mltm-g Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2009 konu çok güzell..okudukça yaşananlar film gibi gözümün önünden geçti.ufoyu görenlerin arasında olmak isterdim..paylaşım için tşkkürler:clapping: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mltm-g Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2009 Cismin incelemesi sonucu elde edilen bulgular şöyledir: 150 metre çapında ve 12 metre derinliğinde bir krater. Kraterin içine 45 derecelik bir açıyla saplanmış gümüş renkli, disk şeklinde bir cisim. Cismin etrafındaki kumlar ve kayalar aşırı sıcaktan eriyerek birbirlerine kaynamış. Not: İnsanımsı varlıklardan her hangi bir kan ya da doku örneği alınamadı. Kendilerine çeşitli yiyecekler sunulduğunda yemeyi reddettiler. İletişim şekillerinin telepatik olduğu sanılıyor. Varlıklar, Hava Kuvvetleri Üssünün 6. Katında tutuluyorlar. :ermm:yazılanlar gerçeküstü şeyler gibi ama ben inanıyorum..bence yetkili yerler( nasa gibi) bunlardan daha çok bilgiye sahip fakat saklıyorlarr.bir gün her şey günyüzüne çıkacaktırr Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jaguar Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 Bu yazının kaynağı nedir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 Sirius Ufo'dan alıntı. Kayıtlarda olduğunu sanıyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 (düzenlendi) İnsanımsı varlıklardan her hangi bir kan ya da doku örneği alınamadı. Kendilerine çeşitli yiyecekler sunulduğunda yemeyi reddettiler. İletişim şekillerinin telepatik olduğu sanılıyor. Varlıklar, Hava Kuvvetleri Üssünün 6. Katında tutuluyorlar. -------------------- Hala tutulorlarmı acaba? Yaş süreleri hakkında bilgi varmı? Temmuz 25, 2009 nevermore tarafından düzenlendi Ardarda Atılan Mesajlar Birleştirildi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 Ölmüş olmalılar. Cesetleri bile saklıyorlardır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MadMax Yanıtlama zamanı: Temmuz 28, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 28, 2009 "Kazaya cismin lazerle vurulması neden olmuş olabilir" Bu nokta dikkatimi çekti.Cisim lazer ile vurulmuş olamaz çünkü 1989 da lazer silahı yoktu.günümüzde ise amerikanın ulaştığı en yüksek teknoloji koca bir jumbojet olan b747 nin ucuna takılmış bir lazer kiti.Dünyada sadece deneme amaçlı tek uçakta bulunuyor.Bu lazer kitinin ileride lazer ışınlarıyla hedefleri yok edebileceğini ve elektronik savaşta düşman vasıtalarını kör edebileceği söyleniyor.Proje hayla deneme aşamasında ve o zamanlar böyle birşey yoktu.Olabilme ihtimaline karşılık bile b747 nin bu cisme yaklaşma ihtimali sıfır.Ancak lazer güdümlü bir silahtan bahsedilmiş olabilir ancak bu güdüm teknolojisinde bile günümüzde sadece sabit kara hedefleri vurulabiliyor.Havadaki hareketli cisimler bu şekilde vurulamaz.Sonuçta yine bu bir güdüm sistemi sadece hedefi belirler vuracak olan ise klasik katı yakıtlı hava füzeleridir. Biz vuramadıysak geriye tek bir seçenek kalıyor oda yaşadıkları bir arıza. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
philadelphia_f Yanıtlama zamanı: Ağustos 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 1, 2009 nasa bağlantıdadır kesin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2009 http://cdn1.cnnturk.com/handlers/file.ashx?FileID=38079&Width=292&Height=0&BlackWhite=False Bugüne kadar yaşanan ve tanımlanamadığı için UFO kazası olarak adlandırılan çok sayıda olay meydana geldi. İşte bunlardan kayda geçirilmiş ilki Nebraska'nın Max kasabasında yaşandı... Google Map'ten baktığınızda 914 nüfuslu küçük bir yerleşim yeridir Nebraska'daki Max. Ancak Max tarihe ilk UFO kazasının gerçekleştiği yer olarak adını yazdırmış bir kasaba. The Nebraska Nugget'ta yer alan habere göre Dundy County'deki Benkelman'ın yaklaşık 35 mil kuzeybatısında bulunan bu bölge 6 Haziran 