Guest elacayib Oluşturma zamanı: Ağustos 19, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 19, 2007 ''Evlendikten Sonra Evime Gelmeye Başladılar'' Evlenmeden önce dinle ilişkim oruç tutmaktan ibaretti.Çok koyu bir inanan olmadığımı belirtmek zorundayım.Sonra eşimle tanıştık.Kısa sürede aşık olduk ve evlenmeye karar verdik. Evlenmeden önce eşimin dini eğilimlerini çok merak ettiğimi söyleyemem. Yani ikimizinde Müslüman olduğunu biliyordum o kadar...Evlendiğimizde Üsküdar Paşakapısı'nda bir ev kiraladık.En üst katta oturuyorduk.Tenha bir sokaktı.Birkaç hafta geçmeden her akşam aynı saatte kapımız çalmaya başladı. Özellikle eşimin olmadığı saatlerdi bunlar.Eşim akşam 20.00 civarı eve geliyordu. Bu kapı çalmaları ise 19.30 gibi oluyordu.Pencereden aşağı bakınca kimsenin olmadığını görüyordum. Evin kapısında da kimse olmuyordu. Bir ayak sesi,koşuşturmaca duyuyordum. Hiçbir belirti yoktu.On gün üst üste böyle bir olay yaşayınca eşime anlatmaya karar verdim. eşimin tepkileri benim için ilginçti. ''Biz mezarlığa yakın oturuyoruz. Buraları eskiden mezarlıkmış. Bilmiyorum ama bence cinler olabilir'' dedi. ''Nasıl yani,cinlerin varlığına mı inanıyorsun? diye sorduğumda,bu soruya çok sinirlendiğini belli etti ve Kur'an-ı Kerim'de bu varlıklardan söz edildiğini anlattı. Üstelik, ''İnancın yoksa seni rahatsız edeceklerdir bunu unutma '' dedi. O geceden sonra çok sıkıntılıydım,eşimi takip ediyordum o da beni. Bazen gözümün içine bakıp uzun uzun bir şeyler düşünüyordu. Bir gece uyur uyanık arası kanepede uzanıyordum,eşim henüz gelmemişti. Birden uykum ağırlaştı ve kanepenin etrafında iki küçücük adam gördüm.Ayakları tersti ve yukarı çıkmaya hazırlanıyorlardı.Çıktılar da ve çok kuvvetliydiler. Onlardan kurtulamıyordum. Benimle sevişmeye başladılar. Çok korkmuştum ama bağırdığım halde sesim bile çımıyordu. Nihayet beni bırakıp gittiler. Bir saat sonra eşim geldiğinde olanları ona anlattım. Bekliyor gibiydi...Tepki vermedi. Geceleri dualar okumamı istedi ama bunu yaptığım halde onlardan kurtulamadım. Tempo Dergisinden alıntıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest elacayib Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2007 Yok canım ben inananların da bu tür hadiseler yaşadığını biliyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2007 Bence de inanmamakla ilgisi olduğunu sanmıyorum. Ama bu hikaye de bana inandırıcı gelmedi. Eşinden cin diye bişey duydun madem niçin ne olduklarını araştırmıyorsun ki sonra on gün aynı şey olmuş on gün niçin bekledin ben ikinci tekrarında hemen ne olduğunu anlamaya çalışırdım. bir de cinlerin mezarlıkla ilgisi nedir çözemedim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pegasus Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2007 Benimde epey deneyimlerim var bu konuda ama ben hep zihnimin bana oyunu diyordum.Taki bir gece 2 yaşındayken olumun yanıma gelmesiyle aklım allak bullak oldu.Oğlum geldi her zamanki gibi yatırdım ve sarıldım bir anda kulağımın dibinde bir ses olumun adını söle di iki kez kısık bir sesle.Ben yine umarsamaz bir tavırla uyumaya çalışırken olum ağlamaya başladı korkmuştu.Anne bana sarp sarp diyolar diye.babandı diye kandırmaya çalıştımsada inanmadı .Çünkü ses cidden tanıdık değildi. o günden beri düşüncelerim değişti.Bu olanlar zihnimin bana oyunu değildi... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
