Jump to content

Bu Yüzyılda Çözülecek 7 Büyük Gizem


nameste

Önerilen Mesajlar

Arkeologların Bu Yüzyılda Çözebileceği 7 Büyük Gizem

 

National Geographic arkeoloğu Fredrik Hiebert, 21. yüzyılda yapılabilecek keşiflerle ilgili tahminlerini paylaştı.

1912 yılında, National Geography Cemiyeti’nin yaptığı ilk arkeolojik desteği kazanarak Machu Picchu’ya giden Hiram Bingham, dönemin en ileri teknolojisini de beraberinde taşıyordu: Kodak marka bir panoramik fotoğraf makinesi. Bugün ise, 100 yılı aşkın bir süre sonra, arkeologlar muazzam çeşitlilikte bir teknolojik imkana sahip; gözle görülebilecek mesafelerin ötesini görmeyi sağlayan uzaktan algılama özelliğine sahip ekipmanlardan, yıllarca sürebilecek bir işlemi saniyeler içinde gerçekleştirebilen güçlü bilgisayarlara kadar birçok teknolojik alet mevcut.

 

Arkeolog ve National Geographic Cemiyet üyesi Fredrik Hiebert, National Geographic’in 21. yüzyılı “yeni keşif çağı” olarak adlandırmasının çok geçerli bir nedeni olduğunu belirtiyor. “Bu yüzyılda keşfebileceklerimizin ve nihayet cevabını alabileceğimiz soruların bir sonu yok.” diyen Hiebert, yeni yüzyılda yapılabilecek keşiflere dair tahminlerini paylaşıyor.

 

1. Merkez ve Güney Amerika’da, daha önce ismi duyulmamış şehirlerin, hatta uygarlıkların keşfedilmesi

 

http://arkeofili.com/wp-content/uploads/2015/10/gizem7.jpgGeçen sene, LİDAR tarayıcısı ile orman örtüsünün altını derinlemesine inceleyen arkeologlar Honduras yağmur ormanlarında kayıp bir şehrin kalıntılarını keşfettiler.

Fotoğraf: Dave Yoder, National Geographic

 

Hiebert, “Arkeologlar, Honduras ve Belize gibi yerlerde, daha önce varlığını fark etmediğimiz yerleşimlerin yerini tespit edebilmek için, yoğun orman örtüsünün altını görmeyi sağlayan LİDAR (light detection and ranging) teknolojisini kullanıyorlar.” dedi.

 

 

2. Cengiz Han’ın ya da Büyük İskender’in mezarının bulunması

http://arkeofili.com/wp-content/uploads/2015/10/gizem1.jpgGeçen yıl Yunanistan’ın kuzeyindeki Amphipolis antik kentinde, mermer duvarlı bir mezar içinde keşfedilen mozaik, mezarın Büyük İskender’in ailesinden birine ait olduğu spekülasyonlarını doğurdu.

Fotoğraf: Aristidis Vafeiadakis/ZUMA Press/Corbis

 

Hiebert, Yeraltı Radarı (GPR) gibi teknolojilerin arkeologlara kazı yapmadan yeraltını inceleme şansı sağladığını ifade ediyor. Hiebert’ın ekibi, National Geographic’in “Kağanlar Vadisi Projesi” (Valley of the Khans Project) için uydu görüntüleme sistemi kullanarak Cengiz Han’ın mezarının bulunabileceği potansiyel alanları tespit etmiş ve daha sonrasında da yeraltı görüntüleme radarı ile doğrulamasını yapmıştı. Hiebert, “Cengiz Han’ın mezarının yerini henüz tespit edememiş olsak da uydu görüntülemesi, bu kadar büyük bir arazideki küçük bir noktayı araştırmak için çok müthiş bir yöntem. En nihayetinde, bu bir sayılar oyunu. Ne kadar fazla alan araştırılırsa, birşeyler keşfetmeye o kadar yaklaşılabilir. Bu keşif neden Cengiz Han ya da Büyük İskender’in mezarı olmasın?

 

 

3. Çin’in ilk imparatoru’nun mezarına girilmesi

http://arkeofili.com/wp-content/uploads/2015/10/gizem2.jpgGerçek gibi görünen kilden yapılma askerler, Çin’in ilk imparatoru Çin Şi Huang’ın mezarını koruyor. Arkeologlar, imparatorun mezarının bulunduğu höyükteki karanlık sırları aydınlatmaya çalışıyorlar.

