tugse Oluşturma zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 25, 2015 arkadaşlar astroloji sever bir üye olarak araştırıp da düzgün bilgi bulamadığım bu konu hakkında bilgili arkadaşlardan yorum bekliyorum.çünkü ilişkilerimi vakti zamanında bitirip vazgeçemiyorum.aklım vazgeçse duygularım kopmuyor bir türlü bu yüzden çok çektim.bana ilişkilerim zarar verdi hatta depresyona sürükledi.böyle bir açı yada yerleşime sahip olduğum düşünüyorum.tam snastry e mi ait kavra bilmiyorum bilgili arkadşlardan yorum bekliyorum lütfenn Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 tugse, başlık seçimlerini biraz daha özen göstererek yapsan keşke... "Satürn Tutkalı Nedir?" şeklindeki bir başlık daha kolay aramalarda bulunmaz mı? Bu arada ben Satürn Tutkalı'nı ilk defa duyuyorum ve merak ettim yine Satürn'ün pis bir huyunu öğreneceğiz herhalde bu sorunun cevabı geldiğinde... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 tugse, başlık seçimlerini biraz daha özen göstererek yapsan keşke... "Satürn Tutkalı Nedir?" şeklindeki bir başlık daha kolay aramalarda bulunmaz mı? Bu arada ben Satürn Tutkalı'nı ilk defa duyuyorum ve merak ettim yine Satürn'ün pis bir huyunu öğreneceğiz herhalde bu sorunun cevabı geldiğinde...valla ben böyle araştırma yaptım başka bir ismi varsa bilgili arkadaşlarımız düzeltebilir.cidden bilsem doğrusunu yazacaktım o yüzden yani. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
stigma diabolis Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 bu konu aslında forumda mevcut biraz arayin bulursunuz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 yine araştıdım ama tam bir şeye ulaşamadım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Şu konuyu atlamışsınız sanırım ; http://www.gnoxis.com/g%C3%B6lge-kavram%C4%B1-ve-sat%C3%BCrn-17785.html Birde bu yazıda yardımcı olabilir ; Yaşamaya Dair Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derece, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman gözlüklerinde, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak, yani ağır bastığından. Nazım Hikmet Hatırlayabildiğim ilk Satürn deneyimi kişisel tarihimde o kadar iz bırakmış olmalı ki bazı anlarını çok net görebiliyorum. Ben ilkokula ilk başlarken ağlayan çocuklardandım. Hem de ne olay ! Aslında bu bir olay değil başarısız bir başkaldırı girişimi gibi bir şeydi. Bizi sıraya sokmaya çalışırlarken hafif bir ürkeklik ve korku duygusunu bastırmaya çalışmış olmalıyım ki son dakikalara kadar pek ses çıkartmadım ama içeri girme sırası bizim sınıfa gelince olan oldu ve ben girmek istemedim. Ardından annemle birlikte diğer velilerin beni bu düşüncemden alıkoyabilecek girişimleri geldi. Direnme daha büyük boyutlara ulaşırken ben hem ağlıyor hem de bir yerlere tutunmaya çalışıyor olmalıydım ki Ayten Teyze ‘bak şimdi Polis’i çağrıyorum’ dediğinde olanca gücümle merdivenin trabzanlarına yapıştım. O gün beni sınıfa sokamadılar tabii. Bir de gelen gazeteciler fotoğrafımı çekince ertesi gün “Hergün” gazetesinin manşetinde ‘ağlayan çocuk” haberi altında annemin yanında ellerim yüzüme kapalı ağlayan çocuk olarak yerimi aldım. Aslına bakarsanız bu olayın nedeni annemden ayrılmak korkusu değil 100’e kadar saymayı bilemiyor olmamdı. (Laf aramızda 3 yaşındaki yeğenim şu sıralar nerdeyse bunu yapabiliyor, şimdiki