azazil Yanıtlama zamanı: Mart 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 30, 2008 inanmakla alakası yok inanan kimselerle dahi evlendikleri bile olmuştur Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Mart 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 30, 2008 evlendikten sonra olmasının özel bir sebebi var mı peki ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
biggang Yanıtlama zamanı: Mart 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 30, 2008 ben onu duydum, ama musluman ulkelerde oluyormus bu evlendikten sonra gelen . bir de lohusalik doneminde anneye ve bebege dadanan varmis. Alkarisi deniyormus. Bebekleri o yuzden belli bir zamana kadar yanliz yatirmazlarmis. Bunlarin kaniti varmi bilemem ama ben de duyduklarimi paylasiyorum benim sahsi deneyimlerim farkli en azindan benim gorduklerim cin degil onu biliyorum, neredeyse eminim, Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Mart 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 30, 2008 evet lohusalara musallat olduklarını biliyorum hatta lohusa şerbetininn de bununla alakası var diye hatırlıyorum , yanlış olmasın genede. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
azazil Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 31, 2008 evlendikten sonra musallat olmalarının kocasıylada alakası olabilir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kelendria Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2008 bence de kocayla alakası olabilir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2008 bende kadına daha önceden gizliden bir hayranlık besliyorsa evlenmesi onda öfke duyguları uyandırmış olabilir diye düşünüyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tutluoyak Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 evlendikten sonra musallat olması olacak çocuga göz dikmek içindir lohusalık döneminde kırk gün gelir yoklar boş bir andaçocugu kendi elmanı arasına almak için uraşır ama budurtani Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
biggang Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 Alkarısı lohusalara ve atlara musallat olan korkunç bir yaratıktır. Dış görünümü genelde albastı gibi cezbedici değildir. Uzun boylu, uzun parmaklı ve uzun tırnaklıdır. Çok çirkin ve iğrenç bir suratı vardır. Bedeni yağlı, uzun ve siyah saçlıdır. Saçları, aynı zamanda darmadağınıktır ve kocaman bir başa sahiptir. Dişleri at dişi gibi iri ve seyrek, ayakları ise terstir. Lohusaların ve yeni doğan çocukların ciğerlerini yiyerek beslenirler. Daha çok kırmızı elbise giyerler; su başında ahırlarda samanlıklarda(mereklerde)ve ağaçlık yerlerde yaşarlar. Alkarısının varlığına inanılan her yerde, korunmak için de değişik çarelere başvurulmuştur. Kars ve Sivasta; özellikle geceleri, lohusa hanımı yalnız bırakmazlar, geceleri ışığı sürekli yakarlar, hasta yalnız kaldığı zamanlarda ise, ağzına sakız vererek onun uyumasına engel olurlar. Elazığ'da lohusanın başucuna su, süpürge ve Kuran konur, yakasına iğne türü bir şey takılır ve yanında sürekli bir erkek (eşi veya yakın akrabalarından bir erkek) bekler. Elazığ'ın bazı bölgelerinde ise kadının başına soğan, demir çubuk ve Kuran konur. Andolu'nun birçok bölgesinde lohusanın başına beyaz yaşmak ve kırmızı tül bağlarlar. Kırmızı altın takarlar ve hastaya kırmızı şeker hediye ederler. Çünkü, alkarısının kırmızı rengi hiç savmediğine inanılır. Manisa'nın Karacaoğlanlı köyünde, kapının ağzına kazma kürek konulmaktadır. Bir şişin üzerine, elma, portakal, üzerlik, çörek otu ve mavi boncuk, kırmızı bir kordelayla bağlanıp, lohusanın başına bırakılır. Çukurova bölgesinde de benzer tedbirler alınır. Çocuğun veya lohusanın yastığının altına soğan, ayna, tarak, ekmek, bıçak, hamayli