nameste Oluşturma zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 19, 2015 Arkadaşlar merhaba. Bir önceki paylaşımımda "derKi" dergisinin bir yazarının, medyanın algı yönetimindeki önemini işlediği bir yazı dizinini paylaşmıştım. Biliyorsunuz, kitleleri yönetmek için izlenen belirli bir takım yollar mevcut. Bu yönetimi sağlamak içinse en önemli silah "basın" ve "medya-sosyal medya". Dün bir şey düşündüm ve bunu sizinle de paylaşmak istedim. Biliyorsunuz, sosyal ağlarda -özellikle Facebook'ta bir takım testler var. "Ne zaman öleceksin?", "Nasıl öleceksin?", "Enerjini Ölçüyoruz!", "Iq Testi" gibi innnanılmaz derecede saçma sapan testler mevcut. İşin kötü tarafı, bu testlerin sonucunda alınacak neticelerin gerçekliğine insanların ciddi ciddi inanması. Onedio diye bir site var, bilirsiniz. Yeni yeni popülarite kazandı. İyi reklam yaptı, reklamını iyi aldı haliyle. Lütfen, şuna bir göz atın en azından; " Onedio - Sosyal İçerik Platformu ". Arama kısmına "test" yazdım ve karşıma tamı tamına 494 test çıktı. Burada bu testlerin evrim geçirmiş halleri mevcut. Son derece ince soruların yöneltildiği ve soru skalasının oldukça geniş tutulduğu bu testlerden gırla var. "Bu Psikoloji Testini Geçebilecek misin?", "Bu Felsefe Testini Geçebilecek misin?", "Bu Tarih Testini Geçebilecek misin?", "Bu Dikkat Testini Geçebilecek misin?", "Testi Çöz, Zekanın Türünü Öğren!" gibi abidik gubidik binlerce test var. İşin kötüsü bu yeni yeni ünlenen sitede en çok ziyaret edilen kısım da yayınlanan haberlerden çok bu testler gibi. Yani millet çatır çutur test çözüyor arkadaş, çok acı. Benim fark ettiğim kısım şu, internette daha önce böyle bir analizle hiç karşılaşmadım fakat bu testlerin amacının sadece ve sadece insanların gerek zeka, gerek duygudurumlarının, duygusal alemlerinin, algılarının; durumlar karşısında neler düşündüklerinin ve hissettiklerinin, hatta yine haller karşısında neler hissedebileceklerinin ve düşünebileceklerinin analizini yapmak. Yöneltilen bu sorulardan alınan cevaplar yine toplumun bu açıdan büyük bir özetini çıkarıyor. Yani senin testte "hangi rengi seversin?" sorusunda verdiğin cevap bile, senin bir şekilde sınıflandırılmana neden oluyor ve bu cevapların toplamı da çok büyük bir resim oluşturuyor. Bu kitlelerin yönetiminde son derece kilit bir olay bence. Akabinde alınan sonuçlar tahmin edersiniz ki yine halkın yönetilmesinde ve yönlendirilmesinde mümkün mertebe mühim birer silaha çevriliyor. Bu testler egonuzu tatmin edecek ve sürünün bir parçası olma hissiyatınızı güçlendirecek nitelikte haz almanıza neden olacaksa yapın, seçim sizin. Amaç da bu zaten. Fakat benim dikkat çekmek istediğim kısım, bu testlerde verdiğiniz her yanıtla yapılan bu istatistik verilere sağladığınız bilgiler, kitlelerin, haliyle bizim yönetilmemizde rol üstlenen her bilinç için ekstrem birer malzeme olduğudur. Bunun bilincinde olmakta fayda var. Düşüncelerinizi öğrenmek isterim, lütfen siz de fikirlerinizi paylaşın. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MrColt Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Güzel tespit.Önceki yazıyı da okumuştum,Banu Avar'ın yorumlarına da baktım.Ama ondan farklı düşündüğüm şeyler var.Yazıların düşüncelerin ortak noktası;kitleler sınıflandırılıyor,daha sonra ise çeşitli yollarla uyuşturulup uyutuluyor.Kimisi tv dizileriyle,kimisi bilgisayar oyunlarıyla,kimisi internetin uçsuz bucaksız sörf alemiyle kimisi uyuşturucuyla vs. uzar gider... Medya bize gerçeklerden uzak kalmamıza sebep olacak sahte hayaller veriyor.Geceleri yatmadan önce onları düşünüyoruz.Uykumuzda,rüyalarımızda onlarla oluyoruz ve sabah olduğunda sadece işimizi yapıyoruz.Bunun sebebi ne olabilir? Bence tek bir sebebi var;otoriteyi sağlamak.