Jump to content

-Gnoxis Diyarı-


PiaA

Önerilen Mesajlar

Ya Yelisss neden böyle yapıyorsun. Sözüm söz sende olacaksın ama şu Sirius sahneleri bir bitsin.. Sonra yeni karakterler giriş yapacak zaten. Bak üzülüyorum atık he :(

 

Yalnız gören de ben ısrar ettim sanacak konuya girmek için ama sanmasınlar yani pia dedigi icin ben de taktım habire hatırlatıp duruyorum :D Taam taam şakacıktan dedim zaten ben üzülme :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Altın mı hangi altın nerdeki altın sarı olan altınlardan mı nassıl yani :blink:

Sarı sarı parlaması lazım öyle tozlu siyahlamış felan olmayacak çil çil olacak.Torbalar dolusu sonra seni qralimçe bile yaparım.Ölümsüzler sarayını bile ele geçirirsin.İnanmıyorsan aha flag'a sor

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sarı sarı parlaması lazım öyle tozlu siyahlamış felan olmayacak çil çil olacak.Torbalar dolusu sonra seni qralimçe bile yaparım.Ölümsüzler sarayını bile ele geçirirsin.İnanmıyorsan aha flag'a sor

 

Çuval çuval altınlarım olduktan sonra kendim de kraliçe olur her şeyi satın alırım :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM XVI- KRALI KURTARMAK

Karakterler:

Sirius

Aurora

Soil-Arec

Boreadlar-Rein

Zayin-Ilith

Siren-Anafiel

Carlo-Paradoks

Hayalet-Lethal

Nevinost-electronicalev

Malakian-Yelisss

Pathfinder-Balcan

Boogee

Ailopin-Witch of Rain

Flag-Celali

Cubido-Sidar

George-PiaA

Hanne- Eda

Zayin ve Soil bir hafta boyunca neredeyse hiç dinlenmeden Sirius ve Aurorayı iyileştirmeye çalıştılar. Soil bu olanların nedenini çok merak ediyordu lakin sormaktan korkuyordu çünkü bu olanlara daha fazla dahil olmak istemiyordu. Geçmişte yeterince acı çekmişti zaten, yeteri kadar dost yitirmişti artık buna katlanamazdı. Ama buna rağmen içinde ki merak bir orman yangını gibi büyüyor ve kollara ayrılıyordu... Neden? Neden bir Tuman onlara saldırsın ki? Bu yaratıklar gözden çok uzak yaşarlar ve mecbur kalmadıkça hiç bir insan yerleşkesine yakın bile uçmazlardı. Üstelik korkutucu mizaçlarına nazaran oldukça uysal yaratıklardı. Buna sebep olanın bir büyücü olduğuna emindi Soil. Ama bu da olamazdı çünkü hiç bir büyü bu kutsal topraklarda bu denli etkili olamazdı. Zaten Tumanlar çok karmaşık ve sihirli yaratıklardır onları etki altına almak normal koşullar da bile çok zor bir iştir. Peki ya Ailopin buna nasıl müsaade etmiş olabilirdi. Ailopin...Kutsalların baş muhafızı...Zaman ve uzayın takipçisi...

Tüm bu düşünceler Soil i kaynayan bir kazana dönüştürüyordu. İşin kötü yanı o sormadan Zayin tek bir kelime bile etmiyordu. Belli ki söylemek istemiyordu ve gerekmedikçe konuşmayacak kadar düşünceliydi..Zayin, ocakta yine bir çok bitkiden oluşan bir karışımla meşguldü, gözleri dalgın dalgın bakıyordu ve hep tek bir noktaya odaklanıp düşüncelere dalıyor, arada bir dudağını ısırıp tekrar normale dönüyordu.

--- Hey. Zayin. Tüm bu olanlar, aklımı çok fazla kurcalıyor. Sürekli böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini düşünüp duruyorum. Yani Tumanlar daha önce hiç böyle davranmamıştı ve bana karşı da bağlılıkları olan bir sürüdür. Tek bir Tumanın sürüden ayrılıp ısrarla saldırgan tavırlar göstermiş olmasını aklım almıyor.

 

-- Aslında bende emin değilim Soil. Ormanda ki kulübemde sıradan bir gün geçirirken Ailopin bir anda yatak odamda belirdi. Silüeti silikti ve çok telaşlı bir sesle hızlı hızlı konuşuyordu. Sonsuz bir yaşama sahip biri neden telaşlı olabilirdi ki...Sanki gizli bir iş çeviriyordu. Bana Sirius a yardım etmemi, kılıcımı kullanmamı söyledi ve yok oldu. Hemen Sirius un yerini bulabilmek için bir kaç büyü yaptım ve büyülerim beni buraya getirdi. Geldiğimdeyse biraz geç kalmıştım.. Üzgünüm durumun ciddiyetini hemen anlayamadım ve .... Daha fazla acele etmeliydim..