koyarlar, yüzünü kırmızı bir örtü ile kapatıp, yatağına da bir iğne takarlar. Ayrıcı lohusanın bulunduğu yerdeki bütün suların ağzını kapatırlar. Çünkü, al karısı, bazen de kuş şeklinde gelip, suya boncuk atar ve o esnada çocuk ölür. Bu tedbirler alınmadığı takdirde, alkarısının lohusanın yanına gelerek, onu rahatsız edeceğine inanılır. Bu durum bölgelere göre, hibilik (Malatya), kekoz (Elazığ), pispatik, karakura, kuşboğması vs. gibi isimlerle anılır. Alkarısı lohusanın yanına değişik suretlerle gelebilmektedir. Bazen yakın bir akrabanın kılığında, bazen çirkin bir kadın görünümünde, bazen de kedi, köpek, keçi, kelle, vs. gibi şekillerde görünür. Alkarısı daha kapıdan içeriye girer girmez lohusanın üzerine bir ağırlık çöker. Hasta o anda aniden kalkıp dua okursa alkarısı kaçar. Ama, hiçbir şey yapmazsa, bağırmak istediği halde bağıramaz, ve alkarısına yenik düşerse de, ya ölür ya da büyük bir hastalığa maruz kalır. Lohusalara musallat olan alkarılarının yanısıra, erkeklere, genç kızlara ve atlara gelen alkarıları da vardır. Çukurova'daki inançlara göre, kim şalvar ını veya siyah renkteki herhangi bir kıyafetini yastığının altına koyup yatarsa onu albasar. Çünkü alkarısı siyahı sever. Genç kızlara musallat olan alkarısına "albıs" adı verilir. Albıs evlenmemiş bir kızdan türemiştir. Kıskançlığı sebebiyle, genç kızların yanına giderek onların hastalanmasına sebep olur. Alkarısı aynı zamanda ahıra giderek, atı yorar ve yelelerini örerek kaybolur. Hayvanın asabileşmesine sebep olur. Bekar erkeklere dadanan alkarısı ise, sarışın ve güzel bir kadın simasındadır. Erkekleri kendine cezbettikten sonra, ciğerlerini sökerek öldürür ve ciğerlerini derede yıkayıp yer. Halk inancına göre, lohusanın veya bebeğin ciğerini yemeye gelen alkarısı, bir takım hilelerle yakalanıp, göğsüne bir iğne saplanırsa, tekrar eski yerine dönemez, o aileye hizmet eder. İnsan şeklini alan alkarısı, göğsündeki iğnenin çıkarılması için sürekli yalvarır. Çünkü bu iğneyi kendisi çıkaramaz ve çıkaramadığı için de kendi taifesinin yanına dönemez. Kendini evin hizmetine adayan iğneli alkarısı çok güzel ve hızlı ev işi yapar. Evin bereketi gün geçtikçe artar. Bu anlatıya göre, hizmet ettiği eve ekmek yapmaya başlayan bir alkarısı su getirmek için kuyu başına gitmiştir. Orada oynayan çocuklardan birini göğsündeki iğneyi çıkarması için kandırır. Çocuk iğneyi çıkarınca, kadın yedi yıl hizmet ettiği eve doğru, "Evinizde hiç su bulunmasın; paranızın sayısını hiç bilmeyesiniz ve eviniz yaz kış odunsuz ekmeksiz olmasın" der. Çocuklara da suya atlayacağını, eğer suyun üzeri kan olursa, yakınlarının kendisini öldürmüş olabileceğini söyler. Alkarısı suya atlayınca, suyun üzeri kanla dolar. Kendi taifesi alkarısını öldürmüştür. O günden sonra da, bu ailenin evine hiç su bulunmaz, paralarının sayısını bir türlü öğrenemezler ve yaz kış odunları hiç eksik olmaz. Elazığ'da anlatılan bir efsanede İsmail Ağa adında bir kişi uzaktan gördüğü ateşe doğru ilerler. Oraya varıdığında, bir alkarısının ciğer pişirerek çocuklarına yedirdiğini görür. Çocukları doymadıklarını belirtince, alkarısı, "Yarın da, İsmail Ağa'nın gelini doğum yapacak, oraya gidip, o üçüncü lokmasını alırken, kıl şeklinde ağzına girip ciğerini alarak size getiririm" der. Gerçekten de, ertesi gün, İsmail Ağa'nın gelini doğum yapar. İsmail Ağa, bunun yanında bekleyip, gelini yemek yerken, üçüncü lokmayı gelinin elinden alıp, yanında getirdiği ayran tuluğunun içerisine atar. Tuluk şişmeye başlar. Sonra, tuluğun içerisindeki kıl, alkarısı şeklini alınca