Jump to content

Titreşim Frekanslar ve Hayatımıza Etkileri


proxy

Önerilen Mesajlar

Bundan yirmi yıl önce size evrenin aslında kocaman bir titreşim olduğu söylenseydi, küçük evren insanın da etrafındaki her şeyle birlikte her an titreşmekte olduğunu ve hayatın sırrının titreşimlerde saklı olduğu söylenseydi ne düşünürdünüz?

 

 

Nikola Tesla titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü

 

Muhtemelen bu söylenilenlere çok fazla anlam veremez ve üzerinde de fazla durmazdınız. Çünkü o zamanlar titreşimlerin bu derece önemli olduğu insanlık tarafından bilinmiyordu. Gerçi hala da tam olarak bilindiği söylenemez… Hâlbuki bundan 100 yıl önce Nikola Tesla kendi icadı olan deprem makinesini anlatırken şu sözleri söylemişti: “Birkaç saniyede binanın titremeye başladığını hissettim. On dakika daha devam etseydim binayı ve sokağı yıkabilirdi. Aynı cihazla Brooklyn Köprüsünü 1 saatten kısa bir süre içinde East River’a indirebilirdim.” Tesla frekansların yani titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü. Tesla’ya göre evren kocaman bir titreşimdi ve hepimiz bu titreşimin küçük birer yansımasıydık. Ya da başka bir deyişle evren bir gitar, bizler de onun telleriyiz ve diğer tüm tellerle birlikte her an titreşiyoruz. Bilim adamları yüzyıllardır bu şarkıyı anlamlandırmaya çalışıyorlar ve sonunda notaları keşfettiler. Şimdi de gitarın tellerini koparmadan melodiyi çözmeye çalışıyorlar… Bu yazıda melodiye ait birkaç sol anahtarı vermeye çalışacağız.

 

 

Saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz

 

Her şeyin özü enerjidir. Kütle, enerjinin yoğunlaşmış halidir. Düşünce enerjidir. Enerji sürekli titreşerek bir salınım oluşturur. Bizler de insanoğlu olarak sürekli titreşen enerjileriz. Titreşim seviyemiz düşük olduğu için yeryüzünde çökeltilmiş şekilde yani kütle-beden olarak hayatlarımızı devam ettiriyoruz. Bizim titreşimimize uygun şekilde titreşen enerjileri de kendi titreşim dünyamızda kütle olarak görebiliyoruz (diğer insanlar, hayvanlar, masa, sandalye vs.) İnsan bedeninin doğal titreşim düzeyi saniyede ortalama 300 titreşimdir. Dünya işleriyle fazlaca ilgili olan insanlar bu titreşimin altındadırlar. Frekans yani titreşim düzeyi arttıkça kişilerin doğaüstü güçleri de artmaktadır. Şifa verme gücüne sahip olan kişilerin titreşim düzeyleri saniyede ortalama 500 titreşimdir. 800 titreşim seviyesine gelindiğindeyse medyumik güçler ortaya çıkar. 1000 titreşimin üzerinde telepati kanalı gayet akıcı şekilde açıktır. Saniyede 10 bin titreşim seviyesindeki insan astral seyahat yapabilir konuma gelir. Bu tıpkı bir gitarın tellerinin titreşmesi gibidir. Gitarın telini oynattığınızda önce hızla titreşir, teli göremezsiniz. Sonra titreşim azalmaya başlar ve tel görünür hale gelir. Bizler de şu anda saniyede 300 titreşimle birbirimizi görebiliyoruz ama saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz. Onları boyut üstü varlıklar olarak adlandırıyoruz. İçimizden pek azımız yani medyum diye tabir ettiğimiz kişiler onlarla temasa geçebiliyor. Bazen kanal olarak da onlardan gelen bilgileri aldıklarını iddia edebiliyorlar. Bu kişilerin bir kısmı şizofren hastası, bir kısmı dolandırıcı olabilir ama titreşim seviyesini saniyede 10 binin çok üzerine çıkartıp zaman mekân mefhumunu aşan insanların da var olduğu biliniyor. Çok büyük kâhinler bu frekans seviyesinde oldukları için söyledikleri pek çok şey doğru çıkmaktadır. Duru görü yapan medyumlar kaybolan eşyaları bu şekilde bulabilmektedir. Şifacılar tek bir dokunuşla hastanın hasarlı olan organına en uygun frekansı vererek onu iyileştirebilmektedir. Şifacı ya da bioenerji uzmanı olarak tabir ettiğimiz kişilerin yaptıkları şey özünde kendileri vasıtalarıyla hastaya doğru frekansları vermektir.

 

 

Frekanslarla (titreşimlerle) hastalıkları iyileştirmek mümkün!

