KATA Oluşturma zamanı: Ağustos 11, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 11, 2007 Lanet Gemi sular duruldu! bunu dört kez söyledim kendime yüksek sesle gemiler çarptı kara parçalarına dört kez söyledim; üçü yalandı birini de yanlış kullandım cümle içinde cümle; herkesin bildiği bir delilik anıydı sürtünmek gibi, cızırtı gibi frenin patlaması, dört yanı tıkalı delik gibi. kıllarını papatya suyuyla sarartan yeniyetme kızlar gibi... ben sevişirken hem de tempolu, tırışkadan ya da arkadan dört as bulması inanılır gibi değildi babamın sonunda sular duruldu! istisnasız söyledim bunu gündüz vakti, hem de epey kalabalıkken iskele siyatiği tutmuşken irlandalı bir papazın ve annemin büyük bir gürültüyle menopoza girdiği gece lanetli bir gemi yanaştı şu bahtsız iskeleye arabesk seven çocuklar, soğan kabuğuyla ayılan histerik kadınlar ve bayat mezgit gibi kokan ağları külotların... duruldu sular! şeytan tüyümü çekip çıkaracak cımbızlar yapılacak batan gemilerden batmayan gemilerden hesap sorulacak kanım yerde kalmayacak, manyak gibi inanıyorum buna yiğit oğlum, aslan oğlum engerekler, çıyanlar arasında davamı sürdürecek elinde kristal bir mancınıkla tiz cinayetler işlenecek, hissediyorum dilin pertevniyal lisesi'nin bahçesi titretiyor ruhumu, sevişirken bir hava, sevişirken çocukluktan kalan bir hala boşluğu gibi bir şeyler patırdıyor aramızda, bir kan bağı bir korse, şişman bir çingene, nalbant bıçağı acıklı bir erzincan türküsü, venedik taciri yıpranan kamu düzeni, tırnakları kirli itfaiye eri durulan sularda batıyor durulan sularda her biri ayrı ayrı bakarsan her biri kendisi birleşince; lanet bir gemi! Altay Öktem Açık Kalp Ameliyatı hepimize yeter bu aşk aralık tut kalbini üşürsen temmuz tut, kar tanesinin yumuşacık süzülüşü gibidir sevişmek bu kalabalıkta her aşk biraz yaklaşmaktır kansız bir cinayete her aşk taslaktır, tasadır belki de yalnızca 5'i olan bir saate bakıp bakıp ağlamamaktır, tutmaktır kendini boşalırken bile kaybolan ya da ne bileyim güpegündüz çalınan kum saatidir, çingene sesidir, hepsidir. neşter girdi mi kalp guguklu saatin ötmesini öğretir zamana; hasrettir zaman kırılan aynaya. hepimize yeter bu aşk neşter yetmez ama; tahta bir kazık, kızgın yağ bir poşet tiner, yeni çekilmiş ayak tırnağını yalamaktır kapana uzatmaktır dilini işlenmemiş suçları itiraf etmektir aşk herkes birbirine fazla narkoz versin lütfen rica ederim zorluk çıkarmayın baltaya korkuluklara saygılı olun mesela, tırmanmayın direklere neye yarar bu; neye yarar ısıtmak dün ölen bir kadavrayı mor bir aşk uğruna açık bırakıp bu kalbi ameliyat masasında resim yapmalı, deli gibi resim yapmalı kayıp bir turuncu kokusu var havada Altay Öktem Bir Sokağı Yürümek ağlar çekiliyor sulardan sular da biziz bir sokağı yürüyorum ardımda peygamber çiçekleri kaldırım taşları, unutulmuş bir an, tırnak izleri ardımda fistolu perdeler, özenle saklanmış tabancam bir sokağı yürüyorum ağlar çekiliyor sulardan herkes küçük bir hayatı doldururdu tıka basa anı biriktirirdi herkes; yaşamak buysa! usulca beklerdik sessizliğin çökmesini. susardık sonra yataklara ulaşırdık tören adımlarıyla bir sokağı yürüyorum ardımda kayboluş dilenciler, sözcükler, tozlu resmi dedemin 'ölüm gibi birşey oldu ama kimse ölmedi' dizesi elektrik direkleri, fallar, yalanlar ardımda ölümlere ağlanırdı, tozu alınırdı küçük yaşamların nerde gülmesi gerektiğini bilirdi herkes nerde susması gerektiğini. gitmesini bilmezlerdi ama çünkü gitmek yeniden başlamaktır kendine ve eksik kalan ne varsa... postacılar gelmeden okunurdu mektuplar gurbet denirdi; tren daha yanaşmadan gara bilinirdi kimin geleceği. yolcular da yalandı yalandı ağlamaklar. kurallar vardı, yasalar, tarihler sevişmek yasaktı örneğin ve şüheda fışkırırdı arada bir çiçekleri hiç açmayan