1884'te ilginç bir olaya tanıklık etmiştir. Olayın tanıkları sürü sahibi John W. Ellis ve onun üç çobanıydı. Ellis ve adamları ilkin korkunç bir gürültü duymaya başlamış. Gürültünün geldiği yere kafalarını çevirdiklerinde alevler içinde düşmekte olan bir cisim görmüşlerdi. Korkuyla orada bulunan bir yığının arkasına saklanarak olayı izlemeye konulan çobanlardan Alf Williamson, cisim yere düştükten bir süre sonra halen yanmakta olan cisme doğru yaklaştı. Cismin düştüğü yerde büyük bir delik açılmıştı. Korkan Williamson daha fazla ileriye gidemeyerek çiftliğe döndü. Olay duyulduktan sonra durumu incelemek için bölgeye gelen E.W. Rawlins tarafından cisim incelendi. The Nebraska State Journal'da 1887 yılında olayla ilgili yer alan habere göre, düşen cismin bir parçası pirinçle kaplanmış bir görünüme sahip bir metale benziyordu ve pervaneyi andırıyordu. 16 inç genişliğinde ve 3 inç inceliğindeydi. Uzunluğu ise 3,5 feetti. Cisim çok ağır değildi ancak güçlü ve ne olduğun bilinmeyen bir çeşit metaldi. CnnTurk Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Ekim 2, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 2, 2009 Galaksimizdeki uzak bir yerden geldiler. Uzay gemileri Dünya’ya düştü. İnsanlar tarafından avlandılar ve öldürüldüler. DROPA: EN ESKİ UFO KAZASI ELLEN LLOYD Galaksimizdeki uzak bir yerden geldiler. Uzay gemileri Dünya’ya düştü. İnsanlar tarafından avlandılar ve öldürüldüler. Yabancı bir gezegende zor durumda kalarak umutsuzca evlerine dönmeye çalıştılar. Varlıklarının sona ereceğini biliyorlardı ve bu nedenle başkalarının okuması için hikayelerini yazdılar. Bize kim olduklarını ve onları buraya neyin getirdiğini anlatmak istediler. Gelecek nesiller için bir mesaj bıraktılar, ama arkalarında bıraktıkları kendi eserleri halktan gizli tutuldu! Bu hikaye bir çok isimle biliniyor ve hangisini seçmeye karar vermemiz önemli değil … Uzaylı ve insanlık tarihindeki en gizlenen hikayelerden biridir. Keşif 1938’de Çin ve Tibet arasındaki sınırda gerçekleşti. Çinli profesör Chi Phu Tei tarafından rehberlik edilen bir arkeoloji keşif yolculuğunda, Baian Kara Ula’nın dağ mağaralarında mezar hücreleri keşfedildi. İskeletler farklı türde insan varlıklarının kalıntıları idi. İskeletler çok kırılgandı sadece 1,30 metre boyunda idi. Kafatasları genişti ve fazla gelişmişti, ama bunlar maymunların kalıntıları değildi. İlave olarak, bilim adamları mağara duvarlarında ilginç kaya çizimleri keşfettiler. Güneş, ay, dünya ve yıldızların çizimlerine eşlik eden yuvarlak miğferli varlıkları resmettiler. Tarih öncesi mağarada bulunacak daha çok şey vardı. Tozlu zemine yarı gömülü olarak, arkeologlar büyük yuvarlak taş bir disk buldular, Taş Çağı gramofon plağa benziyordu. Diskin merkezinde bir delik vardı ve merkezden kenara spirallenen ince çizgiler vardı. Bu diskin yaşının 10,000 – 12,000 yıl olduğu belirlendi! Toplam, 716 taş disk bulundu. Her diskin çapı 22,7 cm ve kalınlığı 2 cm idi. Her diskin merkezinde tam olarak dairesel 2 cm lik bir delik vardı. Daha ileri analizler ince çizgi benzeri işaretleri ortaya çıkardı, bunların garip oyulmuş hiyerogliflerin sürekli çizgisi olduğu ortaya çıktı. Nesne daha önce asla karşılaşılmamış bir lisanda mikroskobik karakterlerden oluşan uzaylı yazısı ‘kaydı’ idi. 20 yıldan daha fazla süredir, bir çok uzman uzaylı yazılarını tercüme etmeye çalıştı, ama başarı elde edilemedi. 