sidar Oluşturma zamanı: Şubat 19, 2015 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 19, 2015 Simya (alşimi), hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden bir terimdir. Simya; kimya, metalurji, fizik, tıp, astroloji, semiotik, mistisizm, spiritüalizm ve sanatı bünyesinde barındırırdı. Simya ile en az 2500 yıldır uğraşıldığı bilinmektedir. Simya ile ilk olarak Mezopotamya, Eski Mısır, İran, Hindistan ve Çin'de uğraşılmıştır. Klasik Yunan döneminde Yunanistan'da, Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü coğrafyada, önemli İslam başkentlerinde ve daha sonra 19. yüzyıla kadar Avrupa'da simyaya ilgi duyulmuştur. Batı simyası her zaman, kökleri ünlü simyacı Hermes Trismegistus'a uzanan ve bir felsefi-spiritüel sistem olan Hermetizm'le yakından bağlantılı olmuştur. Bu iki disiplin (simya ve Hermetizm) 17. yüzyılın önemli bir ezoterik ekolü olan Gül-haçlılar 'ın doğuşunda etkili olmuştur. Erken modern dönemde, simya kimyaya dönüşmeye başlarken simyanın mistik ve Hermetik dalları modern spiritüel simyanın odak noktası olmaya başlamıştır. Günümüzde, simya mistik, ezoterik ve sanatsal yönleri nedeniyle bilim tarihçileri ile filozofların ilgi alanına girmektedir. Simya, modern bilimin temelini atan disiplinlerden biridir ve günümüz kimya ve metalürji endüstrilerinde kullanılan birçok madde ve işlem eski dönem simyacılarının keşfidir. Simyanın birçok yönü bulunmasına karşın günümüz popüler kültüründe (sinema ve edebiyattaki simya/simyacı imgelemlerinin de etkisiyle) simya denince akla madenleri altına çevirmeyi deneme işlemi gelmektedir. Doğanın araştırılması ve simya Simyacılar hakkındaki genel görüş onların sözde bilimadamı (pseudo-scientist), hatta kaçık ya da şarlatan oldukları yönündedir. Bunun nedeni simyacıların kurşunu altına çevirmeye çalışmaları, evrenin dört elementten (toprak, hava, su ve ateş) oluştuğuna inanmaları ve zamanlarının büyük çoğunluğunu mucize ilaçlar, zehirler ve sihirli iksirler harzılamaya harcamalarıdır. Bazı simyagerler gerçekten kaçık veya şarlatan olsa da, çoğu entelektüel akademisyenler ve önemli bilim adamlarıdır. Mesela, Isaac Newton ve Robert Boyle'un simyacı olduğu bilinmektedir. Bu gibi yenilikçi kişiler kimyasal maddelerin doğasını ve işleyişini araştırmayı denemişlerdir. Bu gibi simyagerler fiziki evrenin sırlarını açıklama girişimleri sırasında deney yapmaya, geleneksel bilgi ve bilgi kalıplarına, Thumb Yasaları'na ve şüpheci yaklaşıma dayanmak zorundaydılar. Aynı zamanda, simyagerler kimyasal süreçlerde, fiziki durum ve görünüşün büyük ölçüde değiştiği durumlarda dahi, "bir şeyin" mufaza edildiğini kabul ederler. Bu "bir şey" ya da "öz" maddelerin bazı temel prensiplere sahip olduğu, prensiplerin birçok dış görünüş altında gizli halde bulunabileceği ve bu prensiplerin uygun işlemler sonucu ortaya çıkartılabileceği görüşü ile ilintilidir. Simyacılar tarihlerinde bir düzen ve mantık arayışı içinde olmuşlardır. Simyanın hedefleri Metallerin altın ve gümüşe dönüştürülmesiÖlümsüzlük iksiri yaratılmasıİnsan hayatının dönüştürülmesiTüm hastalıklara çare bulunması Felsefi ve ruhani bir disiplin olarak simya Simyagerlerin en çok bilinen iki hedefi madenlerin altına dönüştürülmesi ve bütün hastalıkları iyileştirecek ve hayatı sonsuz biçimde uzatacak "pancea" (ölümsüzlük iksiri) yaratılmasıdır. Ortaçağ'dan itibaren Avrupalı simyagerler hem madenleri altına çevirecek hem de ölümsüzlük iksiri yaratılmasında kullanılacak efsanevi bir madde olan "felsefe taşı"nın (philosopher's stone) bulunması için büyük çaba sarfettiler. Simyagerler, yüzyıllar boyunca büyük saygınlık gördüler ve destek aldılar. Bu saygınlık ve desteğin nedeni ne hedefleri (altın ve pancea) ne de yazınlarına hakim olan mistik ve felsefi görüşlerdi. Saygınlık ve desteğin nedeni zamanlarının kimya endüstrisine yaptıkları katkılardı. Bu katkılar arasında barutun keşfi, madenlerin test ve rafine edilmesi, metaller üzerindeki çalışmalar, mürekkep, kozmetik, boya üretimi, deri boyanması, seramik ve cam üretimi, likör ve esans üretimi vb. sayılabilir. (Avrupalı simyagerler arasında "aqua vitae" (hayat suyu,ab-ı hayat) üretiminin de popüler bir deney olduğu düşünülmektedir.) http://www.main-board.net/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png Diğer taraftan, simyacılar hiçbir zaman sanatlarının fiziksel (kimyasal) boyutlarını metafizik yorumlamalardan ayırma eğilimi göstermediler. Hatta, antikiteden Modern Çağa uzanan dönemde "metafizikten yoksun fizik", "fiziksel tezahürden yoksun metafizik" gibi tatmin edici kabul edilmeyecektir. Kimyevi konseptler ve süreçler için ortak terminoloji eksikliği ve de gizliliğe duyulan ihtiyaç simyacıları hıristiyan ve pagan mitolojisi, astroloji, kabala ile diğer mistik ve izoterik alanlarda kullanılan terim ve sembolleri kullanmaya itmiştir. Bu nedenle en basit kimyasal tarif bile çapraşık büyülü sözler gibi gözükmüştür. Ayrıca, simyacılar düzensiz deneysel verileri bu mistik ve ezoterik alanları kullanarak teorik bir çerçeveye oturtmaya çalışmışlardır. Ortaçağ'dan itibaren bazı simyacılar, giderek, bu metafizik boyutları simyanın gerçek temelleri olarak ve kimyasal maddeler, fiziki haller ve materyal süreçleri ise sipiritüel varlık, durum ve tranformasyonların tek metaforu olarak kabul etmeye başladılar. Ayrıca, hem adi metallerin altına çevrilmesi hem de pancea mükemmel olmayan, hastalıklı, ahlaksız ve kısa ömürlülükten mükemmel, sağlıklı, ahlaklı ve ölümüzlüğe doğru bir evrimi sembolize eder ve bu noktada felsefe taşı ise bu evrimi mümkün kılan mistik bir anahtardır. Simyacının kendisine uygulandığında bu çifte amaç, onun cehaletten