Jump to content

-Gnoxis Diyarı-


PiaA

Önerilen Mesajlar

BÖLÜM XI- DELİLİK DAĞLARI YOLCULARI

Karakterler :

Sirius

Aurora

Boogee

Zayin-Ilithya

Semesta-Abra

Boreadlar-Rein

Carlo-Paradoks

Hanne-Eda

Hayalet-Lethal

Smoke- Rydernex

Cubido-Sidar

George-PiaA

Sirius, kraliyet odasında ki deri koltuğunda oturuyordu. Çok ilginç dizayn edilmiş bir odaydı burası. Duvarların ne renk olduğu anlaşılamıyordu bakış açısına ve ışığa göre bordo ve mor renklerinin tonlarına bürünüyordu . Parlak gümüş varaklı bir yatak ihtişamlı zümrüt yeşili örtüsüyle odanın ortasında yerini almıştı. Pencereye bakan duvar tamamen kitaplarla kaplanmıştı, eski ciltli ve tozlanmış kitaplar dolup taşmıştı raflardan.Büyük bir odaya sahipti Sirius , farklı yerlere açılan kapıları vardı. Odanın çoğu duman rengi bir halıyla kaplanmış olsa da, halının olmadığı bir açıklık vardı ve o açıklıkta farklı olan şey zeminin oldukça eskimiş görünmesiydi.

Sirius , Hayalete Boreadların görevlerini devretmişti ve George ile Cubidonun yarım kalan silah eğitimini tamamlamasını emretmişti. Sirius dalgın görünüyordu.İhanetlere alışkındı ama bu kez çok zedelenmiş hissediyordu kendini. Öfkesi tekrar kabaracakken , kapısı çalındı ve bir ses 'Efendimiz, emrettiğiniz üzere Üstat Carlo teşrif ettiler ' .

---Alın içeri .(Sirius)

Meşeden yapılmış ağır kapı kudretli bir şekilde açıldı ve Carlo içeri girdi.Sirius a kadar yaklaşıp reveransını yaptı.

--Beni emretmişsiniz kralım.( Carlo)

 

---Evet Üstat , söyleyeceklerim var .

 

--Dinliyorum efendim .( Carlo)

 

---Bir süreliğine krallıkta olmayacağım , yokluğumda gerekli emirleri verebilmen için ayarlamaları yaptım.Ben yokken kraliyet işlerinden sen sorumlu olacaksın.Ayrıca savunmanın iki katına çıkarılmasını istiyorum. Her kapıda büyücülerinden birilerini de görevlendir . (Sirius)

 

---Ama efendim, bu görevi prenses de üstlenebilirdi , öncelik onun sanıyordum.( Carlo)

 

--- Aurora da benimle geliyor . Zorlu bir yolculuğa çıkacağım ona ihtiyacım olacak. ( Sirius)

 

---Anladım efendim.Siz nasıl isterseniz, elimden gelenin fazlasını yapacağıma emin olabilirsiniz. ( Carlo)

 

---Bundan emin olmasaydım burada olmazdın Üstat. Her şey anlaşıldığına göre gidebilirsin. ( Sirius)

 

Carlo tekrar eğilip selamını verdi ve kraliyet odasını terk etti , tam kapılar açıldığında Aurora ile karşılaştılar ve birbirlerine gülümseyip geçtiler. Aurora , abisine doğru yürüdü ve yatağın köşesine yorgun bir şekilde oturdu, Boreadların sürülmesi onu da oldukça sarsmış gibiydi.

---Evet abi, çağırdın bende geldim, sorun nedir ? (Aurora)

--Bana karşı tavırlı görünüyorsun sevgili kız kardeşim. (Sirius)

---Elbette tavırlıyım Yüce Kral! Boreadları ikimizde tanıyoruz ihanet etmiş olamaz.İtiraf etmiş olsa da işin aslı farklı olmalı, belli ki birini korumaya çalışıyordu , bu kadar acemi bir iş asla onun işi değil. ( Aurora)

--Bunu bilemeyiz, eğer gerçekten söylediğin gibiyse , gerçek ortaya çıkacaktır ve öyle olduğunda kalbini kazanmayı da biliriz. Ama şimdilik durum bu , ortada bir itiraf var ve yapılması gerekeni yaptım. Şimdi bunu düşünme çok daha önemli bir işimiz var, Semesta yı görmeye gideceğiz. Bilgeliğine ihtiyacımız var . ( Sirius)

Auroranın ağzı bir karış açılmıştı. Oraya gitmek zor bir işti ve belki dönüşü bile olmayabilirdi. Çok büyük bir risk...

