GOZ Oluşturma zamanı: Şubat 5, 2016 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 5, 2016 (düzenlendi) Bilinç ve titreşim frekansı birliktedir. Düşük frekansta olduğunuzda azalmış bilinç durumunda olursunuz ve algınız sınırlıdır. Yüksek frekansta olduğunuzda da artan bilinç durumunda olursunuz ve algınız yükselir. Düşük titreşim frekansındayken kavrayış gücünüz azalır, çünkü egonuz yaşam gücünüzün ve enerji kaynağınızın akışını engellemektedir. Aynı zamanda sevgi ve sezginin de ulaşımını kısıtlar. Frekansınız ne kadar yüksekse ufkunuz o kadar geniştir. Çünkü vücudunuz ve zihninizin yaşam enerjisi alma kapasitesini arttırırsınız. Frekansınızı yüksek tutup koşulsuz ve yargısız sevgi içinde olmak, sizinle iletişim halinde olan her şeyin frekansını arttırır. Duygularınız kimyasal bir bildirim sistemi gibidir. Duygularınız günün her anında frekansınızın ne olduğunu bildirmek için varlar. Bu yüzden frekans denince negatif ve pozitif şekilde düşünebiliriz. Bu aralıklarda milyonlarca frekans mevcut. Fakat frekans yükseltme konusunda en önemli husus, negatif ve pozitif frekansların ayrımını yapabilmek. Bunu bilmenizin yolu da duygularınızdır. İyi hissettirmeyen bir duygu hissediyorsanız bu düşük bir frekanstadır. İyi hissettiren bir duygu içerisindeyseniz bu sizin yüksek bir frekansta olduğunuzun kimyasal bir göstergesidir. Bu yüzden frekans arttırmak, daha iyi hissetmek demektir. Peki duyguları yaratan ne? Düşüncelerimiz. Duygularımız, düşüncelerimizin aynasıdır ve düşünceler de frekans biçimindedir. Frekansınızı yükseltmenin en emin yolu iyi hissettiren düşünceleri bulup bilinçli olarak onları seçip düşünmek. Hiçbir şey ne düşündüğünüzden ve neye odaklandığınızdan daha önemli değil. Bir insanın düşük frekanstaki insanlarla iletişim halindeyken çok yüksek bir frekansta olabilmesinin sebebi budur. Kötü hissettiren şeylere odaklanıp yüksek frekansta olmanız olanaksız. Bir örnek vereyim. Hastanede olan birçok müşterim var. Hastaneye gidip sigorta şirketlerinin onlara yaptığı haksızlıklara, hastalıklarına, içinde oldukları acıya odaklanırsam ne onlara ne de kendime bir yararım olur. Bunu yaptığım zaman, onlara sevgimi koşulsuzca veremem, onların durumuna negatif olarak odaklanmış olurum. Bunu yaptığımda sadece sağlıklarını kötü etkilemiyor, aynı zamanda onlarla beraber olamıyorum. Bu da düşük frekanstaki insanların ihtiyacı olan şeyler. Onlarla birlikte olmanız ve pozitif olmanın nasıl olduğunu onlarla paylaşmanız. Acı çeken birini ziyarete gidip onun sağlığı yerine acısına odaklanırsam benim frekansım da anında düşer. Pei ne yapmalıyız? Onların bizim gözümüzdeki sağlıklı versiyonuna odaklanmalıyız. Onları ne rahatlatıyorsa ona odaklanacağız. Onların yaratıcı, sonsuz varlıklar olduğuna ve bu değişim sürecinde (belki ölürken bile) onların elini tutmanın hissettirdiklerine odaklanacağız. Gözlerine bakıp sözsüz bir şekilde korkulacak bir şey olmadığını ve yalnız olmadıklarını onlara ifade etmeliyiz. Bunu yaparak onların yanında olabilirsiniz. Bu tarz odaklanmayla onlara koşulsuz sevgi ve enerji vermiş olursunuz. Şu an negatif düşüncelere odaklanıyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri meditasyon. Meditasyon yaparken düşünceleri durdurabiliyoruz. Alternatif olarak, farkındalık pratiği yapabilirsiniz. Yargılamadan, eleştirmeden kendinizi(düşüncelerinizi) sadece izliyorsunuz. Bir şeyi yargılmadan izlerken yaptığınız, düşünceye bakıp ona enerji sarf etmemek, onu beslememektir. Bir düşünceyi besleyip ona enerji sarf ettiğinizde o düşüncenin doğruluğuna bağımlı olursunuz. Düşünceleri izlediğinizde, doğru veya yanlış olmalarının bir