aydınlanmaya doğru evriminini sembolize eder; simyager açısından bu noktada felsefe taşı, bu evrimin gerçekleşmesini sağlayacak bazı gizli sipiritüel gerçekleri ve güçleri ortaya çıkarmak için bir araçtır. Bu görüşe uygun olarak yazılan metinlerde, kriptolu simya sembolleri, şemaları ve metne ait imgeler çok anlamlı, alegorilerle dolu ve kriptolu başka çalışmalara göndermeler yapacak biçimde kullanılmıştır ve bunların gerçek anlamlarının anlaşılması amacıyla "deşifre" edilmeleri gerekmektedir. Bazı insancıl (hümanist) bilginler, ruhani ve tabiat üstü alegorileri(metafizik yorumların şekillerle ifadesi)simyanın en doğru ve değerli açısı (ifadesi, görünüşü) olarak görürler ve kimyanın simya'nın bir uzantısı olarak gelişmesi, orjinal Hermetic geleneğinin bir bozulmuşu (yozlaşmışı)olduğunu iddia etmektedir. Bu spiritüel simya'nın çağdaş uygulayıcıları tarafından kabul görmüş bir görüştür. Çoğu bilimadamı, diğer bir yandan, tend to take quite the opposite view: to them, the path from the material side of alchemy to modern chemistry was the "straight road" in the evolution of the discipline, while the metaphysically oriented brand of alchemy was a "wrong turn" that led to nowhere. In either view, however, the naïve interpretations of some practitioners or the fraudulent hopes fostered by others should not diminish the contribution of the more sincere alchemists. İç (Ezoterik) simya Okültizm'in dallarından biri ya da kapsadığı alanlardan biri olarak görülen simya kimi kaynaklarda iç (ezoterik) simya ve dış (egzoterik) simya olarak ikiye ayrılmaktadır. Dış simyadaki bütün kavramlar Hermes-Thot inisiyasyonundaki ezoterik bilgilerin anlaşılamamış sembollerinden ibarettir. Örneğin, dış simyada madenlerin birbirine dönüşümünü sağlamak anlamına gelen “büyük eser” (magnus opum), iç simyada, inisiyatik bir eğitimin sonunda elde edilen spiritüel “aydınlanma”yı ifade eder. İç simyada inisiyasyonlardaki küçük misterlere ve büyük misterlere vakıf olma “küçük eser” ve “büyük eser” diye adlandırılmıştır. “Büyük eser”i gerçekleştiren kişinin “büyük sanat”ın sonunda “felsefe taşı”nı elde etmiş, “ölümsüzlük içkisi”ni içmiş olması, inisiyatik süreç sonunda aydınlanmış olmasını simgelerdi. “İlk madde”yi (materia prima) elde etmek ise, tüm madenlerin türediği madde cevherini elde etmek değil, ruhsal varlığın ilk halini, yani maddi dünyada doğmadan önceki saf hali, saf şuur halini elde etmek anlamına geliyordu. Metalin altına dönüşmesi sembolizminde simgelenen bir anlam da ‘aura’nın arınması, altın parlaklığını gösterecek bir saflığa ulaşmasıdır. Hermes-Thot’a dayanan ezoterik sembollerin, o sembolleri anlayabilecek inisiyatik eğitimden geçmemiş olanların eline geçmesi dış simyayı doğurmuştur. Bu bakımdan kimi yazarlar dış simyayı okültizm kapsamında, iç simyayı ezoterizm kapsamında ele alırlar. Paulo Coelho Paulo Coelho (d. 24 Ağustos 1947, Rio de Janerio-Brezilya). Yazar. Paulo Coelho gençliğinde bir hippiydi. Yazarlığa başlamadan önce ülkesinde tanınan bir şarkı sözü yazarıydı. Bir süre gazetecilik de yapan Paulo Coelho, 1986 yılında Hıristiyanların Batı Avrupa'dan başlayıp İspanya'da Santiago de Compostela kentinde sona eren geleneksel hac yolculuğunu yaptı. Bu deneyimini Hac (özgün adı: "The Pilgrimage") adlı kitabında anlattı. 1988 yılında yayınlanan romanı Simyacı, Coelho'yu en çok okunan çağdaş yazarlardan biri yaptı. 42 ülkede yayınlanan, 26 dile çevrilen Simyacı, benzersiz bir başarıya ulaştı ve bu kitap sayesinde Gabriel Garcia Marquez'den sonra en çok okunan Latin Amerikalı yazar oldu. Paulo Coelho'nun kurduğu Paulo Coelho Enstitüsü, ülkesindeki yoksul çocuk ve yaşlılara yardım etmektedir. Coelho, UNESCO'nun Kültürlerarası Diyaloglar programında danışman olarak görev yapmaktadır. Aynı zamanda İsviçre'nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu'nu düzenleyen Schwab Vakfı'nın yönetim kurulundadır. Paulo Coelho pek çok saygın ödülün sahibi oldu; bunlar arasında Dünya Ekonomik Forumu'nun verdiği Crystal Award ve Fransız Légion d'Honneur nişanı da vardır. Yazar 2002 yılında Brezilya Edebiyat Akademisi'ne kabul edildi. Coelho, ayrıca pek çok saygın basın kuruluşu için haftalık köşe yazıları yazmaktadır. Paulo Coelho Rio de Janerio'da yaşamaktadır. Türkçeye çevrilmiş eserleri Beşinci Dağ, ISBN 975-510-829-7Işığın Savaşçısının Elkitabı, ISBN 975-07-0262-XOn Bir Dakika, ISBN 975-07-0370-7Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum ve Ağladım, ISBN 975-510-097-0Simyacı, ISBN 975-510-682-0Şeytan ve Genç Kadın, ISBN 975-07-0108-9Veronika Ölmek İstiyor, ISBN 975-510-990-0Zahir, ISBN 975-07-0579-3Hac, ISBN 975-07-0650-1Portobello Cadısı,ISBN 975-510-682-0 Simyacının Karısı (oyun) Yazar Mehmet Murat İldan’ın bir tiyatro oyunudur. 1625 yılında, Londra'da bir kilisede, Henry Cornelius isimli bir rahip, Emily Hesketh adındaki bir kadın tarafından günah çıkartma odasında baştan çıkarılmaya çalışılır. Rahip, kadını çekici bulmakla birlikte kafası karışmıştır. Kadın gittikten sonra Cavendish isimli bir simyacı günah çıkartma odasına girer ve kadının kocası olduğunu söyler. Simyacı, karısının şehvet düşkünü bir kadın olduğunu ve bir rahibi kandırmaya çalışarak Tanrı'ya kafa tutmak, Tanrı'yı alt etmek istediğini söylese de rahip Cornelius bunlara inanmaz... Simyacı Cavendish, William Shakespeare'in bir oyununa gitmesi için rahibe tavsiyede bulunur, bu oyunun onu ikna edeceğini söyler. Rahip, Shakespeare tarafından yazılmış ancak daha önce hiç bilinmeyen bu yeni keşfedilmiş oyunu seyretmeye gider. Oyunun ismi Bir Yaz Gecesi Kabusu'dur; 1595 yılında, Bir Yaz Gecesi Rüyası'ndan sonra yazılmıştır. Shakespeare'in bu 