bunun göğsüne iğne saplayıp, evlerinde çalıştırmaya başlarlar. Alkarısı 12 yıl bu aileye hizmek eder, ancak hep söylenenlerin tersini yapar. Sonra onların sülalesine dokunmayacağına söz vererek, kendi taifesine dönmek için bir suya atlar. Fakat periler taifesi bunu kabul etmeyerek öldürürler. Köylüler daha sonra bu alkarısının kanlı cesedini gölde bulurlar. Alkarısı bazen de bir kuş şekline girerek lohusanın yanına gelir. Buna "kuşboğması" adı verilir. Kuşa da "alkuşu" denir. Alkuşu lohusanın yanındaki bebeğe basarak onu öldürür. Bu eve girerken ağzı açık bir su kabı arar, varsa bunun içerisine bir boncuk atar ve o sırada etrafa bir ışık saçılır. Kuş, bu ışıktan faydalanarak bebeği öldürür. Suya atılan boncuğu, birisi görüp de eline alırsa, kuş kaçamaz ve oradakiler tarafından yakalanır Çukurova'da anlatılan bir efsanede lohusanın bulunduğu odaya alkuşu gelip de oradaki bir su kalıbına boncuk atınca, bunu, orada bulunan bir adam hemen alır. Boncuk alınınca alkuşu bir kadın şeklinde göze görünür ve boncuğu geri almak için yalvarmaya başlar. Adam bir daha ailesine ve sülalesine dokunmaması şartıyla boncuğu geri verir. Yine bazı bölgelerde, sebep belirtilmeksizin, lohusanın yanında ağzı açık bir su kabının bulundurulmasının iyi olmayacağı söylenir. Albasması erkeklerde daha farklıdır. Bunlar, daha çok, gece uyurken bir sesle uyanırlar. Gaipten gelen bu ses, bunları çok uzaklara, tehlikeli yerlere götürerek orada bırakır. Bazen de kedi, köpek, sırtlan, eşek gibi hayvan şekillerine girerler. Elazığ'da bu yaratığa, "Kapos", Bingöl'de, "Harparik", Malatya'da "Kibilik veya Hıbilik", Diyarbakır'da ise "Kepoz" adları verilir. Çukurova bölgesinde ise, bu durum "Kırkbasması" adı ile bilinmektedir ve genelde erkekler yastıklarının altına şalvar koydukları vakit olur. Adam gece üzerinde büyük bir ağırlık hisseder, gözlerini açtığında yanında kısa kısa boyları olan kırk adam görür. Bunlar onu götürmek için uğraşır. Kimi kolundan çeker, kimi bacağımdan, kimisi üzerine çıkıp, onu boğmaya çalışır. Adam yardım istemek için seslenmeye kalkışsa kimse duymaz. Dua okursa biraz kendine gelir, ama gözlerimi kapadığında yine aynı kırk adamla yine karşılaşır. Yatağını değiştirip başka bir odaya giderse, kırk adam da arkasından gelir. Şalvarını yastığının altına koyduğu için kırk basmış denir. Genç kızları da albastığını belirtmiştik. Bu durum özellikle sevmediği bir kişiyle nişanlanan genç kızların başına gelir. Albastı geceleri sevmediği nişanlısının suretinde genç kızın yanında görünür. Genç kıza bir ağırlık çöker, bağırmak ister ama hiç sesi çıkmaz, elleriyle hiçbiryeri kavrayamaz. Adam olduğundan daha iridir, öyle ki upuzun kolları vardır, her bir tırnağı 25-30 cm. boyundadır. Adam kızı parçalayarak öldürmek ister. Neticede, bu kız nişanlısından ayrılır, fakat albasması hemen sona ermez. Albastı kızı zorla götürmek ister. Kız, uyandığında, kendisini çok yorgun ve halsiz hisseder. Halk inancına göre, periler de bazen insanlara aşık olur. Böyle durumlarda, aşık oldukları kızın başkasıyla evlenmesine razı olmayıp, bunu yanlarına almak isterler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tears_of_rain Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 duyduğum birşeyi anlatayım bende _________________________ kadın yeni doğum yapmış evde tekmiş.kapı çalmış eskiden ölen akrabalarını görmüş ve o anda o varlıklar ona öldüklerini unutturmuşlar.salona almış çay ikram etmek için mutfağa geçmiş kadın. çayları önüne koymuş.atıştırmalık bişeyler getirmeye gitmiş gelmişki çaylar olduğu gibi duruyor ve kimse kalmamış kapıya bakmış eski ayakkabılar... bebeğin odasına bakmış ve camın açık olduğunu görmüş o varlıklar ne ise bebeği alıp götürmüşler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blueboy Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 bence inanıp inanmamayla bi alakası yok... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tutluoyak Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 benim akrabamdan bir kadın lohusa iken gece geç vakite kapısı çalınır evde yalnızdır kimo der gelen dayısıdırdayır hayırdır bu saatte der dayı aç yegenim içeri geleyim der kadın şüphelenir ve diger dayısını arar ada kapıya gelen dayıyı arar dayı evde yatıyordur tekrar kadını ara ve sakın kapıyı açma biz geliyoruz der kadın çok emindirgelen dayısıdır ama gerçek dayı yatakta uyuyordur Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sangre Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2008 Bunlar sadece milleti korkutmak için uydurulmuş hikayeler .. bunlara inanıyo olamazsınız sanırım .. amaç , islamı korku unsuruyla yaymaktır .. gerçiklik sadece madde ve enerjidir, diğer uydurulan şeyler ise muho gibi şizofrenlerin uydurduğu zırvalıklar yada bi hikaye yazıyım da ilgi benim üzerimde toplansınvari olaylardır .. bu arada yeni üyeyim site gerçekten çok garip, hoşuma gitti aslında Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kelendria Yanıtlama zamanı: Nisan 8, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 8, 2008 evet çeşitli amaçlarla bu tür birçok hikayenin uydurulduğu gerçektir. aklı olan inanmıyor zaten. insnalarla kafa bulmak için başıma ilginç bir olay geldi başlıklarını saymıyorum tabii. (elbette bu tarz açılan her başlık kafa bulmak içindir demiyorum) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
artsom Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2008 ya burada arkadaslar hıkaye falan dıoda yasayanlar var bunları ve entersandır kırsalda daha cok olur kentler dogallıklarını yıtırdıklerı ıcın kentlerde pek olmuyor ama gercekten 3 harflılıer dogayla içice olduklarından kırsalda daha cok görunuyor ınsana....ve ayrıca bunu yasayanlardan bırıde benım elbette tıp bunu hastalık olarak nıtelendırıo ama deıl bana epılepsı teshısı konmustu ama ....su anda bende epılepsı dıe bır hastalık yok ...ayrıca bu ööle ılac kullandım falan gectı olayı dadeıl kullanmadım...bıde varlıklar ınsanlar hassa uzuntulu oldugu dönemlerde musallat oluyor cunkı bence onlar zaten bu tıp varlıkları obsede edıp yasamlarını surdurmege calısıyor...hıc normal bı ınsanda bööle bısey duydunuzmu ...çünki onlar cin lestı.....ha bende artık görmuorum .....cunkı bende güçlendim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
panta_reii Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2008 yok ya benimde başımdan böle olaylar geçiyo bi tanede ben anlatayım gece tam uyumak üzereyim dalma aşamasındayım hissediyorum bişey gelio ve vücuduma ağırlık basıyo ama artık çok geç onu hissettiğin anda yakalanıyosun gözlerini açamayıson bırak gözlerini açmayı parmağını dahi oynatamıyosun kulağımda çınlamalar beni yatağımda kaldırmaya çalışıyo dua ediyorum gitmiyo yantarafa doru kaldırıp indirio küfür ediyorum yine yok en son iice kzıyorum dua ediyorum dua biter bitmez kulağım öyle bi çınlıyoki kulak zarım patlıyacak sanıyorum ve ayak sesleri gelio kaçıp gidio ondan sonra uyanabiliyorum sonradan öğrendim bu karabasan mış 4-5 kere daha geldi sonra ama kurtulmak imkansız bi kere geldimi devamı gelio hiçbirinizin yaşamsını tavsiye