1962’de Çinli bilim adamı Dr. Tsum Um Nui sonunda gizemli nesnelerin mesajını çözebildi. Sonuç o kadar garipti ki, Pekin Akademisi Tarih Öncesi Departmanı Tsum Um Nui’nin bulgularını yayınlamayı reddetti ve hatta bunlarla ilgili konuşmayı da yasakladı. Ancak Dr. Tsum Um Nui araştırmalarına devam etti ve sonunda çalışmasının yayınlanmasına izin verildi. Raporun başlığı “12,000 Yıl Önce Dünyaya İnen Uzay Gemisi ile İlgili Disklere Kaydedilen Yazılar” idi. Dropa taşlarının şok edici mesajı kendilerine Dropa diyen varlıklar tarafından yazılmıştı. Taş diskler uzak bir gezegenden gelen uzay yolcuları olan Dropa insanının hikayesini anlatıyordu. Uzay gemileri Baian – Kara – Ula dağlarının erişilmez bölgesine çarpmıştı. Uzay gemisinin mürettebatı dağların mağaralarına sığınmıştı. Harap olan uzay gemilerini tamir etme veya yenisini inşa etme olanağı olmadığı için, Dropa’lar kendi gezegenlerine dönemediler. Dünyada zor durumda sıkışıp kaldılar. Barışcıl niyetlerine rağmen, Dropalar komşu mağaralarda oturan Ham kabilesinin üyeleri tarafından yanlış anlaşıldılar, Ham kabilesi yabancıları yakaladı ve hatta bazılarını öldürdü. Paragraflardan birinin tercümesi şöyle diyor: “Dropa kendi gemileriyle bulutlardan indiler. Erkeklerimiz, kadınlarımız ve çocuklarımız güneşin doğuşundan önce mağaralarda saklandı. Sonunda Dropa’nın işaret dilini anladıkları zaman, yeni gelenlerin barışçı niyetleri olduğunu kavradılar…” 1968’de Rus dil uzmanı Dr. Viatcheslav Zaitsev, Sputnik Dergisinde taş – plak hikayesinden alıntılar yayınladı. Zaitsev daha fazla araştırma yaptı ve gerçekten ilginç sonuçlara ulaştı. Fiziksel olarak, granit taşlar yüksek konsantrasyonda kobalt ve diğer metalleri içeriyordu, gerçekten çok sert bir taş idi. İlkel insanların, özellikle o kadar minik karakterler ile harfleri oymaları çok zordu. Osilograf (salınım çizer) ile diski test ettiğinde, şaşırtıcı bir salınım ritmi kaydedildi, sanki bir zamanlar elektrik yüklüymüş gibi veya elektrik iletkeni olarak fonksiyon yapmış gibi. Dropa insanlarından herhangi biri hayatta kaldı mı? Keşfin yapıldığı zamanda, mağara alanında hala iki kabile yaşıyordu; bunlar görünüşleri çok eski olan Kham’lar ve Dropalar olarak biliniyordu. Antropologlar her iki kabileyi diğer bilinen ırklara kategorize edemediler; onlar ne Çinli idi, ne Moğol ne de Tibetli. Onlar, 1938’de Baian Kara Ula mağaralarında bulunan iskelet kalıntıları ile ilişkili, ince bedenli sarı – tenli ve olağan olmayan şekilde geniş kafalıdır. Bedenlerinde seyrek kıl (saç), büyük gözleri var ve ortalama boyları 1, 21 mt.dir. Çok eski bir Çin masalı bulutlardan Dünyaya inen ve çirkinlikleri nedeniyle herkes tarafından avlanan küçük, sarı – derili insanların hikayesini anlatır. 1995’te, Çin’den dikkate değer bir haber bildirildi: “Baian-Kara-Ula dağlarının doğu sınırında uzanan Sichuan eyaletinde, daha önce etnolojik olarak sınıflandırılmamış olan bir kabilenin 120 insanı keşfedildi. Bu yeni kabilenin en önemli özelliği insanlarının boyudur: 1,15 mt.den uzun değil, en küçüğü sadece 63 santim! Bu keşif ataları gerçekten bir zamanlar uzaydan gelmiş olan Dropa insanlarının varlığının ilk sağlam kanıtı olabilir. Bu gizemli taşlara daha sonra olanlar şunlardı: 1974’te, Avusturyalı mühendis Ernst Wegerer Xian’daki Banpo Müzesine bu disklerden ikisini getirdi. Onların fotoğrafını çekti, tam olarak dört fotoğraf çekti. Ancak, sonra müze ziyaretçileri taş diskleri göremediler. Müzeden elde edilen açıklamaya göre, Baian Kara Ula’dan gelen nesneler tahrip olmuştu. İlave olarak, Çin hükümeti Dropa denen kabilenin herhangi resmi kayıtlarına sahip değildi, ne Qinghai bölgesinde, ne de Çin’in başka bir yerinde. Çalınan diskler bugün nerde? Şüphesiz, Dropa’nın hikayesi en büyük arkeolojik ört baslardan biridir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jaguar Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2009 ashtar kaynağını da belirtir misin?güzel yazı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2009 "Kazaya cismin lazerle vurulması neden olmuş olabilir" Bu nokta dikkatimi çekti.Cisim lazer ile vurulmuş olamaz çünkü 1989 da lazer silahı yoktu.günümüzde ise amerikanın ulaştığı en yüksek teknoloji koca bir jumbojet olan b747 nin ucuna takılmış bir lazer