AurorA Oluşturma zamanı: Şubat 7, 2016 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 7, 2016 http://static.arkadas.com.tr/ProductImages/Normal/9789756793886_Default.jpg Çok değerli bir Makro Felsefe Klâsiği olan bu kitap, M.S. 2150 yılının muhteşem dünyasını, dünyamızın geçirdiği inanılmaz değişimi, insanlığın ulaştığı olağanüstü düzeyi ve hepsinin ötesinde de son derece yüksek bir anlayışı, MAKRO FELSEFE’yi anlatıyor. Gelin siz de, bir gece uyku halindeyken geleceğin güçlerinin yardımıyla günümüzün mikro dünyasından, 2150’nin Makro dünyasına götürülen Amerikalı Vietnam gazisi, psikolog Jon Lake’in bu mucizevi, bilgi dolu yolculuğuna, bu vaat ve tehlike dolu serüvenine katılın. 2150’nin bugünkü dünyamızdan çok farklı olan hayranlık verici güzellikteki dünyasını keşfedin. Bu Makro dünyanın düşünce ve eylem biçimini inceleyin. Sonunda içinizin umut ve coşku dolduğunu, bilincinizin genişlediğini, hayata bakışınızın tümüyle değiştiğini görebilirsiniz. Evet, bu okuyup bir kenara koyabileceğiniz bir roman değil, yaşamınıza uygulayabileceğiniz bir Makro felsefedir! ------------- Akaşa yayınları tarafından basılan bu kitabı birkaç gün önce yakın bir dostumun tavsiyesine uyarak edindim. Bir oturuşta kitabın 1/4'ünü okuyabileceğiniz kadar rahat bir anlatım var. Zamana, varoluşa ilişkin oldukça güzel fikirler var bu kitapta. Zaman zaman Platon'un ütopyasını dünyasını zaman zaman da Avatar filmini akla getiren, oldukça derin ve insanı düşünmeye sevk eden, gerçekten güzel bir kitap. Henüz 1/4'ünü okumuş olsam da, okumanızı rahatlıkla tavsiye ederim. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Bazı hoşuma giden cümleler; "Kendime inanç duymalı ve beni kendi düşüncelerimden başka hiçbir şeyin kısıtlayamayacağını kabul etmeliydim." --- "Gerçek anlamda tek bir korku var. O da başarısızlık korkusu ki, bu da yapmak istediğin herhangi bir şey konusunda kendini yetersiz hissetmen demektir. ama sınırsız Ben'inden yardım istemelisin. O zaman daha geniş bir bakış açısından başarı ve başarısızlığın 'bir' olduğunu görebilirsin." --- "Bunda şaşacak bir şey yok Jon! Senin zamanında bilinçli olarak edilen dualar, insanın gerçekte hak etmediğini hissettiği veya elde edememekten korktuğu bir şey için kuvvetle yakarması biçimindeydi. Gerçeğimizi baskın düşüncelerimiz biçimlendirdiği için, insanlar genelde dua ederek diledikleri bir şeye erişemezler; çünkü baskın düşünceleri onu elde etmeyecekleri veya edemeyecekleri yolundadır! Yine de başka bir bakış açısından, aklımızdan geçen her düşünce bir duadır; çünkü bir kez düşünüldüğünde, o düşünce evrenin sürekli bir parçası haline gelir ve makrokozmik birliğe yönelir. Bütün dualar, gerçekte bütün düşünceler, istekleri dile getirir. Buna ister dua, ister düşünce de, hepsi bir; sonuçta bu deneyimlediğimiz her şeyi yarattığımız bir araçtır. Senin zihnin o tek olan zihnin bölünmez bir parçası olduğu için, isteklerini yerine getirecek tüm güce sahipsin. Ne istersen onu alırsın, ancak alacağına 'inan'. Hatta ışıktan, Makro farkındalıktan kaçıp, unutkanlığın karanlığına, mikro farkınalığa inmek istersen, bu dileğin de yerine gelir. Gördüğün gibi