 

Her organın kendine özgü titreşimi vardır. Bedenin titreşiminin dışında organlar da kendi aralarında farklı hızlarda titreşirler. Örneğin kalbin titreşim hızıyla böbreğinki aynı değildir. Böbrek arıza yaptığında bu aynı zamanda onun titreşiminde bir sorun olduğu anlamına gelir. Bir insanı kalbine iyi gelmeyecek titreşimlere maruz bırakırsanız o kişi kalp krizi geçirip ölebilir. Bu şekilde uzaktan suikastların yapılması bile teoride mümkündür. Doğru titreşim hayat kurtardığı gibi yanlış titreşim de can alır. Dozer kullanıcıları, asfalt delici vibrasyon cihazlarını kullanan kişilerin kalp krizi geçirip ölmeleri ya da uzun vadede çeşitli hastalıklara yakalanmaları olasıdır. Çünkü bu cihazlar çok güçlü titreşimlere sahip oldukları için vücudun titreşimini bozmaktadır. Frekanslarla (titreşimlerle) hastalıkları da iyileştirmek mümkündür.

 

Her titreşimin ölçüsü bir frekans değeriyle hesaplanır. Farklı titreşimlerin farklı frekansları vardır. Bir titreşimin ne tür bir titreşim olduğunu frekans değerleriyle ölçeriz. Frekans teknolojisi günümüzde kısmen de olsa tıpta kullanılıyor ancak gün gelecek pek çok hastalığın tedavisi frekanslarla yapılabilecek. Her hastalığa uygun frekans bulunacak ve hasta kişi o frekans ortamına sokularak tedavi edilecek. O gün geldiğinde modern tıp ile alternatif tıp birleşmiş olacak. Aslında bu bilinen bir şey ama hala hastalıkların çaresini ilaçlarda arayıp duruyoruz ve bu durum ilaç sektörünün çok işine yarıyor. Plasebo etkisi bile aslında frekansların değişmesiyle alakalı. İnanmak denilen şey, hastanın hastalığa karşı tutumu değişince frekansının da değişmesi ve hastalığın artık o frekansta kendine yer bulamamasından başka bir şey değil. Birinin elini tuttuğunuzda bedeniniz otomatik olarak onun frekansına ayarlanıyor. O halde kimin elinden tuttuğunuza dikkat edin çünkü eğer onun manyetik alanı sizinkinden daha kuvvetliyse sizi kendi frekansına çekebilir ve o frekans gerçekte size yaramayan bir frekans olabilir.

 

 

İlişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte…

 

Frekans teknolojisi hızla gelişmeye devam ediyor. İleride öyle günler gelecek ki, kişiler eş seçimini yaparken sadece kan uyuşmazlığına değil frekans uyuşmazlığına da bakacaklar. Bu şekilde kimin kiminle anlaşamayacağı net bir şekilde bilinebilecek. İyi başlayıp kötü giden ilişkilerin de sebebi frekansların değişmesi aslında. On yıldır birlikte olduğunuz kişiyle artık anlaşamıyorsunuz çünkü ikiniz de on yıl önceki frekanslarınızda değilsiniz artık ve bugün apayrı iki frekansta yaşıyorsunuz hayatı. Kısmet dediğimiz şey de frekanslarla son derece ilintilidir. Dünyanın iki ayrı ucunda da olsa en doğru frekanslar her zaman birbirlerini buluyor. Tıpkı göçmen kuşların yollarını bulması gibi dünyanın manyetik haritasında hepimizin ayarlı olduğu bir frekans var ve kendimize en uygun frekansı bir göçmen kuş edasıyla buluyoruz. Bazen de bulamıyoruz. İşte o zaman hayatımızda problemler ortaya çıkıyor. Bizimkinden daha güçlü bir frekansın etkisine girdiğimizde kendi manyetik alanımızdan kopuyoruz ve kendimizi kötü giden bir evliliğin içinde ya da istemediğimiz bir işi yaparken bulabiliyoruz. İşte bütün bunların sebebi yanlış frekanslar… İlişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte.

Herkesin kendisine en uygun titreşimi bulma potansiyeli vardır. Kendimizi dinlemek diye ifade ettiğimiz kişinin bir karar vermeden önce içe dönme hadisesi de budur aslında. Kendimizi dinlediğimizde titreşimlerimizi de fark ediyoruz ve titreşimler iç ses olarak bizim için neyin iyi ve doğru olacağını bize söylüyor. Bir miktar derin düşünme ve yalnız kalmak kendimizi yani titreşimlerimizi anlamak için yeterlidir. Yeter ki kendimize bu fırsatı verelim…

 

