Jump to content

Osmanlı şiirine modern yaklaşımlar


Dolunay

Önerilen Mesajlar

 

 

 

Klâsik Türk Edebiyatı üzerine yazılmış bir araştırma- inceleme kitabı olan “Osmanlı Şiirine Modern Yaklaşımlar” adlı eser, “İçindekiler, Önsöz, Ramazaniyyelerde Zihniyet Değişmelerinin İzleri, Bâkî’nin Gazellerini Yeniden Okuma Denemesi, Nâbî’nin Gazellerinde Görme Biçimleri, Şeyhülislâm Şairlerin Gönül Mâcerası, İki Sulhiyye Işığında Yorgun Osmanlı, Tarih Araştırmalarında Edebî metinlerin Değeri, XVII. Yüzyılda Medrese-Tekke Mücadelesinin Osmanlı Şiirine Yansıması, Nâbî’nin Şiirlerinde Merkez-Taşra Mukayesesi, Liselerde Divan Edebiyatı Öğretimi, Sâbit’in bir Gazeli Etrafında Modernleşme Etkileri ve Yazıların Yayımlandığı Yerler” bölümlerinden oluşmaktadır. Eser, Osmanlı edebiyatı ve bilhassa Osmanlı şiirine farklı bir bakış açısı sunan metinlerden müteşekkildir.

 

 

Ali Fuat Bilkan, eserini vücuda getirirken birçok kaynağa başvurmakla birlikte özgün çalışmalarına ve farklı araştırmalarına ağırlık vermiştir. Ancak eserin lâyıkıyla anlaşılabilmesi ve Türk Edebiyatındaki konumunun belirlenebilmesi için daha önceki çalışmalardan bahsetmekte fayda vardır. Divan Edebiyatı üzerinde son yıllarda yapılan çalışmalar, bu edebiyatın farklı yanlarını ve bu edebiyatı meydana getiren neslin farklı dünyalarını ortaya çıkarmaktadır. dünya edebiyatçılarından Walter Andrews, Osmanlı şairinin derinliklerine ve Osmanlı şiirindeki anlam yeniliklerine dikkatleri çekmiştir.(Andrews Walter, Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2000) Aynı yazar, Osmanlı şairinin dünyasına girerek şairin iç alemine ve dolayısıyla Osmanlı aydınına, insanına ışık tutmayı hedefler. (Andrews Walter, Osmanlı Gazel Estetiğine Yeni Bir Bakış, Çeviren: Tansel Güney, Kaşgar Edebiyat Seçkisi, İstanbul, Haziran 1998) Divan edebiyatı hakkındaki hükümleri lirik, sade ve akıcı bir üslûpla dile getiren ve bu edebiyatı yeniden canlandırma gayesi güden İskender Pala, divan edebiyatının teorik bilgilerine modern yaklaşımlarıyla dikkat çekmektedir. (Pala İskender, Divan Edebiyatı, Kapı Yayınları, İstanbul, Ocak 2005) Osmanlı Edebiyatına karşı, günümüz insanının yaklaşım tarzını olumlu manada değiştiren önemli çalışmalardan biri de bu safhada önemli hamleleri bulunan Cihan Okuyucu’ya aittir. (Okuyucu Cihan, Divan Edebiyatı Estetiği, Leyla ile Mecnun Yayıncılık, İstanbul, Ekim 2004) Daha ziyade şekil ve muhtevaya odaklanan bu çalışmaların dışında, Ali Fuat Bilkan’ın “Osmanlı Şiirine Modern Yaklaşımlar” adlı eseri bilhassa ‘anlam’ üzerinde durmuş ve edebî eserden hareketle Osmanlı insanını yeniden yakalamayı hedeflemiştir.

 

 