---Ama...Gideceğimiz yer Delilik Dağları ve sonsuz tehlikenin beşiği...Bunun için uzun süren bir hazırlık yapmamız gerekli ! ( Aurora )

 

--Hayır hemen şimdi gideceğiz, odana gidip hazırlığını yap ve buraya dön . ( Sirius )

Aurora ağzını açmak üzereydi ki Sirius un delici bakışlarıyla karşılaşıp sustu ve kibar bir selam verip odayı terk etti .

Yaklaşık bir saat kadar sonra Aurora tüm ihtişamıyla ve savaşçı kıyafetleriyle geri geldi. Tamamen hazır görünüyordu.Ama onun aksine Sirius sıradan koyu kahverengi bir cüppe geçirmişti üzerine. Bu Aurora yı bir kez daha şaşırtmasını sağladı . Artık yolculuğa hazırlardı.

Sirius ve Aurora birlikte odada ki kapılardan birinden geçtiler ve bu kapı yüksek tavanlı mermer sütunlarla desteklenmiş bir odaya açılmıştı. Oda yuvarlak bir yapıdaydı ve tam ortada yere çizilmiş büyülü simgeler vardı. Her çizgiden yeşil parlak ışıklar yükseliyordu. Yürüyüp simgelerin olduğu yuvarlağın tam ortasında durdular . Sirius kollarını açıp yavaşça kendi etrafında dönmeye ve büyülü sözler mırıldanmaya başladı. Avuçlarından yayılan parlak bir ışık ikisininde etrafını sarmaya başladı. Işık belli bir yoğunluğa sahipti ve kendi etrafında bir anafor oluşturuyordu. Sirius ve Auroranın silüetleri git gide silikleşmeye başladı ve nihayetinde yok oldular .

http://img3.wikia.nocookie.net/__cb20120611224322/finalfantasy/images/1/1f/Ipsen

 

 

--------------------

 

George hala kendine gelememişti . Hanne endişeli bir şekilde George un ellerini tuttu ve öylece beklemeye başladı. Cubido ise Zayin in anlattıklarından sonra tek kelime etmemişti. Büyük bir hüzün yerleşmişti gözlerine.

Zayin ön görüsü yüksek biriydi. Ocakta kaynattığı karışım tamda bu durum içindi. Kaynamış olan bitkisel suyu bakır bir kaba döktü ve kokusu tüm evi sarana kadar evin içerisinde dolaştı. Koku George un burnuna ulaşır ulaşmaz gözlerini yavaşça açtı . Hanne hala ellerini tutuyordu ve yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti. George onu görünce tekrar bayılacakmış gibi hissetse de doğruldu ve gülümsedi.

--Hepinizden özür dilerim, dayanabileceğimi sanmıştım.Ama gördüklerim, öğrendiklerim...(George)

 

---Zayin bize hepsini anlattı George, durumun ağırlığının farkındayız. ( Hanne)

 

---Cubido nerede ? ( George )

 

---Dışarıda , senin uyanmanı bekliyor, o da her şeyi öğrendi ...( Hanne )

George ayağı kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı.Hala biraz başı dönüyor ve midesi bulanıyordu . Dışarı çıktığında Cubidoyu bir taşın üzerine oturmuş öylece boşluğa bakarken buldu . Gidip yanına oturup elini omzuna attı. Bunu yapar yapmaz gözlerinin dolduğunu hissetti. Cubido nun da gözleri kıpkırmızıydı beli ki ağlamıştı ve bunu acemice saklamaya çalışıyordu .