Şayet ben bir grubun başında olsaydım ve çoğu şeyi gruptaki herkesten daha iyi bilseydim,yönetici olarak otoritemi sağlamlaştırmak isterdim.Eğer benim düşüncelerim gruptaki herkesin anlayamayacağı kadar ince ve detaylı olsaydı ve bu fikirlerimi uygulamaya koyarken her kafadan bir ses çıksaydı bir şekilde isyan çıkardı.O fikirler asla sonuç vermezdi.Bu yüzden itaatkar ve karşı çıkmaya direnci kırılmış bir toplumu yönetmek daha kolay olurdu.Bu gruplara sahte dertler ,mutluluklar,hayaller veriyorum,kendilerini ve birbirlerini umursamayı bırakıyorlar.Akıllarında oluşan büyük boşluk otoritenin vereceği karara koşulsuz uymalarını kolaylaştırıyor.Aleyhlerinde olacak şeylere karşı bile birlik olup eylem gösteremiyorlar.Çünkü ne organize olacak,ne de direnecek güçleri yok. Arkadaşlar,çok basit gözüken bu kitle kontrol mekanizmaları aslında hepimizi koyun yapıyor.Ama işin ilginç tarafı kimse bize silahları zorla sıkmıyor.O testlerin analizlerinde sınıflandırılmıştık.O sınıfları belirlerken kendi silahımızı seçiyoruz ve kafamıza sıkıyoruz.Hangi silahla kendimizi vuracağımızı biz seçiyoruz.Bundan zevk alıyoruz.Oynadığımız oyun,izlediğimiz film,buna karşı çıkabilirsiniz belki ama okuduğumuz romanlar bile bize karşı kullanılan bir silah.Bu bizi öldürmez,sadece bitkileştirir,belki mutlu bile yapar.Çünkü kaos ortamında ilerlemek zordur.Belki de herşey dünya barışı içindir.Çünkü sonunda kimsenin savaşacak gücü kalmayacak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Belki de herşey dünya barışı içindir.Çünkü sonunda kimsenin savaşacak gücü kalmayacak. Otoriteyi korumak için ve daha çok para kazanmak için savaşacak askerlere de ihtiyaç var. Medya sürekli ülkenin içindeki veya dışındaki, çoğunlukla, sözde tehditlere karşı insanları dolduruşa getirip kutuplaştırıyor, bazı grupları veya ülkeleri hedef gösteriyor, ölümü kutsallaştıracak propagandalar yapılıyor vs. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MrColt Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Otoriteyi korumak için ve daha çok para kazanmak için savaşacak askerlere de ihtiyaç var. Medya sürekli ülkenin içindeki veya dışındaki, çoğunlukla, sözde tehditlere karşı insanları dolduruşa getirip kutuplaştırıyor, bazı grupları veya ülkeleri hedef gösteriyor, ölümü kutsallaştıracak propagandalar yapılıyor vs. Umarım yazının bir başına bir sonuna bakıp kendince özetlememişsindir Neyse ben sorumu sorayım ;niye daha fazla para kazanmak istiyor bu insanlar.Arap şeyhleri gibi bütün vücutlarını yalatmak için mi,altın köşklerde oturmak için mi ,yoksa en güzel arabalara binip en güzel yemekleri yemek için mi? Eğer öyleyse zaten bunları yaşayanlar var.Otorite sahibi herkes kötü müdür ? Toplumunun direncini kıran herkes kötü müdür.Topluma zarar mı verir.Bunu bir düşünmek lazım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Umarım yazının bir başına bir sonuna bakıp kendince özetlememişsindir Neyse ben sorumu sorayım ;niye daha fazla para kazanmak istiyor bu insanlar.Arap şeyhleri gibi bütün vücutlarını yalatmak için mi,altın köşklerde oturmak için mi ,yoksa en güzel arabalara binip en güzel yemekleri yemek için mi? Eğer öyleyse zaten bunları yaşayanlar var.Otorite sahibi herkes kötü müdür ? Toplumunun direncini kıran herkes kötü müdür.Topluma zarar mı verir.Bunu bir düşünmek lazım. Çok şakacısınız. Tarihe bir göz atarsanız savaşların neden çıktığını anlarsınız. Amerika'da merkez bankası kurulduğundan beri büyük çapta ya da küçük çapta birçok savaş çıktı. Uluslararası bankacılık sistemi savaşlardan