kiti.Dünyada sadece deneme amaçlı tek uçakta bulunuyor.Bu lazer kitinin ileride lazer ışınlarıyla hedefleri yok edebileceğini ve elektronik savaşta düşman vasıtalarını kör edebileceği söyleniyor.Proje hayla deneme aşamasında ve o zamanlar böyle birşey yoktu.Olabilme ihtimaline karşılık bile b747 nin bu cisme yaklaşma ihtimali sıfır.Ancak lazer güdümlü bir silahtan bahsedilmiş olabilir ancak bu güdüm teknolojisinde bile günümüzde sadece sabit kara hedefleri vurulabiliyor.Havadaki hareketli cisimler bu şekilde vurulamaz.Sonuçta yine bu bir güdüm sistemi sadece hedefi belirler vuracak olan ise klasik katı yakıtlı hava füzeleridir. Biz vuramadıysak geriye tek bir seçenek kalıyor oda yaşadıkları bir arıza. 92'de Ashtar Sheran'ın yaşanan savaşta galip geldiği ve gemilerini dünyanın yörüngesine yerleştirdiği söyleniyor. 89'da veya başka yıllarda bir savaşta düşürülmüş bir ufo olabilir. Yani bu lazerli silah illa ki dünyadan diye bir düşünce olamaz. Ayrıca gizli yürütülen çalışmaları , projeleri bilmediğimiz için peşinen hüküm vermemeliyiz. -------------------- ashtar kaynağını da belirtir misin?güzel yazı.. Dropalar üzerine yaptığım araştırmadan bulduklarımı alıntı yaptım. Yani ufak bir araştırmayla bunu bulabilirsiniz. Ayrıca Google Grafiklere girerseniz bu diskleri de görebilirsiniz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Şeytan Mezarı Olayı Yakın bir tarihe kadar UFO gözlem raporları özellikle A.B.D’den ve Büyük Britanya’dan gelirdi. Ufolojistlerin ve diğer ilgili kişilerin bildiği üzere bir dünya dolusu bilgi Komünizmin gizlilik perdesi ardında gizleniyordu. Rus askeri birimleri , KGB ve Rus Hükümeti buna UFO aktiviteleri de dahil olma üzere her çeşit bilgi üzerinde sıkı bir gizlilik uygularlar. Glasnost sayesinde bunlar değişti. Bu gün , UFO araştırmacıları ve bilim adamları internet üzerinden yada MUFON gibi organizasyonlar sayesinde bilgi alışverişi yaptıklarında eski Sovyet Cumhuriyetlerinden de bilgiler gelmektedir. Ne iyidir ki Ruslar , UFO muammasına her dönem daha ciddi yaklaşmışlardır. Amerika’da en azından yakın zamana kadar bir çok kişi sıradışı bir olaya şahit olduğunda ortaya çıkıp gördüklerini anlatmaya korkuyordu. Bu “Küçük Yeşil Adamlar “ mantığı Rus raporlarında bulunmaz. Bu nedenle mükemmel bir Uçan Daire kazası raporu bulma şansına sahip olduk. Ufolojist Nikoly Subbotin ile Emil Backurin’in çalışmaları “Shaitan Mazar” yani Şeytanın Mezarı diye adlandırılan bir bölgedeki inanılmaz kazayı karşımıza çıkarıyor. Shaitan Mazar , Kırgızistan’ın Çin sınırı yakınlarındaki Tien Shan dağlarında bulunuyor. Shaitan Mazar olayı 28 Ağustos 1991’de 17.00 civarlarında başladı. Aşağı yukarı 600 metre uzunluğunda ve 110 metre çapında devasal boyutlarda büyük bir nesne Caspian Denizi üzerinde ortaya çıkmış, Mangyshlak yarımadası radar izleme istasyonundaki ekranlarda da görülmüştü. Radar hesaplamalarının gösterdiği üzere nesne , 21.000 feet yükseklikte, saatte 6.300 mil hızla hareket ediyordu. Radar istasyonu operatörleri derhal “ dost mu düşman mı?” çağrısını yayınladı. Hiçbir cevap alınamadı. Düz ilerlemeye devam eden araç artık “ işgalci “ olarak kabul edilmişti. Kapustin yakınlarındaki Uzay Araştırmaları Merkeziyle bağlantı kurularak çevrede olabilecek test uçuşları hakkında bilgi istendi. Görevli memurun cevabı hiçbir test uçuşu olmadığı yönündeydi. Dahası nesne , onların radar ekranlarında da görünmüştü. Mangyshlak operatörleri askeri alarm hali açıkladılar. Alarm sonucu ordu derhal harekete geçti. O esnada rutin uçuşlarını yapmakta olan iki MIG 29 savaş uçağı görevlerini bırakarak bölgeye yöneldi. Ayrıca iki tane daha MIG 29 yarımadadan harekete geçti. Pilotlara aracı yere inmeye zorlama emri verildi ve eğer araç söyleneni yapmazsa onu vurup düşüreceklerdi. Ordu uçuş kumandanları uçaklara cisme müdahale