Kaçıncı Irk? ( Tartışma )

Merhaba arkadaşlar. Geçenlerde okuduğum ve gerçekten ilgimi çeken bir teori üzerine düşünmemizi ve fikirlerinizi öğrenmek istiyorum. Teoriye göre bildiğimiz gibi evren big bang adını verdiğimiz sıkışmadan dolayı yaşanan patlama ve genişleme sonucu meydana gelmiştir. Bu patlamanın ardından big bang in olduğu kaynak noktada belirli bir itme ve çekme enerjisi mevcut. Yani şuan tüm evren o noktanın çekim kuvvetinde askıda kalırken genişlemeye devam ediyor. Fakat bilim adamlarına göre günü gelince itme kuvvetini sağlayan enerji sona erecek ve sadece çekim kuvveti kalacak. Böyle olduğu zaman evren, tıpkı zamanın geri sarılması gibi iç içe geçecek ve yine sıkışma nedeniyle bir big bang daha yaşanacak. Evrim teorisini de göz önünde bulundurursak bu teoriye göre aslında biz yüzüncü insan ırkı bile olabiliriz. Belkide big bang olayı defalarca yaşandı,defalarca evrim gerçekleşti ve defalarca insan ırkı meydana geldi. Bu teknolojiye,daha ileri teknolojiye ulaştık ancak bütün evren yok olduğu için gelecek nesillere hiç bir mesaj bırakamadık. Belkide milyarıncı canlı nesli olabiliriz. Bu sonsuz döngünün kulağa korkutucu geldiğinin farkındayım. Sizin görüşleriniz nelerdir?

Teoriye hangi açıdan bakarsak bakalım, karşımızda kusurlu bir sistem beliriyor. Sonuç olarak bir yok olma süreci. Çekçekli arabalar gibi, daima başa al ve bırak, sonra yine başa al ve bırak. Dişli sonsuz kere dönmüyor. Genişlemenin çekim kuvvetine galip geldiğini düşünelim. Bu sefer de öyle bir hal alır ki evren; gezegenler merkez kaç kuvvetinden kurtulur, galaksi toplulukları dağılır. 1940'lı yıllarda Sabit Evren Teorisi, Big Bang Teorisine karşı öne sürülmüştü. Ancak, bu teoriyi savunanlar bir süre sonra desteğini yitirdi.

En başa gidelim. Big Bang'den bir saniye öncesinde bu yoğun madde neyin içindeydi? Bir madde var ise, bu madde bir alanın içinde olmalı. Bir misketin hacmi gibi düşünelim.

Teoriye hangi açıdan bakarsak bakalım, karşımızda kusurlu bir sistem beliriyor. Sonuç olarak bir yok olma süreci. Çekçekli arabalar gibi, daima başa al ve bırak, sonra yine başa al ve bırak. Dişli sonsuz kere dönmüyor. Genişlemenin çekim kuvvetine galip geldiğini düşünelim. Bu sefer de öyle bir hal alır ki evren; gezegenler merkez kaç kuvvetinden kurtulur, galaksi toplulukları dağılır. 1940'lı yıllarda Sabit Evren Teorisi Big Bang Teorisine karşı öne sürülmüştü. Ancak bu teoriyi savunanlar bir süre sonra desteğini yitirdi.

 

En başa gidelim. Big Bang'den bir saniye öncesinde bu yoğun madde neyin içindeydi? Bir madde var ise, bu madde bir alanın içinde olmalı. Bir misketin hacmi gibi düşünelim.

Güzel bir noktaya değindiniz ancak itme kuvveti teoriye göre zaten çekme kuvvetinin ufacık bir parçası. Yani çekim kuvvetinden güçlü değil. Yok olma diye birşey yok. Öz maddeler her zaman var sadece sonsuz bir dönüşüm söz konusu teoriye göre. Kendi oluşturduğu çekim alanının içerisinde olabilir diye düşünüyorum.

Big Bang'e göre öyle, fakat ben karşıt teorilerden örnek verdim. Yani şişen balonun patlaması gibi.

Yok olmaya yüklediğimiz anlamlara göre değişir. Elma yere düşer çürür ve gübre olur. Elma ağacı bu gübreyi alır ve yeni elma üretir. Bunun gibi sen buna yenilenme süreci ya da başa sarma dersin. Benim için ilk olanın parçalanıp yeni bir tane oluşmasıdır. Yeni oluşan evren, ilk evrenin aynı parmak izini taşır mı? Ben zannetmiyorum.

Big Bang'den öncesi yokluktu. Zamanın olmadığı bir an. O zaman madde kendi hacmini mi yarattı?

Cevap bulamadığım binlerce soru var. Cevabı bilinmeyen şeyin sorusu biliniyorsa neden bu cevabın sorusunu biliriz?

Neyse, başka zaman tartışırız. İyi sabahlar.

Big Bang'e göre öyle, fakat ben karşıt teorilerden örnek verdim. Yani şişen balonun patlaması gibi.

 

Yok olmaya yüklediğimiz anlamlara göre değişir. Elma yere düşer çürür ve gübre olur. Elma ağacı bu gübreyi alır ve yeni elma üretir. Bunun gibi sen buna yenilenme süreci ya da başa sarma dersin. Benim için ilk olanın parçalanıp yeni bir tane oluşmasıdır. Yeni oluşan evren, ilk evrenin aynı parmak izini taşır mı? Ben zannetmiyorum.