Jon, dua -daha geniş bir bakış açısından - işlevini yapar. Dualar kesinlikle hiç durmadan yanıtlanır. Ancak biz her zaman bu yanıtlardan hoşlanmayabiliriz!" --- "Olumsuzluk olmadan, olumluya ulaşamazsın; aynen aşağısı olmadan yukarısının da olamayacağı gibi. Bu nedenle sorun, zihinlerimizi mükemmel bir dengeyle kullanmayı öğrenmek. Bu da her şeyi bir bütün olarak kabul etmekle, her şeyi kabullenmekle, her başarısızlığın başarıya giden bir yol olduğunu bilerek, başarı ve başarısızlığı birlikte kabullenmekle mümkün." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ram Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Güzelmiş İlgimi çekti. Bu kitap bir varlıktan alınan bir kanal mesajı mı, yoksa öykü şeklinde kurgulanan bir yazı mı? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Öykü şeklinde bir yazı yani roman Spiritüel gelişim açısından oldukça güzel etkiler bırakıyor. Okumadan duramıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Bu kitap bizim kütüphanede yıllardır durur ve hiç bakmazdım , ara ara bazı bölümlerini okumak dışında . Genel olarak mikro-makro ilişkisi kapsamında bu forumda daha detaylı bilgiler bulabileceğiniz felsefeyi anlatıyor zaten . George orwellin 1984 ü kadar etkileyeci ve politik değil . Ütopya gibi ama yazar ve ben birgün dünyanın stabil bir şekilde güzelleşeceğine ve bir gökler saltanatına dönüşeceğine inanıyorum . Kesinlikle okumaya değer .. Çünkü bu insanlığın kaçınılmaz kaderidir . Engel görünen dünyevi şeylerde bu kesinleştirilmiş saltanatın kurulmasına engel değildir . ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 7, 2016 Yine kitaptan bir bölüm... Ruhsal tekamül için Jon ve Carol'ın izlemeyi tasarladıkları yollar: 1. Olan neyse onun kendi mükemmel eserimiz olduğunu bilerek, bunu sevinçle kabul edeceğiz. 2. Günlük yaşantımızda hiçbir şeye sıkıca tutunmayacağız -yani hiçbir şeyi vazgeçilmez bir tutku haline getirmeyeceğiz. 3. Gelişmeye yönelik her fırsatı kabul edeceğiz ve bu fırsatın sunduğu dersi almak için elimizden geleni yapacağız. 4. Her şeyle makrokozmik 'bir'liğimizin -ya da senin zaman kavramınla ifade edilirse, şu anda, geçmişte ve gelecekte her zaman her şeyle bir oluşumuzun- sürekli hazzını duyarak yaşayacağız. ------ Kendini Bağışlamak: "Eğer kendini bağışlarsan, hatalarını olumlu bir biçimde kabul eder, böylece onları başarıya dönüştürmeyi ve gerekli dersi alarak gelişmeyi öğrenebilirsin." Ama olumsuz biçimde kabullenme, hatalara boyun eğme insanı öyle bir suçluluk duygusu içine itiyordu ki, sonuçta bu duygudan unutkanlığa sığınarak kurtulmak kaçınılmaz oluyordu. Unutkanlık ise aynı hataların defalarca tekrarlanmasına yol açıyordu. Rana, karma yasasını geçersiz kılan sevgi yasasından söz etti. Kendimizi sevgiyle tamamen kabul edebiliyorsak, ancak o zaman -yalnız mikro ben'imizi değil, aynı zamanda makro ben'imizi de içerecek biçimde - benliğimizin tümüne bakabilirdik. Ve başkalarında -henüz açığa çıkmamış olsa bile - sadece kendimizde olanı görebilir ve başkalarını sadece kendimizi sevdiğimiz (kabul edebildiğimiz) oranda sevebilirdik (kabul edebilirdik). Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.