edecekleri koordinatları verdiler. Bilinmeyen nesne ile Aral Denizi üzerinde karşılaşacakları bildirildi. Hızlarını artıran MIG 29 ‘lar cismi radarlarında gördüler. Görüş alanına girip dev , uzun , metalik gri renkli cismi gördüklerinde şoke oldular. Uçuş lideri “ dost mu düşman mı? “ çağrısını yaptı ve bilinmeyen aracın MIG’leri , iniş yapılacak yere kadar takip etmelerini emretti. Araçtan her hangi bir yanıt gelmedi. Ayrıca UFO, etrafını sarmakta olan MIG’lerle ilgilenmiyormuş gibi görünüyordu. MIG’ler UFO ile aralarında 800 metre mesafe bırakarak pozisyon aldılar. Araca yaklaştıklarında aracın ön kısmında iki pencere deliği açıldığını ve bunlarda Rus pilotların hiç birinin bilmediği bir dilde yazılar oluşturan yeşil semboller ortaya çıktı. MIG jetleri araçla aynı hızla seyrettikleri halde bölge Savunma karargahına telsizle araştırmalarının durumunu bildirdiler. Ne şekilde hareket edileceği hakkında bir karar almak amacıyla acil bir toplantı düzenlendi. Aracın vurulmasını emretmelimiydiler ? Bu hareket , aracı gökyüzünde havaya uçurur ve nereden geldiği ve görevi hakkında ellerine geçebilecek paha biçilemez değerdeki bilgiyi minimuma indirirdi. Yüksek rütbeli subaylar uçuş yönüne uyarı ateşi açarak aracı güvenli bir iniş yapmak üzere MIG’leri takip etmeye zorlama kararı aldılar. Uçaklar derhal 800 metreden 500 metre yakınlığa geçtiler. Silahlarını ateşlemeye hazırlardı. Pilotlar elleri tetikte beklerken kontrollerinin cevap vermediğini gördüler. Elektrik sistemlerinin hiç biri çalışmıyordu. Kokpit kontrolleri tam olarak devre dışı kaldı ve motorlar da teklemeye başladı. Nesne MIG’lerden uzaklaşmaya başlamıştı. Uçaklar artık tam olarak işlevsiz kalmışlardı. Durumlarını telsizle karargaha bildirdiler ve uçaklarını geriye , üsse döndürme ve UFO’yu avlama görevini bırakmaları emrini aldılar. Yerdeki radarlar objeyi takibi sürdürürlerken araç Aral Denizine doğru zig zaglar çizerek ilerlemeye devam etti. Araç yeniden sivil hava sahasına girerken aracın hızı hakkındaki matematik hesaplamalarıda saatte 42.000 mili gösteriyordu. Nesne MIG’lerden ayrıldığında uçakların kontrolleri normale döndüler ve güvenli bir iniş yapabildiler. Mangyshlak hava kontrolörleri Hava Kuvvetlerini sivil personele nesnenin tahmini uçuş rotasını bildirdi. Onlara ne olduğu anlaşılamayan bir nesnenin bölgelerine doğru ilerlediği ve diğer uçaklarla çarpışma tehlikesi yarattığı söylendi. UFO , ortaya çıkışından yaklaşık 45 dakika sonra bir anda radar ekranlarından çıkarak ortadan kayboldu. 45 dakikadır başlarından geçen sarsıcı olaylardan sonra hava sahalarına girip jetlerini etkisiz hale getiren ne olduğu belirsiz nesnenin gitmesi askeri personelde bir rahatlık yarattı. Bu dev UFO olayının sonu oldu... Yada gerçekten öylemiydi? Her ne kadar 28 Ağustos 1991’deki sıradışı olaylar sayısız görüşme ve tartışmaya yol açmışsa da artık UFO’nun yarattığı tehlike geçmişti. Devasa araç neden sivil hava sahasına girmişti ? Kökeni neresiydi ? Görevi ne idi ? Bu sorular ay boyunca soruldu ve cevaplar sadece tahminlere e varsayımlara dayanıyordu. UFO araştırması artık dramatik bir aşamaya gelmişti. Eylül ayı sonunda Shaitan Mazar Dağlarına düşen büyük bir nesne hakkındaki söylentiler yayılmaya başladı. Karakol köyünün sakinleri dev büyüklükte bir nesnenin doğularındaki Sary Dzhaz nehri yakınlarında Şeytan Mezarı diye adlandırdıkları taşlık geçide düştüğüne şahit olmuşlardı. Bu tür söylentiler o kadar yaygınlaştı ki sonunda bu garip aracı bulmak üzere dağlık bölgede, sık ormanların arasından geçerek ulaşılabilen bu yere bir araştırma ekibi gönderildi. http://www.ufocasebook.com/russianexpedition.jpg Şeytan Mezarı seferine katılanlar soldan sağa Oleg Murashev, Nelli Slugina, Anton Bogatov, Nikolay Subbotin, Alexey Kostenko, Emil Bachurin. Acaba köylülerin hikayeleri doğrumuydu ? Araştırma ekibi bu soruyu yanıtlandırmaya artık hazırdı. Cesur erkeklerden oluşan araştırma gurubu arasında tecrübeli dağcılar, dağların ve ormanların tehlikelerini bilen yöre sakinleri ve Rus UFO araştırma grubu SAKKUFON mensupları bulunuyordu. Bu araştırma gurubunun lideri olan araştırmacı Anton Bogahov daha önce de bu tür araştırmalara liderlik etmişti. Gurubun bu garip aracı bulacaklarına ve pek çok soruyu cevaplandırabileceklerine olan inancı tamdı ve moralleri oldukça yüksekti. Gerçekten başarılı olabileceklermiydi? Yoksa tek bulacakları bir meteor , öyle ki sadece küçük bir gök taşı parçası mı olacaktı ? Moğol soyundan gelen yerliler onları tehlikeli ve karla kaplı Tien Shan dağlarından geçirip kazanın olduğu yere götürebilirlerdi. Görgü tanıklarının söylediği ve söylentilerde bahsedilen yönde ilerleyen gurup iki hafta dağlarda yolculuk etti. Kazayla ilgili herhangi bir belirti bulamadılar. Kazanın Sary Dhaz nehrinin diğer tarafında olmuş olabileceğine karar vererek o tarafa gittiler. Gelen haberciler de guruba söylentiler taşıyorlardı. Söylenene göre yöre halkından birkaç kişi kaza alanını bulmuş fakat vücutlarında yanıklar oluşmuştu dahası saatleri de çalışmamaya başlamıştı. Bu guruptaki yerlilere göre kaza alanıyla ilgili uğursuz bir işaretti fakat araştırmacılar bu haberler üzerine bu “uğursuz” yere gitmek için dahada heveslenmişlerdi. Tien Shans üzerine yağan yoğun kar neredeyse kesin ölüm anlamına gelen çığ işaretleri veriyordu. Gurup iki hafta daha çabaladı fakat başarısız oldular. Sonunda bazılarının donma tehlikesi geçirmesinin de etkisiyle Bishek’teki kamplarına geri döndüler. Kendi evlerine dönmeden önce orada dinlendiler. Görev başarısız olmuştu. Bu araştırmaların sonu mu olacaktı ? Yoksa kaza hakkındaki ısrarlı söylentiler başkalarını Tien Shan’a gelerek UFO aramaya cesaretlendirmeye devam mı edecekti ? Rus Hükümetinden üst düzey bir bürokrat kaza alanıyla ilgili hikayelerle bir hayli ilgilenmeye başlamıştı. Sadece birkaç ay önce bir UFO’nun radarlarından aniden kaybolması hala dikkatlerini çekiyordu. Acaba yere çakılan uçan araç ile Aral Denizi üzerinde görülen aynı araçmıydı ? Gururlu insanlar olan Ruslar bu konuda utanç duymak istemiyorlardı. Konunun derinlerine inme istekleri dahada arttı. Yeni ve dramatik haberler gelmek üzereydi. SAKKUFON , Rus Hava Kuvvetlerinin 1991’de bir kaza bölgesi bulduklarını bildiren bir rapor aldı. Nesnenin parçalarından birini karlar arasından çıkarmaya çalışan bir helikopter düşmüş , tüm personeli ölmüştü. Rusya’da kış gelmek üzereydi ve Hava Kuvvetleri bahara kadar yeniden bir arama operasyonu yapılmayacağını bildirmişti. İşte bu yeni haber UFO araştırma gurubunun yeniden hayata geçirilmesine yeterliydi. Bölgeye yeniden bir yolculuk planlamaları gerekiyordu fakat bu konuda Hükümete karşı dikkatli olmaları gerekiyordu. Aksi takdirde bulacakları şeyler halkın bilgisinden sonsuza dek saklı kalabilirdi. İlk seferde başlarına gelenle bu defa olmamalıydı. Daha iyi bir hazırlık ve liderliğe ihtiyaçları vardı. Bu yüzden gurubun komutası emekli binbaşı German G. Svechkov’a verildi. Bir gurup gönüllünün de katılmasına izin verildi. Katılımcılar uzmanlıklarına göre seçildiler. Her kesin yolculuk öncesi fiziksel ve ruhsal olarak çalıştırılması kararlaştırıldı. Tehlikeli yürüyüşe katılacak olan herkes fiziksel dayanıklılık ve hayatta kalma becerileri de içeren zorlu testlerden geçirildi. Plan aşamasında , Binbaşı Svechkov’un ilk emri grubun üç ayrı guruba ayrılmasıydı. Üç ayrı rota izlenecek , böylece guruplardan biri geri dönmek zorunda kalırsa diğerleri devam edebilecekti. Svechkov’un aklındaki en azından bir gurubun başarılı olup değerli kanıtlarla dönmesiydi : Tien Shan dağlarına uzaylıların uzay aracının düştüğünü gösteren kanıtlar... 