topraklardan bir sokağı yürüyorum ardı arkası kesilmiyor çocukların ağlar çekiliyor sulardan sular da biziz bir sokağı yürümek gibi sevgilim; herşeyiz eski ve yeni olan Altay Öktem Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 saol kata da sevmiyorum bu adamı..sahte bi şair(! )ve insan..yine de saol..senin emeine lafım yok..yanlış anlamassın umarım:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 sorun degıl:) yazılarını sevıyor dum ben de:) tıp fak mezunu Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cherar Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Oğuz Atay taklitçisi bi adam bu :) nacizane fikrim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Oğuz Atay taklitçisi bi adam bu :) nacizane fikrim nacızene fikrine ben de katılıyorum da kırmak istemedim kata yı saygılar vesselam Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cherar Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 kata kırılmaz zannımca öyle şeylere ama bende okuyorum ara ara öktemi ki oğuz atay dan daha çok keyif alayım deyu :) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 neden kırılayım kı...ben tıp fak anılarını okurken zevk aldım hayvan dergısınde sıırlerını renk olsun dıe actm Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cherar Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 bak gördünmü kırılmaz o :) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 sunu belırtmek ısterım actıgım konuların yarısından fazlasında ben de sızlerle ögrenıyorum, yenı okuyorum vs ... bazı arkadaslar felsefe ve edebıyat ustunde lısans yapmısım gıbı davranıyor:) öyle bı rol ustlenmek ıstemem....sadece ılgılenıyorum deyım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cherar Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 ah kata ahhhh:) sen çoktan yurdum enteljisanyasına katılmışsın seni uyaran olmamış :) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2007 ah cherar kırk fırın ekmek yemek lazım ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Elesis Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2007 Ben çok seviorum Altay Öktemi penguen dergisinde okuyorum her hafta da beni mart ayında sevdiğim kadınlar kadarım die bi yazısı vardı o yakmıştır,eyvallah katatonik bacım:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tkmelancholy Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2007 eline sağlık katatonik:) sevdiğim kadınlar kadarım yazısını hiç okumamıştım merak ettim merak edenler varsa diye de buraya koyuyorum eğer taklit değilse güzel yazı Her erkek, sevdiği kadınlar kadardır. Ne bir gram eksik, ne bir gram fazla! Hepsi hepsi, sevdiğin kadınların toplamısındır, o kadar. Her kadın, yedeğinde bambaşka bir dünya taşır. Gerçi o dünyanın çok azını gösterir sana. Küçücük bir parçasını bırakır, terk edip de giderken. Parçaları tamamlayabilirsen, hiçkimsenin bilmediği, hiçkimsenin farkında bile olmadığı bambaşka bir dünyan olur. Ve o dünyanın tek sahibi, tek kahramanı olmanın keyfini sürersin. Ta ki başka bir kadın, ellerini kollarını sallaya sallaya, özenle yarattığın o dünyaya girene kadar. Elbette o da kendi dünyasını getirmiştir yanında ve küçücük bir parçasını sana uzatır. Onu da alıp kendi dünyana eklediğinde, dünyan, o eski dünya değildir artık. Yenilenmiş, farklılaşmış, laf aramızda eskisinden biraz daha çılgın, ama biraz daha tehlikeli olmuştur. O yüzden her kadın, her erkeğin dünyasını değiştirme gücüne sahiptir. Ha, bu gücü kullanır ya da kullanmaz; o bizim bileceğimiz iş değil. Sözünü ettiğim, insanın hayatına keskin bir kılıç gibi ani, bir o kadar da acıtarak giren; çıkarken de şarıl şarıl kanatan kadınlar, yani sevgililer değil yalnızca. İstisnasız bütün kadınlardan söz ediyorum. Tanıdığımız, karşılaştığımız, öyle ya da böyle hayatımıza giren, bizi bir