vhercle Oluşturma zamanı: Ağustos 11, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 11, 2007 Plato, “Zaman sabittir...İllüzyon olan hayat!” demiştir. Galileo zamanın felsefesini boş vermiş, grafikler çizerek fizik kanunlarından yararlanmıştır. Albert Einstein ise zamanın dördüncü bir boyut olduğunu her gün içinde ileri geri, yukarı aşağıya gidip geldiğimizi iddia etmiştir. Zaman anlayışımızda Einstein, zamanı iletişim kavramına benzetmiştir. “Basitçe, ne kadar hızlı hareket edersen zaman o kadar yavaşlar” demiştir fakat en radikal teorisi geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman kavramlarının hayal ürünlerimizin bir eseri olduğunu söylemesidir. Yani beynimizin inşa ettiği bir sürece hayatımızı yayarak her şeyi bir sıraya sokabilmek için basit bir hayal ürünüydü onun teorisinde zaman. Elbette ki Einstein’in teorisi grafik üzerinde gerçek halinden daha iyi işliyor gibi çünkü zaman diğer boyutlar gibi değil. Sadece bir tek yolda ilerleyebildiğiniz sonsuz bir patika gibi. Ontario Waterloo şehrindeki Çevre enstitüsünden Fizikçi Lee Smolin bu konuya başka bir yorum eklemiş; “İhtiyacımız olan zamanın niyetini veya ilişkisini öğrenmek yerine yepyeni bir şeyler keşfetmek olmalı.” diyor. Diğerleri en başta ünlü astrofizisyen Stephen Hawking, zamanı genişlemeyle açıklıyor. Yani evrenin doğumundan bu yana şu anki yönünde her geçen gün daha da fazla genişlediğini ve dağınıklığın meydana geldiğini, bunun da kaosa sebep olduğunu söylüyor. Zamanın kısaca evrenin dağınık bir ölçüsü olduğu iddia ediliyor. İnsanoğlunun hayatında zaman yemek, uyumak, işe gitmek, yaşlanmak, çocukları okula götürmek gibi kavramlarla çok ilintili. Oysa zaman kavramı bundan çok daha ötede. Çünkü evrensel zaman ilerlemiyor, genişliyor. Aslında bunu anlamak o kadar kolay da değil. her şeyin bir başı ve sonu varsa arasını ancak geçen zamanla tanımlamamız gerekiyor gibi gözüküyor. Ama evrenin ilerlemediğini ama genişlediğini düşünürsek başka bir varsayım ortaya çıkıyor. Eğer evren genişlemek yerine daralmayı tercih ederse olan her hareket geriye dönüş moduna geçer mi? Yani yere düşen bir bardak evren o anda küçülmeye başlarsa tekrar hiçbir şey olmamış gibi yerine döner mi? Daha da ileri gidersek hayatı tersten yaşamaya başlar mıyız? Veya evrenin genişlemeye son verdiğini düşünelim. Öylece kalırmıyız? Bazı bilim adamları bizim için hiçbir şeyin değişmeyeceğini, diğerleri ise yukarıda yazılanların olacağını söylüyor. Aslında bizler çok büyük bir yaratımın içindeyiz. Ara sıra bunu görebilmek gökyüzünü gözlemlemek, karanlığın içinde beliren yıldızların görüntüsünün aslında milyonlarca yıl evvelin kalıntıları olarak bize ulaştığını bilmek korkutucu olsa da heyecan verici. Evren bizim anlayamayacağımız kadar büyük bir dili konuşuyor. Çözemediğimiz bir dili var. Bir gün çözebilecek miyiz bilinmez ama sanki bana keşfettikçe daha da karışıyormuş gibi geliyor teoriler. Açıkçası halen evrenin sadece kapısını çalmış bile değiliz. Yine de her zaman keşfetmeli, araştırmalıyız. Çünkü bilinmeyeni keşfetmekten daha güzel bir duygu olamaz bana kalırsa. Bige Dalkılıç Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Evrenin genişlediğini ve zamanın evrenin genişlemesinden meydana gelen dağınıklığın bi ölçüsü olduğunu,evrenin daralması durumunda zamanın geriye akacağını.Yani işte bunun mümkün olduğunu söylemiş bi yerde.