Bu yazı Tarih: 20 Ocak 2013 | Yazar: Cem Özüak | Kategori: RuhsalSayı: 88 nolu sayısından alıntıdır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sakalımız yokki dinlesinler diyorum. bu yazıyı okuyup sevegililer eşler kardeşler anne-babalar arasına mesafe girince yabancılaşma başlıyor bu yüzden işte. tabi bazende bazı titreşimlerden de kopmak zorundayız. yaşamak için

Benim sakalım varda dinlemiyorlar bu yazıda okunan şeyi günlük ilişkilere düşürmekten daha iyisini yapabiliriz yani bütün insanların titreşimlerin artmasını sağlıyacak onları düşük frekanstaki insanlara yapılan bilinç aşılarından kurtarmak gibi yada daha büyüğü evrende gördüğümüz her şeyin tek bir rezonansın farklı manifestosu olarak tanımlayabiliriz , tesla was right.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim sakalım varda dinlemiyorlar bu yazıda okunan şeyi günlük ilişkilere düşürmekten daha iyisini yapabiliriz yani bütün insanların titreşimlerin artmasını sağlıyacak onları düşük frekanstaki insanlara yapılan bilinç aşılarından kurtarmak gibi yada daha büyüğü evrende gördüğümüz her şeyin tek bir rezonansın farklı manifestosu olarak tanımlayabiliriz , tesla was right.
ben tesla nın sadece akım üstüne çalıştığını biliyordum.titreşimle ilgili bilgiler gayet doğru o yüzden titreşimi görebileceğimiz sınırda olmayan varlıkları göremiyoruz.o yüzden alemler ve boyutlar oluşuyor.bizim görebildiğimiz bizim sınırımızdaki varlıklar.bana ilginç gelen titreşimi fazla olan varlığın yer mekan zaman değiştirebilmesi ve bazı varlıkların içine girmesi içinden geçmesi.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ben tesla nın sadece akım üstüne çalıştığını biliyordum.titreşimle ilgili bilgiler gayet doğru o yüzden titreşimi görebileceğimiz sınırda olmayan varlıkları göremiyoruz.o yüzden alemler ve boyutlar oluşuyor.bizim görebildiğimiz bizim sınırımızdaki varlıklar.bana ilginç gelen titreşimi fazla olan varlığın yer mekan zaman değiştirebilmesi ve bazı varlıkların içine girmesi içinden geçmesi.

Teslanın hayatı frekans araştırman ilgini çekebilir.

V(hız) = landa(dalga boyu) x frekans bundan kaynaklanıyor olabilir modern fizikte ışık hızından hızlı bir şey olmadığı için biri artıyorsa diğer düşüyor diyorlar.

İçinden geçmesi ise mantıklı asıl geçememek saçma atomların yüzde 98'inden fazlası boşluk elimizin duvardan geçmemisinin sebebi elektronların sürekli hareket halinde olması(bu kısımdan emin değilim) eğer elin gerçekten çok hızlı olsaydı bu kuvvetten etkilenmezdi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Teslanın hayatı frekans araştırman ilgini çekebilir.

V(hız) = landa(dalga boyu) x frekans bundan kaynaklanıyor olabilir modern fizikte ışık hızından hızlı bir şey olmadığı için biri artıyorsa diğer düşüyor diyorlar.

İçinden geçmesi ise mantıklı asıl geçememek saçma atomların yüzde 98'inden fazlası boşluk elimizin duvardan geçmemisinin sebebi elektronların sürekli hareket halinde olması(bu kısımdan emin değilim) eğer elin gerçekten çok hızlı olsaydı bu kuvvetten etkilenmezdi

arkadaşım demek istediğin bizim tüm atom titreşimimiz yüksek olsaydı. titreşimi düşük olan cisimlerin içinden geçebilirmiz mi?
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşım demek istediğin bizim tüm atom titreşimimiz yüksek olsaydı. titreşimi düşük olan cisimlerin içinden geçebilirmiz mi?

 

Tv kanalları, ses dalgaları,wifi de bir frekanstır duvarların olması bir şey değiştirmez bulunduğun odada bütün frekanslar var ama alıcı olmadığı için göremiyorsun yani dediğin doğru ama olay daha geniş.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tv kanalları, ses dalgaları,wifi de bir frekanstır duvarların olması bir şey değiştirmez bulunduğun odada bütün frekanslar var ama alıcı olmadığı için göremiyorsun yani dediğin doğru ama olay daha geniş.
o zaman tesla ile ilgili araştırma yapmam lazım. şu amerika nın gizli mizli projelerinden biri de sorduğum sorunun cevabını almak değilse nolayım.deneyin ismini unuttum eskiden yapılmış hatta ışınlamak için , bir askeri gemiyi ışınlamaya kalkmışlar içindeki askerler kafayı yemiş.o da mı bunla ilgili acep.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

o zaman tesla ile ilgili araştırma yapmam lazım. şu amerika nın gizli mizli projelerinden biri de sorduğum sorunun cevabını almak değilse nolayım.deneyin ismini unuttum eskiden yapılmış hatta ışınlamak için , bir askeri gemiyi ışınlamaya kalkmışlar içindeki askerler kafayı yemiş.o da mı bunla ilgili acep.