1992 Haziran ayında gurup iyice hazırlanmış ve yola çıkmaya hazırdı. Aramalara muhtemel kaza alanının 1-1.5 mil yakınından başlayacaklardı. Önlerindeki ilk engel , dağın korkunç batı yüzünün ölçeklenmesiydi.... Gurubun planı kamp yapmadan önce kaza alanında kapsamlı bir araştırma yapmak ve herhangi bir sıradışılık varsa bunu tespit etmekti. Radyasyon riski ile ilgili hikayeler gerçek olabilirdi. Nesne ile ilgili herhangi bir harekete geçmeden önce alabilecekleri tüm önlemleri almalıydılar. Gönüllü gurubun amacına ulaşması Haziran ayının ortalarına kadar sürebilirdi. Ve sonunda Aracı buldular! Devasa araç bir platoda yatar haldeydi ve daha önceki çalışmalar yüzünden iki parçaya ayrılmıştı. Gurup üyelerinden biri sonradan bu mutlu buluşlarını şu sözlerle ifade ediyor: “orada , tam karşımdaydı...Başka bir dünyadan gelen bir araç..” Aracın etrafında hala bir çeşit enerji alanı vardı. Ekip üyelerinden Emil Bachurin şöyle anlatıyor: “ Etrafınızda varlığını hissedebiliyorsunuz “ http://www.ufocasebook.com/russiadrawing.jpg Guruptakilerin , araçtan hala 1500 metre uzakta olmalarına rağmen bu enerjiyi açıkça hissedebilmeleri inanılmazdı. Aracın 1000 metre yakınlarına geldiklerinde karşı koyulamaz bir korku ve endişe hissettiler. Yaklaşmaya devam ettiklerinde bu korku dayanılmaz bitkinlik haline dönüştü. 1000.nci metrede hassas elektronik aletleri çalışmamaya başladı. Etraflarındaki elektiriği hissedebiliyorlardı. Sanki nemli kalın bir bulutun içine girmişler gibi. Devam etmelerini sağlayan tek şey uzak bir gezegenden gelen bu uzay aracının sıradışı görüntüsüydü. Artık şüpheleri kalmamıştı. Dünya dışı bir uzay aracına yaklaşmaktaydılar. Araçtan yayılan elektromanyetik enerji o kadar güçlüydü ki üzerlerindeki pusulaların iğneleri araca doğru yönelmiş, diğer ölçüm aletleri ise tam olarak çalışmaz hale gelmişlerdi. Daha yakın bir noktaya geldiklerinde aracın bu hale nasıl geldiğini görebildiler. Çarptıkları uçurum içeride bir patlamaya neden olmuş ve araç , çarpmanın etkisiyle ikiye ayrılmıştı. Gurup , aracın etrafındaki enerji alanının gücü karşısında şok olmuştu. Yapmayı planladıkları ölçüm ve testlerin çoğunu iptal etmeleri gerekti. . Görsel ölçümlerle yetinmek zorunda kaldılar. Tek yapabildikleri aracın etrafında dolaşıp farklı tecrübeler yaşamak oldu. Güç jeneratörleri çalıştırmayı denerlerse etrafı tutuşturacak gibi görünüyordu. Diğer güç kaynakları başka bir aracın yarattığı manyetik alan tarafından yutulmuş olmalıydı. Araştırmacıların belirlediğine göre araç şu an bulunduğu yerde durmadan önce yaklaşık 5.000 feet sürüklenmişti. Aracın burun kısmı ezilmiş , orta kısmındaki metalik kısım patlamadan dolayı dışarı doğru açılmıştı. Ne yazık ki araştırma ekibi enerji alanının engellemesi yüzünden araca 800 metreden fazla yaklaşamadı. Gözlemlerinden pek çok çizim ve taslak hazırladılar. http://www.ufocasebook.com/shaitanmazar.jpg Patlama yüzünden açılan orta bölümden az da olsa içerisi görülebiliyordu. Baktıkları yerden herhangi bir uzaylı cesedi göremediler. Garip yeşil semboller incelenebilecek kadar büyüklerdi ve Nikolay Subbotin başarılı bir çalışmayla şekillerin kopyalarını çıkardı. Semboller hiç birinin tanımlayabildiği bir dile ait değildi fakat hepsi de bu aracın 4 MIG 29 tarafından takip edilen araç olduğu konusunda hemfikirdi. http://www.ufocasebook.com/mazarsite.jpg Fotoğraflar çektiler fakat muhtemelen radyasyon alanı nedeniyle yanan resimler çıkmadı . Böylece UFO araştırmaları tarihinde elde edilen en önemli belgelerden olabilecek bu fotoğraflar basılamadı. Ekiptekilerden bazılarında 800 metre uzaklıkta olmalarına rağmen radyasyon nedeniyle oluşan kimi yanıklar oluştu. Araç çevresindeki elektromanyetik alan nedeniyle video kameralarda çalışmadı ve görüntüler kaydedilemedi. Araştırmacılar ileride aracı taşımaya çalışmış olan Rus helikopteri MI-8 in