apocalypse Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2016 :woot: +Apocalypse Evet Ninque ve ben aslan burcuyuz. Aslan içgüdülerimize ve doğamıza karşı gelebildik yani =) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2016 Ne demiş atalarımız... "Azı karar, çoğu zarar" Bir oturuşta 10 kilo et yenirse bir zahmet rahatsizlansin... Nitekim meyveler dahi fazla yenildiğinde böbrek yetmezliğine kadar yol açıyor.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Kolesterol tartışması durulmuyor - Son Dakika Haber arkadaşlar kendimi, yanlış anlatmışım sanırım. Bu konuda sıkıntılarım var. bir dönemler bende okudum böyle şeyler ve hakkında yazılmış kitaplar olduğunu duydum. bunları duyunca bende veteteryanlığın insan için en uygun beslenme biçimi olduğunu düşünüverdim hemen oysa daha sonra yaptığımız araştırmalar, paleo temelli savların yaygınlaşması ve örneğin Canan Karatay gibi gibi et ve protein ve yağ tüketiminin önemini vurgulayanlar vb. yeni düşünmelerden/bakmalardan ve araştırmalardan-düşünmelerden sonra beslenme alışkanlığını farklı yorumlamaya başladık. Bizce meseleye duygusal yaklaşmaya gerek yok Son 7 yıldır sadece çiÄ et yiyebilen ve bunu her gün yapan modern "maÄara adamı" | N'olmuÅ? Beslenmebulteni.com – Tereyağı kadar başınıza taş düşsün! arkadaşlar bu konuya biraz tepkiliyiz. O yüzden sanırız biraz sert (ya da dik) konuştuk. Özür dileriz biz herkesten yanlış anlaşılmalar için. İnsanların zihninin (ve de suların) oldukça bulandırıldığını düşünüyoruz bu konularda çünkü beslenme önemli. Okullarda kuru meyve dağıtılması düşünülüyor örneğin sağlıklı diye şimdi ve bir yandan da fruktozun zararları ve acıktırıcılığı tartışılıyor. İnsülinün salgılanmasının ya da çok salgılanmasının vücut için başlı başına bir stres kaynağı olabileceğini düşünüyoruz. Artık çizgi filmlerde felan sebze propagandaları başladı ilginçtir İnsülin salgılanımının optimize edilmesine yönelik diyetler ve beslenme biçimleri üzerinde biz duruyoıruz ve düşünüyoruz açıkçası. Örnek sunulan yazımı ben yukarıda ekledim. (Ya da yazıma dayanak kabileyi) Eskiden bize protein yağ karbonhidrat dengesi öğretilirdi. Vejetaryen bir beslenmede bile sanırım öğünde bu ölçüt iyi kurulmalı. Kim ne yerse yer biz buna karışmadık. Geçmiş kafakarışıklarımız, kendi deneyimlerimiz gözlemlerimiz ve (geçmişte) kafakarışıklıklarımız var. Bir benzerini başkalarının yaşamasını istemem. Herkes kendi bilir ne yiyeceğini tabi ve beslenme tipleri, kan beden tipleri gibi şeyler olabilir. Ama ben kendim az besin tüketmeli ve paleo yakın denemelerde sağlıklaşma-dinçleşme hissettim. Kendi deneyimimdir. Gözlerimin fer ya da beyazlık artışını biliyorum. Üşümem azaldı ve hastalık dürtencim çok yüksekldi bunu biliyorum. Nasıl yazmayayım şimdi Diğer tartışma (örnekleme) konusunu da bulup ekleyebilirim. (Ama bu konuda biraz araştırma yapabilir) Bir Amerikan toplumunda yapılan araştırma var. Mutluluk ve uzun yaşam üzerine yapılan ciddi bi araştırma sanırım bu ve protein ve yağ ağırlıklı beslenen toplum biraz önde gözüküyor sanırım yine. Canan Karatay'ın şimdiye kadar hangi araştırmaya dayandığından bahsettiğini görmedim. Bir kadın varmış da ona bilmem ne olmuş. Hatta kendisi o araştırmaların ilaç şirketleri tarafından yaptırıldığı için dikkate alınmamasını söylüyor. Öyle olunca atış serbest tabi. Çaya tereyağı katın, çocuklara türk kahvesi içirin, kuyruk yağında C vitamini vardır gibi fantastik iddiaları var. Başka bir doktorun da "Ette de lif vardır." dediğine şahit oldum. Tabi eğitimsiz insanlar bu dediğinizi sorgulamaz ama diğer insanlar bu adamı hiç ciddiye almadılar. Ben en başta etik nedenlerle veganım. Yani hayvanlar et için köleleştirildiğinden, çevre tahrip edildiğinden ve küresel açlık gibi nedenler benim için birincil nedenler. Sağlık konusunda biraz takıntılı olmama rağmen sağlık benim için ikinci planda. Birçok insan da sağlık yönünden veganlığa geçmeye karar veriyor. Mesela Beyonce gibi sadece vegan besleniyor ama onun dışında hayvan sömürüsüne kürk giyerek devam ediyor. Veganların arasında hayvanlardan iğrendiği için et, süt ve yumurta yemeyenler de vardır mutlaka. Daha önce de anlattığım gibi vegan olmadan önce sürekli boğazım iltihaplanırdı ve antibiyotik kullanmak zorunda kalırdım. Bazı zamanlar çok sık hastalandığım için ve arka arkaya çok antibiyotik kullandığım için karaciğerim çok yorulmaya başlamıştı. Vegan olalı 3 yıl oluyor ve 3 yıl boyunca 1 defa bile boğazım iltihaplanmadı. Veganlık bağışıklık sistemini çok güçlendiriyor. Çünkü et ve süt gibi sindirimi en zor yiyecekler bağırsakları çok yıpratıyor ve bağırsak florasına zarar veriyor. Vegan olduktan sonra bunun gibi ve hatta çok daha ciddi rahatsızlıklardan kurtulan insanlar var. forksoverknives.com sitesine bir göz atın isterseniz. Günde 15 ilaç içen adam veganlığa geçtikten sonra kendi kendine değil doktorunun "Artık ihtiyacın yok." demesiyle o ilaçların hepsini bırakıyor. Bunun yaptığı egzersizlerle mi ilgili olduğunu sorunca da doktor "Senin gibi rahatsızlıkları olan sporcular da var. İyileşmenin nedeni yaptığın diyet." diyor. Şimdi Canan Karatay'ı eleştirirken kendim kaynak vermemiş gibi