Biyoplazma (Biyolojik Plazma Beden )

Biyoenerji incelemelerinin yapıldığı Doğu Avrupa ülkelerinde biyoenerjiye dayalı birçok uygulama ve tedavi teknikleri geliştirilmiştir. Dr. Zdenek Rejdak, biyoenerjiye dayalı tedavi tekniklerinin esasını enerji dengesi bozulmuş hastaya, kendi yaşam (vital) enerjisini aktarabilen bir kişiden bu enerjinin aktarımı sağlanarak dengenin yeniden kurulması şeklinde açıklar. Aktarımın biyoenerji akımlarıyla sağlandığı ve uzak mesafeden de gerçekleştirilebileceği kabul edilir.

Biyoplazma canlıların fiziksel bedenlerinin bir tür kopyası denebilecek varsayımsal enerji-bedenlerine verilen addır. Biyoplazmik bedenin iyonize-uyarılmış elektron, proton ve diğer parçacıklardan oluşan bir plazma halinde olduğu varsayılır. Terim Rus bilim adamı V.S. Grischenko tarafından 1960’ların sonlarında ortaya atılmıştır. Sözkonusu varsayıma göre, tüm canlıların fiziksel bedenleri bu biyoplazmik bedenleri üzerine kuruludur. Biyoplazma, her doku ve her biyomolekül için ayrı bir özellik göstermek suretiyle, organizmanın biçimini belirler. Fiziksel bedenle sıkı bir ilişkisi vardır.

Kirlian fotoğrafçılığı, yüksek voltajlı, yüksek frekanslı, düşük amperli elektrik alanına dayalı aygıtlarla canlı nesnelerden yayılan birtakım biyolojik ışınımları fotoğrafik olarak saptamayı amaçlayan elektrografik fotoğrafçılık tekniğine verilen addır.

Alıntı:Vikipedi-Özgür Ansiklopedi

’’İnsanoğlu, evren denilen bir bütünün parçasıdır.Kişiliğini, düşüncelerini, duygularını maddeden ayrıymış gibi algılar. Modern bilim, burada söz konusu olanın ve bilinci etkileyenin ne olduğunu araştırmalıdır.Bu araştırmanın yansımaları, bizi bugün için bilinmeyen büyük hakikatlere götürebilir. Kozmik yönden sezişler bilimsel çalışmalarda çok daha kuvvetli hissedilmektedir. Evrenin yapısını bilimsel ve akılcı bir şekilde anlamak ve anlatabilmek insana derin bir iman duygusu verir.’’

’’İnsanoğlu, evren denilen bütünün bir parçasıdır. Uzay ve zamanla sınırlanmış bu parça, kişiliğini, düsüncelerini, duygularını geri kalandan ayrıymış gibi algılar. Burada söz konusu olan, bilincini etkileyen bir çeşit optik yanılsamadır. Bizim için, bu yanılsama, bize yakın bazı kişilere karşı olan sevgimiz kadar, kişisel arzularımızı da sınırlayan bir hapis gibidir. Görevimiz, bütün canlıları ve tüm güzelliğiyle doğayı içine alacak kadar, merhamet çemberimizi genişleterek bu hapisten kurtulmak olmalıdır. Kimse bu noktaya tam olarak gelemeyebilir ama, böyle bir amacın peşinden koşmak, içinde yine de, kısmen özgürlük ve temelde iç huzuru barındırır.’’

ALBERT EINSTEIN

Forumdaki bu konu dikkatimi çekti biraz sizi nevermore ın açtığı şu konuyada yönlendireyim ;

http://www.gnoxis.com/biyoenerji-gucu-ve-evren-ahenk-armonisi-38743.html

Fizikçiler, kimyacılar, matematikçiler, tüm bilim insanları, bir büyük hargli Sır gibi, durmadan açıklama peşindeler.

Bunun gibi bir uğraş içine girmek boşuna. Çünkü bugünün kodlarıyla başka kodlar yaratıyoruz. İçeridekine ikna olmuyoruz, bir zorunluluk olarka bilimsel açıklamayı okumak istiyoruz. Bu yazıları boşuna uğraşlar olarak görüyor.

Fakat Einstein, sadece iç'e dair birşeyler söylüyor. Matematikle, fizikle, kimyayla açıklamaya çalışmıyor. Biyoplazma, biyo enerji, iç'eridekini idnleyen kişi bunların açıklamasına gerek duymaz, hisseder, açıklamaz.

Güzel bilgi teşekkürler

Güzel bilgi teşekkürler

Birşey değil .

Teşekkürler..