 

Big Bang'den öncesi yokluktu. Zamanın olmadığı bir an. O zaman madde kendi hacmini mi yarattı?

 

Cevap bulamadığım binlerce soru var. Cevabı bilinmeyen şeyin sorusu biliniyorsa neden bu cevabın sorusunu biliriz?

 

Neyse başka zaman tartışırız. İyi sabahlar.

Bigbang'den öncesi yokluktu dediniz belkide bu 'zaman' kavramına takıldığımız için böyledir. Zamanın insanların oluşturduğu bir yanılgı olduğunu okumuştum. Doğruluğu tartışılır elbette ancak öncesi diye birşey olmak zorunda değil. Bir başlangıcı ve sonu olmak zorunda da değil. Belkide hep böyleydi.

Big Crunch mutlaka olacak diye bir kural yok, bildiğim kadarıyla. Yani hep genişlemeye devam da edebilir.

Big Crunch mutlaka olacak diye bir kural yok, bildiğim kadarıyla. Yani hep genişlemeye devam da edebilir.

Elbette neticede bir teoriyi tartışıyoruz.

Olabilir ancak eğer şu an bilmem kaç milyonuncu canlı veya evren nesili olduğumuzu varsayıyorsak, her patlamanın ardından her defasında evrenin aynı şekilde yerleştiğini ve herşeyin değişiklik olmaksızın tekrar ettiğini kabul etmiş oluruz. Bu da şu anda yazdıklarımı bilmem kaç nesildir tekrar tekrar yazıyor olduğumu gösterir. Bu konuyu belkide milyalarca kere aramızda tartışmışızdır. Madem milyarlarca defa tartışmış bir yere varamamışız ne anlamı varki? (bile demişimdir milyarlarca defa)

Yani böyle bir olasılığın varlığı bile oldukça rahatsız edici. Öte yandan big bang'in sadece iyi (demek yetersizse de) bir fizikçi tarafından öne sürülmüş olan bir teori olması sevindirici.

Yukarıdaki yoruma katılıyorum. Olsa olsa bir uygulamanın yeni versiyonu sürülür piyasaya. Aynı parmak izinin olması mantıksız olur.

Olabilir ancak eğer şu an bilmem kaç milyonuncu canlı veya evren nesili olduğumuzu varsayıyorsak, her patlamanın ardından her defasında evrenin aynı şekilde yerleştiğini ve herşeyin değişiklik olmaksızın tekrar ettiğini kabul etmiş oluruz. Bu da şu anda yazdıklarımı bilmem kaç nesildir tekrar tekrar yazıyor olduğumu gösterir. Bu konuyu belkide milyalarca kere aramızda tartışmışızdır. Madem milyarlarca defa tartışmış bir yere varamamışız ne anlamı varki? (bile demişimdir milyarlarca defa)

 

Yani böyle bir olasılığın varlığı bile oldukça rahatsız edici. Öte yandan big bang'in sadece iyi (demek yetersizse de) bir fizikçi tarafından öne sürülmüş olan bir teori olması sevindirici.

Elbette dediğiniz gibi her defasında aynı şekilde oluşması pek mantıklı gelmiyor kulağa. Belkide başka formlarda,başka canlılardık. Tabi konu buradan ilerlerse reenkarnasyona kayar, önce ki hayat meselesine. Evet oldukça rahatsız edici bir teori. Fakat yinede genel tabloya baktığımızda aslına ben bir düzen görmüyorum. Hani diyorlar ya hep çevrene bak herşey mükemmel bir düzen içinde vs. diye. Milyarlarca yıllık bir süreçte sadece bir kaç binlik süreç böyle düzen içerisinde. Kesin insan fosilleri 1 milyondan öteye gidememiştir ve o da doğruluğu kanıtlanmamıştır. Yine de doğru kabul edersek 4 milyar = 4000 milyon yıllık sürecin sadece 1 milyon yıllığı insan varlığına misafirlik etmiştir. Önce ki 3999 milyon yıllık meteorlar,yanardağ patlamaları ve doğal afetlerle geçmiştir.

Belki de "düzen"den çok "uyum" demek daha doğru olur. Ve bu uyumun aslında uyumsuzluktan doğduğunu ve zamanın uyuma ulaşma gayreti olduğu da düşünülebilir. Yada sadece insanın hiç bir zaman memnun olmayacağı gözönünde bulundurularak, bir düzen aramanın da anlamsız olduğu sonucuna varılabilir.

Düzen diye bir şey yok arkadaşlar Celal Şengör hocamızında dediği gibi her şey kaotik, bana göre kainat uzun bir periyot içerisinde kendini tekrar ediyor ayrıca evren bedava

bu video aydınlatıcı izlemenizi tavsiye ederim

http://www.youtube.com/watch?v=vjv344PKe3I

Düzen diye bir şey yok arkadaşlar Celal Şengör hocamızında dediği gibi her şey kaotik, bana göre kainat uzun bir periyot içerisinde kendini tekrar ediyor ayrıca evren bedava

bu video aydınlatıcı izlemenizi tavsiye ederim

Bundan söz ediyordum bende 4 milyar yıllık süreçte düzen diye bahsedilen kısım o kadar ufak bir kısım ki. Yani bir yanardağın ard arda patladığını düşünelim. Önce patlıyor,lavlar etrafa saçılıyor ve akarken tekrar patlıyor ve tekrar. Biz o lavların aktığı o kısacık zaman dilimini yaşıyoruz ve düzen diyoruz.