olmayayım. Finallerden sonra bu haberi bulup paylaşırım. Ne demiş atalarımız... "Azı karar, çoğu zarar" Bir oturuşta 10 kilo et yenirse bir zahmet rahatsizlansin... Nitekim meyveler dahi fazla yenildiğinde böbrek yetmezliğine kadar yol açıyor.. Bir oturuşta 10 kilo et yemenize gerek yok. Günde bir hamburger köftesi büyüklüğünde et yerseniz zaten tip 2 diyabete yakalanma riskiniz %20 artıyor. Kaynak, Harvard Üniversitesi'nde yapılan ve 2011 yılında American Journal of Clinical Nutrition dergisinde yayınlanan bir araştırma. Ama buna karşılık, Dr Kınıkoğlu sağlıklı bir insan günde 5 porsiyona kadar meyve yiyebilir diyor. Değişik çeşitlerde ve suyunu sıkmadan yemek lazım. Sebzedeyse böyle bir sınırlama yok. Günde en az 400 g yenmesi lazım. Çoğu insan bunu yapmıyor ne yazık ki. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ninque Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Ispanak demir deposudur (yalanmış) Et kötü olsaydı zenginler yemezdi Zenginler seni bile yerler Şaka bir yana zenginler ve ünlüler de son zamanlarda etin ve hayvansal ürünlerin zararlarının farkındalar ve bitkisel beslenmeyi tercih ediyorlar. Tabi beslenmeyle sınırlı kaldığı için bu onları vegan yapmıyor. Et zararlı olsa Allahu Teala Kur'an'da bildirirdi. Serpentine evet et ile ilgilli Kur'an'da kesin bir yasak yok fakat et yemeyle ilgili bir emir de yok. Yani sağlık sorunları, kıtlık, eti sevmeme veya sadece etik nedenlerle bir müslüman da vegan olabilir. Facebook sayfaları da var, "Müslüman Vegan" diye Hatta bazı nefsi terbiye etmek için yapılan oruçlarda et ve hayvansal ürünler tüketilmiyor. Buna bir kaç yerde denk gelmiştim ama araştırmaya fırsatım olmadı. Araştırınca paylaşırım. _____ GOZ uzun uzun yazıp insanları bilgilendirdiğin için çok teşekkür ederim. Son yazdığını daha önce yorumunu beğendiğim için beğenemiyorum. Bunu da ayrıca belirteyim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Zenginler seni bile yerler Şaka bir yana zenginler ve ünlüler de son zamanlarda etin ve hayvansal ürünlerin zararlarının farkındalar ve bitkisel beslenmeyi tercih ediyorlar. Tabi beslenmeyle sınırlı kaldığı için bu onları vegan yapmıyor. Serpentine evet et ile ilgilli Kur'an'da kesin bir yasak yok fakat et yemeyle ilgili bir emir de yok. Yani sağlık sorunları, kıtlık, eti sevmeme veya sadece etik nedenlerle bir müslüman da vegan olabilir. Facebook sayfaları da var, "Müslüman Vegan" diye Hatta bazı nefsi terbiye etmek için yapılan oruçlarda et ve hayvansal ürünler tüketilmiyor. Buna bir kaç yerde denk gelmiştim ama araştırmaya fırsatım olmadı. Araştırınca paylaşırım. _____ GOZ uzun uzun yazıp insanları bilgilendirdiğin için çok teşekkür ederim. Son yazdığını daha önce yorumunu beğendiğim için beğenemiyorum. Bunu da ayrıca belirteyim. Müslüman Vegan sayfaları mı?Eğer müslümanlar vegan olabiyorsa Kurban Bayramı ne oluyor?Anlamadım açıkçası. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ninque Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Müslüman Vegan sayfaları mı?Eğer müslümanlar vegan olabiyorsa Kurban Bayramı ne oluyor?Anlamadım açıkçası. Kurban bayramında hayvan kesilmesine karşılar. Onun yerine bir ailenin farklı ihtiyaçlarını karşılamayı öneriyorlar. Mesela bir aylık mutfak ihtiyaçları, eğer varsa ve ödeyemiyorsa borçları, çocukların okul masrafı gibi. Aslında vegan olsa da olmasa da en bereketlisi bu. Çoğu insan hayvanı kestikten sonra gerçekten ihtiyacı olmayan akraba konu komşuya veriyor, geri kalanını senelik erzak olarak derin dondurucuda saklıyor. Geçen sene bize de vermişlerdi mesela, halbuki bir ay neredeyse her gün et yendiği zamanlar olur evde(ben hariç), gerek yoktu. Hayvana verilecek parayla bırak aylık senelik baklagil bile depolanır eve. Hem kimse ölmemiş olur, hem de bir çok insan gerçekten doyar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
emir869 Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2016 Kırmızı et tüketim ortalaması avrupanın bile beşte biri olan ülkede etin zararlarını tartışmak da komik geliyor. Etin zaraları denen şeylerin neredeyse hepsi kırmızı etle ilgili zaten. He beyaz eti de dahil etsek hala avrupa ortalamasının yarısı bile değiliz onca tavuk dönere rağmen . Biraz daha fakirleşirsek dünyanın en vegan ülkesi olmak üzereyiz zaten. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Luwian Yanıtlama zamanı: Mayıs 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 12, 2016 Aslında insanlar hiç bir şey yemeden de yaşayabilirler. Yemek zorunda olduğumuzu düşünmek bizleri yemek yemek zorunda bırakır. Demirin vücut için zorunlu olduğu hikayedir. Üçüncü gözün açılabilmesi için vücuda demir, flörür gibi ağır maddelerin girmemesi gerekir. Ermiş, derviş, yogi vs lerin et yememesi boşuna değildir. Anadolu dervişlerinin kırk üzüm tanesiyle kırk gün oruç tutmaları mübala değil, gerçektir. Et ve süt ürünleri tüketmemek insan ruhunun özgürlüğüdür. Bu özgürlüğü, herkese büyük bir ısrarla tavsiye ederim. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lowan Yanıtlama zamanı: Mayıs 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 12, 2016 Aslında insanlar hiç bir şey yemeden de yaşayabilirler. Yok artık! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