40. oyunu Emily Hesketh'in kaderini belirleyecektir... Isaac Newton Isaac Newton, (d. 25 Aralık 1642 – ö. 31 Mart 1727). İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof ve simyacıdır. En büyük matematikçi ve bilim adamlarından biri olduğu düşünülür. Bilim devrimine ve heliyosentirizm'in gelişmesinde büyük katkıları olmuştur. Sir Isaac Newton (1642-1727) Bir Çiftci olan babası o doğmadan üç ay önce ölmüştü. Oniki yaşında Grantham'da king's School'a yazılan Newton bu okulu 1661'de bitirdi. Aynı yıl Cambridge Universite'sindeki Trinity Kolleje girdi. Nisan 1665 'te bu okuldan lisans derecesini aldı. Lisansüstü çalışmalarına başlıyacağı sırada ortalığı saran veba salgını yüzünden üniversite kapatıldı. Salgından korunma amacıyla annesinin çiftliğine sığınan Newton burada geçirdiği iki yıl boyunca en önemli buluşlarını gerçekleştirdi. 1667'de Trinity Kolleje öğretim üyesi olarak döndüğünde diferansiyel ve integral hesabın temellerini atmış,beyaz ışığın renkli bileşenlerine ayrıştırılabileceğini saptamış ve cisimlerin birbirlerini, uzaklıklarının karesi ile ters orantılı olarak çektikleri sonucuna ulaşmıştı.Çekingenliği yüzünden Newton her biri bilimde devrim yaratacak nitelikteki bu buluşların çoğunu uzun yıllar sonra (örneğin diferansiyel ve integral hesabı 38 yıl sonra) yayımlamıştır.Lisansüstü çalışmasını ertesi yıl tamamlayan Newton 1669'da henüz 27 yaşındayken Cambridge Universite'sinde matematik profesörlüğüne getirildi.1671'de ilk aynalı teleskopu gerçekleştirdi, ve ertesi yıl Royal Society üyeliğine seçildi. Royal Society'ye sunduğu renk olgusuna ilişkin bidirisinin eleştirilere hedef olması , özellikle Robert Hooke tarafından şiddetle eleştirilmesi üzerine Newton tümüyle içine kapanarak, bilim dünyasıyle ilişkisini kesti. 1675'de sunduğu gene optik konusundaki iki bildirisi yeni tartışmalara yol açtı. Hooke makalelerdeki bazı sonuçların kendi buluşu olduğunu ,Newton'un bunlara sahip çıktığını öne sürdü.Bütün bu tartışma ve eleştiriler sonucunda 1678'de ruhsal bunalıma giren Newton ancak yakın dostu ünlü astronom matematikçi Edmond Halley'in çabalarıyla altı yıl sonra bilimsel çalışmalarına geri döndü. Cambridge Universite'sinde katolikliği yaygınlaştırma ve egemen kılma çabalarına karşı başlatılan direniş hareketine öncülük eden Newton, kral düşürüldükten sonra 1689'da üniversitenin parlamento daki temsilciliğine seçildi. 1693'de yeniden bir ruhsal bunalıma girdi ve yakın dostlarıyla, bu arada Samuel pepys ve John locke ile arası bozuldu.Iki yıl süren bir inziva döneminden sonra sağlığına yeniden kavuştuysada bundan sonraki yaşamında bilimsel çalışmaya eskisi gibi ilgi duymadı.Daha sonra 1699'da Fransız Bilimler Akademi'sinin yabancı üyeliğine 1703'de Royal Society'nin başkanlığına seçildi. Gelmiş geçmiş bilim adamlarının en büyüklerinden biri olarak kabul edilen Newton matematik ve fizikte çok önemli buluşlar gerçekleştirdi. Matematikte (a+b)ª ifadesinin üstel seriye açınımını veren genel ikiterimli teoremini buldu. Newton'un bilime en büyük katkısı mekanik alanındadır. Merkezkaç kuvvet yasası ile Kepler yasalarını birlikte ele alarak kütleçekim yasasını ortaya koydu. Newton hareket yasaları olarak bilinen eylemsizlik ilkesi, kuvvetin kütleyle ivmenin çarpımına eşit olduğunu ifade eden yasa ve etki ile tepkinin eşitliği fiziğin en önemli yasalarındandır. Yayımladığı kitaplardan bazıları Philosophiae naturalis principia mathematica, principia,opticks sayılabilir. Başlıca eserleri MethodDe Motu Corporum in Gyrum (1684)Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (1687)Opticks (1704)Arithmetica Universalis (1707)An Historical Account of Two Notable Corruptions of Scripture(1754) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Edgar Cayce Edgar Cayce, (18 Mart 1877 – 3 Ocak 1945) Amerikalı ünlü medyum. 1877'de Kentucky'de doğan, 1945'de Virginia Beach'de hayata gözlerini yuman Edgar Cayce hipnoz ile uyutularak trans halindeyken yaptığı ve kayda alınan "okumalar"la tanınmıştır. Transta iken yaptığı teşhislerde, kimi değişik vakaların tedavisi için gerekli ilaçların nerede bulunabileceğini tarif etmiş, ayrıca astroloji, reankarnasyon ve Atlantis ile ilgili kehanetlerde bulunmuştur. Cayce hipnoz uykusundan uyanınca hiçbir şey hatırlamıyordu. Uykudayken bu işi nasıl başardığı sorulduğunda, yaşayan herhangi bir insan beyni ile ilişki kurabildiğini, bu beyin veya beyinlerdeki bilgilerden, kendisine gelen hastaları teşhis edebildiğini, ilaçlar verebildiğini söylüyordu. Belki de bu anlarda Cayce'de bambaşka bir akıl canlanıyor ve insanlıkta dolaşan bütün bilgilerden, tıpkı bir kitaplıktan olduğu gibi yararlanıyordu. Bu işlem ışık hızıyla oluyordu. Fakat Edgar Cayce'nin durumunu bugün için açıklama imkanı yoktur. Medyumluk yeteneği ve psişik güçleri çok küçük yaşlarda ortaya çıktı. Edgar Cayce küçükken hastalanmış komaya girmişti. Köyündeki doktor tüm çabalarına rağmen onu komadan çıkaramamış, bu haldeyken Cayce konuşmaya başlamış: "Enseme bir beyzbol topu çarptı. Özel bir yakı yapın ve enseme kuvvetlice basın. Acele edin, yoksa beyin zarının zarar görme ihtimali var" demişti. Sonra yapılacak yakının formülünü vermişti. Ailesi başka çare olmadığı için denilenleri uygular ve akşama doğru ateşi düşen Edgar, ertesi gün ayağa kalkar. Fakat komadayken söylediklerini hatırlamıyordu ve formül için isimlerini verdiği bitkilerin çoğunu tanımıyordu. Amcasının çiftliğinde çalışmaya başlamış daha sonra Hopkinsville kitaplığında hademelik yapmıştı. Sahip olduğu yeteneği kullanmak istemeyen Cayce küçük bir fotoğrafçı dükkanı açmıştı. Çocukluk arkadaşı Al Layne felçliydi ve ayağını sürüyerek