çocuklar harika!) Çünkü bir önceki gün ağabeyim sınıfa girince öğretmenin gelerek bu soruyu soracağını ve benim de doğal olarak çuvallayacağımı bildiğinden benimle şaka tarzı bir oyun oynadığını sanmıştı ama durum hiç te öyle sonuçlanmadı. Yıllar sonra baktığımda ilkokula başlarken Satürn’ün yükselen burcum üzerinde gezinmiş olduğunu görünce bu olayı hem gülerek hem de daha farklı bir gözle değerlendirmiş oluyorum ama gazeteden eser kalmamıştı çünkü o günkü gazeteyi bir şekilde ortadan kaldırdığımı iyi bir biçimde hatırlıyorum. Satürn hepimize bir şeyler yapmıştır ve yaşamımız devam ettiği sürece de yapmaya devam edecek. Ondan kaçmak imkansız çünkü Satürn büyümenin, olgunlaşmanın tanrısı. Yaşamımızın en önemli köşe taşlarında hep Onu görürüz. Satürnsüz gelişmeye ve başarıya inanmıyorum. Tabii bunlar dile kolay gelen şeyler. Satürn kapıyı çaldığında isterseniz yorganın altına girip sadece burnunuz dışarda titreyebilirsiniz, ya da benim ilkokula başlangıcımdaki gibi isyan ederek bir hafta okula da gitmeyebilirsiniz, ama Satürn orada sizi bekleyecektir. Cesaret kapıyı açıp onu içeri davet etmekte. Korkuyu yenmenin en iyi yolu üzerine gitmek değil midir? Bu yaşlı adamdan korkmamak onun bize söylediklerini çok iyi dinlemek lazım. Satürn’ün Yunan mitolojisindeki ismi Kronos’tur yani Zaman Tanrısı. Kaosa anlam veren zamandır. Zaman öğretir, törpüler, ayarlar ve otoritesini mutlaka ortaya koyar. Zaman değişimin anası olduğuna göre Kronos bir de bakarsınız ki sizi alıp götürmüş yaşamın en anlamlı dönüşümlerine tanıklık ettirmiştir. Kurallar ve kontrol kaosu ortadan kaldırır, Satürn işte yaşamımıza şekil veren kontrol mekanizmasını anlatır. Okulda törpülenen sadece akıllarımız değil tüm sosyal çevreye uyum ve sorumluluk bilincimizin filizlendirilmesidir. Dersini çalışan ve sınavında başarılı olan öğrenci bir üst sınıfa geçer, iş ortamında yeteneklerini ortaya koyan kişiler terfi ettirilirler (Günümüzün yıpranmış ahlaki ortamındaki tepeden inmelerden bahsetmiyorun tabii, onlar olsa olsa bir miktar Pluto ve Jüpiter tozu ile bezenmişler). Bu süreçte kurulu düzene uymayanlar ya elenirler ya da en iyi şansla kendi Satürnlerini bularak farklı alanlara geçerler. Bu bakış açısıyla Satürn kurulu düzenin, organizasyonun ve hiyerarşinin arketipidir. Bir doğum haritasında Satürn bizim ne oranda kontrola, düzene ve kişisel disipline önem verdiğimizi ya da diğer anlamıyla bu disiplin çabasıyla ne oranda boğuştuğumuzu gösterecektir. Bununla birlikte Satürn’ü diğer gezegenlerden ayıran en önemli özellik onun kendi gelişim sürecinde acıyı, katlanmayı ve kendini bir konuya adamayı gerekli kılıyor olmasıdır. Aslına bakarsanız her gezegen kendi tanımı çerçevesinde kendini gerçekleştirmeyi anlatır. Bu yalnız Satürn için değil Merkür ve Venüs için de böyle değil midir? Acaba Venüs’ünüzü ya da Mars’ınızı ne oranda gerçekleştiriyorsunuz? Bunların Ay da olduğu gibi kendiliğinden güdüsel olmadığını (Bu bakımdan Ay Satürn’ün tam karşısında yer alır, hatırlayın Yengeç-Oğlak karşıtlığı) biliyoruz. Halbuki Satürn asla güdüsel ya da sübjektif değildir. Tam tersine Satürn objektif ve kategoriktir. Ruhsal değil maddidir, şiir gibi içten değil 2+2 4 eder cinsindendir. Liz Greene Satürn’ün “içimizde büyüttüğümüz dünya ile dış dünyanın arasında fark” olduğunu söylerken