Ali Fuat Bilkan, kitabın önsözünde Osmanlı edebiyatı ve bu edebiyata yaklaşım tarzı ile ilgili genel hükümlere yer vermiştir. Yazar, Osmanlı edebiyatının farklı algılanması, farklı anlaşılması üzerinde durmuş ve realist bir gözle Osmanlı edebiyatının asıl mevkini belirten fikirlerini önsözünde sıralamıştır. Altı asrı aşkın bir imparatorluğun duygu, düşünce ve hayal sisteminin aynası olan Osmanlı edebiyatı hakkında tabir edilen “soyut, anlaşılmaz, dili ağır, kapalı, halktan ve hayattan uzak” şeklindeki nitelemelere nesnel ve reel yaklaşımlarda bulunmuştur. Önsözünde Osmanlı edebiyatının muhtevasından ziyade zengin anlam dünyası üzerinde durulması gerektiğini belirten yazar, aynı zamanda “anlam” bakımından yapılan çalışmaların yetersizliğinden söz etmiştir. “Şimdiye kadar yapılan çalışmaların büyük kısmı, Osmanlı edebiyatının muhtevası üzerinde yoğunlaşmıştır. Klasik şiirimizin zengin anlam dünyasını, dilin gücü ve dilbilimi, anlambilimi, gösterbilimi vb. alanların ışığında incelemek, henüz yaygın bir anlayış haline gelmemiştir. Oysa tarihî bir metnin ‘anlam’ bakımından değerlendirilmesi, ortaya ilgi çekici sonuçlar çıkaracaktır.” (s.7) Edebî eser, edebiyat ve sosyal bilimler arasındaki ilişki, eski edebiyat alanına ilişkin akademik çalışmalar ve bu çalışmalarda yapılan bariz hatalar, edebî eseri incelemede kullanılan teknikler vb. gibi konulara değinen yazar, önsözünden itibaren Osmanlı şiirine dair modern yaklaşımları hakkında ipucu vermektedir.

 

 

Ali Fuat Bilkan, “Osmanlı Şiirine Modern Yaklaşımlar” adlı eserinde yıllardır belli kalıplara sığdırılan Osmanlı edebiyatına farklı bir pencereden bakmayı uygun görmüştür. Birer belge niteliği taşıyan edebî metinlerden hareketle toplumun sosyo-kültürel yapısına kapı aralamak yazarın bariz hedefidir. Edebî metinler, Osmanlı edebiyatının genel anlatım özellikleri içerisindeki yerleri ve değerleri göz önüne alınarak, dilin gücü ve ifade tarzı hesaba katılarak incelenmiş; dönemin hakim zihniyetine ışık tutulmuş; devrin sosyal ve kültürel tablosuna kayda değer yaklaşımlar sunulmuştur. Farklı devirlerde yaşamış birçok şairin farklı beyitlerinden yola çıkan yazar, genellikle beyitleri kısaca açıklamış ve ardından esas konuya değinmiştir. Kitabın en dikkat çekici yönlerinden biri, Osmanlı edebiyatından hareketle dönemin tarihî, felsefî, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel dünyasına ışık tutan yaklaşım tarzıdır.

 

 

Kitap, “I. Ramazaniyyelerde Zihniyet Değişimlerinin İzleri” (s. 11-22), “II. Bâkî’nin Gazellerini Yeniden Okuma Denemesi” (s. 23-42), “III. Nâbî’nin Gazellerinde Görme Biçimleri” (s. 43-56), “IV. Şeyhülislâm Şairlerin Gönül Mâcerası” (s. 56-66), “V. İki Sulhiyye ve Osmanlı Toplumunda Barış Özlemi” (s. 66-97), “VI. Tarih Araştırmalarında Edebî Metinlerin Değeri” (s. 97-103), “VII. XVII. Yüzyılda Medrese ve Tekke Mücadelesinin Osmanlı Şiirine Yansıması” (s.104-118), “VIII. Nâbî’nin Şiirlerinde Merkez-Taşra Mukayesesi” (s. 119-125), “IX. Liselerde Divan Edebiyatı Öğretimi” (s. 126- 139), “X. Sâbit’in Bir Gazeli Etrafında Modernleşme Eleştirisi” (s. 140-143) olmak üzere on bölümden müteşekkildir.

 

 