yürüyordu. Çocukluk arkadaşının yalvarmasına dayanamayan Cayce hipnoz uykusuna yatmaya razı oldu. Bu uyku sırasında arkadaşının hastalığının nedenlerini yazdırdı. Uyanınca arkadaşına yazdırdıklarının ne olduğunu dahi anlamadığını, bunun büyücülük olduğunu, ilaçları alıp kullanmamasını tavsiye eder. Ama sekiz gün sonra Al layne'in iyileştiği bütün kasabada konuşulmaya başlanınca insanlar kendisine başvurmaya başlamıştır. Önceleri "uyurken konuşuyorum diye insanları tedaviye kalkamam" diyerek direnen Cayce, sonunda bazı şartlar ile bu seanslara razı olur. Hastaları görmeyecek, para almayacak ve uyku seanslarında bir doktor hazır bulunacaktı. Hipnoz uykusu sırasında hastalara koyduğu teşhisler o kadar isabetliydi ki buna hayret eden doktorlar aslında kendisininde doktor olduğunu fakat bu yola saptığını söylüyorlardı. James Andrews adında bir demiryolu şirketi sahibi Cayce'a gelmişti. Seans sırasında birkaç ilaç ve bir tür adaçayı suyu kullanılması söylenmişti, formülü bulmak imkansızdı. Gazetelere verilen ilanlardan bir sonuç çıkmayınca tekrar edilen seansların birinde Cayce, ilacın çok karmaşık formülünü yazdırdı. Bu arada şirket sahibi Andrews'e Paris'li genç bir doktordan mektup geldi. Mektubunda ilanda söz edilen adaçayı suyunu yine doktor olan babasının bulduğunu fakat elli yıldan beri yapmadığını yazıyordu. Formülü Cayce'ın yazdırdığı formül ile aynıydı. Hekimler sendikası mahalli sekreteri John Blackburn bir komite ile bütün seansları izler ve sonunda Edgar Cayce'a resmi konsultasyon yapma izni verilir. Cayce'ın sekiz yaşındaki oğlu oynarken bir magnezyum patlamasına sebep olur ve doktorlar bir gözünü kurtarmak için diğerini çıkarmayı önerirler. Bunu kabul etmeyen Cayce, hipnoz sırasında gözlere 15 gün süreyle tannik asit pansumanı uygulanmasını söyler. Doktorlar bunun çılgınlık olduğunu söylemesine rağmen 15 gün sonra çocuğun gözleri iyileşir. Bir uyku seansında 4 reçete yazdırmıştı ve bunların kime uygulanacağı bilinmiyordu. Sonradan kendisine başvuracak dört hastanın reçetesini 48 saat önce yazdırmıştı. Bir seans sırasında da "Codiron" adında bir ilaç yazdırmıştı ve ilacı yapan firmanın adresini vermişti. Telefon edildiğinde ilaç firması şaşırmıştı, "nereden duydunuz? formülü yeni bitirdik ve ismini yeni koyduk" diyorlardı. Cayce öleceği günü ve saatini önceden haber vermişti. Çaresiz bir hastalığa tutulduğunu anlamıştı. "Akşam 5'te tamamen kurtulacağım" diyordu. Hastalığı "başka bir şey olmak"tı. Cayce öldüğü zaman ardında, 43 yıl içinde yazılan 14.000 adet ayrıntılı "steno kaydı"nı bırakmıştı. Bunların içinde onun, geleceğe yönelik bazı kehanetleri de yer almaktadır. Günümüzde Edgar Cayce takipçisi bir çok organizasyon ve kuruluş vardır. Nicholas Flamel Arnaldus de Villa Nova Arnaldus de Villa Nova ya da Arnaldus de Villanueva, Arnaldus Villanovanus, Arnaud de Ville-Neuve, Arnau de Vilanova, (~ 1235 Valencia–1313), Katalonyalı bir aileden geldiği düşünülen simyacı, gök bilimci ve fizikçidir. Bu bilim dallarının yanında kimya, tıp ve Arap felsefesi de okumuştur. Bir süre Aragon'da yaşadıktan sonra Paris'e gitti ve orada yaşamaya başladı. Savunduğu tezler nedeniyle kilisenin şiddetli baskısına maruz kaldı ve bulunduğu yerden kaçmak zorunda kaldı, Sicilya'ya sığındı. 1313 yılında Papa V. Clement'in durumunu duyması üzerine, Papa tarafından Avignon'a davet edildi. Ancak gidiş yolunda hastalanarak yaşamını yitirdi. Thesaurus Thesaurorum ya da Rosarius Philosophorum, Novum Lumen ve Flos Florum gibi simya ile ilgili kitapların onun yazdığı düşünülmektedir. Ancak bu konuda kesin bir kanıt yoktur. Bilim dünyasına en bilinen katkısı ise korbonmonoksit ve saf alkolü bulmasıdır. Şarap üretimi, korunması ve bozulmaya başlayan şarapları kurtarmaya yönelik yardımcı bilgiler verdiği kitabı üzerine Liber de Vinis o dönemde büyük ilgi görmüştür. Cabir bin Hayyan Cabir bin Hayyan (Arapça: جابر بن حيان Jābir ibn Hayyān; ابو موسی جابربن حیان Abū Mūsā Jābir ibn Hayyān, Latince: Geber ya da Geberus; d. 721 ya da 722 Horasan - ö. 808 ya da 815 Kufa), Abbasi döneminde yaşamış ve İslam bilimi'nin temelini atan efsanevî âlimdir. Orta Çağ Avrupası'nın Simya alanına büyük ölçüde etki etmiş ve Kimya'nın da esasını oluşturmuştur. Kimyager ve Eczacı olan babasının oğlu olarak Horasan'da doğmuş ve Yemen'de okuduktan sonra Kufa'ya giderek Abbasi halifesi Harun Reşid'e saray âlimi olarak hizmet etmiştir. Kimya dışında Eczacılık, Metalürji, Astroloji, Felsefe, Fizik ve Müzik gibi geniş alanda 400 ü aşan eser bıraktığı söylenirse de ancak 20 civarında eseri bugüne kalmıştır. Bazı eserlerinin aslında öğrencileri tarafından yazıldığı anlaşılmıştır. Nitrik asit, Hidrojen klorür ve Sülfürik asit'in rafine ve kristalize yöntemlerini bulduğu Kral suyu'nu icat ettiği ve Sitrik asit, Asetik asit, Tartarik asid'i keşfetiği düşünülmektedir. İnbik ( الأنبيق al-inbiq) geliştirmiş ve kendisinin ortaya attığı Baz kavramıyla Kimya'nın gelişmesine katkıda bulunmuştur. Kendisi o yüzyıldan atomun parçalayacağını görmüş büyük bir bilim adamıdır.Ayrıca daha sonra zehirlilerin zehirlisi olan arsenik tozunu elde eden ilk kişidir. Agathodaemon, Hermes-Thot, Pisagor ve Sokrates'i saydığı ve Eski Yunan, Eski Mısır ve Şia Sufizminden etkilendiği düşünülmektedir. Eserlerinden 12. yüzyılında Latince'ye çevirilmiş olan Kitab al-Kimya adlı eseri, Simya ve Kimya kelimelerinin kökeni olmuştur. El-Razi El-Razi (tam adı: Ebu Bekir Muhammed ibn Zekeriye el-Razi, Arapça: أبو بكر محمد بن زكريا الرازي Abū Bakr Muhammad ibn Zakarīya al-Rāzi; Farsça: زكريای رازی Zakarīya-ye Rāzi; Latince: Rhazesa ya da Rasis; d. 865 Rey - ö. 925), Fars simyacı, kimyager, hekim, filozoftur. Başlıca