--İntikamımızı alacağız dostum, bunu birlikte yapacağız ve hiçbir şey bizi durduramayacak...( George )

 

---Evet bunu yapacağız.Birlikte. Annem ve babam..Nasıllardı ? (Cubido)

 

--Hepsi birer meleğe benziyordu kardeşim...Hepsi gökyüzünden birer parça gibiydi ve son ana kadar savaştılar bizim için. Onları utandırmamalıyız ...(George )

 

---Utandırmak mı ? Asla! Gerekirse bu yolda ölürüm ama yinede bu işin peşini bırakmam.( Cubido )

Onlar konuşurken Zayin de dışarı çıkmıştı ve kapıdan karanlık ormana doğru gözlerini dikmiş bakıyordu..Hanne , George ve Cubido da o tarafa baktığında ormandan gözlerini dikmiş bakan Boogee yi gördüler. Tehditkar şekilde bakıyordu onlara doğru .

---Sanırım artık gitmeniz gerek dostlarım, benim haddini bildirmem gereken bir büyücü var anlaşılan . ( Zayin)

Zayin parmağını şıklattı ve hizmetkarı cin hemen yanında belirdi .Elinde bitirmek üzere olduğu elması vardı ve çirkince parmaklarını yalıyordu .

---Dostlarımı hemen ormandan götürmeni istiyorum.Sapasağlam gittiklerine emin ol . ( Zayin )

 

--Elbette efendim.. Gidelim !

 

---Yardıma ihtiyacın var mı Zayin ? ( George )

 

--Hayır , sadece gidin . Tekrar görüşeceğiz. ( Zayin )

Hepsi cinin peşine takıldı ve ormanın içine daldılar, geldikleri yoldan geri dönmeye başladılar . Uzun bir yürüyüşün ardından rıhtıma açılan bir boşluğa vardılar. Cin ellerini açmış kocaman gözlerle Hanne ye bakıyordu ..

--Maalesef başka elmam yok ama söz veriyorum sana bir kucak dolusu getireceğim . ( Hanne )

Cin kocaman bir gülümsemeyle arkasını döndü ve ormanın karanlığına dalıp gözden kayboldu .

Nehrin karşısına geçip rıhtıma ulaştılar.İnsanlar her zaman ki gibi telaş içinde işlerini halletmeye çalışıyorlardı.Rıhtım ticaretin hırs kokusuyla kaplanmıştı ..

 

http://i.hizliresim.com/J37mdW.jpg

Rıhtıma geldiklerinde Hanne onlardan ayrıldı ve evinin yolunu tuttu. Babası onu merak etmiş olmalıydı .Biraz yürüyüp eve vardığında içini kötü bir his kapladı. Kapı açıktı.Tedirgince içeri girdi ve babasının solgun yüzüyle karşılaştı . Boreadlar kendini yolculuğa hazırlamıştı.Siyah bir cüppenin içindeydi , sırtında özel eşyalarının olduğu da bir heybe vardı .

---Baba neler oluyor? Bir yere mi gidiyorsun ? ( Hanne)

--Evet Hanne. Sirius beni şehirden sürdü uzun bir süre dönemeyeceğim . ( Boreadlar )

 

---Ama...Ama neden? Neler oluyor? Nereye gideceksin? Ben ne yapacağım ? (Hanne )

--Onlara bir hain olduğumu söyledim. Nedenini sorma. Zamanı geldiğinde herkes gibi sende öğreneceksin. Şimdi gitmeliyim daha fazla burada kalamam. George ve Cubido ya göz kulak ol. O iki aptalın buna ihtiyacı var. Ve sakın üzülme Kralıma olan sadakatimi duvarların ardında da gösterebilirim, söz veriyorum geri döneceğim.Yokluğumda güçlü olmalısın . ( Boreadlar)

 

---Sana güveniyorum baba. Sen nasıl istiyorsan öyle olsun. Geminle mi gideceksin ? ( Hanne )

 

--İşte benim akıllı kızım...Sanmıyorum mürettebat bulamam bu durumda kendime. ( Boreadlar )

Boreadlar kızına sımsıkı sarıldı ve kapıya yöneldi. O tam kapıyı açacakken kapı çalındı. Gelen garnizonun en iyi askerlerinden biriydi.Gemici kıyafetleri içinde bir kadın. Oldukça gösterişli ve becerikli bir görünüme sahipti.Gözlerinde ki kararlılık tam da okyanusta ki fırtınaların acımasızlığına uygundu .