İlk bölüm, Klâsik Türk Edebiyatında oldukça fazla kullanılan kasîdelerin nesip bölümlerinde ‘Ramazan’ konusunu işleyen şiirlere verilen bir ad olan ‘Ramazaniyye’ler ile alâkalıdır. XVII. yüzyılda yazılmaya başlanan ve XVIII. yüzyılda oldukça rağbet gören Ramazaniyyelerden alınan örnek beyitlerle eski hayatın zenginliği ve çeşitliliğine ulaşılmaya çalışılmıştır. (s. 12) Bu bölümde üzerinde durulan esas konu Ramazanın kültür ve edebiyatımızdaki yerinden ziyade, dilin gücü ve anlamın tarihsel boyutundan hareketle, Ramazanı kültürel ve folklorik cepheleriyle tanıtmak, toplumun XVII. ve XVIII. yüzyıllarda değişen değer yargılarına kapı aralamaktır. (s. 12) Ramazan konusunu 34 beyit ve 4 mısradan hareketle işleyen ve yavaş yavaş değişen ramazan düşüncesini yansıtan yazar; toplumun dinî normlarının değişime uğramasında ve bir zamandan sonra, aslî şekil ve muhtevalarını kaybetmelerinde ‘anlam biçim’lerinden ziyade ‘yaşama biçim’lerinin etkili olduğunu vurgulamaktadır. (s. 22) Ramazanla ilgili kültürel ve folklorik unsurların çoğu kez dinî unsurların yerine geçmiş olması sebebiyle, kültürün tarihî olanla dinî olan yanını ayırmayı ve temel değerlere bu mânâda yeni bir yaklaşımla bakmayı gerekli gören yazar, bu yaklaşımıyla eski yaşam biçimine ve bu yaşam biçiminin belgesi olan edebî metinlere farklı ve modern bir bakış açısı sunmaktadır.

 

 

“Bâkî’nin Gazellerini Yeniden okuma Denemesi” adlı ikinci bölümde, yazarın verdiği misaller Bâkî’ye ait 66 beyit ve 4 mısradan ibarettir. Yazar, bu yazısının ilk bölümünde genelden özele bir yol takip etmiş, dünya ve Türk edebiyatındaki çalışmalardan kısaca bahsettikten sonra Osmanlı edebiyatına ve bu edebiyatın toplumsal hayatla olan münasebetine değinmiştir. “Her söz, onu söyleyenin düşüncelerini yansıtır. Her söz, dilin bütünlüğü içerisindeki yeri ve anlamıyla da değerlendirilmelidir.” (s. 25) düşüncelerini benimseyen A. Fuat Bilkan, bu fikirlerden hareketle divan şiirine ait bir metnin, şairin kendi düşüncelerinin bir belgesi olduğu kadar, dilin kendi içerisindeki bütünlüğü de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gereken bir şiir olduğu yargısına ulaşır. (s. 25) Divan şairi, kendisinden önce kullanılmış dil ve kültür malzemesini yeniden kullanarak, bir nevi okuyucu gibi ‘yeniden yaşamış’ ve ‘kendini şairin yerine koyma’ hâlini yaşamıştır. Divan şiirinin bu teorilere çok zengin örnekler ihtiva ettiğini benimseyen yazar II. bölümü teşkil eden bu yazısında, “XVI. yüzyıl divan şairlerinden Bâkî’nin gazellerinde, şairin hayatıyla ilintili olarak, şairin arka plandaki duygularını ve bilhassa geleneksel ifade kalıpları içerisinde gizlediği sembolik anlatımı çözmeye çalışmak”tadır. (s. 26) Bâkî’nin şahsî yaşantısından; duygu ve düşünce dünyasından; edebî anlayışından; yaşadığı dönemin içtimaî, siyasî, iktisadî, ve medenî hayatından yola çıkarak şiirlere, farklı bir bakış açısıyla yaklaşılmış ve kayda değer bulgular yakalanmıştır.

 

 