Zayin bir anda gözyaşlarına boğuldu. Kendini durdurmaya çalıştıkça daha çok hıçkırıyordu. Soil usulca ona yaklaştı ve sarılıp omzunda rahatça ağlamasına izin verdi.

92391c842100857769674819c67c9221.jpg

 

--Hayır Zayin senin bir suçun yok buna engel olamazdın. Bu topraklar görülerinin çok dışında bir alan. Kendini toplamalısın..

Bir anda kulübenin içinde şimşekler çaktı, kuvvetli parlamalar oldu. Carlo, Nevinost ve Hayalet hemen oracıkta belirdiler. Soil onları zaten beklediği için bu ani girişleri onu korkutmadı. Nevinost bir kahindi ve geçte olsa olsa olanları görmüştü. Hepsinin yüzünde ki dehşet ifadesi aynıydı. Carlo ve Hayalet hemen Aurora ve Sirius un yanına eğilip durumu incelemeye koyuldular. Nevinost ise Zayinle göz göze geldiği için yerinden hiç kımıldamamıştı. Zayin ve Nevinost kardeşlerdi ve bunu sadece Sirius biliyordu. Nevinost nihayet çözüldü ve o da Auroranın baş ucuna gidip toprak rengi saçlarını okşamaya ve sessizce ağlamaya başladı. Bir süre durum değerlendirmesi yaptıktan ve yaraları inceledikten sonra Carlo lafa girdi;

---- Neden bize daha erken haber vermedin Soil, onların büyücülerimizin ve benim tedavime ihtiyaçları var belli ki!

 

-- Bu durum da bile ukalalık etmekten geri kalmıyorsun eski dostum. Ben yapılabilecek her şeyi yaptım. Tek gereken şey beklemek bunu biliyorsun.

Hayalet kulübenin karanlık bir köşesinde yere oturup bağdaş kurmuş ve piposunu ateşlemişti bile. Kuvvetli bir mırıldanma ve gizemli bir ses tonuyla araya girdi;

--- Neler olduğunu anlatın.Böyle bir vaziyet dahilinde tartışmaya devam ederseniz hepinizi öldürmem ve olanları tek başıma öğrenmem gerekebilir.

Orada ki herkes Hayalet in şaka yapmadığını biliyordu bu yüzden Zayin hemen lafa girdi ve tüm yaşananları ayrıntılarıyla anlattı.Anlattıkları bittiğin de üçünün de yüzü gölgelendi ve düşünceli bir hal aldı. Herkesin aklında tek bir şüphe vardı ama kimse bunu itiraf edemiyordu.Hepsi bu diyarda düzenlenecek bir kasıtlı bir saldırının arkasında en yüce Tanrı olan Semesta nın parmağının olabileceğini düşünüyordu. Ve eğer bu böyleyse Siren e karşı ve yok oluşa karşı hiç bir şansları kalmazdı.

Nevinost sonunda bu düşüncesini paylaşıp sessizliği bozmaya karar verdi. Tam doğuştan nar rengi olan dudaklarını aralayıp lafa girecekti ki ensesinde bir soğukluk hissetti. Ailopin in varlığıydı bu hissettiği ama kimseye görünmemişti. Nevinost un kulağına, aklından geçenleri söylememesini ve susmasını fısıldadı ve Nevinost un ensesindeki soğukluk kayboldu. Bu durum Nevinost un şüphelerinde haklı olduğunu gösteriyordu ve bu gerçekliğin dehşeti nar rengi dudaklarını solmuş bir meşe yaprağının rengine çevirmeye yetti.

Sessizliği bozan Carlo oldu;

 

----Onları hemen şehre götürm....

Daha Carlo cümlesini bitirememişti ki Aurora dan bir inilti yükseldi. Hepsi umutla kafasını ona çevirdi ve etrafına doluştular. Aurora gözlerini açmıştı ve abisini sayıklıyordu...Gözlerini açtığı anda ruhu tekrar ölümsüzlüğü ile dolmaya başladı ve yaraları hızlıca kapanmaya, yüzüne renk gelmeye başladı. Bir kaç dakika içinde halsiz bir şekilde yatağından doğrulmuş ve ağlayarak Sirius a bakmaya başlamıştı. Aurora ayağa kalkar kalkmaz Soil ona doğru hızlıca adım attı ve bütün gücüyle sarıldı.

--- İyileştiniz Prenses...İyileştiniz..Sizi kaybedeceğimi sanmıştım şükürler olsun.

 

Soil in bu hareketi bir kaç saniyeliğine şaşkınlık yaratmış olsa da herkes görmezden geldi.

 

--Abim...Neden hala uyanmadı Soil.