işte bu farkın bize en çok acı çektiren tarafı olduğunu da belirtiyor. Hangimiz hayal kırıklığına uğramıyoruz, hangimiz ayrıldığımız sevgilimiz ardından gözyaşı dökmüyoruz? İşte Satürn oradaki ince çizgide ruhumuzla dış dünyayı ayıran deride yeralıyor. Bizi bir anlamda sınırlıyor, şekle sokuyor ve belirli bir kalıba girmemize neden oluyor. Sınırları, engelleri sevmeyebiliriz ama herkesce paylaşılan dünyada yerimizi alabilmemiz için böyle bir kontrol duygusuna, sorumluluklara sahip olmamız ve hiyerarşi içerisinde yeralmamız gerekir. En Uranüs’ümüz bile kendini gerçekleştirebilmek için böyle bir kılıfa ihtiyaç duyacaktır. Aksi halde boşluk ve anlamsızlık içinde yok olup gitmeye hazırız demektir. Kişisel olarak haritasında Satürn-Uranüs karşıtlığı olan birisi için bu ikilemi güçlü bir biçimde yaşarken karşıtlıkların sentezinden yararlanmak gerektiğini deneyimliyorum. Astroloji çalışmalarımda sayısız Satürn olayı gördüm belki Satürn dönüşüme kadar olan sürede Satürn’ün sadece bir kontrol mekanizması olduğunu düşünsem de bu gelişim çizgisinden sonra kişinin özgürlüğünün ancak ödev sorumluluklarını yerine getirmesi ile mümkün olabileceğini düşünüyorum. Bu belki bazılarınca Satürn yanlısı bir yaklaşım gibi değerlendirilebilir ama eğer bu planetin dediklerini görmezden gelir ve savsaklarsak işte o zaman görün neler olur siz tahmin edin. Astroloji argosuyla Satürn’ün tokadı suratınıza çarptığında yıldızları sayarken Jüpiter ve Uranüs’ün orada karşınızda kıs kıs güldüğünü görürsünüz. Zaman her zaman ağırlığını koyar. Yaşamda çıkışlar kadar inişlerde de nefes almayı, dinlenmeyi bilmek gerekir. Satürn transitleri çok farklı koşullar çok farklı senaryolar içinde karşımıza gelirler. Kimileri hastalanır, kimileri işlerinden olur, kimileri de yeni başlangıçlar yaparlar. Kuşkusuz Satürn’ün haritanızdaki konumu (burç, ev, açı ve midpoint ağacı) önemlidir ama bu arada Satürn’ün yaptığı transit açıyı da yakından tanımamız gerekir. Örneğin Satürn kavuşumları - özellikle Güneş’le- hayatımızda yeni dönemlerin, yeni sayfaların yani başlangıçların açılış dönemleridir. Yine kişisel bir örnek: 1993 Şubat’ında yılında Satürn Güneş’imi ziyaretinde bankacılığa başladım, ilk ciddi iş deneyimlerimi aldım. (yaptığım stajlar dışında) Satürn haritanızda hangi evden geçiyorsa o alanda kendimizi gerçekleştirecek çabalara gireriz. Bu bakımdan Satürn’ün yine 11. Evimden geçerken Grup Prometheus için faaliyetlerimi söyleyebilirim. Satürn neredeyse oraya şekil veriyor sizi göreve çağırıyordur ama kimi zaman bu çağrılara pek içten cevap veremeyebiliriz, “offf bu da nerden çıktı ya da Allahım suçum neydi?” diye isyan edebiliriz. Bu ne kadar doğal olsa bile zamanın şekillendirici sürecinden sıyrılmak ya da kaçmak yerine o alana daha objektif gözlerle bakmak gereği belki de en iyi Satürn deneyimidir. Yeniden transit açılara dönersek örneğin kareler son derece zorlayıcıdır ama getirdiği başarı oranı da bir o kadar yüksek ve verimli olacaktır. Bu bakımdan Satürn bir karma gezegenidir. Siz ondan ne oranda kaçarsanız o da o kadar büyük bir ivme ile karşınıza dikilecektir. Transit kareler kişiyi bir şeyleri ortaya koymaya, materyalize etmeye itecektir. Burada eksiklik duygusu ve korkular karşımızdadır ta ki Satürn’ü içimize alana kadar. Karşıt açılarda ise yavaşlama, bloke