önemi yok. Çünkü onlar artık sadece düşünce. Yani düşüncelerin gelip gitmesini gökyüzündeki bulutların geçişi gibi izleyeceksiniz. Hissettiğiniz, farkına vardığınız şeyleri yargılamayın. Bu, egodan ayrılmaktır. Bırakın egonuz istediklerini size ifade edebilsin. Bu, öfke, hüzün, kendini savunma... her şey olabilir. Her neyse, ortaya çıkmasına izin verin. Hislerinizi yazmak da yararlı olacaktır. Her neye ihtiyacınız varsa; ağlamak, bağırmak, yastık yumruklamak, onu yapın. Burada yaptığınız şey, enerjiyi boşaltmak. Karşınıza çıkan iyi olmayan şeylere direnmeyin. Buna sadece enerji boşaltımı olarak bakın. Sizin frekansınızı neyin daha iyi bir frekansa çekeceğini en iyi siz bilirsiniz. Başka bir deyişle, sizi en iyi hissettiren şeyleri en iyi siz bilirsiniz. Frekansınızı arttırmak için yapabilecekleriniz sınırsınızdır. Ama ben insanları genel olarak incelediğimde değişime en çok sebep olanları size anlatacağım: Yaşam biçiminizi, inançlarınızı, korkularınızı ve yargılarınızı bilinçli olarak değiştirin ve bunu yaparken sezginizi kullanın. Müzik, frekans arttırmada kullanabileceğiniz en iyi şeylerden biri. Çünkü egoyu geride bırakıyor ve zihnin sınırlarını aşıyor. Ego, müziğin frekansına direnemez. Müzik dinlediğinizde, frekansınız dinlediğiniz müziğin frekansına yükselir. Şimdi işiniz, ne tarz müzik sevdiğiniz konusunda kendinize karşı dürüst olmak. Yüksek frekanstaki yerlerde, yüksek frekansta insanlarla beraber vakit geçirin. Bunlar spiritüel öğretmenler, arkadaşlar, hayvanlar, kristaller olabilir. Doğanın da frekansı çok yüksektir. Çünkü doğa her zaman teslimiyet halindedir. Ne zaman yüksek frekansta olan bir şeyin yanında zaman geçirirseniz, bu sizin frekansınızın da artmasına neden olur. İlham verici her şey frekansınızı yükseltecektir. Size ilham verecek kitaplar okuyun, ilham verici filmler izleyin, ilham verici konuşmaları dinleyin. Fiziksel hareket sadece enerjinizin daha aktif olmasına ve beyne giden oksijen miktarını arttırmakla kalmaz, aynı zamanda vücutta endorfin salgılanmasını da sağlar. Fakat, beğendiğiniz, hoşunuza giden egzersizleri yaptığınızdan emin olun. Zorla yaptığınız egzersizler frekansınızı düşürebilir. Tıpkı frekansınızın müziğin frekansına yükselmesi gibi aroma terapi ve renk terapisi de frekansınızın aromaterapide kullanılan malzemenin veya kullandığınızın rengin frekansına yükselmesini sağlayacaktır. Minnetarlık veya olumluluk defteri tutun. Yazı yazarken hangi frekanstaysanız o frekansı daha da güçlendirirsiniz. Odaklandığınız pozitif şeyleri yazarken, zaten yüksek olan frekansınız daha da güçlenir. Araba sürerken etrafınızdaki pozitif şeylere dikkat edebilirsiniz. Görmek istediğiniz şeylere, baktığınıza sizi iyi hissettiren şeylere dikkatinizi vermeyi amaçlamalısınız. Yolda ilerlerken "Yandaki arabanın rengi hoşuma gitti." veya "Şu annenin yürürken çocuğunun elini tutması çok hoşuma gitti." diye düşünebilirsiniz. Suda vakit geçirin. Işık, fiziksel olarak kaynak enerjinin(saf, koşulsuz sevgi) frekansına en yakın frekansa sahiptir. Su da en yakın ikincidir. Kaynak enerjinin frekansına çok yakın frekansa sahip olduğundan suda ne zaman vakit geçirirseniz frekansınız yükselecektir. Bu yüzden duş almak çok iyi gelir ve suyun bizi temizlediğini hissederiz, çünkü enerjisel olarak gerçekten de temizler. İyi niyetinizi göstermek de frekansınızı yükseltir. Kendinize yönelttiğiniz her soru, farkındalığınızı arttıracak ve sizi korkunun yarattığı illüzyondan uzaklaştıracaktır. Kendinizi daha çok bildikçe, daha orijinal düşünmeye başladıkça yüksek frekansta kalmak daha kolay olacaktır. Gülümsemenize ve kahkaha atmanıza neden olabilecek