Jump to content

Yaratımın Sektörleşmesi


Heretik

Önerilen Mesajlar

Yabancılaşmanın tanımı artık bulunduğumuz tümör çağında bireyin kendini ve kendi gibi olan diğerlerini, bedenlerini ve ruhlarını tanımamaktan öteye geçmiştir. İnsanın kendini ve doğayı anlaması amaçlarıyla uğraşılan sanat, edebiyat ve felsefe de teknik çoğalmayla kavrulan bu tümör çağının sistematik dişlilerinden biri olmuştur, yani onlar da tıpkı sağlık, tekstil gibi bir "sektör" haline gelmiştir.

 

Sanat sektörü, edebiyat sektörü ve felsefe sektörü de çoğalmanın durdurulamayan dişlilerinden biri olarak bizi sonsuza dek varlık denen mide bulandırıcı labirentin içinde tutmak, onunla ilgili bir şeyleri anlamaya çalışmak gibi abzürd uğraşlara itmek için dönüştürülen, manipüle edilen fabrikasyon ürünleridir.

 

Çok soyut olmaya gerek yok, en basitinden günümüzdeki pek çok kitaba, resime, sanat "söyleşilerine" bir bakın. Genelde dünyada artan kaostan dolayı insanlardaki barışçılık ve anti militarizm akımlarının başarısız olmasını takip eden varoluş bunalımının sürecinde hemen bunu kategorize edip "raflardaki yerini" aldırtan bir yeraltı edebiyatı diye bir akım çıkmıştır.

 

Neden? Çünkü varoluş bunalımı artık eskisi gibi tek tük azınlıkta görülen farklı bir düşünsel eylemin sonucu değil, tüm dünyadaki artan bunalımın yansıması olarak görülen bir salgın haline gelmiştir, rahat kesimlerdeki insanlarda bile görülmeye başlanmıştır.

 

Yani ÇOĞALMIŞTIR. Sistemsizce, zengininden fakirine, bilinçliden şuursuza, herkeste ama öyle ama böyle görülen varlığını anlamlandıramama bunalımı yeraltı fabrikasyon edebiyatıyla tatmin edilmiş, ve insanların zihinlerinde "Ah, tek düşünen böyle değilim demek ki! Oh be, şimdi bu cafcaflı ölüm aforizmalarını her türlü platforma yazıp şuursuz egomu tatmin edebilirim." düşüncesini oluşturmuştur. Böylece bireyin bir şeylerin hakikaten farkına varan, çevresinde dönüp duran, özgür iradesinin hiçliğini gizleyen kozmik komediyi anlamasına yarayan bunalımı sistematize edilerek stabil hale getirilmiştir.

 

Bu sadece bir örnekti. Peki ya resimler, tablolar, heykeller? Hepsi aynı stabilleştirme amacının fabrikasyon ürünü haline gelmiştir. Çoğunda bu sefer de devreye bireyin, evreni anlamlandırma çabasının kendisini diğerlerinden üstün tuttuğu şeklindeki entellektüel egosunun içine budalaca çekilmesiyle oluşan nevrotik öfkesini yansıtma hevesi devreye girer. Der ki, "Ben her şeyi anlamaya çalıştım, ama bir şeyi anlayamadım (ya ne olacaktı!) ama siz bunu bile yapmadınız o yüzden sizden üstünüm. Siz de üstünlüğümü tescillediğim bu esere bakıp egomu tatmin edeceksiniz ki anasından yeni doğmuş bir şempanze kadar şaşkın ve öfkeli olduğum bu dünyada biraz olsun tatmin olayım."

 

Bu sektörleşen yaratımlar genelde dünyanın gidişatının yarattığı kamuoyu dalgalanmasıyla da ilişkilidir zaten. Özellikle son zamanlarda iyice atağa geçen insan ve hayvanlar için sevgi virallerinin yaratımı olan ürünler film festivallerinde "barış" adı altında sunulmakta, yönetmenleri kocaman kocaman alkışlarla barışçı peygamberler ilan edilmektedir. Ya da dediğim gibi Yeraltı viralinin meşhur temsilcilerinin seri seri kitapları büyük müzik-kitap mağazalarında barkodlu etiketlerde satılmakta, insanların içsel bunalımı onlarla alay edilir gibi tatmin edilmektedir.

 

Dikkat edilirse artık herkes sanatçı, estetik düşkünü ve varoluşu sorgulayan birer Satre'ımsı varlıktır. Herkes bir macera romanı yazar, herkes bir sergi açıp köylerimizin unutulan ıvır zıvırlarını sergiler. Neyse ki hepsi de insanlık için bir şeyler (!) yapmaya çalışan duyarlı insanlardır. Pek tabi ki öyledir, aslında hepsi de kral çıplak diyemeyen soytarıların korkaklığını gizlemek için seyircilere oynadığı şaklabanlıklardır.