III. bölümü oluşturan “Nâbî’nin Gazellerinde Görme Biçimleri” adlı metin, hikemî olarak isimlendirilen üslûp özelliğinin temsilcisi olan Naci üzerine, farklı bir bakış açısıyla kaleme alınmıştır. Osmanlı Devleti’nin duraklama döneminde ortaya çıkan sosyal ve ekonomik hadiseler, sanatçıların duygu ve düşüncelerini önemli ölçüde etkilemiştir. (s. 43) Bu dönemde Divan şairlerinin ‘müşebbehünbih’ dünyasının genellikle sosyal çevre ile ilgili unsurlar oluşturmuştur. Nâbî gibi şairlerin, şiirlerinde sosyal konuları ağırlıklı olarak işlemeleri, Divan şiirinde mühim bir yenilik olarak yorumlanabilir. (s. 43) Kullanılan malzemenin değil, bu malzemeyi kullanım biçiminin önemli olduğu Divan şiirinde, bu kullanım biçimini yani üslûbunu, bir şairin eşya, durum ve olayları ‘görme biçimi’ ve imajları kullanma niteliği belirler. Bilhassa Nabî’nin şiirlerinde görülen ve ‘alışkanlığı kırmak’ olarak adlandırılan üslûp farklılığının Divan şiirine getirdiği yenilik ve üslûp sapması, metinde detaylı olarak incelenmiştir. (s. 44-45) Bu bölüm, “Ekonomiyle İlgili Yorumlar, Dinî Unsurlarla İlgili Yorumlar, Sosyal Çevre ve Maddî Kültür Üzerinde Yorumlar” olmak üzere üç alt başlıktan müteşekkildir. Bu metinde, Nabî’nin tarihî belge niteliği taşıyan şiirlerinden seçme olarak 25 beyit yer almaktadır. Eserin sonunda ise Nabî’nin tarihî ve sosyolojik özellikteki şiirlerinin Divan şiirine katkısı üzerinde durulmuştur. Gazel muhtevasının genişlemesi, gazellerdeki kelime kadrosunun farklılık arz etmesi, divan tertibinde görülen yenilik, hikemî üslûpla gelen edebî ekol ve Divan edebiyatında belge şiir niteliği taşıyan eserlerden bahsedilerek Nabî’nin bir nevi eşya, durum ve olayı orijinal görme biçimi üzerinde durulmuştur. (s. 54-55)

 

 

“Şeyhülislâm Şairlerinin Gönül Mâcerası” adını alan metin, kitabın IV. bölümünü oluşturur. Metin üzerinde durulan esas konu, bir din âlimi olan şeyhülislamların divan şiirini algılama ve anlatma biçimleri ve bu biçimle divan şiirine verdikleri mecradır. “İslâm hukukunun en önemli temsilcileri konumunda bulunan şeyhülislâmlar, Osmanlı toplum hayatında önemli rol oynamışlardır ve Osmanlı Devleti’nde meşihat makamına gelen 131 şeyhülislâmdan 44’ü şairdir. Bunlardan 14’ü divan sahibidir. (s. 56-57) Din adamı olan ve bu vasıflarıyla Osmanlı tebaasını derinden etkileyen şeyhülislâmların divan şiirine farklı bir kimliğe bürünerek yaklaşmaları divan şiirinin diyalektiği ve estetiği sebebiyledir ki, bu yaklaşım tarzıyla şiirin estetik anlayışı, temel felsefesi ve köklü üslûbu hakkında mühim bilgiler elde edilebilir. A. Fuat Bilkan, dikkatleri bu mevzu üzerine çekmekle birlikte şeyhülislamların Divan şiirine ilave ettikleriyle de meşgul olmuştur. Sembolik bir dilin tercih edilmesi, mânânın sınırlandırılmaması, çok anlamlı bir şiir tarzının meydana getirilmesi, güzel söz söyleme sanatına önem verilmesi, meslekî kavramlara yer verilmesi, meslekî tabir ve deyimlerin kullanılması şeyhülislâm şairlerin divan şiirinde kullandıkları tekniklerdendir. Konu, birçok şeyhülislâm şairin adının geçtiği 39 beyit etrafında işlenmiştir.

 

 

“İki Sulhiyye ve Osmanlı Toplumunda Barış Özlemi” adlı V. bölüm, XVII. yüzyıl şairlerinden Nabî’nin Karlofça Anlaşması sebebiyle Sadrazam Amcazâde Hüseyin Paşa için yazdığı sulhiyye ile XVIII. yüzyıl şairlerinden Sâbit’in Hüseyin Paşa övgüsünde yazmış olduğu ve Pasarofça Anlaşmasının dile getirdiği sulhiyyenin değerlendirildiği bir bölümdür. Metinde Nabî’nin 121 beyitlik kasîdesinin ilk 60 beytine, Sâbit’in 90 beyitlik kasîdesinin ilk 30 beytine yer verilmiştir. Toplumun nabzını belgeleyen ve tarihî metin özelliği taşıyan iki sulhiyyeden hareketle XVII. ve XVIII. yüzyılda Osmanlının siyasî ve içtimaî hayatına ışık tutan ipuçlarına ulaşılmıştır. Mukayese yoluyla şiirleri inceleyen A. Fuat Bilkan, Osmanlı şiirinden yola çıkarak Osmanlı insanına ulaşmayı hedeflemiştir. Şiirlerin tetkik edilmesiyle Osmanlı insanının XVII. yüzyıldan itibaren barışa özlem duyduğu ve savaştan bıktığı neticesine varılmıştır. (s. 68-70)