olma yaşanırken, reoryantasyon şarttır. Yerinde gitmeyen evlilikler, önü tıkanmış işler ya da nerdeyse her şeyin bize karşı olduğu durumlarda akıntıya karşı kürek çekmek yerine bekleyip elimizdekileri konsolide etmenin gerekleri söz konusu olur. Diğer bir ipucu Satürn’ün transit yaptığı planetin yönettiği evlere bakmaktır. Çoğunlukla bu alanlar Satürn’ün getirdiği sonuçların alanlarını gösterecektir. Yeniden kişisel bir örneğe dönersem ilk iş hayatına başladığımda Güneş’im üzerinden geçen Satürn 3. Evimdeki Aslan burcu ilişkisi ile bana zihinsel disiplin gereğini hatırlatıyordu ve ben o sırada hazırladığım yazı ve raporlarla boğuşuyordum. Mutlu bir Satürn olayı ise 1997 yılındaki transit sekstilinde gerçekleşiyordu. Satürn Güneş’ime sekstil yaparken Faculty sınav sonuçları gelmişti. (3.ev eğitim iletişim) ama bu transitte aynı zamanda Jüpiter de derece ve saniyesi ile yine Güneş’in üzerinde idi. Satürn bir bakıma uzun vadeli bir gelişimi gerçekleştiriyordu. Natal Satürn’ünüze dikkatle bakın. Bulunduğu elementten yola çıkmanız en anlaşılır başlangıç olabilir. Ateş elementinde Satürn kişisel güven, öne çıkmak, hayata güven duymak ve egoya ilişkin enerjilerimizi gerçekleştirebilmemiz için önemli fırsatlar sunacaktır. Evet belki fırsatlar sözü daha çok Jüpiter’i anıştırsa da Satürn fırsatların realizasyonu için gerek koşul değil midir? Jüpiter varolan bir serveti ya da çevresel kolaylıkları sembolize edebilir ve size bir bonus verir ama oyunun sonunda her zaman Jüpiter Satürn’e uymak durumundadır. Toprak elementinde Satürn kişinin gelişim çizgisinde elle tutulur değerlerin, güvenin ve stabilitenin önemini gösterir. Toprakta Satürn maddi dünyanın gerçekleri içerisinde kazanacağımız deneyimlerdir. Hava’da ise zihinsel gelişme, iletişim, kendini ifade ve merak çok daha kontrollu, kuralcı ve sonuçta daha akademik bir yön çizecektir. Su’daki Satürn belki de en zor bölgededir çünkü su elementi Satürn’ün objektif dünyasının dışındadır. Satürn bu elementte endişelerimizi yenmemiz, duygusal olgunluk ve insan ilişkilerinde fedakarlık temasına dayalı senaryolar hazırlar. Şimdi bu yazının sonunda Nazım Hikmet’in bu güzel şiirini neden Satürn ile ilişkilendirdiğimi daha rahat görebilirsiniz. Satürn bizden hiçbir şey beklemeden yaşamı ciddiye almamızı, en zor koşullar karşısında bile egodan sıyrılarak yani Güneş’i aşarak hedeflerimizi ve sorumluluklarımızı hatta geleceği bile düşünmeden bir zeytin ağacı dikmemizi öğütlerken onu daha rahat görebilir, içimizdeki Satürn’ün getirdiği olanakları yani kendi kendimizi gerçekleştirme sürecimizi ötelere taşıyacak gücü bulabiliriz. Kaynakça: Liz Greene, Saturn, A New Look at an Old Devil, Weiser, 1986 Noel Tyl, The Occurrence of Saturn, Counselling in Astrology, Llewellyn 1994 Hakan Kırkoğlu 1967 yılında İstanbul'da doğdu. 1983 yılında Astroloji ile tanışan Hakan Kırkoğlu, 1988 yılında Istanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği bölümünü bitirdi. 1991 yılında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Master derecesi aldı. Alıntıdır.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Ciddi bir olgu değil. Sadece Satürn'ün disiplin yönünün ağır basmasıyla kişinin sahip olduğuna tamah ettirmesi olayı bu. =] Edit: Tamah değil kanaat Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Ciddi bir olgu değil. Sadece Satürn'ün disiplin yönünün ağır basmasıyla kişinin sahip olduğuna tamah ettirmesi olayı bu. =], Adam koskoca satürnü tek cümleye sığdırdı helal olsun . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 , Adam koskoca satürnü tek cümleye sığdırdı helal olsun . Anca dönsün dursun o Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Astroloji der ki yukarda ne varsa aşağıda da aynısı vardır. Şimdi astrolojiyi hafife alanlara günümüz biliminin de aynı şeyi söylediğini belirtelim. Bir atomun çekirdeği ve etrafında dönen elektronları gözünüzde canlandırın. Hemen ardından Güneşi ve etrafında dönen gezegenleri..Kabeyi ve etrafında dönen Hacı adaylarını.. Sizin hepsi ayrı şeyler olarak değerlendirdiğiniz bu kavramların aslında aynı sistemin farklı farklı görünen birimleri olduğunu ve birini anlayarak diğerlerini de anlayabileceğinizi söyleyebiliriz. Aslında bilim de benzer mantıkla ilerliyor örneğin uçaklar ve insanın uçma hayaline dair herşeyin temelinde kuşların model alındığını söyleyebiliriz yani kuşların uçma prensiplerini çok iyi öğrenmiş bir insan , bir uçağın uçma prensiplerini diğer insanlara göre çok daha kolaylıkla anlayabilir. Bu temel yaklaşım insanlığa yüzyıllardır ifade edilen bir felsefenin özünü de barındırır '' kendini bilirsen , evreni ve hayatı tanırsın '' İşte Astrolojik enerjileri bu mantıkla ele alıp , Merkür ve İletişim gibi , Uranüs ve Elektrik gibi , Neptün ve Okyanus gibi , Plüto ve Ölüm gibi bir astrolojik potansiyelin bir kavramla özdeşleştiği yazıları yeri geldikçe yazmak ve yayınlamak istiyorum. Bu yazıda Satürn gezegenini Tutkal adını verdiğimiz yapıştırıcı ile özdeşleştireceğiz. Tutkalın tanımına dikkat ediniz , hayvan kemiği ve derisinden yapıldığı ifade ediliyor ve biliyoruz ki Satürn gezegeni canlıların vücudunda kemikleri ve deriyi (iskelet sistemi) temsil ediyor.. ! Yani Satürnle tutkalı özdeşleştirirken aslında tutkalın özünün yine Satürnle bağlantılı olduğunu görüyoruz. Satürnü astrolojik olarak hiç bilmeyen biriyseniz , tutkalı inceleyerek Satürn hakkında fikir sahibi olacağınız ipucunu size verdiğimizde kafanızda bazı fikirler oluşacaktır. Tutkal bir tür yapıştırıcıdır , iki nesneyi birbirine bağlar ve aralarındaki bağı güçlendirir , tutkal sürülen bir nesnenin hareket kabiliyeti azalır örneğin ayaklarınızın altına tutkal sürüp yürümeyi denerseniz sizi yavaşlattığını hatta bazen hiç kımıldayamadığınızı görürsünüz. İşte Satürn adlı gezegenin de benzer özellikleri vardır. Satürn dokunduğu yere ait hareketliliği yavaşlatır.. Örneğin Satürn bir doğum haritasında Merküre dokunmuşsa yani Merkür adlı gezegenle açı yapıyorsa , Merküre özgü konularda o harita sahibine tutkal sürdüğümüzü düşünüp bunu yorumlamayı deneyebilirsiniz ve emin olun yorumunuz gayet başarılı olacaktır. Merkür iletişim demektir ve ağızla alakalıdır öyleyse Merkür-Satürn bağlantısı olan kişinin dudaklarına tutkal sürdüğünüzü gözünüzde canlandırabilirsiniz çünkü gerçekten kadersel olarak o kişinin dudaklarına bizim göremediğimiz Satürn Tutkalı sürülmüştür. Dudağına tutkal sürülen bir kişi için ne düşünürüz ? Konuşmak eyleminin yavaşlayacağını düşünürüz. Bazen konuşmanın canyakıcı yada can sıkıcı olacağını düşünürüz. Gerçekten Merkür-Satürn bağlantısı olan bir kişi aklına gelen bir düşünceyi tam ifade