şeklide etkileyen bütün kadınlardan... Annemiz olabilir bu, teyzemiz, anneannemiz ya da babaannemiz olabilir. Kimi zaman kapı komşumuz ya da okul arkadaşımız da olabilir... Hepsinin hayatımızı etkileme, bizim dünyamızın bir parçası olma, daha doğrusu; bizim dünyamızı oluşturma gücü var. Az ya da çok, bizde payı var hepsinin... Şimdi nerden çıktı konu diye düşünebilirsiniz... Hatta Dünya Kadınlar Günü'nü ya da Sevgililer Günü'nü kutlamaya kalktı ama jeton biraz geç düştü herhalde, diyerek dalga da geçebilirsiniz benle ... Ama alakası yok. Shaft'ımı kaydıran, durup dururken kadınlar hakkında ileri geri düşünmeme neden olan şey çok farklı. Kadınlar ya da sevgililer günüyle zerre kadar alakası yok. Ayrıca, shaft'ımızı kaydıran kadınların ille de sevgilimiz, annemiz ya da anneannemiz olmasına da gerek yok. Hiç tanımadığımız, şöyle oturup iki muhabbet bile etmediğimiz, hatta yüzünü bile görmediğimiz kadınlar, yeri gelir, tam ortasından girerler dünyamıza. Kendimize yeni bir dünya yaratmamıza neden olurlar. Hatta, dünyamızın asıl sahibi olur çıkarlar! Janis Joplin gibi mesela. Kadıköy Shaft, rock'ın Kadıköy'deki kalesi olmakla yetinmeyip, sağlam bir dergiyle de piyasayı sallamaya karar verince, benim de yolum kadınlarla kesişti işte! İlk bakışta alakasız gibi duran hadise şöyle gelişti; ruhumda sarsıntılar yaratan, içimdeki boşlukları daha da genişleten müzisyenleri tespit edip, her sayı birini yazmak için yola koyuldum. Kapkara gırtlağıyla gençliğime damgasını vuran, beni ordan oraya savuran, deli gibi sevdiğim halde rüyamda bile sevişmeye cesaret edemediğim Janis Joplin'den başkasını yazamazdım derginin ilk sayısında. Peki, dedim kendime, Janis tamam da, sonra kimi yazacaksın? Ardı arkasına geldi isimler... Björk mesela, sanki buzların arasından el sallıyordu bana. O kadar soğuk bir yüzü vardı ki, biraz daha üşüyebilmek için dua etmekten başka çare bırakmıyordu insanda. Hatta donmayı özlüyordum ona bakınca. Deli gibi istiyordum bunu. Tori Amos geldi ardından... Nedense hep beyaz bir elbise içinde hatırlıyorum onu. Hayır, sadece vücudu değil, yüzü de beyazlar içinde sanki. Yüzü bildiğimiz yüzlerden değil; beyaz tülden bir yüzü var Amos'un. Her an kırılacak gibi. Dağılıp un ufak olacak gibi bir yüz. Ama hiçbir şey olmuyor nedense; aksine, ben dağılıyorum o yüze baktıkça... Hayır, bunlarla kalsa iyi... Bakıyorum hiç olmadık bir yerden, diyelim Liz Phair bile sızmış hayatıma. “You're my secret beauty routine,” diyen sarışın sesi çınlıyor kulaklarımda... Bir baktım; saymakla bitmiyor shaft'ımı kaydıran kadınlar. Terk edilmiş bir vapur iskelesini gizlice ateşe verir gibi seviştiğim kadınlar değil sadece; bambaşka bir dünyanın sırrını, dillerini ustaca kullanarak ağzıma fısıldayan kadınlar da değil... Onlarla sınırlı değil içimde haylaz bir çocuk gibi büyüttüğüm, içimde sessizce çağlayan dünya! Minik bir esintide bile, üşümeyeyim diye sırtındaki hırkasını çıkartıp omuzlarıma atan annem de var aralarında, küçücük bir çocukken, oyuncak arabaları yerde sürter gibi yapıp bacaklarının arasını göz ucuyla süzdüğüm kapı komşumuz da... Hepsi de bir parça koparmış kendi dünyalarından, cömertçe sunmuşlar bana. Tuhaf ama, Janis Joplin'in dünyasından da katmışım kendiminkine, Björk'ün dünyasından da... Böyle böyle bir dünya kurmuşum kendime. Demek hırkayla, dille ya da dokunmakla, bakmakla bitmiyor iş. Sesiyle de, duruşuyla, gülüşüyle ya da aniden bir poster olup duvarına yerleşmesiyle de dünyana girebiliyor, dahası, sana kendi payından bir dünya kurabiliyor kadınlar. O yüzden, kendi Janis'imi anlatan bir yazıyla yetinmedim. Yazarken kendimi de tarttım, ölçtüm, biçtim kendimi ... Baktım ki; sevdiğim kadınlar kadarım. Sevdiğim kadınların toplamıyım sadece. ALTAY ÖKTEM Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.