nevermore Oluşturma zamanı: Aralık 4, 2015 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 4, 2015 Yeni bir bilim olan psikonöroimünoloji, telkinin bedendeki bağışıklık sistemini nasıl harekete geçirdiğini inceler. Beyin fizyolojisini ayrıntılı olarak ele alan araştırmacılar düşünce ya da inançtan, nöronlara uzanan sebep-sonuç zincirini incelemeye başlıyorlar. Ve fark ediyorlar ki, bir düşünce ya da inancın etkisiyle nöronlar, hastalık ve dengesizlikle savaşmak üzere beyaz kan hücrelerini artıran bağışıklık sistemini harekete geçirecek sinyalleri hipotalamusa ve hipofiz bezine göndermektedir. Ya da tam tersi yine bir düşünce veya inancın etkisiyle bağışıklık sisteminin çökmesine neden oluyorlar. ‘Bir düşünce nöronlar vasıtasıyla kaslara ve organlara iletilen bir biyoelektrik sinyale nasıl dönüştürülmektedir?’ Cevap doğal olarak tüm canlıların bir parçası olduğu keşfedilen biyoelektrik alanların yapısında yatmaktadır. Bilimsel açıdan da Yeni Çağ bilgilerinin hepsinde alanlar kavramı büyük bir önem taşımaktadır. Ruhsal ve fiziksel alanlar aracılığı ile hem kendimize hem de çevremize olumlu ya da olumsuz öyle sinyaller göndermekteyiz ki, etkileşimin bu kadar ciddi olduğunu bilsek sanırız hepimiz Bireysel Gelişimimizi hızlandırmak konusunda farklı bir bilinçle hareket ederiz. Chi denen eski Çin'deki vital (hayatsal) enerjinin Mesmer'in Canlısal Manyetizm'inin, Reich'ın Orgon Enerjisi'nin, Harold Burr tarafından keşfedilen L-Alanları'nın ya da Rus bilim adamları tarafından Psikotronik denen biyoelektrik enerjinin aynı gerçekliğin farklı adlarla ifadesi olduğu bir gün mutlaka anlaşılacaktır. İngiliz Matematikçi G.D.Wasserman bu enerjiye “Morfogenetik Alanlar" ya da "M-Alanları" dedi. Bu terim Rupert Sheldrake tarafından geliştirildi. 1981’de yayınlanan Yeni Hayat Bilimi (New Science Of Life) adlı kitabında bu alanların mümkün yapısını ve rolünü ana hatlarıyla anlatır. Morfogenetik terimi, yani “varlık haline gelen şekil” bedenin alana göre şekillendiğini, alanın bedenden yayılmadığını ifade etmektedir. Alan bedensel (maddesel) tezahürden önce gelir, büyüme kasını yönlendirir ve bedeni değiştirir. Biyoelektrik alan dinamiktir. Bedenin davranışı değişince o da değişir. Beden, alandaki değişimlere cevap verir. Zihin-beden sistemi bazı alışkanlıklar öğrenirken, alışkanlık, alan tarafından takviye edilir. Teorisyenler şuuraltı ve şuurlu zihnimizle taşıdığımız imajların bir şekilde alanı etkilediğini ve alanında bedeni etkilediğini kabul ederler. Alıntı 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
lilithismy Yanıtlama zamanı: Aralık 4, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 4, 2015 Bunun gerçek olduğunu biliyordum. Bir bilim haline gelmesine cidden sevindim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nameste Yanıtlama zamanı: Aralık 4, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 4, 2015 Güzel paylaşım, teşekkürler. "Düşünceyle şekillendiriyoruz". Bu bilimin temeliyle yalan olduğu söylenen, çoğu yerde ise kanıtlandığı söylenilen Japon bilim adamı Masaru Emoto'nun su deneyinde de ortaya çıkan sonuçlat örtüşür nitelikte. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Aralık 4, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 4, 2015 Aids hastalığı ve virüsüne karşı pozitif gelişmeler görülebilir bu alanda . Lakin yehova da ; yeni bir cinsel hastalık çıkarmakta zorlanmayabilir . , Ayrıca kuantum terapiyi yeteri kadar araştırırsanız . Bunu çoktan keşfettiğini görebilirsiniz (Sürüngen beyin denilinir hipotalamus bölgesine ve kendini koruma prensibine göre hareket eder örneğin kuantum terapisinde ) . Freudun ilk olarak bilinçdışını keşfettiğine inanıldığı gibi (M.Ö sinden itibaren şamanlar ve inkalar gibi çoğu toplumlarca biliniyordu ) , artık insanlar inanmadıkları olguları gittikçe kabul edecekler . Bilim ve Din bu ikisi konuştukça insanlar ikna oluyor . .. Bilinçdışı matriximizin yaşam stratejisini değiştirerek , ve duyguların boşaltımını sağlayarak hastalıklarımızdan iyileşebiliriz sadece . Teknik ve teknolojik anlamda çok ilerleyemez bu yeni bilim alanı . Hatta ilaç piyasasına yönelik tehditkar bir varoluşu mevcut . Hayırlı ve insan sever yöneticilerin , bir derneğin desteği olmadan bu yeni bilim dalının pek yararda bulunabileceğini düşünmüyorum ... Şöyle bir alıntı da ben yapayım ; "YEMEĞİNİZ İLACINIZ, İLACINIZ YEMEĞİNİZ OLSUN" HİPOKRAT Psikonöroimmunoloji (PNI); İnsan psikolojisi, bağışıklı sistemi , sinir sitemi ve hormon sistemi arasındaki bağlantıları araştıran bir bilim dalıdır. Hastanın zihinsel durumunun hastalıkları ve şifayı etkilediğini söyler. Psikonöroimmünoloji sözcüğü, New York Rochester’daki Rochester Üniversitesi Tıp Merkezi’nin psikiyatri bölümünde bir araştırmacı olan Robert Ader tarafından türetilmiştir. Ader yaptığı araştırmalarda stres ve anksiyete gibi durumların ve çevresel faktörlerin bağışıklık sistemini etkilediğini göstermiştir. Sonrasında bağışıklık sistemi ile diğer zihinsel ve ruhsal süreçler arasındaki etkileşimleri keşfeden yüzlerce araştırma gerçekleştirilmiştir. PNİ bir çeşit kişiye özel araştırma metodudur. Normalde insan vücudu her durumun altından kalkabilecek kadar güçlüdür, eğer kişide bir hastalık oluştuysa altında daha önceden yaşanmış ve iyileşmemiş bir travma olma ihtimali çok yüksektir. PNİ de bu travma, bu travmanın neden iyileşmediği ve iyileşmeyen bu travmanın sebep olduğu fizyolojik durumlar tespit edilir. Tıpta hastalık bir fotoğraf gibidir. Örneğin bir kişide diabet varsa tıpta diabetin varlığıyla ilgilenilir. PNİ ise hastalığa bir film gibi bakar hastalık PNİ'de filmin son sahnesidir. Yani örneğin kişide diabet varsa bu kişi diabet olana kadar neler yaşadı, ilk önce ne oldu sonrasında hangi hastalıkları geçirdi de diabet gelişti ona bakar. Yani hastalığın sebebi ve gelişme yollarıyla ilgilenir. Tedavide ise hastalığın sebebini ve gelişim yollarını birlikte çözer. Semptomatik (semptomlara yönelik) tedavi değil sebebe yönelik tedavi yapar. Her ne kadar pek çok bilim insanı ilk başta PNI’nın bulgularını kuşkuyla karşılamış olsa da, 21. yüzyılın başlamasıyla bu alan geniş ölçüde güvenilirlik kazandı. Hala pek çok yeni araştırma yürütülmektedir ve PNI’ya ithaf edilmiş birçok akademik yayın vardır. 21. yüzyılın ilk yıllarında ABD Halk Sağlığı Servisi PNI alanında yüzlerce araştırmaya ödenek vermiştir. PNI bilhassa, kanserli ve depresyonlu hastalarla ilgilenen araştırmacılar ve bakıcılar için aydınlatıcı olmuştur. PNI'nin kullanılabileceği durumlar;- Depresyon- Kilo kontrolü- İnsülin Direnci- Diabet- Polikistik Over Sendromu- Ankilozan Spondilit- Romatoid Artrit- Sistemik Lupus Eritamatus- Astım- Alerji- Otizm- Gastrit- Multiple Skleroz- Sedef- Ülseratif Kolit- Chron Hastalığı- Kronik Yorgunluk