çok büyük karlar elde eder. Çünkü ülkeler için savaşlar çok masraflı olduğu için bu bankalardan kredi alıyorlar. Ülkeleri para kazanmak için zorla savaşa çeken ve medya yoluyla da savaş çığırtkanlığı yapanlar, insanların ölümü, sefaleti ve mutsuzluğu üzerinden para kazandıkları için çok kötü insanlar. Neden böyle yapıyorlar, neden sahip olduklarıyla yetinemiyorlar diyorsanız hırslarına esir olduklarından, belki de geldikleri noktadan güvenliklerini tehlikeye atmamak için geri dönemediklerinden insanları sömürmeye devam ediyor olabilirler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MrColt Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Çok şakacısınız. Tarihe bir göz atarsanız savaşların neden çıktığını anlarsınız. Amerika'da merkez bankası kurulduğundan beri büyük çapta ya da küçük çapta birçok savaş çıktı. Uluslararası bankacılık sistemi savaşlardan çok büyük karlar elde eder. Çünkü ülkeler için savaşlar çok masraflı olduğu için bu bankalardan kredi alıyorlar. Ülkeleri para kazanmak için zorla savaşa çeken ve medya yoluyla da savaş çığırtkanlığı yapanlar, insanların ölümü, sefaleti ve mutsuzluğu üzerinden para kazandıkları için çok kötü insanlar. Neden böyle yapıyorlar, neden sahip olduklarıyla yetinemiyorlar diyorsanız hırslarına esir olduklarından, belki de geldikleri noktadan güvenliklerini tehlikeye atmamak için geri dönemediklerinden insanları sömürmeye devam ediyor olabilirler. Sadece kapitalist ülkelerin ortadoğu politikasından bahsediyorsun.İçinde hiç savaş olmayan ülkelerde de insanlar aynı yollarla uyutuluyor ve zombileştiriliyor.Savaşların niye çıktığını biliyorum,merak ettiğim barış ortamının herkese faydası olduğu bilindiği halde bunu uygulamak neden bu kadar zor? Nasıl yapılabilir ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Sadece kapitalist ülkelerin ortadoğu politikasından bahsediyorsun.İçinde hiç savaş olmayan ülkelerde de insanlar aynı yollarla uyutuluyor ve zombileştiriliyor.Savaşların niye çıktığını biliyorum,merak ettiğim barış ortamının herkese faydası olduğu bilindiği halde bunu uygulamak neden bu kadar zor? Nasıl yapılabilir ? Birinci, İkinci Dünya Savaşları, Vietnam ve günümüzde Ortadoğu'daki bütün savaşlardan bahsediyorum. Avrupa ülkelerinin içinde savaş olmuyor ama yine de savaşın olduğu yerlere asker gönderiyorlar. İçinde savaş olmayan ülkelerde de insanların uyutulması lazım yoksa zenginlerin rahatı kaçar. Mesela Madonna'nın sadece Londra'da 8 malikanesi var. Bu malikanelerde 600 insanın barınabileceği kadar oda var. Londra'da 4700 evsiz insandan 600'ünün hakkı bu şekilde yeniyor. Ama medyada Madonna çok hayırsever biri olarak gösteriliyor. İnsanların beyinleri yıkanmasa bu sistem böyle sürüp gidemez ki. Zenginler lüks içinde yaşayamaz, rahatları kaçar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MrColt Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Birinci, İkinci Dünya Savaşları, Vietnam ve günümüzde Ortadoğu'daki bütün savaşlardan bahsediyorum. Avrupa ülkelerinin içinde savaş olmuyor ama yine de savaşın olduğu yerlere asker gönderiyorlar. İçinde savaş olmayan ülkelerde de insanların uyutulması lazım yoksa zenginlerin rahatı kaçar. Mesela Madonna'nın sadece Londra'da 8 malikanesi var. Bu malikanelerde 600 insanın barınabileceği kadar oda var. Londra'da 4700 evsiz insandan 600'ünün hakkı bu şekilde yeniyor. Ama medyada Madonna çok hayırsever biri olarak gösteriliyor. İnsanların beyinleri yıkanmasa bu sistem böyle sürüp gidemez ki. Zenginler lüks içinde yaşayamaz, rahatları kaçar. Kimse bizi zenginleri daha fazla zengin etmemiz için zorlamıyor.Bunu tercih eden biziz.