edecekken , sanki dudaklarını ve ağzını oynatmasını zorlaştıran bir tutkalla engelleniyor gibi hissedecektir. Bu tutkal sayesinde , düşünerek konuşmak gibi bir özellik kazanacak ,düşünmeden konuşmak ve patavatsızlık gibi problemlerden daha kolay uzak durabilecektir. Yine de her düşündüğünü , her bomba espirisini her ortamda kolayca ifade edemeyecek zorlanacaktır. Belki tutkallanmış ağzından zorla çıkan o kelimelerin yanlış anlaşılacağından korkacaktır çoğu zaman. Satürnün dokunduğu yere tutkal sürüp o alanda hareketi ve eylemi yavaşlatması , kişinin hayatında değişimleri ve aksiyonu da yavaşlatacaktır. Bir doğum haritasınd Satürnün kişisel gezegenlerle (güneş,ay,merkür,venüs-,mars) yapacağı dinamik açılarda tutkal etkisini irdelemeyi deneyelim. Örneğin bu kişi Uranüs Transiti yaşıyor olsun. Uranüs transiti ani-beklenmedik değşimleri (sürprizleri) ifade eden bir enerjidir. Ve pek çok kişi Uranüs transitlerinde hayatlarının inişli-çıkışlı olmasını deneyimlemektedir. Kimisi ilişkisini bitirir , kimisi yaşadığı yerden uzaklaşır ve başka bir yere taşınır , kimisi kariyeriyle alakalı sürpriz bir değişim yaşar vs. Trenin giderken ray değiştirmesi ve yön değiştirmesi gibi bir etki taşıyan Uranüs transiti , doğum haritasında Satürnü güçlü konumda olan kişiler de nasıl etki yapar ? Satürn tutkalına bolca sahip olan kişi içinde Uranyen değişim seçenekleri çıkar karşısına. Örneğin yeni bir iş seçeneği çıkar ve çokta karlı ve heyecan verici görünmektedir. Oysa Satürn tutkalına sahip olan kişi , bu yeni iş seçeneğine dürtüsel olarak olumlu baksa bile hızlı adımlar atıp gerekli girişimde bulunmakta zorlanır çünkü eline ayağına tutkal bulaşmış gibidir ve dahası uzun zamandır çalışmakta olduğu mevcut işi ona yapışmıştır ! Yıllardır çalıştığı o iş kişiye yapıştığı için , bu tutkaldan kurtulması ve o yeniiş seçeneğine evet deyip hemen harekete geçmesi zor olur. Belki o anda yeni iş seçeneğini sunan biri HADİ YAPALIM ACELE ET mesajları vermekte ve motive etmektedir ancak her tarafı mevcut işiyle tutkallanmış olan kişi için HADİ deyip harekete geçmek o kadar kolay değildir. Sanki ayakları o yıllardır çalıştığı işyerinin zeminine yapışmış gibidir. Dolayısıyla başkalarını sarsıcı şekilde etkileyen Uranüsün elektrikli dalgaları , Satürn tutkalına sahip kişinin hayatında belki İÇSEL bazı değişimlere sebep olsa da görünür dış dünyasınd bariz değişimler yaratmayabilir. Öyleyse Transitleri yorumlarken , kişinin doğum haritasından bağımsız olamayız sonucuna varabiliriz. Kişinin Satürn tutkalı bolca sürülen kişiliği , Mars-Jüpiter-Uranüs gibi dinamik enerjiler de bile hayatında hareket artışı yaşamayabilir yada yaşasa da çok net ve belirgin değiimler vehareketlenme olmayabilir. Başkaları Jüpiter transitinde önüne çıkan fırsatı değerlendirip yeni ilişkiye adım atmışken , Satürn tutkalına sahip kişi önüne çıkan ilişki seçeneğine adım atmakta tereddüt edip o Jüpiter transitini ''deneyim yaşamadan'' geçirebilir. Satürnün bu tutkal etkisi faydalımıdır yoksa zararlımıdır ? Yerine göre değişir diyelim.. Örneğin Mars-Jüpiter-Uranüs transitlerinden bolca etkilendiğiniz bir dönemde arabayı yavaş kullanmak can sıkıcı olup HIZLAN dürtüsü içinizde artmışken Satürn tutkalı arabınızın tekerleklerine yapışmış gibidir ve hızlanıp kaza riskinden sizi koruyabilir. Satürn