 

Estetik ve sanatla ilgili bütün yaratılar artık etiketli birer şaklabanlıktan ibarettir.

 

Ondandır pek tabi bilinen bir yazarın çocukların öldürülmesiyle ilgili duygusal bir tivit girip boks oynarkenki resmini koyması bir çok ölüm sevici yeraltı edebiyatçıyı haşin hezeyanlara sevketmiştir.

 

Ya da bu uzun ve abzürd yazıyı da boşverip sadece aşağıdaki resme de bakabilirsiniz.

 

11150619_1609957952578933_1530464797802056877_n.jpg

Heretik tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dostum haklı olduğun noktalar var . Yeraltı edebiyatı ; Sophoklesin eserlerinden tut shakespeare den itibaren günümüze gelen bir şey . Yeraltı kavramı ise ; devletlerin ve onların sistemlerinin giderek totaliter hale geldiği noktada doğmak zorundaydı zaten . Küreselleşmenin ve ulaşımın hızı ile beraber bu tür akımların ve ekollerin oluşumu zorunluydu da sosyolojik açıdan . Halbuki şimdiki var olan birşey , İnsanlıkla beraber her zaman vardı atlantis ve Mu kıtasını , İnkaları ve mısırlıları da düşünürsek . Dilin kaba fetiş dünyasına geçiş yaptık sadece , Selamın hello diyebiliyoruz örneğin pek abartılacak bir şey yok . Ünlü kültür eleştirmeni ve yazar , Hal Niedzvkiecki nin - Ben Özelim adlı kitabını okumanı tavsiye ederim senin değindiğin noktalara değiniyor o eserinde . Yalnız yukarıdaki tutum bana ; Okul koridorunda müdürle dalga geçtiği için ve o cesarete de sahip olduğu için . O çocuğa hayranlık besleyen çocukların durumunu anlatıyor . Saygı göstermeyene duyulan saygı , İnsanoğlu bunun bedelini de kötü ödemiştir . Hoşgörü ve öngörü yetilerimize sahip çıkmayı . Gösterdiğimiz farkındalığı açıkca güce ve ego tatminine dönüştürmemek için dikkatli olmalıyız kanımca . Yazı için teşekkürler

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dostum haklı olduğun noktalar var . Yeraltı edebiyatı ; Sophoklesin eserlerinden tut shakespeare den itibaren günümüze gelen bir şey . Yeraltı kavramı ise ; devletlerin ve onların sistemlerinin giderek totaliter hale geldiği noktada doğmak zorundaydı zaten . Küreselleşmenin ve ulaşımın hızı ile beraber bu tür akımların ve ekollerin oluşumu zorunluydu da sosyolojik açıdan . Halbuki şimdiki var olan birşey , İnsanlıkla beraber her zaman vardı atlantis ve Mu kıtasını , İnkaları ve mısırlıları da düşünürsek . Dilin kaba fetiş dünyasına geçiş yaptık sadece , Selamın hello diyebiliyoruz örneğin pek abartılacak bir şey yok . Ünlü kültür eleştirmeni ve yazar , Hal Niedzvkiecki nin - Ben Özelim adlı kitabını okumanı tavsiye ederim senin değindiğin noktalara değiniyor o eserinde . Yalnız yukarıdaki tutum bana ; Okul koridorunda müdürle dalga geçtiği için ve o cesarete de sahip olduğu için . O çocuğa hayranlık besleyen çocukların durumunu anlatıyor . Saygı göstermeyene duyulan saygı , İnsanoğlu bunun bedelini de kötü ödemiştir . Hoşgörü ve öngörü yetilerimize sahip çıkmayı . Gösterdiğimiz farkındalığı açıkca güce ve ego tatminine dönüştürmemek için dikkatli olmalıyız kanımca . Yazı için teşekkürler

 

Evet farkındalığın güç ve ego tatmini için kullanılması - bunu pekala ben de çok yapıyorum- da aynı şekilde saçma bir tutum. Tam da işte bu dediğin abartılacak bir şey yok durumu bence de, ama insanlar zaten çıkması beklenen bu azınlık fikirlerini öylesine yüceltip abarttılar ki onları putlaştırdılar, işte o zaman bu tümör çoğalması başladı. Ne zamanki bu sanata da sıçradı, artık bana göre sanat ve estetik kavramları da geri kalan bulantı seline kapıldı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...