yapıtları el-Hâvi (20 cilt), 907, (Latince başta olmak üzere 11 dile çevrilmiştir. Döneminin tıp alanındaki en ayrıntılı ve bilgi içeren ders kitabıdır.)Kitabul-Mansur, 920, Thomas Norton Thomas Norton (d.1433 -ö.1513) İngiliz şair ve simyacıdır.300 mısradan oluşan Simya'nın Ordinali (Ordinall of Alchemy) (1477) isimli simya esinli şiir kitabı ile tanınır.Jonathan Hughes'un Arthuryen Mitler ve Simya isimli kitabına göre Norton, Colne-Wiltshire'da dünyaya gelmiş, 1450'lerde bir simyacı olmuş ve IV.Edward İngiltere'sinde yaşayan bir saray mensubu idi. "Ordinall", Michael Maier'in kitabı latinceye (Tripus Aureus olarak) çevirmesi ile büyük bir şöhret sahibi olmuştur. kaynak:wikipedia simyacı isimleri simyacı çalışmaları simyacıların hayatı simyacıların isimleri simyacıların çalışmaları simyacının hayatı simyacının çalışmaları simyadan kimyaya simyadan kimyaya geçiş simyadan kimyaya geçiş nasıl olmuştur tanınmış bir simyacı tanınmış bir simyacı ve çalışmaları tanınmış bir simyacı çalışmaları tanınmış bir simyacının araştırmaları tanınmış bir simyacının hayatı tanınmış bir simyacının çalışmaları tanınmış bir simyacının çalışması tanınmış simyacı tanınmış simyacılar tanınmış simyacıların çalışmaları tanınmış simyacının çalışmaları türk simyacılar önemli simyacılar ünlü bir simyacı ünlü bir simyacının hayatı ünlü bir simyacının çalışmaları ünlü simyacı ünlü simyacılar ünlü simyacılar ve çalışmaları ünlü simyacıların hayatı ünlü simyacıların isimleri Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Heka: AGNELLO, Giovan Battista (XVI. yy ortaları): Ioannes Baptista Agnellus. 1569’dan 1580’in başlarına kadar Londra’da faaliyet gösteren Venedikli tüccar ve simyacı. 1566’da Londra’da yayınlanan eseri nedeniyle buraya gelmiş olduğu tahmin edilir. Agnello Londra’nın doğu ucunda, çok sayıda göçmenin yaşadığı zengin bir mahalle olan St. Helen Bishopsgate’te yaşamıştır. Burada, maddenin transformasyonu ve paraya çevrilmesiyle ilgili, kararlı bir alegorik sistem dâhilinde deneysel süreçler ortaya koyan metalürjik kimyanın iptidai şeklinde, özel uzmanlığa sahip biri olarak simyasal saygınlığını kabul ettirmiş, simyanın ruhsal yanı üzerine Apocalypsis spiritus secreti, 1566 (Gizli Ruhun Vahyi) isimli bir çalışma yayınlamıştır. AGRICOLA, Georg (1494-1555): Georgius Agricola. Georg Landmann adıyla da bilinir. Madencilik ve maden ocakları hakkında önemli eserler yazan ve bu kitaplarda sıkça maden işçilerinin batıl inançlarını anlatan tabiat bilimci, simyacı ve mineralog. Agricola’ya göre maden ocaklarında gaz patlamalarına neden olan iyi ve kötü ruhlar ev sahipliği yapmaktadır. Eserlerinden bazıları şunlardır: de re metallica, 1541; De la generatione de le cose, 1550 AGRIPPA von Nettesheim, Heinrich Cornelius (1486-1535): Henricus Cornelius Agrippa ab Nettesheym. Yaşadığı dönemdeki hemen hemen bütün alanlarda faal olan hekim ve bilim adamı. Agrippa zamanının en parlak karakterlerinden birisi ve Batılı gizli bilimlerin babalarındandır. Maceralı yaşamı onun Avrupa’nın bütün üniversitelerinde bulunmasını sağlar ve buralarda okült bilimlerin çeşitli türleriyle tanışır. Köpeğinin demonik yardımcısı olduğundan şüphelenir, bu nedenle Agrippa ve onun kaniş köpeğinin, Goethe tarafından Faust adlı esere karakter olarak alındığı söylenir. Fransa’da Agrippa’nın bugün bile bir iksir sayesinde gizlenerek yaşadığına dair bir halk inancı vardır. Başlıca eserleri: De Occulta Philosophia, 1510 (Okült Felsefe Hakkında); De Incertitudine et vanitate scientiarum et artium, 1531 (Bilimlerin istikrarsızlığı ve mağrurluğu), Opera in duos tomos, 1600 (İki cilt halinde Çalışmalar) ALBERTUS MAGNUS (1206-1280): Albertus de Colonia. Büyük Albert, gerçek adı Kont von Bollstäd olan, ortaçağın en büyük teolog, filozof ve doğa bilimcilerinden biri. Kimi kaynaklarda Albertus Teutanicus, Albertus Ratisboniensis, Albertus Gratus olarak da anılır. Albertus Dominiken mezhebine bağlıydı. Hareketli yaşamı, Paris’teki ünlü Sorbonne Üniversitesine giren ilk Alman profesör olmasını sağladı. Albertus, Thomas Aquinas’ın da öğretmenidir. Yazarının salt kendisi olup olmadığı bilinmeyen sayısız felsefe, doğa tarihi ve astroloji eseri vermiştir. Ölümünden sonra onu büyücü, simyacı ve kâhin yerine koyan efsaneler çıkmıştır. Yapay bir insan (Golem) yaptığı ve bunu Thomas Aquinas’ın ricaları sonucu tekrar yok ettiği söylenir. Yaşadığı yıllarda Evrensel doktor olarak nam salmış, Aristoteles yorumları belirgin bir hayranlık uyandırmıştır. Özgürlükçü düşüncelerinin Roger Bacon ve Ramon Llull’a esin kaynağı olduğu söylenir. filozof. Birçok bakımdan özgün bir düşünür olan Aquinas'ın felsefesi önemli ölçüde Aristoteles'in metafiziğine dayanır. Ortaçağ Hıristiyan felsefesinin doruk noktasını gösteren Thomas, öncelikle metafizikle teoloji, akılla inanç ya da arasında bir ayrım yapmıştır. Buna göre, yalnızca doğal aklın ışığına dayanan, inancın doğaüstü ışığı olmadan, salt insan aklı yoluyla bilinen ilkeleri kullanan metafizikte, filozof duyusal varlıklardan, deneyin dünyasından hareket edip, akıl yoluyla Tanrı'ya yükselir. Buna karşın, aklı kullanmakla birlikte, ilkelerini inanç ya da otorite temeli üzerinde kabul eden teolojide, Thomas'a göre, kendisini vahiy yoluyla gösteren Tanrı'dan yola çıkılır ve yaratıklarına geçilir. ARTEPHIUS: Filozof Taşını bulduğu ve bin seneden fazla yaşadığı söylenen efsanevi bir simyacı. M.S. I. yy.’da Tyanalı Apollinius ismiyle doğmuş, XII. yy’da Artephius olarak ölmüş olan kişiyle özdeşleştirilmiştir. ASHMOLE, Elias (1617-1692): Hem Gülhaçlı hem de farmason olan, zamanının önemli İngiliz bilginlerinden biridir. Ashmole iç savaş sırasında kralcıların tarafını tutmuş, II. Charles’ın yeniden güçlenmesi sırasında birtakım kazançlı makamlarla ödüllendirilmiştir. Simya araştırmaları nedeniyle Mercuriophilus lakabını da kullanmaktadır. 