her şey frekansınızı arttırır. Kahkahayı artmış frekansın sonucu olarak düşünebilirsiniz. Frekansınız yükselirken önceki enerjinin bir kısmı salınır. Bu yüzden sizi güldüren, gülümseten şeylerle vakit geçirin. Olumsuz düşüncelere direnmeyin. Ateşi ateşle söndüremezsiniz. Bundan dolayı bulunduğunuz durumu kabul edin. Bunu sağlıklı bir şekilde ifade etmeye çalışın ve sizi iyi hissettiren duygunun izini sürmeye bakın. Frekansınızı yükselten, dış etkenler değildir. Çünkü hiçbir şey sizin davetiniz olmadan gerçekliğinizde olamaz. İnsanlar, aroma, müzik size kendi yüksek frekansını sunar. Bu frekansı edinip almak artık sizin seçiminizdir. Bu sizin seçiminizdir. Bazen bu seçim bilinçli olmaz ama her zaman bir seçim yaparız. Teal Swan'dan alıntıdır Şubat 5, 2016 AurorA tarafından düzenlendi kolay okunmsaı açısından düzenlendi 3 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
electronicalev Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Şahane bi paylaşım olmuş üstad, sanırım artık düşünmeye direnmemeliyim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Şahane bi paylaşım olmuş üstad, sanırım artık düşünmeye direnmemeliyim Teşekkür ederim. Faydasını görmenize sevindim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Özet: Bios menüsüne girin ve işlemcinizin bus hız değerini 100'e ayarlayıp çarpanını istediğiniz değere sabitleyin. Örneğin 4.2 Ghz'ye çıkmak istiyorsanız 100 mhzlik base değeriyle hız çarpanını x42 olarak ayarlayın. Bus değerinin olabildiğince düşük olması anakartın işleyişinin bozulmadan işlemesini sağlar. Bus değerini arttırmanız hem Ram'in hemde GPU'nun hız değerini arttıracağı için sistemin stabilliğini bozar. Hızınızı arttırdıktan sonra Windows üzerinden overclock testleriyle sistemin ne kadar stabil olduğunu ölçün. Eğer sistem stabil çalışmazsa işlemciye giden voltajı arttırın. Voltaj arttırma işlemci ısısını yükselteceği için buna abanmayınız ki zaten PSU bir yere kadar direnebilir. Intel işlemciler Sandy Bridge serisinde stock olarak 1.3V alırken Sandy Bridge sonrası serilerde 1.2V stock değerdir. 1.5V'tan yukarı yükseltmeniz işlemciye zarar vereceği için bu değeri aşırı abartmamanız sizin işlemci ömrünün yararınadır. (AMD kullanmadığım için bir voltaj değeri veremeyeceğim.) Bununla beraber ısının Intel işlemcilerde 100 dereceyi geçmemesine, AMD işlemcilerde ise 60 dereceyi geçmemesine dikkat ediniz. Sadece şakaydı ancak "İyi düşünün frekansınız yükselsin.", "Egonuzdan sıyrılın." muhabbetleri beni gerçekten sıktı. İnsan kendi varlığını egosuyla ifade eder ve ego bir anlama doğrultmalıdır. Egosuzluk, vücuttan kalbin altılmasıyla şeydir. Kişi var olmak, bir şeyler yapabilmek için her türlü egoya ihtiyaç duyar. Hoş, belki de yazıyı tam olarak anlamamışımdır zira kafam dağınık denebilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 İnsan kendi varlığını egosuyla ifade eder ve ego bir anlama doğrultmalıdır. Egosuzluk, vücuttan kalbin altılmasıyla şeydir. Kişi var olmak, bir şeyler yapabilmek için her türlü egoya ihtiyaç duyar. Hoş, belki de yazıyı tam olarak anlamamışımdır zira kafam dağınık denebilir. Tabi, egoya ihtiyaç var. Buradaki anlamı daha çok, kendimiz hakkındaki olumsuz düşünceler ve gelecek veya geçmişe saplanıp kalma durumu aslında. Yani egoyu kontrol altına almayınca insan sürekli kendini başkalarıyla kıyaslıyor ve geçmişe veya geleceğe saplanıp kalıyor. Egodan sıyrıldığımız zaman anın tadını çıkarmaya başlıyoruz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Tabi, egoya ihtiyaç var. Buradaki anlamı daha çok, kendimiz hakkındaki olumsuz düşünceler ve gelecek veya geçmişe saplanıp kalma