tutkalının en büyük faydası sizi türlü kaza , bela ve hatalardan uzak tutmasıdır. Zararı ise en az faydası kadar mühimdir.. Çünkü hayatınıza çıkabilecek fırsat ve seçeneklerin pek çoğunu yavaş hareket nedeniyle kaçırırsınız. Söylemeniz gereken o çok önemli sözleri , tutkalın dudaklarınızdaki yüzünden söylemezsiniz ( merkür-satürn ) Duygularınızı ifade etmekte zorlanırsınız ve ilişkilerinizde karşı taraf sizi yanlış anlayabilir , onu sevmediğinizi düşünebilir. Satürnün tutkal etkisi sinastri yorumlarında daha sık çıkar karşımıza. İki kişi arasında Satürn bağlantıları çok ise bu kişiler birbirine bolca tutkallanmıştır diyebiliriz. Dolayısıyla istikrar ve uzun soluklu ilişkiler için Satürn bağlantıları iyidir hatta gereklidir. Evliliği sembolize eden şeylerden biri hatta belki birincisi parmağa takılan ve yüzük adı verilen halkadır. Bu halka , o iki kişinin birbirine bağlandığını (tutkallandığını) ifade eder. Hatta evli birinin başkalarından kur gördükleri anda hiç bir söz etmeden parmağındaki yüzüğü göstermeleri '' ben birine tutkallıyım '' mesajını içerir. Ve ne ilginçtir , yüzük halkası evlilikte tutkal görevini üstleniyorken gökyüzünde de Satürn HALKALARI aynı rolü üstlenir.. Güneş & Satürn bağlantısında Kişi hayatın kendisine tutkallanmış gibidir ve örneğin ölüm korkusu taşıyabilir yada hayatına canlılık katan şeyleri kaybetme korkusu taşıyabilir. Değişim seçeneğiyle karşılaştığında , istekleri eskiye ait olanla tutkallandığı için , o yeni seçeneğe kuşkuyla bakabilir ( değişimi istese bile bu yavaş olabilir ) Kendini bir otorite figürüyle tutkallanmış hissedebilir ( baba gibi , patron yada müdür gibi ) Ay & Satürn bağlantılarında Kişi geçmişiyle tutkallanmış olabilir. Uzak geçmiş yada yakın geçmiş farketmez , kişi geçmişte olup bitenleri sanki tutkallamış ve her an BUGÜNE taşıyor gibidir. Dolayısıyla bugünü , geçmişinden etkilenebilir. Aynı zamanda duyguları tutkallanmış olabilir. Kelebek yada arı gibi çiçekten çiçeğe konmaz bu duyguları , gayet istikrarlıdır. Yapıştığı yerde kalma eğilimi vardır. Burada en önemli risk duyguların melankoli ve depresif imgelerle yapışması riskidir çünkü bu kişiler için melankoli ve depresyona girdiğinde çıkması daa zor olabilmektedir. Bazı durumlarda kişinin anneyle tutkallandığı görülür yada aile kavramıyla. Merkür & Satürn bağlantılarında Kişinin dudakları tutkallanmış gibidir , yukarda Merkür-Satürn bağlantısı örneğini yazmıştım. Merkür düşüncelerle de bağlantılıdır ve kişi bazı düşüncelere yapışıp kalabilir. Düşüncenin istikrarı ve konsantrasyon açısından faydalıdır , örneğin Einstein doğum haritasında Merkür-Satürn kavuşumuna sahiptir ve düşünceleri bilimsel soru işaretleriyle tutkallanmıştır. Belki Einstein olamayabilirsiniz lakin düşüncelerinizi her neye tutkallarsanız o alanda bilgi birikimiyle ve fikirleriyle saygı gören biri haline gelebilirsiniz , tabii bu düünceleri karamsar şeylere tutkallama riskine dikkat edin uyarısını da unutmayalım. Venüs & Satürn bağlantılarında İlişkiler konusu tutkallanmış gibidir. Kişi sevgisini ve beğenisini ifade etmekte zorlanır ve partneri kendini sevilmiyormuş gibi hissedebilir oysa olası bir ayrılık seçeneği gündeme gelmesi halinde Venüs-Satürn kişisi partnerine ne kadar yapışıp kaldığını hissettirir ve muhtemelen ilişkinin devam etmesini daha çok isteyen