kalıntılarını görebiliyordu. Etrafta görünen ceset yoktu. Cesetleri ordu mug*türmüştü ? Anlaşılan yoğun elektromanyetik dalgalar helikopterin cihazlarını bozarak düşmesine neden olmuştu. Ekiptekilerin yaşadığı baş ağrısı artık dayanılamaz boyutlara gelmişi. Bulundukları yer araca çok yakın olmasına rağmen onlara çok uzak geliyordu . Binlerce bilim adamı ve araştırmacının ancak rüyalarında görebilecekleri bir gözlem yapmış , kaza yapmış bir UFO yu incelemişlerdi. Fakat daha toplanması gereken çok bilgi vardı. Böyle bir UFO’nun fotoğrafları bilim dünyasında patlama yaratabilirdi. Başka bir dünyadan gelen bir aracın içini görebilmek insanoğlunun hayatı boyunca hayal edebileceği bir şeydi. Araştırma gezisi eksiklerine rağmen pek çok açıdan başarılı sayılabilirdi. Kendi gözlemlerini yapmışlar ve olayın tanığı olmuşlardı. Ellerinde çizimler , taslaklar ve belkide kimsenin inanmayacağı inanılmaz bir hikaye vardı. Ve bir şey daha : aracın içini görmek , ona dokunmak ve içinde dolaşmak için bir deneme daha yapma arzusu... Öyle ki eğer araç uzaktan kontrol edilmiyorlarsa belki bir uzaylı görebilirlerdi. İkinci araştırma gezisinden yalnızca birkaç ay sonra üçüncü bir yolculuk yapmak için planlar kurmaya başlamışlardı. Bu projeleri hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Bir yolculuk daha yapacak parayı ve personeli toplamaları 1998 senesine kadar mümkün olmadı . Şanssız başlayan bu üçüncü sefere katılanlar : Oleg Murashev , Nelli Slugina , Antov Bogatov , Nikolay Subbotin , Alexey Kostenko ve Emil Bachurin. 19 Ağustos 1998’de Nikolay Subbotin ve gurubu Moskovadan ayrılarak önce 1992 Haziran seferine liderlik etmiş olan German Svetchkov’u bulmak üzere Almatis’e gittiler. Svechkov’un oğluyla bağlantı kurmayı başardılar fakat babasının nerede olduğunu söylemeyi reddetti. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jethro Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Yazıda bulunmuş olduğu belirtilen araca daha sonraları birileri ulaşmışmı bunu çok merak ediyorum. Paylaşım için teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
stormcaner Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 bu kadar olay oluyo hepsimi yalan.niye acıklamyorlar hala gercekleri insanlara anlamyorum ne olck ki kaos mu olusck dunyada sanki... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
danny Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 ashtar elıne saglık bır solukta okudum enteresan ve bır o kadarda ılgınctı hala enkaz hakkında calısma fılan yapılıyor mu ? yoksa dustugu yerde hala akıbetı bellı olmayan bır sekılde beklıyor mu dustugu yerde Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Grup oraya dağcı ekipmanlarıyla gitmiştir büyük ihtimal. Ve bu yüzden çok fazla araştırma yapamamışlar. Enkaza bu manyetikenerjiyi geçirmeyen özel kıyafetlerle gidilmiştir diye düşünüyorum. Eğer hala aynı ölçüde enerji yayıyorsa enkazı nakletmek yerine o enkazı içine alan bir yapı bile kurmuş olabilirler üzerine. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
danny Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 18, 2011 aslında uzay rekabetınde amerıka daha ılerde gıbı gozukuyor ama rusların uzay mazısı daha eskı dıye hatırlıyorum yanlıs hatırlamıyorsam ruslar bole bı enkazı bos bırakmamıslardır dıye dusunuyorum hanı zayıf bı ıhtımal ama amerıkanın 51. bolgeye dusen ufo dan bu kadar teknolojı gelıstırdıgı fılan solenır edılır belkı ruslarda bu enkazdan nasıplenırler bırseyler ( rus teknolojısı kucumsemıyorum yanlıs anlasılmasın ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adife38 Yanıtlama zamanı: Haziran 29, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 29, 2015 Koskoca evren bizim için fazla değilmi evet evet oralarda birilieri var seyrediliyossss Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.