durumu aslında. Yani egoyu kontrol altına almayınca insan sürekli kendini başkalarıyla kıyaslıyor ve geçmişe veya geleceğe saplanıp kalıyor. Egodan sıyrıldığımız zaman anın tadını çıkarmaya başlıyoruz. Tekrar okumalıyım, zannettiğimden daha derin bir şeymiş bu. Ukalalığım için üzgünüm, sanırım bu bahsettiğiniz sıyrılma durumunu yaşadım ve bunun hep bir karşılığını merak ettim. Sakin bir zamanımda okumak için can atıyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 5, 2016 Tekrar okumalıyım, zannettiğimden daha derin bir şeymiş bu. Ukalalığım için üzgünüm, sanırım bu bahsettiğiniz sıyrılma durumunu yaşadım ve bunun hep bir karşılığını merak ettim. Sakin bir zamanımda okumak için can atıyorum. Yorumunuzu ukalaca bulmadım. Forumlar tartışmak ve eleştiri yapmak için var zaten. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Zulbaljin Yanıtlama zamanı: Şubat 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 6, 2016 Yazıda yanlışlık var ya da ben yanlış biliyorum.İnsan beyni normal günlük durumundayken yani Beta durumundayken 15-40 Hz devir yapar ki bu da diğer durumlara göre en yüksek olanıdır, yani amacımız "Frekans Yükseltmek" değil "Frekans Azaltmak" olmalı.Frekans azalttıkça karmaşıklık azalır, algı artar, gereksiz düşüncelerin gelme hızı gitgide yavaşlar.Ve genellikle psişik olayların gerçekleştiği durumlar Alfa ve Teta durumlarıdır.Alfa 9-14 Hz, Teta ise 5-8 Hz devir yapar.Alfa'da telepati, telekinezi, durugörü vs. yaparken Teta'da daha derin bir algı düzeyinde bulunup astral seyehat yapabilirsiniz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Şubat 6, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 6, 2016 Yazıda yanlışlık var ya da ben yanlış biliyorum.İnsan beyni normal günlük durumundayken yani Beta durumundayken 15-40 Hz devir yapar ki bu da diğer durumlara göre en yüksek olanıdır, yani amacımız "Frekans Yükseltmek" değil "Frekans Azaltmak" olmalı.Frekans azalttıkça karmaşıklık azalır, algı artar, gereksiz düşüncelerin gelme hızı gitgide yavaşlar.Ve genellikle psişik olayların gerçekleştiği durumlar Alfa ve Teta durumlarıdır.Alfa 9-14 Hz, Teta ise 5-8 Hz devir yapar.Alfa'da telepati, telekinezi, durugörü vs. yaparken Teta'da daha derin bir algı düzeyinde bulunup astral seyehat yapabilirsiniz. Teal Swan'ın bahsettiği frekans skalası farklı. Duygularınız spiral şeklinde titreşimlere neden oluyor. Pozitif duygular yukarı doğru spiralleri tetikliyor ve negatif duygular da tam tersini yapıyor. Burada skala ve açıklaması var: https://invigoratedsolutions.wordpress.com/2015/04/22/take-control-of-the-emotional-spiral-emotional-guidance-scale/ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Koşulsuz sevgiler bilmemneler , tamam ben materyalist bir insan değilim ama . İnsan kendi ruh varlığının potansiyelini bu sınırlı dünyada çok da fazla ifade edemiyor zaten . O yüzden sembolizme ihtiyaç duyuyoruz , sonsuz ve ilahi aşklar falan . . Ha burada bir kişinin öncelikle kendi karmik kayıtları ile işbirliği yapması , yaşadığı travmatik\psikodinamik ağır şartların üzerinde bıraktığı tortuyu aşındırması ve farkındalığını geliştirmesi lazım . Yani bir kişi önce varsa eğer hastalıklı bir durumu iyileştirmeli ve ondan sonra bu tarz çalışmalara girişmeli . Dur bu gece iyi düşüneyim , yarın kesin ilahi ışık yüreğime sarılacak diye birşey yok arkadaşlar . Tam tersine tedaviye odaklanmak yerine bu tarz şeylere fazla mesai harcamak sizin enerjinizi dağıtacaktır ve dengesizleştirecektir . Bu sefer bu işede odaklanamayacak hale getirecektir ... Dişiniz ağrırken kendinizi iyi hissetmeye kalkın bakayım ne kadar başarılı olacaksınız ? Ama felsefesi ve yazı dizini güzel . Zaten yeterince ruhsal olan bir insan bu enerjiyi bile aşabilmiş demektir .