apocalypse Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2016 Aslında insanlar hiç bir şey yemeden de yaşayabilirler. Yemek zorunda olduğumuzu düşünmek bizleri yemek yemek zorunda bırakır. Demirin vücut için zorunlu olduğu hikayedir. Üçüncü gözün açılabilmesi için vücuda demir, flörür gibi ağır maddelerin girmemesi gerekir. Ermiş, derviş, yogi vs lerin et yememesi boşuna değildir. Anadolu dervişlerinin kırk üzüm tanesiyle kırk gün oruç tutmaları mübala değil, gerçektir. Et ve süt ürünleri tüketmemek insan ruhunun özgürlüğüdür. Bu özgürlüğü, herkese büyük bir ısrarla tavsiye ederim. Harfiyen katılıyorum. Bu yeni çağ akımına Breteryanizm deniyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bu konuda seminerler, dersler veren yerler var. Nette breatharian veya inedia diye aratırsanız bir çok belgesel ve makale bulabilirsiniz. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2016 Aslında insanlar hiç bir şey yemeden de yaşayabilirler. Yemek zorunda olduğumuzu düşünmek bizleri yemek yemek zorunda bırakır. Demirin vücut için zorunlu olduğu hikayedir. Üçüncü gözün açılabilmesi için vücuda demir, flörür gibi ağır maddelerin girmemesi gerekir. Ermiş, derviş, yogi vs lerin et yememesi boşuna değildir. Anadolu dervişlerinin kırk üzüm tanesiyle kırk gün oruç tutmaları mübala değil, gerçektir. Et ve süt ürünleri tüketmemek insan ruhunun özgürlüğüdür. Bu özgürlüğü, herkese büyük bir ısrarla tavsiye ederim. O ağır madde dediğiniz demir olmasaydı nefes alamıyor olurduk(hemoglobin).Ha,ihtiyacımızdan fazlasını tüketiyoruz o doğru ama yemek yemeden yaşamak bence fantastik bir fikir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
emir869 Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2016 Yemek anlayışım budur . Olay o yemeğin hazzını almakta zaten. Tek amaç hayatta kalmak olsaydı peynir ekmek gibi şeylerle de hayatta kalınıyor ama bununla yetineni görmedim http://4.bp.blogspot.com/-KFrfNPN8LEI/TbgsGsZvx2I/AAAAAAAAEm0/kc7_vhs8o3M/s1600/%255BAE-Kaen%255D_Toriko_x_One_Piece_Crossover_%255B480p%255D%255B624495BB%255D.mkv_snapshot_19.57_%255B2011.04.26_17.13.15%255D.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lowan Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2016 Yemek anlayışım budur . Olay o yemeğin hazzını almakta zaten. Tek amaç hayatta kalmak olsaydı peynir ekmek gibi şeylerle de hayatta kalınıyor ama bununla yetineni görmedim http://4.bp.blogspot.com/-KFrfNPN8LEI/TbgsGsZvx2I/AAAAAAAAEm0/kc7_vhs8o3M/s1600/%255BAE-Kaen%255D_Toriko_x_One_Piece_Crossover_% 255B480p%255D%255B624495BB%255D.mkv_snap shot_19.57_%255B2011.04.26_17.13.15%255D .jpg Bu konuda Goku'yu tek geçerim! https://www.youtube.com/watch?v=GSDePeUfuxs Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Luwian Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2016 O ağır madde dediğiniz demir olmasaydı nefes alamıyor olurduk(hemoglobin).Ha,ihtiyacımızdan fazlasını tüketiyoruz o doğru ama yemek yemeden yaşamak bence fantastik bir fikir. Florid'in faydalarından bahsedelim biraz. En büyük faydası beynin pineal gland dediğimiz algılamayı ve hisstemeyi sağlayan bölgesini sertleştirmektir. Yani dişleri güçlendirir diye bize yutturdukları florid'in asıl amacı pineal gland bölümünü sertleştirmektir. Ben hiç bir şekilde et ve süt ürünleri kullanmıyorum ama hayret nefes alabiliyorum. Hatta hafızam bile yerli yerinde. En önemli soru şu: böyle bir sitenin takipcisi neden et ve kan'a ihtiyaç duyar? Pineal gland'larınızı çalıştırın biraz arkadaşlar. Hava, güneş neyinize yetmiyor? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ninque Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2016 http://i.hizliresim.com/dbz2g7.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2016 Florid'in faydalarından bahsedelim biraz. En büyük faydası beynin pineal gland dediğimiz algılamayı ve hisstemeyi sağlayan bölgesini sertleştirmektir. Yani dişleri güçlendirir diye bize yutturdukları florid'in asıl amacı pineal gland bölümünü sertleştirmektir. Ben hiç bir şekilde et ve süt ürünleri kullanmıyorum ama hayret nefes alabiliyorum. Hatta hafızam bile yerli yerinde. En önemli soru şu: böyle bir sitenin takipcisi neden et ve kan'a ihtiyaç duyar? Pineal gland'larınızı çalıştırın biraz arkadaşlar. Hava, güneş neyinize yetmiyor? Demirin hayvansal ürünlerden alındığını nereden çıkardınız?Ben et yemeden yaşayamazsınız demedim.Demir solunum açısından greklidir dedim.Florun bilinç seviyesini düşürdüğünü duydum ama pek inandırıcı gelmedi açıkçası. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Luwian Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2016 Demirin hayvansal ürünlerden alındığını nereden çıkardınız?Ben et yemeden yaşayamazsınız demedim.Demir solunum açısından greklidir dedim.Florun bilinç seviyesini düşürdüğünü duydum ama pek inandırıcı gelmedi açıkçası. Ya aslında herkesin gerçeği kendinedir. Yani neyin doğru neyin yanlış olduğunun kesinlikle önemi yoktur. Herkes kendi doğrularında yaşarlar. Ve kendi doğrularıyla çakışan canlılarla da gruplar oluştururlar. Bu yüzden florid ya da demirin benim için gereksizliği başkası için olmazsa olmazı olabilir. O açıdan hiç uzatmaya gerek yok. Eğer internette Prahlad Jani'yi araştırırsanız biraz ne demek istediğim daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum. Amcam 70 yıldır hiç bir şey yiyip içmeme rekorunun sahibi. Ki Prahlad amcam yalnız değil. Daha niceleri var böyle. Yani kısaca örümcek adam olduğuna yeterince inanırsan düz duvarda yürümemen için hiç bir sebep yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Mayıs 19, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 19, 2016 arkadaşlar bu yazıyı sunacağım ve tavsiye edeceğim Yaklaşık son bir yıldır yağ temelli beslenme uyguluyorum. Makarna, pilav, bakliyat, beyaz yada tam tahıllı her türlü ekmek, şeker, tabiki tüm tatlılar ve yine tüm unlu mamülleri kestim, yani karbonhidrat ağırlıklı yiyeceklerin tüketimini iyice azalttım. Bu yiyeceklerin yerine ihtiyacım olan enerjiyi daha fazla yumurta, tereyağı ve zeytin yağını öğünlerime ekleyerek karşıladığım ve yine daha önceden de tükettiğim gibi bol sebze ve proteinli bir beslenme şekli uyguluyorum. Yağ temelli beslenme olarak adlandırdığım beslenme şekli kimi zaman paleo, kimi zaman taş devri kimi zaman ketojenik, kimi zaman da bulletproof beslenme olarak karşımıza çıkabilir. Önceden, 20 km’lik klasik antrenman parkurumda 3-4 yıldır çıktığım bir rampa sonrası genelde başım ağrırdı. Bu ağrıyı kasların vücuttaki (karbonhidratlardan sağlanan) glikozu tükettiği ve beynin ihtiyacı olan glikozun artık sağlanamadığının bir sinyali olarak düşünebiliriz. Genelde öğle arası yaptığım bu sürüşlerin sonunda iş yerine tekrar geldiğimde tabiri caizse “mal” gibi oluyordum. Kafam pek çalışmıyordu. Şimdi, yağ temelli beslenme sonrası, ise durum direk farketti. O sebeple yokuşlarda herhangi bir baş ağrısı yaşamadığımı söyleyebilirim. Antrenman sonrasında kesinlikle bir mallama yada zihinsel/fiziksel yorgunluk yaşamıyorum. bu yazı böyle devam ediyor ve oldukça da uzun detaylı bir yazı ve inceleme-değerlendirme olmuş. link aşağıdadır https://dincerozoran.wordpress.com/2016/01/10/yag-temelli-beslenme-ve-bisiklet-performansimdaki-5-degisim/ buğday hakkında (çağın vebası) önemli bir yazı Fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş'a göre pek çok hastalığın sorumlusu genetiği değiştirilmiş buğday. "Tam tahıllı ürünleri hayatınızdan çıkartırsanız bir senede yepyeni bir bedene kavuşursunuz" diyen Aktaş uyarıyor: Eğer hemen önlem alınmazsa 30 sene sonra bebeklere altın yerine insülin kalemi takılacak Çağımızın biyolojik silahı buğday - Cumartesi Sabah Haberleri Paleolitik diyet veya Avcı-toplayıcı diyeti), modern yiyecekler dahilinde olmak üzere Paleolitik çağında yaşayan insanların yediği yabani bitkiler ve hayvanlar ile beslenmekten oluşur. Diyetin en önemli unsurlardan bir tanesi Paleolitik zamanında bulunmayan yiyeceklerden uzak durmaktır. Örneğin, işlenmiş hayvansal gıdalar (tereyağ, süt, yoğurt, vb.), buğday ürünleri, baklagiller, rafine yağlar (sebze yağı, mısır yağı, kanola yağı, margarin, vb.) ve rafine şeker bunlardan bazılarıdır. https://tr.wikipedia.org/wiki/Paleolitik_diyet Ketojenik beslenme/Ketojenik diyet nedir? Ketojenik beslenmenin amacı vücudu ketosis denilen duruma getirip, kendi yağ stoğunu enerjiye çevirip yakmasını sağlamaktır. Ben bunun kilo verdirme, özellikle yağ yakma kısmıyla ilgileniyor olsam da 1924 yılında doktor Russell Wilder Mayo clinicte bu beslenme tarzını aslında kilo vermek için değil, kanserli hücrelerin gelişimini durdurmak ve epilepsi hastalığında krizlerin önüne geçmek için geliştirmiştir. Ketosis durumu yüksek yağ alımı, yeterli protein ve düşük karbonhidrat tüketimiyle elde edilen bir durum, glikoz sevilelerini düşürüp, insülin toleransını yükselterek vücudun enerji kullanımını değiştirip depodan yağ tüketmesini sağlıyor. Yani glikozdan su ve kas erimesi değil, stokladığımız yağ yakımını sağlıyor. https://berraque.com/2014/11/28/ketojenik-beslenme-nedir/ Hayvansal ürün tüketimi konusundaki fikirleri bence iyi niyetli ve doğaya saygılı yaklaşımlarla belki geliştiriyor gibi görünsekte insan metabolizması ve bedeni ya da doğa öyle çalışmıyor-demiyor gibi gözüküyor. Sonuçta fizik bir aleti çalıştırıyorsunuz ve ona en uygun yakıtı en hızlı optimal biçimde bulmalı ve sağlamalısınız. Doğamız her neyse. Burda iyi dilekler işe yarıyor mu bilmiyoruz çünkü bi etobur geyiklere acımadı ve onların tembelliğini önledi böylece . Eğer aslanlar olmasaydı geyiklerin kaçma-korunma saklanma güdüleri ve içgüdüleri olmayacaktı ya da yeterince gelişmeyecekti ve tombul memeliler olacaktılar belki. Meseleye böyle bakmak anlamlı mı bilmiyoruz Biz de yıllarca okuduk, düşündük ve değerlendirdik bunları. Bizimde böyle arayışlarımız oldu geçmişte, sorgularımız ve et ve hayvansal ürün tüketmeyi bırakma denemelierimiz ya da düşünmelerimizde oldu. Besin rejimleri önemli bizce hayat kalitesi için değerlendirin lütfen. Size kalmış, Hayvan düşmanı değilim ve doğada yakıt alımı-besin ve enerji alımı için tüm canlılar birbirini tüketiyor . bunu gözlemliyoruz. (bir çeşit döngü bu -dikkat edersek her tür bir alt türü (ya da yatay türü) tüketiyor burda zaten ,Ve sebze tüketiminde biz iki alt türe iniyoruz. Besinlerin bilinçli ve belirli seviyelerde titreşim frekansı olduğunu öne süren kimi savlarda bu (sebzeli) tüketimin besinin enerji titremişimini yükseltmek için beden için ekstra enerji tüketimi ve çaba olabileceği ve düşük seviyeli oktanlı yakıtı (bedensel enerjisiyle) yükseltme çabası ve ve ekstra enerji kaybı olarak yorumlar) Bir tüketim döngüsü var hiç bir varlığın cansız (yada bedensiz) olduğundan sözedemeyiz belki. Ve bizler hiç enerji tüketmeyene kadar ya da doğal saf-serbest enerji tüketene kadar evrimeleşeceğiz belki kimbilir. Düzen bu Hayvansal gıda tüketimini tüketiminin canlı öldürmekle cana kıymakla ilişkilendirmek baştan subjektif bi yaklaşım bizce ki bunu eleştirdiğimizde daha bütün etçillerin et tüketimini eleştirmiyormuyuz ya da İnsan metbolizmasını ya da doğayı-doğasını da görmezden gelemez ve ben gerçekten iyiniyetle yazdığımı sanıyorum -- Eğer insanlığın (daha öncede bu forumda belki yine paylaştım) et yemekle sorunu varsa onları çiftlikte beslememeli. ya da Kızılderilinin kırdıkları dala saygısı gibi ve doğaya saygısı gibi davranmalı. Ya da dar alanlarda kötü koşullarda beslememeli hayvanları ve doğadan alıkoymamalı belki. Öncelikle bunları neden tartışmayalım ki? Mezbahaları evet görmek istemeyebilirdk. Bugün bi kaç metrekarede nerdeyse hareket ettirmeden hayvan yetiştiren Amerikan toplumu milyonlarca bufaloyu da yerliler gibi avladı. İnsanız biz-ne menem bi hayvansak daha insan tarafından avlanmamak için saldırganlığımız bi yerde durmalı bizim Hayvan evcilleştirmek bile başlı başına bir karmaşa ve tartışılabilir bir konu iken doğal ortamından dengeli ve eşit av yoluyla beslenmenin tartışılır bir tarafı olduğundan emin değiliz çünkü bu türler baştan doğadan zaten yeniyor-her şey birbirini yiyor; Öldürmek farklı bir eylem bakın besin için tüketmek aynı mı? Doğaya borcunu ve diyetini geri ödeyin o zaman-Kalkın ayağa böyle uyuşuk düşünceleri bırakında derdi bi ozan olsa eskilelden kesin ya da bir yerli bize inanıyorum ki doğada tek başına (survivol; türü yapımlara gidelim isterseniz. Hiç bir ot türüyle bizler beslenemeyiz yetinemeyiz-koşamayız ve yürüyemeyiz bile-aslana kaplana ,kurda kuşa yem oluruz - Modern hayat bizlere bunu sağlıyor olabilir ama hayat konforu ve ayrıştırılmış-geliştirilmiş besinler doğayı yeterince gözlüyor muyuz bizler şimdi Çiftliklerde beslenmiş hayvanlar, kapana kıstırılıp beslenmiş ve içgüdüleri köreltilmiş hayvanlar pasifleştirilmiş hayvanlarla ve doğal olmayan yollarla beslenmeyi de tartışabiliriz değil mi mesela yine Bizim asıl sunduğumuz burda sanırım olabildiğince protein ve yağ ağırlıklı beslenmek , dengeli diyet ve beslenme biçimi ve öğünler kurmak ve araştırmak bunları düşünmek ve tartışmak olabildiğince doğal kaynaklar kullanmak ve hayvansal kaynaklardan mümkünse kaçınmamak ve bu mümkün değilse bile protein yağ dengesini öğünlere kurmak vejetaryen kaynaklarda olsa Fruktoz ve karbonhidrat tüketimlerine özen gösterilmesi özellikle bu uyaranın et tüketiminin önüne alınarak tartışılması belki-İnsülin salınım mekanizmasının iyicwe ve derinden araştırılması ve vücuda etkilerinin-Sürekli çalışmasının. İsanlığın şeker hastalığı geçmişinin ve kalp damar hastalıkları geçmişinin Belki gruplarla denenmeli yeme alışkanlıkları Ama biz öyle düşünüyoruz ve görüyoruz doğada /yaban doğada ve vahşi doğada ayakta ve hayatta da alamayız bizler savaşmadan ve savaşamayız ot tüketerek te Modern dünyada olabilir; Ama ,insanın kökeninin etsiz-hayvansız-hayvansal ürünsüzde tüketimliğini savunmak ne kadar anlamlı bilemedim ya da kişiye özle beslenme ve diyet modelleri biçimleri oluşturulması kan tiplerinin -kişi beden tiplerini araştırılması gibi yaklaşımlar da sunulmalı belki, Belki hem ot ve hem ot tüketimli genetik yatkınlıklı türleriz ve genetik farklılıkalrımız ve yatkınlıkalrımızda var ve tüm türe genellenemez o halde Şimdi bizler sanıyoruz ki evde kedi beslemek hayvanseverlik. Doğadan hayvan toplamak ve korumak hayvanseverlik. Doğadaki hayvanları yer değiştirerek ya da izleyerek onları koruduğumuzu sanıyoruz bizler İnsanlarla yaşıyan ya da insana bağlı ve bağımlı (ya da kısıtlanmış-kıstırılmış) hayvan gördüğünde garipsenmemeli mi? doğa koruma bunun/bunların ötesinde olmalı belki de ve doğaya ve canlıya saygı da ölüm yaşam ilişkisiyle bitiyor mu? yaşatmak sadece varetmek mi? kısıtlı koşullarda ve yemek vermek sağlamak bir canlıya onu korumak mıdır? , fiziksel zindeliğini ölçerek ve bedeninle deneyler yapmanın ve sonuçlar almanın ve bedeniyle deneyler yapmanın neresi kötü-başka neye ihtiyacımız var yukarda örnekler sunduk-Yalnız ve salt çiğ etle beslenebilen sağlıklı insan olabildiği gördük -- şimdi mesela ilk alıntıdaki arkadaş bir besi nrejimi yapmış ve denemiş bunu- ya doğada olsaydı besin işlemek kolay diyoruz-teknoloji var-protein sağaltabiliyorsunuz ve soya tarımı yapabiliyorsunuz-Eskiden doğada protein mi vardı teknoloji mi vardı. Proteinin ne olduğu biliniyor muydu. Hangi gıdanın Asıl noktayı kaçırıyorsunuz ya da biz anlatamadık Doğada kalsanız-kalsak soya toplayıp öğütecek miyiz? Bezelyenin ya da soyanın protein içerdiği, proteinin