Çok tuhaf bişey olurdu:pHatta daralırken bi anda tekrar genişlemeye başlasa belki yaptığımıza pişman olduğumuz şeyleri yapmazdık.İşte o zaman hoş olabilirdi. Bu arada bi yazı buldum.Çok şey anladığımı söyleyemicem ama bi de siz okuyun-->Zamanın Rölativite Etkisi Sonsuz sınırsız uzayda her bilinç mutlaka bir zamanda reaksiyone olması ve o zamanın reaksiyonuna uygun bir mekanda seyr etmesi gerekir. Bu atlanta yaşam değerlerinde iki presibe bağlanmıştır: • Uzay / zaman / bilinç reaksiyon • Zaman / mekan / form uyumlaşması http://metabilgi.net/resim/zaman1.jpg Bu prensiplere bağlı olarak bilincin bilinç kıymetine uygun olarak bir zamanla reaksiyone olması ve bu reaksiyona uygun olarak da mekanda seyri söz konusudur. Mutlak karakterli bir bilinci ele alalım; mutlak karakterli bilincin reaksiyone olacağı zaman mutlak zaman (RA zaman), seyredeceği mekan ise mutlak mekan (RA mekan) olmalıdır. Zamanın rölativite aktifliği de bilincin alfa titireşim uzay zaman boyutsallık keyfiyetleriyle muhatap oluşuna dayalı bir aktifkliktir. Zamanın rölativite aktivitesi Atlanta RA Teknolojik Terminolojik Sistem kayıtlarında "Aylizya Ayn'ha" diye bilinen "illüzyon olgusuyla" bağdaşır. İllüzyon olgusu, içinde yaşanılan galaktik oluşumun genel karakteristik özelliğinden kaynaklanmaktadır. Alfa titreşim uzay-zamanla muhataplık bu galaktik oluşumun içinde söz konusudur. Bu galaktik oluşuma Samanyolu Galaksisi de denmektedir. Samanyolu Galaksisi'nin içinde öyle bir planet var ki bu planet, illüzyon olgusunun yoğunca yaşanmasına müsait tek merkezi koordinattır. Bu koordinata da Madde Kainatı Çekirdek Düzeni veya Çekirdek Dünya denilmektedir. http://metabilgi.net/resim/illuzyon.jpg Madde kainatı çekirdek düzeninde bulunup da illüzyonu yaşamayan hiçbir varlık yoktur. Zamanın rölativite aktivitesini yoğun olarak yaşayan bir varlık illüzyon olgusunu da yoğun olarak yaşamaktadır. Alfa zaman ve alfa mekana bağlı olarak sürdürülen yaşamlar genel duyarlılıklar kategorisine dahil olarak sürdürülmektedir. Bunlara tazon aktif olgular da denilmektedir. Tazon aktiflikçe devreye sokulan her değer sonsuz sınırsız alternatifler çerçevesinde deneyime sokulabilmektedir. Rölatif zamana takılı kalana o zamana dayalı tüm imkanlar hasıl olur. Çok değenlik arz eden madde kainatı çekirdek düzeninde (Çekirdek Dünya) varlığın illüzyonik yaşam olgular çemberinde kendini saklı bırakması, kendi yücelimini ketlemektedir. Hakiki olgular çemberinde yaşanılan her değerin madde kainatı çekirdek düzenine taşınıp orada deneyime sokulup yaşanması söz konusudur. Hakikatin bu madde kainatı çekirdek düzeni olan dünyaya taşınması esnasında hakikat değerlerinde sapma ve değer kaybı olmaması için varlığın zamanın rölativitesine dayalı olan aktifliğini düşürüp hakiki zamanın aktifliğine yükseltmesi lazımdır. Zira ilk etapta rölativiteli zaman esasına sonra hakiki zaman esaslarına göre mutlak plan hükümlerine uygun olarak hatt-ı hareket motivasyonlarının tanzim edilmesi gerekmektedir. Yapılması gerekli olanın yapılması, gerekli olan yer ve zamanda yapılması ve gerekli olan süreçte yapılması; ifadesine