--Neler oluyor Smoke. ( Boreadlar )

 

---Efendim olanları duyduk. Ben ve 20 adamım sizinle gelmek istiyoruz .Bizi siz yetiştirdiniz ve bağlılığımızı göstermek istiyoruz. Hiç bir iftira bunu değiştiremez...( Smoke )

Boreadların bir an gözleri dolacakmış gibi oldu ancak hemen kendini toparladı .

--Aradığım mürettebatı buldum sanırım. Gidin ve gemiyi hazırlayın, bende hemen geleceğim . ( Boreadlar )

 

---Emredersiniz efendim ! ( Smoke )

Boreadlar ve Hanne bir kez daha sarıldılar ve Boreadlar gemisine doğru yürümeye koyuldu . Gemiye vardığında hazırlıklar sürüyordu . Güverteye çıktı ve rüzgar saçlarını tararken yapacaklarını düşünmeye başladı ...

----------

Bu gecelik bu kadar teşekkürler efenim :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sen hiç konuşma Flag ! Çıbanın başı sensin...Bir daha ki bölümde ... -Celali

 

Film gibi...Umarım film olur . Fantastik dünyanın yeni yıldızı 'Gnoxis Diyarı ' -palyacho,teşekkür ederim ..

 

Ağlama kız gelcek baban dedi ya geleceğim diye :D - Eda , teşekkür ederim :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM XII- TEHLİKELİ YOLCULUK

Karakterler:

Sirius

Aurora

Boogee

Boreadlar-Rein

Carlo-Paradoks

Siren-Anafiel

Zayin-Ilith

Hanne-Eda

Nevinost-Alev

Smoke-rydernex

Flag-Celali

Hayalet-Lethal

Cubido-Sidar

George-PiaA

(Başlamadan önce müziği başlatın aksi halde anlam kaybı yaşarız)

https://www.youtube.com/watch?v=riHzDAdBL2g

Boreadların gemisi Carpatia , nehri aşıp denize ulaşmıştı bile ...Boreadlar , dümenciye dinlenmesini söyleyip kontrolü eline aldı...Yüzüne vuran su tanecikleri ona gençliğini hatırlatıyordu, becerikli bir korsan olarak açık denizlerde korku saldığı gençliğini...Şehirden ayrılma sebebi ne kadar kötü de olsa şu an içinde bulunduğu durumdan memnundu , açık denizleri görmeyeli yıllar geçmişti, Hanne nin doğumdan sonra hiç açılmamıştı.Sert esen rüzgar ,açıklarda kopan bir fırtınanın işaretiydi. Buna rağmen dümeni açıklara, gökyüzünün kara bir ejderha gibi okyanusun üzerinde dönüp durduğu ufka çevirdi. Yüzünde ki cesur gülümseme tüm mürettebata güven veriyordu. Güçlü bir komutan, kararlı bir kaptan ve bilge bir adam..Boreadlar tüm öfkesini fırtınaya haykırmak üzere bir ölüm oyunu oynuyordu !

http://2.bp.blogspot.com/-vTcBj_1_7xY/T-U5Bm0MmiI/AAAAAAAAAkk/GIOrqkxgfqk/s1600/434680.jpg

 

Carpatia , normal bir gemiden çok daha hızlı ve dayanıklı bir gemiydi. Carlonun geminin direklerine astığı efsunlar görevini iyi yapıyordu... Hava kararmaya ve fırtına iyice yaklaşmaya başladı . Mürettebat git gide geriliyordu , böyle bir fırtınadan sağ çıkmak duyulmamış bir şeydi ama buna rağmen korkmuyorlardı. Smoke endişeli şekilde kaptana sokuldu;

--Kaptan Boreadlar! Efendim sanırım yelkenlerin bir kaçını kapatsak iyi olacak bir hortuma yaklaşacak olursak direkler bu ağırlığa dayanmaz ! (Smoke)

 

---Hayır! Kimse emrim olmadan hiçbir şey yapmasın ! Tayfaya söyle topları ve fıçıları iyice sabitlediklerine emin olsunlar .Sen kıça geç ve zıpkını kur fırtına şeytanları gemiye tırmanmaya çalışırsa buna engel olmak senin görevin . Bir kişiyi de ön tarafta görevlendir. Hadi hareket et ! (Boreadlar)