taraf olacaktır. Bu kişinin partnerine tutkallanması , sadakat açısından olumludur , ilişkinin uzun ömürlü olması açısından verimlidir. Venüs beğenilerle ve keyif almakla ( hoşlanma duygusuyla ) bağlantılıdır ve bu duygunun üzerini tutkallamak , zevk alınan konuları daraltacaktır , kişi aynı tür zevklere yapışıp kalacaktır ve belki de partneri dahil yakınları tarafından sıkıcı biri olarak algılanabilecektir. Mars & Satürn bağlantılarında Kişinin hevesleri tutkallanmış gibidir. Bir şeye heves ettiğinde o tutkalın hızını yavaşlattığını deneyimleyebilir. Mars öfkeyle bağlantılıdır ve buraya tutkal sürdüğümüzde , kişiyi öfkelendiren bazı sabit kalıplar olacağını söyleyebiliriz. Ya da kişi öfkelendiğinde bu hissi çabuk üzerinden atamayabilir çünkü o an öfke duygusuyla tutkallanmıştır. Mars hareket ve eylem prensiplerini yönetir , bu prensipleri tutkalladığımızda kişinin genelde aynı tarzda manevra özelliklerini benimseyeceğini , aynı tarzda hareket edip eyleme geçeceğini söyleyebiliriz. Eğer manevaları işe yarıyorsa bu özelliğini verimli olarak kullanır lakin eğer bir konuda başarısı gecikip duruyorsa , manevra esnekliği göstermesi ve tarznı değiştirmesi gerekirken bu esnelik ona zor gelebilir. Mars cinsellik konusuyla da alakalıdır ve kişinin tutkularına tutkal sürdüğümüzde , neyse http://www.astrosohbet.com/forum/images/smilies/normalgulucuk.gif Jüpiter & Satürn bağlantılarında Kişinin inançları tutkallanmış gibidir. Benimsediği inançlar , hayat görüşü ona yapışmış gibidir ve esneklik göstermekte zorlanabilir. Jüpiter gelişmek ve genişlemele alakalıdır , üzerine tutkal sürülünce kişinin gelişimi ve sosyal dünyasının yada iç dünyasının genişlemesi yavaşlayacaktır (Satürn ve geciktirme) Jüpiter eğitimle , yurtdışı bağlantılarıyla , zenginlik kavramıyla da alakalıdır ve Jüiterin tüm bu ifadelerini tutkalladığınız da bazı şeylerin yavaşladığını ama olumlu açıdan istikrar kazanacağını söyleyebiliriz. Kişi inançta dahil yukardaki bu kavramlardan en az birine yapışıp kalabilir. * Peki bu bağlantılar tüm açılar için geçerli midir ? Açıların türü , tutkalın yoğunluğuyla paralel olacaktır.. Kavuşum , Kare ve Zıt açılarda tutkalı bolca sürdüğünüzü ve daha etkili olduğunu düşünebilirsiniz Üçgen ve 8 türevi açılarda ( 45 ve 135'lik açılar ) tutkalı oldukça sürdüğünüzü ve oldukça etkili olduğunu düşünebilirsiniz. Sekstil ve quintil gibi daha hafif etkili açılarda ise tutkalı az sürdüğünüzü ve yapıştırıcı etkisinin daha az olacağını düşünebilirsiniz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
stigma diabolis Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 forumda şu konuda satürn tutkalı hakkında bilgi vardı http://www.gnoxis.com/astrolojide-birden-fazla-evlilik-ve-bo%C5%9Fanma-getiren-durumlar-ve-sat%C3%BCrn-tutkal%C4%B1-59688.html Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2015 Var tabi hatta yukarıya da ekledim arkadaş bulamamış biz de hemen imdada yetiştik arama butonu olarak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mart 26, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 26, 2015 Jüpiter büyütecide var mı acaba. ? Mars baskısı varda, Ne yalan söyleyeyim tutkal ilk defa duyuyorum. yüzük benzetmeside on numaraymış eski mısır a ne kadar şey borçluyuz.? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.