uygun olarak yapılmalıdır. Yapılması gerekli olan daimi olarak mutlak planda kayıt altında bulunan zamanda yapılmalıdır. Mutlak planda kayıtlı olan asıl zamanda yapılması gerekli olan yapılamazsa ardışık zaman devreye girer. Ardışık zaman; yapılması gerekli olanın mutlak plan kayıtlar bütünlüğünde yer alan asıl program bütünselliğindeki asıl zamanda değil, alternatif program bütünselliğinde yer alan alternatif zamanların ifadesinde kullanılan bir terimdir. Ardışık zaman yine alfa zamana bağlı bir zamandır. Ancak alfa zaman içinde seyr etmesi gereken asıl program bütünselliğindeki zamanın yedek zamanıdır. http://metabilgi.net/resim/zaman2.jpg Yapılması gereken işin ardışık zamana kalması alternatif programların devreye girmesine sebep olur. Yapılması gerekli olan bazen alternatif program buudları çerçevesinde yapılır, bazen ise yapılamaz. İki durumda da ortaya bir aksaklığın çıkışı vardır. Alternatif program bütünselliğinden açılan her program; varlığın evrimini, deneyimini sekteye uğratmaktadır. Ta ki varlık asıl program bütünselliğinde kayıtlı olan bir programa temas edene kadar. Varlık, ardışık zamana dayalı olarak yaşadığı hadiseleri o zaman buutcuğunun itmamının akabininden mutlak plan hükümlerindeki asıl program bütünselliğindeki program açışına otomatikman girer. Alfa Zamanın izafiyeti, görecelliği onun hareketli titreşiminden kaynaklanır. Bu esnada değişen zamanlar, değişen mekanlar ve değişen formlar, daimi bir değişim, gelişim vardır.. Önemli olan bu değişim ve gelişim Mutlak Yokluk Arzusuna uygun olsun. Zira Mutlak Yokluğun tek bir arzusu vardır. Mutlak Varlık'tan devreye soktuğu her bir değeri yine kendi arzusuna uygun olarak pozitif statüde görmektir. Alfa zamana tabi olan alfa zaman gibi akıp gider. Varlığın en büyük illüzyonu zaman illizyonudur. Sonra mekan illüzyonu, en son olarak da form illüzyonudur. Kendini bu üç illüzyona kaptıran varlık kayıplıklar içerisindedir. Kendi eliyle kendini kısıtlar ve ketler. Daimi baharın geldiğinde ne alfa zaman kalacaktır ne de alfa mekan. Orada hep daimi bahara uygun olan zaman ve mekan olacaktır. Kendi kendinin hakimi olan kendiyle ilgili olan her yapılması gerekeni yapılması gereken yer ve zamanda yapılması gereken süreç zarfında yapabilmektedir. Kendine hakimiyet, kendiyle ilgili tüm imkanlara da hakim olmayı sağlar. Kendine hakimiyet varlığın Mutlak Plan hükümlerine tamamı tamamına uymasına imkan verir. Kendine hakimiyet zamanın rölativite aktivitesini ortadan kaldırır hiç eder. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
vhercle Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 okumadım henüz ama konuya olan katkından dolayı teşekkür ederim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2007 ''İhtiyacımız olan zamanın niyetini veya ilişkisini öğrenmek yerine yepyeni bir şeyler keşfetmek olmalı.” ...Kesinlikle katılıyorum... Teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
elfstitan Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2007 evet.bence zaman insanın kendine yakışanı giymesidir şaka bi yana zamanın "an"lar yığını olduğu fikrindeyim."an"ı da şöyle açıklayabilirim sanırım : durağan evren. yazı için teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.