Mk ultra projesi(projeleri)Bu dediğin proje değil ama belirli frekanslar ve insanlar üzerindeki etkisi var.

Philederphia deneyi (Gemi, dediğin)

orda yapılmak istenen radara yakalanmamak için büyük bir elektromanyetik alan oluşturmakdı sanırsam tabi olay öyle gitmiyor neyse tesla öldükten sonra bütün karalamalarına ,projelerine cia el koydu bu bir teori bile değil , haarp projesinede bakabilirsin

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mk ultra projesi(projeleri)Bu dediğin proje değil ama belirli frekanslar ve insanlar üzerindeki etkisi var.

Philederphia deneyi (Gemi, dediğin)

orda yapılmak istenen radara yakalanmamak için büyük bir elektromanyetik alan oluşturmakdı sanırsam tabi olay öyle gitmiyor neyse tesla öldükten sonra bütün karalamalarına ,projelerine cia el koydu bu bir teori bile değil , haarp projesinede bakabilirsin

haarp da mı Tesladan çıktı.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

haarp da mı Tesladan çıktı.

Evet rezonansı kullanıyor sanıyorum insanların şahit olduğuda bir olay var cihazı 10 sn daha tutsaymış sütunda bina yerle bir olacağını söylemiş tesla büyük mucit ama ilkokul kitaplarında göremezsin tabi edisonun ampülü meşhur olmadan da o evinde kullanıyormuş , buda bilindik bir şey.

Bu arada mk ultra teslaya ait değil ama onun araştırmalarını kullanıyorlar ,

Philederphia deneyi de büyük bir bilim adamına ait ismini hatırlamıyorum ama adam astrofizikciydi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tv kanalları, ses dalgaları,wifi de bir frekanstır duvarların olması bir şey değiştirmez bulunduğun odada bütün frekanslar var ama alıcı olmadığı için göremiyorsun yani dediğin doğru ama olay daha geniş.

 

Işık, mikrodalga, radyo dalgası, x-ışını... hepsi aynı fenomenin skalasındaki farklı noktalardır. Yani bunların birbirinden yapısal anlamda çok farkı yok.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Evet rezonansı kullanıyor sanıyorum insanların şahit olduğuda bir olay var cihazı 10 sn daha tutsaymış sütunda bina yerle bir olacağını söylemiş tesla büyük mucit ama ilkokul kitaplarında göremezsin tabi edisonun ampülü meşhur olmadan da o evinde kullanıyormuş , buda bilindik bir şey.

Bu arada mk ultra teslaya ait değil ama onun araştırmalarını kullanıyorlar ,

Philederphia deneyi de büyük bir bilim adamına ait ismini hatırlamıyorum ama adam astrofizikciydi.

öyleyse neden ışınlanma keşfedilmedi yada keşfedildi de bizi mi yiyorlar?
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

öyleyse neden ışınlanma keşfedilmedi yada keşfedildi de bizi mi yiyorlar?

Mantıken ışınlanma bulunsa da bize söylemezler tıpkı bedava enerjinin daha iyi yolları bulunsa bile söyliyemiyecekleri gibi o deneyin kazara olduğuda bir gerçek tabi yani aslına bakarsan bize verilen bilgilerden bazıları yanlış olduğu kesin çift yarık deneyi gibi ışık hem dalga hem parçacıkmışda matematikte de zaten tanımsızlarla belirsizlerle işlem yapıyoruz yani demek istediğim daha iyi bulunsa bile işlerine gelmiyorsa olmaz ancak akıllı telefonların daha iyisi bulunur ki onda da kaç yıl geriden geliyoruz kim bilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mantıken ışınlanma bulunsa da bize söylemezler tıpkı bedava enerjinin daha iyi yolları bulunsa bile söyliyemiyecekleri gibi o deneyin kazara olduğuda bir gerçek tabi yani aslına bakarsan bize verilen bilgilerden bazıları yanlış olduğu kesin çift yarık deneyi gibi ışık hem dalga hem parçacıkmışda matematikte de zaten tanımsızlarla belirsizlerle işlem yapıyoruz yani demek istediğim daha iyi bulunsa bile işlerine gelmiyorsa olmaz ancak akıllı telefonların daha iyisi bulunur ki onda da kaç yıl geriden geliyoruz kim bilir.
kesin bizdeki s3 miniler onlarda motorolanın takoz tuğla telsiz telefonlarından. gerçi uyanıklar dışında kimsenin derdi ışınlanmak değil telefonların yeni çıkan modelleri :D
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...