ne olduğu öğrenilmeden ve tarımı yapılmadan (bugünkü teknoloji ve bilgi olmadan) nasıl bir vejetaryen tablo bulacaktık ve diyet uygulayacaktık bizler ki_ doğada soya bulsanız çiğner misiniz? şimdi hatırladım da etteki bazı aminoasitler ya da enzimler bulunmadan bitkilerden yeteri kadar ya da doğru ve nitelikli protein sentezi yapılamayacağını benzeri şeyler duymuş okumuştum anadolu'da protein içerdiği düşünülen nerdeyse tüm yemekler ve bakliyatlar etle /et kemik destekle de pişilir dikkat ederseniz Çiğ tanelerde proteinin sindirilmesini sağlayan tripsin enziminin görevini engelleyen antitripsin vardır. Pişirme ile antitripsin özelliğini kaybeder ve kuru baklagillerin sindirimi kolaylaşır. Kuru baklagillerin beslenmedeki önemi ve pişirilmesi Aynur ÇETİNKAYA Ev Ekonomisi Teknisyeni - Tarım Kütüphanesi Proteinler, aminoasit zincirlerinden meydana gelir. Hayvansal kaynaklı proteinler tüm önemli aminoasitleri içerdiği için iyi kaliteli protein, bitkisel proteinler ise bir veya daha fazla aminoasiti eksik içerdiği için düşük kaliteli protein olarak adlandırılır. http://www.kadinvekadin.net/protein_tuketimi_ile_ilgili_bilmeniz_gerekenler.html Bunun dışında hayvansal kaynaklı proteinlerle bitkisel kaynaklı proteinlerin birlikte tüketilmesi (örneğin; kuru bakliyatlar ve yoğurt tüketmek veya etli bir kuru fasulye tüketmek ) vücutta protein emilimini artırır. http://www.diyetera.com/diyet/proteinler-ve-proteinden-zengin-beslenme-kavrami.html insan buğdayı buldu yerleşik hayata geçti hikaye bu değil mi? buğday başakları bildiğimiz ot başakları ve tohumlarıdır-Ot türü-türevi ve çayırdır aslında yediğimiz biyolojik olarakta ehlileştirilmiş otlar ya da onların tohumları buğday dediğimiz ekmek türevi de yerden yersek zaten bi işe yaramıyomuş gibi gözüküyor doğada bi yağ türünü bulamayız da bu kitabı yazanlar ve hazırlayanlarda dahil ve -bende dahil- er ya da geç doğada koşabilmek ve ağaca tırmanabilmek ve saklanabilmek için bi şeyler yiyeceğimizi keşfedeceğiz bence sunulan içerik, hayvan yemek -öldürmek kötüdür düşüncesinden yola çıkarak buna uygun doğrulamaya girişmek ve buna uygun kanıt ve düşünce geliştirmek gibi görünüyor bence baştan daha bu sorgulanmalı o zaman-Eğer aslanın geyik yiyecek cesareti olmasaydı doğada aslan olmazdı-Aslanın soyu tükenirdi evet ama mızmız ve tembel geyikler de görebilirdik her neyse ben-biz konuda doluyuz aslında; "Bazılarımız nasıl et yemekten ve hayvan öldürülmesinden rahatsız oluyorsa -ki bu bende olabilirim- bir yanımda insanlara düşük gıda ve sebze ve şekerli ve bol karbonhidratlı öğünler propagandası yapılmasından ve bunun insanlığı uyutmak-pasifize etmek için uydurulmuş-tanıtılmış ve piyasaya sürülmüş bir masal olmasından endişe ederek aynı şekilde (hatta daha itici) bir rahatsızlık duyuyor;" -hayvanın ot yemesiyle insanın et yemesi arasında bi fark var mı? -etçilleri ne yapıcaz peki? onlarda hayvan öldürüyor onlara gelince bu doğanı kanunu-Biz yerleşik ve gelişik hayvanız ya da beden opsiyonu bu otçul hayvanlar gibi etçil hayvanlarda var ve insan otçul bi hayvan olduğuna mı karar verdi veriyor ya da doğada etçiller bulunmamalı ve doğa birbirini yememeli mi diyor ki -tüketmmeli yani-Doğada her şey kazanır-kazandırılır - Eylem sürer ve yeniler gelir-Güçlü olanlar kalır -Güçlenmek bir yol pasif gıdalara kaçmak değil! ne yaparsak yapalım bu tekno-toplum bir gün -ilerde- başımıza yıkılırsa ilk işimiz kenarda köşede böcekleri aramaya başlamak olacak-ya da fareleri ve kolay avları 6 yaşında bi kız çocuğunun nasıl tarantulayı avladığını ve pişirip afiyetle siz hiç karışmadan ve bizim modern toplumumuz ve kuramlarımız (onu zehirlemeden ve) olmadan löpür löpür zevkle ve keyifle doyarak -kimse işien karışmayarak- mutluca götürdüğünü gördüm ben -kafasını kimse bulandırmamış böyle derdi yok ki -dağlarda oyun oynuyor! herkesten mutlu! benden mutlu olduğu kesindi (bu forumda paylaştık yanılmıyorsak yine) yiyecek soyası yokmuş afiyetle ki, arkadaşım bunlar propaganda gerçek gözler açarak görülüyor ne kız üzgün ne tarantula-bırakında doğaya rahat verin! sen bi hayvana sevinebiliyosunda taranatula senin doymana sevinemez mi? tarantula belki sen üzgünsen üzülür üzgün bi kız olursan tabi tarantula üzülür-besinleriniz keyifle yiyin-bu en büyük armağan- çoşkuyla doğanın armağanı neden bunları tartışıyoruz bizler kuşunu doyursan sevinirsin-köpeğin yemek mamasını götürür içi tavuk krep dolu -kedi balık sever süt sever bu hayvandan süzülür evde bakar sen yemezsin sonra bi de masal doğa incelemedir kediyi etle kendinizi otla besleyin olur mu? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Nundia Yanıtlama zamanı: Mayıs 19, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 19, 2016 Müslüman Vegan sayfaları mı?Eğer müslümanlar vegan olabiyorsa Kurban Bayramı ne oluyor?Anlamadım açıkçası. Bir müslüman kurban kesmemeli zaten.Bu güne kadarki anlatılan her şey hikaye.Yok peygamber ibrahim'e kurban gönderilmiş yok bir hayvanın erişmek isteyeceği en güzel noktaymış vs. vs. Bunları insanlar bu güne kadar çok yanlış anlamışlardır.Kuranda kurban diye bir şey yoktur.