İradesi zayıf insanı uyuturlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Kimse bizi zenginleri daha fazla zengin etmemiz için zorlamıyor.Bunu tercih eden biziz.İradesi zayıf insanı uyuturlar. Zorlamıyorlar tabi. Zorlasalar zaten direnişle karşılaşırlar. Amerika'da sadece 6 şirketin ne kadar çok kanala sahip olduğuna bakın: False Prophets Bunlar sadece sahip oldukları kanallar. Gazeteler, dergiler, yayınevleri gibi binlerce kuruluş sadece bu 6 şirketin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Vuhu en sevdiğim... Kapitalizm'den dem vurmuşlar, komplo teorileri sarmışlar... "Kapitalizm insanı bilinçsizleştirir, insanları köle etmek istiyorlar." demişler. Tam bana göre... Hemde bir Liberteryen olarak fikirlerini konuşturabileceğim bir alan buldum. Muhteşem ötesi! Üzgünüm ki bütün yorumları detaylı olarak okuyamadım. "Biz onu kastetmiyorduk ki?" falan diyebilirsiniz ancak az buçuk gördüklerime yorum yazıyorum. (Maksat cevap vermek değil anlatmak, anlıyorsunuz değil mi?) Geçiniz bunları lütfen. İnsanoğlu var olduğundan itibariyle çalışmak zorundadır ve çalışmak zorunda bırakılmıştır. Sürekli olarak adaletsizlik olarak görünen bir şey var ortada, kimisi çok fazla çalışıp anca karnını doyururken kimisi sadece düşünerek ya da onu geç hiçbir şey yapmayarak muhteşem (?) bir hayat yaşamakta. Buna Kapitalizm'in en can alıcı noktası derler ancak düşündükleri bir şey vardır ki bu iki kişi bambaşka deneyimler yaşar ve belki de zengin olarak görünen zengin olmayandan çok çok daha şanslı gibi algılanırken dört duvar içerisine kapalı kaldığı, sınırlı çevrelere girdiği için daha az mutludur. Demeye getirdiğim şey, insan evladının hangisinin oldukça talihli veya talihsiz olduğunu anlayamayız ve insan evladını mutlu edecek şeyin tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz için neyin adaletli neyin adaletsiz olduğunu tam olarak göremeyiz. Burada bunları yazan liseli ergenin babası bir petrol zengini değil. Antalya-Zeytinköy'e yakın bir mahallede yetişmiş, fakirliğin ne olduğunu küçük yaşta gördüğü gibi toplumun en dip tabakasıyla beraber yetişmiş bir insanım ben. Size diyebileceğim, insanların deneyimleri ve alacağı dersler çok çok farklı olduğu için para yaşadığımız dünyada temel olan şey değildir. Fakat son dönemde aşırı parası olmayı dünyada istediğini yapabilme gücü olarak görenler için oldukça komik bir detay geçerlidir. Para, kısa vade de haz getirici olabilir ancak insanın gücünü ciddi seviyede kısıtlar, engeller. Böyle bir denge vardır insanlık için. Ve şu da vardır ki, insan çalışmayı sever. İnsan doğası, ürün vermeye ve çalışmaya yöneliktir. İnsanın eğlence anlayışının marjinalleşmesi, insanın sürekli eğlenerek mutlu olabileceği inancı insanların bugün depresyona girmesindeki temel nedendir. Çalışmak, insanın olağan bir fonksiyonudur ve çalışarak insan bütün karamsarlıklarından kurtulur. Yani sürekli çalışmamızı ve bir şeyler ortaya koymamızı isteyen bir sistemin (?) içerisinde yer almak neden insanları rahatsız ediyor ki? Venüs projesinin fikir babalarının anlamadığı nokta budur. İnsanların elinden üretim araçlarını alırsanız sağlıklı düşünebilen bir nesile sahip olamazsınız. Ezilen fakiri veya ezen zengini es geçelim. Komplo teorilerine dönelim. Kapitalizm nedir? Büyük şirketler, büyük zenginler..? Kapitalizm insan doğasının bir yansımasından fazlası değildir. Kapitalizm'i bitiremezsiniz, bir şekilde kendisini tekrar tekrar gösterecektir. Bütün şirketlerin kapısına kilit astığınız zaman bile göreceksinizdir ki insanlar bir takım çıkarlar karşılığında bir takım servisler veya ürünler sunarak daha da ön plana plana çıkmaktan geri