)

 

90262.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...