Fizikçiler, kimyacılar, matematikçiler, tüm bilim insanları, bir büyük hargli Sır gibi, durmadan açıklama peşindeler.

Bunun gibi bir uğraş içine girmek boşuna. Çünkü bugünün kodlarıyla başka kodlar yaratıyoruz. İçeridekine ikna olmuyoruz, bir zorunluluk olarka bilimsel açıklamayı okumak istiyoruz. Bu yazıları boşuna uğraşlar olarak görüyor.

Fakat Einstein, sadece iç'e dair birşeyler söylüyor. Matematikle, fizikle, kimyayla açıklamaya çalışmıyor. Biyoplazma, biyo enerji, iç'eridekini idnleyen kişi bunların açıklamasına gerek duymaz, hisseder, açıklamaz.

Hisseder açıklamaz ne demek dostum ? Bugünün kodları ile yarının kodlarını yaratıyoruz evet bu tümcenin kendi içerisinde bir doğruluk payı var . Lakin mental yapımız ne olacak ? . Açıklama ihtiyacımız yok mu ? , Olaya çok dar bir pencereden bakıyorsun .

Böyle birşeyin varlığını en kolay aura yerine normal bioenerjiyi kullandığınızda farkedebiliyorsunuz.Odaklanmalarda,gücünüzü arttırmada yapılan imajinasyonlarda bioenerji veya meditasyonla güçlendirilmiş enerjinizi kullanırken,enerjinin tüm vücudunuzu sardığını,sizle bir bütün olduğunu görür ve birkez daha zihninizi temizlersiniz ki,daha kolay enerji akışı olsun ve hissedebilin diye.O an enerjiye bakarsanız akıştaki enerjinin belli bir rengiyle,enerjinin fiziki bedeni değil "enerjiye benzeyen bir renk,veya aynı renkte" bir bedeni sarmaladığını görürsünüz.İşte normalde siz fiziki bedeni çok kullandığınız için pekçok yan etki (seyirmeler,istemdışı titreme,sıcaklık ve benzeri)zihninizi o bedende tutmak için zihnin o bedende olduğunu düşünün ve sonra kafa kısmının zihninizi çektiğini ve o bedene girdiğini düşünün.Bunu trans halindeyken yapın çünkü diğer türlü olmaz ve zorladıkça başınız ağrır.Titreşimleri orda hissetmeye başlayınca,normalde 2.olan o bedenin 1. Olduğunu ve fizikinin ona uyduğunu hissedersiniz.Ben bu bedeni kullanarak yapıyordum pekçok şeyi ama adını bilmiyordum.O bedeni kontrol edebilmek ve görmek için de zihni güçlendirmek için çalışma yapmanız yeterli (göz çakra ve taç çakra temizlemek olabilir.) Dahası,bioenerji de o bedenden gelir.Yani siz ne kadar o bedendeki kontrolü ele alırsanız,o kadar hızlı yenilenme ve üretmeye sahip olursunuz.Konu için teşekkürler sidar.

Kısacası yükselme dediğimiz enerji beden formuna geçmek ve alemlerde(paralel/uzay altı evrenlerde) var olabilme ve istendiğinde tekrardan maddeleşme gibi yeteneklere sahip olma diyebiliriz . Star Gate dizisinde baya baya bahsediliyordu bu konu.

Böyle bir konu açılınca normal olarak sorulacak soru astral beden ile biyoplazma beden aynı şeyden bahseden iki farklı terimmidir yoksa arasında fark olan farklı bedenlermidir.

Sanırım bu tarz konular hep varsayımlar ve tezler üzerinden yürüyecek.

Sanki bu tarz konularda gerekli teknolojimiz olmadan daha ötesini görmeye çalışıyoruz gibi geliyor banada. Tabiki kendi kişisel deneyimlerimizden bir şeyler deneyimlemiş olabiliriz fakat bunu herkeze kanıtlamaksa ayrı konu bence.

Birde şöyle bir durum var neden kanıtlama ihtiyacı hissedilir.

Sanırım bu tarz konulara hakim olabilmemiz için bu tarz metafizik konularında bir bilim dalı gibi incelenmesi gerekiyor.

Henüz insanlık böyle bir bilinç seviyesinde değil bence. Düşünsenize astral bedenimiz var bunun olduğunu bile kanıtlayamıyoruz bu bile gelişmiş uzaylı dediğimiz medeniyetlerden ne kadar aşağıda olduğumuzun kanıtı.

Bir kitapta henüz insanlığın gelişim açısından kreşte olduğunu okumuştum belkide doğrudur