1646 yılında Lancashire’de bir locaya alınmıştır. Farmasonluğun geçmişinin Gülhaçlılar hareketine bağlı olduğunu düşünen bilginler Ashmole’a başvurmaktadır. AUGURELLO, Giovanni Aurelius (?1454-1524): Iohannes Aurelius Augurellus. İtalyan hümanist âlim, şair ve simyacı. Rimini’de doğmuş, yaşamının büyük bir bölümünü Venedik’te geçirmiştir. En çok 1515 şiirden oluşan Chrysopoeia adlı eseri ile bilinir. Papa X. Leo’ya ithaf edilmiş olan Altın yapma üzerine adlı eseri, meşhur papanın kendisini boş bir keseyle ödüllendirdiği söylentisine neden olur. Diğer eserleri şunlardır: Carmina, 1505 (Şarkılar), Geronticon liber (Eski Çağların Kitabı), Iambici libri (Iambuslu Kitaplar), and Sermonum libri (Sohbetli Kitaplar) BACON, Francis (1561-1626): Franciscus Baconus. İngiliz filozof ve devlet adamı. Yazılarında simya, metafizik fenomenler, büyü vb. ile de ilgilenir. Bacon simyayı tamamen reddetmesine rağmen, transmutasyon ve metal dönüşümünün mümkün olduğunu düşünüyordu; sözde altının münferit özelliklerinin toplanmasıyla, bu sentetik olarak üretilebilirdi. BACON, Roger (1214–1294): Rogerius Baconus. Doctor Mirabilis (Muhteşem Öğretmen) adıyla da bilinen, Ampirizm’e hatırı sayılır ölçüde önem vermiş ünlü İngiliz okültist, simyacı ve Fransiskan keşişidir. Bazen erken İslam bilim adamları ve Yahudi âlimler, İbni Sina, İbni Rüşt ve İbn Meymun yoluyla Platon ve Aristoteles’in çalışmalarından esinlenmiş modern bilimsel yöntemin Avrupalı savunucularının öncülerinden biri olarak kabul edilmiştir. Felsefe Taşının ele geçirilmesiyle yaşamın yüzlerce yıl uzatılabileceği teorisinin temsilcisiydi. Başlıca eserleri: Opus Maius (Büyük Eser) ve Speculum alchimiae (Simyanın Aynası), Opera quaedam hactenus inedita, 1859 BARBA, Alvaro Alonso (1569-1662): İspanyol Katolik rahip ve metalürjist. Barba’nın Endülüs kökenli ve Baetica’lı olduğu varsayılır. Batı Bolivya’da Lipes’te yaşamış ve bu bölgede çıkarılan cevherlerin ıslahı üzerine çalışmalar yapmıştır. 1609’da gümüşü cevherden çıkartmak için cevhere tuz ve cıva karıştırarak sığ bakır kaplarda ısıtma vasıtasıyla pan amalgasyon prosesini bulmuştur. 1640 yılında Madrid’te Arte de los Metalos (Metallerin Sanatı) başlıklı bir kitap yayınlamıştır. Bu eser Güney Amerika madenleri ve mineralleri hakkında yapılan en erken çalışmadır. BARNAUD, Nicolas (1538-1604): Nicholaus Barnaudus. Fransız Protestan yazar, hekim ve simyacı. Dauphiné eyaletinin Crest bölgesindendir, bu nedenle Delphinas veya Delphinus adıyla da bilinir. Eserlerinden bazıları şunlardır: Commentariolum in Aenigmaticum quoddam Epitaphium (1592); Triga chemica: de lapide philosophico tractatus tres, 1599 (Üç atlı kimya arabası: Filozof taşı hakkında üç işlem); Quadriga aurifera, 1599 (Altın Taşıyan dört atlı araba); De Occulta philosophia, 1601 (Okült Felsefe Hakkında); Commentariolum in aenigmaticum quoddam opitaphium, 1597 BECHER, Johann Joachim (1635-1682): Iohannes Ioachimus Beccherus. Alman hekim, simyacı, kimyanın öncüsü bilim adamı. Daha çok Filojiston teorisini geliştirmesiyle tanınır. Yanma olayına yanlış da olsa ilk defa bir tanımlama getiren filojiston teorisine göre yanıcı olan cisimler yanıcı olmayan ''filojiston''dan (ateş ruhu) oluşmuştur. Buna göre metal oksitleri birer element, metaller ise kül (metal oksit) ile filojistondan oluşan birer bileşik maddedir. 1666’da Mainz Üniversitesinde tıp profesörlüğü ve saray hekimliği yapmasının ardından Viyana’da İmparator I. Leopold’un ekonomi danışmanlarından biri olur. Bazı eserleri şunlardır: Metallurgia, 1660 (Metalurji); Character pro notitia linguarum universali, 1661 (Evrensel Dillerin Bildirimi adına Simge); Oedipum Chemicum, 1663 (Kimyasal Oedipus), Physica subterranea, 1669 (Yeraltının Fiziksel Tabiatı); Magnalia naturæ, 1680 (Doğanın Muazzam İşleri); Theses Chymicae, 1682 (Kimya Tezleri) BIRINGUCCIO, Vannoccio (1480-1539?): Vannoccius Biringuccius. Metal işçiliği hakkında yazdığı De la pirotechnia, 1540 isimli ünlü el kitabı ile tanınan İtalyan metalürjist. Biringuccio bazıları tarafından döküm endüstrisinin babası olarak kabul edilir; De la pirotechnia esaslı döküm uygulaması üzerine yazılmış ilk eserdir. Meslek hayatı boyunca Sierra yakınlarındaki bir demir madeniyle beraber Sierra darphanesi ve tersanesinin sorumluluğu kendisine verilmişti, ayrıca Venedik ve daha sonra Floransa adına top dökümünden de sorumluydu. BONO da FERRARA, Pietro (XIV. yy. ortaları): Petrus Bonus. Ferrara’lı hekim ve simyacı. Simya hakkında birçok eseri bulunur. Kaynakları Aristoteles, Arap simyacılar ve Ovidus’un metamorfozlarıdır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Introductio in alchemiam (Simyaya giriş); Margartita pretiosa novella 1557, Praeciosa ac nobilissima artis chymiae collectanea. 1554, BOREL, Pierre (1620-1671): Petrus Borellius. Fransız bilgin, kimyacı, hekim, botanikçi ve simyacı. 1640’ta Montpellier Üniversitesinde tıp doktoru, 1654’te Kral XIV. Louis’nin saray hekimi olmuştur. 1674’te Académie Française (Fransız Akademisi) üyesi olmuştur. Başlıca eserleri: Les antiquités de Castres, 1649; Bibliotheca chimica (Kimya Kataloğu- 1654); Trésor de recherches et d'antiquités gauloises et françaises, 1655 (Galya ve Fransız antik eserleri ve araştırma çalışmaları hazinesi); Historiarium et observationum medico-physicarum centuriae II ; De vero telescopii inventore, 1655. BOYLE, Robert (1627-1691): Robertus Boyleus. İrlandalı doğa filozofu, kimyager, fizikçi, kâşif ve bir bilim adamıydı. En çok matematik ve fen alanında yaptığı çalışmalarla hatırlanmaktadır. Araştırmalarının ve de kişisel düşüncelerinin açık bir şekilde simyacılıkla bağlantısı olsa da, genellikle, ilk modern kimyager olarak görülür. Çalışmalarının arasından en ünlüsü, The Sceptical Chymist (Kuşkucu Kimyager), kimya alanında bir dönüm noktası sayılır. BRACCESCO, Giovanni (XVI. yy.): Ioannes Bracescus. XVI. yy’da yaşamış Brescialı simyacı. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Eserleri: Legno della Vita, vel quale si dichiara la medicina per la quale i nostri primi padri vivevano nove cento anni, 1542; La Esposizione di Geber Filosophe, 1544; De alchemia dialogi duo. 1548. CABİR İBN HAYYAN (731-815): Avrupa’da Geber adıyla tanınan simyacı. Tam adı Ebu Musa Câbir ibn Hayyân el Azdi’dir. ﴾ ﴿أبو موسى عبدالله جابر بن حیان بن عدالله الأزدي Yapmış olduğu kuramsal ve deneysel araştırmalarla kimyanın gelişimini büyük ölçüde etkilemiş olan Cabir’in hayatı hakkında pek fazla bir bilgiye sahip değiliz. Diğer İslam âlimleri ve simyacılar gibi, Câbir de, Aristotelesi izleyerek maddeyi dört unsur (toprak, su, hava ve ateş) kuramıyla açıklamaya çalışmış ve bu unsurların nitelikleri (kuru-yaş ve soğuk-sıcak) farklı olduğu için bunların birleşmesinden oluşan maddelerin de farklı özelliklere sahip olduğunu belirtmiştir. Hellenistik dönem simyagerlerinden de etkilenmiş olan Câbir ibn Hayyân, Yeryüzündeki bütün maddeleri 3 ana grupta toplamıştır: Alkol gibi uçucu olan gazlar; Altın, gümüş, bakır ve kurşun gibi metaller; Bazı boya maddeleri gibi, uçucu ve metalik olmayan ara maddeler. CANSELIET, Eugene (1899-1982): Fransız ezoterist. Yüzyılımızın son büyük simyacısı sayılan efsanevi Fulcanelli’nin öğrencisidir. Cansielet, öğretmeni tarafından kendisine verilen Projeksiyon tozunun küçük bir miktarını kullanarak laboratuarda 100 gr. kurşunun altına dönüştüğü başarılı bir transmutasyon gerçekleştirmiştir. Başlıca eserleri: Alchimie exliquée sur ses textes classiques (1972); deux logis alchimiques (1945); Alchimie (1978) CARDANO, Girolama (1501-1576): Hieronymus Cardonus Mediolanensis. Milan’lı İtalyan hekim ve astrolog. Gizli bilimlere karşı ikilemli bir tavır alır, o zamanlarda bunları yanıltıcı sanatlar olarak reddeder. Eserleri: De subtilitate, 1663 COHAUSEN, Johannes Heinrich (1665-1750): Ioannes Henricus Cohaussen. Münsterli hekim. Eserlerinden en önemlisi: Der wiederlebende Hermiphus oder von der seltenen Art sein Leben durch das Anhauchen junger Maedchen bis auf 115 Jahre zu verlaengern (1783) Bu eserde genç kızların kokuları ile hayatın uzatılabileceği görüşü tartışılır. Bu öğretiye Yahudi Kral Davut’un eşine atfen sülamitizm de denir. CROLL, Oswald (1560-1608): Osualdius Crollius. Kabalist, simyacı ve hekim. Paracelsus yandaşıydı ve onun felsefesini, tıbbi teorilerini paylaşmaktaydı. Eserleri: Basilica chymica (1629) CULPEPER, Nicholas (1616-1654): İngiliz botanikçi, astrolog, bitki bilimci, hekim. Cambrigde’te okumuş, ardından bir eczacının yanında çırak olmuştur. İç savaşın ilk aylarında cadılıkla suçlanmış, Eczacılar birliği çalışmasını durdurmaya çalışmıştır. Culpeper hayatının büyük bir kısmını, İngiliz taşralarında yüzlerce tıbbi bitkiyi kataloglayarak harcamıştır. Çağına göre oldukça radikaldir; kibirlerini, Galen’den sapma isteksizliklerini ve toksin ilaçlarla kan alma gibi zararlı uygulamaları kullanmalarını ayıplayarak hekim arkadaşlarına kızar. Başlıca eserleri şunlardır: A Physical Directory, or a Translation of the London Directory (1649); Directory for Midwives (1651); Semeiotics Uranica, or (An Astrological Judgement of Diseases) (1651); Catastrophe Magnatum or (The Fall of Monarchy) (1652); The English Physitian (1652); The Complete Herbal (1653); A Treatise on Aururn Potabile (1656) DEE, Arthur (1579-1651): Arthurus Dee. John Dee’nin büyük oğlu, İngiliz hekim ve simyacı yazar. Almanya, Polonya ve Bohemya’ya yaptığı seyahatlerde babasına eşlik etmiş, 1582’de İngiltere’ye geri dönünce babası tarafından Westminister School’a yerleştirilmiştir. Daha sonra Oxford’da öğrenim gördüğü belirtilir, ancak kesin değildir ve buradan herhangi bir unvan almamıştır. Hekimlik yapma niyetiyle Londra’ya yerleşir, I. James’in tavsiyesi üzerine Rus Çarı I. Michael’ın hekimlerinden biri olarak Rusya’ya gider ve burada 14 yıl hizmet verir. Karısının 1637’de ölümü üzerine İngiltere’ye geri döner ve Kral I. Charles’in saray hekimi olur. Emekliye ayrılınca Norveç’e yerleşir ve 1651 yılında burada ölür. En önemli eseri: Fasciculus chemicus, 1631 DEE, John (1527-1608): Iohannes Dee. I. Elizabeth ve Alman İmparatoru II. Rudolf’un hamiliğinde çalışan ünlü İngiliz matematikçi, astrolog ve büyücü. Ezoterizm adına kısmen yayınlanmamış önemli eserler vermiştir. Monas Hieroglyphica’da yaratma özelliğini çember, çizgi ve noktaya indirger, bu formül kabala, simya ve matematiği birleştirir. Bu eser Gülhaçlılar hareketini önemli ölçüde etkilemiştir. Başlıca eserleri: DE LISLE, Alain (XVIII. yy. başı): XVIII. yy. başlarında yaşamış Fransız simyacı. Maceracı yaşamı onu İsviçre, İtalya ve Almanya’ya kadar götürmüştür. Yapay altın üretimi konusunda ünü o kadar yayılmıştı ki, döneminin ünlü şahsiyetleri onunla tanışmaya çalışıyordu. DELLA PORTA, Giovan Battista (1538-1615): Iohannes Baptista Porta. Napolili hekim ve simyacı. Bir mucize ve tuhaf olaylar derlemesi olan Magia Naturalis (1589) adlı çalışmasıyla ünlüdür. Magia naturalis’in kendisi, fiziğin öncüsü olarak tanımlanabilen, büyü ve doğa biliminin bir karışımıdır. Della Porta, Paracelsus’un da kabul ettiği bir İşaretler Öğretisi de yaratmıştır. Canlı