 

 

VI. bölüm “Tarih Araştırmalarında Edebî Metinlerin Değeri” adını taşımaktadır. Bölümde üzerinde durulan ana konu, tarih alanındaki araştırmalarda edebî eserlerden yararlanılmasının önemi ve bu tür çalışmalarda edebî eserlerdeki materyallerin değerlendirilmesinin gerekliliğidir. (s. 97) Yazıda, metnin niyetinden yola çıkarak, örnekler ışığında, muhteva ve bakış açısı bakımından farklılıklar belirlenmektedir. Edebiyat ve tarihin kesişme noktası sayılan bu bölümde, 3 beyit yer almakla birlikte, okuyucu divan şiirinin farklı nazım türlerine yöneltilmiştir. Zira Osmanlı şiirinin genelinde tarih araştırmalarının yanı sıra, sosyal, kültürel ve ekonomiyle alâkalı çalışmalarda, orijinal tespitlere ve farklı değerlendirmelere kapı aralayacak bilgiler mevcuttur. (s. 100, s. 103)

 

 

“XVII. Yüzyılda Medrese ve Tekke Mücadelesinin Osmanlı Şiirine Yansıması” başlıklı metin, kitabın VII. bölümünü teşkil eder. Bu bölümde XVII. yüzyıl hakkında kısa bir tarihî malûmattan sonra tekke ve medrese kavramlarına geçilmiştir. Metinde kaleme alınan konu, XVII. yüzyılda Kadızâdeliler ile Sivasîler arasındaki tartışmanın, yüzyılın aydınları ve bilhassa şairleri üzerindeki etkileri ile sınırlıdır. (s. 104) Diğer yüzyıllarda rastlanmayan bir üslûpla, eserlerinde dönemin sosyo-kültürel yapısı, ekonomik ve siyasî durumuyla ilgili değerlendirmeler yapan bu dönem aydınları, “bilim ile dinin birbiriyle çatışmadığını ispat etme” çabasına girmişlerdir. (s. 105) 28 beyit etrafında işlenen tekke-medrese konusu, Kadızâdeliler ile Sivasîlerin münakaşalarıyla sınırlı kalmamış; dönemin aydınını, insanını, siyasî, sosyal ve kültürel yapısını da bu tartışmanın etkileriyle beraber metne dahil etmiştir. Farklı şiirleri tetkik eden A, Fuat Bilkan, şiirlerdeki müşterek tarafları bir araya toplamayı hedef alarak şairlerin düşünce tabakasına ulaşabilmiştir.

 

 

VIII. bölüm “Nabî’nin Şiirlerinde Merkez-Taşra Mukayesesi” adını almaktadır. Nabî’nin şiirlerinden hareketle Osmanlı Devlet yapısında merkez ve taşraya ait önemli izlenimler elde edilmiştir. Toplam 19 beyte yer verilen bu bölümde, üzerinde durulan ana hususlardan en önemlisi, Osmanlı Devlet’inde ilim, kültür, sanat ve ticarette merkeziyetçi bir anlayışla İstanbul’un ön plânda tutulması ve İstanbul haricindeki şehirlerin taşra olarak nitelendirilmesidir. Bu sebep itibarı ile, şiirlerde merkezin ayrıcalıklı durumuna ve cazibesine kapılan şairlerin İstanbul’da toplanması, sanatın ve sanatçıların taşrada itibar görmemesi meselesine de değinilir. (s. 119-120) XVII. yüzyılda şehir kültürünün ve şehirleşmenin genel durumu, Nabî’nin şiirlerinde sıkça rastlanan diğer önemli mevzulardandır. (s. 124-125) Taşrada ve bilhassa şehirde yaşayan Osmanlı tebaasının genel vaziyeti ve sosyal yaşantısı, Nabî’nin şiirinde işlediği önemli noktalardandır. Bahsi geçen hususlar kitabın bu bölümünde sıkça vurgulanmıştır.