İnananlar için, allah et yemeyi ne yasaklamış ne de tasdik etmiştir.Ki zaten eğer böyle bir şey emretseydi bu çok büyük bir tezatlık olurdu.Etin insan vücuduna zararının ne denli olduğunu biraz olsun araştıran herkes bilir.Madem ki zararlı neden kuranda bir hayvanın yenmesi tasdik edilsin?Üstelik bayramı bile olsun ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2016 Bir müslüman kurban kesmemeli zaten.Bu güne kadarki anlatılan her şey hikaye.Yok peygamber ibrahim'e kurban gönderilmiş yok bir hayvanın erişmek isteyeceği en güzel noktaymış vs. vs. Bunları insanlar bu güne kadar çok yanlış anlamışlardır.Kuranda kurban diye bir şey yoktur.İnananlar için, allah et yemeyi ne yasaklamış ne de tasdik etmiştir.Ki zaten eğer böyle bir şey emretseydi bu çok büyük bir tezatlık olurdu.Etin insan vücuduna zararının ne denli olduğunu biraz olsun araştıran herkes bilir.Madem ki zararlı neden kuranda bir hayvanın yenmesi tasdik edilsin?Üstelik bayramı bile olsun ? Bu konuyu araştıracağım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2016 Canan Karatay'ın şimdiye kadar hangi araştırmaya dayandığından bahsettiğini görmedim. sonuçta bir doktor akdemisyen ve hekim /(araştırmacı -doktor) ben belki de adını hiç kullanmmalıydım ama adını kullandığım için ve bu eleştiri bunun üzerinden geldiği için bir link (ve alıntı da) sunacağım izninizle sadece Şayet Endokrinolog Doç Dr. M.T 'yi dinleseydim şu anda tiroidim -yerinde-olmayacaktı ve her gün ölene kadar tiroid ilacı içmek zorundaydım. Sürekli rapor alıp, ilaç yazdırıp ilaç şirketlerine hizmet ediyor olacaktım. Binlerce kez teşekkürler Prof. Dr. Canan Karatay'a. Bir tek ilaç kullanmadan sadece vitamin ve minerallerle vücudumun bağışıklık sistemini güçlendirerek beni bu ameliyattan ve nodüllerimin ikisinden kurtardınız. Sanırım bir veya iki sene içinde o son nodül de yok olacak ve nodülsüz bir yaşam nasıl oluyormuş onu da göreceğim. Canan Hocaya doktorların neden kızdığını çok çok iyi anlıyorum. Herkes benim gibi bağışıklık sistemini güçlendirip ameliyattan kurtulursa, nezle grip vb olmazsa doktorlar ne yapacak, ilaççılar kime ilaç satacak, eczacılar ne yapacak vb. Allah'tan bizim kılavuzumuz Canan Karatay. Kimse kusura bakmasın, kılavuzu karga olanlar düşünsün. A. Okan Çağlar Karatay Diyeti’ni uygulayarak ... sayesinde sağlıklı beslenmeyi öğrenmekle kalmayıp 50 kilodan kurtuldum. Kaderim diye bana söylenen, 48180 adet hapla düzelmeyen hastalıklarım bir bir iyileşti. Ben artık tip 2 diyabet hastası, kolesterol ve ürtiker hastası değilim, 48180 adet haptan hiçbirini kullanmıyorum artık. Eşim Nurçin de reflü hastası değil ve o da reflü ilaçlarını bıraktı. Eşim artık yüksek tansiyon haplarını da bıraktı, ben de yarıya düşürdüm. TÄ°ROÄ°DÄ°MÄ° ALDIRMAKTAN NASIL KURTULDUM? http://woto.com/oneriler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ninque Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2018 Bir ara vegandım, hatta burada veganlığı savunduğum epey bir yorumum vardır. Uzun zamandan beri değilim. Bunun için sebeplerim var onu anlatacağım ama şunu da belirteyim, veganlık konusu açılsa yine aynı şekilde savunmaya devam ederim. Çünkü bir gün bu konuda insanlık bazı şeylerin farkına varacak. Yapay et çalışmaları da bunu destekliyor zira kişisel olarak hayvan yemeyi/sömürmeyi etik bulmamak dışında gezegenin gidişatını etkileyen bir konu hayvan endüstrisi. Yani biriyle oturup tartışır, artılarını eksilerini konuşabilirim. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidi vardır ya hah işte o piramide göre gıda, barınma, güvenlik gibi temel ihtiyaçlar karşılanmadığı sürece insan piramidin daha üstlerinde olan düşünce ve felsefi temelli ihtiyaçları önemsemez. Veganlık da felsefi bir duruş olduğu için piramidin üstlerinde yer alıyor. Evet temeli beslenmedir veganlığın fakat bununla bitmez, hayatımızdan çıkarmamız ve değiştirmemiz gereken bir çok unsur vardır. Bu da sürdürülen alışkanlıkları bir anda ters yüz etmeyi gerektirir. Şimdi ülkenin durumu malum. İnsanların çoğu hem ekonomik açıdan sıkıntı çekiyor hem gelecek kaygısı var hem de gerçek anlamda güvende hissetmiyor kendini asla. Yani ben şimdi bu insanlara veganlığı anlatsam bunlar ne kadar önemseyecek? Hatta aşırı tepki veren bile çıkar. "Zaten et yiyemiyoruz ki kardeşim parasızlıktan" diye sitem eden olursa da kendi çapında haklıdır bir şey diyemem. Mesela bu konuda veganlık Türkiye'de bitkisel gıda bolluğundan ve etin pahalılığından dolayı daha ucuz diyen vegan arkadaşlar var, evet katılıyorum. Ama mesele böyle basit bir matematiksel işlemle sınırlı değil. Maddi sıkıntı çeken bir insan önüne ne gelirse yemek zorundadır. Bu insan zaten kısıtlı miktarda et tüketiyor, ben ona dersem eti, sütü, yumurtayı hayatından çıkar bana ağır söver. Evet mantıksız konuşur veganlara göre ama "zenginlerin sofrasında kuş sütü eksik, biz mercimeğe mi talim olalım" der ve kendi çapında haklıdır işte. İnsanın önce gözü doymalı, o besine ulaşabilmeli ki onu tercih etmeme lüksüne sahip olsun. Zaten dediğim gibi bunu düşünmeye, etik ve felsefi anlamda değerlendirmeye yeltenmez bile. Ve evet ben de bunlara benzer sebeplerden dolayı şu an vegan değilim. Önüme et gelirse onu geri çeviremem, yemek ve çocuğuma yedirmek zorundayım. Üzgünüm bu insanlar sosyal anlamda henüz veganlığı kabul edemezler ve bana proteini bol gıda olarak soya fasulyesi içeren bir yemek + B12 vitamin kapsülü vermezler. Kurbanlık et, adak tavuk vs geldiğinde hiç düşünmem gömerim, ayda bir iki kez aldığım yarım kiloluk kıymayı da çok göremem kendime, çünkü yaşamak için yiyorum. İlerde bir gün kendime ait bir mutfağım ve ortanın biraz üzerinde bir gelirim olursa işte o zaman düşünebilirim veganlığı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