ve cansız doğada, benzer formlar sayesinde dışarıdan görülebilen örtüşmeler bulunur. Bu teori Phytognominica, 1608 adlı kitabında gelişmiştir. Diğer eserleri şunlardır: Della fisionomia dell' huomo, 1644; Fisionomia dell'huomo, et la celeste, di Gio, 1652 DE TARANTA, Velasco (XV. yy.): Valescus de Taranta. Montpellier’de eğitim görmüş Portekizli hekim, ayrıca Fransız kralının saray hekimidir. Vasco de Taranta adıyla da tanınır. Kastilyanca ilk basımı Pamplona’da 1494 ve 1495 yıllarında iki ayrı yayıncı tarafından gerçekleştirilmiş De epidemia et peste (Veba ve salgın hastalıklar üzerine) adlı kısa bir risalenin yazarıdır. Her iki edisyon da John Ketham’ın İnsan Sağlığı Ansiklopedisi veya Fasciculus medicinae adlı eserinde bulunur. DE VALLE, Robert (XV. yy): Robertus Vallensis. Robert Duval adıyla da tanınan Fransız simyacı ve yazar. XV. yy’ın sonlarında doğmuştur. Hayatı hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır. De Veritate et Antiquitate Artis Chemise et Pulveris. DEWES, Gilles (?-1535): Aegidius de Vadis. Giles Duwes ya da Du Wes adıyla da bilinir. VII. Henry’nin ve 1509’dan itibaren de VIII. Henry’nin kraliyet kütüphanecisi ve Prens Arthur’la Prenses Mary’nin Fransızca ögretmeni. Dewes aynı zamanda bir simyacıydı. İthaf bölümünde Aegidius de Vadis ismi geçen 1521 tarihli Latince bir diyalog olan “Inter Naturam et Filium Philosophise”, 1602’de Ursel’de basılan Theatrum Chemicum’un ikinci bölümünde 95-123. sayfalarda yayınlanmış, 1702’de Cenova’da J. J. Manget tarafından yayınlanan yeni edisyonda ise yazarın ismi Devadius olarak verilmiştir. Dewes, Introductorie for to Lerne to Rede, to Pronounce, and to Speke French trewly isimli gramer kitabının da yazarıdır. DICKINSON, Edmund (1624-1707): Edmundus Dickinsonus. İngiliz kraliyet hekimi ve simyacı, inanış veya öğretileri kaynaştırmaya çalışan bir felsefi sistemin yazarı. Berkshire-Appleton’da rahip olan William Dickinson ve Edmund Colepepper’in kızı Mary’nin oğludur. İlköğrenimini Eton College’de aldı ve 1642’de Oxford Merton College’e girdi. Burada tıp eğitimi alarak 1656’da M.D. derecesiyle mezun oldu. DORN, Gérard (c. 1530-1584): Gerardus Dorneus. Belçikalı filozof, çevirmen, simyacı, hekim. Yaşamı hakkında bilgiler yetersizdir. 1530 civarında bugünkü Belçika’nın Antwerp eyaletinde Mechelen’de doğduğu bilinir. İlk kitabını ithaf ettiği Adam von Bodenstein ile çalışmış, eserlerini 1565 dolaylarında yayınlamaya başlamıştır. Başlıca eserleri: Chymisticum artificium naturae, 1568; Artificii chymistici physici, metaphysici que secunda pars et tertia, 1569; Lapis metaphysicus aut philosophicus, 1570; Dictionarium Theophrasti Paracelsi, 1584 Alıntıdır... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Bu ünlü simyacılar, altın yapmanın yolunu keşfettiler mi? Keşfettilerse, altınlar nerede? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Bu ünlü simyacılar, altın yapmanın yolunu keşfettiler mi? Keşfettilerse, altınlar nerede? Edward Kelleyin felsefe taşını bulup altın yapmayı keşfettiğini ve hala yaşadığını söyleyenler var. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Modern bilime göre de, elementleri, başka bir elemente çevirmek, teorik olarak mümkün. Bunun, yapılacağına ve bir gün altının değerinin, teneke seviyesine ineceğini düşünüyorum. Belki de biliniyor ve gizleniyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Bencede kesin biliniyor ve saklanıyor yoksa altın borsası çöker Borsanın önemi aldığın bir malın değerinin seneye artabilme olasılığını içinde barındırması. Amerika'nın kendi petrol yataklarını başkalarınınkini sömürmeden açmaması gibi birşey bu. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Bilimsel olarak, yöntem öğrenilirse, gizleme olanağı kalmaz. Çok sayıda kişinin yapması önlenemez. Zaman içinde, piyasa altınla dolar. Bilimsel gelişmeler de gizleniyor o yüzden. Teorik olarak, herhangi bir elementin enerjisi, altının enerji seviyesine yükseltildiğinde, altına dönüşür. Belki de, var olan mühendislik bilgisi bile yeterli bu iş için. Kuantum alanından, bedava enerji elde etmenin yöntemi biliniyor örneğin. Hatta, patenli icatlar var. Öyle olduğu halde, insanlığın gözünden kaçırılabiliyor. Işın silâhlarını yapacak teknoloji de var kesinlikle. Hatta, ABD'nin, Çin'in ve Rusya'nın elinde olduğu kesin. Saklanmasının nedeni, çok yüksek teknoloji gerektirmemesi. Laboratuvarda bile yapmak mümkün; çok ucuz bir maliyetle. Herkes yaparsa klasik silâhların hiçbir önemi kalmaz. Küresel sistem çöker. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Evet o küresel sistem ve tek dünya devleti için böcek gibi heryerde yönetimleri var. Koca dünya beyliklerin Sultana bağlı olarak yaşadığı kooperatif bir devlet oldu bakalım ilk kim isyan edecek neler olacak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
punitive Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2015 Evet o küresel sistem ve tek dünya devleti için böcek gibi heryerde yönetimleri var. Koca dünya beyliklerin Sultana bağlı olarak yaşadığı kooperatif bir devlet oldu bakalım ilk kim isyan edecek neler olacak. Dünyayı, daha önce sanayi devrimi değiştirmişti. Bu defa da, bilimsel bir devrim değiştirecek dünyayı. Kim sıçrama yaparsa bilimde, dünyanın hakimi o olur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ufikk Yanıtlama zamanı: Şubat 21, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 21, 2015 yahu varya mükemmelsiniz arkadaşlar cidden sevdiğim bi konu ve araştırmayı sevdiğim bi konu şu anda işteyim eve geçer geçmez okuyacağım çok teşekkür ederim paylaşımınız için :) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.