 

--Emredersin Kaptan! ( Smoke )

Fırtına şeytanları açık denizlerde gemilere tırmanıp tüm mürettebatı yiyip bitiren bir canlıydı. Yapışkan yüzgeçleriyle gemilere tırmanırlar ve her yerde sıçrayarak sivri dişlerini her yere geçirirlerdi. Oldukça ağır ve büyük oldukları için buna direnmek neredeyse imkansızdı , tabi eğer kaliteli zıpkınlarınız ve işini iyi yapan adamlarınız yoksa . Bu koşullarda bile bu çok zor bir işti .

Dalgalar gittikçe dahada yükseliyordu ve her çarpışmada gemi dik bir konuma gelip tehditkar şekilde savruluyordu . Mürettebat güvertede çılgınca koşup halatları tutmaya ve hayatta kalmaya çalışıyordu ama Boreadların yüzünde küçücük bir korku ifadesi bile belirmemişti, sanki fırtına vücut bulsa onu yakalayıp suratına sağlam bir yumruk indirecekti . Gemi kendini küçük bir girdabın içine sürükledi sonunda , mürettebat şimdi korkmaya başlamıştı işte .

--Yelkenleri indirin ! ( Boreadlar)

Yelkenler indirildi ve gemi dahada dibe çekildi. Boreadlar rüzgarı görebiliyordu sanki, gözleri sürekli havayı takip ediyorken kollarıyla sıkıca sarılıp dümeni kilitliyordu . Sert bir rüzgarın arkadan esmesini bekledi ve tam estiği anda yelkenleri açmalarını emretti. Carpatia arkadan gelen sert rüzgarla birlikte girdabın içinden balık gibi sıçradı ve kurtuldu . Mürettebat çılgın gibi bağırıyor ve alkışlıyordu . İçlerinden biri halata tırmandı ve ' Çok yaşa Kaptan! ' diye bağırıp tezahürat ederken fırtına şeytanlarından biri yüksek bir dalganın içinden sıçrayıp adamın tam boğazına geçirdi dişlerini . Şeytanlar art arda sıçrıyor ve zıpkınlar havayı deliyordu.Kıyamet bittiğinde güverte 3 ölü tayfa ve onlarca ölü balıkla iğrenç bir manzara oluşturuyordu . Smoke kolundan yaralanmıştı .. Fırtına etkisini kaybetmişti ve denizin çılgın dalgaları bir ipek çarşaf gibi serilmişti okyanusun üzerine .

--Efendim ! Neden böyle bir riske girdik. Adamlarımız öldü ! Nereye gidiyoruz ? ( Smoke )

Boreadlar, ölü denizcilere sonra da tekrar ufka dikti gözlerini . Sırılsıklam olmuş saçlarını elleriyle geriye taradı ve hissizleşmiş dudakları arasından tek bir kelime çıktı, daha çok bir tıslama gibiydi.

---Calico!

 

(Calico' okyanus açıklarında, şöhreti her yere yayılmış bir korsan adası . )

 

------------------------

George ve Cubido yağmurdan hızlı hızlı adımlarla kaçarak evlerine gittiler, düşünecekleri çok şey vardı . Evden içeri girdiler ve Cubido her zaman ki gibi şaraplardan birine uzanıp bardakları hazırlarken George üzerine kuru kıyafetler geçirdi , George pipoları hazırlarken de aynı şeyi Cubido yaptı . Oturmak üzereydiler ki kapı çalındı.Gelen Hanneydi ve ıslanmamak için kafasına deri bir kukuleta geçirmişti . Hızla içeri girdi ve kukuletasını çıkarıp şömineyi yakmaya koyuldu. Hiçbir şey söylememişti ve Cubido hayretler içinde onu izliyordu.Daha yeni ayrılmışlardı halbuki . Hanne yüzünü onlara döndüğünde ağladığını anladılar, gözleri kızarmıştı ve dolu doluydu .

---Hanne. Ne oldu ? ( George )

--Ah..George babam...O gitti. Sirius unu sürmüş , hainlikle suçlanmış. Kim bu kadar aptal olabilir! Benim babam asla böyle bir şey yapmaz !