Sendromu- Dermatid- Psoriasiz- Migren- Ürtiker- Egzama- Fibromyalji- İrritabl bağırsak hastalığı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Ocak 28, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 28, 2016 KLİNİK PSİKO – NORO – İMMUNOLOJİ NEDİR ? Yeni Bir Bilim Dalı mı? Burada söz konusu kaybolan kullanılmayan bigilerin 80 li senelerden sonra tekrar güncellik kazanması ile başlamıştır. ‘’Psiko-Noro-İmmunoloji’’ zaman içinde tıp bilimindeki uzmanlaşma ve ayrışmanın kısaltılması gibi görülebilir. Psikoloji, Nöroloji, İmmunoloji gibi uzmanlıklar. Eskiden insanlar beden ve ruhun bir bütünlük içinde işlev gördüğünü düşünürlerdi. Amerikalı Psikolog Robet ADLER (Rochester,ontario) 70 li senelerde terapilerinde beden ve ruhun iki ayrılmaz komponentler olduğunu söylemiştir. Klinik Psiko- Noro-İmmunoloji daha ileri bir bilim dalıdır. İnsan vücudunda bir taraftan organlar ve organ sistemleri arasında ,diğer taraftan insan ve çevresi arasında devamlı bir değişkenlik ve iletişim söz konusudur. Tüm organ ve organ sistemleri kendi aralarında iletişimde oldukları gibi çevrelerindeki pozitif ve negatif streslerden de etkilenirler. Bu etkileşim bütün diğer sistemlerede ( Psikoloji, nörovegetatif, endokrin sistemi, immum sistem ve sosyal çevre ) yansır. Bütün bunlardan şu sonuçlar çıkarılabilir; Psikolojik problemler, bedensel problemlere yol açmazlar demek doğru değil, bu problemler bedensel bozuklukların kendisidir. Diğer bir deyişle vücut dengemizin bozulduğu anlarda (hastalık ) Psikolojik ve Sosyal bozukluluklarda görülür. Hastalıkların 3 (üç) sebebi vardır ; • Biyolojik sebepler ( genetik bir dispozisyon veya bir virüs ) • Psikolojik komponentler (stres veya kişilik problemleri ) • Sosyal komponentler ( aile durumu, iş durumu, çevresel faktörler gibi ) Psiko-Noro-İmmunoloji açısından ‘’hastalık’’ insanın Bio-Psiko -Sosyal- konteksinin dengesinin bozulmasından kaynaklanır. İnsanın İntern ve Ekstern çevresiyle devamlı gelişen bir şekilde kominikasyonu vardır. Bu yüzden PNİ modeli içerisinde Sağlıklı Beslenme İntern ve Ekstern çevre içerisinde bağlantıyı kurduğu için çok önemlidir. Bunun sonuçları Biyolojik ve Hücresel etki mekanizmalarında kendisini belli eder. Değişmiş olan bir etki mekanizması kronik bir yangının veya enerji metebolizmasının disregülasyonunun oluşmasına etkin olabilir. Bundan dolayı PNİ insan organizmasındaki farklı etki faktörlerinin ve çevresinin komplementer bir sistem içerisinde değerlendirilip etki mekanizmasını geliştirmesini hedeflemektedir. Buradaki amaç değişmiş yada bozulmuş etki mekanizmalarını pozitif etkileyerek hastanın rejenerasyonuna etkin katkı sağlamaktır. Her hastaya uygulanacak terapinin seçimi örneğin özel bir hareket, beslenme programı, özel bir terapi form unun hangisinin yada hangilerinin uygulanacağı ayrı ayrı belirlenir. PNİ bu yüzden komplementer bir bilim dalıdır. Alıntıdır... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Darkboys Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2016 Çok hoş bir konu şimdi bir suya biraz enerji versek bu su her hastalığa iyi gelir desek bu bilimin kabul edeceği bir ilaç yapmış olucaz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Ocak 30, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 30, 2016 gurular sanırım bunu çözmüş....................... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.