etmem Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cagrimeric Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2008 yok ya benimde başımdan böle olaylar geçiyo bi tanede ben anlatayım gece tam uyumak üzereyim dalma aşamasındayım hissediyorum bişey gelio ve vücuduma ağırlık basıyo ama artık çok geç onu hissettiğin anda yakalanıyosun gözlerini açamayıson bırak gözlerini açmayı parmağını dahi oynatamıyosun kulağımda çınlamalar beni yatağımda kaldırmaya çalışıyo dua ediyorum gitmiyo yantarafa doru kaldırıp indirio küfür ediyorum yine yok en son iice kzıyorum dua ediyorum dua biter bitmez kulağım öyle bi çınlıyoki kulak zarım patlıyacak sanıyorum ve ayak sesleri gelio kaçıp gidio ondan sonra uyanabiliyorum sonradan öğrendim bu karabasan mış 4-5 kere daha geldi sonra ama kurtulmak imkansız bi kere geldimi devamı gelio hiçbirinizin yaşamsını tavsiye etmem karabasan olarak nitelendirilen şey bana çok oluo.. dediğin gibilerini bende yaşadım.. bazen cok şiddetli oluodu.. beni normalde de biri engellese çok sinirlenirim.. gözüm görmez.. saldırırım.. karabasan'ı tırsıttırarak kacırdım bi kere...sonra da batıl inançlar da olan işte yataga kırıntı dökersen gelir falan gibilerinden şeyleri yaptım gelsin diye.. acaip kıl olmustum ben ona.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cinn Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2008 evet lohusalara musallat olduklarını biliyorum hatta lohusa şerbetininn de bununla alakası var diye hatırlıyorum , yanlış olmasın genede.bir başlıkta bir anımı anlatmıştım. özeti şöyle bizim kiracı düşük yapmış,sabah erkenden bahçede gezinirken dili tutulmuş.bir bilene getirdiler 2-3 saatte düzeldi.açıklaması düşüktE bir nevi loğusalıkmış???alıntı yada dinleme değil yaşadığım bir olay..hatta bayağı gülmüştük.çok konuşan bir kadındı,allahım nelere kadirsin demiştik:) özellikle loğusaları yalnız bırakmazlar musallat olmasınlar diye biliyorum ama her hangi bir açıklama getirecek kadar bilgim yok.. ACABA NEDEN??????????? ters ayak olayını çok duydum çok anlatırlar.ama bana uyduruk geliyor.çünkü yaşadım bir olayda ayak düzdü.??????????ama bu rüya gibi bir şeydi.belkide doğrudur??? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mavisu Yanıtlama zamanı: Mayıs 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 10, 2008 ben inanıyorum hikaye falan değil bunlar. gerçektende inançla falan alakasıda yok bu işin.özellikle hamile ve yeni doğurmuş bayanlara yönelik saldırıları mevcut.bu onlar için eğlence gibi bişey,ama sonuçta dualar okumak koruyabilir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yosun Yanıtlama zamanı: Mayıs 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 16, 2008 zamanın birinde adamın birine arkadaşları diyorki sana içki içirip kör kütük sathoş edip sora seni döveceğiz bi güzel adam kabul ediyor.ne ise içip sarhoş olduktan sora arkadaşları yanağını okşuyorlar adam sabah kendine geldiğinde yanağında acı hissediyor.biz buna bilinçaltının yaratımı diyoruz..umarım açık olmuştur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hektor Yanıtlama zamanı: Mayıs 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 16, 2008 doğum bir yaratıdır ve farklı enerjiler yükler anneye. bu enerjiyi soğurmayı her varlık ister çünkü bu kutsal bir enerjidir. bunu özellikle de yeni doğum yapmış annelerdeki ışıkla da açıklayabiliriz (müslümanlıkta buna "yüzüne nur gelmiş" diyorlar). aura görme konusunda uzmanlaşmış arkadaşlar da beni destekleyecektir (böyle bir gözlem yaptılarsa tabi) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.