Fotoğraf: O. Louis Mazztenta, National Geographic Creative

 

Arkeologlar, Çin İmparatoru Çin Şi Huang’ın Terra Kota askerleri ile çevrelenmiş mezarının yerini bilseler de, mezarın içerisinde 2000 yıldır muhafaza olan eşyaların zarar görmesinden endişe ettikleri için mezarı açmaya gönülsüzler. Hiebert, “Yeraltı Radarı (GPR) ve mıknatısölçer gibi aletler bize mezarın iç yapısı hakkında fikir verebilir ve er ya da geç, mezarın içine girebilecek minik robotik cihazlarımız olacak, böylece çok büyük bir rahatsızlık yaratmadan veri toplayabileceğiz.” dedi.

 

 

4. Antik Girit’in gizemli dilinin deşifre edilmesi

http://arkeofili.com/wp-content/uploads/2015/10/gizem3.jpgGirit Adası’nda yer alan Phaistos, Girit Uygarlığı’nın en önemli merkezlerinden biriydi. Güçlü bilgisayarlar, Giritliler’in kullandığı Linear A denilen esrarengiz yazma stilinin deşifre edilmesine yardımcı olabilir.

Fotoğraf: Gordon Gahan, National Geographic Creative

 

Akdeniz’in güçlü uygarlığı Giritliler’in ortaya çıkarılmasının üzerinden 1 yüzyıldan fazla zaman geçti. Ancak bilim adamları Giritliler’in kullandığı “Linear A” olarak bilinen dil sistemini deşifre etmeyi hala başaramadılar. “Bugüne kadar Linear A’nın kullanıldığı 1.400’den fazla örnek bulundu. Artık teknolojik araçlarımızın arasında “Büyük Veri” de (Big Data) var. Bu dili deşifre etmek için neden IBM’in geliştirdiği yapay zeka programı Watson’ı kullanmayalım?” dedi.

 

 

5. Nazca Çizgileri’nin amacını anlamak

http://arkeofili.com/wp-content/uploads/2015/10/gizem4.jpgGüney Peru’nun çöllerinde toprağa işlenmiş dev çizgiler, 1920’lerde ilk keşfedildikleri günden bu yana onları havadan görenlere ilham veriyor.

Fotoğraf: Robert Clark, National Geographic Creative

 

Araştırmacılar, Nazca Çizgileri’nin amacını anlamak için teoriler üretmeye devam ediyorlar. Peru’daki bu ayrıntılı jeoglifler takımyıldızlarını mı temsil ediyorlar yoksa bu çizgilerin su kaynakları ile bir bağlantısı mı var? Hiebert, antropolog ve National Geographic’in Misafir Araştırmacısı Johan Reinhard’ın, tek bir değerlendirmenin Nazca Çizgileri ile alakalı hiçbir teoriyi kanıtlayamayacağı fikrine katıldığını belirtiyor. Hiebert, “Bu noktada, büyük coğrafi ve arkeolojik veri setlerini gitgide daha güçlü hale gelen bilgisayarlar ile analiz etmek çok önemli olacaktır.” diyor.

 

 

6. El değmemiş bir Neandertal’i kurtarmak

http://arkeofili.com/wp-content/uploads/2015/10/gizem5.jpg40.000 yıldır donmuş halde olan mamut yavrusu 2007’de Sibirya’da rengeyiği çobanları tarafından keşfedilmişti. Eriyen buz tabakalarının içinden uzun süredir donmuş başka kalıntılar da gün ışığına çıkabilir.

Fotoğraf: Francis Latreille, National Geographic Creative

 

Küresel ısınmanın buz tabakalarının ve buzulların erimesine neden olması sebebiyle, bir gün, tıpkı Sibirya’da bulunan 40.000 yıllık mamut yavrusu gibi, günümüze kadar çok iyi korunmuş bir Neandertal’in ortaya çıkması da çok mümkün.” diyor Hiebert.

 

 

7. Kuzey Amerika’da büyük çaplı bir Viking varlığının doğrulanması

http://arkeofili.com/wp-content/uploads/2015/10/gizem6.jpgArkeolog Patricia Sutherland (turuncu ceketli) ve çalışma arkadaşları, bir Viking karakolu olduğuna inandıkları yapının kalıntılarını ortaya çıkarırken.

Fotoğraf: David Coventry, National Geographic Creative

 

Hiebert’in tahminine göre, tıpkı artan sıcaklıkların buzulların ardındaki sırları ortaya çıkarması gibi, Kanada’nın eriyen kıyıları da Viking yerleşimlerine ait büyük bir ağı ortaya çıkararak, bizleri Amerika kıtalarının keşfini yeniden yazmaya mecbur bırakabilir. Hiebert, “Şimdiden, Amerikalar’da 2 Viking yerleşim alanını tespit ettik ve bu yerleşimlerin doğasını anladığımızda, bahse varım ki Atlantik kıyılarındaki bütün Viking yerleşimlerini ayırt edebilmeye başlayacağız. Hayal etmek hiç zor değil.” dedi.

 

Kaynak: Arkeologların Bu Yüzyılda Çözebileceği 7 Büyük Gizem

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...