paranormalfikir Oluşturma zamanı: Mart 15, 2015 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 15, 2015 Su değirmenleri, Lazların kültür dünyalarında önemli yere sahip olan mekânlardandır. Mısırın un hâline getirilmesinde tek vasıta olmalarının ötesinde; kültürün yeniden üretilme mekânı olarak işlev görmeleri ve inşa edildikleri yerler genelde kuytu olmalarından dolayı da, zaman zaman korku uyandırıp halkın söylence dünyasında mistik bir yer tutmaları yüzünden, Lazların kültür dünyalarında önemli bir yere sahiptirler. Bizim bahsettiğimiz değirmenlerin Lazcası "karmaûe ya da mskibu"dur. Mısır öğütmek için kullanılırlar. Belki daha önceleri buğday (mdiüa) öğütmede de kullanılıyorlardı, ancak bizim hatırladığımız zamanlarda ve bize ulaşan anlatımlarda buğday bu işin içinde yer almamaktadır. Değirmenler Lazcada "süuri" olarak adlandırılan dere kenarlarında ki kuytu yerlerde kurulurlar. Bu derelerin herşeyden önce, o ağır taşları döndürecek güçte suya sahip olmaları gerekmektedir. Değirmenler dere kenarlarında inşa edildikleri için, etraflarında insan yaşamına mekânlık eden yapılar bulunmaz. Genellikle ağaçlık ve tenha yerlerdir. İnsan sesinden çok, bir süre sonra insanı rahatsız etmeye başlayan derenin sesiyle beraber, suyla dönen çarkın ritmik sesi, hızla dönen ağır değirmen taşının; yine altındaki taşa sürtünmesinden dolayı ortaya çıkan yoğun melodik gürültü hâkimdir her tarafa. Bu sebepten dolayı insanların konuşması ağır ve oldukça zor duyulur. Aynı anda çarkın, taşın ve suyun çıkardığı üçlü ses âdeta doğal bir orkestra oluşturur. Kuş sesleri ve zar zor duyulan insan sesleri, ancak arka sesler olarak bu üçlüye eşlik edebilir. Değirmenler bir köyün ya da köy grubunun ortak mülkünde olabileceği gibi, sadece bir aileye ait şahıs malı değirmenler de bulunmaktaydı. Su Değirmenleriyle İlgili Bazı İnanışlar Laz Kültürü'nde değirmenlerle ilgili çok sayıda söylence, anı, şarkı, şiir, söz, deyim, atasözü bulunur. Herşeyden önce kuytu yerlerde kurulu olmaları, çarkın, taşın ve derenin çıkardığı seslerden olsa gerek, insanlar arasında ürkütücü bulunurlar. Tenha ve terkedilmiş bir havaları vardır değirmenlerin. "Öinüa" (Çinka, Cadı Karısı, Peri) değirmenlerde yaşarlar. Gün kararınca ortaya çıkarlar ve sabahleyin horozların ilk ötüşüyle birlikte ortadan kaybolurlar. Bundan dolayı insanlar hava karardıktan sonra değirmene gitmekten, en azından yalnız başlarına gitmekten imtina ederler. Karanlıkta değirmenin yanından geçmek de tercih edilen bir şey değildir. Her an taş atılabilir ya da "Öinüa korkutucu bir görünümle insanın karşısına çıkabilir.Laz köylerinde bu konuda çok sayıda hikâye duymak mümkündür. Değirmende "Öinüa" gördüğü için delirenler, "Öinüa" ile değirmende horon oynayanlar, sohbet edenler ve daha bir çok konuda anlatımlar hâlâ belleklerde ki canlılığını korumaktadır. Değirmen çarkına şayet bir insanın saç kılı bağlanırsa, çarkın dönüşü ile birlikte o insan delirir. Bu şekilde delirenlerden de bahsedilmekle birlikte, bunun gerçek sebebinin ne olduğu pek bilinmemektedir. Adresinden derlenmiştir. >>> Karmatepe - Degirmenler / Cemil Zenuri / Lazuri.Com [video=youtube;sunoU2-zT8w] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.