Hanne , George a sarılınca, George çok büyük bir suçluluk hissetti..Boreadları yakalatan ta kendisiydi çünkü . Ama bunu söylemekten vazgeçti ve göğsüne yayılan sıcaklığın tadını çıkardı.

--Merak etme Hanne. Eğer yapmamışsa zaten gerçek ortaya çıkacaktır , o güçlü bir adam hayatta

kalmanın ve geri dönmenin bir yolunu bulur . En azından o hayatta buna sevinmelisin . ( Cubido )

Hanne belli belirsiz bir iniltiyle cevap verdi Cubidoya ve dönüp tekrar şömine ile uğraşmaya başladı. O ateşi yakarken Cubido bir bardak daha çıkardı ve lavtasını eline alıp yerine oturdu. Ateş şöminede çıtırdamaya başladığında Hanne de oturdu ve ilk kadehini kafaya dikip bitirdi. George küçük bir gülümsemeyle tekrar kadehi doldururken Cubido lavtasını çalmaya ve şarkısını söylemeye başladı ...

''Düştüm bir kuyuya binlerce yıllık

Ne evim kaldı ne de bir krallık

Seni sonsuza dek yok edip

Külünü savuracağım cadı şıllık!

 

Geçti büyü, geçti yarım akıllık

Ne anne kaldı ne de bir babalık

Kalbini avuçlarımda tutup

Külünü savuracağım cadı şıllık!''

 

((palyacho ya şarkı sözleri için minnettarım:))

George ve Hanne ister istemez bir kahkaha patlattılar ve hemen ardından tekrar düşünceli hallerine bürünüp şarabın, ateşin, müziğin ve dışarıda yağan yağmurun ferah kokusunun büyüsüne kapıldılar ..

Siren, diyarın dışında kötülüğün ve karanlığın gücünü git gide büyütürken George ve Cubido henüz savaşa hazırlanma fırsatı bulamamıştı ve bunun tedirginliği kalplerinin sıkışmasına neden oluyordu. Bir daha ki gün doğumun da ilk işleri Hayale ti ve Carlo yu bulup eğitimlerine devam etmek olacaktı ..

-----

Sarayda her şey yolunda görünüyordu. Nevinost odasında krallık savunmasına ek olarak önlemler alıyordu . Kızıl saçları büyülü gibi başının etrafında uçuşurken kristal küresine gözlerini dikmiş olan biteni izliyor ve zaman zaman endişeyle dudaklarını ısırıyordu . Sirius ve Aurora yı göremiyordu çünkü diyarın çok uzaklarına gitmişlerdi. Bu kadarını görmek Nevinost un eşsiz görüleri için bile fazlaydı .

Carlo tahtın emanetçisi olduğu için taht odasında ki yerini almıştı ama tacı takmıyordu çünkü bu sadece krala bahşedilmiş bir husustu. Askerlere duvarları güçlendirmeleri için emirlerini vermişti ve artık tüm surları askerlerin yanı sıra büyücüler de koruyordu. Carlo derin düşüncelere dalmış taht odasının yüksek tavanlarında gözlerini gezdirirken Hayalet sessizce içeri süzüldü. Carlo yanına gelene kadar onu fark edememişti bile ki bu alışılmadık bir şeydi .

--Kral olmak sana yakışmış eski dostum, o tahtta otururken çok havalı görünüyorsun ..( Hayalet sinir bozucu şekilde sırıtıyordu )

 

---Üzgünüm dostum ama seni görünce bir an içeri dilencileri aldıklarını sandım.Artık kendine bir çekidüzen vermelisin.Sen artık bu şehrin garnizon komutanısın. En azından Boreadlar dönene kadar. ( Carlo)

 

--Bunu düşüneceğim.. Ve elbette Boreadların gidişine bende çok üzüldüm , umarım bir an önce dönerde beni bu sefil vazifeden kurtarır. ( Hayalet )

 

---Sefalet anlayışın beni derinden etkiledi doğrusu. Söylemeliyim ki, yapmamız gereken işler var. George ve Cubidonun eğitimlerini tamamlamamız gerekiyor . Onlarla ilk olarak sen ilgilen ve onları mümkün olduğunca zorla , sonrasını ben halledeceğim..(Carlo)

 

---Taht sana yaramış Carlo, kafan daha iyi çalışıyor gibi..Şimdi gitmem gerek yapacak işlerim var senin aksine ..( Hayalet )

Hayalet taht odasını terk ederken Carlo eğlenceli şekilde gülüyordu. Hayaletle eskiden olduğu gibi atışmak hoşuna gitmişti.