durmayacaktır. Bugün Kuzey Kore gibi Marksist tutumları ön planda olan ülkelere bakıldığı zaman aktif olarak çalışan gri marketlerin varlığı gözlenecektir. Şirketeokrasi? Bu sadece devletlerin halt yemesinin ürünüdür, güçlü şirketin rakiplerinin devlet tarafından zorla elimine edilmesiyle oluşmuş sağlıksız bir yapıdır. Kapitalizmle alakası yoktur. Algı yönetimi konusuna sonra bir şeyler yazarım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Geçiniz bunları lütfen. İnsanoğlu var olduğundan itibariyle çalışmak zorundadır ve çalışmak zorunda bırakılmıştır. Sürekli olarak adaletsizlik olarak görünen bir şey var ortada, kimisi çok fazla çalışıp anca karnını doyururken kimisi sadece düşünerek ya da onu geç hiçbir şey yapmayarak muhteşem (?) bir hayat yaşamakta. Buna Kapitalizm'in en can alıcı noktası derler ancak düşündükleri bir şey vardır ki bu iki kişi bambaşka deneyimler yaşar ve belki de zengin olarak görünen zengin olmayandan çok çok daha şanslı gibi algılanırken dört duvar içerisine kapalı kaldığı, sınırlı çevrelere girdiği için daha az mutludur. Demeye getirdiğim şey, insan evladının hangisinin oldukça talihli veya talihsiz olduğunu anlayamayız ve insan evladını mutlu edecek şeyin tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz için neyin adaletli neyin adaletsiz olduğunu tam olarak göremeyiz. Burada bunları yazan liseli ergenin babası bir petrol zengini değil. Antalya-Zeytinköy'e yakın bir mahallede yetişmiş, fakirliğin ne olduğunu küçük yaşta gördüğü gibi toplumun en dip tabakasıyla beraber yetişmiş bir insanım ben. Size diyebileceğim, insanların deneyimleri ve alacağı dersler çok çok farklı olduğu için para yaşadığımız dünyada temel olan şey değildir. Fakat son dönemde aşırı parası olmayı dünyada istediğini yapabilme gücü olarak görenler için oldukça komik bir detay geçerlidir. Para, kısa vade de haz getirici olabilir ancak insanın gücünü ciddi seviyede kısıtlar, engeller. Böyle bir denge vardır insanlık için. Ve şu da vardır ki, insan çalışmayı sever. İnsan doğası, ürün vermeye ve çalışmaya yöneliktir. İnsanın eğlence anlayışının marjinalleşmesi, insanın sürekli eğlenerek mutlu olabileceği inancı insanların bugün depresyona girmesindeki temel nedendir. Çalışmak, insanın olağan bir fonksiyonudur ve çalışarak insan bütün karamsarlıklarından kurtulur. Yani sürekli çalışmamızı ve bir şeyler ortaya koymamızı isteyen bir sistemin (?) içerisinde yer almak neden insanları rahatsız ediyor ki? Venüs projesinin fikir babalarının anlamadığı nokta budur. İnsanların elinden üretim araçlarını alırsanız sağlıklı düşünebilen bir nesile sahip olamazsınız. Ezilen fakiri veya ezen zengini es geçelim. Komplo teorilerine dönelim. Kapitalizm nedir? Büyük şirketler, büyük zenginler..? Kapitalizm insan doğasının bir yansımasından fazlası değildir. Kapitalizm'i bitiremezsiniz, bir şekilde kendisini tekrar tekrar gösterecektir. Bütün şirketlerin kapısına kilit astığınız zaman bile göreceksinizdir ki insanlar bir takım çıkarlar karşılığında bir takım servisler veya ürünler sunarak daha da ön plana plana çıkmaktan geri durmayacaktır. Bugün Kuzey Kore gibi Marksist tutumları ön planda olan ülkelere bakıldığı zaman aktif olarak çalışan gri marketlerin varlığı gözlenecektir. İnsanı hayata bağlayan şeyler sevmek, sevilmek, çalışmak ve üretmektir. Tabi ki çalışacağız ama çalışmaktaki amaç patronunu zengin edip aileni doyuracak kadar çalışmak olmak zorunda değil. Zaten insanı tek motive eden şey para da olmak zorunda değil. Sevdiğim ve diğer insanlara faydalı olabilecek bir işi yaparken zaten mutlu olurum. Kapitalizm sanki yıkılamayacak bir sistemmiş gibi