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Dur bu gece iyi düşüneyim , yarın kesin ilahi ışık yüreğime sarılacak diye birşey yok arkadaşlar . Tam tersine tedaviye odaklanmak yerine bu tarz şeylere fazla mesai harcamak sizin enerjinizi dağıtacaktır ve dengesizleştirecektir . Bu sefer bu işede odaklanamayacak hale getirecektir ... Dişiniz ağrırken kendinizi iyi hissetmeye kalkın bakayım ne kadar başarılı olacaksınız ? Ama felsefesi ve yazı dizini güzel . Zaten yeterince ruhsal olan bir insan bu enerjiyi bile aşabilmiş demektir .. Olumlu düşünmek veya olumsuz düşüncelere direnmeyi önermiyor. Teal Swan'a göre olumlu veya olumsuz düşüncelerin yargılanmadan izlenmesi gerekiyor ve eğer olumsuz düşünce öfkeyse onun enerjisinin sağlıklı bir şekilde dışarı çıkarılması gerekiyor. Bu yöntemlerle bence insan psikolojik olarak rahatlayabilir ve öfkesinin sağlık sorunlarına yol açmasını engelleyebilir. Ama diş ağrısını tabi bu yollarla geçirmek derin bilgi gerektirir. Beğenmenize sevindim, teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 arkadaşlar ben fazla kavrayıştan muzdaripim o durum bende psikoloji bozukluğu yapıyor. ilaçlar idrakimi yavaşlatınca rahatım bu zamana kadar böyle oldu ben şimdi hangi frekanstayım düşük mü yüksek mi? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 arkadaşlar ben fazla kavrayıştan muzdaripim o durum bende psikoloji bozukluğu yapıyor. ilaçlar idrakimi yavaşlatınca rahatım bu zamana kadar böyle oldu ben şimdi hangi frekanstayım düşük mü yüksek mi? Nasıl bir sorun? Daha önce hiç duymadım. Ama sizi kötü etkiliyorsa frekansınızı düşürüyordur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Nasıl bir sorun? Daha önce hiç duymadım. Ama sizi kötü etkiliyorsa frekansınızı düşürüyordur. yani dünyayı fazla kavramam dengemi bozuyor psikolojik rahatsızlıklara yol açıyor.bunu nasıl bu halden enerji yükseltmeye bağlayabilirim? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GOZ Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 yani dünyayı fazla kavramam dengemi bozuyor psikolojik rahatsızlıklara yol açıyor.bunu nasıl bu halden enerji yükseltmeye bağlayabilirim? Hiper algı gibi bir şeyse eğer aslında kötü bir şey olmaması lazım. Bir fikrim yok, üzgünüm. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Hiper algı gibi bir şeyse eğer aslında kötü bir şey olmaması lazım. Bir fikrim yok, üzgünüm. hiper algı bende ters tepiyor o zaman................. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 8, 2016 Bence önce dengelenmek için çalışmalısın tugse. Geçtiğimiz sene boyunca dengemle uğraştım durdum hala da zaman zaman uğraştırıyor beni bu konu... Bakışaçını, farkındalığını geliştirmedikçe içinden çıkmak zorlaşıyor o durumun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2016 Bence önce dengelenmek için çalışmalısın tugse. Geçtiğimiz sene boyunca dengemle uğraştım durdum hala da zaman zaman uğraştırıyor beni bu konu... Bakışaçını, farkındalığını geliştirmedikçe içinden çıkmak zorlaşıyor o durumun.ruhum dingin değil ama farkındalığım üst düzey bende denge sağlayamıyorum. reiki ve meditasyonlarla mı denge bulmalıyın? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2016 Ben şahsen meditasyonlar ve bakisacimi degistirerek, zamanla dengeyi saglayabildim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2016 Ben şahsen meditasyonlar ve bakisacimi degistirerek, zamanla dengeyi saglayabildim.meditasyon için benim evim müsait ve sessiz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.