northpole Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2018 eski ve modern tıbbın da söylediği gibi zararlı olan et yemek değil haddinden fazla yemek ve yanlış beslenmedir. örneğin bol çeşitli ve yağlı bir beslenme alışkanlığınız varsa bu kolayca hastalanmanıza neden olur. çünkü bağırsaklar bu beslenme biçimiyle zayıf düşer. genel bir kıtlık ya da ekonomik sıkıntı döneminde mecburen daha basit ve kuru yiyeceklere yöneldiğinizde vücut bu gıdaları sindiremez ve hastalığa yol açar. bazen ölüme kadar gider. tabi malum ülkemizde veganlık olayını fanatiklik düzeyinde savunan genel kitlenin amacı hayvan kurtarıcısı rolüyle egolarını okşamak olduğundan kendilerine bir şey anlatmak epey zor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MZ1vdnW0mtQ Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2019 Öncelikle bu yazıyı emir869' e ithaf ediyorum İnsan yiyeceği üzerine kapsamlı araştırmalar yapan birçok doktor etin insan bedeni için gerekli olmadığına, aksine öldürücü nice hastalığın müsebbibi olduğuna inanmaktadır. Bu hastalıkların tedavisi için et'ten uzak durulması yeterlidir. Gut, ishal, romatizma, kanser, verem, apandisit vs hastalıklar özellikle et tüketimiyle ortaya çıkar. İnsan için kaçınılmaz ve yararlı olduğu sanılan bu besinin yiyeceklerin en yararsızı olduğu ve bedendeki hücreleri öldürdüğü kanıtlanmıştır. Kasapların insanlık onurunu ayaklar altına alan kesim işine göz yumsak bile hayvanlar bu yolla intikam alırlar. Özgürce yaşayan hayvanların hastalandıkları az görülmüştür. Onlarda çürük diş yoktur. Ama insanın evcilleştirdiği, yani kendisi gibi soyunu bozduğu hayvanlarda çürük diş vardır. İlk insanların çeneleri, dişlerinin çok işlemiş olduğunu ama çürük bulunmadığını göstermektedir. Bu da besinlerinin oldukça basit ama sert olduğuna, kuru meyve ve bitki tanesi gibi çok çiğnenmesi gerektiğine, ancak besinlerin sağlıklı ve doğal olduğuna delalet etmektedir. Bodvan bu konuda şöyle der ; "Mağara insanını etobur olarak gösterenlerin görüşlerini kabul etmemek gerekir. Onlar besinlerini özellikle bitkilerden sağlıyorlarmış. " Et erken yaşlanmaya neden olur. " Çünkü et insan bedenin'den olağanüstü çalışma bekler. Üstelik içindeki zehirin bir kısmını bedende bırakır. Bu zehir zamanla vücutta her türlü hastalığı doğuracak ortamı hazırlar. Dr. Oldfild şöyle yazar: "Bugün bilim, insanın etobur hayvanlardan olmadığını, aksine meyve yiyen canlı olduğunu kanıtlamıştır. Kimyasal işlemlerle ortaya çıkmıştır ki bitkilerin insan bedeni için gereken maddeleri bulundurduğunu kimse inkâr edemez. Et doğal bir yiyecek değildir ve yeni uygarlıkta tüketildiği şekliyle bedensel işlevlerde kargaşaya yol açar! Fıkra gibi. Yazılanlar güldürüyor ama sonra geçmiş son altmış yılı düşündürüp, üzüyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 14, 2019 Bu konularda gıda mühendisi , virolojisi kisilerin yazılarını ve efendim güncellenen bilgileri incelememizde fayda var . Bir yazı paylasayayım . Nutri-Genetik beslenme bicimini önemsemekte fayda var ; İkinci olarak gıdaların sindirimi ve vücut üzerindeki etkileşimi son araştırmalara göre yaşanan coğrafyadan ve coğrafyaya bağlı genetik altyapıdan bağımsız ele alınamaz. Yani sizin atalarınız ve siz genetik olarak hangi coğrafyanın özelliklerini gösteriyorsanız o coğrafyanın beslenme biçimi sizin için ideal oluyor. Örneğin yapılan bir araştırmada Hindistan'da zerdeçal günlük kullanımın bir parçası olduğu için zerdeçalın anti-kanser etkisi orada gözlemlenirken, Avrupa'da bir hastada zerdeçalın anti-kanser etkisi çok düşük kalıyor. Sebebi ise zerdeçalın metabolik sindirimi ile alakalı... Yani coğrafyanız yoğun et tüketimine alışkın olarak gen diziliminizi belirlediyse otçul beslenmeniz yeterli olmuyor. Lakin iklim ve coğrafya olarak otçul beslenme eğiliminiz varsa, etçil beslenmek vücudunuza zarar veriyor. Genetik eğiliminize göre beslenmeye gıda alanında "nutrigenetik" deniyor. Çok yeni bir alan ama geleceğin beslenme biçimini ve algısını belirleyecek. Tek tip beslenme bu noktada yok... Kendi vücudunuzu tanımak önemli. Bireysel bir beslenme biçimimiz var. İleride genetik tahlil ile bunu belirlemek çok kolay olacak, şimdiden başlandı bile.. Ama genetik tahlil olmaksızın yine de vücudunuzu gözlemlemek yeterli. Neleri yemek size iyi gelmiyor, vücudunuz neleri istiyor. HAliyle şu ülkede şu tüketiliyor çok faydalı siz de tüketin demek artık bilimsel anlamda komik. Sizin kendi topraklarınızda yetişenler size şifa oluyor özünde, vücut atalarınızdan miras hangi besinlere aşina ise onlar iyi geliyor. Efe Elmas Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.