---------

 

Flag , karanlık ormanın derinliklerine doğru ilerliyordu. Nihayet gitmek istediği yere vardı ve tedirgince beklemeye başladı. Kendine hakim olmaya çalışıyordu ama başaramıyordu, tüm vücudu titriyordu . Bir kaç dakika bekledikten sonra karanlığın içinde parlayan bir ışık etrafında ki gizemli dünyayı aydınlattı. Boogee yürür gibi değil de daha çok süzülür gibi yaklaştı Flag e . Yüzünde halinden memnun bir gülümseme vardı ve bu Flag i çok rahatlatmıştı .

---İyi iş çıkardın çocuk. Boreadlar senin sayende artık yok , onları yavaş yavaş birbirlerinden ayıracağız. Planımız işliyor.( Boogee)

 

---Sağolun efendim. Lakin o George denen ahmak beni neredeyse enseliyordu. Kolyeyi kutuya koyduktan hemen sonra kamaraya geldiler.Ucuz atlattım . ( Flag)

 

--Ziyanı yok, sonuç itibariyle başardın. Ve işte al, söz verdiğim gibi yüz altın var bu kesede.Zenginliği arzulayan adamları hep sevmişimdir. ( Boogee)

Flag in gözleri hemen açıldı, şimdi kocaman bir gülümseme yayılmıştı suratına ve artık titremiyordu .

--Teşekkür ederim efendim minnettarım size. ( Flag)

 

---Senin için bir görevim daha var ve bu çok önemli asla başarısız olma lüksün yok . ( Boogee)

Altınların büyüsüne kapılmış olan Flag hiç itiraz etmek istemiyordu .

--George un , Zayin ile olan ilişkisini öğreneceksin ve üç başlı kadın altınını nereden bulduğunu öğreneceksin.Onunla dost ol ve bunlar haricinde ki her şeyi de bana rapor et. Attıkları her adımı bilmek istiyorum.Bunu benim için yap ve bende sana bin altın vereyim. O kadar altınla başka bir diyarda asil biri gibi yaşayabilirsin Flag. ( Boogee )

 

---Bin altın! Bin altın mı dediniz ! Elbette efendim elbette yapacağım hiç şüpheniz olmasın ! ( Flag)

Boogee sinsi bir gülümsemeyle sırtını dönmeden ormanın karanlığına doğru süzülüp gözden kayboldu ve Flag i karanlıkta bir kese altınla oracıkta yalnız bıraktı .

-------

 

http://img00.deviantart.net/c7f1/i/2012/284/d/7/greed_by_dead_undead-d5hh4ad.jpg

 

 

 

 

---------------

 

( Çok kapsamlı olacağı için ve son haberler yüzünden Sirius ve Aurora nın yolculuğunu sonra ki bölüme bırakıyorum .arecrateria,sen bu yolculukta olacağın için senin rol de diğer bölüme kaldı özür dilerim ve teşekkür ederim ..))

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Girişteki aksiyon dolu sahneler çok güzel akıyor yayınladığın müzikle birlikte. Açıkçası bu hikayeyi benimsemek için olmama gerek yok.Bunu dert etmemelisin yani. :) Gece gece çok iyi geldi uyuşuk uyuşuk durmaktan gına gelmişti. Ellerine, emeklerine sağlık. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Girişteki aksiyon dolu sahneler çok güzel akıyor yayınladığın müzikle birlikte. Açıkçası bu hikayeyi benimsemek için olmama gerek yok.Bunu dert etmemelisin yani. :) Gece gece çok iyi geldi uyuşuk uyuşuk durmaktan gına gelmişti. Ellerine, emeklerine sağlık. :)

 

arec. , bu nazikliğin ve yumuşak başlılığın beni çok zorlayacak karakterini oluştururken :D Arada özelden hakaret et bana hırçınca şeyler söyle :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...