 

---Üzgünüm, onun yaraları seninkinden çok daha derin. Buraya geldiğinde neredeyse ölmüştü. Ruhu hala harap olmuş bedeninden kurtulmaya çalışıyor.

 

Aurora nın bakışlarında bir gariplik vardı ve Hayalet ile Carlo bunu fark etmişti. Carlo usulca Aurora nın kolunu sıvazladı.

 

---Prenses öfkenizin farkındayım ama bu size delice bir şey yaptırmasın yalvarırım. Kralımızı kurtarmanın bir yolunu bulacağız. Öncelikle şehre gitmeliyiz aklımda Kralımızı kurtarabilecek bir fikir var.

 

--Neymiş o söyle hemen.

 

---Öncelikle gidelim buradan efendim, lütfen.

 

Soil in gözleri fal taşı gibi açıldı ve lafa girdi.

 

---Bende sizinle geliyorum...

 

-------------------------

Şehir halkı için olağan bir gündü lakin George, Cubido ve Hanne için zor bir gündü, çünkü Sirius ve Aurora nın başına gelenleri duymuşlardı. Son derece endişeli bir halde gelmelerini bekliyorlardı. Haberi alır almaz saraya gitmişler ve beklemeye koyulmuşlardı.

---Eğer ölürlerse...Neler olur. Dedi Cubido.

 

--Öyle bir şey olmayacak dostum, lütfen böyle şeyler söyleme. Onlar olmazlarsa hepimiz yok oluruz.

Bu sözleri duyunca Hanne ağlamaklı oldu ama kendini tutmayı başardı ve başını Cubido nun omzuna yaslayıp beklemeye devam etti.

----------

Tüm bunlar yaşanırken Boreadlar açık denizde dümen başındaydı. Olanları hissetmiş gibi bakıyordu ufka ve kızını özlüyordu. Uğradığı korsan adalarında aradığı adamı bulmuştu. Bu adama Pathfinder deniyordu. Uzun boylu ve siyahi olan bu adam baştan ayağa korkutucu biriydi. Yüzünde derin kılıç yaraları vardı ve büyük parlak korsan armalı küpeler takıyordu. Belindeki kuşağına onlarca alet tıkıştırmıştı, pusulalar, bıçaklar, kafatası şeklinde kapalı kutular...Boreadlar bu adamı arıyordu çünkü ona ihtiyacı vardı, daha önce kimsenin açılmaya cesaret edemediği uzak diyarların denizlerine bu adam gitmiş ve canlı şekilde geri dönebilmişti. Dönüş yolunda tüm mürettabatı öldüğü için içine kapanmış ve kimsenin sevmediği kumarbaz alkolik bir adam haline gelmişti..Boreadlar o imkansız denizlere doğru yelken açmıştı şimdi ve Pathfinder ona yol gösteriyordu.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜMÜN DEVAMI....

b9392b92c223b2d2bc971c084b68a657.jpg

(Pathfinder)

Boreadların tek bir planı vardı. Uzak diyarların denizlerinde ki küçük bir ülkenin Kraliçesi olan Malaikan ı bulmak ve onu Gnoxis Diyarına götürme konusunda ikna etmek.(Malaikan' Hausa dilinde melek anlamına gelir.) Bunu istiyordu çünkü Kraliçe Malaikan ın askerleri anlatılan efsanelere ve masallara göre inanılmaz sihir güçleriyle donatılmış yenilmez askerlerdi. Ve önlerinde ki savaşta o askerlere ihtiyaçları vardı. Eğer bunu başarırsa Siren e karşı büyük bir avantaj elde etmiş olacaklardı. Sıkıntı şu ki, Malaikan ve askerleri sadece efsaneden ibaretti ve bu efsaneye sadece Boreadlar ve Pathfinder inanıyordu. Pathfinder onları gördüğüne yemin ediyordu.

http://cdn.trendhunterstatic.com/thumbs/fantasy-photos.jpeg

 

(Malakian)

Bu yolculuk intihar demekti lakin ne Boreadlar ne de tayfası, hiç bir şeyden korkmuyorlardı.Bir an önce bu işi halletmeliydi Boreadlar çünkü şehre dönmesi de gerekiyordu hem kızını özlemişti hemde Flag e verdiği görevin nasıl gittiğini merak ediyordu. Flag in Boogee nin güvenini kazandığından emin olmalıydı çünkü savaş başladığında istediği son şey onun gibi güçlü bir büyücüyle uğraşmaktı. Flag için endişeleniyordu ama onun akıllı ve sadık bir asker olduğunu da iyi biliyordu. Döndüğünde Flag ile olan planlarının son kısmına geçecekler ve Boogee yi ortadan kaldıracaklardı, böylelikle bir adım daha öne geçebilirler...

 

------------------

 

Şimdilik bu kadar teşekkür ederim.. :))

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...