sidar Oluşturma zamanı: Ekim 28, 2015 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 28, 2015 Siegfried, Ren Nehri kıyısında, eski Worms şehri civarında geçen Nibelungenlied Destanı'nda bahsedilen kahraman. (İskandinav pagan versiyonunda Sigurd olarak geçer.) Bir prens olan ve erken yaşta bir demircinin yanında kendine yaptığı kılıcı ile yola koyulan ve bir ejderha ile yaptığı savaşta ejderhanın vücudundan akan yağ ile vücudunu silah işlemez hale gelir. Fakat ejderhanın kanında yıkanırken, ağaçtan sırtına düşen ıhlamur yaprağını farkedemez ve sırtında, iki kürek kemiği arasında kalan bölgede kanın değmediği zayıf bir bölge oluşur. Nibelungenlied Destanında, Kriemhild adında bir kraliçeyle evlenir. Fakat Kriemhild'in kardeşleri, Burgonyalı krallar, zamanla Siegfried'i bir tehdit olarak görür ve onu öldürmek için firsat kollamaya başlarlar. Kriemhild'in kral kardeşleri, Tronjeli Hagen'in planları üzerine olaylar gelişir. Hagen, Siegfried'i korumak bahanesiyle, Kriemhild'den, Siegfried'in zayıf noktasını öğrenir. Beraber çıktıkları bir av partisinde, Hagen, Siegfried'i sırtından bıçaklıyarak öldürür. Destanda, Siegfried Balmung adında bir kılıç ve Grani adında bir at kullanır. Destan içinde Tüek inançları ile beraber Hristiyan inançları ve törenleri de bulunmakta ve kral-senyör-vasal ilişkisi de destanın Orta Çağa ait izler taşıdığını göstermektedir. Bu destan, 19. asırda Alman milliyetçiliğinin yükselmesinde, Alman prensliklerinin bir ulus olarak birleşmesinde tarihsel bir öneme sahiptir. Siegfried adı, cesaret, yiğitlik ve şövalyeliği temsil eden bir ad olarak Almanya'da çok değişik alanlarda kullanılmıştır. (Bknz 1. Dünya savaşında Maginot hattı karşısına Almanlar Siegfried'i dikmişlerdir) Alıntıdır.. Siegfried'in Hikayesi [h=2]James Baldwin ünyanın eski çağlarında insanlar, doğa olaylarını birçok mit ve şiirsel fabl şeklinde anlatırlardı. Onlara göre; Güneş'in, yıldızların ve Ay'ın üzerinde asılı olduğu mavi gök kubbe, Baş Tanrı'nın dünyanın üstüne astığı koruyucu bir kabuktu. Gökkuşağı, dünyadan cennete uzanan yanardöner bir köprüydü. Güneş ve Ay iki kurdun dünyanın etrafında sonsuza dek kovaladıkları bir devin çocuklarıydı. Yıldızlar, tanrıların cennetlerde yaktıkları, güneyin ateş ülkesinden gelen kıvılcımlardı. Gece, bazen dünyayı çiğle kaplayan köpükten yapılmış bir atın çektiği arabayı süren, esmer ve kötü, dişi bir devdi. Gün, gecenin oğluydu. Yelesinden parlayan ışıklarla yeri ve göğü aydınlatan bir at sürerdi. Zamanla dünya yaşlandıkça insanlar daha az şiirselleşip daha çok pratikleştikçe bu efsane ve hikâyelerin anlamı unutuldu. Ancak etkileri edebiyatta ve duygularımızda devam etti. Bizleri şekillendirdi. Bütün ulusların mitleri belleklerinde yaşar ve onların bugünlerini anlamalarına yardım eder. Sigmund'un hikâyeleri de Sakson ve Normandiyalıların atalarına aittir. Bunları okudukça Klasik Yunan hikâyelerinden ne kadar farklı olduklarını görür, bugünkü İskandinav ülke halklarının duygu ve düşüncelerini daha iyi anlarız. Onlar tüm insanlığın mirasıdır. [/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.