 

 

“Liselerde Divan Edebiyatı Öğretimi”, kitabın XI. bölümünü teşkil eden ve Osmanlı Edebiyatına umumî bir nazariyati içeren ifadeler bütünüdür. Metinde, liselerde ders olarak okutulan Divan Edebiyatının üzerinde durulmuştur. Dersi anlama-anlatma teknik ve yöntemleri, öğretim stratejisi, ders içeriğinin sunum tarzı, derse duyulan motivasyon yetersizliği vb. gibi eğitim-öğretim meseleleri, Divan edebiyatı dersi çerçevesinde incelenerek lise öğretimindeki eksiklikler tespit edilmiş ve bu eksikliklere çözüm önerileri sunulmuştur. (s. 126-128) Kalıplaşmış fikirler, önyargılar, noksan bilgilerle öğrenilen ve öğretilen Divan edebiyatı, birçok boyutuyla kaleme alınmış ve son yıllardaki çalışmalardan örneklerle ortaya çıkan hakikât, metinde yeniden masaya yatırılmıştır. “Divan Edebiyatının Algılanışı, Tarih, Aruz Vezni ve Ahenk, Nazım Şekilleri, Edebî Sanatların Anlatımı, Metin Seçme ve Zevk Eğitimi, Sonuç” olmak üzere bu bölüm, 7 alt başlık altında toplanmış ve Klâsik Türk Edebiyatının hemen hemen her yönü, modern fikirler vasıtasıyla tetkik edilmiştir. Metinde geçen beyit sayısı 8, mısra sayısı 2’dir.

 

 

Eserin son yazısını, “Sâbit’in Bir Gazeli Etrafında Modernleşme Eleştirisi adlı X. bölüm oluşturur. A. Fuat Bilkan’ın kaleme aldığı bu metin, kitaba sonsöz mahiyeti taşımaktadır. Yazının ilk bölümünde XIX. yüzyıl edebî şahsiyetlerinden birkaç misâl verilir. Gelişme bölümünde ise Sâbit’in 2 beytini barındıran metinde, müşterek mevzu ‘saat’tir. Saatten yola çıkarak dönemin sosyo-kültürel yapısıyla ve hakim zihniyetiyle ilgili ipuçları yakalayan yazar, ifade ve anlamı baz alarak Osmanlı aydınının modern hayattaki konumu hakkında mühim bilgiler elde eder.

 

 

Eserin son bölümünde ek olarak “Yazıların Yayımlandığı Yerler” isimli bir metin mevcuttur. 11 adet araştırma-inceleme metninden 6’sı yayımlanmamıştır. Diğer 5 eserin ise yayımlandıkları dergiler, dergilerin yayın sayısı, eserin yayın tarihi ve sayfa numaraları hakkında kısa bir bilgi verilmiştir. Ayrıca eserde, yararlanılan kaynaklar dipnot olarak gösterilmiştir.

 

 

“Esasen Klasik Edebiyata ait eserlerde sosyo-kültürel incelemelerde kullanılabilecek pek çok örnek bulunmaktadır. Ancak bütün bunların farkına varabilmek için köklü bir zihin değişikliğine ihtiyaç vardır. Klâsiklerimizi, vezin ve edebî sanatlardan müteşekkil birer eski zaman metni olarak görmekten vazgeçip, toplumun yaşayışı, inancı, duygu ve düşüncesinin ifade aracı olarak değerlendirmek, bize geçmişe ait çok değerli bilgilerin kapısını da açacaktır.” (s. 143) “Osmanlı Şiirine Modern Yaklaşımlar” adlı eser Divan edebiyatına yaklaşım tarzı; Osmanlı şiirini incelemede teknik, yöntem ve farklılığı; Osmanlı edebiyatındaki meselelere realist bakış açısı ve çözüm imkanları sunması; çalışma ve araştırmaların son halince desteklenen sağlam fikir dünyası ve özgün düşünce arayışlarıyla Klâsik Türk Edebiyatı safhasında mühim bir hamledir.

 

 

Osmanlı şiirinin şekil ve muhteva özelliklerinden farklı olarak anlam katmanlarına yeni bakış açısı sunan ve Osmanlı dünyasından bir parça olan edebî eserin dikkatle incelenmesi gereken birer belge olduğu fikrini vurgulayan “Osmanlı Şiirine Modern Yaklaşımlar” adlı kitap; günümüz insanına geçmiş insanlara dair siyasî, içtimaî, iktisadî, medenî bilgiler vermekle beraber kültür, sanat ve edebiyattaki değerlerimizi ve eserlerimizi daha hakiki ve modern yaklaşımlarla tanıma, anlama ve anlatma gayesi gütmektedir.

Kaynak: edebiyatturkiye.com/Tutoriaux-rop-tutoriaux-did-32

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...