görülüyor ama kapitalizmi zaten yıkmanıza gerek yok. O kendini çok güzel bitiriyor. Kaynakların bu kadar savrukça ve adaletsizce kullanıldığı başka bir sistem göremezsiniz. Başka bir sistemi hiç deneyimlemediğimiz ve bilmediğimiz için de zaten başkası olanaksızmış gibi geliyor ama dünya tarihine bakarsanız hiçbir sistemin sonsuza kadar sürmediğini görürsünüz. Zengin insan mutlu olur mu orasını bilemem. Çünkü bu sistem toplumu katmanlara ayırdığı için kimsenin kimseden haberi yok. Ben fakirden korkuyorum, zengin hem benden hem fakirden korkuyor ve birbirimizle hiçbir ilgimiz yok. Ama şunu bir düşünün: Bir ünlü size televizyondan nasıl fazla kilolarından kurtulduğunu anlattığında suratına bir tane çakasınız gelmiyor mu? "Senin bütün angarya işlerini yapan hizmetçilerin, kişisel yardımcıların, uşakların, senin yerine hayatın stresine katlanan o kadar adam peşinde dönerken sen kim oluyorsun da bana akıl veriyorsun?" demiyor musunuz? Hayatları çok daha kolay ve kendilerine çok daha fazla zaman ayırıyorlar. Bu bile tek başına insanın ömrüne ömür katar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 İnsanoğlunun psişinezi ve doğası gereği ekonomik birimlerde hiyeraşi ve despotizm statüsüne doğru evrildi .Marksın tarihsel diyalektizmi birçok konuda doğru bir bakış açısıdır . Biz spiritüelistler ; İnanç olarak her sistem işleyişinin kalıcı olamayacağını savunuyoruz zaten . Altını da çizmek isterim ; Sistem değil , İşleyişi ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2015 Algı yönetimi ; Organik yaşamın temel özündeki güçlü ve egemen olup , yönetmek içgüdüsünün bir ifadesi ve paratoneridir . Karşı cinsin dikkatini çekmek isteyen birinin sürekli güzel kıyafetler giyinip , kişisel gelişimine önem vermesi de bir algı yönetimidir . Buradaki esas kıstas ve ipucu ;Kurban kişinin arzularının , düşüncelerinin ve eğilimlerinin yöneticinin sahip olduğu iradenin izinde gittiğinin farkında olmamasında yatar .Bilinçaltında farkında olsa bile , işine geldiğinden dolayı bilincine işlemez . Böylece kitleler ve bireyler kesin olmayan olasılıklardan ve onların oyunlarından doğaları gereği hoşlanırlar . Bu tür bir algı yönetiminede ihtiyaçları vardır zaten . Bir maçın sonucunu beklerken ki heyecana kendilerini kaptırmak istemeleri gibi .. Algı yönetimi kavramının anlaşılması için . Algı , Duyum ve bunların irade ile olan bağlantısı iyice özümsenmeli , Yönelen\Yönetici arasındaki spektrumda çözülmelidir . Burada karşılıklı bir ilişki vardır ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Kasım 20, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 20, 2015 Çok şakacısınız. Tarihe bir göz atarsanız savaşların neden çıktığını anlarsınız. Amerika'da merkez bankası kurulduğundan beri büyük çapta ya da küçük çapta birçok savaş çıktı. Uluslararası bankacılık sistemi savaşlardan çok büyük karlar elde eder. Çünkü ülkeler için savaşlar çok masraflı olduğu için bu bankalardan kredi alıyorlar. Ülkeleri para kazanmak için zorla savaşa çeken ve medya yoluyla da savaş çığırtkanlığı yapanlar, insanların ölümü, sefaleti ve mutsuzluğu üzerinden para kazandıkları için çok kötü insanlar. Neden böyle yapıyorlar, neden sahip olduklarıyla yetinemiyorlar diyorsanız hırslarına esir olduklarından, belki de geldikleri noktadan güvenliklerini tehlikeye atmamak için geri dönemediklerinden insanları sömürmeye devam ediyor olabilirler. Bunu görünce aklıma geldi.Sömürgeci milletlere karşı nefretim var.Mesela İngilizler.Bunu yapan kraliyet ailesi ama halkın bir kısmıda bunun ekmeğini yiyor sonuçta.Duydukça adlarını sinirleniyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.